
Sayın Güler Kömürcü,
"Rahmetli Alparslan Türkeşin aziz anısına yapılan saygısızlık niteliğindeki tutarsız iddia ile ilgili bu tarihi bilgileri sizinle, Türk Milleti ve Türk Dünyası ile paylaşmayı bir görev biliyorum."
Sayın Güler Kömürcü,
15.1.2007 tarihli yazınızda Sayın İrfan Ülkünün Enver Altaylıya dayanarak kaleme aldığı kitabın bir bölümünü aktarmışsınız. 27 Mayıs İhtilali doçentlik tez konum olduğu için orijinal belgelere ve Milli Birlik Komitesi (MBK) üyeleri ile saatlerce kasete alınmış görüşmeye dayanarak hazırlamıştım. Tezimin çok önemli bir bölümünü de MBK içinde 14ler diye anılan radikal üyelerle CHP yanlısı üyeler arasındaki siyasal mücadele ve 13 Kasım iç darbesi oluşturuyordu.
Enver Altaylının kaynak olduğu kitapta Rahmetli Türkeşin 13 Kasımda tutuklandıktan sonra kurşuna dizilmekten CIAnın Ankara Büro Şefi Ruzi Nazarın girişimi ile CIA karıştırılmadan, Albay Alparslan Türkeşe Türk Dünyası politikaları açısından ihtiyaç duyduğu için kurtarıldığı iddiasını hayretle okudum. İddia, olayların akışı, belge ve mantığa da aykırıdır.
Mantık açısından bakarsak; İhtilal Yönetimi, 14lerin tasfiyesinden sonra Gürsele ABD Başkanı, İngiliz Kraliçesi ve birçok ülke hükümetinin yaptığı başvuruya rağmen rahmetli Menderes, Polatkan, Zorluyu asmaktan geri adım atmamıştır. Ancak iddiaya göre yanında Amerikan Büyükelçisi olan CIAnın Ankara Büro Şefinin Türkeşi asarsanız çok bozuluruz şeklindeki ifadesi üzerine Gürsel içeri gidip, birkaç dakika sonra geri dönüp mesele halloldu demiştir. Bu söz konusu olamaz. Türkiye muz cumhuriyeti değildir.
Darbe mantığı açısından bakarsak; darbelerin kendi mantığı vardır. 14lere karşı darbeyi onaylayan Gürseldir; ancak planlayan/icra eden çalışmaları 11 Kasım 1960da Ankara Merkez Komutanlığında başlayan Korg. Cemal Madanoğlu ve Sezai Okan, Osman Köksal, Mucip Ataklı, Haydar Tunçkanat ve Emanullah Çelebidir. Org. Gürsel istese bile eğer böyle kolektif olarak bir kurşuna dizme kararı alındı ise o kararı geri çevirecek durumda değildir.
Hiç bir zaman teyit edilemeyen bir rivayet tasfiye edilecek olanların tamamının kurşuna dizilmesinin Ataklı, Tunçkanat ve Çelebi tarafından önerildiğidir. Bu rivayettir. Üstelik Org. Gürselin Madanoğluna toplantıdan önce verdiği emir, tasfiye edilenlerin Erzurum götürülerek hapsedilmeleridir. Ayrıca, Albay Türkeşin ve radikallerin kurşuna dizilmesi durumunda Ordu Albay Türkeş ve radikal subaylara bağlı genç subayların vereceği tepkiden dolayı bölünecektir. Gürsel bunu bilmektedir.
Belgeler açısından hadiseye bakıldığında ise; Devlet ve Hükümet başkanı olan Org. Gürselin ABD Büyükelçisi ve CIA Ankara bürosu şefi ile üstelik bu kadar önemli bir süreçten geçilirken yanında MBK üyelerinden birisi, bir Dışişleri görevlisi ve tercüman olmadan en azından bunlardan birisi olmadan ve tutanak tutulmadan böyle bir görüşmeye girmesi Çankaya Köşkünü veya Başbakanlığı açıkça yol geçen hanına çevirecektir. Hele devlet geleneğinin en sağlam yaşadığı bir dönemde bu şekil bir görüşme mümkün görünmemektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı kayıtlarında 13 Kasım-20 Kasım 1960 tarihleri arasında Org. Gürsel ile Amerikan Büyükelçisi ve Ruzi Nazar arasındaki bir görüşme kaydı yoktur. O günlerde basın toplantılarını bile Köşkte yapan Org. Gürselin Büyükelçiyi Başbakanlıkta kabul etme ihtimali ise yok denecek kadar azdır.
Olayların akışı açısından bakıldığında; 13 Kasım darbesini hazırlayanlar başta rahmetli Gürsel ve Madanoğlu olmak üzere ne Albay Türkeşi ne de diğer radikal komite üyesi subayları kurşuna dizmeyi düşünmemişlerdir. Bundan dolayı 14ler daha tutuklanmadan yurtdışına devlet müşaviri adlı bir kadro ihdas edilmiş ve kimin nereye yollanacağı tespit edilmiştir. Öyle ki, 12 Kasım 1960 tarihinde tasfiye edilenlerden birisinin eşinin adına Gürsele yazılan mektupta eşinin Avrupada bir ülkeye sürgüne yollanması rica edilmiştir. Kesin olan 12 Kasımda Albay Türkeş dahil 14lerin yurtdışına gönderileceklerinin belli olduğudur.
13 Kasım 07.30da operasyon başlamıştır. Evlerinde MBKnın fesh edildiğine ve evlerinden çıkmamalarına dair sarı zarf kendilerine ulaştırılmıştır. Buna rağmen Binbaşı Dündar Taşer ve Yüzbaşı Muzaffer Özdağ, Köşke gitmek üzere askeri araçla yola çıkmışlar, yollar kesik olduğu için TBMMye gelmişler ve burada Korg. Madanoğluna bağlı bir havacı birlik tarafından tutuklanarak Merkez Komutanlığına oradan da Mürted Hava Üssüne götürmüştür. Daha sonra aynı gün Albay Türkeş ve Yüzbaşı Numan Esinde Mürted Hava Üssüne götürülmüştür. İdam edilecek bir heyetin üyelerine yönelik ihtilal tutuklamaları sarı zarf yollanarak ve böyle mi yapılır?
13 Kasım saat 18.00de Köşkte basına bir açıklama yapan Gürsel, 14ler ile ilgili olarak Onlar kıymetli ve şerefli arkadaşlarımızdır. Kendilerine her türlü vazife verilebilir demiştir. 17 Kasımdan itibaren 14ler devlet müşaviri statüsü ile dünyanın değişik yerlerine yollanmışlardır.
Sayın Kömürcü,
Rahmetli Alparslan Türkeşin aziz anısına yapılan saygısızlık niteliğindeki tutarsız iddia ile ilgili bu tarihi bilgileri sizinle, Türk Milleti ve Türk Dünyası ile paylaşmayı bir görev biliyorum.
Prof. Dr. Ümit Özdağ