"Yeni" Kemalizm(miş)?!.. Pes!.. / Prof.Dr. Tülay ÖZÜERMAN

Tartışma Alanı

"Yeni" Kemalizm(miş)?!.. Pes!.. / Prof.Dr. Tülay ÖZÜERMAN

İletigönderen TÜRKK » Cmt Eyl 11, 2010 22:20

YENİ KEMALİZM(MİŞ)?!...PES!...

Küreselleşme modasının "yeni" etiketi sonunda Kemalizm'e de bulaştı. Atlantik ötesi güçlerin öteden beri, Türkiye'de birbirine yakın görüşte iki partili sistemi tercih ettiği bilinir. Liberal dalganın ideolojiler üzerindeki baskılayıcı etkisi bu tercihin günümüzde fiilen yaşama geçirilebileceği bir ortamı yaratmış görünüyor. Muhafazakarlığın perdesi arkasına çekilen liberalizmin tüm değerleri -ki buna muhafazakar değerler de dahil- alaşağı ettiği erozyondan Türkiye nasibini en fazla alan ülkedir.

Birbirine yakın ideolojide biri sağ, diğeri sol görüntüsü veren ama her ikisi de merkeze yakın duran iki partili bir sistemde, baş aktörler üzerinden sistemi elde tutmak daha kolay olmaz mı? Hele ideolojiler ve kurumlar alaşağı edilmiş, kişiler öne çıkarılmışsa?!.. Yandaş medya sayesinde kişilerin kolaylıkla pazarlanıp, kolaylıkla ipe çekildiği bir pazar da kurulmuşsa?!.. Üstelik, laiklik geriye çekilmiş, dindarlık kisvesi altında din tutkallayıcı yegane değer olarak siyasetin hamurunu oluşturmuş, toplumun afyonuna dönüştürülmüşse?!...

Kemalizm'in başına "yeni" etiketi yapıştırıp, bu etiketle CHP'ye yeni bir rol biçmeye çalışmak ve bunu Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu kıyaslaması ile yapmak, CHP'nin kurumsal kişiliğini yok saymak anlamına geldiği gibi, her ikisine de farklı misyonlar yükleyerek parti içi birlikteliği dinamitlemiş olmaz mı? Atatürk'ün anlayışında ucu açık bir süreç olan ve evrensel değerleri simgeleyen Batılılaşma, bugün Avrupalılaşma adı altında Avrupa'nın kimliğini alma istekliliğine dönüştürülerek ülkeyi AB parantezinin içine sıkıştırmış ve AB'nin kriterlerine indirgenmiş bir kıskaç. Gelin görün ki; Atatürk'ün partisini Türkiye'de yeniden iktidara getirmenin yolu, Atatürkçü düşünceye günümüz koşullarında yeni bir vizyon kazandırmayı gerektiriyormuş!...

Kibarca ifade ederek, "yeni" bir giysi biçip bunu CHP'ye giydirmek isteyenlerin, bu giysiyi giydirmek için kullandıkları tuzak, CHP bu yoldan iktidara gelebilir söylencesidir. Liberalizmi yaygınlaştırmak isteyenlerin, -"liberalizm" ideoloji değilmiş gibi- karşı görüşleri baskılayan "ideolojiler öldü" söylemi, farklı siyasal görüşleri yok sayan anlayışı yaygınlaştırırken, karşıtların söylemlerini de yumuşatarak eritiyor. CHP de bir süredir bu tuzağa çekilmeye çalışılan bir parti. Köklü kurumsal kimlik yok sayılarak, kendisi olmaktan çıkıp, karşıt görüşü benimsediği takdirde iktidar olabileceği yemini ortaya atanlara baktıkça, oltayı atanların kimler olduğunu daha iyi görebiliyorsunuz. Bir dostum bu süreci çok güzel özetledi: "Külahı ters giydiriyorlar" dedi.

Değişim" bu "yeni" önekli sürecin ana dinamik kavramı. Liberalizmle alt üst edilirken, değerlerin başkalaştırılması sürecinin parçası haline getiriliyorsunuz. Üstelik yeni değerlerle de buluşmuş olmuyorsunuz. Bir ikame söz konusu değil. Tamamen boşaltma işlevi gören ve sizi de bu işlevin parçası haline getiren bir süreç giderek hızlandırılıyor. Küresel değerler yok; değersizleştirme var. Değişim dedikleri tam bir bozulma, çözülme hali. Atatürk'ün görüşlerinin şekillendiği süreç evrensel değerlerin olgunlaştırıldığı, yapılanma süreci idi. Küreselleşme, başkalaşma halini anlatıyor. Birlik, beraberlik adına biriktirdiğiniz tüm değerleri yok ederek ayrışıp, ayrı kimlikler altında çatışarak, sürekli müzakere içinde, bölünüklük içinde birliktelik gibi kolay çözünür bir yapıyı kendiliğinizden kurup, benimsemeniz isteniyor.

Küresel güçlerin çıkarları gereği, son süreçte Türkiye'ye dayatılanların sorgulanmasının önünde hiçbir engel istememeleri doğal. Siyasal partilerin varlık nedeni, farklı görüşlerin temsiliyetidir. Hiçbir siyasal parti, karşıtının görüşünü benimseyerek kendi etki alanını genişletemez. "Yeni" önekli Kemalizm ile kıstırılmaya çalışılan CHP'den beklenenin, AKP'nin yarım bıraktıklarını tamamlatmak olduğu gün gibi açık. Türkiye'de iki partili görüntüde tek bir anlayışın egemen kılınmaya çalışıldığını apaçık görebiliyoruz. Toplumsal muhalefet, ordu ve yargı üzerine niçin gidildiğinin yanıtları da burada anlamını buluyor.

Kemalizmi tam olarak anlamamış ve O'nu bir dogmaya dönüştürmüşler de var. Bunlara karşı mücadele edemeden şimdi, Kemalizmin başkalaşması tartışmasının içine çekiliyoruz. Burada aslında başkalaştırılmak istenen CHP ve O'nun ideolojisi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumsal tasfiyesinde CHP önemli bir kilit noktası. Türkiye üzerine atılmış olan ağı yırtma çabası veren kurumlar da bu ağın içine çekilmek isteniyor. "Yeni" dedikleri "Kemalizm" tanımından anladığım o ki; Türkiye'nin yarınını, önümüzdeki süreçte CHP'nin küresel güçlerin kancasına takılıp, takılmayacağı belirleyecek. Kemalizm'e kadar musallat olan bu "yeni" takısına takılanların sayısı kaderimizi belirleyecek. Kemalizm üzerinden CHP'ye musallat olan "değişim" rüzgarına kapılarak liberal değersizleştirmeye teslim olacak mıyız? Yoksa geleneksel değerlerimizi koruyarak Devlet'in, dolayısı ile Cumhuriyet'in başkalaşmasına engel mi olacağız? Çok fazla seçenek yok aslında!..

Kışla ile Cami arasına sıkıştırılmış darbe mantığı ile demokrasiye yol aldığını düşünen ve kendi ezberlerine takılmış liberal entelektüeller(!) bu satırlardan bir şey anlayamayacaklar!... Askeri darbeden kaçarken, sivil darbeye tutulma riskini yok sayanlara diyecek bir söz yok. CHP'yi umut olarak gören Kemalizmi özümsemiş ve demokrasiyi araç olarak değil, yaşam biçimi olarak kabul etmişlere hitap eden bir yazı bu!.. Ne mi diyorum!.. Elimizde kalan CHP'nin başkalaştırılmasına yalnız CHP'liler değil, CHP'li olmayanlar da izin vermemeli. Türkiye'nin sorunları Kemalizm'in yenilenmesi ile, CHP'nin dönüştürülmesi ile aşılamaz. Zaten sorun bu!.. Kemalizm'den uzaklaştıkça, demokrasiden, Cumhuriyet'ten, bizi bir arada tutan değerlerden uzaklaştırılarak, bugün artık CHP'nin de doğrudan hedef alındığı sorunlar yumağına itiliyoruz. Atatürk'e "Mustafa" diyerek başlatılan sürecin bizi nereye kadar sürüklediğinin izleyicisi mi olacağız? Yoksa Mustafa Kemal'e, Kemalizm'e, dolayısı ile rejime, devlete ve Cumhuriyet'e sahip mi çıkacağız?!..

"Yeni" Kemalizm'(miş)!.. Pes!...



Prof.Dr. TÜLAY ÖZÜERMAN , Haber Ekspres, 10 Eylül 2010
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x