YeniGün Avrupa Kasim Sayisiyla Yayinda!

YeniGün Avrupa Kasim Sayisiyla Yayinda!

İletigönderen brd » Çrş Kas 04, 2009 22:39

Resim

http://www.transitmedia.de/yenigun/

Inglorious Bast(e)rds!
Celil Denktaş

Quentin Tarantino’yu, burun farkıyla Spielberg’e kaptırdığı “Hollywood’un harika çocuğu” sıfatıyla, Yahudi lobisince Passion of the Christ filmiyle aforoz edilen Mel Gibson arasında gidip gelen bir “deha” olarak mı tarif etmeli? Yoksa, izleyicisini sürekli “şaşırtılma” beklentisi içerisinde sürükleyen yaramaz bir çocuk olarak mı?

Ama hiç kuşkusuz son filmi, Inglorious Basterds’la en fazla -belki de Hollywood’un ordinaryüslük rütbesini kendisine vermeye hazırlanan- Yahudileri şaşırtılmanın zirvesine çıkarttı Tarantino. Bu açıkça yazıldı çizildi bile. Yalnız dikkat! Burada sözü edilen, yaşam mücadelesini kendi emeği, alın teriyle yürütmeye çalışan dünya Yahudi çoğunluğu değil. Sözü edilen, dünya finans kapitalini elinde çevirme becerisini halen sürdürebilen ve bu ayrıcalığın verdiği güçle tüm sanayi kollarında, tabiidir ki sinema “sanayii”nde de, dizginleri elinde tutan bir avuç “üstün insan!”
Devamını oku...

Sarrazin, “Saloz’un Mavalı” ve keçiler
Celil Denktaş

Sonuçta Thilo Sarrazin, sınıf nefretini kustu. Türkler ve Araplarsa “günah keçisi” oldular. Krizlerde günah keçisi aranması burjuvaziye miras kalan bir egemen sınıf kuralıdır. Ve genelde günah keçileri görece “düşmüş”ler arasından seçilir. Keçilerin “asil kan” taşımıyor olması en temel ölçüt olduğundan bulunmasında tarih boyu hiçbir sorun yaşanmamıştır. Ve krizin derinliğiyle günaha bulanacak keçi topluluğunun nicel boyutları arasında doğru bir ilişki bulunması ise, bu boyutun yüzde 15 gibi oldukça ciddi bir oranı kapsadığı göz önüne alındığında, burjuvazinin kutlanılası bir cesaret gösterisidir. Burjuvazi, yokolmanın arefesinde ömrünü biraz daha uzatabilecek bir fırsat yakaladığını hesaplayarak, Salazar tipi bir diktatörlüğü ne kadar da özlediğinin ortaya çıkmasına hiç aldırmadan mavalını okumuştur.
Devamını oku...

Bir dünya savaşında Batı, Güney ve Türkiye
Osman Çutsay

Bundan tam 80 yıl önce patlak veren ve sonuçlarıyla dünyayı kan gölüne çeviren “büyük bunalımın” neredeyse gecikmiş ikizini yaşıyoruz. 1929’da Wall Street’te yaşanan çöküşün bir benzeri ile iç içeyiz. Hatta bazı açılardan, çok daha büyük bir kriz bu. O nedenle, İsviçre’nin haşarı ve sevimli solcusu Prof. Dr. Jean Ziegler bir dünya savaşından geçtiğimizi, onun etkilerini taşıdığımızı ve tartıştığımızı söylerken, hiç abartmıyor. “Sol sosyal demokrat” tezlerin sahibi Ziegler için örnek ve gerekçe arayıp bulmak sorun değil. Aslında bu, kimse için sorun değil.
Devamını oku...

“Bir dünya savaşı içindeyiz”

Jean Ziegler ile görüşme

Kitaplarıyla dünyada olduğu kadar Türkiye’de de tanınan İsviçreli yazar ve bilim adamı Jean Ziegler, bir dünya savaşının içinden geçtiğimizi, neoliberal çılgınlığın ulusal devlet başta olmak üzere tüm evrensel değerleri ayaklar altına aldığını söylüyor. Türkiye’deki aydınlanma devrimini 20’nci yüzyıldaki bir Fransız Devrimi olarak tanımlayan BM İnsan Hakları Konseyi Danışma Komisyonu İkinci Başkanı Prof. Dr. Jean Ziegler, AKP’nin “Kemalist Devrim” ile gelen bütün değerlere ihanet etmek ve neoliberal gaddarlığı sürdürmek için iktidara geldiğini savunuyor.
Devamını oku...

Perry Anderson ya da Avrupa marksizminin sefaleti (1)

Emre Ertem

Christopher Hitchens, Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen dergilerinden The Atlantic’in (2007 yılına kadar The Atlantic Monthly) 2006 yılı mart sayısında yayımlanan “What’s Left?” (Sol Nedir?) başlıklı makalesinde, Perry Anderson’u okurlarına “tarihin yanlış tarafında” olan ama günümüzün de “en bilgili yazarı” olarak sunuyordu. Peki, birçok alanda “bilgili” olduğundan şüphe duyulamayacak Anderson, yine aynı makale içinde Louis Althusser’i Neo-Stalinist bir şarlatan olarak niteleyen Hitchens’in iddia ettiği gibi, gerçekten solda mı durmakta?
Devamını oku...

BBC’de faşist bir ses: Griffin


Mustafa Kemal Erdemol

Kimse bunun bir demokrasi tartışmasına dönüşeceğini hesaplamamıştı. Ülkenin önemli bir kesimini temsil eden vatandaşlara karşı politikasıyla siyaset sahnesinde yer alan son derece tehlikeli bir partinin, demokrasinin kurallarından yararlanacak olması tartışmanın ana konusu oldu. Özgürlükler, demokrasiye zarar verilecek amaçlar için kullandırtılabilir miydi? Sorunun, elde edilmesi yılları bulmuş söz konusu özgürlükler olduğuna inanan, bu özgürlükleri kendisi için daha fazla hak gören bir siyasi kurum, bu özgürlüklerden hangi yüzle yararlanacaktı?
Sorular sadece bunlardan ibaret değildi elbette. İngiltere’nin yıllardır küçük bir parti olarak faaliyetini sürdüren ırkçı/faşist organizasyonu Britanya Milli Partisi (BNP) son yıllarda arttırdığı oyuyla, gittikçe çoğaldığı belirtilen taraftar sayısıyla, ciddi bir tehlike haline gelmişken, kimi çevrelere göre, BBC tarafından kendisine sunulan “hayat öpücüğü”yle ek bir güç kazanmış oldu. Demokratik platformlarda görüşlerini dile getirme fırsatının bu partinin propagandası için mükemmel bir fırsat olduğunu düşünüyor aynı çevreler.
Devamını oku...

http://www.transitmedia.de/yenigun/
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x