Mahmur'a üçlü ziyaret

Irak, Türkiye ve ABD’nin üst düzey yetkililerinden oluşan bir heyetin, önümüzdeki günlerde Mahmur kampını ziyaret edeceği bildirildi.

Irak, Türkiye ve Amerikalı üst düzey yetkilerinden oluşan ortak bir heyet Mahmur kampını ziyaret edecek. Heyetin kamptaki Kürt mültecilerden Türkiye’ye dönmelerini isteyeceği kaydedildi.

http://haberiniz.com/index.php?option=c ... Itemid=175

---

11 bin Mahmurlu geliyor

Açılımda hedef Mahmur Kampı'nın boşaltılması. İçişleri Bakanlığı, kamptaki 11 bin mültecinin yüzde 70'inin kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğunu belirledi. Mültecilerin eve dönüşünü kolaylaştıracak yeni düzenlemeler yapılacak; vatandaşlık, iş, eğitim ve sosyal yardım sağlanacak.

Hükümet, Kürt açılımında yeni adımı Mahmur Kampı üzerinden yapacak. Kamptaki 11 bin mültecinin yüzde 70'inin kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğunu belirleyen İçişleri Bakanlığı, eve dönüş için gereken hukuki ve sosyal altyapı konusunda inceleme yapıyor. Mültecilerin askerlik, evlenme ve vatandaşlık durumlarını mercek altına alan bakanlık, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ile koordineli olarak çalışıyor.

Geçen hafta AKP Siyaset Akademisi'ne katılan Beşir Atalay, basına kapalı bölümde, Mahmur ile ilgili gelişmelerin birkaç ay içinde tamamlanacağını açıklayarak, 'Mahmur'daki 11 bin insan çok berbat koşullarda yaşıyor, büyük kısmı terörist değil, ama orada terör üreten bir ortam var. Bu sorunu yakında çözeceğiz' dedi.

IRAK'LA ANLAŞMAYA VARILDI

Mahmur Kampı üzerindeki çalışmalarını sonuçlandırma aşamasına gelen hükümet, Irak ve Bölgesel Kürt Yönetimi ile hemen hemen anlaşmaya vardı. Yapılan ilk incelemede, Mahmur'da 11 bin mültecinin yaşadığı, bunların yüzde 90'ının TC vatandaşı olduğu belirlendi. TC vatandaşı olmayan Kürt mültecilerin Irak'ta kalması, Irak hükümetince uygun bulundu. Geriye kalan mültecilerin evlilik, yaş, cinsiyet ve vatandaşlık statüsünü mercek altına alan İçişleri Bakanlığı, hukuki tabloya odaklandı.

Mahmur'un sadece yüzde 30'unun 18-60 yaş arasındaki yetişkinlerden oluştuğunu saptayan bakanlık, kamptaki yaşamdan memnun olmayan mültecilerin kendilerine güvence verilmesi halinde Türkiye'ye dönmek istediklerini ortaya koydu. Buna göre izlenecek yol haritası şöyle:

ASKERLİĞİ GELENE KOLAYLIK

- Türkiyeli mültecilerin Mahmur Kampı'nda doğan çocuklarına 'TC vatandaşlığı' statüsü verilecek.

- Kampta Iraklı kadınlarla evlenen erkeklerin çocukları da Türk nüfus kayıt sistemine geçirilecek.

- Irak vatandaşı olan kadınlar da Türk vatandaşı olabilecek.

- Askerlik çağındaki mültecilerin Türkiye'ye dönmesi halinde, apar topar askere alınmasını önleyecek hukuki güvence sağlanacak.

DESTEK FAK-FUK FON'DAN

- Türkiye'ye getirilecek TC vatandaşları, öncelikle ailelerinin yanına yerleştirilecek.

- Bu insanların yaşamını idame ettirmesi için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Destek Fonu'ndan destek sağlanacak.

- Mültecilerin, iş ve sağlık güvencesine kavuşturulması da 'eve dönüş' stratejisinin temel unsurlarından biri olacak.

- Mahmur Kampı'nda doğan ve kaldıkları süre boyunca burada eğitim gören çocukların Türkiye'deki eğitim sistemine adapte olması için kademeli bir çalışma yürütülecek.

- Hazırlık sınıflarında Türkçe bilmeyen çocuklara öncelikle Türkçe öğretilecek.

ÇÖZÜM BİRKAÇ AY İÇİNDE

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, AKP Siyaset Akademisi'ne geçen hafta katılarak, önemli bilgiler verdi. Basına kapalı bölümde Mahmur Kampı'nda birkaç ay içinde çözüme ulaşılacağını söyleyen Atalay, 'Mahmur'daki 11 bin insan berbat koşullarda yaşıyor. Bunlar çatışma ortamından kaçan insanlar. Büyük kısmı terörist değil, ama orada terör üreten bir ortam var. Bu yüzden terörle mücadelede başarılı olunabilmesi için Mahmur'un tamamen boşaltılması gerekiyor. Mahmur, önceliklerimiz arasında. Buradaki mültecilerin yaşları, cinsiyetleri, vatandaşlık durumlarına göre çalışma yapılıyor' dedi.

ANLAMAK SEVMEKTİR

Terör örgütünde ciddi bir çözülme ve Güneydoğu Anadolu'da rahatlama olduğunu kaydeden Atalay, 'Oradaki insanlar artık diğer bölgelerdeki insanlar gibi rahatça yaşamak istiyor. Anlamak sevmektir, anlarsanız mutlaka masumiyet vardır' yorumunu yaptı.

Atalay, demokratik açılım sürecinde muhalefetin şehit ailelerini kullandığını savunarak, 'Muhalefet sürekli tahrik ediyor. Elimizde bilgi var, kimin kimle bağlantılı olduğu konusunda. DTP, büyük bir sorumsuzluk içinde hareket ediyor' dedi.

Atalay, farklılıkların ayrışma değil, zenginlik kaynağı olduğunu belirterek, 'Farklılıklar güzeldir, farklı dilleri olan milletler huzurla yaşayabiliyor. Ancak bilinmelidir ki, Türkiye üniter bir devlettir, resmi dili Türkçe'dir. Açılımın bazı unsurlarında bazı çıkışlar olacak' diye konuştu.

http://haberiniz.com/index.php?option=c ... Itemid=214

Mahmur'dan gelen teröristler Bayburt'a mı yerleştirilecek?

2008 yılı başları..

Bayburt’un Çayıryolu beldesi sakinleri, belediye hoparlöründen bir anons işitir:

-Sayın Çayıryolu sakinleri, beldemize 100 bin lira bağışta bulunan inşaat şirketine teşekkür ederiz!

Çayıryolu sakinleri, bu hayırseverliğin sebebini soruşturmaya başlar. Derken Bayburt Defterdarlığı’nın 239 bin 879 metrekarelik arsa satacağını, arsanın da kendi beldeleri içinde olduğunu öğrenirler.

14 Temmuz 2008 tarihinde yapılacak ihalenin bedeli, 1 milyon 250 bin liradır. Açık teklif usulü ile yapılacak ihaleye katılmak için 375 bin lira geçici teminat yatırmak gerekmektedir.

Söz konusu arsaya 220 konut, 3 fabrika bir okul ve bir cami yapacağını söyleyen firma, ihaleye katılmamıştır.

İhale 20 Ocak 2010 günü tekrar yapılacak. Bu arada ihale yapılmadığı halde, bölgede şantiye kuran şirketin faaliyetleri Bayburt valisi tarafından durduruldu!

Defterdarlığın, satışa sunduğu arazi ise köyün merası! Kanuna göre meraların vasfı değiştirilemiyor. Yani Mera Kanunu da ihlâl ediliyor.

* * *

Yine 2008 başları.

İstanbul’dan gelen iki gazeteciden kadın olanı, ABD’nin resmi yetkilisi gibi konuşarak, Kuzey Irak’taki Mahmur kampı sorumlusuna, “Kampa iki bin kişi daha alacaksınız. ABD bu işi bitirecek, Kürt devleti kurulacak” demektedir.

Mahmur kampında o sırada 10 bin kişi vardır. Katılacak olan iki bin kişi Kandil’den gelecek olan PKK’lılardır. Mahmur kampı dışında bölgede beş kamp daha vardır ve toplam nüfusları 30 bine yaklaşmıştır.

* * *

Çayıryolu sakinlerinden biri, şüphelenmiştir. 400 hanesi bile bulunmayan, köy iken belde ilan edilmiş, eski adı Sünür olan bu köyde yapılacak 220 konutta kim oturacak, kurulacak fabrikada kim çalışacaktı. Çevre köylerden gelenlerle birlikte köydeki iki okulda okuyan ilkokul öğrencilerinin sayısı 381 idi. Yani beldenin okul ihtiyacı da yoktu.

Köy derneğine, “Size bu konutları pazarlamak, satmak için başvuran oldu mu?” diye sorar, “hayır” cevabını alır. Bu köyde herkesin evi, yurdu vardı.

Sorup soruştururken bir toplantıda AKP’li bir yetkili, kolundan tutup kendisini bir köşeye çeker. Der ki, “ABD, Trabzon limanını istiyor. Trabzon’u içerden karıştırmak istediler, beceremediler. Üstelik Genelkurmay Başkanı, Trabzon’da yaptırdıkları askeri limanda demirleyen Oruç Reis firkateyninde basın toplantısı yaptı ve herkese Trabzon’u ne kadar önemsedikleri konusunda önemli bir mesaj verdi. Bayburt’un Çayıryolu beldesi, stratejik olarak Trabzon’a hakim bir mevkidedir. Türbesi sizin beldede olan Akkoyunlu Kutlu Bey, Pontus devletini burada kurduğu devlet ile devamlı rahatsız etmişti. Fatih Sultan Mehmet de Trabzon’un fethi için bu güzergâhı kullanmıştı. Şimdi Trabzon’u rahatsız etmek için sizin köye Mahmur kampından getirilecek 1500 kişi yerleştirilecek. Böylece PKK’nın Karadeniz’e açılma stratejisi gerçek olacak. Konya’da da aynı sıkıntı var. Sizin köydeki 220 konutluk projenin parasını Dünya Bankası veriyor. Şimdilik kimseye bir bilgi verilmiyor ama plânlanan budur. Haberiniz olsun.”

* * *

Konuyla ilgili MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, “Mahmur Kampı, teröristlerin Türkiye gelişinde bir ara transfer istasyonu olarak kullanılacak” iddiasında bulunmuştu ve “Mahmur Kampı’ndan Türkiye’ye getirilecekler için özel yerler inşa edileceğini” açıklayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı suçlamıştı.

Kamuoyunun bilgisine sunulur!


Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 13 Ocak 2010

Trabzon'a hâkim bir dağda yeni bir köy kurmak!

“Mahmur’dan gelecek teröristler, Bayburt’a mı yerleştirilecek?” başlıklı yazım ile ilgili olarak dört kişi telefonla aradı, iki kişi ise mesaj geçti.

- Bayburt Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Abdurrahman Polattimur, haberin kaynağını sordu; açıklayamayacağımı çünkü kaynağa söz verdiğimi söyledim. (Aslında haber tek kaynaklı değildir. Dört kaynak kişi vardır.)

O da “haberin aslı astarı yok” diye cevap verdi. MHP Bayburt İl Başkanı Suat Karapınar, iddiaları iki ay öncesinden duyduklarını ve olayı araştırdıklarını belirterek çoğaltarak Bayburt’ta dağıtılan yazımdan dolayı teşekkür etti.

- Bayburt Yönetici Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Salim Arslanhan, konuyla ilgili verdiğim bilgilerin doğru olduğunu belirtti ve “Sadece ihaleye çıkarılan Bayburt’taki arsa, mera değil hazine arazisidir” dedi. Arslanhan, olayın Mahmur kampından geleceklerle ilgisini ise duymadığını söyledi.

- Bayburt AKP milletvekili Fettani Battal, ihale boyutuyla ilgili verilerin doğru olduğunu, kendisinin de ilgili şirketin yöneticisinin özellikle Çankırı’daki faaliyetleri dolayısıyla Bayburt’taki tüm yetkilileri uyardığını, Mahmur boyutunun ise bir dedikodu olabileceğini söyledi. Fettani Battal, “Söz konusu kişi, Bayburt’un Çayıryolu beldesine 220 konut yaptırmak istediğini söyleyince, arkadaşlar arasında, ‘Yoksa buraya Mahmur’dan gelecekler mi yerleştirilecek’ sözü söylenmiştir. İddia, buradan kaynaklanmış olabilir” dedi.

* * *

Mahmur kampı ile ilgili iddianın bir kaynağı, önceki yazıda belirttiğim gibi “AKP’li bir yetkili” dir. Ve olayı soruşturmakta olan bir Bayburtluya şaka yollu değil uyarmak amacı ile ve bir köşeye çekilerek; ABD’nin Trabzon Limanını istemesi ile bağlantı kurularak söylenmiştir. Her ikisinin ismi de bizde saklıdır.

Bayburt’un dağlarında, kimsenin konut talebi olmadan 220 konutluk yeni bir yerleşim birimi kurmak fikrini ciddiye almak zorundayız. Kaldı ki Birleşmiş Milletler, Mahmur kampından göç edecek olanlara Türkiye’nin yerleşim birimi kurmasını istiyor. İçişleri Bakanı’nın da bu yönde hazırlıklar yapıldığı yolunda açıklaması var!

220 konut demek, Trabzon’a hâkim bir dağda, 1500 nüfuslu yeni bir köy kurmak demektir. Mahmur’dan gelenler değilse kim yerleştirilecek bu yeni köye?

* * *

Mesajlardan biri “Kürde düşmanlık yapacağına, askerinizin kafasına çuval geçiren Amerika’ya karşı bir şeyler yap, he he” şeklinde!

Biz bu olayı açığa çıkarmakla Avrupa ve Amerika’daki fonların Türkiye’de hangi projeler için kullanılmakta olduğunu Türk halkına gösteriyor, böylece Türk’e düşmanlık güdenlerin plânlarını açıklayıp kendi işimizi yapmış oluyoruz. Biz kimseye düşmanlık gütmüyoruz.
Diğer mesaj ise “Trabzonlu bir vatansever” den:

“Kürt açılımı denilen bu süreç, ABD’nin Kürt devletini ilan edip, hâmiliğini de Türkiye’ye vererek Avrasya’ya hakim olmak projesi doğrultusunda, zaman kazanmaya çalıştığı bir süreçtir. Çünkü, işler istenildiği gibi yürümüyor. Havalarını alacaklar.”

* * *

Biz konuyu duyurmakla Bayburt ve Trabzon halkını, bu tür projelerin arkasında yatan emelleri iyi araştırmak gerektiği noktasında uyarmış olduk. Gerisini Bayburt ve Trabzon’un vatansever evlâtları düşünecektir.


Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 15 Ocak 2010

Hollanda istihbaratı Bayburt'u neden bu kadar seviyor?

Bayburt’un Trabzon’a hakim bir mevkiinde kurulacak 220 konutluk yerleşim birimi ile ilgili yazılarım Bayburt basınını da harekete geçirdi.

Yazılarımda isim belirtmemiştim. Bayburt Postası, söz konusu yatırımı yapacak olan işadamı Mahmut Yıldırım ile bir görüşme yaptı.

Yıldırım, Hollanda Devlet Bankası’ndan 2 yılı ödemesiz olmak üzere, 12 yıl vadeli, 140 milyon euro kredi aldığını, Çayıryolu’nda küçük bir megakent kurmak istediğini söyledi ve şu bilgileri verdi:

“6 fabrika var projede: Günlük 500 ton kapasiteli un fabrikası, yine günlük 250 ton kapasiteli yem fabrikası, günlük 2 bin 500 çift ayakkabı kapasiteli ayakkabı imalat fabrikası, tekstil, mobilya ve beton imalat fabrikası. 200 yataklı ve tam teşekküllü hastane. 60 derslik kolej, aynı yapı içerisinde 3 lise, bir ilköğretim ve bir ana okulu olmak üzere dev bir eğitim kompleksi. Bayburt Üniversitesi’ne bağlı olmak ve devlete hibe edilmek üzere tıp fakültesi. İçinde kayak pisti barındıran, 4 yıldızlı bir turistik otel. İdari binalar, cami, spor kompleksi, 220 konutluk yaşam alanı/lojman, alışveriş merkezi. Ve belediyeye devredilmek üzere 2 adet bölünmüş yol ve belediye hizmet binası.”

Yıldırım, “Kim ne dersen desin, 15-20 gün içinde proje başlayacak” diyor ve ekliyor: “Mart’a kadar hafriyat işleri bitirilecek ve Mart’ta inşaat başlayacak.”

1500 işçinin çalışacağı şantiyede 2 yıl içerisinde proje bitirilecek..

Proje ihalesini merkezi Ankara’da olan Kayaoğlu İnşaat almış. Diyarbakırlı İşadamı Aziz Kaya’ya ait firma, projeye başvuran 75 firma arasından tercih edilmiş. Mahmut Yıldırım, ihale ve sözleşme şartlarını sadece Kayaoğlu İnşaat’ın yerine getirdiğini, bu sebeple de projeyi bu şirkete vermeye karar verdiklerini söylüyor.

Yıldırım, görüşmenin sonunda “it ürür, kervan yürür” diyor. Evet biz de aynı kanaatteyiz!

* * *

Çayıryolu Beldesi Belediye Başkanı Necdet Okur ile de Bayburt Ajansı bir görüşme yapmış.

Okur, “20 Ocak’ta ihale olacağı iddiası var. Bu konudan bizim haberimiz yok. Bu konu doğru olsaydı bizim mutlaka haberimiz olurdu, ancak bizde böyle bir bilgi yok. Bu yazıyı yazan kimsenin tarih bilgisinden de şüphe ederim” demiş.

Projenin sahibi “15-20 gün içinde iş başlayacak” diyor ama belde belediye başkanı, bundan habersiz olduğunu söylüyor ve sonra da sanki kendisine bir suçlama yöneltmişiz gibi bizim tarih bilgimizi sorguluyor. Konu ile ilgili tarihi ve stratejik değerlendirmeyi yapan kişi AKP’li bir yetkilidir ve bizim bilgilerimize göre de doğruyu söylemiştir.

* * *

Konu, bu da değildir. Konu, Hollanda Devlet Bankası’nın Bayburt’a yapılacak bir yatırıma neden “2 yıl ödemesiz olmak üzere, 12 yıl vadeli, 140 milyon euro” kredi verdiğidir.

Hollanda’nın yüzölçümü 41 bin 526 kilometre karedir. Konya kadar toprağı olan bir devlet yani. Ve bu tür ülkelerde, ister devlet bankasından olsun, ister özel bankadan olsun yabancılara verilecek kredilerde istihbarat servisinin tavsiyeleri ile hareket edilir. Bir de ABD, kendi adını karıştırmak istemediği projelerde Dünya Bankası’nı, IMF’yi veya Hollanda, Norveç gibi ülkeleri “dublör” olarak kullanır.

Özetle dünyada bütün para kaynakları kontrol altındadır.

Acaba Hollanda istihbaratı, Bayburt’ta ne yapmak istiyor? Bayburt’u kalkındırmak ve güzelleştirmek mi? Bayburt sevgisinin bir sebebi olmalı değil mi?


Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 16 Ocak 2010