Attilâ İLHAN Turnosol Kağıdı Gibidir

Ölümü üzerinden 5 yıl geçti… Fareler, kendilerine verilen peynirin kokusu burunlarında, halkın gözünde devleşmiş bir adamı, bir şairi, bir yazarı, bir düşünürü ‘gözden düşürme’ operasyonu için emir aldılar…

Kenardan köşeden saldırmaktalar…

Onun kitap isimlerine takılar koyarak kitaplar çıkararak, yalan bilgileri etrafa saçanlar mı istersiniz, ‘muhbirliğini’ keşfedenler mi, en son merhum bir şairin ağzından, merhumu karalayanlar mı…

Çok anlaşılır değil mi. Attilâ İlhan, bu sistemin tekerine çomak sokanlardan biridir. Mustafa Kemâl Paşa’yı ve Kurtuluş’u en iyi anlamış ve anlatmış olanlardan biridir. Namerdleri en açık biçimde afişe etmiş olanlardan biridir.

Başına gelecekleri o engin görüşüyle tahmin etmiş ve 2001’de ‘edebiyat dünyası’ndan kendisine yazılmış olan mektupların yayınlanmasına izin vermiştir. Belgin Sarmaşık’ın derlediği MEKTUPLAR birçok ünlünün Attilâ İlhan ile ilişkisini belgeler. Bu kitabın başında Belgin Sarmaşık’ın bir sorusuna cevaben şöyle demiştir:

‘Önemli olan ‘aydın’ın ve ‘sanatçı’nın hem fikirleriyle, hem kendisiyle tutarlı olmasıydı… Aynı tutumu benimle bağlantısı olan her genç yazara tavsiye etmişimdir… (Onların mektuplarını), ben öteki tarafa geçmeden yayınlamak isteyişime gelince, bunu da izah etmek zor değil: Mektup yazılan kişi ortada olmayınca, mektubu yazanlara, savunma hakkı kalsa da itiraz ya da düzeltme hakkı kalmıyor; ya da mektubu alanın cevap hakkı ortadan kalkmış oluyor. Herkes sağ iken mektupların ortaya çıkmasında yarar çok. Evet hiç şüphesiz ‘aslolan hayattır’ ama, hayatın ‘yansıtılması da bir o kadar önemli: ‘riya payı’ nedir, o anlaşılır.’ (MEKTUPLAR Derleyen: Belgin Sarmaşık, Otopsi yayınevi 2001)

O böyle bir ahlakla hareket eden bir ‘söz’ ustasıydı. Ona çamur atanlardan böyle bir ahlak beklemek nafile…

Ölümünden 5 yıl sonra, etkisinin hiç kaybolmadığını, tersine giderek arttığını görenler harekete geçtiler.

Bedii Faik, Attilâ İlhan öldükten 5 yıl sonra, Arda Uskan aracılığıyla, onu ‘muhbirlikle’ suçladı. Çamur imalatı için hevesli olanlar, söylemlerin üzerine atladı… …

Derken geçtiğimiz günlerde şair Arif Damar’ı kaybettik. Bu vefat de Attilâ İlhan’a saldırı malzemesi olarak gündeme geldi.

Damar’ın ölümü nedeniyle yazdığı yazıda, Hasan Bülent Kahraman, iki noktayı vurguladı..

Bir karşılaşmalarında Arif Damar, Hasan Bülent Kahraman’ın Attilâ İlhan hayranlığını sorgulamış. Sonra Hasan beyin elini tutup, ‘Sen bilmezsin!’, Attilâ casustu. Tamamen MİT'in adamıydı. Biz bilirdik...’ demiş.

Şair Arif Damar’ı tanıyorum. 90’lı yıllarda Gölköy’de edebiyat dünyasına dair uzun konuşmalarımız olmuştu. … Ben ondan böylesi keskin suçlamalar duymadım.. Ama duysam da bir çeşit ‘sanatçı kıskançlığı’na yorardım…

Oysa birileri ‘MİT’in adamı’ lafına balıklama atladı. ‘Attilâ İlhan’ın MİT’çiliği’ sorguya açıldı..

Diyeceğimiz şudur: Boşuna çabalamayın, yırtınmayın… Bu çamurlar tutmaz… Çamur atanları, ima edenleri, bu yolda çabalayanları ayrıştırır, belirginleştirir, ortaya çıkarır sadece.

Attilâ Ağabey, ‘turnosol kağıdı’ gibidir.

Yazdıkları onlarca romanı, şiiri, düşün kitapları, hayatı, dostları, öğrencileri, yol arkadaşları ortadadır. O bu milletin sevdalısıdır. Bu millet de ona sevdalıdır. Gerisi fasa fisodur!

Bu yıl tüm kitap fuarlarında onu anacağız. 2010 ve 11’i Attilâ İlhan Yılı yapacağız!

Banu AVAR, 28 Ekim 2010

---

Ben İlan Ediyorum: Bu Yıl, ATTİLÂ İLHAN Yılı!

 ^* O. çocuklarından biri, yeri geldikçe CIA-CFR vs. etiketli Pırinstınlı bin yıllık dostunu vurgulayarak kendini parlatadursun; “Adı Hüseyin olan biri Amerika'ya başkan seçilsin, çıkar Taksim Meydanı'nda anırırım” diyen bir diğeri, Taksim Meydanı'nda anıramasa da, haftanın altı günü köşesinden anırmayı sürdürüyor.

Attilâ İLHAN'ın eserleri, ulusal araziyi çevreleyip koruyan tarladaki mayınlardandır küresel kaçakçılar için... Ne yapsınlar; yol açılsın diye habire eşekleri öne sürüyorlar.

Ortağın _*