YOLUN BAŞI

YOLUN BAŞI

İletigönderen Feza Tiryaki » Prş Eki 08, 2020 11:51

YOLUN BAŞI

“Esra Erol’a bizi götüren yolun başı, İsviçre Medeni Kanunu’nun kabul edilmesidir.”

Cumhuriyet kurumlarının, çağdaş eğitimin doktor ettiği, hem de kapatılan asker hastanelerimizin simgesi, çok uzun yıllar Cumhuriyetimizin kurucusu ve koruyucusu Atatürk’ün askerlerinin tedavi edildiği bir hastanenin başhekim yardımcısı demiş bunu.

Bu kişi, “Medeni Kanunu” yıkmak için mücadele edermiş, ona göre, asıl sorunumuz tek eşlilikmiş:

“Boşanmak da ne öyle, boşanmayın erkekler, ikinci eş alın!” diyor gömlek yakası açık, kravatsız, gömleğinin kolları tiftiklenmiş, evde entarili, dışarda başı takkeli, sakallı hekimimiz. Seslendiği kesim erkekler, yanlış anlaşılmasın, çok eşi onlara öneriyor, kadınlar dizini kırıp oturacaklar. Dörde kadar yolu var. İmam nikâhı da serbest, imam nikâhlılar zaten çoktandır evli sayılıyor. Nikâhı da müftüler kıyabiliyor yine çoktandır.

Neden şaşırılıyor aklım almıyor.

Bu yola taşlar döşeneli çok oldu… Günaydın!

Yolun başı tarikatların başa geçmesiyle, siyaseten güçlenmeleriyle ta Özal döneminde açıldıydı.

Bunun için önce çocuklarımızı devşirmeyi planladılar. Aileyi bozmak, bir ulusu, bir kültürel yapıyı, öz mayayı bozmak demekti. Televizyon yayınları bunun tuzu biberiydi, asıl girecekleri kaynak kültür pınarıydı. Ders kitaplarıydı. Çocuk kitaplarıydı.

Çok eşlilik masal kitaplarımıza girdi, çok uzun yıllar önce, kimsenin sesi çıkmadı.

Nasrettin Hoca öykülerine girdi, buna da göz yumuldu, önemsenmedi.

Çocuklara, masal diye tecavüzü olağan gösteren, ballandırarak anlatan hayvan öyküleri yazıldı, toplum bu tür konulara alıştırıldı da ne oldu? Keloğlan “Ak Ülke” adlı, sapıklık içeren, Hızır’ın tecavüzüne uğrayarak gebe kalan, tehditle susturulan kızı anlatan masal kitabına ne yapıldı? Kurnaz Tilki’ciye bir göstermelik soruşturma, üç gün içeri tıkma, böylece toplumun gazını alma, o kadar. Çok çok kitabı naylon içine sokturdular, 18 yaş üzerine satılacak dediler. O kitaplar piyasada şu an, 18 yaş üstü yetişkin, onları alacak da, bebelere yazılmış bu tilki – ayı masallarını okuyacak. Böylece çocuklar korunacak…

İki eşi savunan kitap bile yazılmış, n’aber? “Çok Eşlilik Savunması” imiş adı. Bayağı bayağı çok eşliliği savunmuş kitabın yazarı orada. Kimse de, bu ne, bu yaptığın yasalara, özellikle Devrim yasasına (Türk Medeni Kanunu), toplumun düzenine aykırı dememiş. Suç işlemişsin denmemiş Cumhuriyet düşmanı elemana. Yazarı olacak kişi öyle gözünü karartmış ki Osmanlı’nın kuruluşundaki ferman, bunun rehberi. Topluma dayattığı sözlere bir bakın, çok eşlilik neden gerekliymiş:

“Erkeklere dürüstlüğü öğretmek için!.. “Aldatma”yı azaltmak için!..
Hele de kadın nüfusu, erkek nüfusundan fazla ise!..
Ve bu fazlalık, önümüzdeki 20-25 yıl içinde bir buçuk milyonu aşacak gibi görünüyorsa!..
Zaten oluyor ve mutlaka olacaksa; o zaman çokeşliliğin resmileştirilmesi gerekmez mi?”


Toplumun en küçük en önemli birimi daha nasıl hedef alınabilir? Kavramların içi boşaltılıyor, algılara saldırılıyor, yoksul düşen halk bu yolla oyalanmak isteniyor, ruhu zehirleniyor…

Nedense bu yeni tip Cumhuriyet karşıtları ayrıca Osmanlıcı oluyorlar. Atatürk olmasaydı, yüce önderimizin önderliğinde Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı, Cumhuriyet kurulmasaydı, devrimlerle taçlanmasaydı, Osmanlı’nın tırnağı bile bunlara miras kalmayacaktı, tek karış vatan toprağımız olmayacaktı, buralardan çoktan sürülecektik veya öldürülecektik… Veya tutsak edilecektik, Yunan çizmeleri yalayacaklardı, Ermeni buyruğunda olacaklardı, İngiliz’in sömürgesi olunacaktı, İtalyan’ın idaresine girilecekti, Fransız en güzel yerlerimize bayrak dikecekti. Amerikan mandası gelecekti…

Zavallılar! Akıl yoksunluğu çok kötü! İmrenilen şeye bak, Osmanlı beyliğine kadar gidilmiş, Ortaçağın gerisine, en geri dönemlere… Kitabını bu sözlerle tanıtmış yazarı:

“Osmanlı padişahlarından Orhan Gazi’nin buyurduğu gibi; “Fermanımdır! Eşleri ölen kadınlara ve yetim çocuklara sahip çıkılması için erkeklerin birden çok kadınla evlenmeleri teşvik edile!..”

Siz en iyisi, günü kurtarma amaçlı, çocuk oyuncağı gibi bir şikâyetle dakikada işten almaların durumu düzelteceğine inanmaya devam ediniz. Canınız sıkılmaz, endişelenmezsiniz… Zaten bunların koruyucuları da çok. Yeni Akit gazetesi, “Başhekim yardımcısı, “Aldatmayın” deyince laikçi yobazlar çıldırdı! Sağlık Bakanlığı görevden aldı” başlığıyla duyurmuş ikinci eş alın diyen yeni tip doktorun haberini.

Bu arada kimsenin iş güvencesi olmadığı da topluma bir iyice gösterilmiş. Artık işten alınmalarda ne mahkeme kararı, ne soruşturma açılıp sonucunu bekleme, ne kurul kararları var…

Yalnızca göz korkutma. Olmadı, oluşan tepkiyi yumuşatma, sorumlu aratmama… Başka bir yasadışılık ortaya çıkana kadar…

Ne demiş Başhekim yardımcısı işten alınmasının ardından: “Aldım kabul ettim.” Sadaka alanların efendilerine duası. Haklı, yalnızca, o işten alınmış. Meslekten alınmamış ki… Bir yer olmazsa öteki yer… Biri olmadı, diğeri… Sözcü Yazarı Saygı Öztürk, bu kişinin görev yerlerini sıralamış son yazısında. Belki yirmi değişik yerde çalışmış, her seferinde daha yükselerek daha iyi yerlere atanarak.

Bilerek kendilerini gösterme, gösteri amaçlı da olabilir eski GATA’dan böyle tarikat ağzıyla seslenmeler.

Kitaplarda da olan aynı. Her kesim içinin pisliğini döküyor. Ünlü tiyatro oyuncusu Şensoy, yoksa neden tam bu yıllarda, Elveda SKK adındaki kitabında kedi - tavuk sapkınlığını, bu tür bir iğrençliği marifetmiş gibi yazar. Üstelik de korunur, o büyüklere yazmış ne isterse yazar diye savunulur çağdaş yazarlar tarafından.

Cinsel içerikli, sapkın masal kitabı olabilirmiş gibi, bu tür kitapları poşetletme, yani torbalatarak sattırmaya ne diyorsunuz? Bu tür, yasak olması gereken kitapları görmezden gelme, Cumhuriyetin böylece korunduğuna inanma çok rahatlatıcı değil mi?

Gidiş, iyi bir gidiş değil… Dönüşü zor bir yola girilmiş. Esra Erollar kim? Onlar görevlerini yapan, istenileni sunan kişiler. Siz istemeseniz, o yayınların düğmesine hiç basmasanız kime yayın yapabilecekler?

Akıllar belden aşağı çalışıyor! Olup olmadığı tartışılan, dünyaya oyun kurduran, özgürlükleri alan Korona virüsü ne ki bu gibi toplum virüslerinin yanında?

Yarın öbür gün aşıyı bulduk, seni aşılamadan bırakmam derler, insanlığı sıraya dizerler, muratlarına ererler. Koronacıların yolu belli, izi belli, birleşerek bir kurtuluş yolu bulunabilir belki kuracakları yeni düzenden.

Ya biz bu durumlardan korunmak için ne yapıyoruz?

Bu gerici virüslerden, her yana sızan bölücülerden, bu tür insan yiyicilerden çocuklarımızı nasıl kurtaracağız!

Cumhuriyetimiz nereye götürülüyor?

Feza Tiryaki, 7 Ekim 2020
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: YOLUN BAŞI

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Prş Eki 08, 2020 13:13

Ulu, kutsal ve ulusal GATA'yı ele geçirdikten ve felç ettikten sonra söz konusu FESLİ VE ENTARİLİ YOBAZ VE MECZUB gibi hekim maskeli tacirlere teslim etmiş ve cephede ve cephe gerisindeki Mehmetcik'leri ve komutanlarını devasız ve dermansız bırakmış olan rejimi ve yöntemlerini, yandaşlarını ve destekcilerini teşhir eden MÜKEMMEL bir yazı. Çok değerli yazarı sevgili Feza'yı en yürekten duygular ve en iyi dilekler sunarak kutlamak gerek.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x