Sıfır sorundan, sıfır güvene giden yol

Kerkük’ün, İran yanlısı Haşdi Şabi birlikleri ve Irak ordusunun ortak saldırısı sonucu Barzani’nin peşmergelerinin elinden kurtarılması sırasında yeni bir müttefikimiz çıktı ortaya: Haşdi Şabi.

Malumunuz Haşdi Şabi’ye çok yakın bir zamana kadar devlet yönetimi olarak,”katil sürüsü, cellatlar, teröristler” olarak bakıyorduk. Şimdi bu “cellatlar” Irak ordusu ile birlikte Türkmen kenti Kerkük’ü kurtarmak için kol kola savaşıyor.

Türk askeri de Irak ordusu ile ortak tatbikat yapma noktasına geldiğine göre Şii Haşdi Şabi güçleri dolaylı müttefikimiz oldu demektir!

Dünyada bizim kadar hızlı bir şekilde dost ve düşman kavramlarını değiştiren, dostunu düşman, düşmanını dost ilan eden bir ülke yok.

Barzani kısa süre önce dostumuzdu şimdi düşmanımız, Haşdi Şabi düşmanımızdı şimdi dostumuz, PYD ve liderleri Salih Müslim dostumuzdu şimdi düşmanımız, Irak’la geçen yıl Başika’daki Türk askeri varlığı yüzünden neredeyse savaşın eşine geldik, Irak şimdi dostumuz!

Nusra ile ah ne güzel günlerimiz vardı(!), ne iyi dosttuk, şimdi İdlib’te onları yok etmek için savaşıyoruz, onlar da düşmanımız.

ÖSO ile ne güzel günlerimiz vardı şimdi İdlib’te Türk askerine kurşun sıkıyorlar.

İki sene evvel “Ey İran! Derhal Irak’taki birliklerini çek, bölgenin kana bulanmasından sen de mesulsün, sabrımızı taşırıyorsun” diye haykırıyorduk, bugün “İran birlikleri Kerkük’e girdi diye dua ediyoruz.”

Rusya ile önce dosttuk, sonra düşman olduk, sonra tekrar dostuz!

Önümüzdeki hafta ne olacak bilmiyoruz!

İsrail’e “katil Siyonistler” dediğimiz dönemde düşmandık sonra dost olduk sonra Mavi Marmara baskını ile düşman olduk sonra “Biz sana muhtacız” diyerek dostluğumuzu ilan ettik.

Ayrıntıya girmeyeyim, aynı şekilde dost ve düşman sarmalındaki hızlı değişimi, Amerika ve Avrupa ülkeleri bağlamında siz hesap edin.

Ne zaman kime düşmanız kime dostuz, hızına yetişmekte zorlanıyoruz.

Bugünün dostlarını ne zaman düşman ilan edeceğiz, bugünün düşmanlarını ne zaman dost ilan edeceğiz merakla bekliyoruz.

Küçük gruplardan bölgesel yapılara, Suriye’deki illegal yapılardan devletlere, çete liderlerinden devlet başkanlarına kadar dost-düşman tarifimiz jet hızıyla değişiyor.

Müslüman kardeşlerimiz (!) bugün dua ettikleri gruplara yarın beddua etmeye başlıyorlar.

Dün “savaşılması caizidir” dedikleri ülkeleri, bugün “kahraman” diye alkışlıyorlar.

Sürü halinde “devlet” aklının peşinden sürükleniyorlar.

Dünyada böyle garip bir ülke, böyle garip bir dış politika yok.

Bunun adına köklü bir dış politika değil, “istikrarsız, ufuksuz, vizyonsuz, sığ, acemi ve köksüz” bir dış politika denir.

Bunun adına dış politika stratejisi denilen kavramı bilmeyen, bölgeyi jeopolitik derinlik içinde okumaktan uzak kişilerin elinde oyuncağa dönmüş bir dış siyaset denir.

Bu kadar ciddiyetsizlik kafa karışıklığı içinde olan Türkiye’ye, dış ülkelerin, grupların ve illegal yapıların bakışı da yanı aynı ciddiyetsizlik içinde oluyor.

Dostunu ve düşmanını bu kadar hızlı değiştiren bir devletin “güven” karnesi maalesef sıfır olur.

Sıfır sorundan, sıfır güvene giden yolun hikayesi de budur.

Muharrem BAYRAKTAR, 18 Ekim 2017
mbayraktar@yenimesaj.com.tr