Yazdığım Kitaplardan Kazandığım Para / Yılmaz DİKBAŞ

Yazdığım Kitaplardan Kazandığım Para / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Balasagun » Pzr Kas 29, 2015 11:48

YAZDIĞIM KİTAPLARDAN KAZANDIĞIM PARA


Resim
Bir yazarın kitabının bir yayınevi tarafından basılmasından, dağıtılmasına ve en sonunda kitapçı raflarında yer almasına kadar geçen aşamaları kısaca özetliyorum.

Yazar, kitabını daktiloda ya da bilgisayarda yazar. Tekrar tekrar okuyarak gerekli düzeltmeleri yapar. Kitabın, basılmadan önceki bu biçimine “dosya” denilir.

Yazar, kitabını basacak yayınevi aramaya başlar. İlgilenenlere “dosyayı” gönderir.

Yayınevi gönderilen dosyayı inceler.

Yayınevlerinin bir “çizgisi”, bir “yayın politikası” olduğu söylenir.

Eğer dosya, yayınevinin genel çizgisine uygunsa ve de çok satma olasılığı varsa, yazar ve yayınevi bir araya gelirler.

Yazar ile kitabını basmaya hazır olan yayınevi arasında “Telif Sözleşmesi” imzalanır.

Telif Sözleşmesi nedir?

Kitap yazarı ile yayınevi arasında yapılan, imzalanan yazılı sözleşmedir.

Telif Sözleşmesi, kitap yazarının haklarını güvence altına alan yasal bir belgedir.

Bir Telif Sözleşmesinde başlıca şu koşullar belirlenir: Sözleşmenin süresi, yayınevinin yüklendiği sorumluluklar, yazarın sorumlulukları ve yazara ödenecek Telif Ücreti.

Telif Ücreti, yayınevinin yazara ödeyeceğine dair söz verdiği ücrettir.

Telif Ücreti, kitabın satış fiyatı üzerinden hesaplanır.

Yayınevleri genelde, kitabın satış fiyatı üzerinde yüzde 10 – 15 telif ücreti öderler. Çok ünlü yazarların çok daha yüksek oranlarda telif ücreti aldıkları söylenmektedir.

Yazar ile yayınevi arasında Telif Sözleşmesi imzalandıktan sonra, kitabın ön ve arka kapaklarının tasarımı yapılır, yazarın da onayı alındıktan sonra kitap matbaaya verilir.

Bir yazar için en önemli aşama, kitabın yayınevi tarafından basılmasından sonraki süreçtir.

Kitabın Türkiye’nin her yanına gitmesi, her kitapçıda bulunmasının sağlanması Dağıtım Şirketleri tarafından sağlanır.

Her yayınevinin, birlikte çalıştığı Dağıtım Şirketleri vardır.

Bu Dağıtım Şirketleri ne kadar güçlüyse, kitabın dağıtımı da o kadar çabuk yapılır ve aranan her kitapçıda bulunur.

Yazar, kitabını yazdı, bir yayınevine verdi, Telif Sözleşmesi imzalandı, kitap basıldı, güçlü dağıtım şirketleri aracılıyla Türkiye’nin her yanına dağıtıldı.
Sıra, yazara Telif Ücretinin ödenmesine gelmiştir.

İşte bu süreçte bazı yayınevleri, yazarın Telif Ücretini ödememek için türlü yalanlara, kandırmalara, oyalamalara, oyunlara ve aldatmalara başvururlar!

Kendileri kitap satışından kazanmışlardır, ama yazara Telif Ücretini ödemek istemezler!

Değerli Dostlar,

Sanırım bu kadar temel bilgi yeterli olacaktır.

Şimdi sizlere, bu koşullarda, hangi kitaplarımdan ne kadar kazanmış olduğumu sırasıyla anlatacağım.

Yayınlanmış ilk iki kitabım, “çeviri” kitaplarıdır.

İlki, Temmuz 1969’da İstanbul’da, Hareket Yayınlar tarafından yayımlanmış olan, Dostoyevski’nin “Beyaz Geceler” adlı kitabının çevirisidir.

Bu çevirim yayımlandığında İngiltere’de üniversite öğrencisiydim.

Çevirimi yayımlayan yayınevini sahibi; ortaokul ve liseden sınıf arkadaşım, sınıfta sıra arkadaşım, çok değerli kardeşim Ezel Erverdi olmuştu.

Elbette telif ücretinin sözü bile edilmedi.

Bu çeviri kitabım çok beğenildi, iki baskı yaptı.

İkinci “çeviri” kitabım, “Anton Çehov’un Hikâyeleri” de yine İstanbul’da Hareket Yayınları tarafından Kasım 1970’de yayımlandı.

Elbette telif ücreti, aklımızın ucundan bile geçmedi.

Bu çeviri kitabım da çok beğenildi, iki baskı yaptı.

İlk kitabım, bir çeviri de olsa, 1969 yılında yayımlanmış olduğuna göre, “Ben, bugüne bugün 46 yıllık bir yazarım!” diyebilirim sanırım…

1994 Belediye Seçimlerinde, Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin (SHP) Antalya İl Örgütü tarafından Antalya merkez ilçesi Muratpaşa’dan belediye başkan adayı olarak gösterildim. Kısa bir süre sonra SHP, CHP’ye katılınca ben de CHP’li oldum.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın söylemleri de eylemleri de ALTI OK ilkeleriyle bağdaşmıyordu. Bu durumu önce partinin içinde dillendirdim. Çoğunluk karşı çıktı, susmamı istedi. Daha sonra Antalya’nın bir yerel gazetesinde yazdığım köşe yazılarında bu olumsuzlukları kamuoyuna duyurdum.

CHP, beni disiplin kuruluna vererek partiden kovdu.

Mart 1995’de “DENİZ BİTTİ” kitabımı yazdım. Kitabım, Antalya’da Gençlik Kitabevi tarafından yayımlandı. Çok ilgi gördü. Kısa zamanda iki baskı yaptı.

Bu kitabımdan telif ücreti almadım.

Londra’da özelleştirme ile ilgili geniş bir araştırma yaptım. Dünyada 50 ülkede yapılmış olan özelleştirmelerin siyasi, ekonomik ve toplumsal boyutlarını inceledim. Türkiye’de, iktidar da muhalefet de Özelleştirme yanlısı söylemlerde bulunuyordu. Halkımıza gerçekleri anlatmıyorlardı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller, “Özelleştirme Güzelleştirme” sloganıyla halkımızı kandırıyordu.
Türk halkının gerçekleri öğrenmesini istedim.

Yaptığım araştırmaları “ÖZELLEŞTİRME SÖMÜRGELEŞTİRME” adı altında kitap haline getirdim.

Şimdi sıra, bu kitabımın yayımlanmasına gelmişti.

Özelleştirme karşıtı olduğunu medyadan öğrendiğim Doğu Perinçek’i İstanbul’da görmeye gittim. Dosya elimdeydi. Kitabın içeriğini kısaca anlattım. Hemen, benim önümde, Kaynak Yayınları’nın yöneticisi İsmet Bey’i aradı, kitabımın hemen basılmasını istedi.

“ÖZELLEŞTİRME SÖMÜRGELEŞTİRME” adlı kitabım, Temmuz 1997’de Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı. İlk baskı olarak 2 bin adet basılmıştı.

Çok büyük ilgi gören kitap, kısa zamanda kitapçılarda tükendi.

Ama ilginçtir, tüm ısrarlarıma rağmen Kaynak Yayınları kitabımın ikinci baskısını yapmadı!

Kaynak Yayınları ile bir Telif Sözleşmesi imzalamadık. Telif ücreti söz konusu olmadı.

“EN BÜYÜK SORUN ENFLASYON MU?” adlı kitabım Mart 1999’da Antalya’da Gençlik Basımevi tarafından yayımlandı.

Kitap iki baskı yaptı.

Telif Sözleşmesi yapmadım, telif ücreti almadım.

Halkımızı, Özelleştirme konusunda bilgilendirmeyi sürdürdüm.

“ÖZELLEŞTİRME YALANLARI” adlı kitabımı yazdım. Haziran 1999’da Antalya’da Gençlik Basımevi tarafından yayımlandı.

Kitap iki baskı yaptı.

Telif Sözleşmesi yapmadım, telif ücreti almadım.

“Özelleştirme Sömürgeleştirme” kitabımın, büyük talep olmasına rağmen ikinci baskısını yapmayan, başka kitaplarımı da basamayacağını söyleyen Kaynak Yayınları’nın yöneticisi İsmet Bey’e, güvenilir bir yayınevinin adını vermesini istedim. Verdi: “Toplumsal Dönüşüm Yayınları”.

“GAFLET DALALET HIYANET” adlı kitabım, Temmuz 2001’de Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından yayımlandı. İlk baskı olarak 2 bin adet basıldı.

Kitap ilgi gördü, iki basımı yapıldı.

Yayınevinin sahipleri Hayri Bildik ve Hatice Bahtiyar, kendilerini Atatürkçü olarak tanıttılar, kitabımı gururla bastıklarını söylediler.

Onlarla bir Telif Sözleşmesi imzaladım.

Telif Ücreti olarak yüzde 10 vereceklerini sözleşmeye yazıp imzaladılar.

“GÖNÜLLÜ DEVŞİRMELER” adlı kitabım, Eylül 2002’de Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından yayımlandı. İlk baskı olarak 2 bin adet basıldı.
Hayri Bildik ve Hatice Bahtiyar ile bu kitabım için de Telif Sözleşmesi imzaladık. Telif Ücreti olarak yüzde 10 vereceklerini sözleşmeye yazıp imzaladılar.

Kitap ilgi gördü, ikinci baskısı yapıldı.

Amerika’nın türlü yalanlarla dünya kamuoyunu aldattığını, çok yakında Irak’a saldıracağını belgeleriyle “AMERİKA’NIN IRAK YALANLARI” adlı kitabımda yazdım.

Kitabım, Eylül 2002’de Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından yayımlandı. İlk baskı olarak 2 bin adet basıldı. Bu kitabım için de Hayri Bildik ve Hatice Bahtiyar ile bir Telif Sözleşmesi imzaladık. Telif Ücreti olarak yüzde 10 vereceklerini sözleşmeye yazıp imzaladılar.

Bu kitabımın yayımlanmasından altı ay sonra Amerika, Irak’a saldırdı.

“SATILIK VATAN” adlı kitabım da yine Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından yayımlandı. İlk baskı olarak 2 bin adet basıldı.

Bu kitabım için de bir Telif Sözleşmesi imzaladık. Telif Ücreti olarak yüzde 10 vereceklerini sözleşmeye yazıp imzaladılar.

İlgi gören bu kitabımın da ikinci baskısı yapıldı.

Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından dört kitabım basılmış, ama henüz hiçbiri için Telif Ücretim ödenmemişti!

Yaklaşık 30 bin lira alacağım birikmişti.

Telif Ücretlerimin ödenmesini istedim.

Hayri Bildik, parasal durumlarının çok sıkışık olduğunu söyleyip bir süre beklememi istedi.

Ben Telif Ücretlerimin ödenmesini beklerken Hayri Bildik bir gün telefonla arayıp çok zor durumda olduklarını, bazı borçlarını ödeyemedikleri için mahkemeye verildiklerini söyleyerek benden borç para istedi!

Vermeyeceğimi söyledim.

Bundan sonra her gün Hayri Bildik telefon edip isteğini tekrarladı. Atatürkçülerin böyle günlerde bir birlerine yardımcı olması gerektiğini söyleyip durdu.

Sonra bir gün, Hatice Bahtiyar beni telefonla arayarak, ağlamaklı bir sesle, icra memurlarının yayınevine geldiğini, üç gün içinde eğer borçlar ödenmezse yayınevinde her şeye el koyacaklarını anlatıp yalvararak yardım istedi.

Hemen ödemeleri gereken miktarın, günümüz rakamlarıyla, 5.500 TL olduğunu bildirdi. Ardından Hayri Bildik aradı, “Atatürkçü bir yayınevini göz göre göre çakalların eline mi bırakacaksın?” diye beni sorguluyordu!

Bir şartla kendisine borç vereceğimi söyledim. Vereceğim borç için hemen bana borç senedi yollayacak ve birikmiş Telif Ücretlerimi en geç iki ay içerisinde ödeyeceğine dair yazılı söz verecekti.

Yıldırım hızıyla borç senedi geldi. 9 Haziran 2003 tarihinde Hayri Bildik tarafından imzalanan borç senedinde, senedin ödeme tarihi olarak 15 Kasım 2003 yazılmıştı. Yani, beş ay sonra borcun ödenmiş olduğu bildirilmişti.

Beş ay geçti.

Hayri Bildik, ne birikmiş Telif Ücretlerimi ödedi ne de borç olarak aldığı 5.500 TL’yi!

Toplumsal Dönüşüm Yayınları el değiştirdi. Yayınevinin yeni sahibi Durmuş Ali Özoğlu olmuştu.

Durmuş Ali Özoğlu’nu telefonla aradım. Durumu anlattım. Elimde, ödenmemiş bir borç senedi olduğunu, Telif Ücretlerimin de ödenmediğini anlattım.

Durmuş Ali Özoğlu, yarım ağız, İstanbul’a geldiğinizde konuşuruz deyip konuyu kapattı.

Daha sonra; Durmuş Ali Özoğlu, Hayri Bildik ve Hatice Bahtiyar sözde Ergenekon Terör Örgütü davasıyla ilgili olarak tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne konuldular.

Hayri Bildik’in imzaladığı borç senedi hâlâ dosyamda durmaktadır!
Kim bilir, belki bir gün ortaya çıkıp bana olan borçlarını öder!

Yazacağım kitapları yayımlayacak yeni bir yayınevi arayışına girdim.

Asya Şafak yayınları sahibi İsmet Arslan’la tanıştım. İstanbul’da bir araya geldik, konuştuk. Yayımlanmış kitaplarımdan beni tanıdığını, yeni kitaplarımı basacağını bildirdi.

İsmet Arslan’ın Asya Şafak Yayınları’ndan yedi kitabım yayınladı. İşte bu kitaplarım:

“SATILIK VATAN- Genişletilmiş”, Ekim 2005

“İSRAİL’İN NÜKLEER SİLAH CEPHANELİĞİ”, Nisan 2006

Bu kitabım iki baskı yaptı.

“Avrupa Birliği TABUTA ÇAKILAN SON ÇİVİ”, Kasım 2006

Bu kitabım 7 baskı yaptı.

“GAFLET DALALET HIYANET – Genişletilmiş”, Ekim 2007

“EPİLEPSİ VE DEHA”, Eylül 2008

“EFENDİ TERÖRİSTLER”, Mayıs 2009

Bu kitabım 2 baskı yaptı.

“İĞFAL”, Ocak 2011

Bu kitabım 2 baskı yaptı.

Asya Şafak yayınları sahibi İsmet Arslan’la, her kitabımın basımı öncesi Telif Sözleşmesi imzaladık. Telif Ücreti yüzde 10 olarak belirlendi. Her baskı 2 bin adet olarak yapıldı.

İsmet Arslan, her kitabımla ilgili Telif Ücretini, kitabım yayınlanır yayınlanmaz nakit olarak ödedi. Asla bir sorun yaşanmadı.

İsmet Arslan’dan, yedi kitabımın Telif Ücreti olarak toplam, yaklaşık olarak 70 bin TL aldım.

Çok ses getireceğine, toplumun önemli kesimlerinden farklı tepkiler alacağına inandığım, tamamını çok sağlam belgelere dayanarak yazdığım bir kitap hazırladım. Adını “ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ” koyduğum bu kitabımı her yayınevinin basamayacağını, güçlü ve güvenilir bir yayınevi bulmakta zorlanacağımı biliyordum. Ama yayımlandığında da satış rekorları kıracağına da inanıyordum.

Yedi kitabımı yayınlayan, kendisiyle bugün de ağabey-kardeş bağlılığı içinde bulunduğum İsmet Arslan bile bu kitabımı Asya Şafak Yayınları olarak basamayacağını bildirdi.

“ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ” kitabımı basacak bir yayınevi armaya başladım. Durumu çok yakın dostlarıma duyurdum, bu konuda yardımlarını istedim.

Suriye, içinde benim de bulunduğum Türkiye’den 40 kişilik bir heyeti resmen davet etti. 21 – 24 Ağustos 2011 tarihlerinde Şam’da ağırlandık.

Şam’daki otelimizde, Banu Avar tarafından Sayın İsmail Müftüoğlu’na tanıştırıldım. Adalet Bakanlığı yapmış olan Sayın Avukat İsmail Müftüoğlu, sıcak ilgi gösterdi, “İsrail’in Nükleer Silah Cephaneliği” adlı kitabımı okuduğunu, çok beğendiğini ve kendi yazdığı bir kitabında benim kitabımı kaynak göstererek alıntılar yaptığını coşkuyla anlattı. Böyle başlayan dostluğumuz, Türkiye’ye döndükten sonra da telefon konuşmalarımızla sürdü.

İşte, yine böyle bir gün Sayın Av. İsmail Müftüoğlu telefon etti, “Yeni bir kitap yok mu, siz boş durmazsınız!” diye dostça sordu. “ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ” kitabımdan söz ettim, güçlü ve güvenilir bir yayınevi arayışında olduğumu söyledim. Sayın Müftüoğlu, yardımcı olmaya çalışacağını, ama önce “dosyayı” görmek istediğini bildirdi. Dosyayı hemen Sayın Müftüoğlu’na gönderdim.

Bir süre sonra Sayın Müftüoğlu cep telefonumdan aradı. O sırada ben de Tüyap Kitap Fuarı nedeniyle İstanbul’daydım. Sayın Müftüoğlu “ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ” “yi beğendiğini, Enki Yayınevi’nin kitabı basacağını, yayınevi sahiplerinin hemen benimle görüşmeye geleceklerini söyledi.

Enki yayınevini sahipleri, karı koca, Uğur Öztürk ve Nuran Öztürk geldiler, İstanbul’da fuara yakın kaldığım otelin kahvaltı salonunda oturup konuştuk. Dindar bir çift olduğu görünümü veren bu 30 – 35 yaşlarındaki kişilerin yayınladıkları 3–4 kitap vardı ve hiçbiri duyulmuş değildi. Bu kişilerin yayıncılıkta deneyimli olmadığı da anlaşılıyordu. Bir gün sonrası görüşmek üzere ayrıldık.

Hemen Sayın Av. İsmail Müftüoğlu’nu aradım. Durumu, izlenimlerimi ve kaygılarımı anlattım. Sayın Müftüoğlu’nun cevabı şu oldu: “O kişiler önemli değil! Onlar sadece kitabı basacaklar. Asıl önemli olan kitabın dağıtımıdır. Kitabınızın dağıtımını Alfa Yayınları – Alfa Dağıtım yapacaktır. Hiç merak etmeyiniz.”

Bu firmalar, yayıncılık pazarının en güçlüleriydi.

Ertesi günü Enki’nin sahiplerini davet ettim. Kitabımın dosyasını verdim.

7 Ağustos 2012 tarihinde Enki Yayınları ile Telif Sözleşmesini imzaladım.

Kitabın fiyatı 29 TL olacak, bana yüzde 10 Telif ücreti verecekler, her seferinde 5 bin adet basarak toplamda 50 bin sayısına ulaşacaklardı.

Kitabım Eylül 2012’de yayımlandı.

Kitabıma ilgi büyük oldu. Gerçekten çok hızlı dağıtım yapılmış, 5 bin adet kitap üç ay içinde tükenmişti.

Telif Sözleşmesi gereği, ilk ödeme olarak 10 bin TL’yi hemen ödemeleri gerekirdi.
Enki’ye ödeme yapmalarını beklediğimi bildirdim. Hemen yapacaklarını söylediler.

Aradan birkaç hafta geçti, ödeme yapmadılar.

Ödeme yapmadıkları gibi telefonlarıma da çıkmamaya, e-postalarıma cevap vermemeye başladılar.

Durumu Sayın Müftüoğlu’na bildirdim. Hemen ilgileneceğini söyledi.

Enki’nin sahiplerini buldurup yanına çağırdığını, kendilerini sert bir dille uyardığını, birkaç gün içinde Telif Ücretimin ilk bölümü olan 10 bin TL’yi ödeyeceklerini söyledi.

Aradan birkaç gün değil birkaç hafta geçti, arayan soran olmadı, Telif Ücretim ödenmedi.

Yine Sayın Müftüoğlu’nu aradım, durumu anlattım.

Sayın Müftüoğlu’nun verdiği cevap şu oldu:

“Bu kişiler benim tahmin ettiğim gibi çıkmadı! Benim yapacağım bir şey yok! Sen bu kişileri mahkemeye ver!”

Öyle anlaşılıyordu ki; bakanlık yapmış deneyimli bir avukat bile bir yayınevi tarafından aldatılabiliyordu!

Yasal işlemler başlatması için durumu avukatıma bildirdim. Avukatım, mahkeme tebligatı yapılacak adres bulunamadığını söyleyince şaşırdım.
Enki Yayınevi, sahipleri Uğur Öztürk ve Nuran Öztürk’le birlikte buhar olup kaybolmuşlardı!

“ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ” kitabımdan beş kuruş Telif Ücreti alamadım, göz göre göre dolandırılmıştım!

Aralık 2013’de bir gün, Togan Yayınevi’nin sahibi olduğunu söyleyen İsmail Arlı, Antalya’ya beni görmeye geldi.

İsmail Arlı, benim kitaplarımı çok yakından izlemekte olduğunu, aslında bir yıl önce gelip benimle konuşmayı tasarladığını, ancak Bodrum’da geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle planını gerçekleştiremediğini uzun uzun anlattı.

Benim, hazırda mutlaka bir kitabımın olduğunu bildiğini söylüyor, yayımlamaya hazır olduğunu vurguluyordu.

Yayıma hazır bir kitabım vardı: “TÜRK MİLLETİNE SUİKAST”.

İsmail Arlı, hiç durmadan kendisini övüyordu:

“Ben eski Ülkücüyüm! Ben, Türkiye’deki tüm ülkücülerin Abisiyim! Türkiye’de benim yaptıramayacağım hiçbir şey yoktur! Ben koyu milliyetçiyim! Göreceksin, senin kitabını büyük gazetelerin tüm köşe yazarları yazacaktır! Böylece çok iyi bir tanıtım yapacağız! Ayrıca, televizyon kanallarında çok sayıda tanıdığım var, hepsi seni programlarına konuk edecekler. Hiçbirisi birisi bana ‘hayır’ diyemez!..”

Giderek azalan bir ilgiyle dinliyordum ki, birden şu bilgiyi verdi:

“Vural Savaş’la senin yakın bir dostluğunuz olduğunu biliyorum. Ben kendisine ‘Emmi’ derim! Emmi beni çok sever. İstersen, kendisinden beni bir soruver!”

İsmail Arlı’yı kahvesini içerken bırakıp yazıhanemin bir diğer odasına geçtim. Cep telefonumdan Vural Savaş’ı aradım. Durumu anlattım. “Bu adam kendisini abartılı bir biçimde övüyor! Palavra atıyor gibi geliyor bana! Sizi de çok iyi tanıdığını söylüyor. Bu adama kitabımı verebilir miyim, ne dersiniz?”

Çok değerli dostum Vural Savaş’ın cevabı şu oldu:

“İsmail Arlı, yiğit ve dürüst bir kişidir. Yılmaz, bana nasıl inanıyorsan İsmail Arlı’ya da öyle inanıp güvenebilirsin!”

Bu cevabı aldıktan sonra daha fazla düşünmedim.

“TÜRK MİLLETİNE SUİKAST” adlı kitabımı yayımlamak üzere İsmail Arlı ile 10.12. 2013 tarihinde Telif Sözleşmesi imzaladık.

İlk baskı olarak 2 bin adet basılan kitabım Ocak 2014’de yayımlandı.

İsmail Arlı, kitabımın hiçbir tanıtımını yapmadı. Tek bir ilan bile vermedi. Sözünden çıkmayacağını söylediği ünlü köşe yazarlarından hiçbiri kitabımın tanıtımını yapmadı!

İsmail Arlı’dan, tek bir kuruş Telif Ücreti almadım.

Dostça ayrılmayı, aramızdaki Telif Sözleşmesini birlikte iptal etmeyi önerdim.

Kabul etmedi! Etmediği gibi, çirkinleşti de!

Durumu çok değerli dostum Vural Savaş’a bildirdim. İnanamadı! Çok üzüldü! Hemen İsmail Arlı ile konuşacağını söyledi.

Ancak Vural Savaş’ın devreye girmesinden sonra İsmail Arlı, aramızdaki Telif Sözleşmesini iptal ettiğini yazılı olarak bildirdi.

O sözleşmenin iptal edilmiş olduğunu gösterir belge elimde olmadan, kitabımı başka bir yayınevinde yayımlatmam yasal olarak mümkün olmuyordu.

Sorun bu şekilde çözüldükten sonra değerli dostum Vural Savaş telefonla aradı. İsmail Arlı konusunda böylesine yanılmış olmasından dolayı kendi kendisine çok kızgın, beni de yanıltmış olmaktan dolayı çok üzgündü…

2014 yılının Mart ayında bir gün, Nergiz Yayınları’nın sahibi olduğunu söyleyen Ahmet Acar beni telefonla aradı. Yayımlanmış kitaplarımdan beni tanıdığını, benimle görüşmek istediğini bildirdi.

İstanbul’da buluştuk, birer bardak çay içerken sohbet ettik. Ahmet Acar, adları pek de duyulmayan birkaç kitap yayımlamıştı. 35–40 yaşlarında görünen Ahmet Acar, yayıncılık piyasasını çok iyi bildiğini, çekirdekten yetiştiğini, yeni kitabımı kendisine verirsem çok başarılı olacağını söyledi. Nisan 2014’de İzmir’de Tüyap Kitap Fuarı’nda olacağımı, orada kendisiyle daha etraflı konuşacağımı bildirdim.

İzmir’de Ahmet Acar’la, kaldığım otelin salonunda buluştuk. Kendisini çok sevdiğim, saydığım, çok deneyimli bir arkadaşımla da tanıştırdım. Üçümüz kahve içerken kitabımın yayımlanması işini konuştuk. Ahmet Acar, Telif Sözleşmesini hemen hazırlatacağını söyleyerek masamızdan ayrıldı. Çok değerli dostuma izlenimlerini sordum. “Düzgün, mert bir çocuğa benziyor. Güvenilebilir görünüyor” diye görüşlerini söyledi.

Yeni kitabımın adı “GELİN YÜZLEŞELİM” idi.

Bu kitabımın çok büyük yankı yapacağına, çok büyük ilgi yaratacağına inanıyordum. Tahminlerin ötesinde bir satış rekoruna ulaşabilirdi. Bu görüş ve duygularımı Nergiz Yayınları sahibi Ahmet Acar’a anlattım.

Piyasanın en güçlü Dağıtım Şirketleri ile çalıştığını söyleyen Ahmet Acar, bu kitapla beklenilen başarıya ulaşacağımızın sözünü verdi.

Ahmet Acar ile 15 Nisan 2014 tarihimde Telif Sözleşmesi imzaladık.

Bu sözleşmeye göre, “GELİN YÜZLEŞELİM”den 10.000 (on bin) adet yayımlayacak ve bana, kitabın kapak fiyatı üzerinden, KDV hariç % 15 Telif Ücreti ödeyecekti.

Kitabım Ekim 2014’de yayımlandı.

İşler, Ahmet Acar’ın söz verdiği gibi gitmedi.

Kitabımın yayımlandığını öğrenen okurlarım, kitapçılara gidiyor, ama kitabımı bulamıyorlardı!

Kitabımın dağıtımı yapılmamıştı!

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Mersin, İskenderun gibi şehirlerde bile kitabım bulunamıyordu!

Beklenmedik bu durumu Ahmet Acar, kabul edilmesi olanaksız gerekçelerle açıklayıp geçiştirmeye çalışıyordu.

Kitabımı arayıp da kitapçılarda bulamayan okurlarımı Ahmet Acar’a yönlendirmeye başladım!

Neyse, bir süre sonra kitabım kitapçılarda bulunmaya başladı.

Kitabımdan haberdar olan CİNE 5 TV ve haber A TV’ye konuk olduktan sonra kitabım geniş çapta duyuldu.

Ahmet Acar, kitabımın tanıtımı için hiçbir ilan vermiyor, reklam yapmıyor, kitabın kendiliğinden satılmasını bekliyordu. Hatta yeni öğrendiğim şu ilginç görüşünü tekrarlayıp duruyordu: “Kitabın tanıtımından yazarı mesuldür! Yazar, büyük gazetelerin köşe yazarlarıyla konuşmalı, bu yazarlara kitabıyla ilgili tanıtım yazıları yazdırmanın yollarını bulmalıdır!”

Elbette Telif Sözleşmesinde böyle bir madde yoktu, ama Ahmet Acar kendi kafasına göre yeni koşullar ortaya koymada çok yetenekliydi!

Kitabımın Telif Ücretinin ödenmesi zamanı geldi, ama Ahmet Acar ödeme yapmadı! Biraz beklememi istedi. Biraz dediği, yedi ay sürdü!

Ahmet Acar; bugün, yarın, önümüzdeki hafta, ay başında, ay sonunda, Çarşamba günü, Cuma günü diyerek Telif Ücretimi ödemedi!

Ahmet Acar’ın “GELİN YÜZLEŞELİM” adlı kitabımla ilgili ödememiş olduğu Telif Ücreti tutarı net 34.400 TL’dir.

Nergiz Yayınları sahibi Ahmet Acar’ın toplam borcu bu kadar da değildir.

“ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ” kitabımın basımı ile ilgili de 15 Nisan 2014 tarihinde Ahmet Acar’la Telif Sözleşmesi imzalamıştık.

Sözleşmeye göre kitabımdan 2.000 (iki bin) adet basılacak, kapak fiyatı üzerinden, KDV hariç % 15 Telif Ücreti ödenecekti.

Aralık 2014 tarihinde, toplam Telif Ücreti olan 7.720 TL’nin ödenmiş olması gerekirdi.

Ahmet Acar, bugüne kadar, bölük pörçük, 3.850 TL ödedi.

Geriye kalan 3.850 TL’yi ödemedi.

Özet olarak, iki kitabımı yayımlamış olan Nergiz Yayınları sahibi Ahmet Acar’ın, bugünkü tarih itibariyle, toplam 38.370 TL borcu bulunmaktadır.

Ahmet Acar, borcunu ödememektedir.


Durumu avukatıma bildirdim. Yasal işlemleri başlatacak.


Değerli Dostlar,

Bugüne kadar yayımlanmış olan 18 kitabım karşılığı bana ödenmiş olan Telif Ücreti toplamı, yaklaşık olarak 75.000 TL’dir.

Ve bunun tamamı, kazanç değildir!

Açıklayayım.

Kitaplarımla ilgili şu televizyon kanallarına konuk olarak davet edildim:

Akdeniz TV (12 kez), Ulusal Kanal (6 kez), Meltem TV (4 kez), a Haber TV (3 kez), Sky TV (3 kez), TV 41 (4 kez), Kanal B (3 kez), CİNE 5 (2 kez), ART Avrasya, Kanaltürk TV, Haber Türk TV (2 kez), E TV, V TV.

İkisi hariç, bu davetlere kendi cebimden harcayarak gidip geldim, konaklama masraflarını kendim karşıladım. Bu masraflarım yaklaşık olara toplam 20 bin lira tutmuştur.

Kitaplarımla ilgili şu yerlerde konferanslar verdim, panellere katıldım:

Antalya Merkez (6 kez), Gazipaşa, Manavgat, Kaş (2 kez), Kemer, Finike, Denizli, İzmir (10 kez), Aydın, Tire, Kuşadası, Bodrum, Çanakkale (2 kez), Çerkezköy, Çorlu, İstanbul (13 kez), Ankara (14 kez), Adana (2 kez), Mersin, Tarsus, İskenderun, Silopi, Sivas (2 kez), Hatay, Bursa, Boğazlıyan, Kayseri, Muğla, Isparta (3 kez), Kocaeli, Akhisar, Manisa.

32 ayrı yere toplam 77 kez gidip konferans vermiş ve panele katılmış oldum. Gidiş dönüş ve konaklama masraflarımı kendi cebimden karşıladım. Bu masraflarım yaklaşık olarak toplam 30 bin lira tutmuştur.

Şimdi özetleyelim:

18 kitabımın Telif Ücreti olarak toplam, yaklaşık olarak 75 bin TL aldım.

Toplam, yaklaşık olarak 50 bin TL kendi cebimden masraf yaptım.

18 kitabımdan NET olarak, yaklaşık 25 bin TL kazandım.

Yanlış okumadınız, sadece Yirmi Beş Bin lira!


Değerli Okurlarım,

Size yukarıdaki hesabı verdikten sonra bir ricada bulunuyorum.

Ortaya çıkan bu tabloya baktıktan sonra:

Benim bundan sonra da kitap yazmaya devam etmemi ister misiniz, bekler misiniz?

Eğer yaşanmış olan tüm olumsuzluklara karşın yazmaya devam etmemi istiyorsanız:

Bundan sonra hangi yayınevine nasıl güvenebilirim?

Sizler bana yardımcı olup güçlü ve güvenilir bir yayınevi bulabilir misiniz, önerebilir misiniz?

Değerli görüş ve önerilerinizi bekliyorum.


Saygılarımla,

Yılmaz DİKBAŞ, 26 Kasım 2015, Perşembe
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Yazdığım Kitaplardan Kazandığım Para / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Tolga_istanbul » Pzr Eyl 03, 2017 10:00

M.Kemal Atatürk'ün bir sözüyle cevap vermek isterim Yılmaz bey. Benim kahramanlarım, hayallerini hiçbirşeye satmayan kişilerdir demiş atamız. Yılmak yok. Sizi tebrik ederim.
Kullanıcı küçük betizi
Tolga_istanbul
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzr Eyl 03, 2017 9:21


Şu dizine dön: Yılmaz DİKBAŞ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x