Ümit Özdağ'dan Güler Kömürcü'ye cevap

Ümit Özdağ'dan Güler Kömürcü'ye cevap

İletigönderen deliyurekkadir » Çrş Şub 13, 2008 15:58

Resim

Sayın Güler Kömürcü,

"Rahmetli Alparslan Türkeş’in aziz anısına yapılan saygısızlık niteliğindeki tutarsız iddia ile ilgili bu tarihi bilgileri sizinle, Türk Milleti ve Türk Dünyası ile paylaşmayı bir görev biliyorum."



Sayın Güler Kömürcü,

15.1.2007 tarihli yazınızda Sayın İrfan Ülkü’nün Enver Altaylı’ya dayanarak kaleme aldığı kitabın bir bölümünü aktarmışsınız. 27 Mayıs İhtilali doçentlik tez konum olduğu için orijinal belgelere ve Milli Birlik Komitesi (MBK) üyeleri ile saatlerce kasete alınmış görüşmeye dayanarak hazırlamıştım. Tezimin çok önemli bir bölümünü de MBK içinde “14’ler” diye anılan radikal üyelerle CHP yanlısı üyeler arasındaki siyasal mücadele ve 13 Kasım iç darbesi oluşturuyordu.

Enver Altaylı’nın kaynak olduğu kitapta Rahmetli Türkeş’in 13 Kasım’da tutuklandıktan sonra kurşuna dizilmekten CIA’nın Ankara Büro Şefi Ruzi Nazar’ın girişimi ile CIA karıştırılmadan, Albay Alparslan Türkeş’e Türk Dünyası politikaları açısından ihtiyaç duyduğu için kurtarıldığı iddiasını hayretle okudum. İddia, olayların akışı, belge ve mantığa da aykırıdır.

Mantık açısından bakarsak; İhtilal Yönetimi, 14’lerin tasfiyesinden sonra Gürsel’e ABD Başkanı, İngiliz Kraliçesi ve birçok ülke hükümetinin yaptığı başvuruya rağmen rahmetli Menderes, Polatkan, Zorlu’yu asmaktan geri adım atmamıştır. Ancak iddiaya göre yanında Amerikan Büyükelçisi olan CIA’nın Ankara Büro Şefi’nin “Türkeş’i asarsanız çok bozuluruz” şeklindeki ifadesi üzerine Gürsel içeri gidip, birkaç dakika sonra geri dönüp “mesele halloldu” demiştir. Bu söz konusu olamaz. Türkiye muz cumhuriyeti değildir.

Darbe mantığı açısından bakarsak; darbelerin kendi mantığı vardır. 14’lere karşı darbeyi onaylayan Gürsel’dir; ancak planlayan/icra eden çalışmaları 11 Kasım 1960’da Ankara Merkez Komutanlığı’nda başlayan Korg. Cemal Madanoğlu ve Sezai Okan, Osman Köksal, Mucip Ataklı, Haydar Tunçkanat ve Emanullah Çelebi’dir. Org. Gürsel istese bile eğer böyle kolektif olarak bir “kurşuna dizme” kararı alındı ise o kararı geri çevirecek durumda değildir.

Hiç bir zaman teyit edilemeyen bir “rivayet” tasfiye edilecek olanların tamamının kurşuna dizilmesinin Ataklı, Tunçkanat ve Çelebi tarafından önerildiğidir. Bu rivayettir. Üstelik Org. Gürsel’in Madanoğlu’na toplantıdan önce verdiği emir, tasfiye edilenlerin Erzurum götürülerek hapsedilmeleridir. Ayrıca, Albay Türkeş’in ve radikallerin kurşuna dizilmesi durumunda Ordu Albay Türkeş ve radikal subaylara bağlı genç subayların vereceği tepkiden dolayı bölünecektir. Gürsel bunu bilmektedir.

Belgeler açısından hadiseye bakıldığında ise; Devlet ve Hükümet başkanı olan Org. Gürsel’in ABD Büyükelçisi ve CIA Ankara bürosu şefi ile üstelik bu kadar önemli bir süreçten geçilirken yanında MBK üyelerinden birisi, bir Dışişleri görevlisi ve tercüman olmadan en azından bunlardan birisi olmadan ve tutanak tutulmadan böyle bir görüşmeye girmesi Çankaya Köşkü’nü veya Başbakanlığı açıkça “yol geçen hanına” çevirecektir. Hele devlet geleneğinin en sağlam yaşadığı bir dönemde bu şekil bir görüşme mümkün görünmemektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı kayıtlarında 13 Kasım-20 Kasım 1960 tarihleri arasında Org. Gürsel ile Amerikan Büyükelçisi ve Ruzi Nazar arasındaki bir görüşme kaydı yoktur. O günlerde basın toplantılarını bile Köşk’te yapan Org. Gürsel’in Büyükelçi’yi Başbakanlık’ta kabul etme ihtimali ise yok denecek kadar azdır.

Olayların akışı açısından bakıldığında; 13 Kasım darbesini hazırlayanlar başta rahmetli Gürsel ve Madanoğlu olmak üzere ne Albay Türkeş’i ne de diğer radikal komite üyesi subayları kurşuna dizmeyi düşünmemişlerdir. Bundan dolayı 14’ler daha tutuklanmadan yurtdışına devlet müşaviri adlı bir kadro ihdas edilmiş ve kimin nereye yollanacağı tespit edilmiştir. Öyle ki, 12 Kasım 1960 tarihinde tasfiye edilenlerden birisinin eşinin adına Gürsel’e yazılan mektupta eşinin Avrupa’da bir ülkeye sürgüne yollanması rica edilmiştir. Kesin olan 12 Kasım’da Albay Türkeş dahil 14’lerin yurtdışına gönderileceklerinin belli olduğudur.

13 Kasım 07.30’da operasyon başlamıştır. Evlerinde MBK’nın fesh edildiğine ve evlerinden çıkmamalarına dair sarı zarf kendilerine ulaştırılmıştır. Buna rağmen Binbaşı Dündar Taşer ve Yüzbaşı Muzaffer Özdağ, Köşk’e gitmek üzere askeri araçla yola çıkmışlar, yollar kesik olduğu için TBMM’ye gelmişler ve burada Korg. Madanoğlu’na bağlı bir havacı birlik tarafından tutuklanarak Merkez Komutanlığına oradan da Mürted Hava Üssüne götürmüştür. Daha sonra aynı gün Albay Türkeş ve Yüzbaşı Numan Esin’de Mürted Hava Üssüne götürülmüştür. İdam edilecek bir heyetin üyelerine yönelik ihtilal tutuklamaları sarı zarf yollanarak ve böyle mi yapılır?

13 Kasım saat 18.00’de Köşk’te basına bir açıklama yapan Gürsel, 14’ler ile ilgili olarak “Onlar kıymetli ve şerefli arkadaşlarımızdır. Kendilerine her türlü vazife verilebilir” demiştir. 17 Kasım’dan itibaren 14’ler devlet müşaviri statüsü ile dünyanın değişik yerlerine yollanmışlardır.

Sayın Kömürcü,

Rahmetli Alparslan Türkeş’in aziz anısına yapılan saygısızlık niteliğindeki tutarsız iddia ile ilgili bu tarihi bilgileri sizinle, Türk Milleti ve Türk Dünyası ile paylaşmayı bir görev biliyorum.

Prof. Dr. Ümit Özdağ
Kullanıcı küçük betizi
deliyurekkadir
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Prş Eyl 13, 2007 21:49

İletigönderen ihsanerden » Çrş Şub 13, 2008 16:30

Turklugun lideri olarak KEMAL ATATURKun disinda bir kimseyi kabul etmiyorum.Sn Umit Ozdag iyi niyetli ve guzel calismalarini biliyoruz fakat yani bu yon sasirtmalarindan biktik usandik.ha bire insanlarin kafalarini karistirip duruyorsunuz.Turkes bir parti lideri ve Turklugu nasil temsil ediyor bunu anlamiyorum.bolmeyin artik bizi sag soldan biktik tek lider var oda ATATURK...
Kullanıcı küçük betizi
ihsanerden
Üye
Üye
 
İletiler: 113
Kayıt: Pzt Ara 31, 2007 5:39

İletigönderen deliyurekkadir » Çrş Şub 13, 2008 17:39

ihsanerden yazdı:Turklugun lideri olarak KEMAL ATATURKun disinda bir kimseyi kabul etmiyorum.Sn Umit Ozdag iyi niyetli ve guzel calismalarini biliyoruz fakat yani bu yon sasirtmalarindan biktik usandik.ha bire insanlarin kafalarini karistirip duruyorsunuz.Turkes bir parti lideri ve Turklugu nasil temsil ediyor bunu anlamiyorum.bolmeyin artik bizi sag soldan biktik tek lider var oda ATATURK...


Türklügün lidere Mustafa Kemal Atatürk degildir. Büyük bir Türk tür kendisi, ama böyle demekle sanki Atatürk ten önceki Türk büyüklerini Inkar eder gibi bir durum ortaya cikiyor.

Atilla, Oguz Han, Kürsat, Alp Arslan, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Mustafa Kemal Atatürk

Bunlarin hepsi buyuk Türk liderleri idi. Ama sadece Atatürk ü yüceltmek yanlistir.

Ayrica Atatürk Milliyetciligi degil, Türk Milliyetciligi dir önemli olan. Cünkü Atatürk de bir Türk Milliyetcisi idi. Kendi milliyetciligini yapmiyordu. Ben Atatürk, Atatürk Milliyetcisiyim demiyordu herhalde.

Onun icin önemli olan Türk Milliyetciligidir.
Kullanıcı küçük betizi
deliyurekkadir
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Prş Eyl 13, 2007 21:49

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Şub 13, 2008 18:15

deliyurekkadir yazdı:Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman
Bunlarin hepsi buyuk Türk liderleri idi

Yanlis!

Bu saydiklarin Osmanli Imparatorlaridir, Türk lideri degillerdir, kendilerini de öyle tanitmamislardir.

Istanbul'un fethinden hemen sonra Fatih Sultan Mehmet "Müslüman Dogu Roma Imparatorlugu" adina sIkke bastirmistir.

Yakin tarihin tek Türk lideri Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Atatürk ümmetten millet olusturmustur. Bugünkü sözde milliyetciler ise ümmetlige dönüsmede en büyük katkiyi sagliyorlar.

Ümit Hoca'ya gelince... Valla hocam, biz Türkes'in sIkI aile dostu, zamanin CIA Türkiye Istasyon Sefi Nazar'in yalancisiyiz :twisted:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen deliyurekkadir » Çrş Şub 13, 2008 18:34

Türk-Kan yazdı:
deliyurekkadir yazdı:Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman
Bunlarin hepsi buyuk Türk liderleri idi

Yanlis!

Bu saydiklarin Osmanli Imparatorlaridir, Türk lideri degillerdir, kendilerini de öyle tanitmamislardir.

Istanbul'un fethinden hemen sonra Fatih Sultan Mehmet "Müslüman Dogu Roma Imparatorlugu" adina sIkke bastirmistir.

Yakin tarihin tek Türk lideri Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Atatürk ümmetten millet olusturmustur. Bugünkü sözde milliyetciler ise ümmetlige dönüsmede en büyük katkiyi sagliyorlar.

Ümit Hoca'ya gelince... Valla hocam, biz Türkes'in sIkI aile dostu, zamanin CIA Türkiye Istasyon Sefi Nazar'in yalancisiyiz :twisted:


CIA sefini lafina mi inanmaya basladin?

Yarin birgün cikip, Atatürkün arkasinda ABD vardi dese, yine mi inanacaksin. Tövbe tövbe.

Osmanli Padisahlari da Türk tü.
Kullanıcı küçük betizi
deliyurekkadir
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Prş Eyl 13, 2007 21:49

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Şub 13, 2008 18:36

deliyurekkadir, ben Türk degillermiydi dedim?

Neden inanmayayim yahu... Ailecek, eslerin, cocuklarin sIkI fIki oldugu bir dostluktan bahsediyoruz. Türkes ailesinden bir yalanlama geldi mi bugüne kadar???
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen deliyurekkadir » Çrş Şub 13, 2008 18:43

Türk-Kan yazdı:deliyurekkadir, ben Türk degillermiydi dedim?

Neden inanmayayim yahu... Ailecek, eslerin, cocuklarin sIkI fIki oldugu bir dostluktan bahsediyoruz. Türkes ailesinden bir yalanlama geldi mi bugüne kadar???


Ama hic düsündünmü, Türkes aleyhinde yazilanlar neden hep Vefatindan sonra ortaya cikiyor!!

Cünkü Türkes in yasadiginda bunlara dile getirmekten korkuyorlardi, yalan oldugu icin, Türkes in onlara cevabini tahmin edebiliyorlardi, ama simdi öyle degil.
Kullanıcı küçük betizi
deliyurekkadir
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Prş Eyl 13, 2007 21:49

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Şub 13, 2008 18:53

deliyurekkadir, Ruzi Nazar acik acik konustu TV'de...

Eski MİT mensubu Enver Altaylı ve CIA'nın Özbek asıllı Türkiye Eski Şefi Ruzi Nazar anlatıyorlar:




Aleyhte, yalan bir sey söylemis olsaydi en azindan aileden, kizlarindan yalanlama gelirdi. Bugüne kadar ben duyamadim...

Acaba izlemediler mi? :roll:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen erenus » Çrş Şub 13, 2008 19:00

Osmanli Padisahlari da Türk tü.




Hemen hemen Türk anadan doğmuş tek padişah yoktur. :lol:

Enderun’un tamamı; Birun’un, yani veziriazama kadar uzanan devlet memurlarının tamamına yakını devşirme, köle ve esirlerdir.

Ama önemli olan bu değil; önemli olan, hem Osmanlı’nın kendisini, hem de Türk’ün Osmanlı’yı Türk görmeyişleridir.

Osmanlı vakayinameleri, Türk’ü aşağılayan değimlerle doludur: Etrak-ı bî idrak (İdraksiz, akılsız Türkler), Eşirra-i Etrük (Şirret Türkler), Agbiya-i Türk (Türk kafasızları), Kaba Türk, Cahil Türk, Ebleh Türk, bu deyimlerden bazılarıdır.

Kemalpaşa-zade Türkleri: “Ömründe ve diyarında kendüye kimse adem dimeyen..” diye tanımlamaktadır.

İstanbul’a gelen yabancıya yapılan ilk ikaz, kimseye “Türk” diye hitap etmemesiydi. Çünkü başıboş sürülerin adı olan “Türk” sözü, bir kesim için ağır hakaret sayılıyordu.

Nitekim 20.yüzyıla kadar kamusal belgelerde “Türk” sözü kullanılmamıştır.



1- Osman Beyin iki eşi vardı, Mal ve Bala Hatunlar. Her ikisinin de Moğol asıllı olduğu iddia edilse de herhangi bir kanıt yok.
2- Orhan Bey: Osman Bey'in Mal Hatun isimli eşinden doğdu. Eşleri Rum asıllı Horofira (Nilüfer Sultan), Rum Asporçe ve Rum Teodora.
3- Birinci Murad: Horofira'dan doğdu. Eşleri Bulgar-Yahudi melezi Marya ve Bulgar Tamar.
4- Yıldırım Beyazıd: Marya'dan doğdu. Eşleri: Sırp kökenli Olivera, Devlet Hatun, Bulgar Olga, Maria, Angelina ve Anita.
5- Çelebi Mehmed: Olga'dan doğdu. Eşleri: Sofia, Anna, Veronica.
6- İkinci Murad: Veronica'dan doğdu. Eşleri: Nache de la Bazory (Fransız), Mara Despina, Stella.
7- Fatih: Mara Despina'dan doğdu. Eşleri: Rum Zaganoz paşanın kızı Kornelya, Anna, Helen, Tamara.
8- İkinci Beyazıd: Kornelya'dan doğdu. Eşleri: Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova.
9- Yavuz Sultan Selim: Annesi (Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova... tartışmalı). Eşleri: Polonyalı Helga (Havza Sultan), Sırp Aleksandra (Ayşe Sultan).
10- Kanuni Sultan Süleyman: Polonya'lı Helga'dan doğdu. Eşleri: Bir Rus papazının kızı Roksalan (Hürrem Sultan), Sicilya'lı Rozaline (Gülfem Hatun).
11- İkinci Selim (Sarı Selim): Roksalan'dan doğdu. Yahudi Rasel (Nurbanu
Sultan). Sarı Selim, kızı Esmahan'ı Hırvat kökenli Sokullu Mehmet Paşa ile evlendirdi.
12- Üçüncü Murat: Raşel'den doğdu. 130 cariyesinden 112 çocuğu oldu. Eşleri: Venedik'li Sofia Baffo (Safiye Sultan), Polonyalı Mona (Mihriban Sultan), Macar Ninuska (Nazperver Sultan), Rus Olga (Şahhüban Sultan), Romanyalı Meri (Fahriye Sultan).
13- Üçüncü Mehmet: Sofia Baffo'dan doğdu. Eşi: Yunanlı Helen (Handan
Sultan), İspanyol Sinderella Violetta (Mahpeyker Sultan).
14- Birinci Ahmet: Helen'den doğdu. Eşleri: Rum Evdoksia (Mahfiruz Sultan),
bir Rum Papazının kızı Anastasia (Mahpeyker Köşem Sultan).
15- Birinci Mustafa (Deli Mustafa): Üçüncü Mehmed'in eşi Sinderella Violetta'dan doğdu.
16- İkinci Osman (Genç Osman): Evdoksia'dan doğdu.
17- Tekrar Deli Mustafa (15. numarada konu edildi).
18- Dördüncü Murad: Anastasya'dan doğdu. Eşleri: Keti, Anna (Atifet Sultan), Helena (Cihannüma Sultan).
19- Birinci İbrahim (Deli İbrahim): Dördüncü Murad'in kardeşi.
20- Dördüncü Mehmet (Avcı Mehmet): Nadya'dan doğdu. Eşleri: Rum Evemia
(Emetullah Gülnüs Sultan), Korsika'lı Bella (Afife Sultan), Romanyalı
Cesika (Güner Sultan), Ermeni Flora (Gülbeyaz Sultan), Rum Helen (Hatice
Sultan).
21- İkinci Süleyman: Katrin'den doğdu: Eşleri: Yok. Cariyeler: çok.
22- İkinci Ahmet: Lehistanli Yahudi Eva. Eşleri: Giritli Rum Yeremiye (Rebia
Sultan), Mora'li Diana (Sayeste Sultan).
23- İkinci Mustafa: Evemia'dan doğdu. Eşleri: Rus Vera (Mahfiruze Sultan),
Sırp Mari (Hafize Sultan), Giritli Rum Aleksandra (Saliha Sultan).
24- Üçüncü Ahmet: Rum Emevia'dan doğdu.
25- Birinci Mahmut: Aleksandra'dan doğdu. Eşleri: Fransız Julienne (Hatem),
Sicilyalı Lili (Raziya), Macar Maggi (Tiryal), Rus Olga (Verdinaz).
26- Üçüncü Osman: Mari (Şehsuvar Sultan)'dan doğma. Eşleri: Sırp Olga
(Ferhunde), Sicilyalı Olivya (Zerki). Cariyeler: Yok!
27- Üçüncü Mustafa: Gürcü Janet (Mihrisah Sultan)'dan doğdu.
28- Birinci Abdülhamid: İda (Rabia Sultan)'dan doğma).
29- Üçüncü Selim: Gürcü Janet (Mihrisah), Eşleri: Patricia (Afitab), Linda
(Nefizar), Berti (Pakize), Alis (Tabisefa), Lisa (Hüsnümah), Rosa
(Nurisems), Anna (Rafet), Magdalena (Ziybifer).
30- Dördüncü Mustafa: Bulgar Sonya (Seniyeperver Sultan)'dan doğma. Eşleri:
Flora (Dilpezir), Adela (Seyyare), Sofi (Peykidil, Gloria (Sevkidil).
31- İkinci Mahmut: Fransız Aimee (Naksidil)'den doğma.
32- Birinci Abdülmecid: Rus Suzi (Bezmialem Sultan)'dan doğdu. Eşleri: Safiraz Ermeni, Bezmara (Bezmican) kökeni bilinmiyor, Fransız Vilma (Şevkefza), Ermeni Verjin (Tirimüjgan – İkinci Abdülhamid'in annesi), Rum Karoli.
33- Abdülaziz: Hamam natırı Çingene Besime'den doğma. Eşleri: Camelya (Dürrünev), Asporce (Gevher), Anna (Edadil), Adela (Hayranidil) ve Alis (Nesrin).
34- Beşinci Murat: Fransız Vilma (Şevkevza Sultan)'dan doğma. Eşleri: Carmen (Cananiyar), Marone (Elaru), Elfi (Filiztan), Clarissa (Gevheri), Henna (Reşan) v.b.
35- İkinci Abdülhamid: Ermeni Verjin (Tirimüjgan Sultan)'dan doğma.
36- Mehmet Reşat: Rum Sofi (Gülcemal Sultan)'dan doğma.
37- Vahdeddin (Beşinci Mehmet): Abdülmecid'in karısı Henriet (Gülüstü Sultan)'dan doğma. Eşleri: Emine Nasik Eda ve saray bahçıvanının kızı Nevzut. Kökeni bilinmiyor;...


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen deliyurekkadir » Çrş Şub 13, 2008 19:13

erenus yazdı:
Osmanli Padisahlari da Türk tü.




Hemen hemen Türk anadan doğmuş tek padişah yoktur. :lol:

Enderun’un tamamı; Birun’un, yani veziriazama kadar uzanan devlet memurlarının tamamına yakını devşirme, köle ve esirlerdir.

Ama önemli olan bu değil; önemli olan, hem Osmanlı’nın kendisini, hem de Türk’ün Osmanlı’yı Türk görmeyişleridir.

Osmanlı vakayinameleri, Türk’ü aşağılayan değimlerle doludur: Etrak-ı bî idrak (İdraksiz, akılsız Türkler), Eşirra-i Etrük (Şirret Türkler), Agbiya-i Türk (Türk kafasızları), Kaba Türk, Cahil Türk, Ebleh Türk, bu deyimlerden bazılarıdır.

Kemalpaşa-zade Türkleri: “Ömründe ve diyarında kendüye kimse adem dimeyen..” diye tanımlamaktadır.

İstanbul’a gelen yabancıya yapılan ilk ikaz, kimseye “Türk” diye hitap etmemesiydi. Çünkü başıboş sürülerin adı olan “Türk” sözü, bir kesim için ağır hakaret sayılıyordu.

Nitekim 20.yüzyıla kadar kamusal belgelerde “Türk” sözü kullanılmamıştır.



1- Osman Beyin iki eşi vardı, Mal ve Bala Hatunlar. Her ikisinin de Moğol asıllı olduğu iddia edilse de herhangi bir kanıt yok.
2- Orhan Bey: Osman Bey'in Mal Hatun isimli eşinden doğdu. Eşleri Rum asıllı Horofira (Nilüfer Sultan), Rum Asporçe ve Rum Teodora.
3- Birinci Murad: Horofira'dan doğdu. Eşleri Bulgar-Yahudi melezi Marya ve Bulgar Tamar.
4- Yıldırım Beyazıd: Marya'dan doğdu. Eşleri: Sırp kökenli Olivera, Devlet Hatun, Bulgar Olga, Maria, Angelina ve Anita.
5- Çelebi Mehmed: Olga'dan doğdu. Eşleri: Sofia, Anna, Veronica.
6- İkinci Murad: Veronica'dan doğdu. Eşleri: Nache de la Bazory (Fransız), Mara Despina, Stella.
7- Fatih: Mara Despina'dan doğdu. Eşleri: Rum Zaganoz paşanın kızı Kornelya, Anna, Helen, Tamara.
8- İkinci Beyazıd: Kornelya'dan doğdu. Eşleri: Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova.
9- Yavuz Sultan Selim: Annesi (Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova... tartışmalı). Eşleri: Polonyalı Helga (Havza Sultan), Sırp Aleksandra (Ayşe Sultan).
10- Kanuni Sultan Süleyman: Polonya'lı Helga'dan doğdu. Eşleri: Bir Rus papazının kızı Roksalan (Hürrem Sultan), Sicilya'lı Rozaline (Gülfem Hatun).
11- İkinci Selim (Sarı Selim): Roksalan'dan doğdu. Yahudi Rasel (Nurbanu
Sultan). Sarı Selim, kızı Esmahan'ı Hırvat kökenli Sokullu Mehmet Paşa ile evlendirdi.
12- Üçüncü Murat: Raşel'den doğdu. 130 cariyesinden 112 çocuğu oldu. Eşleri: Venedik'li Sofia Baffo (Safiye Sultan), Polonyalı Mona (Mihriban Sultan), Macar Ninuska (Nazperver Sultan), Rus Olga (Şahhüban Sultan), Romanyalı Meri (Fahriye Sultan).
13- Üçüncü Mehmet: Sofia Baffo'dan doğdu. Eşi: Yunanlı Helen (Handan
Sultan), İspanyol Sinderella Violetta (Mahpeyker Sultan).
14- Birinci Ahmet: Helen'den doğdu. Eşleri: Rum Evdoksia (Mahfiruz Sultan),
bir Rum Papazının kızı Anastasia (Mahpeyker Köşem Sultan).
15- Birinci Mustafa (Deli Mustafa): Üçüncü Mehmed'in eşi Sinderella Violetta'dan doğdu.
16- İkinci Osman (Genç Osman): Evdoksia'dan doğdu.
17- Tekrar Deli Mustafa (15. numarada konu edildi).
18- Dördüncü Murad: Anastasya'dan doğdu. Eşleri: Keti, Anna (Atifet Sultan), Helena (Cihannüma Sultan).
19- Birinci İbrahim (Deli İbrahim): Dördüncü Murad'in kardeşi.
20- Dördüncü Mehmet (Avcı Mehmet): Nadya'dan doğdu. Eşleri: Rum Evemia
(Emetullah Gülnüs Sultan), Korsika'lı Bella (Afife Sultan), Romanyalı
Cesika (Güner Sultan), Ermeni Flora (Gülbeyaz Sultan), Rum Helen (Hatice
Sultan).
21- İkinci Süleyman: Katrin'den doğdu: Eşleri: Yok. Cariyeler: çok.
22- İkinci Ahmet: Lehistanli Yahudi Eva. Eşleri: Giritli Rum Yeremiye (Rebia
Sultan), Mora'li Diana (Sayeste Sultan).
23- İkinci Mustafa: Evemia'dan doğdu. Eşleri: Rus Vera (Mahfiruze Sultan),
Sırp Mari (Hafize Sultan), Giritli Rum Aleksandra (Saliha Sultan).
24- Üçüncü Ahmet: Rum Emevia'dan doğdu.
25- Birinci Mahmut: Aleksandra'dan doğdu. Eşleri: Fransız Julienne (Hatem),
Sicilyalı Lili (Raziya), Macar Maggi (Tiryal), Rus Olga (Verdinaz).
26- Üçüncü Osman: Mari (Şehsuvar Sultan)'dan doğma. Eşleri: Sırp Olga
(Ferhunde), Sicilyalı Olivya (Zerki). Cariyeler: Yok!
27- Üçüncü Mustafa: Gürcü Janet (Mihrisah Sultan)'dan doğdu.
28- Birinci Abdülhamid: İda (Rabia Sultan)'dan doğma).
29- Üçüncü Selim: Gürcü Janet (Mihrisah), Eşleri: Patricia (Afitab), Linda
(Nefizar), Berti (Pakize), Alis (Tabisefa), Lisa (Hüsnümah), Rosa
(Nurisems), Anna (Rafet), Magdalena (Ziybifer).
30- Dördüncü Mustafa: Bulgar Sonya (Seniyeperver Sultan)'dan doğma. Eşleri:
Flora (Dilpezir), Adela (Seyyare), Sofi (Peykidil, Gloria (Sevkidil).
31- İkinci Mahmut: Fransız Aimee (Naksidil)'den doğma.
32- Birinci Abdülmecid: Rus Suzi (Bezmialem Sultan)'dan doğdu. Eşleri: Safiraz Ermeni, Bezmara (Bezmican) kökeni bilinmiyor, Fransız Vilma (Şevkefza), Ermeni Verjin (Tirimüjgan – İkinci Abdülhamid'in annesi), Rum Karoli.
33- Abdülaziz: Hamam natırı Çingene Besime'den doğma. Eşleri: Camelya (Dürrünev), Asporce (Gevher), Anna (Edadil), Adela (Hayranidil) ve Alis (Nesrin).
34- Beşinci Murat: Fransız Vilma (Şevkevza Sultan)'dan doğma. Eşleri: Carmen (Cananiyar), Marone (Elaru), Elfi (Filiztan), Clarissa (Gevheri), Henna (Reşan) v.b.
35- İkinci Abdülhamid: Ermeni Verjin (Tirimüjgan Sultan)'dan doğma.
36- Mehmet Reşat: Rum Sofi (Gülcemal Sultan)'dan doğma.
37- Vahdeddin (Beşinci Mehmet): Abdülmecid'in karısı Henriet (Gülüstü Sultan)'dan doğma. Eşleri: Emine Nasik Eda ve saray bahçıvanının kızı Nevzut. Kökeni bilinmiyor;...


Yazidiginin bircogu yanlis

sadece sunu diyebilirim

Fatih Sultan Mehmet Han in annesi Türk tü

Ama ona bakan kisi bir sirp ti.
Kullanıcı küçük betizi
deliyurekkadir
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Prş Eyl 13, 2007 21:49

İletigönderen erenus » Çrş Şub 13, 2008 20:46

Yazidiginin bircogu yanlis



Tamam sen söyledin hepsi yanlış oldu atıf yap kaynak göster nerde :lol: çok bilimsel bir yaklaşım.

Osmanlı padişahlarının, Türk kızları dururken, yabancı kızlarla evlenmediklerini mi söylüyorsun tabi çok doğru.

kimi kaynaklara göre

Birinci Murad’ın annesi Rum asıllı “Horofira” iken, Müslüman olup “Nilüfer Hatun” adını almıştır…

Yıdırım Bayezid’in annesi Bulgar asıllı “Marya” iken, Müslüman olmuş, “Gülçiçek Hatun” diye anılmıştır…

İkinci Murad’ın annesi, “Veronika” isimli bir Hıristiyan iken, Müslüman olup “Emine Hatun” adını almıştır…

Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Polonyalı “Helga” iken Müslüman olup “Hafsa Sultan” adını almıştır…

Sultan İkinci Selim’in annesi Rus uyruklu “Roza”, ya da Ukraynalı “Roxana” Müslüman olup “Hürrem Sultan” adını almıştır.

Fatih Sultan Mehmet Han in annesi Türk tü Ama ona bakan kisi bir sirp ti.



Osmanlılar’ın daha önce Sırbistan’ı işgal etmiş ve çok ağır bir vergiye tabi tutmuş olmalarından dolayı af manasıyla Sırbistan İmparatoru’nun kızı alınmıştır. Ülkelerarası ilişkilerin ayarlanmasında bu tip şeyler yapılıyormuş, gelenlerin hepsi köle olarak gelmiyor. Onun için bu konuları daha toplumdan uzak tutmuşlar. Mara despina Sırp kralı jorj brankoviçin kızıdır.


Pek çok tarihçi, Fatihin öz annesi olduğunu söyler , bazı tarihçiler Fatih Sultan Mehmed’in annesi Sırp kralının kızı “Mara Despina” iken, Müslüman olup “Hüma Hatun” olarak tarihe geçmiştir derken bazılarına göre ise hep ortadoks kalmıştır.


Tabi bu sav Türk olmadığı tezini değiştirmiyor.


Son Osmanlı padişahı Vahdettin’in biz Türkler hakkında şöyle demiştir:
"Türkler dini, kavmiyeti, vatanı meşkuk (kuşkulu...)ve mahlud beş-altı milyonluk cahil bir kitledir.
Yani "Türkler; dini, soyu-sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür" demiştir. (Bk. Cengiz Özakıncı, Dil ve Din. 4. Baskı. S. 45. Onun kaynağı da: Vahdettinin El Ahsam gazetesinin 16 Nisan 1923 günlü sayısında Osmanlıca ve Arapça yayınlanan bildiri...)


İlk kurulduğu 1481 yılından itibaren birçok evreler geçiren bugünkü Galatasaray Lisesi, çağdaş anlamda eğitim verebilmek için 1 Eylül 1868 yılında Abdülaziz tarafından Mekteb-i Sultani adında yeniden açıldı. Eğitim dili Fransızca idi ve Türkçe yasaktı. Amaç Enderuna (Saraya) adam yetiştirmek olduğundan lisan olarak Rumca, Ermenice, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça, Arapça v.b. öğretilirdi. Ve yine 1481 yılından beri devam eden Türk öğrenci alma yasağı yine devam etti. Bu yasak nihayet Atatürk sayesinde, 1924 yılında kaldırılabildi...

Osmalının hakimiyetinde yaşayan Türkler köylülükten öte bir adım gidemedi. Atatürk bu konuda şöyle demişti:

“. .. Diyebilirim ki bugünkü yıkım ve yoksulluğun tek nede­ni bu gerçeğin aymazı bulunmuş olmamızdır. Gerçekten; yedi yüz­yıldan beri dünyanın çeşitli yönlerine sürdüğümüz, kanlarını akıttığı­mız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi yüzyıldan beri emeklerini ellerinden alıp savurduğumuz ve buna karşılık hep hor gö­rerek, aşağılayarak karşılık verdiğimiz ve bunca özveri ve bağışlarına karşı nankörlük, utanmazlık, küstahlık, zorbalıkla uşak kertesine in­dirmek istediğimiz bu asıl sahibin önünde bugün bütün bir utanç ve say­gı ile duruşumuzu alalım.”


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen deliyurekkadir » Çrş Şub 13, 2008 22:45

erenus yazdı:
Yazidiginin bircogu yanlis



Tamam sen söyledin hepsi yanlış oldu atıf yap kaynak göster nerde :lol: çok bilimsel bir yaklaşım.

Osmanlı padişahlarının, Türk kızları dururken, yabancı kızlarla evlenmediklerini mi söylüyorsun tabi çok doğru.

kimi kaynaklara göre

Birinci Murad’ın annesi Rum asıllı “Horofira” iken, Müslüman olup “Nilüfer Hatun” adını almıştır…

Yıdırım Bayezid’in annesi Bulgar asıllı “Marya” iken, Müslüman olmuş, “Gülçiçek Hatun” diye anılmıştır…

İkinci Murad’ın annesi, “Veronika” isimli bir Hıristiyan iken, Müslüman olup “Emine Hatun” adını almıştır…

Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Polonyalı “Helga” iken Müslüman olup “Hafsa Sultan” adını almıştır…

Sultan İkinci Selim’in annesi Rus uyruklu “Roza”, ya da Ukraynalı “Roxana” Müslüman olup “Hürrem Sultan” adını almıştır.

Fatih Sultan Mehmet Han in annesi Türk tü Ama ona bakan kisi bir sirp ti.



Osmanlılar’ın daha önce Sırbistan’ı işgal etmiş ve çok ağır bir vergiye tabi tutmuş olmalarından dolayı af manasıyla Sırbistan İmparatoru’nun kızı alınmıştır. Ülkelerarası ilişkilerin ayarlanmasında bu tip şeyler yapılıyormuş, gelenlerin hepsi köle olarak gelmiyor. Onun için bu konuları daha toplumdan uzak tutmuşlar. Mara despina Sırp kralı jorj brankoviçin kızıdır.


Pek çok tarihçi, Fatihin öz annesi olduğunu söyler , bazı tarihçiler Fatih Sultan Mehmed’in annesi Sırp kralının kızı “Mara Despina” iken, Müslüman olup “Hüma Hatun” olarak tarihe geçmiştir derken bazılarına göre ise hep ortadoks kalmıştır.


Tabi bu sav Türk olmadığı tezini değiştirmiyor.


Son Osmanlı padişahı Vahdettin’in biz Türkler hakkında şöyle demiştir:
"Türkler dini, kavmiyeti, vatanı meşkuk (kuşkulu...)ve mahlud beş-altı milyonluk cahil bir kitledir.
Yani "Türkler; dini, soyu-sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür" demiştir. (Bk. Cengiz Özakıncı, Dil ve Din. 4. Baskı. S. 45. Onun kaynağı da: Vahdettinin El Ahsam gazetesinin 16 Nisan 1923 günlü sayısında Osmanlıca ve Arapça yayınlanan bildiri...)


İlk kurulduğu 1481 yılından itibaren birçok evreler geçiren bugünkü Galatasaray Lisesi, çağdaş anlamda eğitim verebilmek için 1 Eylül 1868 yılında Abdülaziz tarafından Mekteb-i Sultani adında yeniden açıldı. Eğitim dili Fransızca idi ve Türkçe yasaktı. Amaç Enderuna (Saraya) adam yetiştirmek olduğundan lisan olarak Rumca, Ermenice, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça, Arapça v.b. öğretilirdi. Ve yine 1481 yılından beri devam eden Türk öğrenci alma yasağı yine devam etti. Bu yasak nihayet Atatürk sayesinde, 1924 yılında kaldırılabildi...

Osmalının hakimiyetinde yaşayan Türkler köylülükten öte bir adım gidemedi. Atatürk bu konuda şöyle demişti:

“. .. Diyebilirim ki bugünkü yıkım ve yoksulluğun tek nede­ni bu gerçeğin aymazı bulunmuş olmamızdır. Gerçekten; yedi yüz­yıldan beri dünyanın çeşitli yönlerine sürdüğümüz, kanlarını akıttığı­mız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi yüzyıldan beri emeklerini ellerinden alıp savurduğumuz ve buna karşılık hep hor gö­rerek, aşağılayarak karşılık verdiğimiz ve bunca özveri ve bağışlarına karşı nankörlük, utanmazlık, küstahlık, zorbalıkla uşak kertesine in­dirmek istediğimiz bu asıl sahibin önünde bugün bütün bir utanç ve say­gı ile duruşumuzu alalım.”


Osmanli Imparatorlugu konusunda en bilgili insan Ilber Ortayli. Onun söyledikleri benim kaynagim.
Kullanıcı küçük betizi
deliyurekkadir
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Prş Eyl 13, 2007 21:49

İletigönderen trambolin » Çrş Şub 13, 2008 23:57

"Imparatorluklarin milleti olmaz. Millet olarak imparatorluk kurulmaz." Ilber Ortayli
Kullanıcı küçük betizi
trambolin
Üye
Üye
 
İletiler: 23
Kayıt: Pzr Eyl 30, 2007 21:42

İletigönderen erenus » Prş Şub 14, 2008 0:15

Osmanlı tarihinde Türke bakış açısı ile ilgili okuduğum bir çok kaynaktan örnekler verdim.
Daha fazla bir şey demiyorum aksini ispat edecek bir yazı kaynak göstermen gerekir adamın ismini vermek yetmez.

deliyurekkadir, isim şehir oynamıyoruz :!:


O ortaylı acaba Kazım Mirşanı çalışmlarına bakmış mı ?Ön-Türk kültürü hakkında bir bilgisi var mı ? Yok onlar kaka!
Kültürümüzü onların bildiği evrenin dışına taşır aman dikkat!

Fatih ile ilgili yorum ilber ortaylinin kendi tasarrufudur. Zannetmiyorum ki o bile bir kaçı hariç Osmanlı padişahlarının Türk kadınları ile evlendiklerini veya velihatların yabancı uyruklu kadınlardan olmadığını söyleyemez.

Yazık ki! O zati muhtereme göre Hezarfen Ahmet Çelebi yalnızca Evliya Çelebinin bir uydurmasıdır! Arkadaşa göre bu uydurmada zamanla T.H.K tarafından şişirilmiş ve bu güne gelmiş tarihsel dökümanlarda hezarfenle ilgili hiç bir şey yokmuş.

Hezarfenle ilgili Osmanlı zamanından bu güne gelen bir sürü tarihi resim var ...tabiki Osmanlı arşivlerinden .. o kısımları okumamış anlaşılan..hem Hezarfenin hem de Lagari Hasanin kendi yazdiklari ciltler Süleymaniye Kütüphaneside bulundugunu herkez biliyorken üstelik...ayrıca pek çok tarihi olayda referans aldıkları Evliya Çelebinin seyahatnamesi neden bu alanda referans olarak almıyor :?: Bu bilim arkadaşının iddaları Hezarfenlede sınırlı kalmıyor mesela Ulubatlı Hasanın gerçekten surlara Türk sancağı dikmediğini de söyüyor .....Adamlarda haklı nasıl olsa her söylenene inananlar var istediğini söyle mutlaka birileri o söylediklerini kabul edecekler ve seni yere göğe sığdıramayacaklardır.




Biz bu düşünce tarzında devam ettiğimiz sürece galiba boşuna çabalıyoruz.

Asıl yutturmaca nedir biliyormusunuz ? Leonardo da vinci nin hava içinde dikey hareket eden makinesidir; peki onlar bilimsel olarak hiç bir değeri olmayan bu çizimi neden ısrarla her önlerine gelen yere basıyorlar (ansiklopediler ,bilimsel yayınlar ,sanatsal etkinlikler ,turizm,Müzeler vs. vs.)

Merak etmeyin bazı bilim adamları tarafından onbin yıllık kültürümüz örtmeye çalışılırken veya biz yapılanlara seyirci kalırken Leonardonun asla uçmayacak olan makinesi AB gençlerine ilham vermeye devam edecek ..


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen trambolin » Cum Şub 15, 2008 3:22

Bu mesaj ve ilişkili bazı mesajlar konu dışı oldukları için kaldırılmıştır.
Kullanıcı küçük betizi
trambolin
Üye
Üye
 
İletiler: 23
Kayıt: Pzr Eyl 30, 2007 21:42

Sonraki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x