Nefes Aldatmacası: Hangi Nefes - Açılım Sağolsun!

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen taironas » Pzt Eki 26, 2009 19:13

Şu anda Saat 19:08 daha yukarıdaki yorumum kurumadan SHOW TV ve Ali Kırca bir halt başarmışlar gibi Kandil'e Giren Korcan Kara ile Murat Karayılan denilen itle nasıl görüşme yaptığını konuşuyorlar , yarından itibaren'de görüntüleri vermeye başlayacaklar .

Yazıklar olsun RTÜK'e Yazıklar olsun MHP ve CHP'ye şuanda protesto bağlantıları yapılmalı SHOW TV'ye bu iki partice .

Arkadaşlar ,

IRA mensubu orta düzey bir yöneti ile röportaj yapan 2 BBC muhabiri ve 2 Ayrı Gazetenin muhabiri 15'er sene ceza aldılar ,

İspanyada ETA , ile röportaj yapan 5 gazetecei VATANA İHANET ile yargılandı ve ömür boyu hapis cezası aldılar İspanyol Kral affetti !!!! onları ve 25'er sene ceza verdi.

Mehmet Emin Karamehmet
Ali Kırca,
Korcan Karar
ve 2 Kameran
Show TV mesul Müdürü

Derhal yargılanmalı teröre destek ve övmek , vs...vs.. maddelerden , artık yine Savcılar uyursa korkarım ki Türk Milleti kendi adaleti sağlamaya başlayacak allah korusun .

Saygılar
TÜRKİ CUMHURİYETLERİ DEMEYELİM : TÜRK CUMHURİYETLERİ DİYELİM

ORTA ASYA DEMEYELİM : TÜRKİSTAN DİYELİM
Kullanıcı küçük betizi
taironas
Üye
Üye
 
İletiler: 142
Kayıt: Pzt Nis 28, 2008 3:21
Konum: TÜRKİSTAN

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Eki 28, 2009 18:39

Hangi Nefes?

ÖYLESİNE ağır bir psikolojik savaş altındayız ki, yıllardır kirletilen bilinçaltları artık bilinçleri etkilemeye başladı. Örneğin bir “kahramanlık destanı” havasında sunulan Nefes filmini, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ dahi beğendiğini beyan etti! Oysa Nefes, reklamı yapıldığı gibi bir “vatan sağ olsun” filmi değil; tam aksine “sol gösterip sağ çakan” işbirlikçi bir propaganda filmiydi. Filmi özetlemek gerekirse.

Bir komando yüzbaşı, beraberinde 40 kadar komandoyla birlikte birkaç ay sonra yapılacak büyük bir operasyonda haberleşme üssü olarak kullanılacak Irak sınırına yakın dağın tepesindeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilir. Tim, istasyona giderken “doktor” kod adlı teröristin liderliğindeki grup tarafından pusuya düşürülür ve yüzbaşının çok sevdiği asker arkadaşı şehit olur. Özel yaşamında, askerlik mesleğinde ve sosyal ilişkilerinde ağır bunalımlar yaşayan yüzbaşı, karakola geldikten sonra karısıyla yaptığı bir telefon görüşmesine “doktor”un hatta girerek konuşmaya karışması ve tacizde bulunması üzerine iyice sapıtır. Tugaydan kendisine verilen emir, sadece karakolu korumak olduğu halde yüzbaşı, ne karakolun fiziki korunmasına yönelik herhangi bir önlem alır ne de teröristlerin karakolun hem telefon hem de telsiz görüşmelerini dinlemesini önleyecek bir teknik çaba gösterir.

Yüzbaşının aklı, asker arkadaşını öldüren ve karısına tacizde bulunan “doktor” kod adlı teröriste takılı kalmıştır. Film, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ayrılıkçı terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadelenin dekor olarak kullanıldığı bir “fon”da, acilen ruhsal tedaviye muhtaç bir komando yüzbaşının “kan davası”na dönüşür. Yüzbaşı, tugaya haber vermeden araziye çıkar; “doktor”un ekibinden birini öldürür ve yaraladığı kadın teröriste işkence yaparak “doktor”a meydan okur.

Günlerini Atatürk büstü parlatarak, damdaki karları küreyerek, namlunun ucunu mikrofon yapıp türkü söyleyerek, yüzbaşının atış talimlerindeki kurşun sesinden irkilerek geçiren “komando”lar, bir sabaha karşı baskına uğrar. Kimisi muskasına sarılarak, kimisi annesini arayarak delik deşik olurken yüzbaşı da tek kurşun atamadan alnının ortasından kurşunu yer! Film, artık Atatürk büstünün olmadığı kaidenin önünde, ölürken omuzlarını dik tutarak başını geriye sarkıtmış teröristin anıtsal görüntüsü ile biter! Suyu biraz daha kaynayan “kurbağa” da filmi alkışlar!


Deniz SOM, 28 Ekim 2009
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Kas 05, 2009 21:49

Pamukoğlu varsa 'Nefes' yok

32. günün çekimlerinde Nefes filminin yönetmeni Levent Semerci, ekibini yayından çekti.

Medyakafe'nin haberine göre, 32. Gün çekimlerinde kriz yaşandı. Rekor kıran Nefes filminin ekibi Osman Pamukoğlu ile karşılaşınca ekip, yönetmen Levent Semerci'nin isteğine uyarak yayına çıkmaktan vazgeçti.

NEFES vizyona girdiği günden itibaren 2 milyon izleyiciye ulaştı...
32.Gün ekibi de bu hafta o filmi yaratan ekibi stüdyo konuğu olarak davet etti..
Buraya kadar normal..
Anormal olan da bu dakikadan sonra başlıyor..
Çünkü; 32. Gün'ün bir başka konuğu daha vardı..
Emekli general Osman Pamukoğlu...
Hakkari'deki görevi sırasında PKK'ya karşı yapılan en büyük harekât olan Çelik-1 Operasyonu'nu yönetmişti. Çelik-1 harekatı 37 gün sürmüştü...
Asker dağda kalmış zorlu kış şartları altında terörle mücadele etmişti...
Pamukoğlu emekli olduktan sonra siyasete atıldı
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı oldu...
32. ekibi filmin kahramanı Mete Yüzbaşı'yı Osman Pamukoğlu ile özdeşleştirmiş olacak ki; bir siyasi parti lideri olan eski generali stüdyo konuğu olarak davet etti...

İşte ne olduysa bu dakikadan sonra oldu...
Çekimler için gün belirlendi. Konuklar stüdyoya gelmeye başladı.
Programa katılan "Nefes" filmi ekibi stüdyoya gelince şok oldu. Çünkü beklemedikleri bir konuk onları rahatsız etti. Nefes ekibini rahatsız eden Osman Pamukoğlu'nun geçmişi değil, şimdiki konumuydu.
Çünkü o artık eski asker değil, bir siyasi partinin lideriydi.
32. Gün ekibi Nefes ekibini ikna için çok uğraştıysa da olmadı. Levent Semerci'ye konuyu danışan ekip, "Biz bu filmi bir siyasi partiye adamadık. Biz kahramanların ne zor şartlar altında terörle mücade ettiğini anlattık. Orada şehit olanlara adandı bu film" diyerek stüdyoyu terketti...

Nefes ekibinin bu tepkisinin altında ise şu neden yatıyor. Bu filmin büyük başarı göstermesi üzerine Osman Paşanın partisinden bazı yetkililer orada burada "Bu filmdeki kahraman yüzbaşı bizim Osman Paşa. Zaten bu filmi de biz çektirdik." şeklinde konuştular. Bunu duyan Nefes Filmi ekibi ise, başta yönetmen Levent Semerci olmak üzere büyük tepki gösterdi ve bu tavrı aldı...


http://www.gercekgundem.com/?p=229708
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen 1919 » Prş Kas 05, 2009 23:19

"Biz bu filmi bir siyasi partiye adamadık. Biz kahramanların ne zor şartlar altında terörle mücade ettiğini anlattık. Orada şehit olanlara adandı bu film"! Sehitler üzerinden film yapmak, para kazanmak neymis onu da anlatsinlar! Anlatsinlar, bir zamanlar bir Osman Pamukoglu vardi bu mücadeleyi yapan, askerleri sehit olan! Bu isin filmini yapacaksan Antalyada degil, önce Osman Pamukoglu gibi gidersin Hakkariye neyi cekeceksen cekersin aslanlar gibi döner konusursun!

Sonra birileri "Bu filmdeki kahraman yüzbaşı bizim Osman Paşa. Zaten bu filmi de biz çektirdik." demis, stüdyoyu terk edene kadar orada bulunan Osman Pasaya sorsaydiniz! Pamukoglu varsa "Nefes" yok degil, Pamukoglu yoksa "Nefes" yok! Ben bu filme bes kurus vermem, netten indirecem ve isteyen herkese bedava dagitacam, izin varsa forumdaki üyelerle de seve seve paylasirim!
Kullanıcı küçük betizi
1919
Üye
Üye
 
İletiler: 19
Kayıt: Pzt Eyl 28, 2009 1:45

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen Hayyan » Cum Kas 06, 2009 0:08

Arkadaşlar yorumlarınızı okudum da kafama bir soru takıldı Osman Pamukoğlu 32.Gün programına kaç kez katıldı ? Ben bi 3 tane açılım meraklısı ile tartıştığı programı biliyorum.Başka varsa izlemelik link alabilir miyim ?
Bu maskenin altında etten daha fazlası var.Bu maskenin altında bir fikir var ve fikirler kurşun geçirmez!..
V For Vendetta
Kullanıcı küçük betizi
Hayyan
Üye
Üye
 
İletiler: 99
Kayıt: Prş Eyl 17, 2009 19:53
Konum: TÜRKİYE !

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen Türk-Kan » Cum Kas 06, 2009 0:16

Hayyan, bahsi gecen izlence birazdan, 00:30'da.

Ayrica, Nefes'teki komutani Pamukoglu'na benzetmek de ilginc. Yukaridaki "Hangi Nefes" yazisini okumayan varsa tavsiye ederim...
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen Hayyan » Cum Kas 06, 2009 0:40

Türk-Kan yazdı:Hayyan, bahsi gecen izlence birazdan, 00:30'da.

Ayrica, Nefes'teki komutani Pamukoglu'na benzetmek de ilginc. Yukaridaki "Hangi Nefes" yazisini okumayan varsa tavsiye ederim...

Bilgilendirme için teşekkürler Türk-Kan.
Bu maskenin altında etten daha fazlası var.Bu maskenin altında bir fikir var ve fikirler kurşun geçirmez!..
V For Vendetta
Kullanıcı küçük betizi
Hayyan
Üye
Üye
 
İletiler: 99
Kayıt: Prş Eyl 17, 2009 19:53
Konum: TÜRKİYE !

Re

İletigönderen lucifer1947 » Cmt Kas 07, 2009 22:25

11
En son lucifer1947 tarafından Sal Kas 10, 2009 16:43 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
lucifer1947
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cum Ağu 07, 2009 17:21

Re: Nefes - 16 Ekim'de İzleyicilerle Buluşacak

İletigönderen mavi ışık » Cmt Kas 07, 2009 22:27

Genelkurmay'ın üst yönetimi ne zaman bir film çıkışında o filmi övse dikkat kesiliyorum. Anlıyorum ki, o filmde Türk askeri ve ordusuna karşı sinsi bir propaganda var ve bu üst düzey zatlar bunu gör(e)medikleri gibi bir de reklamına alet oluyorlar.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in oğlu Tolga Örnek'in "Gallipoly" filminin galasına maaile katılmışlar ve çıkışta öve öve bitirememişlerdi. Filmi bir izledik ki; Çanakkale'yi anlatan belgesel tadındaki filmde Türk askerinden eser yok, İngiliz askerleri ise yere göğe sığmıyor. İzleyen; İngilizler oraya piknik yapmaya geldi , bizimkiler de onları hunharca katletti havasına kapılıyor. Zaten İngilizler de bu değerli propagandanın farkına varmış olacaklar ki, Tolga Örnek'i , sponsoru Ferit Şahenk'le birlikte İngiltere'de ağırlayıp, oradaki galasını da üst düzey katılımla gerçekleştirdiler.

Son günlerin çok tartışılan filmi Nefes'i de; Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un film çıkışında filmi öven görüntülerini izledikten sonra izlemeye karar verdim.

Film hakkında hem olumlu, hem olumsuz eleştirileri okumuş ve kararsız kalmıştım.

Keşke kararsız kalmaya devam etseymişim.

Sinematografi olarak "Türk sineması" sıfatı ile aşağıladığımız kalitenin çok üstünde bir film. İlk yarısı, hamasi vurgulardan uzak , gerçekçi diyalogları ve doğa ile insanı ustaca kullanan görüntüleri, profesyonel kamera teknikleri ile sizi ikinci yarı için kıvama getiriyor.

Filme "güvenmeye" başlıyorsunuz.

İşte film tam da o güvenmeye başladığınız noktada rotayı ustaca sinema dilinden sinsi bir propaganda diline kırıyor.

Film boyunca dağ başındaki bir iletişim istasyonu ve karakolu korumakla görevli Türk ordusunun komando subayı ile "Doktor" lakaplı bir teröristin telsiz üzerinden birbiri ile ağız dalaşı yapıp, küfürleşmesi üzerinden eşitler arası gerilim yaratılıyor.

Bu eşitler arası gerilim, "Doktor"un sevgilisi olduğu anlaşılan kadın teröristin kurulan pusuda yaralanması ve karakola götürülmesi sonrasında neredeyse iki erkeğin "karı-kız" kavgasına dönüşüyor.
(Sözcüklerin sakilleşmesini bağışlayın; ikisinin arasındaki telsiz konuşmaları çok daha sakil) Bir yanda yüzbaşının evde bekleyen karısı, diğer yanda film boyunca yüzü asla gösterilmeyip gizemli bir mistik karakter olarak tutulan "Doktor"'un sevgilisi terörist.

En önemlisi; karakolun güvenliğini güçlendirmek yerine, karşısındaki teröristi duygusal olarak muhatap alıp, kafayı gittikçe daha fazla "Doktor"'dan intikam almaya takan bir ruhsal portre ile karşı karşıyayız.

"Doktor" ile arasında karakol komutanı arasında geçen telsiz konuşmalarında ; "Doktor"a tanınan propaganda şansı ise göz yaşartıcı.

Bir yanda "domuz gibi dağlarda yaşıyorsun, niye okuyup köyünde doktor olmadın" diyen bir subay;

diğer tarafta; "bu dağlar benim, senin üniversitende okuyacağıma, kendi dağımda özgür yaşarım" diyen bir "Doktor".

Bu profesyonel subay ile; yaralı olarak karakola getirilen kadın teröristi öldürmesine engel olmayan çalışan halktan asteğmen doktor arasındaki diyalog ise adeta milletinden özür dileyen ve yargılanmaya hazır bir asker portresini seyircinin gözüne sokuyor.

Yalınayak hazırolda bekleyen asteğmeninin yanına postalları ile gelip, gün içinde aralarında yaşanan olaydan dolayı bir tür günah çıkaran subayımız aynen şu sözleri sarfediyor:

"Bu savaşın adam öldürerek kazanılmayacağının ben farkında değil miyim zannediyorsunuz ama ben burada bu savaşı kaybedersem, siz de İstanbul'da, Ankara'da kaybedersiniz. Biliyorum beni yargılayacaksınız, yargılayın. Her savaş sonunda biter"

Ustaca kurgulanmış bu teslimiyet sözleri seyircinin (Millet) bilinçaltına da bir kaybedilmişlik hissi aşılıyor. Yargılanan askerlerle dolu "Silivri" konjonktüründe bu sahne daha da bir anlam kazanıyor.

Filmin en çarpıcı sahneleri ise sona saklanmış; karakolun basıldığı anlara.

Eğer bu filmi PKK veya finansörü güçlerden biri çekseydi, bir karakol baskını sahnesini ancak böyle çekebilirdi.

Komandolardan oluşan birlik; günlerdir "Doktor" ismi ile mistikleştirilen teröristin "geleceğiz" yolundaki tehditlerine rağmen baskın saldırıya uğruyor ve bütün askerler doğru düzgün karakolun dışına bile çıkmayı başaramadan, karakolun içinde teker teker dramatik sahnelerle şehit oluyorlar.

Unutmadan...

Filmin fragmanlarındaki o meşhur "öldün sen" sahnesi filmin bütününde daha bir anlam kazanıyor. Filmde askerler ölüyor; şehit olmuyor. Karakola gelirken yolda iki şehit veren birliğin komutanı Tugay'a rapor verirken, "ölülerimizle birlikte şu kadar kişiyiz" şeklinde konuşuyor.

Gelelim karakolun baskın sahnesine...

Günlerdir ; "yakınındayım, gelip senin kafana sıkacağım" şeklinde tehditler savuran Doktor, sanki beraberinde ABD hava kuvvetlerinin desteği varmışcasına ortalığı tozu dumana katan bir ateş gücü ile saldırmaya başlıyor.

Komando eğitimli askerlerimiz ise ya pencereden giren kurşun ve RPG'lerle şehit oluyor , ya da bir köşeye sığınıp, pencere veya kaya kenarlarında ateş etmeye çalışıyorlar.

Ve en önemlisi; bütün film boyunca "Doktor"a telsizden meydan okuyan komutan, bütün çatışma boyunca bir köşede gözleri faltaşı gibi açılmış, çevresindeki askerleri tek tek düşerken olan biteni seyrediyor. Şaka değil...kafasını çıkarıp dışarı tek bir kurşun bile sıkamıyor.

İşte orada durun beyler....

O karakola, askerlerinin başına çuval geçirenleri Genelkurmay'da ballı börekli ağırlayan Hilmi Özkök'ü bile koysanız, o çatışma ortamında askerlerinin önünde yeralır, arkasında değil. En uyumlu Türk generali bile, kurşun kapıya dayandığında özüne döner.

Fakat filmdeki komando subay; bütün karakol çatışması boyunca bir köşede olan biteni faltaşı gibi açılmış gözlerle izliyor. Ve sonunda yaralı bir şekilde bir köşede kıvrılmış "Doktor"'un karakola girmesini bekliyor ve orada da "Doktor"'a değil, duvardaki gölgesine sıkıyor.

Tabancasının kurşunları bittiğinde, yaralı komutanı duvar dibinde üzerine gölge olarak çöken "Doktor"a bakarken görüyoruz.

Türk Ordusu'nun komando subayı filmde tek kurşun bile atamadan, tepesine gölge olarak çöken "Doktor'un alnının ortasına sıktığı bir kurşunla şehit oluyor.

Yapımcılar dengelemek istemiş olacaklar ki, "Doktor"'u da o sırada başka bir köşede can cekişmekte olan bir asker sırtından vurarak öldürüyor.

"Doktor"; suratını asla göremediğimiz bir mistik karakter olarak filmdeki rolünü tamamlıyor. Sırtından vurulmuş ama düşmanının yüzüne bakıp, alnından vurmuş biri olarak.

Çatışma sona erip, karakol harap, sadece bir iki asker sağ olarak gün ağardığında ise filmin propagandasının manifesto sahneleri ile karşı karşıya kalıyoruz.

İlker Başbuğ'un , "Atatürk büstü ile ilişkisi"nden dolayı çok etkilendim" dediği asker, bir tarafa fırlamış olan büstü kucaklayıp seke seke yamaçtaki kaidesine doğru taşımaya başlıyor.

Bu arada karakolda görevli teğmenlerden biri yaralı olarak yerde kıvranan teröristin başına dikilip ateş edip etmemekte tereddüt ettiği noktada; terörist doğruluyor, kararlı ve onurlu gözlerle teğmene dik dik bakıyor ve teğmen doğrulttuğu silahı kullanmaktan vazgeçip, büstü taşıyan askerle birlikte tükenmiş bir şekilde kaidenin mermerine oturuyor.

Son sahnede; kucaklarında tuttukları Atatürk büstü ile bir zamanlarda büstün bulunduğu kaidenin mermerine çaresizce oturmuş iki Türk askerini ve onların önünde destansı ve kahramanca bir pozla ölmüş teröristi görüyorsunuz.

Arkadaki gönderde dalgalanan bayrak ise bütün film boyunca olduğu gibi yırtık bir şekilde dalgalanıyor.

Telsizden bol bol propaganda yapma fırsatı bulan "Doktor"un yırtık bayrak hakkında da bir çift sözü var:

"bizim buraların rüzgarına o bayrak dayanmıyor değil mi komutan"

Bizimkilerin sürekli yırtılan bayrak sorununa bulabildikleri çare ise, nasıl dikeceklerini bilemedikleri bayrağı "komutan emretti" diye dikmeye çalışan askerler ve tam da nasıl olduğu anlaşılmayan bir şekilde çarşafları çaya banıp yeni bayrak yapmak.

Filmde "açılıma" uygun sahneler göze çarpıyor. Kürt askerin telsizden annesiyle Kürtçe konuşması; Türk ve Kürt askerin bayrağı birlikte göndere çekerken Türk askerin Kürt arkadaşına söylediği Kürtçe türkünün anlamını sorması gibi sahneler artistik ve teknikten ilgili jürilerden tam puanı alacaktır.

Türk-Kürt kardeşliği gibi malumu ilandan öteye gitmeyen bu hoşluklar değil; PKK'nın propagandası yapılması beni ilgilendiriyor.

"Nefes" ustaca kurgulanan sahneleri ve dili ile PKK'yı Türk Ordusu; teröristi Türk subayı ile eşleştiriyor. Seyircisine ise; sinirlerine hakim olamayan, çaresiz, beceriksiz ve amatör bir Türk subayı aracılığı ile teslimiyet ve çaresizlik tohumu aşılıyor.

Bu yönü ile nefes "açılımın" kapanış sahnesi.

Türk askeri Sisifos misali umutsuzca Atatürk'ün büstünü tepenin yamacında yuvarlandığı yerden tekrar tepeye taşımaya çalışırken; ölü de olsa PKK militanı zafer dolu bir duruşla büstün olmadığı kaidenin önünde poz veriyor.

Komando komutanın tek bir kurşun atamadan şehit olduğu, neredeyse bütün birliğin karakolun içinde telef olduğu baskının hemen sonrasında.

Bu filmi izleyen birileri ise film çıkışında görüşleri sorulduğunda ;

"bulut sahneleri çok iyi, bulutları çok iyi kullanmışlar"

diyor.

Bulutları bilmem ama sinemayı, sinema dilinin propaganda gücünü ve bundan bihaber olanları çok iyi kullandıkları kesin.

Aksi takdirde; Türk askeri ayaklar altında ezilirken sıkıştıkları köşede faltaşı gözlerle izleyenlere, Türk askerinin son nefesinin propagandasını yapan bir filmi böyle alkışlatamazlardı.

B.G.
AÇIK İSTİHBARAT
Kullanıcı küçük betizi
mavi ışık
Üye
Üye
 
İletiler: 34
Kayıt: Cmt Eki 17, 2009 17:14

..

İletigönderen lucifer1947 » Sal Kas 10, 2009 2:20

..
En son lucifer1947 tarafından Sal Kas 10, 2009 16:46 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
lucifer1947
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cum Ağu 07, 2009 17:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen İlteriş » Sal Kas 10, 2009 4:02

lucifer1947 yazdı:yani siz kendi propagandamızı yapamamaktan müzdaripsiniz ama size diyorum dağda bundan farklı değiliz...


Ben filmle ilgili hic boyle bir itiraza rastlamadim lucifer1947,

Izleyen pek cok kisinin filmden ciktiktan sonra dusundukleri filmde bir "psikolojik gri propaganda" yapildigi kuskusu uyandiriyor.

Verilmek istenen mesaj su gibiymiscesine ;

"Silahla bu is cozulmez, iste filmde de cozulmuyor. Oyleyse acilima destek verelim"

Turk Genci boyle bir mesaji beynine isleyecegine gitsin sehit olsun daha bahtiyar olur. Kendimden biliyorum.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

ii

İletigönderen lucifer1947 » Sal Kas 10, 2009 4:15

ii
En son lucifer1947 tarafından Sal Kas 10, 2009 16:48 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
lucifer1947
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cum Ağu 07, 2009 17:21

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen senicokseviyorum » Sal Kas 10, 2009 6:53

2. Mustafa vak'asi diyebiliriz. Insanlarin milli duygulari uzerinden somuru yapmak ve gizli mesajlar vermek Sari Zeybek filmiyle gelenek haline gelmisti. Vodafone reklamlari cekerek para kazanan birinden ne beklemeliyiz bilemiyorum ki. Hersey gorundugu gibi degildir. Ulkemizde ne zaman bir filmin tum medya tarafindan propagandasi yapiliyorsa iste o filmin icinde bir bit yenigi var demektir. Ayrica Beren Saat'in sevgilisiymis filmi ceken sahis gercekten yasi da bayagi ileride bu yonetmenin isini biliyor. :kikirik:
Kullanıcı küçük betizi
senicokseviyorum
Üye
Üye
 
İletiler: 6
Kayıt: Çrş Eyl 23, 2009 22:13

Re: NEFES (Hangi Nefes?)

İletigönderen İlteriş » Sal Kas 10, 2009 6:55

lucifer1947 yazdı:Kendimden biliyorum derken neyi kastettiniz... şehit misiniz nasıl yazışıyoruz o halde...


Nasil yani? Simdi bunu anlamadiniz mi? Elbette acilimlari, PKK sovlarini kabul edecegime sehit olmayi tercih ederim. Zaten yakinda gidiyorum. Ozellikle Doguya gitmek isteyecegim, cunku 12 tane kuzenim sicak catismalarla gecirdiler askerliklerini, kimisi komandoydu kimisi uzman cavus, biri bacagini kaybetti, birisi kursun yedi olmedi. Benim de onlardan hicbir farkim yoktur. Esasen butun Turk Milletinin evlatlari olecekse sehit olup olmeyi yegler. Topragin ustunde serefsizce yasamaktansa, topragin altinda sehit olarak yatmayi yegleriz. Simdi yeterince acik oldu mu? Yalniz sorundaki ciddiyetsizligi farketmedim sanma. Bu 10 Kasim'da aci gunumde bir de senle ugrasmayacagim.

lucifer1947 yazdı:taş ardına saklanan asker kahraman değilmiş gibi lanse edilmiş yukarda... evet taş ardına saklandık... korktuk pisi pisine ölmekten... arkadaşlarımız kucağımızda bunları gördük siz görmüyorsanız körsünüz...


Yukarisi asagisi beni baglamaz. Sen bana cevap veriyorsun, bana hitap ediyorsun. Benim soylemedigim seylere cevap verme. En nefret ettigim insani zaaftir bu. Baskalarina soylemedigi sozleri, savunmadiklari fikirleri maletmeye calisarak kendisini hakli cikarmaya calismak!

Nerede demisim ben kaya arkasina gizlenmek korkakliktir diye! Aksine bence mantikli bir davranistir. Siper Almaktir bu. Uygun anda da cikarir namluyu dusmana sallarsin kursunu.

Boyle basitlesmeden once adam gibi, "GokturkMehmet, sence siper almak korkaklik midir?" diye sorsaydin! Bu konudaki fikrimi ogrenseydin. "FIKRIMIN SU VEYA BU OLACAGI VARSAYIMIYLA" sablon halindeki yazilarini cevap olsun diye yapistirmasaydin ne olurdu? Daha durust bir tartisma yapmis olmaz miydin?

Lutfen tartismalarda kendinize yakisacak bir yontem seciniz. Ornegin bir gazi iseniz, size yakisacak olan seviyeli ve durustce tartismaktir. Bizim de sizden beklentimiz bu yondedir.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

ii

İletigönderen lucifer1947 » Sal Kas 10, 2009 10:21

ii
En son lucifer1947 tarafından Sal Kas 10, 2009 16:50 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
lucifer1947
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Cum Ağu 07, 2009 17:21

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Sinema & Tiyatro

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x