
Dr. Noyan UMRUK
Medya:
- * Önce, medya ya sahibinin sesi haline getirildi ya da çeşitli biçimlerde susturuldu. “İleri demokrasiye gidilirken” gürültü patırtı çıkarılmasın diye.
* Şimdi, demokratik ve objektif muhalefet yapabilen 1-2 gazete ve TV kanalı ile uğraşılmakta…
* Bunlardan AYDINLIK G. basılıp, önemli isimleri Silivri’ye gönderilirken çıt çıkarmamanın ayıp ve utancı içinde olması gereken fikri takip fakiri bir medya geriye kalan...
* Böylece zaten zayıf olan toplumsal bellek iyice çökertilmekte.
Yargı:
- * İçine balık yemleri serpiştirilmiş bir referandumla, bütünüyle siyasal iktidara bağımlı hale getirilen bir yargı…
* “İleri demokrasi”ye göre düzenlenen pardon “dizayn edilen” yüksek yargı organları …
* 8 ayda yerleri değiştirilen 3000 yargı mensubu…
* Görevden alınan ya da görevlerinden af veya istifalarını isteyen bağımsız davranmaya çalışan yargıçlar, savcılar…
* Polisten gelen tüm bilgileri yeterli kanıtlar olarak kabullenip, iddianamelerini oluşturan savcılar…
* Savcıların, Deniz Feneri davasında olduğu gibi bir kulp takılıp görevden alınmasını savunabilen bir adalet bakanı…
T.S.K.:
- *Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul edemeyen çok kritik bir dönemde ve görev süresinin bitmesine uzun bir süre varken istifa eden bir Genelkurmay Başkanı…
* Ve nihayet ”Türk ordusunu darmadağın ettik… Hep birlikte, bu yüzyılın en başarılı ordularından birini, hezimete uğrattık… Oysa o ordu, Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış yepyeni bir ülkenin gururuydu… Bu ülkenin hâlâ güçlü bir orduya ihtiyacı var… Ve en ihtiyacımız olduğu bir sırada, o asker elinde gazlı bezle yarasını sarmaya çalışıyor… Tarih bir gün bunu böyle yazacak…”(2) diyebilen bir eski genel yayın yönetmeni…
Temel Hak ve Özgürlükler:
- * Önce hapsedilip, daha sonra deliller oluşturulup, yargılanan insanlar, dikkat edin bunlar alelade haber değil birer insan...
* Deliller yetersiz kaldığında, ya da çürütüldüğünde derhal yenileri bulunup, buluşturulup iddianamelere ithal edilen deliller…
* İmzasız ihbarlar, sabıkalı gizli tanıklar…
* “Karakolda doğru(!) söyleyip, mahkemede şaşırıp” yargıçları çok kızdıran tanıklar …
*Tamamlanmamış, yayımlanmamış bir kitabın sanal yazarı olmak, terör örgütü üyeliği ile suçlanıp tutuklanmanız ve hakkınızda 15 yıl mahkumiyet istenilmesi için yeterli…
* Israrla sürdürülen cehennemi kısır döngü ve sürek avı…
Kimse “ben yırtarım” diye düşünmesin, yandaşlar ve candaşlar bile hele bir yanlış(!) yapmaya görsünler…
YÖK’leştirilmiş üniversiteler ve kuzuların sessizliği içindeki bilim dünyası…
Tüm bürokrasi eş, akraba, dost ve de akraba-i tarikat muhabbeti içerisinde…
Sendikalı çalışan sayısı 3 milyondan 700-800.000 düşürülmüş sendikalar ve koca koca kitle örgütlerinin üzerine sanki ölü toprağı serilmiş, örgütsüz ve belleği iğdiş edilmiş bir toplum…
Brüksel protokolünden geçmiş son derece kibar, çıtkırıldım ve de birden bire elindeki notlardan konuşmaya başlayan, bunları da güçlükle okuyabilen bir muhalefet…
Hâlâ farkında değil mi siniz? Referandum ve K.H.K.lerle tek parti yönetiminin yeni “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” yürürlüğe konuldu bile. Süre dolana, meclis açılana kadar son rötuşlar yapılıyor, eksiklikler gideriliyor. Yoksa, siz hala 1961 anayasası gibi çoğulcu, gerçekten demokratik bir anayasa oluşturmak için ciddi bir niyet olduğunu mu sanıyorsunuz?
Son kararnamelerle özerk ve yarı özerk kurumlar tamamen iktidarın denetimine alındı. Yönetim bilim uzmanı! bir bakan “Ellerinden özerklik alınırsa, daha özgür olurlar.” irşad buyuruyorlar …
Doğrudan bakanların denetim ve yönetimine verilerek özerkliklerini tamamen kaybeden kurumlar şunlar:
- - Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları(Ne büyük rant kapısı ama…)
- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)
- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)
- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)
- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)
- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)
- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)
- Kamu İhale Kurumu (KİK)(Yasası onlarca kez değiştirilmişti, ama herhalde, yine de zorluk çıkarıyor…)
- Rekabet Kurumu (RK)
- Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK)
- Ve nihayet Türkiye Bilimler Akademisi(TÜBA)
Değerli bir yazarımızın dediği gibi “O.K. Musti Türkiye Tamam”(3) mı? Bize göre değil, çünkü “artık bilinç”(4) diye bir şey var…
(1) İrade-i seniyye: padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir. Şifahî, yani sözlü emir vermek.
(2) Ertuğrul Özkök; “Duygusal Ricat”, Hürriyet G., 26. 08.2011
(3) Alev Alatlı; O.K. Musti, Türkiye Tamamdır, Boyut Yayınları, 1996
(4) Rudolf Bahro, Doğu Avrupa'da Alternatif, Birikim 42-43-44 Ağustos Eylül Ekim 1978, çev. M. İlker, s. 45-46
Bahroya göre, artık-bilinçlilik, toplumsal değişimin belirleyici etmenidir. Artık-bilinçlilik, hiyerarşik bilgiye bağlı olmayan bağımsız sosyo-psikolojik enerjinin büyüyen niceliğidir. Çağımızda toplumların, zorunlu resmi paradigma çerçevesinde empoze edilen sınıflı koşullar içerisinde bile tamamen tükenmemesi, insani erdemlerden yana olması, uzun bir zaman süreci içerisinde de olsa tepkilerin kitleselleşerek büyümesi belirgin bir insan özelliğidir.
Dr. Noyan UMRUK, AYDINLIK Gazetesi, 15 Eylül 2011