YİNE ATI ALAN ÜSKÜDARI YA DA TAKSİMİ GEÇMEDEN...

YİNE ATI ALAN ÜSKÜDARI YA DA TAKSİMİ GEÇMEDEN...

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Haz 08, 2013 23:44

http://www.youtube.com/watch?v=xXTZrDwnyNAAYRANCI N'OLDUĞUNU PAMUK PRENSESTEN ÖĞREN!!!





--------------------------------------------------------------------------------


ŞAHLANIŞIN EZGİLERİ...

http://www.youtube.com/watch?v=pSUdDlOCZiA
http://www.youtube.com/watch?v=OyMA84-mowI

http://www.youtube.com/watch?v=h2xEu0mqT1A
http://www.youtube.com/watch?v=JjowSB1XFkQ
http://www.youtube.com/watch?v=JjDBjgIw9Gg
http://www.youtube.com/watch?v=e9IdDwAfQv4
http://www.youtube.com/watch?v=6ULBnaE-S9I
http://www.youtube.com/watch?v=OjzyP1eEILQ

YouTube - Bu e-postadaki videolar





--------------------------------------------------------------------------------

MERHABA.....(EZGİLERLE BİRLİKTE OKUYUN...) :kikirik:

Seccadesini sedye yapan cami imamına, su taşıyan kilise papazına...

Başka renklere gönül verip rekabetini ülke aşkı uğruna saklayanlara...

Dualarını, iyi niyetlerini bizlerden esirgemeyen Antartika'lı penguenlere...

Şerefini patronlarına devreden medyaya karşı kalemini kırıp, onurlu tavır sergileyen basının tüm emekçilerine...

Duyarlılıklarını esirgemeyen sanatçı, yazar/şair ve düşünürlere...

Emekçi ve emeklilere...

Starbuck'ın alnının ortasına "Yaşasın tam bağımsız Kurukahveci Mehmet Efendi" yazan zekâya...

"Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiyem" diyen dikkate,

Haksızlığın, kibrin, acımaszılığın coplarına, sıktığı gazlara karşı göğsünü siper eden kadınlarımıza...

Gönüllü doktor ve avukatlarımıza...

"Bi başına çoraplarını bile giyemez, ekzantirik kitaplar dışında kitap, dergi okumaz; etliye, sütlüye, dertliye, asgari ücrete, evin ekmeğine karışmaz, yanında bomba patlasa umurunda olmaz" denilen velakin herkese çalımını atıp röveşatasını yapan gençliğimize...

KOSKOCAMAN BİR MERHABA...




YİNE ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇMEDEN... :dans: Dr. Noyan UMRUK



Yeşilin korunması amacı ile 27 Mayıs’ta piknik tarzında başlayan pasifist eylem, güvenlik güçlerinin akıl almaz şiddetteki müdahalesiyle süratle kitleselleşerek bütün yurda yayıldı; 13ncü gününü doldurdu; uğranılmış başka haksızlıkları da gündemine alarak bütün canlılığı ile sürüyor... “İki ağaç kesildi; millet dirildi” ya da “İçki yasaklandı; millet ayıldı.” deyip, tepkiyi gecikmiş bulanlar da var, akil adamlar nerelerde diyenler de...

Ateşin bacayı sarması...
“Ne yaparlarsa yapsınlar kıpırdamaz bu halk”diye umutlar tükenirken, yeni yetmelerimizin beklenmedik sıkı rövaşatası ile silkindik, kendimize geldik ...

Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi de...”Nasıl olacak” diye aval aval soruyorduk birbirimize...

Bizler, kıvançla tribünlerden gençlerimizin yanına sahaya inerken, elimizde meşalelerle... Eşbaşkan pervasızlığı ve küstahlığı, inadı, hoşgörü yoksunluğu, ötekileştirme sevdası ve ön yargıları ile toplumun sinir uçlarıyla oynayarak benzin dökmekte ateşin üstüne... İlginç bir ruh hali... “Gidişin olsun...”diyorlar...

Yaygınlaşıp, büyüyen kalıcı ve sürekli hale gelen tepkilerin derinliği, sürekli horlanan, küçük düşürülen, değerleriyle alay edilen, ötekileştirilen, hakaretlere maruz kalan, medyanın, hukukun ihanetine uğramış vatandaşın, gençlerin “yeter, yetti artık” tepkisinin heybetiyle koşut...

Devlet tatilde! Siyaset şaşkın! Tam bir iktidar boşluğu...
Vakti zamanında “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını eşbaşkanla birlikte söyleyerek mezuniyetlerini kutlayanların yetiştirdiği bazı güvenlik görevlileri, parkta uyuyanlara sabahın seher vaktinde baskın düzenleyip, çadırlarını yakarken, Başbakan Mağrip yollarında, devlet, cumhurbaşkanı, meclisi ve hükümeti ile tatildeydi!

Derhal olağanüstü toplantıya çağrılması gereken meclis, nihayet Salı günü konuyu sadece tartıştı...

Hükümete başkanlık etmek, parti liderlerini biraraya getirmek gibi yetkileri

olan Cumhurbaşkanı, olayın ciddiyetinden uzak, Çankaya noterliğinden öteye geçememekte... Sağduyuya davet, “Mesajlar alınmıştır...” demek, “deliğe süpürülmesi gerekeni süpürüp” kendisini kapsayan bir talihsiz oyunu sürdürme arzusunun ifadesi mi acaba?

Oysa, böyle günlerde, dükkanların hemen 7/24 mesaiye geçmesi, ışıkların sönmemesi gerekmez mi idi?

Özetle, akıl almaz bir algı yoksunluğu ve insiyatif fakirliği... Halk yönetenlerini çoktan aşmış... Onlarla dalga geçiyor, adeta siyasete ders veriyor onlara... Derken, hazret Mağrip seferinden dönüp, geçti bindirilmiş kıtalarının karşısına...Aynı söylem, aynı kafa...Batı cephesinde yeni bir şey yok ama, çanlar onun için çalıyor...



Neyse ki Gazi’nin gençleri meydanlarda...



Şimdilik gündemi gençler ve onları destekleyen analar, babalar, halk belirliyor...Direnişini sürdürüp faşizmi geriletmeye çalışıyorlar...Kahir çoğunluğu ile Gazi’nin mirasını çağın koşullarına göre yorumlamaya başlayan gençler...Bunun kıymetini bilmek lazım...



Evet, hareketin çekirdeğini, iş yaşamında Y kuşağı olarak nitelendirilen, 90’lı yılların başında doğmuş, akılbari olduklarından beri mevcut siyasi erkten başkasını tanımayan, eşbaşkanın “küstah” otoriterliğine çok kızgın, kolaylıkla dayanışan, “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” bireyci, ama paylaşımcı bir kuşak oluşturuyor.



Ancak, kendisini genellikle apolitik olan tanımlayan bu kuşak, belki farkında bile olmadan bakın neler başardı:

*Alla Turca başkanlık sistemi ve yargıyı iyice kapıkulu haline getirmeye çalışan yeni anayasa müsvettesini çöpe attı.

*Ne idügü belirsiz etnik çekirdekli“barış! süreci”ni çizip, ülkenin tamamını kapsayan demokrasi talebini gündeme oturttu.

* Hedefindeki eşbaşkanın karizmasını attan düştüğünden beri ilk defa, fakat derinden çizdi.

Artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...

Sahip çıkmak...
Lakin, ne devrimler gördük bizler...

Sorospuşt turuncu devrimler... Maruz kalan ülkeleri tsunami yemişe döndüren, güzelim “bahar” sözcügünü kirleten, sosyal medyadan tezgahlanıp, zaman zaman NATO, zaman zaman rambo desteği alan işbirlikçi BOP devrimleri...

İşte bu nedenle, özgürlükçü duygularına toplumsal içerek katılarak kucaklanmalı, bu kuşak, vakit geçirmeksizin...

Sözüm, kendilerini en sağdan en sola yurtsever, vatansever olarak tanımlayan başta ana muhalefet olmak üzere parlamento içi-dışı muhalefet ve siyasi hareketlere ve de bunların bir araya gelip, kendi siyasi tercih ve ideallerini bir yana erteleyip, iktidara uzanacak bir eşgüdüm oluşturmalarını zorlayacak yurtsever aydınlara...

Kendilerini vatansever olarak tanımlayan parlamento içi-dışı muhalefet ve siyasi hareketler, “Bakalım mevlam neyler, neylerse güzel eyler” yaklaşımı yetmiyor...

Gençlerin, destekleyenlerin, meydanların üzerinde tam ittifak içinde oldukları “Tayyip İstifa” çığlıklarına kulaklar tıkanmamalı! Vebali büyük olur...Seçim, yarın, belki yarından da yakın...AVM’lerden, rezidanslardan, yağmadan bıkmış bu kitleleri, gençleri halkçı, üretken projelerle daha geniş kitlelerle buluşturmak lazım...Heyecanla sandığa götürmek lazım...Sandıklarda yürekli, gönülden nöbetçiler lazım.. :teytey:



AYDINLIK G, 09. 06.2013
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x