Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Ce

Kitapları bu bölümde tanıtabilirsiniz.

Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Ce

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ağu 20, 2010 11:17

Resim

Kitap Hakkında:

Emniyet Teşkilatının efsanevi ismi, Susurluk sürecinde cesur duruşuyla gerçek bir kanun adamı tavrı gösteren Hanefi Avcı yine doğru bildiklerini söylemeye devam ediyor. Ucunun kime dokunduğuna bakmadan, yalnızca ülkesine karşı vicdani sorumluluğunu yerine getirmek için son dönemde yaşananların iç yüzünü kamuoyuna açıklıyor.

Kitap iki bölümden oluşuyor. Devlet başlıklı ilk bölümde, yıllarca devlete hizmet etmiş bir güvenlik görevlisi olarak geçirdiği fikirsel dönüşümü, bu dönüşüme neden olan olayları okurlarla paylaşıyor. Bu fikirsel dönüşümün sonucunda Avcı artık, uzun yıllar mücadele ettiği, sisteme muhalif grupların demokratik ve sağlıklı bir sistemin olmazsa olmazı olduğuna, farklı fikir ve düşüncelerin topluma zarar değil, ancak bir zenginlik katacağına, güvenlik sorununa indirgenen Kürt sorununun ancak demokratik hak ve özgürlükler alanının genişletilerek siyasi yollarla çözümlenebileceğine ve ordunun batılı ülkelerde olduğu gibi siyasetin dışında kalarak güçlü bir ordu olabileceğine inandığını açık yüreklilikle ifade ediyor. Avcı, bu kitabı yazmaktaki önemli amaçlarından birinin, böyle köklü bir değişim yaşamasına neden olan mesleki tecrübelerini aktararak, çok geniş bir kriminal yelpazede çalışmış olmanın verdiği donanımla kendinden sonra geleceklere yol göstermek olduğunu belirtiyor.

Cemaat başlıklı ikinci bölümde ise Avcı devletin çeşitli kurumlarına nüfuz etmiş cemaat yapısının son zamanlarda meydana gelen olaylardaki (özel yetkili mahkemelerin sürdürdüğü tahkikatlardan, telefon dinlemelerine, vs.) rolünü ortaya koyuyor. Cemaatin polis, ordu, MİT, jandarma, yargı ve diğer devlet kurumları içerisinde ayrı bir hiyerarşik örgütleme kurarak ve bu teşkilatların sistemlerini bozarak çalışmalarını engellediğinden, üstüne üstlük bu teşkilatların personeli arasında ayrım, güvensizlik ve düşmanlık yaratarak kurumları içerden ve tamir olunmaz biçimde yaraladığından bahsediyor. Bugün özellikle özel yetkili mahkemelerce yürütülen tahkikatların, arka planda cemaatin talimatı ile Emniyet İstihbarat Şubesindeki unsurları ve cemaate bağlı savcılar desteği ve zorlaması ile yürütüldüğüne, yürütülürken hukuksuz işlemlerin yapıldığına dair ciddi emareler olduğunu iddia ediyor. Tüm bu iddialarını, delilleriyle sağlam bir zemin üzerine inşa ediyor.

Avcı kitabın başlığında iki metafor kullanıyor; bunların devlet görevlilerinin, belli bir ideoloji etrafında örgütlenmiş grupların ve genel anlamda toplumun zihniyetini tanımlayabilmek için ne kadar isabetli bir biçimde seçilmiş olduğunu kitabı okuyup bitirdiğinizde anlayacaksınız. Görünen değil, perde arkasındaki gerçekleri merak ediyorsanız Emniyet teşkilatının güvenilir ve öncü ismi Hanefi Avcı'nın dürüst ve cesur sesine kulak verin!
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ağu 20, 2010 11:44

Hanefi Avcı'dan vahim iddialar

Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Gülen cemaatinin yapılanmasıyla ilgili kitap yazdı...

Bir dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Eskişehir İl Emniyet Müdürü olan Hanefi Avcı’dan tartışma yaratacak iddialar...

Emniyet teşkilatında teknik-elektronik istihbaratın kurucusu olarak bilinen Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Fethullah Gülen cemaatinin başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumları içindeki yapılanmasıyla ilgili kitap yazdı...

Avcı, piyasaya yeni çıkan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabında “Aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor. Ben açıkça ifade ediyorum ki, son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir” diyor...

“Büyük illerin emniyet müdürleri ve valileri bilsinler ki, emirlerindeki polislerin bir kısmı kendilerini değil, cemaatin imamını amir olarak kabul ediyor” iddiasını dile getiriyor, ancak somut kanıt ve belgelere değil ‘tecrübelerine ve duyumlarına’ dayanıyor...

Bir dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Eskişehir İl Emniyet Müdürü olan Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat adlı kitabının ilgi çekici bölümleri özetle şöyle:

O gün Alpaslan Arslan’ın telefonlarını hızla inceleyen Ankara polisi, ilk bakışta görüştüğü kişiler arasında Muzaffer Tekin’i görünce hemen olayın failinin Ergenekon örgütü olduğunu açıkladı. Aslında olayın çok iyi tahlil edilmesi ve araştırılması gerekiyordu ama bunun için zaman yoktu... Polisin istihbarat birimlerindeki Ergenekon’u ortaya çıkarma çabasına, tüm büyük ve vahim olayları Ergenekon’a bağlama şeklindeki cemaatten gelme anlayış eklenince bir anda Danıştay olayı ciddi hiçbir delile dayanmadan Ergenekon’a bağlandı... İstanbul polisi failin arkasında Şeyh Salih Kurter olduğunu ileri sürünce Ankara artık gerçeği bulmak yerine, olayın Ergenekon’la bağlantısını kurmak için herşeyi ve her yöntemi denemeye başladı. Her şeyi çarpıtarak kullanmak normal kabul edilir hale geldi.

İddialarımın ispatı için istihbari dinleme kayıtlarına bakılması yeterli olacaktır. Muzaffer Tekin başta olmak üzere Alparslan Aslan ile irtibatlı olduğu iddia edileren herkesin Danıştay olayından en az bir yıl önce dinlendiği ortaya çıkacaktır. Bu dinleme kayıtları ortaya konulursa, bu kişilerin olaydaki rolleri net olarak anlaşılır. Benim aldığım bilgiye göre, bu kişilerin konuşmalarında onların garip ilişkiler içerisinde olduğunu gösteren emareler vardı ama Danıştay olayı ile ilgili hiçbir şey yoktu.

ERGENEKON... Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. Böyle birşeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim.

Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır.

BAYKAL KASETİ: Baykal’ın gizli kamera görüntülerini içeren kaseti kim yaptı, niçin yaptı? İnternetteki görüntülere bakılırsa bu işi yapanlar ellerindeki görüntülerden en az incitici olacak bir klip hazırlamışlar. Sadece Baykal’ın mı böyle görüntüleri var? “Kim yaptı” sorusuna cevap ararsak: Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok...

Korgeneral Metin Yavuz Yalçın’ın bir kadınla telefon konuşmalarının basına sızdırılması, Tümgeneral Levent Türkmen’in otelde bir kadınla uyuşturucu ihbarı iddiası ile basılması ve istifası, İzmir’de bir Albay’ın, eşinin kendisini aldattığı iddiaları ile fotoğrafların basına sızdırılması, Ergenekon v.b adlarla yapılan tahkikatlarda bulunan özel hayata ait bilgiler, hakim ve savcılar hakkında uygunsuz görüntü iddialarının yayılması ve daha pek çok benzer olay aslında hep aynı adresi göstermektedir. Bu işleri yapabilecek yegane grubun cemaatin Emniyet İstihbarat birimi içerisindeki unsurları olduğu ortaya çıkar. Bu işi profesyonelce yapabilecek tek grup cemaattir.

ERZİNCAN OLAYI... (Hanefi Avcı, 13 sayfa Erzincan’daki cemaat soruşturmasını tüm detaylarıyla anlattıktan sonra şu sonuca varıyor:)... Hükümet ve cemaati dehşet senaryoları ile ürkütüp Savcı İlhan Cihaner ve 3.Ordu Komutanı Saldıray Berk’e karşı yöneltilen ve hakka hukuka uymayan tahkikatlar hükümet, cemaat ve polis açısından bakıldığında doğruydu. Maddi deliller gerçek bir irtica eylem planına işaret ediyordu. Varlığına yüzde yüz inanılıyor, gizli tanıklarla ve doğruluğu tartışmalı delillerle iddialar güçlendiriliyordu. İnandırıcı gözüken bu delillerin iyi bakıldığında göründüğü gibi olmadığı anlaşılacaktır. Bu davadaki gariplikler bir kitapa sığmayacak kadar karışık ve kapsamlıdır.

REKTÖR VE BÜYÜKANIT... Türkiye’de adli işlemlerdeki ilk anormallik Van Rektörü Yücel Aşkın hakkındaki dava ve Şemdinli İddianamesi ile başladı. Ama o gün farkedilmedi, temiz bir savcının yaptığı aşırılıklar gibi gözüktü. Aldığım bilgiler ve değerlendirmeler ışığında bugün anlıyorum ki olay sıradan bir savcının işi değildi. Cemaatin adli sistemi kullandığı ilk operasyondu.

BALYOZ... Şu açık olarak görülmektedir ki ordu başta olmak üzere her kurum bünyesindeki gizli oluşumlar içinde cemaatin casusları var. Bu casuslar buralarda edindikleri her bilgiyi ve dökümanı taşıyorlar.. Bu belgelerin kullanılmasını hukuki hale getirmek için cemaat elemanları tarafından bir yerlere konulup aramalarda bulunduğu süsü verildiğine dair ciddi emareler var. Kimi zaman da amaca yönelik belge üretiliyor. Bazen ele geçen belgeleri yanlış yorumluyorlar, cami bombalama timi gibi saçma konularda uydurma belgeler ortaya çıkıyor...

CEMAAT OPERASYONU... Hedef seçilen kişilerin önce telefon detayları analiz edilecek, gizli ve özel görüştüğü kişiler belirlenecek, gerekiyorsa eşleri, çocukları veya yakınlarının telefon görüşmeleri aynı şekilde analiz edilecek, özel ilişkileri belirlenecek. Daha sonra başka isimlerle veya IMEI numarası üzerinden dinleme yapılacak, buluşmaları v.s varsa fotoğraflanıp videoya alınacak, ardından elde edilen bu sesler veya fotoğraflar internet sitelerinde profesyonelce yayınlatılacak. Maalesef bütün internet sitelerinde yayınlanan sesler ve fotoğraflar, aynı grup tarafından yöntemler kullanılarak hazırlanmıştır.. Eğer hedef seçilen kişiler çok özel üst düzeyde yetkili kişiler ise o zaman çok daha özel devletin istihbarat amacıyla aldığı alet ve sistemler kullanılacaktır. Bu yapılanların sınırının ne olduğunu tahmin bile etmek zordur.

ARAMA YAPILSA... Cemaatin İstihbarat Dairesi’ndeki teknik personelinin bir süre önce yurtdışına giderek gizli ses ve görüntü kayıt eden çok miktarda saat, kalem görünümündeki teknik cihazlar aldığı, küçük dinleme sistemleri alıp askeri ve belli kurumlardaki adamlarına verdiği, bu yöntemle her yerde ortam dinlemesi, gizli kayıtlar yaparak bilgi toplandığını duymuştum. Bugün sık sık kaynağı belirsiz şekilde internete düşen bu ses ve görüntülerin kaynağı çoğunlukla bu tür bilgilerdir. İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddütüm yoktur.

Cemaat haricindeki herkes bu görüntüleri internete yayarken iz bırakır ve yakalanır, bir tek onlar bu sistemin başında olduklarından iz bırakmadan bilgileri yayabilirler.

İTTİHAT TERAKKİ... Osmanlı’nın yıkılışı İttihat ve Terakki ile Jön Türk hareketinin, devlet kurumları ve ordu içerisinde örgüt kurması, ordunun ve devletin sistemini bozmasına bağlanır. Bugün cemaatin yaptığının bundan farkı yoktur. Polis, ordu, MİT, jandarma, yargı ve diğer devlet kurumları içerisinde ayrı bir hiyerarşik örgütlenme kurarak ve bu teşkilatların sistemlerini bozarak çalışmalarını engelliyorlar. Üstüne üstük bu teşkilatların personeli arasında ayrım, güvensizlik ve düşmanlık yaratarak kurumları içerden ve tamir olunmaz biçimde yaralıyorlar.

İşler nasıl yürüyor? Genelde her kurumun imamı işleri yürütüyor. Emniyet, ordu, MİT, basın, yargı, maliye gibi tüm buyuk kurumlardan sorumlu olan bir imam var. Her imamın altında o kurumun her biriminde sorumlular mevcut. Tüm illerde örgütlüler.

‘Hayatım zehir zindan olacak’

Öğrenciliği sırasında beş vakit namaz kıldığını, başka öğrencilerle kaldığı bir evde Fethullah Gülen’le de karşılaştığını anlatan Hanefi Avcı, bu kitabı neden yazdığını şöyle anlatıyor: Genel kanaat bürokratların emekli olunca yazmaları gerektiği yönündedir. Herşeyin bayatı tatsız olduğu gibi bilginin bayatı bir işe yaramayacağı, zamanında yapılmayan uyarıların anlamını yitireceği için kitabı bir an önce yazmaya karar verdim...

Bunun bedelinin ne demek olduğunu biliyorum. Kimsenin anlamayacağı kadar ağır olacağının, hayatımın zorlaşacağının, cehennemin bu dünyada tattırılmaya kalkılacağının farkındayım. Bu daha önce bilinenlere benzemeyecek, onu da biliyorum. Fakat bedeli ne olursa olsun buna karşı çıkacağım, iki yüzlü olmayacağım, yanlışı kim yapıyorsa yapsın yanlıştır anlayışıyla bu yapılanların karşısında duracağım...

Son söz olarak şunu ifade etmek istiyorum: Herhangi bir tahkikat yapılabileceğine inanmıyorum ama cemaatin yönetici imamları hakkındaki gizli bilgileri Ankara ve İstanbul Başsavcılıkları ve bazı başka makamlara yazılı şikayet/ihbar dilekçesi olarak vereceğim... Tıpkı bu kitabı yazmaktaki amacımda olduğu gibi, dilekçe vermekte ısrar etmemin nedeni, ülkeme karşı sorumluluğumu yerine getirmiş olma duygusundan başka bir şey değildir...”

NELER YAPILMALI

Maalesef bu gruba karşı çıkmak çok kolay değil. Öncelikle istihbari dinlemeler ciddi olarak araştırılmalı, kişileri tehdit ve şantaj amaçlı kanunsuz olarak dinleyenler tespit edilmeli. Bugün tahminlerin üzerinde pervasızca insanlar dinleniyor ve bu dinlemeler tamaman cemaatin kontrolünde kullanılıyor.

DENETİM: Polis, Jandarma ve MİT’in vatandaşlara yönelik dinleme işlemleri mutlaka denetlenmelidir. Bir defaya mahsus denetim değil, sürekli denetim mekanizması kurulmalıdır.

HAKİM VE SAVCILAR: Özel yetkili mahkemelerin son 6-7 yılda atanan tüm hakim ve savcıları emsali hakim ve savcılarla değiştirilmelidir. Bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz. Mevcut kadro ile adalet mümkün değil.

MÜFETTİŞLER: Adalet Bakanlığı’nda başta il savcılarını ve diğer savcı ve hakimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.

HESAP SORULMALI: Cemaat adına yapılan, Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Emin Aslan, Mustafa Gülcü, Celal Uzunkaya ve Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’ın haklarındaki davaların, Savcı Cihaner ve arkadaşları hakkındaki tahkikatların yapılış biçimleri tarafsız savcılar tarafından tahkik edilmeli, bu olayda iftira eden polis, savcı ve hakimler yargılanmalı, kurdukları tuzakların, uydurulan delillerin hesabını vermeleri sağlanmalıdır.

BAĞLANTIYA DİKKAT: İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkca gözükmektedir.

DEVLET SAHİP ÇIKSIN: Cemaatin dört koldan başlattığı propaganda karşısında hedef olan hakim, savcı, polis müdürü, muvazzaf veya emekli askerlerin tek tek kendilerini koruma ve savunma imkanları yoktur. Devlet bu kişileri korumalı, kendilerini savunmaları için imkan vermelidir.

HANEFİ AVCI: HALİÇ'TE YAŞAYAN SİMONLAR: DÜN DEVLET, BUGÜN CEMAAT

Kitabın adı nerden geliyor?

Hanefi Avcı, kitabına koyduğu “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adının anlamını kitabında şöyle açıklıyor:

Simonlar... Onlara empoze edilmiş, beyinlerine işlenmiş örgüt gerçekleri uğruna savaşıyorlar, bu gerçekler uğruna ölümü göze alıyorlar, bunun dışındaki haksızlıklara ses çıkarmıyorlar... İtaat kültürünün hakim olduğu, grup menfaati için itaatin istendiği her yerde Simonlar var.
Haliç... Haliç bir zamanlar inanılmaz kötü kokuyordu. Midem bulanıyordu, Haliç’ten geçmek benim için ölümdü... Fakat Haliç’in etrafında yaşayanlara bakıyordum, onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta piknik yapıyordu. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki insanlar uzun süre kaldıkları ortamda yanlışlıklara, hatalara ve bütün anormalliklere alışıyor, uyum sağlıyor. Türkiye için de aynı şey sözkonusu...

‘POLİSTE OLMAZ SANDIM, YANILMIŞIM’

Bir örgüte ideolojik bir gruba ya da bir cemaate bağlandın mı, kişisel iradeni ve özgürlüğünü kaybedip, o grubun liderliğinin iradesine kendini teslim ediyorsun. Yanlış ya da doğru diye birşey kalmıyor, grubun amaçları her şeyi belirliyor, hak da adalet de izafi hale geliyor. Tıpkı Simon’daki gibi... Şunu artık bilmeliyiz ki, karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tabi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz...


Gerçek Gündem, 20 Ağustos 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ağu 20, 2010 12:10

Cemaate Hanefi sürprizi

Ünlü istihbaratçı, Eskişehir Emniyet Genel Müdürü Hanefi Avcı, yazdığı kitapla gündeme bomba gibi düştü. Avcı'nın Fethullah Gülen Cemaati'ni devleti ele geçirmekle, komplolar kurmakla suçladığı kitabı cemaati de ters köşe yapmış olmalı. Zira cemaatin yayın organlarında Avcı'yı öve öve bitirememişlerdi...

Fethullah Gülen Cemaati'ni ağır bir şekilde eleştiren, cemaatin karıştığı komplolar ve karanlık işler hakkında pek çok iddia ortaya atan Hanefi Avcı, daha önce cemaat yayınlarından övgüler alan biriydi.

Türköne: 'Hanefi Avcı modeli'

Mümtaz’er Türköne, 26 Temmuz 2009 tarihli Hanefi Avcı modeli başlıklı yazısında "at izinin it izine karıştığı dönemlerde doğru olanı, haklı olanı bu pusalaya göre tayin etmeliyiz" diyerek kendisinin ‚"Hanefi Avcı modeli"ni önerdiğini söylüyor.

Türköne, Avcı’ya övgüler yağdırdığı yazısında şöyle diyor:
"Türkiye'nin son çeyrek asrında olup bitenleri anlamak isteyenler Hanefi Avcı'nın durduğu yeri pergelin sivri ucu gibi meşrû sabit nokta olarak görmeli ve söylediklerini bu gözle değerlendirmeli.

Ellerine alacakları silahla bu ülkenin güvenliğini sağlama görevi üstlenecek Polis Akademisi ve Harp Okulu öğrencileri, aradıkları "kahraman" modeli için Hanefi Avcı'nın kişiliğine ve hayatına eğilmeli. Bu ülkede onurlu ve güvenli bir hayat arayan Kürt vatandaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Hanefi Avcı gibi görmeli. Suç işlemeyi aklından geçirenler Hanefi Avcı'nın yer aldığı kâbuslarla uyanmalı.

(...)

Hanefi Avcı'nın Diyarbakır'da devam eden dava için geçen ay tanık sıfatıyla verdiği ifadeyi, pergelin sabit ucu olarak görmek lâzım. 1984'ten 1992'ye kadar tam sekiz yıl Diyarbakır'da istihbarat şube müdürü olarak görev yapan Avcı, sadece birkaç olayı ve faili meçhul cinayeti değil kirli bir dönemi aydınlatıyor. Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadeyi tekrarlıyor. Cinayetlerin kimin emriyle ve kimler tarafından işlendiğini, en önemlisi resmen saklanan JİTEM'i anlatıyor. JİTEM'in kurulması ile birlikte Güneydoğu'da cinayet ve bombalama olaylarında artış olduğunu ve bu işlerin de komutanların bilgisi dahilinde yapıldığını söylüyor."

Aksiyon: Hanefi Avcı yolsuzluk operasyonları ile AKP'yi rahatlattı

Fethullahçı Aksiyon dergisinde Faruk Mercan tarafından kaleme alınan ve 6 Mart 2006 tarihinde yayınlanan "Emniyet'i sarsan ihbar mektubu" başlıklı yazıda, aralarında Hanefi Avcı’nın da bulunduğu bazı emniyet görevlilerinin hedef alındığı belirtiliyor, Avcı’ya övgüler yağdırılıyordu.
Yazının bir bölümü şöyle:

"Hanefi Avcı'yı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'nin başına, Sabri Uzun'u İstihbarat Dairesi'nin başına atayan Başbakan Tayyip Erdoğan, Celalettin Cerrah'ı da İstanbul Emniyet Müdürü yaptı. Bu süreçte Hanefi Avcı, Sabri Uzun'un da desteği ile enerji yolsuzluğu, mazot kaçakçılığı, Uzanlar, Kentbank operasyonlarını yaparken; bu operasyonların İstanbul ayağında Celalettin Cerrah tam bir işbirliği sergiledi. Operasyon alanlarının giderek yayılması, ilk olarak Hanefi Avcı'nın görevden alınıp Edirne Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilmesine yol açtı.
(...)
Hanefi Avcı, Ankara'dan uzaklaştırılmış olmasına rağmen; Edirne'de yaptığı Kapıkule operasyonu ile; Muhalefet tarafından yolsuzluk silahıyla vurulmak istenen hükümete adeta nefes aldıran kişi."

Timetürk: 'Sıra dışı' polis müdürü

Timetürk ise Sezai Şengönül’ün 2009 yılında Hanefi Avcı ile yaptığı röportajı, Bir 'sıra dışı' polis müdürü; Hanefi Avcı başlığı ile yayınlıyor. Röportajın spotu şöyle:

"Hanefi Avcı kültür sanat edebiyat düşünce dünyasından kimleri okur, hangi filmleri sever, hayat felsefesi nedir, Polisiye roman, çocukluğu, memleketi, karapara, uyuşturucu ve daha bilinmeyen bir çok yönüyle..."

Röportajda, Hanefi Avcıya yöneltilen "Gençler Kurtlar vadisi vb... dizilerden Türkiye gerçeklerine ilişkin sağlıklı bilgiler edinebilirler mi bu vb... benzeri diziler hakkındaki düşünceleriniz?" sorusuna Avcı'nın yanıtı ise hayli ilginç. Avcı soruyu şöyle diyor:

"Maalesef 'Kurtlar Vadisi' vb.. dizi ve TV programları Türk halkının içinde bulunduğu edebiyat, kültür, sanat durumunu ortaya koyuyor. Yıllarca tek açıdan kitlelerin yönlendirilmeye kalkışılması, asıl toplumsal sorunların kitlelerden uzak tutulması, ve yasaklanmasının verdiği kitlelerin asıl sorunları yerine yüzeysel, hiçbir estetik değeri ve derinliği olmayan ülke gerçeklerinden uzak hayal aleminde yaşam arayışı başka bir açıdan ise toplumun beklediği ama bir türlü olmayan özlem ve istemlerine karşı gerçeği yerine hayal ile idare etmesi denebilir. Vietnam da kayıp eden Amerikanın hep Vietnam kahramanları filmi çevirmesi gibi."

"Mösyö Hanefi Avcı"

Timetürk 26 Temmuz 2008 tarihinde yayınlanan “Önce Susurluk’tu; şimdi Ergenekon ‘Avcı’sı” başlıklı haberinde “Susurluk skandalında yaptığı şok açıklamalarla gündeme gelen Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın Ergenekon Operasyonu'nda da tanık olduğu ortaya çıktı” diyerek Avcı’nın gerçekleştirdiği operasyonları tek tek anlatıyor.

Emniyet müdürünün başarılı bir karnesinin verildiği haberde Avcı için, “Emniyet Teşkilatındaki bazı arkadaşlarının ‘Mösyö’ diye hitap ettiği Hanefi Avcı tamamen devlete aidiyet duygusu içinde olan ve ‘devletin polisi’ anlayışını temsil edenlerin başında geliyor” ifadesi kullanılıyor.


SOL Haber, 20 Ağustos 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Ağu 20, 2010 15:04

Pensilvanya'da yüz küsür dönümlük çiftlikte, CIA ve FBI tarafından korunmakta olan, ''Kemalizmin sonu geldi'' diyen CIA ajanı Graham Fuller'in, Morton Abramowitz'in pek yakın dostu Hocaefendi'nin medyadaki pek sayın müritleri, pek sayın Mümtazer Bey ve benzerleri, ne diyorsunuz bu işe? Pergelin ucu battı mı bir yerinize?

Pek sayın 'derin devlet' düşmanı, pek 'liberal ve demokrat ' Amerikancı baylar, bayanlar... Ergenekon'la yatıp kalkıp, merdivenden kayanlar... Neredesiniz? Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor? Deprem mi oldu? Hey, orada kimse var mı?
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen Mustafa Recep » Cum Ağu 20, 2010 17:59

Nurettin Veren asıl f tipi yapılanmayı daha iyi anlattı ayrıca bu hanefi avcı efendi'de fetocu dğil miydi?
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen pcas » Cum Ağu 20, 2010 23:17

akademi zamanları ve mesleğinin ilk yıllarındayken fetullahçıydı. sonrasında ayrılıyor.

çok akıllı ve uyanık bir adamdır. biraz karanlık ve gizemli bir adamdır. dürüsttür ancak dediğim gibi, çok akıllı bir adam. karanlık olmasının sebebi geçmişinde çok bilinmeyenin olması. ankara emniyet müdürünü nasıl bitirdilerse onu da öyle bitireceklerdi. o önce davrandı, hamlesini yaptı. anında soruşturma geçirdi.

görevinden alınacak, mahkemelerde süründürülecek hatta ve hatta ergenekon sanığı durumuna bile düşürülecek. ülkemde kendi insanlarımın düşüncesi farklı olduğu için itilip kakılmasını kendime yediremiyorum. hemde yine kendi insanlarım tarafından. Allah sonumuzu "hayır" etsin.
Kullanıcı küçük betizi
pcas
Üye
Üye
 
İletiler: 5
Kayıt: Sal Mar 02, 2010 0:28

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen baragakal » Cmt Ağu 21, 2010 3:50

Henuz kitabi okumadim, gorunen kisim enteresan.

Hanefi Avci'nin taraflari olmayan bir çatismaya girdigine inanmak,
Behçet Oktay'in intihar ettigine inanmaya benzer...

pcas,
Ankara Emniyet Muduru olayinda cemaat yanlis hedef mi seçti? Asil hedef Avci miydi?
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Hanefi Avcı - Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugü

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Eyl 19, 2010 20:16

Hanefi Avcı ve Simonluk?

Hanefi Avcı’nın kitabı büyük ilgi gördü. İlk basımından itibaren pek çok yazar ve düşünür yorumlarını yayımladı. Ben bu konuda geciktiğimi düşünüyordum ki öyle olmadığına anladım. Kitap, halen en çok okunanlar sıralamasında en başta. Demek ki daha çok kişi alıp-okuma aşamasında. Bu düşünceyle, geçen hafta okuduğum kitabı bir de ben değerlendireyim istedim. Öncelikle, AVCI’nın dünya görüşü olarak cemaatle aynı paralelde olduğu çok açık.

Bu özdeşlik gençliğinde başlamış, kitapla da bitmiyor. Çocuklarını da aynı düşünce yapısı ile yetiştirmiş. Cemaate olan eleştirisi, düşünce yapısı ve yaşam tarzlarına yönelik değil. Ya neye? Dini duyguların istismar edilerek devletin kurumlarında hatta özel hayatta çıkar elde etmeye yöneltilmesine. Karşıt görüşteki kişi ve kurumların yasa dışı yollarla, sahtecilikle, her türlü kirli yolu kullanarak; zayıflatılmaya, aşağılanmaya, ezilmeye hatta yok edilmeye çalışılmasına. Cemaat eleştirisi çok cesurca. Pek çok isim ve adres açıkça belirtilmiş. Pek çok olayda yapılanlar sergilenmiş. O kadar ileri gitmiş ki; “Kimse, artık bu cemaate engel olamaz!” mesajı ile gözdağı mı vermek istemiş demekten alıkoyamadım kendimi.

Bir taraftan acımasızca eleştirirken bir taraftan da yapılanlarda kendi düşüncesine uygun olanları haklı göstermekten geri kalmamış. Örneğin ERGENEKON davasını aynen cemaat ve hükümet gibi tanımlamış. Oysa yargı daha bir kanıya varamadı. Üç yıldır bir arpa boyu yol alınamadı. Hükümete, AKP’ye, RTE’ye ve yandaşlarına yakınlığı ve onlarla paylaştığı pek çok müşterek var.

ERGENEKON ve BALYOZ davaları, örneğin. Bu davlarda bin bir türlü usulsüzlük yapıldığını anlatıyor. Sonra da dönüp bu davaları yerinde buluyor. Oysa saydığı usulsüzlükler temizlense ne dava kalır, ne de tutuklu.

DEMOKRATİK AÇILIM’ı çok yerinde buluyor. Türk halkı açılımın içeriğini öğrenemedi. Çoğunluk bu yüzden destek veremedi. AVCI herhalde biliyor. Biraz açılklasa idi biz de anlardık belki?

PKK ve onun başı, çocuk katili Öcalan’ı devletin muhatap almasının doğal ve zorunlu olduğunu belirtiyor. Hatta tek muhatap olarak gösteriyor.

Bu konuda da savunduğu ilkelere ters düşüyor diye değerlendirdim. Cemaatin devlet içindeki yapılanma ve işlevlerinin devlet geleneğini çökerteceğini, karmaşa yaratacağını ısrarla vurgularken, devletin terör örgütü ile pazarlık yapmaması gerektiği ulusal-uluslararası ve tarihi ilkeyi bir kenara atıyor.

Sayın AVCI yılların devlet memuru ve çok yönlü yetişmiş bir emniyet elemanı. Pek çok olaya, çatışmaya fiilen katılmış, yönetmiş. Sade bir senaryo yaratarak kendisine bir soru yönelteyim;

Bir banka soygunu ihbarı aldınız. Görevli ekibin amirisiniz. Olay yerine vardığınızda failler henüz bankanın içinde. Özel güvenlik görevlisini vurmuşlar, ölmüş. İki vatandaşı yaralamışlar. Hepsi silahlı. Etrafı çevirdiniz. Kaçmamaları için gerekli önlemleri aldınız. Teslim olmaları için çağrı yaptınız. Soyguncuların temsilcisi içerden diyor ki; ”Bir kişi öldü, iki kişi yaralandı. Sizden de bizden de daha fazla zarar gören olmasın.Herkesin ailesi, sevdikleri var. Onları daha fazla üzmeyelim. Kan dökülmesin. Biz iki kişiyi ve aldığımız paraların yarısını teslim edelim. Geri kalanımız serbestçe buradan ayrılsın. Teslim olan arkadaşlarımızı da bir yıldan fazla hapiste tutmayın. Bu garantileri vermezseniz içerdekileri teker teker öldürmeye devam edeceğiz. Sizde de kaç kişi ölür bilemem!”

Ne yaparsınız sayın AVCI?
Polissiniz, devletin gücüsünüz. İçerdekiler katil,hırsız ve gaspçı. Yasalarımıza göre kesin suçlu.
Böyle bir görüşmeyi ve pazarlığı kabul eder misiniz?
Buna yetkiniz ve hakkınız var mıdır?
“Olan olmuş, bari geride kalanlara bir şey olmasın” deyip pazarlığa girişir misiniz?
Giriştiniz diyelim, üç gün sonra başka bir ölümlü soygun olursa ne yaparsınız?

Sayın AVCI, simon olmadığını söylüyor ama bir konuda aşırı takıntılı olduğu da çok açık.
Türkiye’nin demokratikleşmesindeki en büyük engelin TSK olduğunu ısrarla vurguluyor. TSK’nın siyaset üzerinde etkisinin gelişmiş ülkeler düzeyinde olması gerektiğini söylüyor ki katılmamak elde değil. Öyle olmasını kim engelliyor acaba? TSK mı, basiretsiz siyasetçiler mi?

Terörün de irticanın da sebebini TSK’ya bağlıyor. Demek ki yıllardır yapılan incelemeler, değerlendirmeler, gözlemler hep boşmuş. Ne eğitimsizlik, ne feodal yapı, ne dinin siyasete alet edilmesi ne de sosyo-ekonomik durumumuz demokratikleşme yolumuzda en ufak engel değilmiş.

TSK’nın günlük hayata karışmazsa her şey yoluna girermiş. Bu günlük hayata karışma derken ne kastedilmiştir? 28 ŞUBAT kararları olabilir mi? Yani; İmam Hatiplerin orta kısmının kaldırılması ile çocukların küçük yaştan dini eğitime zorlanmaması. Kaçak kuran kurslarının önlenmesi. Kursa gideceklere yaş sınırı konması vb.

Hangisi ne kadar uygulandı?
Bugün durum nedir?
Samimi bir yanıt alabilir miyiz?
TSK’yı, karşı konulması gereken adaletsiz bir güç olarak gösterecek kadar nasıl şartlanmış Sayın AVCI?
TSK ‘ya karşı, beğenmediği simonlar kadar peşin hükümlü değil mi kendisi de?

Kitap kadar ilginç bir husus da gösterilen ve gösterilmeyen tepkilerdir. Çeşitli görüş ve değerlendirmeler yapılmıştır. Katılırız, katılmayız. Peki burada ipliği pazara çıkarılan cemaat ile cemaatin etkisinde kaldığı açıkça gösterilen devlet-hükümet kademelerinden neden tek ses çıkmaz?

İç işleri ve Adalet Bakanları hiç alınmadılar mı acaba, düştükleri durum açığa çıkınca?
En çok sözü edilen Emniyet’in genel müdürü ne düşünür? Kim yönetiyor kurumunu?
Devlet elden gidiyor çığlığına karşın icranın başı RTE’nin sesi gürlemeyecek mi?

Eminim hiç bir açıklama yapılmayacaktır. Emniyet Gn.Md. ”Ben de cemaat seni parlatıyor sandım” diyerek neleri kabullendiğini açıklamış. Daha ne desin?
Başbakan, cemaatin ve okyanus ötesinde sığındıkları ağabeylerinin iradesi ile nerede bulunduğunun bilincindedir. Referandum sonrası, gelen mesaja iade-i taahhütte bulunarak, bilineni Türk ve dünya kamuoyuna bir kez daha ilan etmiştir. Bu durumda, hükümet kanadından, cemaate yönelik bir girişim beklemek mantıklı olur mu?

Hiç heveslenmeyelim. Hayal kırıklığı yaşarız. Bu sorunu da ülkenin aydın ve cesur savcıları ile hakimleri çözecektir. Şüphe yok. Türk halkı onlardan bu çözümü beklemek hakkına sahiptir.


Naci BEŞTEPE, İlk kurşun, 19 Eylül 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Kitap Tanıtımları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x