Diyanet'te 'Mele' dönemi!

Genel & Güncel Konular

Diyanet'te 'Mele' dönemi!

İletigönderen Halaskar » Çrş Ara 14, 2011 14:39

Diyanet’e 1000 kişilik yeni kadro

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet'e 1000 kişilik yeni kadro açacaklarını açıkladı.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, doğu ve güneydoğu illerinde toplumda sözü geçen, saygınlığı olan ‘mele’ denilen kişilerin sınavda başarılı olmaları kaydıyla, sözleşmeli imam hatip olarak Diyanet İşleri kadrosuna alınacağını belirtti. Bozdağ, “Bu bir defaya mahsus olarak kullanılacak bir düzenlemedir. 1000 kişilik kadro öngördük” dedi.DİYANET İşleri Başkanlığı, doğu ve güneydoğu illerine yönelik yeni bir proje başlatıyor. Diyanet, bölgede ‘mele’, genelde ‘molla’ denilen ve taşrada vatandaşların din konusunda görüşlerine başvurduğu isimleri kadrolarına katacak. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Bu kişileri analiz ettik. Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan, sözleri insanları durduran veya harekete geçiren insanlar. Bu kişilerin hizmetinden müftülük denetiminde yararlanmak istiyoruz” dedi. Bozdağ, “Diyanetin 2012’ye yönelik en önemli projesi” olarak değerlendirdiği çalışma hakkında şunları söyledi:
Bir kez

1000 kadro

“Doğu’da mele, bizim bildiğimiz tabirle molla denilen din eğitimi almadığı halde din bilgisi olan, toplum tarafından saygı gören isimler var. Bu kişilerden Diyanet Başkanlığı olarak istifade edebilmek için daha önce çıkardığımız kanun hükmündeki kararnamede bir düzenleme yaptık. Bu tip kişilerden, Diyanet tarafından yapılacak sınavda başarılı olmaları kaydıyla sözleşmeli imam hatip olarak yararlanmak istiyoruz. Bu bir defaya mahsus olarak kullanılacak bir düzenlemedir. 1000 kişilik bir kadro öngördük. Yaptığımız hesaplamalar 800 civarında ihtiyaç olduğu yönünde.”

Caferi hocalar alınacak

“Örneğin Iğdır ve Ardahan bölgesinde Caferiler var. Onlar arasında halk tarafından sevilen din adamları var. Onlardan da Diyanet olarak yararlanmak istiyoruz. Bir yılda bu kadroları toplumda sayılan, sevilen din adamları için kullanmayı düşünüyoruz. 4/B kapsamında sözleşmeli olarak görev yapacaklar. Sınavı Diyanet İşleri Başkanlığı düzenleyecek ve bu sınava girmek için yaş sınırı olmayacak. Gerekli analizleri yaptık. Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan, sözleri insanları durduran veya harekete geçiren insanlar. Bu kişilerin hizmetinden müftülükler denetiminde yararlanmak istiyoruz. Başkaları tarafından kontrol edilmeleri de böylece önlenecek. 6 ay hizmet içi eğitime tabi tutulacaklar. Doğu illerinde imam açığımız var. Atamaya rağmen gitmeyenler oluyor. Açığı da bölgenin insanlarından gidermiş olacağız.”

Türkiye’yi tanıtma projesi

“Süren bir başka projemiz daha var. Özellikle doğu illerinde görev yapan imam ve hatiplerin bulundukları illerin dışına neredeyse çıkmadığını tespit ettik. Şimdi batıdaki illerimizde bu kişileri hizmet içi eğitime alıyoruz. Seminerler, geziler düzenleniyor. Bulundukları bölgenin dışındaki hayatları ve insanları da tanımalarını istiyoruz.”

Toplumun ileri gelenleri

KURAN’da geçen bu kelime, toplumun ileri gelenleri, görüşlerine başvurulanlar, kendileriyle istişare edilenler, yönetici sınıf anlamlarına geliyor. Toplumların yapısına ve kabul ettikleri değer yargılarına göre ‘mele’ grubu farklı farklı olabiliyor. Maddeyi çok yüce sayan toplumlarda sermaye sahibi zenginler, devlet erkini önemseyen toplumlarda devlet adamları, faşist yönetimlerde tiranlar, askeri rejimlerde diktatörler, demokratik toplumlarda siyasetçiler, bürokratlar veya aydınlar olabilir. İslam toplumlarında mele grubu daha çok âlimler ve faziletli insanlar için kullanılıyor. ‘Melee’ kökünden türeyen bu kelimenin bir anlamı da ‘doldurmak’. Gözleri, manzaraya, güzelliğe, yüceliğe doldurmak bu kelime ile ifade edilir. Mele, “ileri gelenler, toplumun önünde olan kimseler” anlamına da geliyor.

http://www.muhalifgazete.com/27463-Diyanete-1000-kisilik-yeni-kadro.htm
Kullanıcı küçük betizi
Halaskar
Üye
Üye
 
İletiler: 51
Kayıt: Çrş Ara 14, 2011 14:29

Re: Diyanet'te 'Mele' dönemi!

İletigönderen bezgin » Prş Ara 15, 2011 15:10

Diyanet, ‘mele’ projesi için listeye Hizbullah’a yakın isimlerin sızmaması için önlem arıyor.
Diyanet’in endişesi Hizbullah

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın duyurduğu ‘mele’ projesi için bölgede etkin olan Nakşibendi, Kadiri ve Kürt kökenli Nurcu grupların dini liderleri arasındaki bazı isimlere öncelik verilecek.

Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaklaşık 2 bin camisinde kadrosu bulunmayan Diyanet, listeye Hizbullah’a yakın isimlerin sızmaması için önlem arıyor.

BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın açıkladığı Diyanet’te ‘mele’ dönemi projesinin detayları netleşmeye başladı. Diyanet, bölgede etkin olan Nakşibendi, Kadiri ve Kürt kökenli Nurcu grupların dini önderleri arasında yer alan bazı isimlere öncelikli olarak kadro verecek. Diyanet, Hizbullah’a yakın isimlerin ise sızma yapmaması için önlem arıyor. Diyanet’in bölgedeki yaklaşık 2 bin camisinde kadrosu bulunmuyor. Kadrosuz camilerin büyük çoğunluğunda din hizmetleri Hizbullah’a yakın din adamlarınca yürütülüyor. Hizbullah dışındaki cemaatlerin ise etkin oldukları kadrosuz cami sayısının 800 civarında olduğu tahmin ediliyor.

Caferilerden şartlı destek

Türkiye Caferileri manevi lideri Selahattin Özgündüz’den de projeye “Asimilasyon kaygımız giderilmeli” şartı geldi. Özgündüz, “50-60 caferi imamının kadroya alınması kabul edilemez. ‘Ya hep ya hiç’ anlayışındayız. Iğdır ve Ardahan’dan daha fazla din adamımız İstanbul, Ege ve Ankara’da. 70 milyonluk Türkiye’de 100 bin kadrosu varsa Diyanet’in 3 milyonluk Caferilerin de 5 bin kadrosu olmalı” dedi. Özgündüz şunları söyledi:
“Genel bütçeden Diyanet’e para ayrılması, benim verdiğim verginin bir kısmıyla bir tarafın beslenmesi anlamına gelir. Yani vergim bana hizmet olarak değil inkâr olarak dönüyor. Bir de bunun üstüne beni emrine alıp asimile etmesi kabul edilemez. Ancak asimilasyon kaygımız giderilirse, Sayın Bozdağ’ın açıkladığı projeye destek veririz, devlet bizim kurum bizim.

Yasal güvence isteriz

Caferiler olarak Diyanet’le müzakere etmeyi ve asimilasyon olmayacağının yasal güvenceye bağlanmasını istiyoruz. Yoksa kadro tahsisinin bir lütuf gibi gösterilmesi şık olmaz. Sayın Bozdağ, ‘toplumda saygınlığı olan insanlar’ diyor. Saygınlığı olmayan cemaatimize din hizmeti veremez. Cemaat hemen terk eder onu. Dolayısıyla az sayıda kişiye kadro vermek de aramıza fitne sokmaktır. Öteden beri bizim şartlarımızdan biri Caferi Diyaneti’nin kurulmasıydı. Ancak kaygılarımızın giderilmesi halinde tek çatı altında da oluruz. Bu bağlamda sınav şartını da yadırgamıyoruz, ancak sınavın kriterlerini beraber belirlemeliyiz.”

Memur olmak istemiyoruz

Iğdır Ehlibeyt Mektebi Başkanı ve Hüseyin Camisi İmamı Hüseyin Yeşil: Biz Diyanet’in memuru, sözleşmeli, sözleşmesiz çalışanı olmak istemiyoruz. Şia (Caferi) din adamları bugüne kadar yıllardır böyle yaşamıştır. Çünkü memur olursa hocalık özelliğini kaybeder. Onun için bu konunun iyi düşünülmesi lazım. 1998 yılından bu yana sürekli karşımıza çıkıyor. Biz bunu bir psikolojik baskı olarak değerlendiriyoruz. Böyle bir talebimiz yok. Lütfen bizi rahat bıraksınlar.

Karşı değiliz ama özerk yapı şart

Mustazaf-Der Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yılmaz: Diyanet İşleri’nin ve imamların bağımsız olmasını istiyoruz. Özerk bir yapı olması lazım. Medrese çıkışlı melelerin ekonomik sıkıntıları var. Diyanet İşleri kadrosuna alınmasına olumlu bakıyoruz. Ancak, kendisine yakın gördükleri meleleri mi yoksa bağımsız olanlar mı alınacak? Gerçekten okumuş eğitim almış, birçok imam hatipliden daha İslami eğitimi olduğu gerekçesiyle değerlendirilmek amacıyla alınıyorsa destekleriz. Ancak, resmi ideolojiyi halka dayatmak amacıyla böyle bir proje varsa karşı çıkarız. Bu nedenle kuşkuyla yaklaşıyoruz. Bu hamur daha çok su çeker. Önümüzdeki günlerde belli olur.

İhtiyaç olan her bölgeye

BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, “Doğu ve güneydoğu illerinde saygınlığı olan, ‘Mele’ denilen kişiler Diyanet kadrosuna alınacak” sözlerine Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan (DİB) yanıt geldi. Uygulamanın sadece Doğu veya Güneydoğu Anadolu bölgesine münhasır olmadığını kaydeden DİB, olayın “Mele alımı” olarak sunulmasını da doğru bulmadı. Diyanet’ten dün yapılan açıklamada şunlar vurgulandı: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 1960’lı yıllardan itibaren bu alanda kendini yetiştirmiş olanlar, belirlenen kriterler çerçevesinde yapılan sınavlar sonucunda istihdam edilegelmiştir. Bu uygulama, sadece Doğu veya Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne münhasır olmayıp, ihtiyaç duyulan tüm bölgelerde uygulanacaktır. Caferi vatandaşlarımızın cami hizmetlerini yürütmek üzere daha önce benzer bir düzenleme yapılmıştır. Bu uygulama müracaat edecek Caferi vatandaşlarımız için de geçerlidir. İstihdam edilecek personelde, Devlet Memurları Kanunu’nda memur olarak atanabilmek için gereken nitelikler aranacaktır.”

CHP: Çok büyük yanlış

ESKİ müftü ve CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, “mele” projesine tepki göstererek, “İslam tarihinin en büyük yanlışlarından biri olur. AKP, Allah’tan korksun. Dinin, diyanetin ve siyasetin genetiğiyle oynamaktır, atılmak istenen adım” dedi. Özkes, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Açıklanan 1000 kadro projesi, eğitimli İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi mezunlarının by-pass edilmesidir. AKP’nin bölgedeki oy stratejisinin bir taktiğidir. AKP iktidarı Diyanet’i açılımlar koordinatörü olarak görüyor” diye konuştu.

Bağımsız olmaya devam edeceğiz

Kars’taki Caferilerin dini lideri Seyit Ahmet Erdem: Diyanet diyor ki, ‘Seni ben kabul ettim ama bana benzeyeceksin.’ Bunun manası budur. Türkiye’de camilerimizi biz kendimiz yaptırmışız. Devletin hiçbir katkısı olmamıştır. Bizim camilerimiz bağımsızdır, bağımsız olmaya da devam edeceğiz. Böyle bir çerçevede biz böyle bir kadroya girmeyi kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Her şeyden önce bize Caferilik eğitiminin sunulması gerekiyor. Ondan sonra Caferi fakültelerinden mezun olduktan sonra yasalar düzenlenir. Ve orada Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Caferilik adı altında bir daire tahsis edilir. O açıdan onların altyapısı yapılmadan böyle bir kadroya karşıyız. Bazıları girebilir ama onlar da girdiği zaman bizden kopmuş olacaklar. Kardeşçe yaşamışız, kardeşçe yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bu önerinin bu dokuyu bozacağı yönünde şüphemiz vardır.

Okan KONURALP / Hürriyet, 13 Aralik 2011
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Diyanet'te 'Mele' dönemi!

İletigönderen bezgin » Cum Ara 16, 2011 16:21

Mele, molla, tasavvuf, istismar / Arslan TEKİN

“Mele”, “molla”nın Güneydoğu’muzda söylenişidir. “Molla” Farsçadan geçmiştir ama aslı Arapçadır; “mevlâ”dan gelir. Osmanlılar ise “monla” yazmışlar, “molla” okumuşlardır!
Güneydoğu’da medreseler ünlüdür. Şimdiki durumu bilmiyorum. Bir akrabam da kim nasıl aklına sokmuşsa 1960’lı yıllarda, Yozgat’tan Muş’un bir köyüne medresede okumaya gitmişti. Anlatırdı... “Ekmek bulamazdık, su bulamazdık, 15 günde bir yıkanırdık. Yatacak yerimiz yoktu.” Bu durumda ne okuyabilir, ne öğrenebilir? Okudukları nedir zaten? Zamanın çok gerisinde kalmış fî tarihinin usûlü... Bu akrabam sonra dışarıdan İmam Hatip Lisesini bitirdi, imam oldu... Uzun yıllar Fransa ve Almanya’da da imamlık etti. Kendisini hakikaten yetiştirenler olur. Böyle kaç kişi çıkar?
Halk içinde sözü dinlenen “hocalar”ı kadroya almak istiyorsunuz ama, adamı bir de imtihana tâbi tutmaktan bahsediyorsunuz. “Sözü dinlenen” diyorsunuz... Bu insanlar ya imtihanı veremezse... Onun için çok kişi müracaat etmeyecektir.
Belki Hizbullah gibi siyasî gaye güdenler “mele” kadrosunu fırsat bilebilirler! İşte sana meşru bir Hizbullah...
İmam Hatip ve ilâhiyat fakültesi mezunları iş aş derdindeyken, halk hocalarını kadroya katmakla neyin peşindesiniz?
Sıralı eğitim görmeyenler daha çok kıssalarla vaaz verirler... İpe sapa gelmez örneklerdir. Pek çoğunda hurafe, İsrailiyat iç içedir.
Halkı hurafelerden kurtaralım derken daha batırmayalım...
Bu sevdadan dönmeli hükûmet... Eğer ısrar ederseniz “badeciler”in önüne geçemezsiniz!

***

“Tasavvuf” ve “istismar” arasındaki ince çizgiyi göstermek için size birkaç örnek yazacağım:
Şu sözler tasavvuf ehli olduğu belirtilen bir zata aittir ve bir kitapta yazılıdır:
“Hazreti Resulullah sallahi aleyhi ve sellemden bana gelinceye kadar bu tecelliye kimse mazhar erişmedi. Ben rahmeti rahmanın tecellisine mazharım. Benden şer beklemeyin.” (s. 56)
Bu söz karşısında müridin söyleyeceği bir şey yoktur. Çünkü Peygamber Efendimizden sonra Hakk’ın tecellîsi kendisinde... Mürit “Olur mu öyle şey!” dese çarpılır!
“Şam, Bağdat, Mısır, birisi Sudan, biri saikadan (yıldırım), biri de hareket-i arzdan (deprem) harap olacaktır. Türk kavmi ebabil kuşu (hava kuvvetleri) ile helâk olacak. Türk tanassur edecek (Hristiyanlaşacak).” (S. 30)
Kur’ân-ı Kerim’de birçok âyette gaybı yalnız Allah’ın bildiği buyrulur: “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir.” (Neml, 65)
Yukarıdaki sözler “şirk” değil mi?

***

Şimdi ne şaşırın, ne küçük dilinizi yutun... Adamlar durup dururken badelemiyorlar! Ve durup dururken kimileri de badelenmeye “arzulu” olmuyor!
“Rüyada büyüklerle münasebet-i cinsiyede bulunmak, ileride ondan feyz alınacağına işarettir. O hal ruhun ruha ilkahıdır.” (s. 182)
“İlkah” kelimesini açın sözlüklere bakın!
Adam rüyada gördüğünü hayatta tatbik ederse daha büyük sevap alacağını düşünmez mi?!
Bir yerde “Büyük Zat” diyor:
“Evvela kahvehane, sonra meyhane, sonra kârhane.” (s. 182)
Bu cümle için şeyhinin kitabını hazırlayan kişi parantez açıp şu notu düşüyor:
(“Herhâlde bu misallerle maneviyatta da zevk basamaklarının mevcudiyetine işaret ettiler.”) (s. 182)
Rüşvete teşvik:
“Kur’an’ın bir mektubî bir de gayrı mektubî kanunları vardır. Yerine göre bilhassa bu zamanda polisin eline 5 lira sıkıştırmak gibi.” (s. 182)
Burada “mektubî” “yazılmış” anlamınadır. Zat-ı Muhterem rüşveti Kur’ân-ı Kerîm’in yazılmamış kanunu kabul ediyor!
“Tasavvuf”la “istismar” arasında nasıl ince bir çizgi olduğunu gördünüz.

***

Geçen gün Ülke TV’de Sadık Yalsızuçanlar’ın “Açık Deniz” programında tanıttığı kitaplar arasında “türbedar” şeyh hakkındaki bu alıntı yaptığım kitap da vardı. Yalsızuçanlar, elbette içini bilmeden yayıncısına güvendiği için kitabı tavsiye ediyor. İçini bilse benim açtığım tartışmayı muhakkak kendisi açar. Karşısında konuştuğu isim Türk’ün ak yüzü Yunus Emre üzerine çalışmalarıyla yakından tanıdığımız Dr. Mustafa Tatcı’dır. Mustafa Tatcı, “tasavvuf” ve “istismar” meselesini Türkiye’de en iyi ayıracak bir ilim adamıdır. Köşemize bir açıklama gönderir, “istismar” meselesini izah ederse, hepimiz aydınlanmış oluruz.

16 Aralık 2011, Yeniçag, Arslan TEKİN
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Diyanet'te 'Mele' dönemi!

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Nis 04, 2012 20:06

VİP imamlar ve meleler geliyor

Diyanet, Osmanlı'dan kalma büyük camilere 333 başimam, 450 başvaiz atayacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı, yeni teşkilat yasası uyarınca, aralarında Sultanahmet, Süleymaniye, Selimiye, Fatih, Eyüp Sultan gibi camilerin de bulunduğu Osmanlı'dan kalma camiler için 333 başimam, 450 de vaiz atayacak. Atamalar, Kuran-ı Kerim, dini bilgiler, hitabet ve etik ilkeler konularında yapılacak sözlü mülakatlarla yapılacak. Diyanet ayrıca, 3 bin imam hatip, müezzin kayyım, 1000 tane de mele atayacak. Hükümetin terörle mücadelede yeni stratejisi olan meleler, en fazla Diyarbakır’da görevlendirilecek.

Diyanet taşra teşkilatında boş bulunan başimam-hatiplik kadrolarına A grubu camilerde 6 yıl görev yapan ve hafız olan imam hatipler arasından naklen alım yapmak üzere sözlü “başimam-hatiplik sınavı” yapacak.

Sınava katılacakların temel ve özel yeterliliklerinin tespitinde, başkanlığın internet sitesinde yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatında din hizmetlerini yürütenlerin temel ve özel yeterlik ölçütleri esas alınacak.

Adaylara yüzde 70’i Kuran-ı Kerim, 20’si dini bilgiler ve yüzde 10’u hitabet ve etik ilkeleri konularından olmak üzere çeşitli konularda sorular yöneltilecek.

Halen büyük camilerde görev yapan imamlar, yeni uygulamayla sınava tabi tutulacak. İmam eğer sınavda başarılı olursa camisinde kalmaya devam edecek. Başarılı olamazsa, yerini bir başka arkadaşına bırakacak. Diyanet ayrıca, 450 tane de başvaiz alacak. Başvaizler de, başkanlık teşkilatında vaizlik ve üstü görevlerde en az 10 yıl görev yapmış kişilerden seçilecek. Başimamlık sınavı gibi sözlü yapılacak sınavda adaylara Kuran-ı Kerim, Arapça, dini bilgiler, hitabet, etik ilkeleri ve mevzuat olmak üzere 4 farklı alandan sorular sorulacak.

Diyanet’in yeni kadro hareketi çerçevesinde ayrıca KPSS puanları esas alınarak, 3 bin boş kadroya imam hatip ve müezzin-kayyım ataması yapılacak. Diyanet’in bir süre önce gündeme getirdiği sözleşmeli “mele” alımında önemli bir aşama kaydedildi. Bu kapsamda 200’ü Kuran kursu öğreticisi, 800’ü de imam hatip olmak üzere 1000 kişilik mele kadrosu doldurulacak. Başvuru yapan adayların herhangi bir terör ve dolandırıcılık suçuna karışmamış olmaları, en az ilkokul mezunu olmaları, herhangi bir kamu kurumunda çalışıyor olmamaları, SGK’den emekli aylığı almamaları gerekiyor.

Cumhuriyet, 4 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x