Kızılderilileri bilirsiniz; ya da mutlaka duymuşluğunuz vardır. Bazı teorilere göre – ki benimde şiddetle savunduğum- kökenleri Türk’tür. Uzun uzadıya Kızılderilileri inceleyecek değiliz tabii ki sonuçta pek ilgi çekecek bir konu olmadığının farkındayım.

Kökenlerini, geldikleri yeri ve yok oluşları açısından bu yazıda yer almayı hak eden bu topluluklar, Amerika’nın ilk yerli kabilelerindendir. Başta da bahsettiğimiz teoriye göre Orta Asya’da yaşayan Türk’lerin, Sibirya üzerinden, Bering Boğazını geçerek Amerika’ya yerleştikleri düşünülmektedir. Eğer bir yerküre alıp bakacak olursanız, haritada birbirine tamamen zıt köşelerde olan Amerika’nın batısı ile Asya’nın doğusunun aslında birbirine çok yakın olduğunu göreceksiniz.

Orta Asya’da binlerce yıldır var olan Türk toplulukları, çeşitli nedenlerden dolayı (kuraklık, otlakların azalması, sert iklim, hayvan hastalıkları vs…) dünyanın değişik yerlerine göç etmişlerdir. Kimimiz Rusya üzerinden Avrupa’ya (Avrupa Hunları) kimimiz Hindistan ve Çin’e kimimiz ise Anadolu’ya…(Anadolu Selçukluları)

İşte yılın belli zamanlarında yüzeyi buzla kaplanan Bering Boğazı’ndan Amerika’ya geçen Türklerin, Kızılderili olma ihtimalini kuvvetlendiren dillerinde bulunan üç yüze yakın Türkçe kelime, antropolojik yapıları vs. dir.

Bu tarihi bilgileri neden verdik diye soracak olursanız Amerika ya da onu oluşturan kültürlerin asimile etme ve emperyalist anlayışlarının baştan itibaren değişmediğini ortaya koymak için diyebiliriz aslında.

Çünkü Amerika kıtasını keşfeden ilk emperyalistlerden biri olan Kristof Colomb, Kızılderililerin soyunu, tarihini, kültürünü ebediyen yok etmeye girişmiş ve 1500’lü yılların başından bugüne kadar da bu yok etme zihniyeti hızlanarak günümüze kadar gelmiştir. Amerika’nın ilk yerlileri olan Kızılderililerin (Türklerin) ve Anadolu’nun son yerlileri olan bizlerin uğradığı bu sindirme ve yok etme planlarını daha iyi idrak edebilmek açısından Kızılderililer bizim için önemli bir yere sahip…

İspanyol ve Portekizli bu kâşifler Amerika’yı işgal ( keşif değil! ) ettiklerinde yerleşik bir kültüre sahipti Kızılderililer… O işgalciler gibi silahlanmamışlardı… Ve en önemlisi onlar kadar aç gözlü, barbar davranışlara sahip değillerdi. İşte asıl barbarlar bu yerlileri sistematik bir biçimde katletmişlerdi. Çoğunu ilk anlarda barbar diye nitelendirip kılıçtan geçirmişler, kimilerine hastalıklı battaniye ve gıda malzemeleri dağıtarak yok etmişler, temel besin kaynaklarını ve arazilerini yağmalayarak açlıktan ölmelerine neden olmuşlardır.

Dost olarak görünüp, yerli kabileleri soykırıma tabi tutan Amerika’nın, şimdi ki müttefiklik masallarına kanmamamız açısından yer veriyorum bu fikirlere... Belki o dönem olduğu gibi açık seçik bir soykırımdan bahsedemesek de, kültürel soykırımın da en az kılıçtan geçirilmek kadar tehlikeli olmadığını hangimiz ifade edebiliriz?

Amerika, bu yaptıklarıyla hiçbir zaman yüzleşmeye yanaşmamış, aksine bu ve buna benzer soykırımlarına, Vietnam’da, Afganistan ve Irak’ta; perde arkasından ise birçok dünya ülkesinde, günümüzde dahi devam etmektedir.

Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )

Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com