“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı“ Kutlu Olsun!

“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı“ Kutlu Olsun!

İletigönderen Feza Tiryaki » Çrş May 18, 2011 15:37

“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı“ Kutlu Olsun!


19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan Bandırma vapuru ile hareket edip „Millî Mücadele“yi başlatmak için Samsun’a geldiği gündür.

19 Mayıs 1919, Türk Millî Mücadelesi’nin yani Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç günüdür!

Her yıl 19 Mayıs günü, Gençlik ve Spor Bayramı olarak yurdun her yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanır.

19 Mayıs’ta, yurdumuzun her yerinde izciler, öğrenciler ve gençler spor gösterileri yaparlar.

19 Mayıs’ın Kısa Tarihçesi:

1914′de başlayan Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Ordusu pek çok cephede zafer kazanmasına, hele Çanakkale’de Türkler’in düşmana karşı destan yaratmalarına, Mustafa Kemal komutasındaki Türk birliklerinin düşmana geçit vermemelerine, düşmana „Çanakkale Geçilmez!“dedirtmelerine rağmen, Osmanlı ordusu ile bu savaşta birlikte olanlar yenilince Osmanlı’da yenilmiş sayıldı.

Savaş sonunda Mondros Ateşkes Andlaşması imzalandı.
Buna göre Fransızlar Adana ve Hatay’a; İngilizler Urfa, Mardin ve Merzifon’a; İtalyanlar Antalya’ya asker çıkardılar...
Düşmanlar, birer bahaneyle yurdumuzun dört bir köşesini sırayla işgal ettiler...
15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar İzmir’e girdi.


Böylece yurdumuz düşmanlarca paylaşıldı. Ordularımız dağıtıldı, İstanbul Boğazı’nı düşman gemileri sardı. İstanbul’a asker çıkardılar...

Memleketin düştüğü bu durum üzerine Mustafa Kemal yurdumuzu kurtarmak için Anadolu’ya geçmeye karar verdi. Bu yüzden kendisine önerilen 9. Ordu müfettişliği görevini sevinçle kabul etti. Bu görevi bahane ederek, yanına aldığı güvendiği arkadaşlarıyla birlikte 16 Mayıs günü İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile Samsun’a doğru hareket etti. 19 Mayıs sabahı Samsun’a çıktı.

Deyim yerindeyse Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya „bir güneş gibi „doğdu...

1927 yılında yazıp Meclis’te okuduğu Büyük Nutku’nda bu günü şöyle anlatır:

„1919 Yılı Mayısı’nın 19’uncu Günü Samsun’a Çıktım.

Durum ve genel görünüm:

Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, genel savaşta yenilmiş, Osmanlı Ordusu her yanda zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes imzalanmıştı. Büyük savaşın uzun yılları zarfında millet yorgun ve yoksul bir durumda. Milleti ve memleketi genel savaşa sokanlar, kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve halifelik yerini işgal eden Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını güvenceye alabileceğini umduğu alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki Hükümet âciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız padişahın iradesine uyruk ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma razı.

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta.

Anlaşma Devletleri ateşkes hükümlerine uymayı gereksiz görüyorlar. Birer vesile ile her taraf işgal ediliyor. Yunanlılar İzmir’e çıkmış, ülkedeki Hıristiyanlar devleti iyice çökertmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bu durum karşısında bir tek karar vardı: O da milli egemenliğe dayanan ,kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak. Bu kararın dayandığı en güçlü düşünce ve mantık şu idi:

Esas, Türk Milleti’nin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa malik olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve iyiyaşar olursa olsun , bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden daha yüksek bir işleme lâyık olamaz.

Halbuki Türk’ün haysiyet, şeref ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür.
Böyle bir millet tutsak yaşamaktansa mahvolsun, daha iyidir!

O halde ya bağımsızlık ya ölüm…”


İşte Mustafa Kemal Paşa, bu mantıkla Samsun’da çalışmalara başladı.

Bu çalışmaları ve mücadelesi hiç bitmedi…Vatanın kurtuluşuna, tam bağımsız bir “Türk Devleti” kurulup dünyaya ilân edilene kadar devam etti…Daha sonra da yine hiç dinlenmedi, boş durmadı.

Kurduğu bu bağımsız devleti”Türkiye Cumhuriyeti’ni gerçekleştirdiği devrimleriyle çağdaş bir ülke yaptı…

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa bir hafta sonra Havza’ya geçti.

Oradan Amasya’ya. Orada Amasya Genelgesi’ni yayınladı. 22 Haziran 1922.

Amasya Genelgesi Türk Tarihi açısından çok önemlidir. Genelge şöyle başlar:

„ Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. İstanbul Hükümeti galip devletlerin etkisi altında bulunduğundan yüklendiği sorumlulukların gereğini yerine getirmemektedir. Bu durum, milletimizi yok olmuş tanıtıyor. Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.“

Mustafa Kemal, Amasya’da yayınladığı genelge ile ulusu, ülkenin bütünlüğünü, bağımsızlığını kurtarmak için birlikte çalışmaya çağırdı. İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal Paşa’nın bu çalışmalarından rahatsızdı. Mustafa Kemal’in milli bir hareketi hazırlamaya kalkışması İstanbul’da korku ve telaş uyandırdı. Görevden alındığı bildirildi. Harbiye Bakanı, Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a çağırdı. Vahdettin bir telgrafla Mustafa Kemal’den şunları istiyordu. Kısaca:

“Durumun umutsuz olduğunu , herhangi bir harekete geçmesinin işgal devletlerini daha da kızdıracağını, İstanbul’a gelmek istemezse, istirahate çekilmesini, hiç bir işe kalkışmamasını, “ istiyordu.

Bu telgrafa Mustafa Kemal oyalayıcı bir cevap verdi.

3 Temmuz 1919 günü halkın coşkulu gösterileri arasında Erzurum’a vardı.

Amasya Genelgesi’nin ne kadar önemli olduğunu İstanbul Hükümeti’nin, Padişah’ın tepkisinden anlamak mümkündür. Ama Erzurum Kongresi daha da önemli bir adımdır:

Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu’daki direnme güçlerini birleştirecektir.

7-8 Temmuz gecesi Mustafa Kemal’e görevinden alındığını bildiren bir emir geldi. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa padişaha telgraf çekerek askerlikten çekildiğini bildirdi. Böylece Osmanlı Hükümeti ile bütün ilişkileri kesilmiş oluyordu.

Silah arkadaşları için de, artık askerlik yetkisi kalmamış Mustafa Kemal Paşa’nın buyruğuna girmek ve birlikte mücadele etme kararı vermek çok önemli bir olaydır. Ordu komutanları ve silah arkadaşları da tarihteki yerlerini böylece almışlardır.

Erzurum Kongresi kararları çok önemlidir:

„Milli sınırlar içindeki vatan bir bütündür. Bu bütün içinde bulunan Doğu İllerimiz yabancı işgaline karşı tüm milletle birlikte hakkını savunacaktır.
Doğu İllerinin ve bütün vatanın bağımsızlığını Osmanlı hükümeti sağlayamazsa, bunun gerçekleşmesi için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümeti de milli bir kongre seçecektir. Bunun için gerekli girişimler yapılacaktır.“

Yani Erzurum Kongresi’ yle yeni bir devletin kurulması kararı belirmiş, Doğu İllerimizde birlik sağlanmıştır. Amasya Genelgesi de kabul edilmiştir.

Sivas Kongresi 4-11 Eylül’de toplanmış , ortaya atılan „manda „(Amerikan Mandası’nın güdümüne girmek) fikirlerine karşı bağımsızlık ve bütünlük savunulmuştur.

Manda ve güdüm yanlıları susturulduktan sonra, yurttaki dağınık bir durumda bulunan düşmana karşı direnme kuruluşları, dernekler de birleştirilmiştir.

Böylece tek bir dernek oluşturuldu : “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “

Bu cemiyet aracılığıyla kurtuluş mücadelesinin yürütüleceğine karar verildi.

Ayrıca milleti temsil eden bir “ Mebuslar Meclisi “nin de bir an önce toplanması karara bağlandı.

Bütün bu işleri yürütmek için oluşturulan Temsil Kurulu’nun başkanlığına da Mustafa Kemal seçilmiştir.

Bunlar olurken Damat Ferit Hükümeti’nin durumunu, ne yaptığını anlatmadan olur mu?

Damat Ferit daha Mustafa Kemal İstanbul’dayken, 10 Mart 1919’da Osmanlı Hükümeti’nin başına geçirilmişti.

Damat Ferit, beceriksiz, işgal güçlerinin adamı olan biriydi. Tek bir şey biliyordu : İşgal güçlerinin buyruklarına kayıtsız şartsız uymak !

Ona göre yurdun parçalanmasına engel olmak imkânsızdır. Bize ne bırakılırsa onunla yetinmek gereklidir.
İşgalcilere karşı yapılan her direniş ancak onları kızdırır ve isteklerini artırır…

İzmir ve dolaylarının Yunanlılar’a verilmesine de ses çıkarmamıştır. İşgallere sessiz kalmıştır…

İşte değerli okurlar, Samsun’dan başlayarak Kurtuluş Savaşımızın başlangıç sürecini kısaca anlatmaya çalıştım…

Şimdi gelelim günümüze.

19 Mayıs 2011’de “ Türkiye’nin Durumu”:

Şu yaşadığımız günleri de pek çok yazarımız, tarihçimiz, kanaat önderimiz , siyasetçimiz Atatürk’ün Samsun’a çıktığında anlattığı duruma ve şartlara benzetiyor…

Zamanımızın Damat Feritleri’nin kim olduğunu bilmek de zor olmasa gerek…

Yine başamızda dış güçlerin, işgalci güçlerin her dediğini yapmaya meyilli, vatanın birliğini, bütünlüğünü dert etmeyen, örneğin, Rum Patrik’inin başımıza dert açmasına , Lozan’a aykırı devlet içinde devlet kurmasına hiç düşünmeden izin verebilecek, bundan rahatsız olmayan, kendi ifadeleriyle ecdatları başka insanlar var…

Kürt, Ermeni, Rum,Yunan açılımlarıyla tarihi tersyüz edecek, bağımsızlığımızı tehlikeye atacak siyasetçiler var…

Bunların hain kalemleri, şakşakçıları, vatana millete garezi olan, mandacı, milliyetsiz, Türk Milleti düşmanı aydın bozuntularımız var…

Bilgisiz bırakılmış ve olanlardan habersiz yoksullaştırılmış halkımız var…

Neredeyse, elinde kalan tüm Cumhuriyet kurumları, yer altı yer üstü varlıkları, suları, madenleri, dağı taşı…güdümlü anketçilerce yeniden seçimi kazanacağı ilân edilen AKP eliyle satılmış veya kalan kurumları ve varlığı da yabancılara satılacak, bölünüp parçalanacağı saklanmayan sanki kasabın bıçağı boynuna dayanmış gibi duran bir ülkemiz var.

Bu iktidara karşı muhalefet partilerimizin durumu da şöyle:

Cadı kazanı gibi kaynatılan, dış ve iç müdahaleye uğramış bir anamuhalefet partimiz var.

Bu partinin başına kaset düzeni ile yani bir oldu bittiyle getirilen, Onur Öymen’in deyişiyle, daha ABD’nin 2008 raporlarında adı geçen, Deniz Baykal’ın indirilip onun yerine geçirilmesi plânlanan bir kişi var. ” Bu vatanın kurucusu büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk‘e dair ne düşündüğünü tam bilmediğimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okuna ne kadar sadık olduğu tartışılabilen bir parti başkanı var…

Daha başkan seçilmediği, partide bir birey olduğu günlerde, TV’lerdeki tartışma programlarında askere, bu Cumhuriyeti kuran iradeye yani Atatürk’e küfredilirken, bütünlüğümüz sorgulanırken susup bakan, bunlara sessiz durabilen,soğukkanlı, varsa yoksa aklını yolsuzluklara takmış, en büyük yolsuzluğun vatana ihanet olduğunu bilmeyen veya siyasi nedenlerle bilip de şimdilik susan bir CHP başkanı var.

Şahin Mengü, yeni dönemde partisinden dışlanmasına karşı, CHP’yi son çıktığı ”Politikanın Nabzı “ programında şöyle savunuyordu:

“CHP’nin yenisi olmaz!

Genel Başkan herhalde yönetimden söz ediyor. Her siyasi partinin tüzüğü vardır.
Atatürk’ün kurduğu, Cumhuriyet’ten evvel var olan kökü Müdafaa-i Hukuk cemiyetine dayanan bir siyasi partide böyle her şeyler değişmez ; CHP’ye, Yeni CHP demek haksızlık olur.
CHP çağa uyarken devletin temel değerleri tartışılmaz!”


Alman hakim, dün, 2. Deniz Feneri davasını açabilmek için suçlanan iki kişinin hemen tutuklanmasının gerektiğini ama bunun yapılmayacağını gördükleri için davayı açmaktan vazgeçebileceklerini söylüyor.

Bu yeni bilgiyi halka duyurmak yerine Başbakanla lâf dalaşına girmeyi tercih eden bir CHP var karşımızda. İktidarın ipliğini pazara çıkaramayan, olanı biteni dosdoğru anlatamayan...İktidarın neden tek oy bile almaması gerektiğini halka duyuramayan...

Yine düzme kasetlerle sallandırılmaya çalışılan, Türk Milliyetçiliğini ve Cumhuriyeti savunan MHP var. Bu sabah duyurulan Erdal Sarızeybek katılımıyla başka bir anlam kazanan MHP var.

Atatürk Cumhuriyetini ve Atatürk ilkelerini savunmak için de Cumhuriyet Güçbirliği adayları seçime katıldılar.

Silivri cehenneminden çıkmak, Silivri tertibini, düzenini yıkmak, askere uzanan elleri kırmak için…

Diğer vatansever bazı partilerimiz ise birleşemedikleri için seçim barajı engeline karşı savunmasız olarak meydanlardalar…

Bölücü terör örgütünün uzantısı parti ise artık işi öyle ileriye götürdü ki askerimize silah çekerken, pusu kurarken, devletine baş kaldırırken yakalanıp öldürüleni kahraman ilân edebiliyor, büyük katılımlı cenaze törenleri düzenleyebiliyor.

Devletin televizyon ve radyosunu denetlemesi için kurulan RTÜK bazı topraklarımıza Kürdistan denmesini yasal bulmuş. Soruşturmaya gerek görmemiş. “Burası Türkiye Kürdistanı. Burası Anadolu değildir. Bu sözlere alışacaksınız. Kemalist zihniyet inkarcıdır “diye konuşan adama, RTÜK arka çıkmış. Şiddet çağrısı içermeyen ifadeler, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir, Kürdistan , özerklik, ayrı devlet gibi ifadelere yönelik şikayetler için, cezaya yer yok, demiş.

Kürtçe seçim konuşması da serbest bırakıldı, yani yasak değil…

Geçen gün 12 terörist sınırdan geçerken öldürüldü. Bir yazarımız,(Güngör Mengi)“Sınırdan sızmaya çalışan silâhlı terör gruplarına karşı görevini yapan askerler iftiralara hedef yapılmaya başladı. Askerin bir çatışmada zayiat vermemesi adetâ suç oluyor. Çıldırdık mı biz?“ diyor bugünkü yazısında.

Üç TRT yöneticisine hapis istemi ile dava açılmış.
Savcı, “TRT'nin tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamasını ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamasını” düzenleyen kanuna aykırı yayın yapıldığını savunmuş.

Bu haberi de dün bilgiağı (internet) gazetelerinde görünce gözlerime inanamadım.
Haber şöyle:
„Migros Ticaret A.Ş, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Türk Bayrağı’nın renkleri olan kırmızı beyaz kıyafetlerle mağazalara gelenlere yüzde 10 indirim yapacak.

En büyük bayramımızda, Millî Mücadele’nin başladığı bu büyük günde milletimizin duygularını kullanmak...Neyle? Bayrak rengimizle!

Neyin aracılığıyla? Bir alışveriş zincirinin. Küresel bir zincirin. Daha doğrusu Yunan ortaklığının…
Satın aldığı bu kuruluşun parasını da Türk bankaları finansa etmiş bu Yunan’ın. Bunu o zaman Yunan gazeteleri yazdı. Bizde haber olmadı.
Bu şirket artık Türk değil, bir Yunan ve İngiliz ortaklığı! Ekonomiye müdahale edecek güçte. Satılma sürecinde şöyle denmişti: Migros'u alan Türkiye'de ciddi bir güç olacak. Herhangi bir üretici firmaya 'ben senin malını almıyorum' dese, o üretici iflasın eşiğine gelebilir.

Şimdi denmez mi? „Haydi 50 lira ve üzeri alışveriş yapın, müsamere çocukları gibi kırmızı beyaz giyinin! Onları ihya edin! Küreselcileri kendinize güldürün!”

Buna en başta, bir millî hükümetimiz olsaydı o karşı çıkardı!

Bu iş, bayrağımızı kullanma işidir! Tıpkı dinimizi siyasette kullanmaları gibi!

Halkımızı, şirketlerini kurumlarını satın almış, bir güzel soyuyorlar. Ülkemiz artık üretmiyor, tüketiyor bu iktidar sayesinde!

Ufuk Söylemez(eski Bakan) hafta sonunda Ulusal Kanal’da bir programda açıklıyor :

“İktidar için “Hedef 2023’müş.
Uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız…2023’e kadar Tayyip Erdoğan kaldıysa ölmüşüz biz!
Sanki gitmemek üzere gelmiş gibi davranıyor.
Sen Mübarek misin?
Kredi al tüket! Ne tasarruf, ne üretim.
120 milyar dolar açık, ülke için bir millî güvenlik sorunudur!
Bu toplum üretmiyor.
İthal mal al!..Kredi al !.. Bu nereye kadar?
Bir yerde kıyamet kopacak!“


Kılıçdaroğlu Kahramanmaraş’ta seslendi:

“Gençler size özgürlük vâdediyorum.
Demokrasiyi bütün Türkiye için vâdediyorum.
Kardeş kavgasını sonlandıracağım.. Bedeli ne olursa olsun !”


Bedeli ne olursa olsun? Seçimden önce bunu bir soran olsa…Bu bedeli öğrensek…

Başka bir yerde ise hâlâ şunları söylüyor:

“Bunu söylüyorum. Karşıma gel bakalım kim çırak, kim usta, ben sana göstereceğim:
Kendine güveniyorsan Recep Tayyip Erdoğan, karşıma çık!”


Bu da günün son haberi.

Sömürgeleşmemiz tam hız sürüyor. İktidar 40 bin yabancı İngilizce öğretmeni(misyoner) getirtme kararından sonra nihayet baklayı ağzından çıkarmış. Yerel bir lehçeden, Arapçadan sonra İngilizce devlet kanalı:

„TRT İngilizce haber kanalı kuruyor.“
„Bülent Arınç, TRT'nin İngilizce haber kanalının yıl sonuna kadar yayına gireceğini söyledi.“



Bütün bu şartlarda bile, yine de iyi günlerin geleceği, milletimizin bu güç şartlardan da kendi gücü ve iradesiyle kurtulabileceği inancıyla :

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun!


Atatürk’ten Türk Gençliğine:

“ Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. “

“Rica ile, merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklâli kurtarılamaz. Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır.”

Gençler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”

Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel Türkiye’nin istiklâline, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. Beynelmilel (uluslararası) vaziyete göre, böyle bir savaşın gerektirdiği ruhi unsurlarla mücehhez(donanmış) olmayan fertlere ve bu fertlerden mürekkep (meydana gelmiş) cemiyetlere hayat ve istiklâl yoktur.

“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz…“

“Benim nâçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk





Feza Tiryaki, 18 Mayıs 2011
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı“ Kutlu Olsun!

İletigönderen İrfan Tuna » Çrş May 18, 2011 23:18

Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı“ Kutlu Olsun!

İletigönderen bezgin » Prş May 19, 2011 11:53

"Dahili Cephe"
TBMM, 6 Mart 1922


Resim

Atatürk, uygarlaşmak hedefine varmak için, Batıdan bağımsız olmak gerektiğini vurgular. Batı zihniyetine karşı tutumu, Atatürk'ün 20 lerdeki konuşmalarında da yer alır. Batılılaşmaya niçin karşı çıkmaktadır? Mustafa Kemal 6 Mart 1922'de Meclis gizli oturumunda yaptığı konuşmada nedenlerini açıklar. Aşağıdaki metin bu konuşmanın sadeleştirilmiş bir bölümüdür. Konuşmanın tamamı Kaynak Yayınlarınca çıkarılan Atatürk'ün Bütün Eserlerinin 1' 2'nci cildinde yer almakta.

TÜRKİYE KUVVETLİ OLSA

Eğer kuvvetli bir Türkiye mevcut olsaydı, denilebilir ki, İngilterenin bugünkü siyaseti mevcut olmayacaktı. Türkiye Viyana'dan sonra Peşte ve Belgrad'da mağlup olmasaydı, Avusturya ve Macaristan siyaseti işitilmeyecekti. Fransa, İtalya, Almanya dahi aynı kaynaktan ilham almış olarak hayat ve siyasetlerine açılım ve kuvvet vermişlerdir.

TÜRKİYE'NİN İMHASINI ANANE YAPTILAR

Efendiler, bir şeyin zararıyla, bir şeyin imhasıyla yükselen şeyler, bittabi o şeylerden zarar görmüş olanı alçaltır ve hakikaten Avrupanın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye bilâkis gerilemiş ve düşme vadisinde yuvarlanadurmuştur. Türkiye'yi imhaya müteşebbis olanlar Türkiye'nin imhasında menfaatler ve hayat görenler münferit kalmaktan çıkmışlar, aralarındaki menfaatleri denkleştirerek birleşmişler ve ittifak etmişlerdir. Bunun neticesi olarak bir çok zekâlar, hisler, fikirler Türkiye'nin imhası noktasında yoğunlaştırılmıştır. Bu yoğunlaşan şey, asırlar geç tikçe gelecek nesilleri adeta tahripkâr bin anane şeklini almıştır ve bu ananenin Türkiye'nin hayat ve mevcudiyeti üzerinde devamlı tatbikatı neticesi olarak en nihayet Türkiye'yi ıslâh etmek, Türkiye'yi medenileştirmek gibi birtakım görünüşteki vesilelerle, bahanelerle Türkiye'nin dahili hayatına, dahili idaresine girmişler ve nüfuz etmişlerdir. Böyle müsait bir zemin hazırlamak kudretini, kuvvetini kazanmışlardır.

MİLLETİN VE RİCALİN ZİHİNLERİ BOZULDU

Halbuki efendiler; bu kudret ve bu nüfuz Türkiye ve Türk halkının mevcut olan ilerleme cevherine zehirleyici ve yakıcı bir sıvı ilave etmiştir. Bunun tesiri altında olmak üzere milletin ve bilhassa ricalin zihinleri tamamen bozulmuştur. Artık hayat bulmak için, hali iyileştirmek için, insan olmak için mutlaka Avrupadan nasihat almak, bütün işleri Avrupanın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupadan almak gibi bir takım zihniyetler hayat buldu. Halbuki hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yürütülebilsin? Tarih böyle bir hadise kaydetmemiştir! Tarih, böyle bir hadise kaydetmek teşebbüsünde bulunan acı dolu neticelerle karşılaşmıştır. İşte Türkiye bu fikir yanlışıyla, bu zihniyet yanlışıyla malûl olan bir takım ricalin yüzünden her saat, her gün, her asır biraz daha çok gerilemiş ve daha çok düşmüştür. Efendiler bu düşüş, bu gerileme yalnız maddiyatta olsaydı hiç bir ehemmiyeti yoktu. Ne yazık ki, Türkiye ve Türk Halkı ahlâken düşüyor! (bravo sesleri, alkışlar) Ve bu halet incelenirse görülür ki, Türkiye Doğu maneviyatı ile başlayan ve Batı maneviyatı ile sona erdirilen bu yol üzerinde bulunuyordu. Batı ve Doğunun birleştiği yerde bulunduğumuzu ve ona yaklaştığımızı zannettiğimiz takdirde Batı, asli mayası olan Doğu maneviyatından tamamen kopuyoruz, yalnızlaşıyoruz. Efendiler hiç şüphesizdir ki, bugün bu memleketi bu milleti mahvolma ve yok olma çıkmazına sevk eden başka netice beklenemez. (Pek doğru sesleri)

DÜŞÜŞ KORKU VE ACZ İLE BAŞLADI

Efendiler; bu düşüşün ortaya çıkışı korku ve acz ile başlamıştır. Türkiye ve Türk Halkı ve nasılsa bunların başına geçmiş olan birtakım insanlar, galip düşmanlar karşısında sessizliğe mahkûm imiş gibi Türkiyeyi atıl çekingen bir halde tutuyorlardı. Türkiyeyi kendi kendilerine memleketin ve milletin menfaatleri icaplarını yapmakta mütereddit ve korkak idiler. Türk mütefekkirleri adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur. Bizi kayıtsız şartsız canımıza, tarihimize, mevcudiyetimize düşman olan ve düşman olduğuna hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara vermek istiyorlardı. Onlar bizi idare etsin diyorlardı. Buna en yakın misal olmak üzere İzzet Paşayı hatırlatmak isterim. Malûmu âlinizdir ki, Balkan Muharebesini müteakip, vicdanı, kafası zayıf olanlar bu milletin artık hayat ve kurtuluş bulamayacağına kani olmak, batıl zannında bulunmuş oldular. Bunların başında İzzet Paşa vardı. İzzet Paşa o zaman dedi ki; biz kendi kendimizi adam ve insan edemeyiz. Biz kendi kendimizi ıslâha muktedir değiliz. Dolayısıyla kayıtsız, şartsız bir ıslâh heyeti getirelim ve onlara mevki verelim ve onun seçimi olan Liman von Sandersin riyaseti altında bir takım üşekâı ümmeten meydana gelen bir ıslah heyeti getirmiştir, milletimizin başına.

TÜRK FİKİR HAYATINA YENİ BİR İMAN

Efendiler; Türkiyeyi bu tuttuğu hastalıklı yollardan tükenişe ve yok olmaya sevk eden bu vadiden kurtarabilmek için bütün alimlerin keşfedebildikleri bir hakikat vardır. O da Türkiyenin fikir hayatını yeni bir imanla istila etmek lazımdır. Yani Türkiye çıkmazında hükümet teorisini değiştirmek lazım idi. Milleti düştüğü felaket çıkmazından kurtarabilmek için millete benliğini tanıtarak, haysiyetini tanıtarak, hayat ve bağımsızlığını kurtarmak için uğraşmaya kabiliyetli olduğunu anlatmakta yeni bir maneviyatın gelişmesi lazım geliyordu. Bu maneviyat ise hükümet teorisinin aslen değiştirilmesi ile mümkün olabilir. İşte bugün efendiler, milletimiz ve milletimizin hakiki temsilcileri bulunan yüksek heyetiniz, ilmin tarihi vakalarla benzerliği kurulmak ve sarılmak lazım gelen hakikati keşfetmiş ve fiilen meydana gelmiş ve ortaya çıkmış bir hale koymuş bulunuyorsunuz ve emin olalım ki, memleketi ve milleti kurtarmakta bundan başka çare yoktur. Dolayısıyla bugünkü vaziyetimiz gayet mühim bir yeniliktir. Millet ve devlete hayat bahş olacak bir yeniliktir. Bu itibarla bütün memleketin canıyla, başıyla buna sarılması lazımdır. Bütün milletin bu uğurda en son nefesini ve en son kanını akıtarak azim ve sebat göstermesi Allahın emirlerindendir.

BİZİ MAHVETMEK DÜŞMANLARIN EZELİ FİKRİ

Efendiler; bu sözlerimden sonra, bizi mahvetmek için ezeli olduklarını izaha çalıştığım birkaç sözle, husumetlerinin devamlı olduğunu ispat etmek için düşmanlara karşı mevcudiyetimizi muhafaza hususunda ve gayemize emniyetli adımlarla yürüyebilmek için mevcut olan müdafaa vasıtalarımızı hatırlatmak isterim. Efendiler bizim üç vasıtamız vardır: Bunlardan birisi ve as olan en mühimi, doğrudan doğruya, milletin bütünüdür. Hayat ve bağımsızlığı için kalp ve vicdanında mütecelli olan arzu ve emellerin gelişmesindeki sağlamlık ve kuvvettir. Millet bu gönülden arzusunu ne kadar kuvvetli göstermeye muvaffak olursa ve ne kadar bu vicdani emelini ve bu emelin tahakkukundaki azim ve imanı göstermeye muvaffak olursa, düşmanlarımızın saldırılarına karşı o kadar kuvvetli bir müdafaa vasıtasına sahip olduğumuza kani olabiliriz.

ASIL MAĞLUBİYET, DAHİLİ CEPHELERİN DÜŞMESİDİR

İkinci müdafaa vasıtamız, efendiler; bu milletin hakiki ve salahiyet sahibi temsilcilerinden meydana geldiğinden yüksek heyetinizin arzusu ve millî hakikati gösterme ve ispatta ve bunun icaplarını bütün kanaatimizle tatbikte göstereceğimiz azim ve kahramanlıktır. Yüksek heyetiniz bütün dünyaya karşı ne kadar çok dayanışma ve birlik halinde bu millî arzuyu tecelli ettirirse hiç şüphe etmemeliyiz ki, düşmanlarımızın saldırılarına karşı çok kuvvetli ve en kuvvetli müdafaa vasıtasına sahip bulunmuş oluruz. Efendiler; yine milletin silahlı evlâtlarından meydana gelmiş olup, düşman karşısında toplanmış bulunan ordumuzdur. Efendiler, bu kuvvetlerle düşmana karşı tasavvur edilmiş olan cepheler, hepinizce malumdur ki, ikiye ayrılabilir. Herkesin malûmu olduğu bir tabirle arz edeyim; dahili cephe, görünüşteki cephe. Dahili cephe, aslolan cephe, bütün memleketin aynı fikir ve kanaatte olarak yek vücut olarak tesis etmiş oldukları cephedir. Görünüşteki cephe, doğrudan doğruya ordumuzun düşman karşısında göstermiş olduğu cepheden ibarettir. Bu görünüşteki cephe, ordu cephesinin sarsılması, değişmesi, mağlup olması, çözülmesi hiç bir vakitte bir milletî ve bir memleketi mahvedemez. Bunun hiçbir ehemmiyeti yoktur. Asıl ehemmiyete sahip olan ve asıl memleketi temelinden yıkan ve halkını esir eden, dahili cephelerin düşmesidir.

KALE İÇİNDEN YIKILIR

İşte bu hakikate bizden ziyade vakıf olan düşmanlarımız ki, başta en alçak düşman olan İngiliz, asıl bu cepheyi yıkmak için iki üç seneden beri ve asırlardan beri mesai sarf etmektedir. (Kahrolsun sesleri) Malûmu âliniz, bizim eski Osmanlı tabirimizce Kale içinden yıkılır; işte düşmanlarımız, bizi içimizden yıkmaya çalışıyorlar. Düşmanlarımızın bizce malûm olabilen -malûm olamayan teşebbüsleri daha çoktur şüphesiz- malûm olabilen zehirli teşebbüsleri hakikaten korkunçtur. Efendiler, hiç şüphesiz iddia edebiliriz ki, her birimizin şahıslarına temas edebilecek mikroplara ve vasıtalara bile sahiptir. Ne yazık ki, düşmanlarımız bu uğurda her türlü fedakarlığı ihtiyardan kaçınmamaktadırlar. Çünkü demin arz etmiştim. Çünkü Türkiyenin mahvı, kendi hayatlarına tekabül eden bir vaziyet teşkil ediyor. Dolayısıyla en çok ehemmiyetle atfı nazar ettikleri, bu milli teşebbüsleri içinden yıkmak ve dahili cepheyi yıkmaktır.

Kaynak : (TBMM Gizli Celse Zabıtları, c.3, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 3 üncü basım, Kasım 1999)

Türk Forum, 06.12.2006
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı“ Kutlu Olsun!

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt May 19, 2012 12:44

Milli Direnişin 93. Yıldönümü 19 Mayıs Kutlu Olsun

"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK



19 Mayıs kutlanıyor...

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlanıyor. Ancak resmi bayram ve kutlamalarla ilgili yönetmelik değişikliği nedeniyle bu yıl 19 Mayıs diğer yıllardan farklı kutlanacak.

Resmi kutlamalar dışındaki kutlama programları yarışa dönüştü.

Partilerle, sivil toplum örgütlerinin konser, yürüyüş ve fener alaylarıyla kutlayacağı 19 Mayıs etkinlikleri özetle şöyle:

ANKARA:

Ankara'da19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ve beraberindeki heyetin Anıtkabir’i ziyaretiyle başlayacak. Ardından Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde 60 spor federasyonunun en yetenekli sporcuları birbirinden ilginç gösteriler sergileyecek.

Dünya şampiyonu motosikletçi Kenan Sofuoğlu gösteri yapacak. A Milli Futbol Takımı, Avusturya’da hazırlık kampına katılacağı için daha önceki programda Ankara’ya gelmesi planlanan A Milliler yerine eski milli futbolculardan oluşan şöhretler karması takımı, A Milli Ampute Takımı ile 19 Mayıs Stadyumu’nda özel maç yapacak.

Oyuncular maç bitimi Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ziyaret edecek. 15 Mayıs’ta toplanan Gençlik Şurası’nın kapanışını Başbakan Tayyip Erdoğan yapacak.

Ankara Arena’daki törende şuranın sonunda gençlerin çözüm önerilerini içerecek, “Gençlik Politika Belgesi” kamuoyuna ilan edilecek.

Erdoğan, törende 62 spor tesisinin temsili törenle temellerini de atacak. Arena’daki gösteriler sırasında Halk Oyunları Federasyonu’nun kurduğu 450 kişilik dev halk oyunları topluluğu gösteri sunacak. Aynı anda Atatürk Kültür Merkezi’nde de 60 spor federasyonunun en yetenekli sporcuları renkli gösterilerle 19 Mayıs’ı kutlayacak, gösteriler sunacak.

İSTANBUL:

Saat 10.00’da Taksim Anıtı’nda düzenlenecek törenin ardından, 10.30’da Galatasaray Lisesi önünden başlayıp Taksim Atatürk Anıtı önünde sona erecek olan “Ata’ya saygı ve gençlik yürüyüşü” düzenlenecek.

Resmi kutlamalar içinde bu sene Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi’nin hazırladığı program 12.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilecek. Haliç’te 20.15 ile 21.30 saatleri arasında teknelerle fener alayı gerçekleştirilecek. Kutlamalarda şiir, kompozisyon, resim, güreş, boks, satranç, atletizm, judo, bisiklet, yüzme, jimnastik, tenis, sualtı sporları yarışmaları, halk oyunları gösterileri, müzik dinletileri ve konserler yer alacak.

Şişli Belediyesi, en işlek caddesi olan Halaskargazi’de dev bir yürüyüş gerçekleştirecek. Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle donatılan caddedeki yürüyüş 12.00’de Şişli Atatürk Evi’nin önünden başlayıp Cevahir Alışveriş Merkezi’nde sona erecek. Burada Ekrem Ataer yönetimindeki 500 kişilik koro, Atatürk’ün en sevdiği şarkıları seslendirecek. Şarkıcı Kenan Doğulu da bir konser verecek.

TGB’den Diriliş Yürüyüşü

Türkiye Gençlik Birliği’nin (TGB) düzenlediği “Diriliş Yürüyüşü”nde biraraya gelecek olan gençler ise 15.00’de Tünel’den Dolmabahçe’ye yürüyecek. Yürüyüşe, eski ABD Başkanı George Bush’a ayakkabı fırlatan gazeteci Muntazer El Zeydi de katılacak. 19.00’da ise Küçükçiftlik Parkı’nda “Yarının provası, geleceğe söylenen şarkılar” temalı uluslararası gençlik şöleni gerçekleştirilecek. Şölene Muazzez İlmiye Çığ, Tarık Akan, Ferhan Şensoy, Müjdat Gezen, Levent Kırca, Tuna Kiremitçi’nin de katılması bekleniyor.

Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği meşaleli 19 Mayıs Yürüyüşü 19.00’da Bağdat Caddesi Suadiye ışıklardan başlayacak. Maltepe Belediyesi’nin düzenlediği Meşaleli Gençlik Yürüyüşü, 19.00’da Küçükyalı Adnan Kahveci Parkı’nda başlayacak ve Maltepe Stadı’nda son bulacak. 19 Mayıs coşkusu Zülfü Livaneli konseriyle devam edecek. Bakırköy Belediyesi 20.30’da Özgürlük Meydanı’nda Yeni Türkü konseri düzenleyecek.

İZMİR:

Resmi kutlama ve etkinliklerin dışında, Atatürkçü Düşünce Derneği, Eğitim-İş, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu, Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı, Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Cumhuriyet Halk Partisi, İşçi Partisi ve Demokratik Sol Parti üyeleri 13.00’te Türk bayrakları ve karanfillerle İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde toplanıp, Cumhuriyet Meydanı’na yürüyecek.

5 km’lik 19 Mayıs Yol Koşusu düzenlenecek, bisiklet turu yapılacak. Mor ve Ötesi müzik grubu da 21.00’de Gündoğdu Meydanı’nda konser verecek. Karşıyaka Belediyesi’nin düzenlediği kutlamalar kapsamında 16.30’da Karşıyakalılar ellerinde bayraklarıyla Belediye Bandosu eşliğinde İstasyon Meydanı’ndan İskele’ye kadar yürüyecek. Buca’da ise Haluk Levent Buca Stadı’nda konser verecek.

SAMSUN:

Atatürk’ün Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıktığı 19 Mayıs günü kentte halkın katılımıyla doğum günü pastası kesilecek. Kent meydanında doğum günü kutlamaları, ışık, ses gösterileri ve sanatçıların vereceği halk konserleriyle sona erecek. Türk Yıldızları akrobasi gösterileri yapacak.

CHP resmi törende yok

CHP, 19 Mayıs’taki resmi törenlere katılmayacak. İllerde ayrı program yapmak isteyen CHP yönetimleri 3 gündür valiliklerden izin almaya çalışıyor. CHP yönetimi, alınan karar doğrultusunda Ankara’daki Anıtkabir’e çelenk koyma töreninde de yer almayacak.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, “İllerdeki kutlamalar, Gençlik ve Spor İl Müdürleri başkanlığındaki heyetin Atatürk Anıtı’na çelenk koymasıyla başlıyor. Örgütlerimiz başkanlığını ‘müdür’ seviyesindeki bir görevlinin yaptığı heyette yer almayacak. Kendi çelenk koyma törenlerini kendileri gerçekleştirecek. Anıtkabir’de bakan seviyesinde yapılacak çelenk koyma törenine de katılmayacağız. İl örgütümüz günün ilerleyen saatinde Anıtkabir’e giderek Atatürk’ün huzuruna çıkacak” dedi.

YURT, 19 Mayıs 2012



Yurt genelinde 19 Mayıs yasağı!

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Atatürk Anıtı'na çelenk sunma taleplerine valilik tarafından izin verilmedi.

Mersin’de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarında kriz yaşanıyor. CHP Mersin İl Örgütü’nün, Mersin Valiliği’nin kutlama programı düşük profilli olduğu gerekçesiyle alternatif bir kutlama yapmak istemesine valilik izin vermedi. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, “Bu ülkede hiç kimse bizim ulusal bayramlarımızı kutlamamıza engel olamayacaktır” dedi.

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve İl Başkanı Yılmaz Şanlı, il binasında düzenledikleri basın toplantısında, Mersin Valiliği’nin, yarın yapacakları alternatif 19 Mayıs kutlamalarına izin vermediğini açıkladılar. Milletvekili Atıcı, kutlamalara izin verilmemesine çok sert tepki gösterdi. CHP İl Başkanı Şanlı, yaptığı basın açıklamasında, AKP Hükümeti’nin 'Ulusal ve Resmi Bayramlar İle Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği'nde yaptığı değişiklikler sonucunda, Mersin Valiliği’nin düşük profilli bir bayram kutlaması hazırlaması nedeniyle alternatif bir 19 Mayıs kutlaması yapacaklarını duyurduğunu anımsattı.

Mersin İl Emniyet Müdürlüğü’nden bir yazıyla, yarın Mersin’deki Mustafa Kemal Atatürk’ün anıtının bulunduğu Cumhuriyet Alanı’na çelenk sunmanın, saygı duruşunda bulunmanın ve İstiklal Marşı okumanın yeni yönetmeliğe uygun olmadığı ve bu programı yapamayacaklarının kendisine tebliğ edildiğini anlatan Şanlı, konuyu telefonla Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’na aktardığını belirterek, “Sayın Valim, ‘Olmaz öyle şey, yarın mutlaka bir şeyler yaparız. Bu kutlamayı, çelenk koymayı sağlarız’ dedi. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden Mersin Vali Yardımcısının, gönderdiği yazıyla bu çelenk koymanın mümkün olmadığını bildirmesi bizi çok derinden üzmüştür. Biz yarın Cumhuriyet Alanı’na gidip çelengimizi de koyacağız, kutlamamamız da yapacağız. Tüm Mersinlileri, cumhuriyet sevdalılarını, demokrasi, özgürlük isteyenleri yarın saat 12.30’da Cumhuriyet Alanı’na bekliyoruz” diye konuştu.

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ise kutlamaya izin verilmemesine çok sert tepki gösterdi. böyle bir konuda basının karşısına çıkmaktan utandığını, memleketin düştüğü durumdan dolayı da üzgün olduğunu söyleyen Atıcı, “Aslında utanması gereken AKP iktidarıdır, şu anda memleketi yöneten hükümettir. Öyle bir duruma getirdiler ki memleketi, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın kutlamak için izin istiyoruz, bize izin vermiyorlar. Ben buradan AKP hükümetini bütün halkımıza şikayet ediyorum” dedi.

Mersin Valiliği’nin CHP İl Başkanlığı’na tebliğ ettiği resmi yazıyı okuyan Atıcı, “Yazıda, ‘Başvurunuz üzerine ilgi sayılı yazı ile valiliğimize bildirimde bulunarak düzenlemeyi düşündüğünüz çelenk sunumu ve diğer etkinliklerin düzenlenmesi mümkün görülmemektedir’ deniyor. Neye dayanarak diyor, dayandırdığı ilgideki b ve c bentlerinde AKP’nin çıkardığı yönetmelik. Islak imza vali yardımcısına ait. Ben buradaki valiyi, vali yardımcısını suçlamam. Sonuçta, merkezi hükümet nasıl bir yönetmelik çıkarır, nasıl bir tasarrufta bulunursa onlar da bunu burada uygulamak zorundalar. Kimisi zevkle uygular, kimisi kederle kerhen uygular, bunu da halkımızın takdirine bırakıyorum. Türkiye’de bazı valiler kraldan çok kralcı olup bu yönetmeliği zevkle uygulamaktadırlar. Bazı valiler de kerhen uygulamaktadırlar. Bunları halkımız çok güzel görüyor. Ama bu ülkede hiç kimse bizim ulusal bayramlarımızı kutlamamıza engel olamayacaktır” ifadelerini kullandı.

Mersin Valisi’nin düşürüldüğü durumun daha vahim olduğunu dile getiren Atıcı, şöyle devam etti: "Mersin Valisi’ni aradı Sayın İl Başkanımız. Mersin Valisi de diyor ki, ‘Olur mu öyle şey, çelenk koymayı engellemeyiz. Sabah gidin siz çelenginizi koyun’. Bakın bir koskoca valiyi bu hükümet ne duruma düşürüyor. Bir yandan resmi yazı yazıyor ‘hayır kutlayamazsınız, çelenk de koyamazsınız, Atatürk Anıtı’nda 19 Mayıs’ı kutlayamazsınız’ diyor. Bir yandan da telefonda, ‘Olur mu öyle şey, kutlayın tabi ki, kim sizi engelleyecek’ diyor. Standarda bakar mısınız?”

Yenişehir Kaymakamlığı’nın da imzasız resmi bir yazıyla CHP Yenişehir İlçe Başkanlığı’nın fener alayı düzenlemesine izin vermediğini dile getiren Atıcı, şunları söyledi: “İmza yok, Yenişehir Kaymakamı yok, vekaleten Mezitli Kaymakamı bakıyor, o da imza etmeden bu yazıyı bize elden veriyor. Böyle bir duruma düşürülen bir ülkede, hiç kimsenin endişesi olmasın, son CHP’li kalana, son vatandaş, son yurtsever kalana kadar bu mücadele sürecek. Bu ülkeyi biz kolay bulmadık, bu ülkeyi biz sokaktan toplamadık. Bu ülke Atatürk’ün, silah arkadaşlarının ve şehitlerinin kanıyla alındı, onların sayesinde alındı. Hükümetler gelip geçicidir. Bugün AKP hükümeti var, yarın yerinde yeller esecek. Ama kimse bizim ulusal bayramlarımıza dokunamayacak.”

Yarın Valiliğin düzenleyeceği etkinlikte de en önde olacağını bildiren Atıcı, tüm Mersinlileri CHP’nin kutlamalarına davet ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Valiliğin saat 09.00’da düzenlediği Gençlik Yürüyüşü’nde en önde olacağız. Geleceğiz aslanlar gibi il binamızın önünde etkinliklerimizi yapacağız. Sonra yürüyeceğiz Atatürk’e saygı duruşunda bulunacağız, manevi huzurunda, çelengimizi de koyacağız, vazifemizi de yapacağız. Etkinliklerin en başında ben olacağım, bu yazıya göre eğer birini almak istiyorsanız buyurun beni alın. Hiç kimsenin endişesi olmasın, bu ülkeyi hiç kimseye bırakmayacağız.”

Bir yasakta Karaman'da

CHP Karaman İl Başkanı Ahmet Ertuğrul, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Atatürk Anıtı'na çelenk sunma taleplerine valilik tarafından izin verilmediğini söyledi.

19 Mayıs günü, Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk sunmak için parti il başkanlığı olarak valiliğe başvurduğunu kaydeden Ahmet Ertuğrul, Karaman Valiliği'nin, 5 Mayıs'da yayınlanan yönetmeliği gerekçe göstererek izin vermediğini belirtti.

19 Mayısın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna öncülük eden Kurtuluş Savaşı'nın kıvılcımının tarihi olduğunu kaydeden Ertuğrul, şunları söyledi:

''Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletine ve onun damarlarında akan asil kandaki kudretine güvenerek çıktığı bağımsızlık yolcuğunu bu tarihte başlatmıştır. 19 Mayıs günü, bu ülkenin her yerindeki insanlara büyük Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı için Samsun’a ayak bastığı günü hatırlatır. Bu hatırlatmadan rahatsız olanlar gereğini yapmaya çalışmaktadır, ama şunu bilmelidirler ki, bu Cumhuriyeti seven, nasıl kurulduğunu idrak eden milyonlar hala vardır ve sonsuza kadar olacaktır.

O yüzden 19 Mayıs bayramının kutlandığı bu günde herkes, başarıya ancak milletle birlikte ulaşılacağını bilmektedir.''

İzmir Buca'da da yasak

İZMİR'in Buca İlçesi Belediye Başkanı CHP'li Ercan Tatı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'yla ilgili Atatürk Anıtı'na çelenk koyma isteğinin, Kaymakamlık tarafından uygun görülmemesine tepki gösterdi. Anlamsız bulduğunu söylediği yönetmelikle kutlamaların kısıtlanmasına tepki gösteren Başkan Tatı, "Böyle bir engelleme, şaşırtıcı, kamera şakası gibi. Yarın resmi törenin ardından arkadaşlarımızla anıta çelenk koyacağız. Engelleneceğimizi sanmıyorum. Bayrak, ülke hepimizin. Atatürk, hepimizin gerçeği, tek liderimiz" diye konuştu.

Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, dün Buca Kaymakamlığı'na dilekçeli yazı göndererek, "19 Mayıs 2012 Cumartesi günü, saat 11.00'de, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Çevik Bir Meydanı Atatürk Anıtı'na çelenk sunma töreni gerçekleştirilecektir" dedi. Buca Kaymakamlığı ise Kaymakam Şenol Bozacıoğlu imzasını taşıyan karşı yazıda ise şöyle denildi:

"5 Mayıs 2012 tarih ve Resmi Gazete'de yayınlanan Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği'nin 6'ncı maddesinin, 4'üncü bendinde, Atatürk'ü Anma ve Spor Bayramı'nda, 'Atatürk anıt ve büstüne Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü bulunmaması halinde mülki amirin görevlendireceği bir müdürlük tarafından çelenk konulur' denildiğinden ve ilçemizde Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü bulunmadığından, ilçemiz Kaymakamınca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevlendirilmiştir. Bu sebeple, 19 Mayıs 2012 tarihinde, Atatürk büstüne çelenk koyma talebiniz uygun görülmemiştir."

'ÇELENK KOYMAK BENİM HAKKIM'

Kaymakamlık'tan gelen bu 'Uygun görülmemiştir' yazısıyla şaşkına dönen Başkan Tatı, karara ve yönetmeliğe tepki gösterdi. Başkan Tatı, "Bilindiği gibi 19 Mayıs kutlamaları, anlamsız bir şekilde kısıtlandı. Yönetmelikle bizim çelenk koymamızın yasaklandığına dair bilgi aldık. Ancak 48 saat önceden bir yazı yazdım. Mülki amirimize ilettim. Mülki amirimizden, çelenk koyma talebi uygun görülmemiştir diye bir yazı geldi. Öncelikle niye bu yönetmelik çıkarıldı. Ülkemizde o kadar sorun varken bu yönetmeliğe zaman ayıran arkadaşlarımız, bu sorunlara baksınlar. Yaklaşık 700 bin kişinin yaşadığı Buca'nın belediye başkanıyım. Atatürk'ün anıtına çelenk koymak benim hakkımdır" dedi.

Kaymakamlık'tan izin istemediğini sadece bilgilendirdiğini dile getiren Tatı, "Makamımın verdiği konumla yarın saat 09.00'daki resmi törenlerde olacağım. Daha sonra 11.00'de tüm arkadaşlarımızla Atatürk Anıtı'na çelenk koyacağız. Engelleneceğimizi sanmıyorum. Bayrak, ülke hepimizin. Atatürk, hepimizin gerçeği, tek liderimiz. Güvenlik güçleri de ellerini vicdanlarına koysunlar. Yasalara saygılıyım ama tüm örgütümle orada olup çelengi koyacağız. Böyle bir engelleme şaşırtıcı, kamera şakası gibi. Biz Atatürkçüyüz. Ne olursa olsun Atatürk'e bir sunumumuz olacak. Bize armağan ettiği 19 Mayıs'ı kutlayacağız, çelengimizi de koyacağız. Anlayışla karşılanacaktır" diye konuştu.

İzmir Emniyeti yetkilileri ise, resmi törenlerde, görevlendirilen kişilerin, bunun haricindeki saatlerde ise diğer kurum veya temsilcilerinin istedikleri saatte anıta çelenk koyabileceklerini, engel teşkil eden bir durumun olmadığını bildirdi.

Bir yasakta Isparta'da

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında Atatürk Anıtı'na çelenk koymak için izin isteyen Isparta CHP İl Başkanlığı'na Valilik 'yeni yönetmelik' nedeniyle izin vermedi. Valilik, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Isparta Şubesi'nin bugün kentte düzenlemeyi planladığı 19 Mayıs kutlama yürüyüşüne de izin vermedi.

CHP Isparta İl Teşkilatı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında 19 Mayıs günü Hükümet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk sunmak için Isparta Valiliği'ne başvurdu. CHP'nin bu talebini Valilik, 5 Mayıs'ta yayınlanan yönetmeliği gerekçe göstererek kabul etmedi. Valilikten yapılan açıklamada, ulusal ve resmi bayramlar, mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ile tarihi günlerde yapılacak tören ve kutlamalara ilişkin yönetmeliğin, sadece Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlükleri tarafından anıta çelenk konulmasına izin verdiği kaydedildi.

'BAŞKA BİR ANITA SUNARIZ'

Valiliğin kararına tepki gösteren CHP İl Başkanı Yusuf Erdoğan, 19 Mayıs'ı Cumhuriyetin varoluş günü, Mustafa Kemal Atatürk'ün doğum günü olarak kabul ettiklerini ve bu doğrultuda anıta çelenk koymak istediklerini söyledi. Hükümet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasına izin verilmediği takdirde başka bir Atatürk büstüne veya anıtına çelenk koyacaklarını kaydeden Yusuf Erdoğan şöyle dedi:

"Bu duruma neden olan hükümeti kınıyoruz. Uygulayanları da eleştiriyoruz. Bu milli bir bayram. Sivil toplumun, partilerin çelenk sunmasında ne sakınca olabilir? Neyden korkuyorlar? Biz elimizde Türk bayrağıyla yürüyüp gidip çelengimizi sunmak istiyoruz. Bunda sakıncalı olan ne?"

ADD’NİN ETKİNLİĞİNE DE İZİN YOK

ADD Isparta Şubesi'nin bugün düzenlemeyi planladığı ve çeşitli siyasi parti, kitle örgütü ve sendikaların katılımıyla Isparta Belediyesi önünde başlayıp, Valilik binası önünde sona erecek yürüyüşe de izin verilmedi. Isparta Valiliği'nden ADD'ye gönderilen yazıda, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle yapacağınız etkinlik için dilekçeyle İl Kutlama Komitesi'ne başvurmanız gerekiyor. İl Kutlama Komitesi'nin koordinasyonu ve birliği sağlamak bakımından alacağı karara uygun hareket etmeniz gerekmektedir" denildi.

20 MAYIS'TA YÜRÜYECEKLER

Valiliğin yürüyüşe izin vermemesine tepki gösteren ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek, tepkisini şöyle dile getirdi:

"19 Mayıs'ı kutlamak amacıyla tüm sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 18 Mayıs günü Isparta Belediyesi önünden başlayıp Valilik binasında sona erecek bir yürüyüş düzenlemek istedik. Ardından da Atatürk Anıtı'na çelenk sunumuyla kitlesel basın açıklaması yapacaktık. Valilik, Kutlama Komitesi'ne başvurmamızı istedi. Tüm ülkede demokratik örgütlerin kutlamalarına izin verilirken, Isparta'da engel çıkarılmasını yadırgıyoruz. İstenildiği kadar engel çıkarılsın, bu yürüyüşü 20 Mayıs Pazar günü gerçekleştireceğiz. Bununla ilgili Valiliği bilgilendirdik. Aynı yanıt gelse bile, demokratik hakkımızı kullanıp 19 Mayıs’ı kutlamakta kararlıyız."

YURT, 19 Mayıs 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x