
Bize doğru gelirken fazla aranmaması için ayağa kalkıp Görüşeceğiniz gazeteci benim'' mesajını veriyorum. Uçağın kalkış saatini karıştırmış. Hızla otelden fırlamış ama taksi bulmak ne mümkün Romada. Neyse ki korsan bir taksi'' imdada yetişmiş. Ve lakin, otoban İstanbul trafiğine rahmet okutacak durumdaymış. Bir radyo maçını anlatma temposunda'' da olsa uçağa yetişmiş. İyi ki de yetişiyor. Yoksa yoğun programından ötürü bir ay daha görüşme fırsatı bulamayacaktık. Levent Özçelik'le görüşmemizin sebebi bir gün önce tam 8 golü anlattığı Roma-İnter İtalya Kupası finalinin ilk ayağı değil. Onunla, 120 dakikasında hiç gol anlatamadığı ama Türk futbol tarihinin en büyük başarısının elde edildiği Arsenal-Galatasaray 2000 UEFA Kupası finalini konuşmak istiyoruz. Çünkü bu tarihi maç onun sesiyle belleğe kaydedildi.

Final maçından önce onun meslek hayatının ön eleme turlarına gidelim. İlk anlattığım maç Trabzonspor-Adanaspor maçıydı. 3-0 Trabzonspor kazandı ve mesleğimde anlattığım ilk gol o maçta Dobi Hasan'ın 9. dakikada attığı gol oldu." Trabzon doğumlu ama Galatasaraylı. 1984te TRTye giriyor. Ercan Taner devre arkadaşı, Halit Kıvanç hocası. 2002'deki Dünya Kupası'nda Türkiye'nin maçlarını Yalçın Çetin'le birlikte anlattı. Nihayet spikerlikte Halit ağabeye bir gol atan çıktı yani'' dediğimde gülerek Evet. Neyse ki 1954te maçları anlatmamış'' diyor. Önce bir düzeltme: Ağlamak istiyorum lafı bana değil, İlker Yasine aittir. Üstelik bu lafı 5-0lık Xamax maçında değil, daha sonraki Galatasaray'ın 1-0 kazandığı Monaco maçında söylemişti." Olsun, o da rövanşı 11 yıl sonra; 2000de Kopenhagdaki UEFA Kupası finalinde Haydi Popescu, haydi oğlum...'' diyerek alacaktı.
Folklorda birinci oldu
"Rahmetli Kenan Onuka kırgın mıydınız" sorusuyla eski bir sayfayı açıyorum. "İş hayatına bakış açısı ve anlayışı bakımından uyuşamadığımız noktalar vardı'' diyor. Kontra bir topla tatlı bir mevzuya geçip çok iyi horon teptiğini bildiğimi söylediğimde "Fransanın Dijon kentinde düzenlenen folklor yarışmasında ekip birinciliğim var" diye ekliyor. Bu fırsattan istifadeyle diğer TRT spikerlerinin ne tür meziyetleri olduğunu da öğreniyorum Özçelikten: "Zafer Akyol çok iyi piyano çalar. Yalçın Çetin, Leman karakterlerini çok mükemmel seslendirir. Kerem Öncel de iyi bir dublajcıdır. Daha önce Hayvanlar Âlemini seslendirmişti. Tansu Polatkan da çok iyi şiir okur. Herkes özel kanallara gitti. Öyle ki Ayvalık'ta olduğu halde Güney Koredeki Dünya Kupasından bildirenler bile oldu...'' Hep birlikte şen bir kahkaha attıktan sonra yanıtlıyor beni: "Teklifler geldi ama bir şekilde olmadı. İstanbullular garip karşılayabilir ama Ankarayı da çok seviyorum."

Ve artık Çoğunluk kimde diye sorarsanız, çoğunluk bizde sevgili seyirciler'' diyen Kopenhagdaki finali anlatan Levent Özçelik'e bağlanalım: Maç öncesi olaylar çıkmıştı. Gece çok geç saatlerde otele dönüp yatabilmiştik. 3-4 saatlik bir uykuyla final maçı için mikrofon başına geçtim.'' Özçelik mikrofonda yalnız değildir. Hayır, yanındaki yorumcu Ömer Üründülü kastetmiyorum. Bugün burada 30-40 bin kişiyiz ama ekran başındakilerle 70 milyonuz. Bugün ben de sizlerden biriyim'' diyordu Levent Özçelik maça başlarken. "Ne anlama geliyordu bu sizlerden biri olma?" Evet o gün spikerden ziyade sizlerden biriyim dedim. O yüzden de hata yaparsam hoşgörün diyordum.'' Ama o, maçı hatasız tamamlamakla kalmadı, en coşkulu anda Ne olur sevincinizi silah sıkarak yaşamayın'' uyarısını yapacak kadar da soğunkanlılığını koruyup, gönüllerde ayrıca yer ediyordu.
Mikrofonlar yine Kopenhag'da: Maç başlamak üzere. Onlar bu akşam tarih yazacaklar. Kupayı Türkiyeye getir Cimbom diyoruz...'' Herkes maça kilitlenmişken Levent Özçelik bir kâbusla da baş etmeye çalışıyordu: Oldukça zor anlar yaşadım. Kulağıma sürekli çalan bir telefon sesi geliyordu. Bunun yayına gidip gitmediğini veya nasıl etkilediğini bilmiyordum. 120 dakika kulağımda o sesle maçı tamamladım.'' Evet o ses yayına geliyordu ama kimsenin buna aldırdığı yoktu. Gol mü geliyor? Arif ofsayt yok! Aman Allahım, aman Allahım, bu olmaz, bu olmazzz..'' Oluyor ama kaleciyle karşı karşıya kalan Arif, topu auta atıyor.
Bu maçın anlatımının kendisine verilmesinin özel bir nedeni olmadığını söylüyor Özçelik ve ekliyor: "Elbette yılların deneyimi seçilmemde etkili olmuştur.'' Tekrar Kopenhag'dayız: Hakan vuruyor direkten dönüyor. Aman Allahım, neden bizden yana değil şans!'' Şansın bizden yana olup olmadığını görmek için penaltıları bekleyelim. Kopenhag'da Hakan vur, Hakan vur, ne olur vur ne olur vur'' diye bağıran Özçelik'e Hakan'ın neden vuramadığını Ömer Üründül net açıklıyor: Düştü!
Ekşizedelere tavsiye
Star TVnin Şampiyonlar Ligi maçlarını anlatan Ertem Şener, maçlarda vay be'' dedirtecek bilgilerle anlatımını süslüyordu. Ancak verdiği bilgilerin bazılarının Ekşi Sözlükün bir şakası olduğu ortaya çıkmıştı. Soruya gerek yok. Ayvalıktan bildiren spiker'' misalindeki gibi gülmekten alıkoyamıyoruz kendimizi. Ama bir ağabey tavsiyesini eksik etmiyor: "Spiker maçın gerisinde durmayı bilmeli. En önemli bilgi o anda oynanan sahadaki maçta yaşananlardır." Peki İÖ'den (internetten önce) siz nasıl bilgi topluyordunuz'' diye sorduğumda ise Özçelik, Yurtdışından kitaplar, dergiler getirtirdik. Kendi birikimlerimizle birlikte bunları arşivlerdik'' yanıtını veriyor. Kopenhag'dan son durumu alalım: Ah Ergün ahh! Biraz daha uzansaydın, ayakların nerede, ayakların nerede '' Ekşi Sözlükün spikerler başlığında Levent Özçelikten genelde övgüyle bahsediliyor. Kişilik haklarına yönelik olanlar hariç genelde çok gülüyorum. Birisi benim için Adam eve gelip sadece takım elbisesini değiştiriyor. Nerede yatar kalkar demiş biri. Buna çok gülmüştüm'' diyor.

Hagi'nin 10 kişi bıraktığı ama Taffarel'in ipten aldığı Cimbom, maçı penaltılara taşıyor Kopenhag'da ve söz Levent Özçelikte: Haydi Ümidimiz, haydi Ümidimiz.. Top ve kaleci ayrı köşelerde. Haydi Tapi, Haydi Tapi. Top direkten dönüyor! Aman Allahım, Tanrı bizim almamızı istiyor. Aman Allahım..'' YouTubeda en çok izlenen videolardan biri de Levent Özçelike ait. Bıyıklı Levent Özçelik, maç sürerken sahaya giriyor ve sakatlıktan yerde yatan Fenerbahçeli Ümite Ümit nedir problem?" diye soruyor. Ümit de başlıyor çilingir sofrası tadında anlatmaya: Abi ben topu almış giderken adam geldi arkadan vurdu '' Ve Kopenhagda tarih yazan vuruşa geldi sıra. ''Haydi Popescu, haydi oğlum...'' Ama Gol, goolll'' diye bağıran kişi Levent Özçelik değil, Ömer Üründül! Yıllardır bize bloklar arası bağlantının önemini'' anlatan Üründül de artık bütün bağlantıları koparıp coşuyor.
Özçelik ise sevinçten kâh ağlıyor, kâh kontrolsüz kahkahalarla Bu gerçek mi acaba'' diye kendi kendine soruyor. Evet gerçek: Kupa bizim. Arada Ömer Üründül bağlantıları iyice koparmış görünüyor: Korkunç bi şey! Oysa müthiş güzel bir şey; Galatasaray UEFA şampiyonu. Tekrar Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminalindeki kafedeyiz. Tarihi UEFA finalini anlatan Levent Özçelike Bir Galatasaray-Fenerbahçe lig maçını TVden anlatmayı özlediniz mi'' diye soruyorum. Önce özlem dolu bir Ahh!" çekiyor ve sonra "Tabii ya, özlemez olur muyum? Yıllar oldu lig maçını anlatmayalı. Elbette radyodan hâlâ anlatıyorum. Ve ben radyo spikerliğini daha çok seviyorum. Daha zordur. Maçı futbolseverin gözünde canlandırmanız, resmetmeniz lazım. Yine de televizyondan bir derbi anlatmayı isterdim diyor.
Zaferlerin spikeri
Tansu Polatkanın Ve top ağlarımızda demekten gına gelmişti'' dediği söylenir. Levent Özçelik ise aksine Galatasarayın Avrupa zaferlerini ve Milli Takımın 48 yıl sonra katıldığı Dünya Kupası maçlarını anlatma gururunu yaşadı. Kupa Popescunun final vuruşuyla gelmişti ya ben de Popesculu bir final sorusuyla nokta koyuyorum: Şöyle Haydi oğlum Popescu isimli bir kitap yazmayı düşünmez misiniz?'' Özçelik de Daha önce de bazı teşvikler oldu ama galiba bir kitabın nasıl yazılabileceğini pek bilmiyorum. Fakat şimdi sordunuz ya bir kez daha ciddi ciddi düşüneyim" diyor.
Kenan Başaran / Referans Gazetesi