Kemalist54 yazdı:Sevgili Ram bir noktayı yanlış anlıyorsun, çerkezde kardeşimiz derken bir türküzde çerkez değil yada kürt de kardeşimiz derken bu biz türküz de onlar değil anlamında bir söylem değildir burada anlatılmak ve üzerine basılmak istenen nokta Türk Milleti içerisideki halkların kardeşliğidir.
Aynen öyledir Mustafa Recep. Bir ulusun bir halkı olur, oysa sen kalkmışsın "
halkların kardeşliğinden" söz eder durursun.
Türk-Kürt kardeştir derken, madem bu "
hepimiz Türküz ama aramızda kardeşiz" demektir, bu Türk ulusunu budunlara ayırmak, gözde tabirle söylersek etnik bölücülük yapmaktır. Madem
Türk-Çerkes kardeştir söylemindeki Türklük, "
Ne mutlu Türküm diyene" deyişindeki Türklükle ilgili değildir, öyleyse buradaki Türklük bir ırkı, bir budunu temsil eder ve buradaki Çerkeslik bir ırkı, bir budunu temsil eder. Dolayısıyla sen, şu halde yıkılmak üzere olan ulusluk anlayışını benimsemiş tek bir ulusu olan Türkiye Cumkhuriyeti'nde,
halkların kardeşliğini değil,
ırkların veya budunların kardeşliğini savunuyorsun. Halkların kardeşliği,
Türkiye-Pakistan halkları kardeştir deyişindeki gibidir.
Mustafa Kemal Paşa da söyledi 'ne mutlu türküm diyene' dedi neden millet olmak böyle birşeydir.
Mustafa Kemâl ATATÜRK, tek bir ulus yaratmak istiyordu -ki yaratmıştır- da ondan bu sözü söyledi. Budunlara takılmadı. Kültürleri ortak edip Türk ulusunu oluşturdu.
Kimse doğmadan önce etnik kimliğini kendisi belirleyemiyor ama tarihin akışı büyük topluluklarını meydana getirmemizi sağladı bugün gelinen en üst aşama insanlık için millet aşamasıdır.(enternasyonalizm belki daha sonra) Yani burada zora gelince kardeş olunuyor bu samimiytesizlik gibi ithamlarınızı asla kabul edemem.
Esasen, şu noktada bu ithamlarımı kabûl etmemelisin de... Çünkü ben bu ithamı yaparken, senin tek bir ulusa inandığını düşünmekteydim de seni samimiyetsizlikle suçladım. Fakat şu halde buna inanmadığın görülmektedir. Kültür ile budunu bir tutuyorsun, bu gerçekten üzücüdür. Ayrıca bahsettiğin millet,
ulus anlamında millet değildir. Osmanlı millet sisteminin bugüne uyarlanmış hali olan millet anlayışının bir çeşididir(
İslâmcılar,
Yeni Osmanlıcılar gibi kümeler de, kendilerine özgü çeşitleri bugün sunmaktadır).
Biz burada birşey söylüyoruz diyoruz ki T.C. vatandaşlarının hepsi bizim için Türk Milleti'nin bir parçasıdır, dolayısıyla Türktür.
Birincisi bunu demiyorsun. İkincisi bunu dediğin anda yukarıda yazdıklarınla çeliştiğini defalarca yazdım. Madem herkes tek bir ulusun parçası olarak Türktür, tek bir ulusun, tek bir halkı olur, halkları olmaz.
Ve bu da bugün için insalığın gelmiş olduğu en üst aşama olan (muassır medeniyet) Millet seviyesinin olmazsa olmazıdır. Onun için burada kardeşliğe vurgu yapmak ayrıştırmaya hizmet etmez birleştirmeye hizmet eder.
Muasır Medeniyet bu değildir; bu anlayış 38'den bu yana adım adım yok olmaya başlamıştır.
Muasır Medeniyet, en üst seviye de değildir. Bugün hangi ülkede cezaevi yoksa, o ülke bu devrin Cağdaş Uygarlığı'dır. Ayrıca, çağdaş bir uygarlık da bir bütün olacağı için, onun da tek bir ulusu olur. Kendi içinde -budun olarak- ayrı ayrı unsurları barındırmaz. Bir örnek vermek gerekirse; eğer Anadolu'daki Kürt topluluğunun, Çerkes topluluğunun ya da Laz topluluğunun güzel ve yararlı bir geleneği varsa, çağdaş uygarlığın icâbı olarak, bu gelenek millîleşir(millîleştirilir), bütüne yayılır. "
Aman sizin geleneğiniz ne güzelmiş, sevdik sizi, biz kardeşiz zaten" denmez. Fakat bütünleşecek olan kültür ile budun bir tutulur ya da karıştırılırsa, o zaman bütünlük kaybolur, ulusluk kaybolur, saflara ayrılmalar başlar.
Onun için burada kardeşliğe vurgu yapılması, işte buna hizmet eder.
Tekrar deiyorum bugün baltalanan kardeşliktir o zaman o mevzi savunulmalıdır, bunda yanlış birşey yoktur.
Ulus devlet, -eğer görsel olarak canlandırırsak- kardeşliği değil, yapışık ikizliği, üçüzlüğü, dödüzlüğü vb. savunur. Ayrı olan kısımlar da ulusal kültürle bütünleşmemiş kültürlerin toplamından ibarettir -ki bu da genel kültürün yörelere göre değişik küçük parçalarıdır, budunlara göre değil. Çağdaş uygarlık ise, yapışık olanı tek yapmak maharetinden geçer; bütünleştireceğini bütünleştirir, ulusallaştıracağını ulusallaştırır, diğerleri zamanla yok olur. Yine ulus devlet bir el ise, parmaklar ulusallaşmamış kültür parçalarını işaret eder, halkları değil, çünkü federe değildir. Çağdaş uygarlık ise yumruktur.
Elbetteki ne dağdaki ne şehirdeki eşkiya ile kardeş olamayız benim söylediğim bu eşkiyaları kim yarattı, doğarken eşkiya mı doğdular?
Özgün olmayan bir yanıt vereyim: Vallahi ben yaratmadım Mustafa Recep
Bir hatalı bakış açısı var iç savaş deniyor, evet ülkemizde bugün bir iç savaş başlamıştır gayet açık olarak ilericilerle gericiler arasından bir iç savaş vardır. Bu savaşı gözlerden kaçırıp bir etnik çatışmalar silsilesi yaratılmak isteniyor. Diyarbakır'a gidip miting yap-a-mayanlar birlikten bahsedemezler, orayı pkk'ya (dtp) bırakanlar bu ülkenin birliğini sağlayamazlar.
Bak burada haklısın. Perinçek gitti, bayrağımızı sallandırdı. Pamukoğlu ise "
oralara gitmem" dedi. Paşa'ya sormak gerekir: Nerede kaldı ulusluk¿?
Bu mesele yalnız Diyarbakır meselesi de değildir. İstanbulda pkk yanlısı mitingleri tertipleyeler kimlerdir. O mitinglere katılanların çoğunluğu kürtlerdir. Peki, mitinge katılan istanbullu kürtler ne için oradadırlar, bölünmek istedikleri için mi yoksa birilerinin oyununa geldikleri için mi?
Bu da doğru. Çok az olan bilenleri, amacın
tümden çökertme olduğunu bilerek bu tertiplerin içinde yer alır. Çoğunluk olan bilgisizler ise, emre uyar. Doğu değil, Türkiye bölünmek isteniyor, çökertilmek isteniyor. Bu yüzden ulusluk tamamen yıkıma gitmektedir.
Kimse kendiğilinden NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE demez (istisnalar olabilir) yurttaşlarımızı ülkemize bağlamak için tek millet kılmak için çalışmalıyız eğer bunları unutup başka hayalleri kapılırsak işte gelinen nokta bugünkü gibi olur.
Bak bu da doğrudur. Ben de "
kendi kendilerine akıllansınlar da, '
biz de Türküz'
desinler" demiyorum zaten. Başından beri yazıyorum. Yıkılmakta olanı onarmamız gerekiyor.
Benim söylemek istediğim son elli yıldır belki daha fazla bu ülkede karşı devrimcilerin iktidarda olduğu ve bunun devrimle kurulan cumhuriyetimizi ve milletimizi parçaladığıdır.
Gerçekçi olalım, 38'den beri(bana göre
Gazi hastayken başlamıştır), illâki karşı devrimci olmasına da gerek yok, birileri önemli yanlışlar yapmaya başlamıştır. On beş yılda atılan temeller, ancak yetmiş yılda(istisnai olumlulukları göz ardı edersek) bugünkü duruma kadar getirildi, buna da şükür.