Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

Genel & Güncel Konular

Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen Başkomutan » Cmt Oca 23, 2010 23:26

“BALYOZ Planı iddiası tel tel dökülmeye başladı."

FATİH ALTAYLI’DAN AHMET ALTAN’A KRİTİK SORU


Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, köşesinde “Balyoz Planı’nı yazanlar Taraf’ın tanıdıkları mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Odatv’nin de yazdığı gibi; iddia edilen Balyoz Planı’nda birçok soru işareti ve çelişki söz konusuydu. Bunlardan biri de 2003 yılında hazırlandığı iddia edilen planda, 2006 yılında kurulan Türkiye Gençlik Birliği’nin adının geçmesiydi.

Konuyla ilgili Taraf’ın yaptığı düzeltmeye dikkat çeken Altaylı şöyle yazdı:

“BALYOZ Planı iddiası tel tel dökülmeye başladı.
Dün yazdım, 2003’te ben seçilmiş bir hükümete destek verilmesi gerektiğini yazıyor, değiştim diyenlerin değişip değişmediklerini gözlemlemek gerektiğini, peşin hükümle karşı çıkmamak gerektiğini söylüyordum.
O günlerde darbe planlayan birileri varsa, onlar için makbul adam değildim. Ayrıca o listede olan meslektaşlarımın büyük bölümünün de darbelere, darbe karşıtı görünen pek çok yazardan daha karşı olduğunu biliyorum.
Keza tutuklanacaklar listesinde yer alan Emre Aköz’ün de o günlerde rakı, balık, tavla yazıları yazdığını biliyoruz. Siyasetle uzaktan yakından ilişkisi yoktu. Aköz’ün siyasetle ilişkisi çok sonraları, “Nurcular” yazı dizisini hazırlaması ve Gülen Cemaati ile tanışmasıyla başlar.
Taraf’ın yayınladığı Balyoz Planı’ndaki bir başka saçmalık ise 2006 yılında kurulan bir derneğin, 2003 yılında hazırlandığı söylenen planda yer almasıydı.
Gazete dün bunu düzeltiyor ve “Belgede sözü edilen Türkiye Gençlik Birliği, 1997 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile koordineli olarak kurulan ve 1997 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla isminin önüne Türkiye kelimesini alan Türkiye Gençlik Birliği Derneği’dir” diyor.
Taraf’ın bu açıklaması bana çok ilginç geldi.
Niye mi?
Çünkü böyle açıklamayı, yani o derneğin hangi dernek olduğunu bu dille ve bu anlatımla ancak ve ancak Balyoz Planı’nı yazanlar açıklayabilir.
Balyoz Planı’nı Taraf Gazetesi yazmadığına göre, büyük ihtimalle bu planı yazanlarla bir yakın ilişkileri var ve arayıp sormuşlar, “Bu eleştiriye ne diyorsunuz” diye.
Onlar da hangi gençlik birliğini kastettiklerini açıklamışlar.”

İşte TGB’nin basın açıklaması:

“Her Yalanın Altından Taraf Çıkıyor!

Değerli basın emekçileri,
Dün (20.01.2010) Taraf Gazetesinde “Balyoz Planı” başlığıyla verilen haberin hemen sağ altında “müzahir eleman temini konusunda referans uygulamasına devam edilerek azami koordinasyon sağlanması” maddesi içinde koordinasyon sağlanacak kurumlar arasında Türkiye Gençlik Birliği sayılmaktadır. Taraf gazetesinin haberine göre sözde darbe planı 2003 Mart’ında hazırlanmış ve bitmiştir.
Şimdi insan aklına seslenerek soruyoruz. 19 Mayıs 2006 yılında kurulan TGB, nasıl olur da daha kurucularının bile aklında böyle bir isim yokken 2003 yılı içindeki darbe planlarına iştirak edebilir ya da birileri TGB’yi böyle bir planda anabilir? Aklımıza iki olasılık gelmektedir: Taraf gazetesi TGB’yi, daha önce Star, Bugün gazetelerinin yaptığı gibi Ergenokon Tertibinin içine sokmak için bizzat kendisi plana eklemiştir. Bu büyük bir suçtur ve caze kanununda yeri vardır. Tarafçıların iddia ettikleri demokrasi ilkelerine de ters düşmektedir.
Diğer olasılık ise daha vahimdir: Taraf gazetesinin yazdığına göre toplam 5 bin sayfalık doküman tamamıyla yalanlar ve tertiplerle örülüdür. Türkiye’nin bağımsızlığına ve Atatürk’ün mirasına kasdetmek isteyen AKP ve F tipi tertipçiler ABD’nin destek ve yardımlarıyla bu planı hazırlamışlardır. Buradan Taraf gazetesine sesleniyoruz. Bu, sizin ne ilk ne de son yalanınızdır. Daha önce Tokat’taki saldırıyı PKK değil, Genelkurmay yaptırdı demiştiniz, PKK saldırıyı üstlendi; Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterini NTV telefonları düşürdü dediniz, aramaların sonra yapıldığı ortaya çıktı; Ergenekon tutukluları ile ilgili yaptığınız yalan haberlerin haddi hesabı yok. Taraf gazetesi, Türk basın tarihine adını bir tertip gazetesi olarak yazdırmıştır.
Evet, her yalanın altından Taraf gazetesi çıkmaktadır. Taraf Gazetesi ABD’nin Ankara’da kurduğu tertip merkezinden çıkan sahte belgelerle Türkiye’nin direncini kırmaya çalışmaktadır. Zamların vergilerin halkı bezdirdiği, TEKEL işçisinin onurlu direnişinin kitleleri uyandırdığı bir mücadele ortamı AKP’yi ve yandaşlarını telaşlandırmıştır. AKP ve F tipi yandaşları Türkiye’nin en büyük Atatürkçü, yurtsever, devrimci gençlik örgütü olan TGB’yi tertiplere alet ederek sindirmeye çalışmaktadır. 23 Aralık’ta Star ve Bugün Gazeteleri TGB’yi sözde Arınça suikast teşebbüsleriyle ilişkilendirerek bu tertibe alet olmuşlardı. Şimdi ise bu tertibi Taraf gazetesi eliyle yürütmektedirler. AKP ve F tipi yandaşları Atatürk Gençliğinin gücünden korkmaktadırlar. Bu nedenle bulabildikleri her fırsatta TGB’ye saldırmaya çalışmaktadırlar. Pazartesi günü(25 Ocak 2010) TGB olarak çok daha kapsamlı bir basın açıklamasıyla TGB’ye karşı yürütülen bu yasa dışı faaliyetlerin tümünü açıklayacağız. Tertipçiler bundan sonra kaçacak delik arayacaklardır. Bu delik de muhtemeldir ki ABD olacaktır, Hoca efendilerinin çoktan kaçtığı gibi.
Türkiye Gençlik Birliği Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik bir Türkiye’yi kurana kadar mücadele edecektir. Bu mücadelemizde Milletimizden başka dayandığımız kuvvet yoktur. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadele gibi.
Taraf gazetesinin tertiplerde kullanılan elemanlarına sesleniyoruz; AKP gidiyor! Artık sizin ‘darbe planlarınız’ mizah malzemesi olarak kullanılmaktadır. Yalanlarınız Tekel işçilerinin direnişini engelleyemeyecektir, eczacıları susturmayacaktır, memurları susturmayacaktır, itfaiye işçilerini susturmayacaktır, doktorları susturmayacaktır, baskı altına almaya çalıştığınız yargıyı susturmayacaktır.Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

odatv.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen mavi ışık » Pzt Oca 25, 2010 16:52

Altan Kardeşlerin ABD Militarizmi ile Ensest İlişkisi

Behiç Gürcihan





100. Yıl Mutabakatı

27 mayıs ve 12 Mart darbelerinin şakşakcısı Çetin Altan'ın; 12 Eylül darbesi ile palazlanan iki oğlundan biri olan Mehmet Altan'ın son yazısını okumaz olaydım.

Tam yatmaya hazırlanıyordum ki; Internet'teki son dakika turlamalarım sırasında; "Kurmaylar Biraz Bakar mısınız?" başlıklı yazısı gözüme çarptı. Yine uykusuz kaldık.

Altan; bu yazısında son dönemde yaşananlar üzerinden Harp Akademilerinde kurmay eğitiminin çöktüğünü öne sürüyor ve lafı oradan West Point'e getirip, "West Point gibi bir akademiden bu zihniyette birileri çıkabileceğini düşünebiliyor musunuz" mealinde bir inci ile yazısını sonlandırıyor.

Türkiye'de ne kadar kolay kurmay olunabildiği tartışılır ama Mehmet Altan bu ülkede ne kadar kolay profesör olunabildiğinin en önemli kanıtıdır.

Bu adam yıllardır, "bilgisayar endüstrisi ile savaş endüstrisinin cepheleşmesi" klişesi ve "kum silikondan , silikon bilgisayardan daha değersizdir" denklemi üzerinden bayat küresel makro analizler yapmaktadır.

Gerçek bir profesörün analitik ve çok yönlü birikimine sahip olmadığından; dünyada bilgisayar ve savaş endüstrilerinin ne kadar içiçe geçtiğinin ve birbirini beslediğini göremeyecek kadar da cahildir.

"Bir kurşun bir bilgisayar kullanıcısını öldürüyor" şeklinde basit bir denklem üzerinden ahkam kesen bu Altan ailesi fertleri; o kurşun veya tehdidi sayesinde kontrol altına alınan ülkelerin altyapılarının nasıl ABD'ye bağımlı milyonlarca bilgisayar kullanıcısı üretecek şekilde dönüştürüldüğünü görmemektedir.

Altan'lar aynı zamanda , ABD'nin silah endüstrisi ile bilgisayar teknolojisi endüstrisinin nasıl içiçe geçtiğini ; ABD ordusunun bu endüstrilere nasıl özel araştırma fonları aracılığı ile milyar dolarlar aktaran bir yapı olduğunu bilemeyecek kadar cahildir.

Doğru denklem:

"Bir kurşun bir bilgisayar kullanıcısını öldürür, binlercesini yaratır" olmalıdır.

Geçenlerde "hiç bir ülkede askeri mahkeme var mı?" incisini sarfeden; sonra bu cahilliğini "hiç başka bir ülkede Askeri Yargıtay var mı?" incisi ile perdeleyim derken cahilliğini bir kez daha kanıtlayan Mehmet Altan'ın bu son yazısı ile West Point'ten de habersiz olduğu ortaya çıkmıştır.

Dünyada milyarlarca insanın ölümüne sebep olan ABD militarizmine döşenilen övgülerin de bir utanç sınırı olması gerekir ama ensest ilişkiyi savunan Ahmet Altan'ın mensubu olduğu bir ailenin utançla ilişkisi de ensest özelliklere sahip olsa gerek.

Hatırlarsanız; 30 Ağustos törenleri sonrasında Taraf o meşhur "çok bilmiş" manşetlerinden birini atmış ve 30 Ağustos törenleri görüntüleri ile Çin, Rus ve Kuzey Kore ordularının törenlerini yanyana koyarak şöyle demişti :

"Bazıları Gösteri Sever"

Taraf'ın Batı militarizmi ile ensest ilişkisinin kanıtı olarak, Açık İstihbarat; Taraf'ın Fransızların, İngilizlerin ve ABD'lilerin benzer ulusal kurtuluş günü törenlerini görmediğini vurgulamış ve bunların resimlerini kapak olarak Taraf'a hediye etmişti.

(Bkz: Bu Resimler Taraf'a Kapak Olsun : Bazıları Propaganda Sever )

Taraf'ın karşı kıyıdaki kardeşi Star gazetesinin baş köşesine yerleştirilen Mehmet Altan 'ın, ABD militarizmine hayranlığı bugünkü yazısında West Point akademisine döşediği övgülerle bir kez daha ortaya çıktı.

ABD militarizminin tarihi çekirdeği olan West Point'i övmek ve örnek olarak göstermek için ya midenizin büyük, ya da aklınızın küçük olması gerekir.

ABD'nin kuruluş aşamasında kanına girdiği yüzbinlerce kızılderinin katledildiği savaşların komutanlarından ; Irak'ta milyonlarca Iraklının katlinden sorumlu günümüz komutanlarına kadar bir çok ABD'li generalin, ülkelerinde terör estirmiş diktatörün ve ABD devlet sistemi içinde rol oynamış bir çok karanlık ismin mezun olduğu bir okuldur; West Point.

Siz bugüne kadar "Ermeni Soykırımı" hakkında ahkam kesenlerin, West Point mezunlarının da rol aldığı Kızılderili soykırımlarından tek satır bahsettiğini hiç duydunuz mu?

West Point'ten bizim Kenan Evren'e rahmet okutacak karakterde binlerce isim mezun olmuştur.

ABD'nin şansı; Mehmet Altan'a rahmet okutacak zekada hiç kimsenin ABD'nin saygın bir üniversitesinde öğretim üyeliği ve üstüne üstlükte ulusal bir gazetesinde "başyazar" olamayacak olmasıdır.

West Point'ten mezun olan katiller ve çapsızlarla ilgili onlarca örnek verebiliriz.

Son dönemlerde pek kimsenin bilmediği bir örneği dikkatinize sunayım :

11 Eylül saldırılarının üzerinden bir ay geçmeden Başkan Bush'a bağlı özel bir kontra-terörizm ekibin başına getirildi. Görevi; "küresel terör şebekelerini" bulmak, akamete uğratmak ve yoketmek olarak tanımlandı.
Hayatı Vietnam, Panama ve Körfez Savaşı'nda özel kuvvetler operasyonlarında geçti. Kendilerini "sessiz profesyoneller" olarak adlandıran elit bir askeri grubun üyesi.

Kartvizitinde; "Terörizmle Savaşta Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı" yazıyor. Emrinde çalışan personelin sayısı bile devlet sırrı kategorisinde.

Emrinde çalışan Andrew Levene, kendisini şöyle tanımlıyor :

"O mükemmel bir savaşcı. 'Bu insanların izini sürüp, onları öldüreceğiz' diyecek biri"

Ordudan emekli olmasına rağmen, 1996 yılından beri; terörizm bahanesi ile güvenlik seviyesinin yükseltilmesini savunan özel görev güçlerinin bünyesinde görev yapıyor.

11 Eylül 1997'de Pentagon'a özel bir savaş oyununun sonuçlarını sundu.

Bu savaş oyununda ; teröristlerin, tarım ilaçlama uçakları kullanarak ABD'ye bir kimyasal ve biyolojik saldırı planladığı öngörülmüştü.

Avustralya'lı yüksek teknoloji silah firması Metal Storm'un yönetim kurulu üyeliğini de yapıyor. Metal Storm; saniyede milyon mermi atabilen özel bir makineli tüfek üretiyor.

Panama'nın işgali sırasında Özel Kuvvetler birliği'nin başındaydı.

Irak'ta Saddam Hüseyin'i devirmek için , sürgündeki muhaliflerden oluşan "Irak Ulusal Kongresi"nin silahlandırılması için 1998 yılında Kongre'den "Irak'ı Özgürleştirme Yasası"'nın geçmesini sağladı. Bu yasa ile Downing'in eğitiminden sorumlu olduğu bu gruba 100 milyon dolarlık silah yardımı yapıldı.

Ordudayken en yakın arkadaşlarından biri olan ve şu anda işadamı olan Jim Kimsey, kendisine nasıl öğüt verdiğini şöyle anlatıyor :

"Ona söyledim. Başta olan herkese Godfather'ın bir kopyasını yollayacağım. Mafya'nın düşündüğü gibi düşünmelisin. Hayır, bu adil bir savaş olmayacak. Onları evinde vuracaksınız. Ailelerine bir şeyler yapacaksınız. Kirli oynamak zorundasınız. Kirli insanlarla yatağa gireceksiniz...O böyle düşünmeyi biliyor"

Gördüğünüz gibi Altan'ın övdüğü ABD Militarizminin örnek üyelerinden biri olan bu şahıs; ABD'nin siyasi sisteminin her noktasında aktif olarak rol alıyor.

Arkadaşının kirli düşünmesi ile övündüğü ve yukarıda anlattığım hayat hikayesinin sahibi Wayne Downing.

West Point'ten 1962 yılında mezun olmuş.

West Point'den 1830'larda mezun olup; ABD kıtasında Meksikalılara ve yerlilere karşı yürütülen kirli savaşların generalleri gibi aklı öldürmekten başka bir şeye çalışmayan bir kavanoz kafa. (Jarhead)

Onun gibilerin ABD devletinin her kademesinde görev aldığı ülkede de generaller namuslu yazarlar tarafından kıyasıya eleştiriliyor ama bu eleştirileri yapanların hiç biri kendi generallerini eleştirirken, başka ülkelerin generallerine övgü düzecek kadar cahil ve omurgasız değil.

Onlar kendi ordularına değil, prensip olarak militarizme karşılar.

Ve en önemlisi hiç biri Altan'lar kadar küstahlıkla cahilliğin nadide örneği olarak karşımızda durmuyor.

Bunları; ABD'nin televizyon kanallarında her programda demokrasi üzerine ahkam kesip, kendi ordularına küfrederken görmeniz ise mümkün değil. ABD'nin bu anti-militarist entellektüelleri ancak kendi marjinal köşelerinde çabalamakla meşgul, tanınmayan isimler.

Ahmet Altan; 1985 Eylül ayında Kadınca Dergisi'ne verdiği röportajda, bir erkek kardeşle kız kardeşin, bir anne ile oğlun, bir baba ile kızın cinsel ilişkiye girmesini normal bulduğunu söylemişti.

Ensest ilişkilerin genetik olarak bir soyu nasıl aptallaştırdığı bilimsel bir gerçek.

Altan'ların küstahlıkla perdelenmiş zeka düzeyine bakıyorum da; acaba bu ailenin ABD militarizmini ve ensesti bu kadar küstahça ve ahlaksızca savunmalarının arkasında bilmediğimiz bir aile sırrı mı var?


B.G.
Kullanıcı küçük betizi
mavi ışık
Üye
Üye
 
İletiler: 34
Kayıt: Cmt Eki 17, 2009 17:14

Re: Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen Başkomutan » Prş Oca 28, 2010 20:48

Gazetecilerden(!) 'Balyoz'a Suç Duyurusu

Balyoz Darbe Planında Tutuklanacaklar Listesinde Olan Gazeteciler, Planı Hazırlayanlar Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu.

Resim

Balyoz darbe planında tutuklanacaklar listesinde yer alan gazeteciler, planı hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Cevahir Otel'de konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen gazeteciler, ardından suç duyurusu dilekçelerini teslim etmek üzere Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi savcılığına gitti. Toplantıya Genç Siviller de, "İpekçi, Mumcu, Dink bir daha asla", "Andıç bir daha asla", "Balyoz bir daha asla" yazılı dövizlerle destek verdi.

Taraf gazetesinde yer alan haberle gündeme gelen Balyoz darbe planında tutuklanacak gazeteciler olarak gösterilen 37 gazeteciden 28'i, planı hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Gazeteciler, suç duyurusu öncesi Cevahir Otel'de basın toplantısı düzenledi. Gazeteciler adına basın açıklamasını Sabah gazetesi köşe yazarı Nazlı Ilıcak yaptı. Türkiye'nin uzun yıllardan beri askeri darbelere maruz kalan bir ülke olduğunu hazırlatan Nazlı Ilıcak, Taraf gazetesinin yayınlandığı haberle, harp oyunu adı altında gizlenen ayrıntılı bir darbe planının ortaya çıkarıldığını iddia etti. Sözde harp oyununda, gazetecilerin tutuklanacaklar ve faydalanılacaklar diye tasnif edildiğini dile getiren Ilıcak, özellikle parlamentoda temsil edilen siyasi partileri harekete çağırdı. Parlamentoların darbe eğilimin önünü kesmesi için yapması gerekenleri sıralayan Ilıcak, EMASYA Protokolünün iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

Anayasa'nın 145. maddesine farklı yorumlara sebebiyet vermeyecek şekilde netlik kazandırılması gerektiğini vurgulayan Ilıcak, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay'ın kaldırılması gerektiğini söyledi. İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin iptal edilmesi ve 'Cumhuriyeti korumak ve kollamak' tanımının yanlış değerlendirilmesinin sonlandırılması gerektiğini aktaran Ilıcak, konuyla ilgili Meclis Araştırma Komisyonu'nun kurulup, Meclis'in konuya bir an önce el koyması gerektiğini dile getirdi.

Tutuklanacaklar listesinde adı yer alan gazeteciler, ardından şikayet dilekçelerini iletmek üzere Beşiktaş'taki özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'ne gitti.

Dilekçe'de, Balyoz harekat planını hazırlayanların Türk Ceza Kanunu'nun 309, 311 ve 312'nci maddelerini ihlal ettikleri belirtilerek şöyle denildi: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni, TBMM'yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya ya da engellemeye teşebbüs suçunu işlerken 37 gazetecinin tutuklanacağını belirtmişlerdir. Darbe suçundan etkilenecek gazeteciler sıfatıyla bu suç duyurusunu yapıyoruz"

FAYDALANILACAK GAZETECİLER DE SUÇ DUYURUSNA DAVET EDİLDİ

Basın toplantısının ardından suç duyurusunu imzalayan gazeteciler soruları cevapladı. Basın mensuplarının "Faydalanılacaklar listesinde yer alanlar arasından sizinle irtibata geçip 'biz de katılmak istiyoruz' diyenler oldu mu?" şeklindeki soru üzerine Nazlı Ilıcak, zaman darlığından dolayı diğer listede yer alan 137 gazeteciyle irtibata geçemediklerini ifade etti. Ilıcak ancak buradan kendilerine açık davette bulunduklarını ve isterlerse bu suç duyurusuna katılabileceklerini ifade etti.

Ardından söz alan Cengiz Çandar, tutuklanacaklar listesinde yer alan gazetecilerin haricinde faydalanılacaklar listesinde yer alan bazı gazetecilerin bu konuda asıl mağdur olduğunu vurguladı. Çandar, "137 kişilik faydalanılacaklar listesini kirli planın asıl mağdurları olarak görüyoruz. Bu ayrımı yapanların yapılanların hukuki sorumluluğunu da üstlenmesi gerekiyor. Bazı gazeteciler malum durdukları yerden dolayı mağdur olmamıştır ancak, bu listede yer alan 137 kişiden bazıları da tepki gösterdiler. Biz buradan onların da katkısını bekliyoruz. Bu onlara açık bir tekliftir." şeklinde konuştu.

DUMANLI: ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR

Türkiye'de son dönemde yaşanan olayların artık göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaştığını vurgulayan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, "Malesef durum bu. Son birkaç senedir gördüğümüz Sauna, Eryaman, Ergenekon çetesi, AKP ve Gülen'i bitirme planı, Kafes Eylem Planı, Hrant Dink cinayeti, Malatya'daki insanlara karşı işlenmiş cinayet, Trabzon'da işlenmiş cinayet. Bu bir süreç, buna herkes ama herkes karşı olmak zorunda. Bunu yokmuş gibi farz etmek de doğru değil. Türk Silahlı Kuvvetleri gibi ağır suçlamalarda resmi makamların da mutlaka adım atması lazım. Andıçlar, eylem planları, darbe planları, silahlar, bombalar çıkıyor harekete geçilmiyor. Maalesef Türkiye ciddi bir tehlike ile karşı karşıyadır. Türk demokrasisi ciddi bir tehlike ile karşı karşıyadır." diye konuştu.

HÜSEYİN GÜLERCE: CUNTACILAR CAMİYE BOMBA KOYDURUR MU? EVET KOYDURUR

Basın toplantısına katılan gazetecilerin ortak noktalarının TSK içinde yer alan cunta yapılanmasına rahatsızlık vermesi olduğunu aktaran Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, TSK ile cunta ayrımının yapılması gerektiğini söyledi. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'Balyoz Darbe Planı' iddialarıyla ilgili "Allah Allah diye taarruz eden bir ordu camilere bomba atar mı?" şeklindeki sözüne göndermede bulunan Gülerce, "İnançları, düşünceleri, fikriyatları farklı farklı ama aynı listede yer almışız. Bu bizim demokrat duruşumuz, cuntalara karşı duruşumuzdan kaynaklanıyor. Elbette ki ordu bizim ordumuzdur. "Allah Allah" diye hücum eden ordudur ve camiye bomba koymaz. Fakat biz ordudan bahsetmiyoruz, ordunun içersinde en az 60 seneden beri TSK'yı da yıpratan ve orduyla milletin arasını açan cuntacılardan bahsediyoruz. Soruyu şöyle sormamız lazım. 'Cuntacılar camiye bomba koydurur mu?' 'evet koydurur. Çünkü aynı cuntacılar milletin seçtiği Başbakan'ı ve iki bakanını astılar." dedi.

Bu konuda asıl sorunun medyanın böyle vahim iddialara ortak hassasiyet göstermemesi olduğuna işaret eden Star Gazetesi Yazarı Mehmet Altan şöyle konuştu: "İddianame yayınlandığında medyanın bir bölümü inanılmaz bir sessizliğe büründü. Dün Poyrazköy iddianamesine dahil edildi. Haberciliği esas alıp gazetecilik ilkeleri tarafından hareket edildiğinde böyle ayırımlar ortadan kalkar. Türk medyası habercilik ilkeleri açısından hareket ediyor mu önemli olan bu. " şeklinde konuştu.

Toplantıya Genç Siviller de, "İpekçi, Mumcu, Dink bir daha asla", "Andıç bir daha asla", "Balyoz bir daha asla" yazılı dövizlerle destek verdi.

Basın toplantısının ardından Nazlı Ilıcak, suç duyurusuna imza atan gazeteciler adına dilekçeyi vermek için Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gitti.

Balyoz Darbe Planı ile ilgili suç duyurusunda imzası bulunan 28 gazeteci şunlar, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Abdurrahman Dilipak, Ahmet Taşgetiren, Ali İhsan Karahasanoğlu, Cengiz Çandar, Ekrem Dumanlı, Hasan Celal Güzel, Hidayet Karaca, Hüseyin Gülerce, Mustafa Karaalioğlu, Perihan Mağden, Akif Emre, Hasan Karakaya, Kazım Güleçyüz, Mehmet Ocaktan, Nuh Gönültaş, Sibel Eraslan, Sadık Albayrak, Yavuz Bahadıroğlu, Emre Aköz, Serdar Arseven, Mustafa Erdoğan, Etyen Mahçupyan, Gülay Göktürk, Ali Bayramoğlu, Murat Belge, Abdullah Aymaz. (cihan)

sondakika.com

Kendilerini az önce izledim.Geç oldu eklemek ama demokrat gazetecilerimizi(!) unutmayalım değil mi?
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen bozkurtlar diyari » Prş Oca 28, 2010 21:00

Fatih ALTAYLI beni sasirtmaya basladi.
Biraz beklemek lazim...
TÜRK GENÇLİĞİNİN ANDI !!!

EY TÜRK'ÜN BÜYÜK ATASI GAZI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK !!!

Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız.
Kullanıcı küçük betizi
bozkurtlar diyari
Üye
Üye
 
İletiler: 570
Kayıt: Cum Ara 19, 2008 11:27

Re: Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Oca 31, 2010 23:10

Vatandaş Tarafa inanmıyor..

Taraf gazetesinde yer alan balyoz uydurmasına vatandaş da inanmıyor. AKAM’ın araştırmasına katılanların yüzde 82’si Taraf’ın balyoz planını inandırıcı bulmadığını belirtti.

Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı ocak ayı araştırmasında 2 bin 210 kişi ile yüzyüze görüşüldü. Araştırmaya katılanların yüzde 82’si tarafın balyoz planı iddiasına inanmadığını belirtti.

Araştırmada “Sizce Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde bir engel midir?” sorusuna katılımcıların yüzde 75’i TSK’nın demokratikleşme önünde engel olmadığı yanıtını verdi.

SİZCE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİNİN ÖNÜNDE BİR ENGEL MİDİR?

EVET: YÜZDE 25
HAYIR: YÜZDE 75

Araştırmaya göre katılımcılar TSK’nın sürekli darbe planı yaptığına inanmıyor. AKAM’ın bu yöndeki sorusuna katılımcıların yüzde 73’ü inanmıyorum yanıtını verdi.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN SÜREKLİ DARBE PLANLARI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

İNANIYORUM: YÜZDE 27
İNANMIYORUM: YÜZDE 73

Katılımcılar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin herhangi bir amaç için kendi askerini öldüreceğine inanmıyor. Bu soruya araştırmaya katılanların yüzde 84’ü inanmadığı yanıtını verdi.

TSK’NIN HERHANGİ BİR AMAÇ İÇİN KENDİ ASKERLERİNİ ÖLDÜRECEĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ?

İNANIYORUM: YÜZDE 16
İNANMIYORUM: YÜZDE 84

Araştırmada “TSK’nın iktidarı ele geçirmek amacıyla camileri bombalayacağına inanıyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 84’ünün yanıtı inanmıyorum oldu.

TSK’NIN İKTİDARI ELE GEÇİRMEK AMACIYLA CAMİLERİ BOMBALAYACAĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

İNANIYORUM: YÜZDE 16
İNANMIYORUM: YÜZDE 84

Katılımcılara, Taraf’ın Balyoz uydurması da soruldu. Katılımcıların yüzde 82’si Balyoz uydurmasına inanmadıklarını belirtti.

BALYOZ DARBE PLANI İDDİALARINA İNANIP İNANMADIĞINIZI BELİRTİR MİSİNİZ?

İNANIYORUM: YÜZDE 18
İNANMIYORUM: YÜZDE 82


İlk Kurşun, 31 Ocak 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Şub 01, 2010 14:51



‘O alçakça senaryolar 1998’de ABD’de yapıldı’

Emekli general Doğan, yazarımız Ruhat Mengi’nin hazırlayıp sunduğu programa konuk oldu.

İçinde cami bombalama gibi terör eylemlerinin de bulunduğu 5 bin sayfalık darbe planının altında imzası bulunduğu ileri sürülen emekli general Doğan iddiaları reddederken ABD’de benzer senaryoların yapıldığını söyledi.

“Balyoz Darbe Planı”nı hazırladığı iddia edilen eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan, Star Tv’de yayınlanan Ruhat Mengi’yle Her Açıdan programında iddialara yanıt verdi.

Doğan, ses kayıtlarının doğru olduğunu ancak konuşmasının açıklanmayan yerlerinde “bu bir senaryo” dediğini ileri sürdü. Doğan, iddialarla ilgili soruları şöyle yanıtladı:

BİR SAYFASINDA İMZAM YOK!: Plandaki imzamı bir göreyim dedim, kaç kere hodri meydan dedim, hala da diyorum. Bu milletin mesaisine yazık. 5 bin sayfalık bir plan var, bir sayfasında bile benim imzam yok. Harekat planı hazırlarken belirli kurallar vardır, her sayfasında imza olur, ortada böyle bir şey yok, kimse de bunu soruşturmuyor.

DARBE YAPMAMAYA KARARLIYDIK: O dönemde bir ihtilal hazırlığı, herhangi bir planlama kesinlikle söz konusu olmamıştır. Daha sonra Genelkurmay başkanı olan Hilmi Özkök’le ilgili bir anımı söyleyeyim. O dönemde 28 Şubat faaliyetlerinin, Silahlı Kuvvetler’in meşgul olduğu faaliyetlerin dışındaydı. Çünkü NATO Komutanı’ydı. Ama bizim onunla askeri liseden başlayan, ABD’de teğmenlikten üsteğmenliğe devam eden yakın bir dostluğumuz var. 28 Şubat döneminde “Ne oluyor, ne bitiyor” diye konuştuğumuzda kesinlikle darbe peşinde olmadığımızı -herkes kuşkulanıyordu çünkü- yapılabilecek olası bir darbeden en çok TSK’nın zarar gördüğünü, halkımızın acı çektiğini söyledim. Bunları Özkök’ün anımsayacağını sanmıyorum.

“GEBERESİ KADIN ÇİLLER”: Bana yöneltilen bu kampanya ilk değil, hatırlarsanız 2008 Ağustosu’nda 1’inci Ergenekon iddianamesi yayınlandı. Kamuoyunu ciddi olarak meşgul eden iddialar ortaya atıldı: Türkiye Alevilerinin asker kökeninin başıymışım, o dönemin Genelkurmay Başkanı’na “sünepe” demişim, o zamanki Başbakana “Geberesi kadın Çiller” demişim, saçma sapan iddialarda bulunmuşum. Bunlar iddianamede yer alan konular. “Bu nasıl oluyor, Samanyolu Tv’yi izleyin” diye aradılar. İzledim, ben konuşuyorum ama ses benim değil! İddianamedeki metinler ben söylüyormuşum gibi konuşuluyor. Tahkik ettim ve mevcut savcıları mahkemeye verdim. Olay şu 1997 ’de, Hasan Celal Güzel benim Batı Çalışma Grubu olarak yazdığım yazıyı delil olarak göstererek beni DGM’ye verdi o yazıyı da ele geçirmiş, yayınladı. Ele geçmesi gayet doğal, çünkü yazı gizli bir yazı değil zaten. Söylüyoruz ki “aldığımız duyumlara göre Cuma hutbelerinde bazı imamların TSK aleyhine söylemler ifade ettikleri, laik rejime karşı görüşler ileri sürdükleri duyumları alınmaktadır.”

CAMİ BOMBALAMA ABD’DEN: (Cami bombalama, kendi uçağını düşürme gibi dehşet verici iddiaların sorulması üzerine) Biz kendimiz bir cami bombalama olayını tatbikat planlarına koymayız, bu söz konusu değildir. Biz bunu yapacak hainlerin üzerine gideriz. Ama ABD’de 1998 yılında aynı oyun oynanmıştır. Eskiden Türkiye’de görev yapan Graham Fuller ve Prof. Henry Beckley çıkıp ABD’de bir senaryoyu açıklamışlardır. Sözüm ona ’beyin fırtınası’ adı altında “Biz bir çalışma yapıyoruz, Türkiye’de bir kalkışma nasıl olur, biz bu durumda ne oluruz” demişlerdir. Bunu bir basın toplantısında yapmışlardır. Buraya gözlemci olarak, resmi olarak gönderilen askerler de protesto ederek ’böyle alçakça senaryo olmaz’ diyerek çıkmışlardır. Burası Afganistan, Irak değil. Biz müslümanlığa da, bütün dinlere de saygılıyız.


VATAN, 31 Ocak 2010





'Seminer emrini ben verdim'

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök: Seminer emrini ben verdim, Balyoz'dan haberim yok.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar'a konuştu: Seminer emrini ben verdim, Balyoz'dan haberim yok.

İşte o söyleşi;

Son olarak Balyoz Darbe Planı'nın mimarı olmakla suçlanan eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, "Açıklama yapması yurttaşlık görevidir" diyerek Özkök'ü açıklamaya davet etti.

Daha önce Ergenekon savcılarına ifade veren Özkök Paşa ise uzun süre sessiz kalmayı tercih etti. O sustukça yumruk sayısı arttı, darbeciler yerine onu suçlu ilan ettiler.

Herkesin konuşmasını merakla beklediği Özkök, nihayetinde suskunluğunu bozdu. Hilmi Paşa, sessiz kalmasının gerekçesini şöyle izah etti: "Emekli bir Genelkurmay Başkanı olmam ve mevzu bahis olayların benim görev zamanımda vuku bulmuş olması nedeniyle söyleyeceklerim bu konuya el atmış savcıları çok etkileyecektir. Soruşturma safhasının gizliliği de ihlal edilmiş olacaktır."

BEN DE MANGALDA KÜL BIRAKMAMAYI BİLİRİM

Özkök, şöyle devam etti: "Sıradan bir kişi olsaydım, söyleyeceklerimden sorumlu olmayacağımdan, ben de mangalda kül bırakmadan neler neler söyleyebilirdim. TV stüdyolarında kurulan mahkemelerde iddia makamını, savunmayı, savcıyı, avukatı oynardım. Ama takdir edersiniz ki emekli bir devlet adamı olarak bunu yapamam. Adil bir yargılamayı şu veya bu yönde etkilemek sadece zarar üretir."

Olayın içindeki taraflardan biri olarak konuşmasının yürütülen soruşturmaya zarar vereceği kaygısı, makul ve anlaşılabilir bir yaklaşımdır.

Ancak soruşturmanın mimarı olduğu iddia edilen orgeneralin her gün TV ekranlarında boy gösterdiği ve şahsına yönelik ağır suçlamaların yapıldığı bir süreçte her şeye rağmen cevap vereceği ve açıklık getireceği karanlık noktaların bulunduğu kanaatindeyim.

Israr karşısında Hilmi Paşa'nın Balyoz Darbe Planı'na ilişkin cevabı şöyle oldu: "Size söyleyebileceğim sadece şudur. Genelkurmay Başkanlığı bildirisinde hangi tür planın seminerinin yapılacağı açıkça yazılmıştır. Adı geçen emekli orgeneralin (Çetin Doğan) 26 Ocak tarihinde t24 İnternet Sitesi'nde yayımlanan beyanatında hangi plan unsuruna ağırlık verdiği belirtilmiştir. Seminerden haberim vardır çünkü yapılmasını genelkurmay başkanı olarak ben emrettim."

Sanıyorum Hilmi Özkök, bu ifadeyle Genelkurmay açıklamasındaki "Plan seminerinin gayesi, dış tehdide ilişkin olarak hazırlanan harekat planlarını geliştirmek ve ilgili personelin eğitimlerini sağlamaktır" cümlesine gönderme yapmak istiyor.

BELGELER CİDDİ BULUNURSA YARGI GEREĞİNİ YAPACAKTIR

Ama Taraf Gazetesi'nde yayınlanan bölümler, dış tehdit hazırlığının çok ötesinde iç siyaseti dizayn etmeye yönelik kanlı bir darbe planını andırıyor.

Böylesine kanlı bir eylem planına demokrat kişiliğiyle tanıdığımız bir komutanın izin vermesi mümkün mü? "Seminerin yapılmasını ben emrettim" sözüyle neyi kast etmiş olabilir?

Özkök, şöyle açıklık getirdi: "Seminer sonuç raporu gayet doğal olarak emreden makama hiyerarşik komuta kanalıyla sunulur. Bu raporu Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı karargahları inceler ve özetini komutanlara sunarlar. Basında yer aldığı şekilde suç sayılacak şeyler bana sunulmadı. Sonuç raporunda da bunların yer aldığını sanmıyorum. Esasen adı geçen emekli orgeneral de bunları reddetmektedir. Ama yıllar sonra ortaya çıkan bu belgeler ciddi bulunursa yargı tarafından gereği yapılacaktır."

Bu ifadelerde de çok tarihi mesajlar gizli. Üç noktada toplayabiliriz: 1-Taraf Gazetesi'nde yayınlanan plandaki unsurlar, bana gönderilen özet raporda yok. 2-Basına yansıyan bölümler doğruysa suçtur. 3-Yargı belgeleri ciddi bulursa gereğini yapar.

Ben gençliğin ne olduğu bilirim...

AĞIR İTHAMLARA CEVAP

Balyoz Planı üzerine basında o döneme ilişkin tartışma yaratan yazılar çıktı. Özkök Paşa söyle diyor:

"Bahsi geçen yazıları ben de okuyor ve ulusum adına derin üzüntü duyuyorum. TSK'ni özellikle zor dönemlerde yönetmenin talep ettiği

Yüksek Sevk İdare bilgisinden yoksun olanların bu tür davranışlarını zor da olsa hoş görmeye çalışıyorum."


VATAN, 1 Şubat 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Balyoz:"Zavallısınız! Yalanlarınız AKP’yi kurtaramayacak!”

İletigönderen ozan35 » Cmt Şub 06, 2010 0:28

Sanki israil ordusundan bahsediyor alçak yobazlar...



Anketlere göre balyoz TSK'yı vurdu

Türkiye'nin gündemini sarsan Balyoz Dar Planı iddialarının ardından 21 ilde 4568 denekle yapılan kamuoyu araştırması, basına yansıyan iddiaların halkın TSK'ya olan güvenine ciddi oranda sarstığını ortaya koydu.

Katılımcıların sadece yüzde 44,7'si TSK'yı güvenilir bulduğunu belirtti. İşte çıkan sonuçlar:

BİRİNCİ BÖLÜMÜ

Bu rapor, ANDY-AR Sosyal Araştırmalar Merkezi 'nin düzenlediği Türkiye Siyasi �Yerel Gündem Araştırması kapsamında Türkiye geneli sonuçlarını içermektedir.

Bu Araştırma; Uzman Araştırmacı - Stratejist Faruk ACAR koordinatörlüğünde gerçekleştirilmiştir.

ARAŞTIRMA RAPORU

OCAK �2010

I. AMAÇ

Bu çalışmanın amacı, Taraf Gazetesi'nin eski 1.Ordu Komutanı Org.Çetin DOĞAN önderliğinde gerçekleştireceğini iddia ettiği ''BALYOZ'' adlı harekat planının akabinde, TSK'nın halk nezdindeki imajı ve bu olayda siyasi partilerin tutumu, medyanın tutumu ve halkın olaylara bakışı neticesinde, seçmen eğilimlerini tespit etmek adına gerçekleştirilmiştir.

II. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Araştırma, CATİ araştırma tekniklerinden "Telefonla görüşme yöntemi" kullanılarak uygulanmıştır.

Araştırma; 21 İl'de toplam 107 noktada gerçekleştirilen anketlerin, %25'i kır özelliği taşıyan ilçe ve köy merkezlerinde yapılmıştır. Saha çalışması

27�31 OCAK 2010 tarihinde toplam 4.568 denek ile görüşme yapılarak tamamlanmıştır.

Çalışma, farklı sosyo�konomik ve sosyo�emografik gruba mensup kişilerden, yaş, cinsiyet eğitim, mahalle / semt kotalarına göre tesadüfi yöntemle seçilmiş, denekler ile görüşme yapılmıştır.

Yapılan bu araştırmada 0,95 güven aralığı içinde, hata payı +/- %2,0'dir.

DEMOGRAFİK BİLGİLER ( İL DAĞILIMI )

İLLER DENEK SAYI

İstanbul 592

Ankara 411

İzmir 403

Bursa 369

Adana 324

Antalya 297

Diyarbakır 281

Konya 243

Erzurum 229

Kayseri 204

Kocaeli 196

Mersin 175

Gaziantep 153

Samsun 148

Çanakkale 89

Denizli 85

Edirne 81

Sivas 78

Şanlıurfa 73

Trabzon 70

Zonguldak 67


TOPLAM 21 İL 4.568 DENEK

ANDY-AR Yön. Kur. Bşk. Faruk ACAR Analizi

�Taraf Gazetesi'nin geçtiğimiz günlerde yayına aldığı '' BALYOZ '' darbe planı iddialarına Türk halkı inanıyor. 27 Nisan e-muhtıra, Ayışığı, Sarıkız, Ergenekon kapsamında içeriye alınan emekli paşalar, AKP ve GÜLEN cemaatini bitirme planı ve son olarak BALYOZ darbe planı iddialarının Türk halkı nezdinde inandırıcılığı bu olay ile beraber had safhaya ulaşmıştır. Bu olayın gerçek olduğuna inanan kesim % 49,6 olarak karşımıza çıkmaktadır. Aksine bu olayın gerçek olmadığı görüşünü beyan edenlerin oranı ise % 30,4'tür.

�Genelkurmay Başkanı Org.İlker BAŞBUĞ'un konu hakkında yaptığı açıklamalardan Türk halkı tatmin olmuş görünmüyor. Org.İlker BAŞBUĞ'un şahsı beğenilir ve başarılı bulunurken, bu konuda yaptığı açıklamaların yeterli olmadığı görülmektedir. Açıklamalardan memnun olanların oranı % 35,3 iken, memnun olmadığını ifade edenlerin oranı ise % 39,4'tür.

�Türkiye'de araştırma tarihi süresince, en güvenilir kurum ezici bir çoğunluk ile % 90'ları bulan güvenilirlik oranı ile TSK olmuştur. Hatta bu oran BALYOZ'a kadar neredeyse yerini korumaktaydı. Fakat BALYOZ iddialarının akabinde araştırmamızda görüyoruz ki, TSK büyük bir güven sıkıntısı içerisine sürüklenmiştir. Vatandaş, bu olayda hoşnut olmadığı halde TSK'nın çok fazla yıprandığını görmektedir. Bu durumun bir an önce toparlanması gerektiği kanaatini taşımaktadır.

�Türk halkı, yine bu olaylar ile paralel olduğunu düşündüğü, TSK'nın siyasete ve yetki alanı dışındaki diğer konulara müdahalesinden oldukça rahatsızlık duymaktadır. Çok fazla gündemde olması nedeni ile bu tür sıkıntıların güncelliğini koruyor olduğunu beyan etmektedir

�Genelkurmay Başkanı Org. İlker BAŞBUĞ'un Türkiye'de darbeler dönemi bitmiştir açıklaması ile, İlker BAŞBUĞ'un şahsi olarak büyük bir beğeni topladığını görmekteyiz. Bununla bağlantılı olarak, vatandaş Türkiye'de artık darbe olmaz kanaatini benimsemiştir. Bu oran, % 69,4'tür.

�Hükümetin bu olayda, toparlayıcı ve sağduyulu davrandığına Türk halkı inanmıyor. Ancak ana muhalefet partisi CHP'nin tutumundan toplumun büyük bir kesimi çok daha fazla rahatsız olmuş görünüyor. Muhalefet partisi MHP ise Hükümet ve CHP'den daha toparlayıcı olmuştur kanaati yaygın görünmektedir.

�Türkiye'de medya ve basına büyük bir güvensizlik ile bakan Türk halkı, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı'nın Türk Büyükelçisi'ne yaptığı saygısızlıktaki, Türk medya ve basınının aldığı tavırdaki tutumunu çok beğenmiş ve akabinde yaşanan BALYOZ iddialarında da tutumundan gayet memnun görünüyor. Sonuç itibarı ile bu olayda puan kazanan alanın medya ve basın olduğu saptanmıştır.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=948560&title=anketlere-gore-balyoz-tskyi-vurdu
acaba şu yılların ilerideki tarih kitaplarındaki hali nasıl olur? iktidar atatürkçü kesimde olmazsa, muhtemelen ergenekon ve balyoz olduğu gibi yazılır... Peki yüz yıl önceki tarih doğru mudur? olduğu gibi midir? emperyalizme karşı olduğu ve birtakım çevreleri rahatsız ettiği için doğrudur. şimdi o yılları çarpıtmaya çalışan kesimlerin ortak bir noktada buluştuğunu görünce daha bir anlaşılıyor.
Kullanıcı küçük betizi
ozan35
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 17:40


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x