Mustafa Mutlu / Vatan Gazetesi Yazarı yazdı:Cüppelileri, çarşaflıları ‘medya starı’ haline getirenler çok mu masum?
Özel televizyonların yayına başlamasıyla, TRT kadrosunda yetişip bu kanallara geçen bazı haberci büyüklerimiz “çarşaf”a sarıldı...
Devlet televizyonunun katı kuralları nedeniyle giremedikleri konuları tartıştırmak ve “aslında ne kadar demokrat” olduklarını kanıtlamak ister gibiydi hepsi...
Haftanın en az iki akşamı, ulusal kanalların birinde tartışma programı düzenleniyor ve o güne kadar kimsenin tanımadığı çarşaflı-türbanlı kadınlar “İslamcı Entelektüel” diye takdim ediliyordu...
Bu kadınların entelektüelliği ise; bir üniversitenin ilahiyat fakültesini bitirmiş olmalarından kaynaklanıyordu çoğunlukla...
***
Sonra aynı arkadaşlar, sakallı-cüppeli mollaları, zamanında bir gazeteciye kurşun sıkmış bugünün çocuk tacizcisini ekranlara getirmeye başladılar...
Yaptıklarının haklılığına ve gerekliliğine o kadar inanıyorlardı ki, asla eleştiri kabul etmiyorlardı...
Oysa kimi kez “dalga geçmek” için ekrana çıkardıkları o kadınlar ve adamlar, toplumun eğitimden yeterince nasibini almamış kesimini inanılmaz bir hızla etkiliyordu.
Çünkü ağızlarını açtıklarında “din” diyorlardı...
Bütün dünyevi gelişmeleri dini büyüteçle analiz ederek, yorumluyorlardı.
Onlar din dedikçe, cami dedikçe, başörtüsü dedikçe; Türkiye’nin dört bir yanındaki binlerce insanın dünyaya bakışı değişiyordu.
Bilimi, çağdaşlığı, sanatı, insanca yaşamayı, eğlenmeyi, coşmayı, sevmeyi, sevişmeyi, heykeli, resmi, müziği ayıp görmeye başlıyorlardı...
Kendilerine “rol model” olarak, o kara çarşaflı kadınları ve cüppeli adamları örnek alıyorlardı.
***
İddia ediyorum ki; Türkiye’nin bu hale gelmesinde sadece dini kullanan o kadınların ya da adamların değil, onların propagandasına alet olan dönemin ünlü sunucularının, habercilerinin de rolü var...
Özellikle de iki ismin:
Ali Kırca ve Mehmet Ali Birand!
Onlar ve diğerleri; biraz “demokrat görünmek”, biraz da “ilginç tipleri ekranlara çıkartıp reyting pastasındaki paylarını artırmak” için, yıllar boyunca bu programları yapıp durdular...
Şimdi aynı istismar; dinci sermayenin kontrolündeki televizyon kanallarında rutin bir hâl aldı. O kanallara çıkan neredeyse her “uzman” türbanlı ya da sakallı!
***
Bazı ulusal kanallar da; Ali Kırca’nın ve Mehmet Ali Birand’ın açtığı yoldan yürüyen programcılarla doldu...
Son örneği geçen hafta yaşadık:
Ünlü programcı Fatih Altaylı, Cüppeli Ahmet’i programına çıkardı.
Bunu da büyük bir televizyonculuk başarısıymış gibi günlerce anons ettirdi.
Altaylı; Cüppeli Ahmet’in adının karıştığı “jet-ski”, “oyuncak bebeklerin cinsel isteği artırdığı” gibi skandalları gündeme getirdi ama...
Asıl olarak; onu bir “din âlimi” olarak kabul edip, dinsel içerikli konularda ahkâm kesmesine, insanları yalan-yanlış bilgilendirmesine ve yönlendirmesine olanak sağladı...
Böylece; o programı izleyen binlerce kişinin kafasının karışmasına, bu adamın üyesi bulunduğu tarikata, sempati duymasına neden oldu.
***
Gazetecilik mesleğinin etik kuralları belli... Bu tür programları yaparken bunların tümüne uyarsanız, iyi gazeteci olursunuz...
Ama bu, tuttuğunuz yolun doğru olduğu anlamına gelmez!
Toplumu bir yerlere sürüklemeye niyetlenenlere hizmet ettiğiniz için, artık o taşın altında sizin de parmağınız vardır!
Bir kez bu hataya düştükten sonra kırk yıl “Ben çağdaşım, ben laik devletten yanayım, ben demokratım” diye bağırsanız; nafile...
Adınız çıkmıştır doksana... İnmez seksene!
***
İyi bir gazeteci olmak, elbette benim için de çok önemli... Ama eğilip, bükülmeden... Değerlerimden taviz vermeden...
Gerektiğinde ağaçlar gibi ayakta ölerek!
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay ... =4&wid=102
Prof. Dr. Kerem Doksat yazdı:Cübbeli Ahmet Hoca (!) ve HaberTürk
Yâhu, bu Habertürk’teki ayıplıklar bitmek bilmiyor.
Neden başka kanalı değil de bunu sıklıkla eleştirdiğimi de söyleyeyim. “Biz bağımsızız, özgürüz, kimseden korkmayız” diye övünüyorlar.
Çok da haklılar; çünkü bu kanaldakilerin süperegoları yok! İnsanlarla dalga geçmek, kendilerini eğlendirmek için program yapıyorlar. Fatih Altaylı istihza ediyor, Murat Bardakçı gülmekten ölüyor, aklı başında seyirciler ise saçını başını yoluyor.
Dün gece de kalktılar, Cüppeli Ahmet Hoca denen mahlûku ortaya aldılar. Akılları sıra onunla eğlendiler ama esas o onlarla dalgasını geçti. İkinci reklâm arasında artık dayanamayıp kanal değiştirdik ve bu rezaleti kınayan e-mesajımı gerek kendilerine, gerekse elimin ulaştığı her yere yolladım:
Sayın Fatih Altaylı,
Bana cevap vermenizi ne istiyor, ne de tasvip ediyorum.
Yedi düvele de iletiyorum.
Yaşar Nuri Öztürk dürüstlük yapıp bu rezilliğe bulaşmak istememiş.
Yâhu sizin reytingden başka bir ilâhınız yok mu ki, bu CÜPPELİ SOYTARIYI ekrana çıkarıyorsunuz?
Murat Bardakçı’yı hangi vasfıyla ehl-i vukuf (bilirkişi) sanıyorsunuz?
AYIP değil mi?
Hiç içtimaî mes’ûliyet hissiniz yok mu?
Yarın öbür gün çoluğunuz çocuğunuz bu soytarılara kapılanırsa mı aklınız başınıza gelecek?
AYIP!
***
İnternette bir araştırdım ki, 656 kayıtlı vaazı olan ve bunlar arasında bir tânesi 450 bin kez seyredilen Cüppeli Ahmet Hoca, YouTube’da da seyredilme rekorları kırıyormuş.
En popüler(!) vaazları seks konusunda hakkında. Cem Yılmaz “Ahmet Hoca’ya gülmedim, ben öyle şeylere gülmüyorum. Çünkü onları komik göstermek iyi bir fikir değil. Bana göre bu komik değil, acıklı. Onunla kıyaslanmaktan da tabii ki rahatsız oldum. Komedyenlerle kıyaslanmaktan daha yeni kurtulmuştum, bir de Ahmet Hoca mı çıktı şimdi. Ben öyle karakterle anılmaktan hoşlanmıyorum. Bu haberin de o şekilde yapılmasından rahatsız oldum. Bu konu benim ilgi alanıma girmiyor. Geçenlerde entarili fotoğrafım çıktı, tarikat filan yazıldı. Bir de üstüne bu… Bunlarla meşgûl olmak istemiyorum. Şu sıralar bir film işiyle uğraşıyorum. Kapalı bir hayatım var” demiş. Helâl olsun!
Bu sözüm ona Hoca’nın seyredilme rekorları kıran vaazlarına birkaç örnek:
-(Kuş sesleri) Bak şimdi benim telefonum çalıyor, nasıl çalıyor benim telefon? Kuş sesi. Demin namazda bir tâne çaldı, müzik! Olmaz müzik! Ezanı da telefonuna koyma. Kıçının arkasına koyarsın, Allaahu ekber kıçının arkasından mı bağıracak? İşte horoz var. Ötsün. Horoz namazda da ötse bir şey olur mu? Aha benim kuş ötüyor.
-Prostat oldu, câmiye gelemedi. Gençken diyor işim var, ihtiyarken çişim var. E, ömür bitti. Gençken gelme, ihtiyarken gelme, ölünce geleceksin musallaya. Ondan sonra nasıl bilirsiniz? Nasıl bileceğiz, görmedik ki herifi!
***
Esas ismi Ahmet Mahmut Ünlü olan bu “herife” (o el-âleme herif derse, biz de ona deriz) Fatih Altaylı “siz bu açıklamada bulundunuz ama adamın biri Bursa’da su damacasına tecavüz etti” sözleri üzerine “İslâm’da şehvetle bakmak haramdır, bu bir zina gibi, livata gibi büyük bir günah değildir. Damacanayla seks küçük bir günahtır” diyor. Rezalete bakar mısınız?
FA ve MB gülmekten ölüyorlar ve saatler boyunca mukaddesatla, tasavvuf ehliyle, dinî mefhumlarla dalga geçiliyor.
Bir yandan da en büyük sorunu cehâlet olan halkımıza bu kişi “Hoca” diye sunulup, hürmet gösteriliyor ve bir benimseme-özdeşleşme nesnesi olarak takdim ediliyor.
RTÜK neden bunlara hiçbir şey demiyor?
İki tâne hayatı insanlara tepeden bakıp dalga geçmek hazzıyla dolu kişinin bu icraatlarına “dur” diyecek bir tek kişi veya kurum yok mudur?
Nedir bu kadar fütursuzluk ve cür’etin kaynağı, dokunulmazlığı mı var bunların!
Edep yâhu…
AYIP!
AYIP!
AYIP!
http://www.keremdoksat.com/2009/08/03/c ... haberturk/
Peki siz? Siz ne düsünüyorsunuz Fatih'in son fethi hakkinda?