Başbuğ ve Koşaner'den 'Nokta Vuruşu'


Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın devir teslim törenine, TSK’nın yeni yönetiminin ciddi uyarıları damgasını vurdu. Hem görevi devreden Org. İlker Başbuğ, hem de devralan Org. Işık Koşaner, ülke meselerine bakışlarını açıkça ortaya koydu.

İşte paşaların adrese teslim nokta atışları: Cumhuriyete sahip çıkmak iç siyaset değil. Renkli devrimler, bizim gibi ulus devletleri hedef alıyor. Avrupa’dan destek beklemek iyimserlik. Irak’ın kuzeyindeki mücadeleyi Türkiye, kendi yürütmeli.

ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ, KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI’NI ORGENERAL IŞIK KOŞANER’E DEVRETTİ

Zirveden sert mesajlar
Gül ve Erdoğan’ın da katıldığı törende konuşan İlker Başbuğ ve Işık Koşaner, terörle mücadeleden, AB uyum yasalarına, Soros devrimlerinden, cumhuriyetin temel ilkelerine kadar bir dizi önemli mesaj verdi.

Bugün Genelkurmay Başkanlığı’nı devralacak olan Orgeral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı Orgeneral Işık Koşaner’e devretti. Kara Kuvvetleri Karargahı’nda düzenlenen bir törenle konuşan Org. İlker Başbuğ, ve Org. Işık Koşaner mesajlarıyla TSK’nın yeni yönetimine dair ciddi sinyaller verdi. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın da katıldığı törende ilk olarak kürsüye çıkan Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelede hükümete göndermeler yaparak, cumhuriyetin temel ilkelerine yaptığı vurgu ile konuşmasını sonlandırdı. İşte Başbuğ’un konuşmasından bazı satırbaşları:

Bu fırsat değerlendirilmeli
* Terörle mücadelenin ana hedefi; terör örgütü ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilmesidir.
* Örgüte katılımların önlenmesi devletin görevidir.
* Bölücü terör örgütü daha önce de bir kaç defa yaşandığı gibi yine bir kırılma noktasına doğru yol almaktadır. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir.
* Kara Kuvvetleri’nin, Cumhuriyetin temel ilkelerine tam bağlı olarak, Atatürkçü düşünce sisteminin rehberliğinde olacağı inancı ve düşüncesiyle Kara Kuvvetleri komutanlığı’nı teslim ediyorum.

Türkiye dış kaynaklı baskılarla yıpratılıyor
Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini devralan Org. Işık Koşaner ise İlker Başbuğ’dan daha sert açıklamalar yaptı. AKP Hükümetine ciddi uyarılar yapan Koşaner, satırbaşları ile şöyle konuştu:
* TSK ulus-devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraftır. Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmak iç siyasetle ilgili değildir.
* Kültürel zenginliklerin yaşanması için yapılan düzenlemeler ulus devlete zarar vermemelidir.
* Terörü hiç yaşamamış ülkelerden terörle mücadelede konusunda destek beklemek aşırı iyimserlik olur.

Sorosçulara gönderme
* Türkiye, Irak’ın kuzeyindeki tedbirleri kendisi yürütmek ve sonuçlandırmak durumundadır.
* Güvenlik güçleri, görevlerini daha etkin yapabilmek için yasal desteğe ihtiyaç duymaktadır. Silahlı teröristler kadar legal alanda ortaya çıkan silahsız teröristlere karşı da tedbirler gerekir.
* Ulus ötesi sosyal ve kültürel hareketler ile etnik çeşitlilik, ulusal birliği tehdit eder hale gelmiştir. Uluslararası kuruluşlar ve ulus ötesi sivil toplum örgütleri giderek daha etkili olmaya başlamıştır. Küreselleşmenin önünde en büyük engel olarak görülen ulus devlet; ekonomik güdümlemeler, etnik kışkırtmalar, ülkelere aşılanan renkli başkaldırılar ile ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Türkiye yıpratılıyor
* Türkiye kilit ülke konumuyla küreselleştirilecek model ülke olarak uluslararası arenada rol üstlenmeye zorlanmaktadır. Bu kapsamda ulus devlet yapısı dağıtılmaya çalışılmaktadır. Küresel güçler tarafından kurgulanan ve ülke içi medya, bazı akademik ve sermaye çevreleri ile sivil toplum örgütleri içine yuvalanan post-modern bir tabakanın oluşturduğu propaganda ve etki ağı; ulusal birlik, ulusal değerler ve güvenlik parametrelerinin zayıflatılması ve çözülmesi yönündeki gayretlerini sürdürmektedirler.
* Ülkemiz, dış kaynaklı siyasi ve ekonomik yaptırımlara bağımlı hale getirilmeye çalışılmakta, dayatılan yapısal reformlar yoluyla sürekli baskı ve tehdit altında yıpratılan ve sıkıştırılan bir ülke konumuna düşürülmek istenmektedir.

Notlar... Notlar...
* Törene, Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Başkanı Toptan, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, bazı bakanlar, üst düzey komutanlar ve eşleri ile bazı bürokratlar katıldı.
* Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Komutanlık Karargahı’na gelişinde, Orgeneral Başbuğ tarafından törenle karşılandı.
* Gül’ün devir-teslim töreni alanında yerini almasının ardından, İstiklal Marşı söylendi.
* Orgeneral Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı’na, Orgeneral Koşaner’in da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanma kararnameleri ve öz geçmişleri okundu.

---

Aman bir nokta atışı yapmışlar ki sormayın gitsin.

hic bir sey inandirici degil.laf salatasi.hergun sehit haberi geldigi surece ...laik devletmis hani nerede ben goremiyorum...goren varsa anlatsinlarda bilelim.kitap ustunde laik uygulamaya gelince araplastiriliyoruz..kolelige dogru iyi yolculuklar...osmanli donemindeki turklerin durumuna dogru yola devam..

Geçtiğimiz Cuma günü Yalova'ya feribotla gittim ve geldim.Giderken dikkatimi çeken çok sayıda türbanlı ve kara çarşaflı yolcunun varlığı idi.Akşam dönerken yine benzer manzarayı görünce feribotta ufak bir anket yapmaya karar verdim.Sonuç olarak bütün feribotu gezdim ve kadın yolcuların üçte ikisinin türbanlı ve kara çarşaflı olduğunu;kara çarşaflıların oranının da 5 türbanlıya 1 çarşaflı şeklinde olduğunu gördüm.

Toplum dönüştürülmüş ve hala da dönüştürülüyor.Bizim gibileri LAİKLİK,KEMALİZM diye haykırırken;TÜRBANI bile hazmedemezken adamlar KARA ÇARŞAFLI kadınları sokaklara salmışlar.

Maydonos kardeşimin dediği gibi,önüne gelen komutanımız LAİKLİK ile ilgili,ATATÜRKÇÜLÜK ile ilgili mesajlar verip,açıklamalar yapıp duruyorlar.Hangi LAİKLİK?Hangi ATATÜRKÇÜLÜK?Zırhlı araçlarından dışarılara bakıyorlar mı hiç?Ne görüyorlar o siyah camlı araçlarının dışında,bizden farklı bir şeyler görüyorlar herhalde ki hala toz pembe mesajlar vermeye devam ediyorlar.

Uzun zamandır doluyum ve bu gidişle sabır taşı olup çatlayacağım dostlar.

Demek ki asker caresiz kalmis.Niyetleri laiklikten, cagdas Mustafa kemal Turkiye'sinden yanalar.
Ama cevrelerine, dunyaya bakiyorlar, araplasmis Turkiye olacaksiniz diyorlar.Kendilerini
bu dunya karsisnda gucsuz goruyorlar.

Bunun caresi asker disindaki kitlelerin, derneklerin, kisilerin ulkeyi kurtarma isini sahiplenmeleri.
Bu yonde gercek bir cikis yapmalari.O zaman peslerinden askerler de gelecektir.

Yoksa aglaya aglaya, gelin gibi ABD ye kole olacagiz.

Kemalistlerin bir acmazini da ben surda goruyorum:

Ortada kemalist, sosyal demokrat gecinen partilerin, gruplarin bir sosyal, ekonomik bakislari
yok (Dogu Perincek disinda ki o bir yerde diger Kemalistlerden ayriliyor, bir sol gecmisi var).
Sirf laiklik, cagdaslik, basortusu karsitligi gibi fikirlerle genis ahalk kitlelerini etkilemek
zor bence.Evine ekmek goturemeyen, issiz kalan insan gerektiginde insan eti de yer, her
turlu ihanetin elinde oyuncak da olur.

Buna karsi net programlar ile ortaya cikmak lazim: AB ye karsiyiz, gumruk birligini kaldiracagiz gibi.
Dogu ve Guneydoguda agalarin elinden topragi alip yoksul koyluye dagitacagiz gibi.
Kamu iktisadi kuruluslarini tekrar kuracagiz, canlandiracagiz, yabancilarin elinden alacagiz gibi.
Temel tuketim mallarinda vergiyi kaldiracagiz gibi.

yalniz bu ulkenin kurulus ilkelerinde ulkeyi bu gibi yozlasmalardan tek koruyacak guc maalesef orduya verilmistir fakat goruyoruzki 10 kasim 1938 saat dokuzu bes gece den itibaren ihanet, hiyanet, karsi devrim baslatilmis ve bu asamaya kadar getirilmistir..devami icinde yola devam diyorlar..sonumuz kolelik kolelik bu gercekle yuzlesmenin zamani geldi.hic bir guc durduramaz bu zihniyeti artik heryerdeler.amipli hucreler gibiler mesalliyah.Turkum ve Ataturkun yolundayim diyenler cezalandirilacak daha oligarsik bir devlet yapisi gelecek.yarinlarimiz karanlik olacak..uc cocuk diye bagiriyorlar demekki bu nesili savastirarak yok edecekler.arkadan gelenler nasil bir nesil olur dersiniz soyle kapatip gozlerimizi dusunelim ..dusunmek bile istemiyorum..cok mu karamsarim bilemiyorum..herkese kolay gelsin..

Bu kadar tartışacağımıza,hazırlayalım bavulları,terkedelim ülkeyi!
Hükümet yanlısı,şu-bu-o cemaati yanlısı asla değilim,fakat bizler yöneticileri eleştirebiliyor,yaptıklarınını yargılayabiliyoruz ve madem ki kafalarımızda ortak bir yargı oluşmuş kişiler hakkında,oturalım,konuşalım ülke nasıl kurtulur diye.Amerikan güdümlü mitinglerde çıkıp ''Ne ABD ne AB Tam bağımsız Türkiye'' deyip,akabinde %47 oy vermekle olmuyor bu iş!Tam bağımsız Türkiye sözü,paraseverlerin,ABD uşaklarının,Yahudi metreslerinin değil,gerçek vatanseverlerin ağzına yakışır.Millet olarak yapmamız gereken,olayları sağ pencere,sol pencere,cami minaresi,kilise kulesi,haham koltuğundan değil,Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığıı kürsüsünden incelemektir.Olayları,duygusallıktan arınarak tahlil etmeli,''neden'' sorusunu sorarak çözüme kavuşturmalıyız.

Milleti eğitimsiz bıraktılar!
Kim?
Hem dincisi hem Kemalisti!
Dincisi sadece din öğretti, Kemalisti sadece laiklik,
Ortaya hilkat garibesi çıktı ve bir sürü frankeştayn!
İnanın manzarayı izlerken zevkten dörtköşe oluyorum!
Çok iyi oluyor aynen öyle devam aynen!

Ulken elinden gidiyor, ne kadar sogukkanlisin boyle?

Zevkten dört köşe olmak,ya da olmamak.İşte bütün mesele bu!

Bu zevki yaşamak isteyenler,bu zevkin fikir babaları ve yine bu zevkin finansörleri zevkin de ötesine geçmişlerdir.Buna yataklık eden çift kişilik(çift görüşlü,rüzgâr gülleri)yatağın altındakiler,yatağın yaylarından çıkan seslerle,kendilerinden geçmişlerdir.Yatakta,filmin finansörlerini,izledikleri görüntülerden zevke getirenler bellidir,yataklık edenler de.Peki ya,yataktakiler??Bu olayın geçtiği mekân da yataktakilerin değil midir?Niçin başkalarını da zevklendirmek düşüncesini akıllarına getirmeden,5-10 dk.lık bir zevk için bu işe alet olmuşlardır?Peki yatağın altındakiler,niçin kendilerini,yatağın altına gizlemiş,sesi duyup da görüntüyü görmezlikten gelmişler?Hormanlara yenilmek budur.Hormonlar,dışarıdan da alınabilir.Bazı hazlar,yine dışarıdan alınan hormonlarla öldürülebilir.Fakat görünen o ki,hormonlar kanın önüne geçmiştir.Kan unutulmuştur,insanları yönlendiren kan değil hormon olmuştur.Kan olmadan bir insan nasıl yaşayabilir?Kanın akış hızını hormonlar dolayısıyla da beyin(akıl)yönlendirmektedir,fakat kan,insanın hayat sıvısıdır.

Hormonlarını kontrol edebilip,kanının farkında olanlara selam olsun!

Zevkten dört köşe oluyorum derken latife yapıyorum.
Elbette kahroluyorum.Ama bu işi bu noktaya kimler getirdi?
Benim halkımı kim sahipsiz bıraktı?
Onu acılara gark etti?
Gözünü öyle korkuttu ki benim ezilmiş halkım medeniyyet nedir,ufuk nedir,ülkü nedir unuttu?

HEPİMİZ YAPTIK BEYLER HEPİMİZ!
Şimdi eserimizle övünebiliriz!
Kemalistimiz,Şeriatçımız, cemaatçimiz ADD'cimiz, hepimiz!

Benim halkımın oturduğu dar apartman dairelerinde ne sanat olur ne de yüksek medeni bir zevk!
Benim halkımın yediğinde ne hijyen olur ne de kalite!
Zıkkım yesin derler hep, onu bulduğuna sevinsinler derler!
Halka İVAN PAVLOV'UN ŞARTLI REFLEKS DENEYİNDEKİ SÜRECİ UYGULAYIP, sonra halka neden AKP'YE oy veriyor demek, vatan elden gidiyor demek, ağlamak sadece cahilliğimizin dile getirilmesinden başka birşey değildir!

İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN EY OĞUL!
AVUN OSMAN AVUN,
ARIN OSMAN ARIN,
Neden bir Edebalimiz yok neden?

SOKRATES yazdı:Milleti eğitimsiz bıraktılar!
Kim?
Hem dincisi hem Kemalisti!
Dincisi sadece din öğretti, Kemalisti sadece laiklik,
Ortaya hilkat garibesi çıktı ve bir sürü frankeştayn!
İnanın manzarayı izlerken zevkten dörtköşe oluyorum!
Çok iyi oluyor aynen öyle devam aynen!

dinciyle Kemalisti ayni kefeye koyamazsiniz.

Dinci kenci çikarlari için dini kullanan kimse demektir. Yani dinci gerçekte samimi dindar falan degil, sahtekar ve çikarcidir. Istediklerini elde etmek için de saflari dinle aldatmak dahil her yöntemi mübah sayar.

örnekleri bol: Yimpaslar, deniz fenerleri, Disliler, AKP benzeri dinci partiler...

Kemalizm yani Atatürkçülük ise temelde aydin görüs, akli hür vicdani hür olmak demektir. Atatürkçü görüsü paylasin veya paylasmayin, sunu kabul etmeniz gerekir: Atatürkçülükte çikarcilik ve sahtekarlik yoktur.

Bir de kendi çikarlari için Atatürkçülügü kullananlar vardir ki bunlara ayri bir isim bulmak gerekir. Dincilerle Atatürkçüleri degil, ancak çikar için Atatürkçü geçinenleri kiyaslayabilirsiniz. Ortak yönleri sahtekar olmaktir.

Ayrica hem laik, hem de dindar olunabilir. Laiklik dinsiz olmak degildir; dinle devlet yönetiminin ayrilmasi, devleti yönetiminin dinsel dogmalara degil akilci ve cagdas bir hukuka dayandirilmasi demektir. Benim annem babam ve onlarin anne babalari son derece dindar insanlardi ama laiklikle bir sorunlari yoktu, çünkü bu ülkede kimse insanlarin namazina niyazina karismiyor. Laiklikle kavga devlet yönetiminde daha fazla söz hakki isteyen dinci tarikatlerin tekrar güçlenmesiyle basladi.

özet olarak dincilik gericilik, Atatürkçülük ise ilericilik demektir.

Bu nedenle zaten dinciler Atatürk'e düsmandirlar. Dogmatik safsatalardan nemalanan dinciler sadece Atatürk'e degil, bilime ve özgür düsünceye de düsmandirlar. Neden Orta cagda kilise bilimle kavgalidir? Neden Kilise Galileo'ya karsi çikmis, ayni fikirleri paylasan Bruno'yu önce iskenceden geçirmis, sonra da yakarak öldürmüstü?

Neden ABD'nin köktendinci evangelistleri bütün uluslararasi üniversitelerin biyoloji fakültelerinde okutulan Darwin'in evrim teorisine siddetle karsi çikar, bu yolda propaganda yapmak için milyonlarca dolar harcar, bilimden ve biyolojiden anlamayanlar için yayinladiklari safsata kitaplarda bilimi saptirmak gibi sahtekarliklardan bile kaçinmazlar?

Milliyet bloglarinda bu konuda iki yazim var:
1) Köktendinciler neden Darwin'e düsmandir?
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=75924

2) Galileo, Darwin, din ve dincilik
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=82821

özet olarak su söylenebilir:
Kilise Galileo'ya karsi çikmisti çünkü Galileo (ve sonradan Newton) dünyanin günes çevresindeki yörüngesini doga kanunlariyla açiklamaya kalkmisti. Kiliseye göre dünya Allah öyle istedigi için yerinde kaliyordu, bu kadar basit. Böyle bir seyi sorusturmak, doga kanunlariyla açiklamaya kalkmak dine küfür, tanriyi inkar demekti.

Modern çagda benzer bir durum Darwin'in evrim teorisi için geçerlidir. Evrim teorisi yeni türlerin olusumunu, türlerin degisimini vs. doga kanunlariyla açiklar. Olaylara doga kanunlariyla degil de dogrudan müdahale eden, sipsak yaratma ve yok etme benzeri ucuz sihirbazlik numaralarindan hoslanan insansi bir tanri fikrinden nemalanan dinciler ise ortalama vatandasin cehaletinden yararlanarak evrim teorisine bütün güçleriyle karsi çikarlar.

Düsünün ki, Istanbul'un meshur Adnan Hocasi bile Harun Yahya takma ismi altinda bu anti-evrimcilik isinin içindedir. Demek ki bu iste epey para var.

Dincilerin, insansi tanri inancindan nasil faydalandigini da baska bir blog yazimda anlattim:

Dinci neden insansi Allah'i sever?
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=94672

Sayin Sokrates, gördüm ki siz de bu forumlarda anti-evrimci propaganda yapmissiniz. Bu da bende klasik bir islamci-dinci oldugunuz kuskusu uyandirdi. çünkü benim simdiye kadar gördügüm anti-evrimcilerin hepsi ya islamciydi, ya da kara cahil.

Eger gerçekten islamciysaniz aydin görüs anlamina gelen Atatürkçülükten yari-gizli de olsa kinayeyle, nefretle söz etmeniz son derece normaldir. çünkü Atatürk için en hakiki mürsit bilimdir. Biraz akli olanin inanmayacagi dogmatik dini safsatalardan beslenen islamcilarin ise en büyük düsmani elestirel akil ve bilimdir.

Alti yasindaki çocuklarin beyinleri kaçak Kuran kurslarinda bosuna yikanmiyor; birinci amaç kusku duymayi imansizlik ve cehennemlik belleterek elestirel akli köreltmek, insanlari emir kulu birer koyuna dönüstürmektir.

mustafat yazdı:

SOKRATES yazdı:Milleti eğitimsiz bıraktılar!
Kim?
Hem dincisi hem Kemalisti!
Dincisi sadece din öğretti, Kemalisti sadece laiklik,
Ortaya hilkat garibesi çıktı ve bir sürü frankeştayn!
İnanın manzarayı izlerken zevkten dörtköşe oluyorum!
Çok iyi oluyor aynen öyle devam aynen!

dinciyle Kemalisti ayni kefeye koyamazsiniz.

Dinci kenci çikarlari için dini kullanan kimse demektir. Yani dinci gerçekte samimi dindar falan degil, sahtekar ve çikarcidir. Istediklerini elde etmek için de saflari dinle aldatmak dahil her yöntemi mübah sayar.

örnekleri bol: Yimpaslar, deniz fenerleri, Disliler, AKP benzeri dinci partiler...

Kemalizm yani Atatürkçülük ise temelde aydin görüs, akli hür vicdani hür olmak demektir. Atatürkçü görüsü paylasin veya paylasmayin, sunu kabul etmeniz gerekir: Atatürkçülükte çikarcilik ve sahtekarlik yoktur.

Bir de kendi çikarlari için Atatürkçülügü kullananlar vardir ki bunlara ayri bir isim bulmak gerekir. Dincilerle Atatürkçüleri degil, ancak çikar için Atatürkçü geçinenleri kiyaslayabilirsiniz. Ortak yönleri sahtekar olmaktir.

Ayrica hem laik, hem de dindar olunabilir. Laiklik dinsiz olmak degildir; dinle devlet yönetiminin ayrilmasi, devleti yönetiminin dinsel dogmalara degil akilci ve cagdas bir hukuka dayandirilmasi demektir. Benim annem babam ve onlarin anne babalari son derece dindar insanlardi ama laiklikle bir sorunlari yoktu, çünkü bu ülkede kimse insanlarin namazina niyazina karismiyor. Laiklikle kavga devlet yönetiminde daha fazla söz hakki isteyen dinci tarikatlerin tekrar güçlenmesiyle basladi.

özet olarak dincilik gericilik, Atatürkçülük ise ilericilik demektir.

Bu nedenle zaten dinciler Atatürk'e düsmandirlar. Dogmatik safsatalardan nemalanan dinciler sadece Atatürk'e degil, bilime ve özgür düsünceye de düsmandirlar. Neden Orta cagda kilise bilimle kavgalidir? Neden Kilise Galileo'ya karsi çikmis, ayni fikirleri paylasan Bruno'yu önce iskenceden geçirmis, sonra da yakarak öldürmüstü?

Neden ABD'nin köktendinci evangelistleri bütün uluslararasi üniversitelerin biyoloji fakültelerinde okutulan Darwin'in evrim teorisine siddetle karsi çikar, bu yolda propaganda yapmak için milyonlarca dolar harcar, bilimden ve biyolojiden anlamayanlar için yayinladiklari safsata kitaplarda bilimi saptirmak gibi sahtekarliklardan bile kaçinmazlar?

Milliyet bloglarinda bu konuda iki yazim var:
1) Köktendinciler neden Darwin'e düsmandir?
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=75924

2) Galileo, Darwin, din ve dincilik
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=82821

özet olarak su söylenebilir:
Kilise Galileo'ya karsi çikmisti çünkü Galileo (ve sonradan Newton) dünyanin günes çevresindeki yörüngesini doga kanunlariyla açiklamaya kalkmisti. Kiliseye göre dünya Allah öyle istedigi için yerinde kaliyordu, bu kadar basit. Böyle bir seyi sorusturmak, doga kanunlariyla açiklamaya kalkmak dine küfür, tanriyi inkar demekti.

Modern çagda benzer bir durum Darwin'in evrim teorisi için geçerlidir. Evrim teorisi yeni türlerin olusumunu, türlerin degisimini vs. doga kanunlariyla açiklar. Olaylara doga kanunlariyla degil de dogrudan müdahale eden, sipsak yaratma ve yok etme benzeri ucuz sihirbazlik numaralarindan hoslanan insansi bir tanri fikrinden nemalanan dinciler ise ortalama vatandasin cehaletinden yararlanarak evrim teorisine bütün güçleriyle karsi çikarlar.

Düsünün ki, Istanbul'un meshur Adnan Hocasi bile Harun Yahya takma ismi altinda bu anti-evrimcilik isinin içindedir. Demek ki bu iste epey para var.

Dincilerin, insansi tanri inancindan nasil faydalandigini da baska bir blog yazimda anlattim:

Dinci neden insansi Allah'i sever?
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=94672

Sayin Sokrates, gördüm ki siz de bu forumlarda anti-evrimci propaganda yapmissiniz. Bu da bende klasik bir islamci-dinci oldugunuz kuskusu uyandirdi. çünkü benim simdiye kadar gördügüm anti-evrimcilerin hepsi ya islamciydi, ya da kara cahil.

Eger gerçekten islamciysaniz aydin görüs anlamina gelen Atatürkçülükten yari-gizli de olsa kinayeyle, nefretle söz etmeniz son derece normaldir. çünkü Atatürk için en hakiki mürsit bilimdir. Biraz akli olanin inanmayacagi dogmatik dini safsatalardan beslenen islamcilarin ise en büyük düsmani elestirel akil ve bilimdir.

Alti yasindaki çocuklarin beyinleri kaçak Kuran kurslarinda bosuna yikanmiyor; birinci amaç kusku duymayi imansizlik ve cehennemlik belleterek elestirel akli köreltmek, insanlari emir kulu birer koyuna dönüstürmektir.

Darwin olayını geçelim zira bu toipiğin konusu bu değil.
Onu diğer topikte konuşuruz.
Dinciler dediğin kimseleri zaten ben de sevmiyorum. Evrensel barış dinini dejenere edip,siyasallaştıran ve onu karmaşık bir inanç dizgesi haline getirenleri tasvip etmemiz sözkonusu değildir elbette.
Fakat diğer kesim olan Kemalistleri de tasvip etmemiz sözkonusu olmaz.
Çünkü herkes biliyor ve tarihle de sabittir ki, Kemalizm diye halkımıza dayatılan şey, sözde batı medeniyetinin hayat tarzı,zevkleri efkar ve umum fikirleridir!
Aatatürk'e baktığımızda ise yapıtığı inkılapları halk ile beraber, halkın desteğini alarak yaptığını halka öğreterek yaptığını görürüz.
Ama kemalistler kendi Atatürk'e izafe etmesine rağmen asla böyle bir yolu tutmaz, zorbalık yaparlar.
Bu üniversiteye gelme derler, katsayı koyarak Anadolu gençlerinin önünü keserler,din,iman ile ilgili her konuda bir kuyruk acıları vardır ve halkın inancına içten ve amansız şekilde kin beslerler.

Bahsettiğim Kemalizm 28 şubatı yapmış ve ülkenin temelleriyle oynamıştır.
Herzaman vurguladım vurguluyorum:Atatürk başkadır, Kemalizm denilen pagan inanç başkadır!

islam dininin önüne hiç bir kuvvet set oluşturamaz.

Mustafatin goruslerine katiliyorum.SOKRATES demagoji yapmis, Mustafa kemal ile Kemalistleri
ayirip Kemalistlere saldirmis.Zaten ortada Kemalistler kalmasa o zaman Mustafa kemal de kalmayacak.
Tabi SOKRATES kadar zeki olmadigimiz icin bunu goremiyoruz.

Gericiler, yobazlar, din tacirleri emperyalistlerin elinde oyuncak olmuslar; Kurtulus Savasinda
oldugu gibi yine halka dusman politikalarin icindeler.
vatani satiyorlar, cunku onlarin vatan anlayisi farkli; Osmanli dusleri kurarak Turkiye'yi parcalamak
isteyen guclere kimi bilerek, kimi bilmeden alet oluyorlar.