Ziraat Bankası’nın İsmi Uzun
Türkçemize savaş açılmış.
En son saldırı, 124 yıllık bir bankamızın adına yapıldı. Türkçemize, dilimize saldırılar arttı…
Ulusal, ulusa dair ne varsa kaldırılıyor. Eğitimden millî sözü, ulusal anlayış, ulusal bayram kavramı nasıl çıkarıldıysa, devletin kurumlarından da ulusal simgeler öyle çıkarılıyor.
Aslında hiçbir yaptıklarını saklamıyorlar, gizlemiyorlar. Siz aşağıdaki gibi bir eğitim sistemi tanımı duydunuz mu? Hele yurtdışında yaşayanlara sorsak bunu nasıl da bir çırpıda bunun oralarda böyle olmadığını açıklarlar. Alman , ülkesinde, önce Almanca derken, Fransız, Fransızca derken, Amerika’da tek eğitim dili son düzenledikleri yasayla yalnızca İngilizce iken, Yunan Yunancadan başka dil tanımazken, Rus, Rusça, Çin, Çince, Fars, Farsça, Arap Arapça… konuşurken, bizim durumumuza bakınız.
Türkçeyi kaybediyoruz.
Eğitimin bakanı söylemiş:
"Toplumun farklı kesimlerinin, farklı dinden, farklı etnik kökenden, farklı mezhepten insanların da beklentilerinin karşılanabildiği bir eğitim kurgulamaya çalışıyoruz."
Nasıl bir eğitim kurguluyorlar? Farklı kesimlerin, farklı dinlerin, farklı etnik kökenlerin, farklı mezhepten insanların beklentilerinin karşılanabildiği bir eğitim.
Nasıl bir eğitim? Apaçık belli edilmiş: Ulusal olmayan.
Şimdi burada, bu haberi duyduktan sonra, ulusal dilimiz, dil bayrağımız olan Türkçeden nasıl söz edeceğiz?
Bu haberi demin gazetelerde okudum. Tam da Ziraat Bankası’nın adına yapılan bir saldırıyı anlatıyordum. Şimdi bu saldırıyı nasıl anlatacağım? Bu saldırı, millî eğitimimize yapılanın yanında devede kulak kalmıyor mu?..
Ziraat Bankası’nın adı değişiyormuş. Adında Türk olan her kurumun değiştirilmesi gibi, adı Türkçe olan bu devlet bankası’nın da adı değiştirilecek. Tıpkı geçen yıllarda Kurtuluş Savaşı müzesi’nin adından Kurtuluş Savaşı sözünü çıkarmaları gibi. Doğruysa, aslı varsa, bu kadarına cesaret ettilerse, dün gazeteler yazdı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de adından Türk sözü sessiz sedasız çıkarılıvermiş.
Bu büyük devşirmelerin yapıldığı bu günlerde Ziraat bankası ‘na yapılan, yapılacakların yanında hiçbir şey değil. İşin tuzu biberi…
Ziraat Bankası’na bunu neden mi yapacaklar?
Banka genel müdürüne göre, banka “global olma” yolunda ilerliyormuş çünkü. Ancak yurtdışında farklı ülkelerde farklı isimlerle anılıyormuş…
Bahaneleri çok… Dediklerine kanmaya hazır bekleyen yandaşları, kanmasına gerek olmayan aynı yolun yolcusu yoldaşları, yemlenen boğazından yakalanan garibanlar, düşünmeyi unutan gamsız vatandaşlar, ne denirse yemeye hazır yaltakçılar, hiçbir şeyi umursamaz, sanki ayda yaşar gibi yaşayan tuzu kurular,Türkçemizin bitmez, tükenmez, eski -yeni düşmanları, kendi öz benliğine saldırmayı bir şey sanan kendini bilmezler sandığımızdan daha çok… Lâf ebeliği yapanlarla başa çıkmak ise çok zor…
Yıkılmaz bir direnç gücü, çelikten, yıpranmayan, kendini koruyan bir sinir yapısı gerekiyor bu yapılanlara dayanmak için… Atatürk’te birleşen, Atatürk’ün yolunda giden gençliğimizde görerek gurur duyduğumuz, koskocaman, Türkçe sevgisiyle dolu bir yürek, Türkçeye sevdalı bir beyin taşımalısınız bunlara karşı koymak için… Korkmamalısınız sonra, bunların arı kovanlarına çomak sokmak için, maskelerini indirmek için…
En güzeli de bunca baskıya, korkutmaya, yıldırmaya karşı genç kalemler dilimize dört elle sarılmışlar. Pırıl pırıl nice genç, bilgiağı gazetelerinde sesini duyuruyor…
*
En son, bu Ziraat Bankası işine ve Türkçe Olimpiyatları adını verdikleri yürek burkan gülünçlüğe takılmıştı aklım… Bu, “Türkçe Olimpiyatları” adıyla yürütülen küresel düzmeceyi şimdilik bir yana koyalım.
Ziraat Bankası’nın ismi uzunmuş.
Ziraat Bankası. Ziraat, bankanın adı. Ziraat’ın ardına yazılan “Bankası” sözü yabancı dilde banka anlamına gelen “Bank” sözünün Türkçesi. Bir, “a” sesi eklenerek “Bank”, bizde banka olmuş, ardına da ad tamlaması olan, Ziraat Bankası’nın banka sözü, “sı” ekiyle Türkçeleştirilmiş. İş Bankası, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası…gibi. Bazı özel bankalar bu sonradan Türkçeleştirmek için eklenen “a”yı , tamlamanın eki “sı” yı bile çok gördüler ki, Pamukbank olmuştu bir Türk bankasının adı bir zamanlar. Hiç de tepki falan almamıştı.
Ziraat ise altı sesli bir sözcük. Arapça kökenli. Türkçesi tarım demek. Hadi altı ses yerine beş sesli olsun, Türkçe ,“ Tarım “olsun bu bankanın adı da denmiyor. Ne deniyor? Adı uzunmuş. Yurtdışı şubelerinde bu ad her yerde farklı kullanılıyormuş. İşte genel müdürünün ağzından şu sözler:
“…Örneğin bir ülkede Bank of Ziraat, başka bir ülkede başka türlü. Bunu istemiyoruz. Bazı bankalar gibi dünyanın her yerinde kolaylıkla kullanılacak bir isim ve logoya geçeceğiz. Örneğin HSBC. HSBC, her yerde aynı. Ziraat Bankası da böyle olacak."
Bu sözleri ben basından okudum. Sözlü basın-yayından duymadım. Eminim bu İngiliz bankasını “eyçli meyçli” falan epeyce “asortik” bir şekilde okumuşlardır.
Bir de logosu değişecekmiş. 124 yıllık adı ve logosu (simgesi).
Ziraat Bankası’nın simgesi nasıl da güzeldir, anlamlıdır. Üstte, T,C harfleri, sonra, Z, B harfleri, bu harflerin başak şeklinde görünüşü. Tarımı, tarımın olmazsa olmazı buğdayı çağrıştıran bir şekil. Bankanın baş harfleriyle oluşturulan, beyinlere kolayca kazınan, bir simge. Bu simgenin neresinden rahatsız olunur, zor gelir, bilemedim. Verilen örnek baş harflerle oluşturulan İngiliz bankası. Kaç harf ? Dört. Ziraat ? Altı harf. İki harf fazla. Bunlar bu İngilizce harfleri yanyana okurken kaç harf kullanıyorlar?
Biz, Ziraat derken, üç hecede, her heceyi ikişer harfli okuyoruz. “Zi-ra-at”. Kaç ses çıkarıyoruz okurken? Ne yazarsa o sesi. Altı ses.
Yabancı bankalarını bir kez daha okuyalım: HSBC, “eyç, es, bi, si” Dokuz ses. Yazılışına göre değil, okuyuşuna göre, İngilizce okunuşuyla çıkarıyorlar bu adın seslerini. Türkçe okusak bile bu yabancı bankanın adını, “he, se, be, ce” diyeceğiz ki bu da sekiz ses eder.
O halde Ziraat’ın nesi uzun? Bu HSBC’nin nesi kısa?
Yoksa yoksa, bu anlayışı rahatsız eden, Ziraat Bankası’nın adının İngilizce olmaması mı? İngilizce okunmaması mı? Baksanıza kimi ülkelerde, hiç utanıp sıkılmadan bu en eski Türk bankasının adına “Bank of Ziraat “ bile diyebilmişler. Bizim bildiğimiz, “ of “ Türkçede bir ünlemdir, aynı zamanda da Karadeniz’de bir ilçenin adıdır. Bank bizde parklardaki oturma yerlerinin adıdır, kanapenin kısaltılmışı…
“Çağın gereklerine ayak uydurmak” amacıyla bu adı değiştireceklermiş.
Çağın gerekleri ne olabilir? Bunu şöyle açıklıyorlar:
“Aydın, "Bankanın ismini ve logosunu değiştirmek için bir çalışma yaptırıyoruz. Dışardan da hizmet alacağız. Ziraat Bankası’nın ismi uzun. Yurtdışında her yerde farklı kullanılıyor. Başka bazı bankalar gibi, dünyanın her yerinde aynı şekilde ve kolaylıkla kullanılacak bir isim ve logoya geçeceğiz" diye konuştu.
Dışardan da hizmet alacaklar. Türkçeye bakın: Hizmet almak. Ders almak gibi kullanılmış. Ne demek istenmiştir sizce hizmet alacağız sözüyle? Dışardan da dediklerine göre… Hem içerden, hem dışardan hizmet alacaklar. İçerden hizmet almak. Böyle bir sözü de ilk kez duyuyorum yaşamımda. Ne konusunda hizmet?
Bankanın ismini ve logosunu değiştirmek için bir çalışma yaptırıyorlarmış. Yine Türkçeye bakın: Çalışma yaptırmak.
“Hizmet almak, çalışma yaptırmak.” Çalışıyoruz deseler olmaz. Hizmet almak sözü ise başlıbaşına bir “ garip söz!” Hizmet edilir. Hizmet alınır mı? Böyle denir mi?Hem niye bu değişiklik isteği?Saydıkları nedenleri anlayanınız var mı? İsmi uzunmuş…
Gördük, baktık, öyle değil, bu bahaneyi geçiniz!
“Dünyanın her yerinde aynı şekilde ve kolaylıkla kullanılacak bir isim ve logo.”
Sen, elin, baş harflerini yazdığı bankasını, el diliyle “eyç” diye başlayıp bir güzel okuyorsun. Sanki Türk millletinin dili, anadili, resmi dili bu gâvurca dilmiş gibi. Dünyanın neresinde ziraat’a, ziraat diyemiyorlar? Neresi başka bu adın? Hangi harfi okunmuyor, hangi harfinin okunuşu zor? Yoksa sizi yalnızca bank yerine bankası denmesi mi rahatsız ediyor? “Bankasi” diye yazın olsun bitsin. Azınlıkların Türkçe konuşması gibi değil mi zaten artık Türkçenin bilgisayar dilinde yazılışı, okunuşu?
İngilizce yazıları pek bir büyük saygıyla, onların diliyle okuyorsunuz, tastamam doğru okunuşunu belliyorsunuz, belletiyorsunuz. Türkçe okunuşa gelince birden çark ediyorsunuz.
Hem logo ne demek? Türkçe sözlüklerde yer almadığına göre yabancı dilden gelmiş. Türkçe söylerseniz bilgisiz mi görünürsünüz? Yaldızlarınız mı dökülür?
Bu anlayış, sonra tutuyor, sanki Türkçeyi pek bir seviyorlar, koruyorlar, kolluyorlarmış gibi Türkçe olimpiyatlar düzenliyor. Aslında Türkçeye en büyük kötülüğü yapıyorlar bu yarışmayla. Şarkı yarışmalarına bilerek isteyerek, elin diliyle katılıyor seçtikleri seçilmişler… Bu anlayış, yaptırdıkları futbol sahasına Yunanca,“Arena” adı veriyor. Adı yabancı otellerde çocuklarını evlendiriyor hepsi. Kızını Riyos’ta evlendirmişti bir siyasetçi, yabancı bir ülkenin oteli’nde, yabancı bir ülkenin bir semtinde gibi bütün yer adlarımız… İstanbul’da “Call center” kurdu belediye. Cankurtaran deseler olmaz mı, kaldırdılar, yok ettiler bu güzelim Türkçe sözü, ambulans artık çağırdıkları sağlık aracının adı. Bir çocuk oyunundan söz edecekler, “Presteyşın” demekten çekinmiyorlar, sanki herkes bu dili bilmek zorundaymış… “Tivit” atıyorlar, “meyil” atıyorlar bunlar, “tivi” seyrediyor, “fire of İstanbul” içiyorlar. Biletleri biletikste satılıyor. Bu anlayışa karşı çıkanlar bile, yasaklanan en büyük ulusal bayramı, hiçbir sakınca görmeden “viva” sözüyle kutlayabiliyor!
Deksiya(Dexia) bünyesindeki Deniz bank’ın satışı gerçekleşmişti, aynı böyle yazdı gazeteler… Amansız bir hastalığın adı , İngilizce harfinin okunuşuyla,“Emes.” Hürriyet”, “Trendi” (Trendy) diye bölüm açmış gazetesinde.
Çarşıların adı yabancı. Mağazaların adı yabancı. Sokakların adı devamlı değiştiriliyor. Ürün adlarının hepsi yabancı. Yeni doğan çocuklarımızın adı bile yabancı olacak böyle giderse. Kendilerine sanatçı adı takan sanatsızlar bunda öncülük ediyorlar…
Ziraat Bankası’nın adı uzunmuş…
Kısaltacaklarmış…
Kısaltırken kesecekler… Keserken işini bitirecekler…
Bu kısaltma işlemi bu hızla devam ederse yakında neler neler kısalır, güdük olur…
Kalelerin düşürülmesine izin vermeyelim…Bakınız:
Bir bir düşüyorlar…
Feza TİRYAKİ, 31 Mayıs 2012