Nefes Aldatmacası: Hangi Nefes - Açılım Sağolsun!

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Deli Haydar » Sal Kas 10, 2009 15:29

Nefes, baştan aşağıya iktidardaki hükümetin bir türlü açıklayamadığı demokratik/Kürt açılımı ya da milli birlik diye yutturulmaya çalışılan proje ekseninde piyasaya sürülen bir filmidir. Filmle ilgili zihnimde arta kalan Kürt halkının onurlu savaşımı ve başına çuval geçirilmeyi fazlasıyla haketmiş basiretsiz, çaresiz ve inançsız Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Bu noktadan hareketle film, kasıtlı olarak yapılmış onlarca maddi ve manevi hata ile doludur.

Savaş ile terör kavramlarının ayırdından aciz, ülkesinin bölünmez bütünlüğü düşüncesiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, emir-komuta zincirinden bihaber zürriyetsiz bir yüzbaşı komutasındaki, tüysüz tosuncuk/çelimsiz 40 aciz komandonun acıklı hikayesidir "Türkiyeli"lere izlettirilen. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden sonra başlayan ihanet sürecinin son perdesidir perdeye yansıyan. Halkın gazını almaktan başka bir işe yaramayan Genelkurmay Başkanı'nın filmi beğenmesi de yüreğime o anlamda su serpmiştir.

Gazi'nin gençlerle birlikte emanet ettiği ve Cumhuriyet'i korumakla görevli olup aynı zamanda dünyanın en köklü ve güçlü ordusu konumunda olan Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden yapılan olumsuz propagandanın sinema ayağıdır herkesin yere göğe sığdıramadığı Nefes filmi!

Sonuç olarak gözümde Levent Semerci'nin "Nefes"inin Can Dündar'ın "Mustafa"sından en ufak bir farkı yoktur. Nefes'e "vatan sağolsun" filmidir diyenlere de kaderini ülkesinin kaderine bağlayan bir Türk genci olarak "canın sağolsun" diyemem.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen İlteriş » Sal Kas 10, 2009 16:04

lucifer1947 yazdı:Turk Genci boyle bir mesaji beynine isleyecegine gitsin sehit olsun daha bahtiyar olur. Kendimden biliyorum.

sizin her yazınıza sizin arzu ettiğiniz gibi cevap veremediğim için üzgünüm. fakat ben burda sidik yarıştırmıyorum gayet ciddiyim... şu yukardaki sözünüz beni çok düşündürdü dün sabaha karşı...
böyle güvenilir ve sağlam olduğunu düşündüğüm bir fikir meydanında bir genel yönetici arkadaşın bu şekil bir cümle kurması çok ateşli değil mi? pek olgun olmayan bir söylem...


Mustafa Kemal ATATURK yazdı:Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!


Vardir biz Turk'lerin arasira soyledigi, ve dar beyinlilere olgun gibi gorunmeyen soylemleri!

Bir Ataturkcu'den sunlari mi yazmasini bekliyordun;

"Biz terorizmi savasarak yenemeyecegiz galiba, en iyisi ABD'nin, AB'nin bizi yonlendirdigi "barisci" yollardan gitmeye simdiden kendimizi alistiralim"

ZIHNINI EZIKLIK DUSUNCESINE ALISTIRMAK NE ZAMANDAN BERI "GELISTIRMEK" OLUYOR?

Bakin size "olgun olmayan" bir soz daha aktarayim;

"Ya Istiklal! Ya Olum!"

Git sen sunepece, korkakca soylemleri orumcek sitelerinde ara! Biz fikri ve vicdani hur, Turk Gencleriyiz. Kendimize guvenimiz tamdir!

Bu arada;

lucifer1947 yazdı:sizin her yazınıza sizin arzu ettiğiniz gibi cevap veremediğim için üzgünüm. fakat ben burda sidik yarıştırmıyorum gayet ciddiyim...


Sorun su ki; Siz benim hicbir yazdigima cevap vermiyorsunuz! Baskalarinin yazdiklarina cevap veriyorsunuz ve o cevabi benim yazdiklarima yazdiginiz cevabin icine ekliyorsunuz.

Simdi size bir oneri;

Yukarida, benim "siper almanin korkaklik anlamina gelecegini' savundugum bir cumlemi bulun, ve ben de "sizin benim yazdiklarima cevap verdiginizi" kabul edeyim ve sizden ozur dileyeyim...

Yok eger boyle bir ifademi bulamazsaniz ve boylelikle baskasina vermeniz gereken cevaplari bana verdiginizi gorurseniz, siz de "idrak yollarinda problem olan bir bocek oldugunuzu' kabul edin! Bunun icin ozur dilemenize ise gerek yoktur.

Ayrica verdigim cevaplarda sizin beklediginiz kadar korkak olamadiysan uzulmeyin! Ne yapalim Yildirimlar yaratan bir irkin torunlariyiz, degisemeyiz! Kader utansin deyip geciniz. Herkes her konuda sizin verdiginiz tepkileri vermek zorunda mi? Yazistiginiz kisilerin sizden farkli oldugunu gordugunuzde yipratmayin kendinizi!
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Türk-Kan » Sal Kas 10, 2009 16:46

Çılgın Türkler yine ürkütmüş. Tüh 8)
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen İL-BARS » Sal Kas 10, 2009 18:23

İnsanların tepkilerini azaltmak ya da başka şekilde farklı yönlere kanalize etmek için Yazılı ve Görsel Basını, etkili bir şekilde kullanıyorlar. Hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar.

Özellikle Milli Değerlerimiz hedef alınmaktadır.

Tolga Örnek "Gallipoli", Can Dündar "Mustafa", şimdi de "Nefes"...Bakalım; Seçim Zamanı gelip çatana kadar Sihirbazlar şapkalarından hangi tavşanları çıkaracaklar?

İnsanlarımızın uyanık olması gerekiyor. Sürü Mantığıyla, hareket eden yığınlar "MİLLET" olamazlar!

Bizi Millet yapan kutsal değerlerimize herşeyden fazla sahip çıkmak zorunda olduğumuz bir zorlu savaşın içerisindeyiz. Savaşta galip gelmekte, yalnız bizim elimizdedir.
Kullanıcı küçük betizi
İL-BARS
Üye
Üye
 
İletiler: 135
Kayıt: Cum Eki 09, 2009 11:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen antalyalim » Sal Kas 10, 2009 22:37

Yukarida yorumlarini okudugum cogu arkadasimin Nefes filminin temelinde yatan ve kafalara kazinmaya calisilan temel düsünceyi anlamasi bu arkadaslarin kalitesini gösteriyor.
Nefes filmi "cocuklariniz askerde böyle egitiliyor, onlar ölüme gidiyor, cocuklarinizi askere göndermeyin" gibi AKP ürünü düsünceleri ailelere asilamak ve vatani görevini yapmak icin can atan Mehmetlere tedirginlik vermek icin hazirlanmis bir filmdir.
Asilanmaya calisilan bu temel düsünceyi yakalamak, buz daginin deniz seviyesinin üzerinde olan bu cok az bölümü görerek temelinde yatan asil parcayi hissetmektir.
Filmi izleyen ve "acilima darbe vurmus" "her türkün izlemesi gerekir" diyen arkadaslarin filmi tekrar izlemesini öneririm.
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen DevUyandi » Çrş Kas 11, 2009 3:51

Bu az beyinliler (sanirim ic evlilikler ve hic hak etmedikleri yerlere hep kayirilarak gelmekten dolayi tekamul edememe nedeniyle) Turk insanini bir turlu anlayamadilar. Boyle ince psikolojik oyunlara uyanik egitimli insanimiz zaten gelmez, biraz saf ya da cahil olan da zaten bunlarin o ince hesaplarla hedeflediklerinin tam aksine filmden goz yaslari icinde "vah canlarim benim neler cekiyorlar oralarda" diye asker sevgisi ve PKK nefreti katmerlenmis olarak cikarlar .
Sonuc olarak tek problem bu pisliklerin bizlerin sirtindan para yapmasi olacaktir.
Biran once bedava seyretme ve seyrettirme yollari bulmali
Kullanıcı küçük betizi
DevUyandi
Üye
Üye
 
İletiler: 68
Kayıt: Pzt Tem 14, 2008 1:57

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Demo-X-Race-Y » Çrş Kas 11, 2009 6:46

DevUyandı harbi doğru yazmışsın. "Mustafa" film müsveddesinden benim ailem de etkilenmiş ve Atatürk'ümüze saygıları bir kat daha artmış çıkmışlardı. Halbuki filmin bir ingiliz yahudi sentezi "Immortal Atatürk"ün sahneye aktarılmışı olduğunu ve Mutafa Kemal'in psikanalist yahudi Freud ile Ingiliz kurgu kahramanı Sherlock Holmes kırması bir senaryoyla aktarıldığını çok az kişi farkedebilmişti. (Chp'de bu görüşe destek verir.)

Esas benim altını çizeceğim nokta, Oktay Sinanoğlu'nun bir kere dediği. Bilimsel olarak şu ispatlanmış ki aradan 3 yıl geçtikten sonra kendi hatıralarımız ile televizyonda veya rüyamızda gördüklerimiz ayırd edilemez hale geliyormuş. Yani bugün televizyonda izlediğin bir sahneyi 5 yıl sonra kendi başından geçmiş gibi hatırlayabilirsin. Şimdi soruyorum 12 Eylül belgeselini kim çekti? Bugün ne halt olduğu az bi daha su yüzüne çıkan Mehmet Ali Birand. 12 Mart belgeselini kim çekti yine o. Ne denmişti o belgeselde, CHP'yi devirmek için yapılan bir darbe girişimi başarısızlığa uğramıştı, çünkü radyo'nun etkisini hesaba katamamışlardı. Böyle bir lafı kim edebilir? Doğru yada yanlış bugün hafzalamızda kalan bu ise, bunu doğru hatırlamaya "daha eğilimli" oluruz.

Bu gibi filmlerin etkisi çok değil bir 15 yıl sonra kendini gösterecektir. İnternetten saniyesinde izlenebilir hale gelecek tabi o zaman. Örneğin Wikipedia içinde izleyeceğiniz film bu olacak. Korkum o ki Türkiye niye parçalandı başlığı altında. Bu başlığı emin olun hemen açacaklardır. Bu filmlerin etkisini hafife almamak gerekiyor. Ama benim de halkıma güvenim tam. Her ne kadar bilinç dışı sayılsa da halkım çok bilinçli, bunu 10 Kasım tekrar ispatlamıştır. Sözün özü Nefes gibi filmlerle alttan alta işlenen korku genç dimağları yurtdışına kaçırmak içindir. Halbuki haksızlıkla savaşmak şehit sayılmanın ilk nefesidir. Hayatta kalmak "nefes"ten ibaretse, "kafes"teki kuşu da yaşıyor mu sayacağız? Film sadece Türk halkını askerlik görevinden caydırabileceğini düşünen başka onlarca filmden biraz daha fazla sermaye arttırılmış bir "heves"ten ibarettir.

Saygılarımla
Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız.
K. Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Demo-X-Race-Y
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Nis 09, 2009 18:32

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Deli Haydar » Pzr Ara 27, 2009 19:29

Filmin yönetmeni Levent Semerci'nin gazeteci ağabeyi Yavuz Semerci'nin, babalarının Dersim Katliamı'nda (!) yaşadıklarının masalını anlatma biçimi ve zamanlaması konunun aslında bizim tartıştığımız noktadan çok daha derinlerde kurgulandığını gösteriyor herhalde.

http://bianet.org/bianet/toplum/118451- ... -anlatayim
En son Deli Haydar tarafından Pzt Ara 28, 2009 1:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen mutimuti » Pzr Ara 27, 2009 21:45

mustafa_ yazdı:Bu film benle buluştu ve yorumum: tam bir ''açılım'' filmi olmuş, hayırlı uğurlu olsun!
Fragmanının bu kadar çok reklam edilmesi ve ilk günlerdeki hasılatı azınsanmayacak derecelerde olması haberleri üzerine şüphe ve merak içerisinde filmi izledim.
TV lerdeki malum dizileri izleyen, sadece belli başlı ''yalaka'' basın-yayın organlarını takip eden, ya da hiç takip etmeyen kısacası uyutulan, uyuşturulan insanlarımız bu filmi izleyince açılımın ne kadar faydalı, yararlı bir şey olacağı kanısına varacağı konusunda şüphelerim yok.
Bu film de zaten (bence) o yüzden yapılmış ''takvim'' e bağlanmış.
Açılımın temel amaçlarından biri olan, askerlerimizi şehit eden teröristlerin serbest bırakılma olayının tarihiyle bu filmin vizyona girme tarihi birbirine çok yakın.Yani bu film açılımın yavşak medya ile halka pazarlanmasının tuzu biberi olmuş. Sebep;
Filmde TSK askerleri; cahil, eğitimsiz, gayriciddi birer unsur olarak sunulmuş.
Filmin başrolündeki yüzbaşı; psikopat karekterini üstlenmiş, ne yaptığını, ne dediğini bilmeyen bir insan olarak gösterilmiş
Filmdeki yüzbaşı filmin bir yerinde nedense operasyonlarda şehit olan veya olacak askerlerimize şehit diyememiş, terörle mücadele olayını savaş diye nitelendirmiş
Filmin başından sonuna kadar askerlerimiz hep aciz, yenilgiye mahkum ve bunu bekler halde gösterilmiş
Filmin sonunda karakoldaki Atatürk Büstü yerlerde ve 'Ne Mutlu Türküm Diyene' yazısı yarım yamalak, çatışma sırasında bir tarafından kurşun yemiş şekilde gösteriliyor.
Kısacası film başından sonuna kadar psikolojik hareketlerle askerimizi ve dolayısıyla ordumuzu aciz gösteren sahnelerle dolu. Film boyunca galip taraf pkk, mağlup taraf TSK gösterilmiş.
Ben ışıklar yanmadan filmin sonlarında dayanamayarak salonu terkettim. Filmi de 'sinirli' bir ruh haliyle izledim.Filmin tamamını sakin bir şekilde izleyen arkadaşların da eleştirilerimi eleştirmesini isterim
Fakat; filmin psikolojik bir film olması, tam da açılım safsatasının il meyvelerini verdiği zaman vizyona girmesi, filmde sürekli askerlerimizin şehit olması, akıldan uzak bir komutanımızın olması bu Filmin Türk halkını çoğunluk olan görsel ve basılı medyadan sonra önemli bir psikolojik harekat malzemesi ve 'sanat' saydığımız ki öyle olması gereken sinema aracılığı ile açılım saçmalığını meşru hale getirmek amacı dışında bir amaç taşımadığı kanısındayım,
Artık düşman silahını üstümüze direk doğrultmadığından, Mustafa filmi gibi, bu film gibi halkın gönlüne doğrulttuğundan bu gidişle işimiz kurtuluş savaşı zamanlarından daha zor olacak.Belki de çocuklar milli(!) eğitim bakanlığı tarafından bu filmi izlemeleri sağlanacak, çocukların o küçücük beyinlerine pkk ya teslim olmamız gerektiği düşüncesi işlenecek.Yukarıda bahsettiğim, çoğunluğu oluşturan ve iyi niyetli olduğuna inandığım halkımız gerçeği bu gidişle göremeyecek, ya da görünceye kadar iş işten geçmiş olacak.

İnşallah ben saçmalıyorumdur.

fazla ön yargıyla bakmışsın ben daha yeni geldim askerden çokda fareketli bi askerliğim olmadı nusaybinde jandarmaydım. en az bu yüzbaşı kadar deli bi komutanımız vardı ayrıca askerlerde birer rambo değil çok eğitimsiz vurdum duymaz ve kendinden bezmiş gibiydiler aynı filmdeki uyuyan askerler gibi. 40 kişilik karakola 200 300 kişilik bi baskın her türlü kolay üstesiden gelinir bişey değildir. gerçekçi olmak lazım 40 tane bordobereli olsa anca ko savuşturulurdu belki oda bordo bereli ler karakolda durmadıkları için. ben birebir işlenmiş hatta eksik gösterilmiş sahneler olduğunu düşünüyorum. böyle bi veya hrhangi çatışma durumunda kalmadım ama aldığım eğitimlerde en en azıdndan psikolojisini az buçuk verdiler ve anlatılanlar filmlenerdeyse birebir görnüyor.
Kullanıcı küçük betizi
mutimuti
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Pzr Ara 27, 2009 21:38

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Ara 28, 2009 1:59

Mutimuti Bey, gerçekten kutlarım. İki saatlik filmin ettiğini iki satıra sığdırmışsınız. İzin verirseniz caricaturisé ettiğiniz askerliğinizi Fransız ordusunda yaptığınızı düşünerek size bir soru sormak isterim.

"...ben birebir işlenmiş hatta eksik gösterilmiş sahneler olduğunu düşünüyorum" tümcenizi biraz daha açabilir misiniz lütfen? Örneğin sizin birebir deneyimlediğiniz ya da ilk ağızdan birebir duyduğunuz ve filmde de birebir işlenmiş birkaç sahneyi bizlerle paylaşabilirsiniz. Hatta filmde eksik gösterildiğini düşündüğünüz sahnelerden yine birkaçını da paylaşırsanız çok sevinirim...

Foruma üye olduktan sonra yazdığım ilk ileti bu başlık altınaydı. Uzun zamandır içime dert olan bu "yaşamsal" konu hakkındaki düşüncelerimin birçok kişi tarafından da paylaşılması, beni fazlaca mutlu etmişti. Sizin de üyeliğinizin ardından yazdığınız ilk ileti bu konuyla ilgili. Benimle farklı düşünen birinin düşüncelerini doğru anlayabilmek için yanıtınız benim için gerçekten çok önemli.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen mutimuti » Pzt Ara 28, 2009 9:29

Haydar Bey yazdı:Mutimuti Bey, gerçekten kutlarım. İki saatlik filmin ettiğini iki satıra sığdırmışsınız. İzin verirseniz caricaturisé ettiğiniz askerliğinizi Fransız ordusunda yaptığınızı düşünerek size bir soru sormak isterim.

"...ben birebir işlenmiş hatta eksik gösterilmiş sahneler olduğunu düşünüyorum" tümcenizi biraz daha açabilir misiniz lütfen? Örneğin sizin birebir deneyimlediğiniz ya da ilk ağızdan birebir duyduğunuz ve filmde de birebir işlenmiş birkaç sahneyi bizlerle paylaşabilirsiniz. Hatta filmde eksik gösterildiğini düşündüğünüz sahnelerden yine birkaçını da paylaşırsanız çok sevinirim...

Foruma üye olduktan sonra yazdığım ilk ileti bu başlık altınaydı. Uzun zamandır içime dert olan bu "yaşamsal" konu hakkındaki düşüncelerimin birçok kişi tarafından da paylaşılması, beni fazlaca mutlu etmişti. Sizin de üyeliğinizin ardından yazdığınız ilk ileti bu konuyla ilgili. Benimle farklı düşünen birinin düşüncelerini doğru anlayabilmek için yanıtınız benim için gerçekten çok önemli.

şöyle başlayayım senelece özel harekatta bulunmuş çatışmalara girmiş komutanlardan aldım acemi eğitimimi. benle birlikte tüm diğer arkadaşların en sevdiği kısım eğitim esnasında komutanların yaşadığı oprasyon anılarıydı. ara ara anlatırlardı bizi çoğumuzun gideceği yerlerdeki ciddiyeti görmemizi sağlamak eğitimleri ciddiye almamızı sağlamak için. çoğu arkadaş daha çok genç olduğu için film havasında yaşıyordu oraları ben birzdaha geç gittim askere durumun birazdaha farkındaydım en azından kaybedeceğim şeyler vardı 20 yaşındanki bi gencin çok şeyi yoktur kaybedecek en azından farkında değildir.
bize söylenen filmde anlatılan çatışma anı çok farklı bişey. orda makul ve mantıkı olmak çok zor bişey. eksik gösterilen sahne olarak söyleyeceğim orda askerlerin birbirlerini istemeden vurma olayları olabilir. o panikte insanın neler yapacağını kimse düşünemez burda bilgisayar başında atıp tutmak çokdaha kolay. 300 kişi ufak bi hedefe doğru her taraftan ateş ediyor. ona rağmen filmde askerler kafalarını kadırıp ateş edebiliyorlar. istediğiniz özle harekatçııyaveya çatışmaya girmiş bi askere sorun öyle biyerde kafanızı kaldıramazsınız. filmde ateş ettikeri gösteriliyor bu gerçektir ve bunu yapabilecek çok milletin askeri yoktur. filmi sahne sanhne yorumlayıp yok açılımın bilmem nesidir osudur busudur demek bilemyiorm nekadar haklı. film benim milli duygularımı kabarttı askerimizi güçsüz zayıf gösterdiğini düşünmüyorum belki ordaki durumun ciddiyeti ni bildiğim için. insanlar savaş filmlerini amerikan palavra rambo filmleri gibi sanıyorlar o çatışmada sağa sola sıçrayan kalkıp deli gibi ateş eden bi asker gururbu bekleyen gerçekçi olmaayn sahneler beklerdik olmadı diyen varsa bilemem tabi. ayrıca koutanın konuşmaları tavrı duruşu benim bilrik komutanına çok benziyordu. bence türk subayını gayet iyi göstermiş. genelde tvlerde görünen subaylar oparason alanında değil tvde oldukları için dahafarklı görünebilirler. savaş sahasındaki subay bence aynen öyle olur çok güzel oynamış çok güzel yazılmış diyalogları. zaten askeri danışmanla çalışıldığı çok belli.
Kullanıcı küçük betizi
mutimuti
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Pzr Ara 27, 2009 21:38

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Ara 28, 2009 13:51

Kusura bakmayın Mutimuti Bey ama taş kafama çakılı önyargılarımı kırmayı başamadınız. Biz Türkler biraz sabit fikirliyizdir, farketmişsinizdir belki. O yüzden kurgulanan bu tip ince oyunlarda biraz daha emek vermek gerekiyor zannedersem. Kolay kolay yutulmuyor zira gördüğünüz gibi. Zaten gerek yönetmenin, yönetmenin ağabeyinin gerekse oyuncuların açıklamaları filmi izleyip de yutmayanların düşüncelerini bir kat daha sağlamlaştırmıştır.

Hamaset edebiyatı yapmıyorum lütfen yanlış anlamayın, ancak biz asker bir ulusuz. O yüzden biz her Türk'ün asker doğduğunu söylerken başka bir yere işaret ederiz. Üniformalıların dışında sivil milyonlarca Mehmetçik ve tabii "Ayşecik" durumun ve gidişatın ciddiyetinin farkındadır. İnsanlığın tarihini başlatan ve önderinin deyimiyle bir ulusun değil insanlığın adı olan Türk'ün dilinde, töresinde, kiliminde, türküsünde varoluşun, dolasıyla insanlığın sırları binlerce yıldır saklıdır. Konukseverlik ve kahramanlık -huyumuz kurusun- genetiğimize işlenmiştir. Yanlış anlamayın, "antimilitarist romantik devrimci" ağzıyla konuşmuyorsak bu savaşseverliğimizden, kan ve gözyaşı düşkünlüğümüzden, barbarlığımızdan değildir. Siz barbarlığı beyni yıkanmış Avrupa halklarına soracaksınız, barış için yaşayıp, barış için savaşmayı ise bizlere. O yüzdendir ki bu barış ve demokrasi yalanlarını kolay kolay yutmayan bu ulus bugün de, zorunlu olmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu da aklından çıkarmadan kanının son damlasına kadar gerçek barış, insanlık ve bağımsızlık için yeniden ve güle oynaya çarpışmasını bilir. Koskoca "Gençliğe Sesleniş" dururken, durumu -sinematografisine sözüm yok ama- bu kadar ucuz senaryoların içine sıkıştırılmış ince mesajlarla kotaramazsınız.

Ayrıca madem belirtmişsiniz, benim de askerlik günlerime değinmemde bir sakınca yok herhalde. Ahkam kesmek gibi bir durumum olmadığını umarım anlayacaksınızdır. Askerlik görevimi yerine getirdiğim birliğin tümen, tugay ve alay komutanı önceki görevlerinde özel kuvvetlerde üst rütbeyle görev almış subaylardı. Ayrıca askerliğim süresince çevremde meslek yaşamlarının bir döneminde bordo bere takmış, göğüslerinde bröveleriyle onlarca rütbeli bulunmaktaydı. Ben de, malum filmin her sahnesinde beyinlere olumsuz biçimde işlenmeye çalışılan mavi beresiyle, askerlik görevlerini büyük bir istek ve gururla iç güvenlik bölgelerinde tamamlayan 92 aslanın eğitim çavuşu olarak görevini gönül rahatlığıyla tamamlamış bir eğitim çavuşu olarak size sadece ve kısaca diyebilirim ki, kazın ayağı öyle değil Mutimuti Bey... Umarım derdimi anlatabilmişimdir.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen mutimuti » Pzt Ara 28, 2009 16:40

Haydar Bey yazdı:Kusura bakmayın Mutimuti Bey ama taş kafama çakılı önyargılarımı kırmayı başamadınız. Biz Türkler biraz sabit fikirliyizdir, farketmişsinizdir belki. O yüzden kurgulanan bu tip ince oyunlarda biraz daha emek vermek gerekiyor zannedersem. Kolay kolay yutulmuyor zira gördüğünüz gibi. Zaten gerek yönetmenin, yönetmenin ağabeyinin gerekse oyuncuların açıklamaları filmi izleyip de yutmayanların düşüncelerini bir kat daha sağlamlaştırmıştır.

Hamaset edebiyatı yapmıyorum lütfen yanlış anlamayın, ancak biz asker bir ulusuz. O yüzden biz her Türk'ün asker doğduğunu söylerken başka bir yere işaret ederiz. Üniformalıların dışında sivil milyonlarca Mehmetçik ve tabii "Ayşecik" durumun ve gidişatın ciddiyetinin farkındadır. İnsanlığın tarihini başlatan ve önderinin deyimiyle bir ulusun değil insanlığın adı olan Türk'ün dilinde, töresinde, kiliminde, türküsünde varoluşun, dolasıyla insanlığın sırları binlerce yıldır saklıdır. Konukseverlik ve kahramanlık -huyumuz kurusun- genetiğimize işlenmiştir. Yanlış anlamayın, "antimilitarist romantik devrimci" ağzıyla konuşmuyorsak bu savaşseverliğimizden, kan ve gözyaşı düşkünlüğümüzden, barbarlığımızdan değildir. Siz barbarlığı beyni yıkanmış Avrupa halklarına soracaksınız, barış için yaşayıp, barış için savaşmayı ise bizlere. O yüzdendir ki bu barış ve demokrasi yalanlarını kolay kolay yutmayan bu ulus bugün de, zorunlu olmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu da aklından çıkarmadan kanının son damlasına kadar gerçek barış, insanlık ve bağımsızlık için yeniden ve güle oynaya çarpışmasını bilir. Koskoca "Gençliğe Sesleniş" dururken, durumu -sinematografisine sözüm yok ama- bu kadar ucuz senaryoların içine sıkıştırılmış ince mesajlarla kotaramazsınız.

Ayrıca madem belirtmişsiniz, benim de askerlik günlerime değinmemde bir sakınca yok herhalde. Ahkam kesmek gibi bir durumum olmadığını umarım anlayacaksınızdır. Askerlik görevimi yerine getirdiğim birliğin tümen, tugay ve alay komutanı önceki görevlerinde özel kuvvetlerde üst rütbeyle görev almış subaylardı. Ayrıca askerliğim süresince çevremde meslek yaşamlarının bir döneminde bordo bere takmış, göğüslerinde bröveleriyle onlarca rütbeli bulunmaktaydı. Ben de, malum filmin her sahnesinde beyinlere olumsuz biçimde işlenmeye çalışılan mavi beresiyle, askerlik görevlerini büyük bir istek ve gururla iç güvenlik bölgelerinde tamamlayan 92 aslanın eğitim çavuşu olarak görevini gönül rahatlığıyla tamamlamış bir eğitim çavuşu olarak size sadece ve kısaca diyebilirim ki, kazın ayağı öyle değil Mutimuti Bey... Umarım derdimi anlatabilmişimdir.

biz türkler derken beni türk saymadın herhalde. üniversiteyi dondurup 15ay askerlik yaptım ben kırkağaçta 3 ay nusaybnde 12 ay. sen ne demek istiyorsun? yazdığın martavalları oraya kadar anca okuyabldim. sabit fikirlisin evet ayrıca önyargılı ve yüzeysel birisnde. akp ve feto ya olan düşmalığın ki bende onların düşmanlarındanım senin makul ve mantıklı düşünme yetini yok etmiş herey sanagöre yanlış senin gibi düşünmeyen kimse türk değil. sen git benim kadar benim olduum yerde aynı şartlarda askerlik yap sonra konuş. sürekli biz biz sanki ben başka biyernemişim gibi konuşmusun. belki akpli fetocular bu tavrını dilini anlmaz ama ben anlarım kardeş. bu ülkenin en büyük sorunu senin gibiler. sen insanları kaybetmeye odaklanmışsın. diğer mesajındaki iğnelemeleride anlmadık değil insan gibi cevap vermek şstedim diye çıkışmadım. problemleri tıp doktorları yardımıyla giderebilrsin eminim belli bir rahatsızlığın vardır. çok düzgün konuşuyormuş gibi alttan alttan laf sokuyorsun. aynı fetocu ve akplilerin o fırçabıyıklarının altındaki sinsi gülüşleri gibi. sana vereeğim cevap bukadar.
Kullanıcı küçük betizi
mutimuti
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Pzr Ara 27, 2009 21:38

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Ara 28, 2009 22:06

O zaman daha açık olmaya çalışayım Mutimuti Bey. Bu filmde maksatlı olarak yapılmış maddi ve manevi onlarca hata bulunmaktadır. Sizin bu heyecanlı halinizi gördükten sonra filmi yeniden izleyip, sahne sahne yazmayı düşünüyorum. Sanırım göremeyen gözler için bu şart. Bu işin adı asimetrik psikolojik savaştır. Önce durumu doğru tanımlayalım. PKK'nın ortaya çıkış nedenlerinden, çağ değişimine; Yeni Dünya Düzeni'nden, işin ezoterik yanına değinip kafa karıştırmadan size kısaca yanıt vermek isterim.

Foruma yazdığınız daha bismillah ilk iletinizde Mustafa Bey'i filme önyargılı bakmakla eleştirmiş, "en az bu yüzbaşı kadar deli bi komutanımız vardı ayrıca askerlerde birer rambo değil çok eğitimsiz vurdum duymaz ve kendinden bezmiş gibiydiler aynı filmdeki uyuyan askerler gibi" diyerek uzun dönem yaptığınızı anladığımız askerliğinizi özetleyip, filmi olumlu bulduğunuzu belirtmiştiniz.

"...böyle bi veya hrhangi çatışma durumunda kalmadım ama aldığım eğitimlerde en en azıdndan psikolojisini az buçuk verdiler ve anlatılanlar filmlenerdeyse birebir görnüyor" diyorsunuz. Size şaka yapmışlar herhalde Mutimuti Bey. Sözünü ettiğiniz ordu Türk Silahlı Kuvvetleri! Anlatamadım galiba sizin acemi dedelerinizin kol komutan yardımcısıydım. Ve size şu kadarını söyleyebilirim, kolca Ağrı Eleşkirt'e düştüğünü öğrenen askerlerden, diğer kollar gibi Şırnak Görmeç ya da Seslice'ye düşemediği için yanıma gelip ağlayanları bilirim. Ben onların ellerindeki, saçlarındaki kınayı da gördüm Mutimuti Bey. Onlara yapılan konuşmaları da dinledim! Şırnak'ta Ekim 2007 tarihinde terör örgütü tarafından şehit edilen -2008'de gerçekleşen Güneş Operasyonu'na kızının adı konan şehit onbaşı Kasım Aksoy da dahil olmak üzere- 13 askerden 8'inin acemiliklerini bizim tugayda tamamlamış olduğunu -çatışmadan yadigar çenesindeki mermiyi namus nişanı olarak taşıyan ve kurmay olmadan generalliğe yükselmiş- tugay komutanımızın konuşmasından öğrendiğim tören alanında, sizin üst devreniz onbinlerce Mehmetçiği ellerine kınalar yakarak gönderdik biz dağıtım birliklerine. Siz kime neyi anlatıyorsunuz!

"...o panikte insanın neler yapacağını kimse düşünemez burda bilgisayar başında atıp tutmak çokdaha kolay" diyorsunuz. Ben atıp tutmuyorum Mutimuti Bey! Terörün tanımını doğru yaparsınız, oynanmakta olan büyük planı görürsünüz amenna! Ama bunu yapabilecek durumda değilseniz, en azından terörle müzakare değil yalnızca mücadele edileceğini mantık yürüterek bilmeniz gerekir.

"istediğiniz özle harekatçııyaveya çatışmaya girmiş bi askere sorun öyle biyerde kafanızı kaldıramazsınız. filmde ateş ettikeri gösteriliyor bu gerçektir ve bunu yapabilecek çok milletin askeri yoktur" diyorsunuz. Filmden sonra nedense zihnimde, ateşe ateşle karşılık vermekten ziyade birbirleriyle muska alışverişi yapan, dağ başındaki doldur-boşalt istasyonunda beklerken silah sesinden ürken, komutanına çıkıp, "ben sivilde bir işe yaramam, nolur beni de operasyona götürün de adam olayım" diyen sümsük komadonlarla, emir-komuta zincirinden habersiz, gaddar, zürriyetsiz, terörle savaşın tanımlarını karıştırabilecek kadar askeri eğitimden yoksun, çatışmada bir kurşun bile sıkmaktan aciz -hani şu sizinkine benzeyen- rahmetli yüzbaşı kaldı.

Önce askerliğinizi anlatırken çizdiğiniz aciz portre için izlediğim filmle aynıydı diyorsunuz. Sonra da "film benim milli duygularımı kabarttı askerimizi güçsüz zayıf gösterdiğini düşünmüyorum" diyorsunuz. Rambo filmlerindeki Amerikan askerinin imajıyla, bizim nefis Türk askerinin imajı arasında bir bağ kurmaya çalışmışsınız. Ama sonunu getirememişsiniz. Açılımın ardındaki güç Afganistan'ı işgal ederken aslan, biz bölünmez bütünlüğümüzü korumaya çalışıp, saldırıya uğrarken badem! Yok öyle yağma Mutimuti Bey!

"ayrıca koutanın konuşmaları tavrı duruşu benim bilrik komutanına çok benziyordu. bence türk subayını gayet iyi göstermiş. genelde tvlerde görünen subaylar oparason alanında değil tvde oldukları için dahafarklı görünebilirler" diyorsunuz. Ayrıca "en az bu yüzbaşı kadar deli bi komutanımız vardı" tümcenizi de yeniden anımsatmak isterim. Bizimkiler de deliydi ama deli doluydu! Ve bir tanesi bile şehitlik ile ölmek ya da savaş ile terör arasındaki farkı bilmekten aciz değildi!

Çok merak ediyosanız, benim tanıklık ettiğim aksaklıklardan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni eleştirecek bir film yapılacaksa bu, 18 Mart'ta amfiye toplanan 500 askere Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adının geçmediği bir Çanakkale belgeseli izlettiren düşünceyle ilgili olmalıydı. Birbirimizi kandırmayalım. Durumun ciddiyetini kavrayamıyorsanız, bilgi kirliliği etmeyin yeter! Bakın çoğu siyasi, asker, yazar, sanatçı da sizin gibi beğendi filmi, gidin onlarla tartışın. Bizim sesimiz oraya kadar yetişemiyor ne de olsa...

Ben "biz Türkler" derken bunu kastediyorum Mutimuti Bey! Martaval lafınızı da size iade ediyorum. Siz lisans eğitimizi dondurup askere gitmişsiniz, ben de 7 yıl tecilim olmasına karşın doktora eğitimimi dondurup da gittim! Burada sidik yarışına döktürmeyin olayı! Sürekli kendinizden söz ederek yanıt verdiğiniz için bu kadar kendimden örnekler verdim. Yoksa konu sen-ben meselesi değildir. Bunu iyi biliniz! Uzun lafın kısası şunu da sizin aracılığınızla tüm nefeslilere bir kez daha anımsatmak isterim:

Düşmanım, düşmanlığından vazgeçinceye kadar, ben de onun amansız düşmanıyım!

Umarım bu kez anlatabilmişimdir.
En son Deli Haydar tarafından Çrş Ara 30, 2009 11:54 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen mutimuti » Sal Ara 29, 2009 0:16

haydar bey siz türk askerini robot sanıyorsunuz kanısındayım. nerde askerlik yaptıysanız veya yaptıysanız özlellikde terör tehditi olan biyerde yapan insanları (askerleri) anlamanız baya zor olsa gerek. kafanızda ideal bi türk askeri düşüncesi var ona kilitlenmişsiniz onun dışında bişeyler görünce size garip hatta hainlik gibi görünüyor. er düzeyindeki askerleri boş verin hadi onlar gelip geçici en düşük rütbeli uzman erbaş veya uzman çavuştan genel kurmay başkanına bu insanların (askerlerin) sizin benim gibi bir özel hayatları sevdikleri bekleyenleri çocukları colukları var. yıllarca bu tehditle yaşayan insanların hayatları dünyaya bakış açıları davranışları biraz değişir özellikle sorumluluğu yüksek komutasında onlarca askeri rütbelisi olan insanlar hafif kayışı sıyırıyor deli demekle bunu kastettim. deli derken bu kötü anlamda değil gün olur çok neşelidir merdivende raslarsın espri yapar zaman gelir nerdelan senin kepin der hafifden okşar veya streslidir iştima alanında niye selam vermedin diye geçirir iki tane tokat. bu davranışlar her değişgenlik gösteriyor nedeni stres tehdtler onlara emanet edilen askerlerin hayatları belkide bu insanı tam olarak bende anlayamam sadece tahmin ediyorum kendimi onun yerine koyuyorum bu çıkıyor. türk askerinin bence en önemli özelliği insanlığını kaybetmemiş olması bence. bazı komutanlar duygularını daha iyi kontrol eder böyle komutanlara çok sert çok gaddar der asker çok eziyor yoruyor bizi der. bazısı biraz daha hafifdir yanından geçerken şakalaşır halhatır sormasada daha hafif bakar daha babacandır tüm bölük çok sever. bu filmdeki gibi çok riskli bölgelerde komutanlar söylediğm birinci gruba girer daha çok serttir çok yorar askeri ama neden onun ve bölüğün iyiliği için yeri geldiğinde de belki şakasını yapar ama askerin gevşemesini istemez.
sizin sahne sahne kelime kelime irdelemeniz bence bütünlüğü bozuyor ve yanlış bi anlaşılma oluyor sizde çünkü sizin bu yaptığınızı her izleyici yapmaz. bilemiyorum şuanki türkiyenn bulunduğu durum mu sizi bukadar hassas yaptı ama ben filmin bütününe bakınca benim yaşadığım 15 aya çok benziyor diyaloglar . filmde hiçmi hata yoktu vardır tabiki ama ben filmin anlatıldığı dönemi tam olarak bilmediğim için bişey söyleyemm söyleyeceğim şuankdai karakollar çokdaha güvenlidir. filmdeki karakol kadar korunmaız değiller. belki ozamanlar öyle karakollarda vardı bilemem.
son olrak o kendinden beziş dediğim askerler dağlıca baskınından sonra inanılmaz etkilendiler uzun bi süre hatay ayapan asker görmedim etrafta komutan yokken daha rahat davranır asker mesela mevzide nöbette çok daha dikkatli ve ciddiydiler.
askerlerinde insan olduğunu unutmayın uzun süre ciddi bir gerelim altında kalan her insan da bıkkınlık olur. robot değil bu insanlar.
Kullanıcı küçük betizi
mutimuti
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Pzr Ara 27, 2009 21:38

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Sinema & Tiyatro

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x