gönderen Çetin Taş » Pzt Eyl 08, 2008 8:57
AKPye son iki ayda dört vukuat dokundu
Sadece son 2 ayda, AKPlilerin doğrudan içinde bulunduğu ya da yolları AKP ile kesişen isimlerin karıştığı tam 4 ciddi skandal patlak verdi.
1 milyon dolara arsa aracılığı yapan Şaban Dişli, AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Almanya tarihinin en büyük yardım dolandırıcılığı olarak görülen Deniz Feneri Derneği davasıyla ilgili iddianamede, yolları AKP ile kesişen pek çok isim yer aldı. Gaziantepte, AKPli Büyükşehir ile MÜSİAD ve AKPli işadamlarıyla ilgili, üç günde 73.5 milyon YTL rant getiren iddialar yargıya taşındı. Batmanda, ihaleye fesat karıştıran bir çeteyle ilgili soruşturmanda, AKP İl Başkanı hakkında yakalama kararı çıktı.
SON dönemde AKPlilerin doğrudan rol aldığı veya yolları AKP ile kesişen isimlerin karıştığı skandalların ard arda patlaması Başbakan Tayyip Erdoğanın sinirlerini gerdi. Bu tür yolsuzluk haberlerinin ardından genelde önce medyayı suçlayan Erdoğan, kapatma davası sürecinde bu tutumunu askıya almıştı. Ancak, son iki ay içinde, Şaban Dişli olayı, Deniz Feneriyle patlayan bağış skandalı, Gaziantepteki rant protokolleri ve AKPli teşkilat yöneticilerinin karıştığı ihale yolsuzlukları patlak verdi. Erdoğan da bu yolsuzlukları haber yapan medyaya karşı tavrını, partisinin İstanbulda cumartesi ve pazar günü yaptığı ilçe kongerelerinde konuşması ile sertleştirdi. İşte, Erdoğanı kızdıran son dönem skandallar şöyle:
1- AKPli Dişliyi milyon dolarlık rant istifa ettirdi
ARSA spekülatörlüğü ve iş takipçiliği skandalı, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlunun açıkladığı belgeyle ortaya çıktı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ile Akademi Ofsetin sahibi Mehmet Karasu arasında iki şahidin tanıklığıyla imzalanan protokol, 31 Ağustos 2006 tarihini taşıyordu. Protokolde, Silivrideki üç parsel arazinin 2.2 milyon dolarının banka kredisi, bir kısmının da öz kaynakla karşılanarak "tüm ticari taramalar ve imar değişiklikleri sonrasında" 8.6 milyon dolara satılması ve Dişliye 1 milyon dolar ödenmesi hükme bağlanıyordu. Bu belge öncelikle, 1.5 yıllık süreçte 3.5 milyon dolar rant getiren bir imar değişikliğini ortaya koydu.
CHPlilerin şerhi çıktı
Silivrideki arazi, gerçekten de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2 Nisan 2007, Silivri Belediyesinin de 11 Mayıs 2007 tarihli kararlarıyla imar değişikliği yapılarak Kipa marketleri için Tescoya satıldı. CHP, protokoldeki 1 milyon doların "iş takipçiliği" karşılığında Dişliye ödenmesi taahhüt edilen bir rüşvet olduğunu ileri sürdü. Dişli ise Akademi Ofsete kendisinin de ortak olduğunu, dolayısıyla ortağı olduğu şirketten komisyon almasının söz konusu olamayacağını iddia etti. Ancak Akademi Ofsette ortaklığı olmadığı ortaya çıktı. Dişli, "O 1 milyon dolar bankaya yatırdığımız teminat" dedi. Ama bu teminatın banka dekontunu gösteremedi. Dişli, tapusu alınamadığı için arsaların teminat gösterilemediğini savundu. CHP ise, arsaların teminat gösterildiğini kanıtlayan belgeleri çıkardı. Dişli, protokoldeki 1 milyon doların yurtdışından getirdiği birikimi olduğunu iddia etti. Ancak bu kaynağın yurtdışından aktarımıyla ilgili belgeleri halen çıkaramadı. Dişli, Silivrideki arsanın imar değişikliğine CHPli üyelerin de oy verdiğini savunurken, 4 CHPli üyenin muhalefet şerhi ortaya çıktı.
İkinci nüfuz Sapancada
Silivride nüfuz kullanmadığını savunan Dişliyi Sapancada başka bir araziyle ilgili gelişmeler zor durumda bıraktı. CHP, Şaban Dişlinin kuzeni Davut Dişliye devrettiği Sapancadaki Sırma Su fabrikasının orman arazisini işgal ettiğini, fabrika için dere yatağının değiştirildiğini ve imar sorunlarının belediye meclisinin tartışmalı kararıyla sonradan çözüldüğünü ileri sürdü. Yerel basın, Şaban ve Davut Dişlinin, diğer kuzenleri olan Adapazarı Merkez İlçe Belediye Başkanı Süleyman Dişliden de güç aldığını iddia etti. Bu iddialara ikna edici açıklamalar getiremeyen Dişli, Başbakan Erdoğanın da katıldığı AKP MKYKda bir nevi sorguya çekildi. Ve sonunda Dişli partideki görevlerinden istifa etmek zorunda kaldı.
2- Fenere yakın AKPliler var
ALMANYAda tarihin en büyük bağış skandalı olarak tanımlanan Deniz Feneri e.V. olayının başlangıcı, Alman Savcılığının 2006 sonunda bir ihbar üzerine başlattığı soruşturmaya uzanıyor. Olayın basına yansıması ise mart 2007de Frankfurt Emniyetinin 340 polis ve 5 savcıyla yaptığı baskınlarla oldu. Rhein-Main bölgesinde 14 yere dolandırıcılık ve para aklama şüphesiyle baskın düzenleyen Alman savcılığı, 2002-2006 yılları arasında Müslümanlara yardım amacıyla toplanan milyonlarca Euronun amaç dışı kullanıldığını saptadı.
Parayı Türkiyeye kaçırdılar
Alman savcılığı, dernek yöneticileri Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan hakkında organize dolandırıcılık suçlamasıyla Nisan 2008de iddianame hazırladı. Skandalın gerçek boyutu, Frankfurt Bölge Mahkemesinde geçen hafta başlanan duruşmadaki iddianame ve sanıkların itiraflarıyla ortaya çıktı. Alman yargıç, skandalın Türkiye, İran, Irak, Pakistan, Endonezya, Azerbaycan, Mali gibi birçok ülkede uzantısı olduğunu ve 41 milyon 434 bin Euroyu kapsadığını açıkladı. Alman Savcılığı, sanıkları, bu paranın 18.6 milyonun Eurosunu elden almak ve bir bölümünü Türkiyeye kaçırmakla suçladı.
Bavul bavul Euro taşıdılar
İddianamede, bağışların kişisel hesaplara aktarılması, taşınmaz mal alınması amacıyla paravan firmalar kurulduğu, bir bölümünün bizzat Türkiyedeki Deniz Feneri Derneğinin yöneticilerince, bir bölümünün kuryeler aracılığıyla Türkiyeye gönderildiği, toplanan 14 milyon Euronun dört ayrı hesaba aktarıldığı, bunun en az 8 milyon Eurosunun aralarında Kanal 7nin de bulunduğu firmalara aktarıldığı belirtildi. Dört şüpheliden üçü para aktarılan şirketlerde yöneticilik yaptı, biri de nakit para kuryesi olarak çalıştı. Alman savcılığı, bavulla taşınan paraların kesin miktarını henüz açıklamadı.
MASAK 1 yıldır seyrediyor
Frankfurt Savcılığı, kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarıyla ilgili bazı istemleri bir dosya halinde Ankaraya gönderdi. Türkiyedeki yetkili makam olan Mali Suçları Araştırma Kurumunun (MASAK), bir yılı aşkın süredir bu konuda attığı bir adıma rastlanmadı.
İddianamede adı geçenlerin yollarının AKP ile kesişmesi olaya yeni bir boyut getirdi. AKP kontenjanından RTÜKe seçilen Zahid Akmanın adı iddianamede 34 ayrı yerde geçti ve kurye olmakla suçlandı. Derneğin muhasebecisi Firdevsi Ermiş, itiraflarında, Akmanın yanı sıra Kanal 7 yöneticileri Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan ile Mehmet Gürhanın Almanyadaki şirketin gayri resmi ortakları olduğunu, bunlara 32şer bin Euro ödeme yapıldığını iddia etti. Ermiş, "Büyük miktarlarda paralar da Akmana elden teslim edildi" dedi. Almanya Main-Taunus Bölge Yabancılar Dairesinin, mali suç işlediği gerekçesiyle Akmanın ülkeye girişini 5 yıl yasakladığı, geçen yıl mayıs ayında başlayan yasağın 2012 mayısında biteceği ortaya çıktı.
Erdoğanla aynı karede
Tutuklu sanıklardan Mehmet Gürhanın bir etkinlik sırasında Başbakan Tayyip Erdoğanla Almanyada biraraya geldiği fotoğraf basına yansıdı. Sanıklardan Mehmet Taşkanın ismi ise Frankfurtta kurulu Santour turizm şirketinin yöneticileri arasında geçiyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın oğlu Erkan Yıldırımın gemi satın alırken Santourdan borç aldığı iddiaları basında yer aldı.
Baykal NTVde açıkladı
İddianamede Başbakan için para gönderildiğiyle ilgili itiraflar ise CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın NTVde yaptığı açıklamayla kamuoyuna yansıdı. Soruşturmada tutukluluğa mani olunması için Türk hükümetinin de devreye girdiğine dönük iddialar da yine iddianamede yer aldı. CHP, bu iddiayı soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. İddianamenin bu bölümünde "Soruşturma davası sürecince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır" denildi. Baykal bu gelişmeleri "AKP himayesinde yolsuzluk" olarak niteledi.
3- Gaziantepte üst üste iki skandal
İMAR protokolü skandalına benzer iki örnek de Gaziantepten çıktı. Gaziantepin AKPli Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbeyin, bir arazinin "ticaret alanı" ilan edilmesi konusunda MÜSİAD üyesi işadamı Eyyüp Göymen ile önceden protokol yaptığı tespit edildi. Gerçekten de protokolden iki gün sonra belediye meclisinin konuyu görüştüğü ve imar değişikliğinin yapıldığı anlaşıldı. Ancak imar değişikliği mahkemeden döndü. İdare mahkemesinin kararını Danıştay da onayladı. İşadamı Eyyüp Göymenin bu iş için 700 bin YTLlik bağış çeki verdiği, ancak engel çıkınca "mağdur oldum" diyerek ödemeyi yapmadığı öğrenildi.
3 günde 73.5 milyon YTL rant
Gaziantepdeki ikinci skandal daha büyük boyutta görüldü. İşadamı Nuri Üysen, "Antep fıstığı kültür sahası" görünen tarım arazisini sahiplerinden 14 milyon YTLye satın aldı. Araziyi satan kişilerin imar tadilat talepleri 32 yıldan beri sürekli reddediliyordu. Üysen, arsayı 3 gün sonra, alışveriş merkezi yapacak olan PD Three adlı Lüksemburg şirketine 87.5 milyon YTLye sattı. Satış 15 Şubat 2008de gerçekleşirken, Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi 11 Mart 2008 tarih ve 308 sayılı kararıyla arazinin ticari alana dönüştürülmesine izin verdi. Belediye meclisi, 119 bin 920 metrekarelik arazinin yüzde 55nin belediyeye bağışlanması şartını da koydu. 3 günde 73.5 milyon YTLlik rant sağlayan Üysen, "Belediyeden imar garantisi aldığım için bu işe girdim" diyerek, olayı itiraf etti. CHP, imar değişikliğini yargıya götürdü.
4- AKP Batman İl Başkanı hakkında yakalama emri
AKPlilerle ilgili son iddia dünkü gazetelerde yer aldı. Batmanda kamu kurum ve kuruluşları açılan ihaleleri kendi istekleri doğrultusunda yönlendiren bir şebekeye polisin yaptığı "Zıpkın" operasyonu, AKP İl Başkanı Ömer Ele uzandı. Zanlıların ev ve işyerlerinde yapılan aramada çeşitli çap ve ebatlarda tabancalar, silah malzemeleri, senetler, firmalara ait kaşeler ve fiyat teklif mektupları bulundu. Gözaltına alınan 14 zanlıdan 7si "İhaleye fesat karıştırarak, haksız yere kazanç sağlamak" suçlamasıyla tutuklandı. AKP İl Başkanı Ömer Elin, tutuklanan sanıklardan Ferdi Özdemir ile görüşmesi dinlemeye takıldı. Batman Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında yakalama emri çıkardığı Ömer El pazartesi günü (bugün) ifade vermeye geleceğini söyledi.
Kaynak: AKPye son iki ayda dört vukuat dokundu
08/09/08
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.