Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Mustafa Recep » Cmt Eyl 26, 2009 20:58

Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğu bölgemize ve Doğu halkımıza dayanmak üzerine kurulmuştu.
26 Eylül 2009

Son zamanlarda, Doğu halkının, özellikle Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’na katılmadığı yargısını ispatlama gayretlerine rastlanıyor. Bu görüşü öne sürenler arasında değerli yazarlarımız ve siyasetçilerimiz de var. Oysa halkın katılmasının da ötesinde, Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğu bölgemize ve Doğu halkımıza dayanmak üzerine kurulmuştu.

Doğu’da dayanak yaratarak bütün vatanı kurtarma stratejisi, Mustafa Kemal Paşa’nın kafasında daha Cihan Savaşı yıllarında oluşmaya başlamıştı. Mondros Ateşkesi’nden sonra İstanbul’da geçen Altı Ay içinde karara dönüştü, uygulandı ve zafere ulaştı.

O Altı Ay’da bu stratejiye ilişkin tartışmaları ilerde, değerli öncü aydınlarımızdan Alev Coşkun’un kitabı bağlamında ayrıca ele alacağız.

NİÇİN KONYA DEĞİL DE ERZURUM?
Bir soruyla başlayalım:

Mustafa Kemal, Samsun’a çıktıktan sonra, Millî Mücadeleyi örgütleme çalışmasında, öncelikle niçin Konya’ya, Kayseri’ye, Yozgat’a, Eskişehir’e, Aydın’a, Antalya’ya, Mersin’e vb değil de, Erzurum’a ve daha sonra Sivas’a yönelmiştir?

Bu sorunun cevabı, Doğu’ya dayanarak bütün vatanı kurtarma planındadır. Bu planı belirleyen üç olgu bulunuyordu:

Birincisi, dayanılacak özgücü birleştirmekle ilgilidir; Türk-Kürt birliğini yaratma işine Doğu’dan başlanması gerekiyordu.

İkincisi, düşmanın durumuyla ilgilidir; ülkenin batısı ve kıyıları esas olarak yabancı devletlerin işgali altındadır.

Üçüncüsü, dostun konumuyla ilgilidir; Sovyetler Doğu’dadır. Bolşeviklerin yönettiği Sovyet Rusya ile aradaki İngiliz işbirlikçisi Menşevik yönetimleri bertaraf ederek bağlantı kurmak ve Doğu’da sağlam bir cephe gerisi yaratmak öncelikli bir meseleydi.

MUSTAFA KEMAL PAŞANIN FORMÜLÜ
Mustafa Kemal, Millî Hareketin Doğu’da dayanak yaratma stratejisini, Enver Paşa’ya yazdığı 4 Ekim 1920 günlü mektupta açıkça belirtmiştir:
“Ankara Hükümeti (...) Doğuda bir istinat [dayanak] noktası sağlanması lüzumuna kanaat getirmiş olduğundan, Bolşevik Rusya Cumhuriyeti ile ortak maksadın sağlanmasına ait bir anlaşma akdine teşebbüs etmiş, (...) bu teşebbüste başarı noktasına yaklaşmış bulunuyor.”1

Bu stratejik planın ilk kıvılcımlarının, Atatürk’ün beyninde, daha Birinci Dünya Savaşı yıllarında çaktığı görülüyor. 1916 yılı sonlarında Silvan’da Kürt ileri gelenlerinden birine şu soruyu yöneltmiştir:
“Mehmet Bey, bir gün bu taraflara gelirsem Hazro dağları beni saklar mı?”2

DOĞU VİLAYETLERİNE KUMANDA YETKİSİNİN SINIRI
Öncelikle Doğu’da dayanak yaratma planı, Millî Mücadele önderlerinin Anadolu’ya geçmelerinden önce, 11 Nisan 1919 günü Mustafa Kemal Paşa’nın Şişli’deki evinde, Kâzım Paşa (Karabekir) ile buluşmasında “mahrem” olarak görüşülmüştür.

Kâzım Paşa, Mustafa Kemal‘e şunları söylediğini belirtir:
“Derhal Anadolu’ya ordu başına geliniz. Hem de doğuya; milletin kurtuluş anahtarı Doğu’dur. Orda her şey mümkündür. Ordu da kuvvetlidir, halk da beraber gider. Ben kesin kararımı verdim. Planım basittir. Millî bir hükümet teşkili ve Doğu Vilâyetlerini istilaya hazırlanan Ermenistan’ı, bize güzel bir barış rehinesi olarak elde tutmak, sonra hâdiselere göre batıya dönmektir.”

Mustafa Kemal Paşa, bu plana, Kâzım Paşa’nın anlattığına göre, “Bu da bir fikirdir, durum günden güne size hak verdiriyor” diye cevap vermiştir.3

Oysa Atatürk, İstanbul’da tayinini yaptırırken, Doğu’da dayanak yaratma fikrinde olduğunu belirtir. Genelkurmay İkinci Başkanı Diyarbakırlı Kâzım (İnanç) Paşa’dan, Doğu vilâyetlerinde komuta yetkisi içeren bir talimatname yazmasını istemiştir:
“İstediğim bir madde, Samsun’dan başlayarak, bütün Doğu vilâyetlerinde bulunan kuvvetlerin kumandanı olmaklığım ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilâyetler valilerine doğrudan doğruya emir verebilmekliğimdi.”4

“DOĞU HALKI BİRLİK VE FEDAKÂRLIK LÜZUMUNU EN ÖNCE TAKDİR EDİYOR”
Nitekim Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı pratiği, Samsun’a ilk adımın atılmasından itibaren Doğu’da dayanak yaratmaya yöneliktir. Bu pratiğin dayandığı saptamaları, Büyük Devrimci Önder, 16 Haziran 1919 günü Erzurum’da Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’ya yolladığı şifrede şöyle özetlemiştir:
“Doğu vilâyetleri halkı, (…) birlik ve fedakârlık lüzumunu en önce takdir ettikleri iftiharla görülmektedir. Fakat Anadolu’nun öteki tarafları böyle değildir. (…) Merkezi hükümetin adeta esir vaziyette olması, payitahtın kuvvetli bir askeri işgal altında bulunması hasebiyle milletin mukadderatının yine millet iradesiyle hallini zaruri kıldığı zatıâlilerince teslim edilmiştir. Bu sebeple ben Kürtleri de bir öz kardeş olarak ağuşumuza (bağrımıza) katıp tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu dünyaya Müdafaai Hukuku Milliye cemiyetleri vasıtasıyla göstermek karar ve azmindeyim.”5

Doğu halkının mücadeleye daha hazır olduğu, Türk ve Kürdü birleştirme zorunluluğu, Doğu vilâyetlerindeki örgütlenme durumu, İstanbul’un işgal altında bulunması, bütün bu gerçekler; Millî Mücadele için öncelikle Doğu’da bir dayanak oluşturulmasını gerekli kılıyordu.

Kâzım Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasına çok sevinir ve Millî Mücadele önderliğinin stratejik planını şöyle belirtir:
“Bir kere Erzurum Kongresi’nde bir dayanak, bir hareket noktası tesisinden sonra teşkilâtça, kuvvetçe, maddî, mânevî heybetli bir çığ gibi batıya yuvarlanmak kolaydı ve doğu zaferine dayanarak İzmir’i de kurtarmak mümkün bir emel olurdu.”6

SİVAS’TA TOPLANAMAYAN KONGRE ERZURUM’DA TOPLANDI
Bilindiği gibi, başlangıçta Kongre yeri olarak Sivas uygun görülmüştü. Müdafaai Hukuk Cemiyetleri’nin Millî Kongresi, 10 Temmuz 1919 günü Sivas’ta toplanacaktı. Atatürk, 2 Haziran 1919 günlü genelgesinde ve 21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya Genelgesi’nde bu kararı bildirmişti.7 Ancak Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’ta tutuklanması için, bizzat Dahiliye Nâzırı Ali Kemal Bey uğraşmaktadır. Gerçi Mustafa Kemal, tertibi boşa çıkarır ve Sivas’ta törenle karşılanır. Ancak 27-28 Haziran 1919 gecesini hiç uyumadan geçirir ve hemen o sabah Erzurum’a hareket eder.8

Kemalist önderliğin güveneceği dayanak, başlangıçta Sivas’ın bile doğusundadır. Millî Mücadelede ilk örgütlenme ve hareketlenmeler, Doğu’da başlamıştır. Bölge halkı, ellerindeki silahlarla Kuvayı Milliye grupları oluşturmuştu.9 Şehir ve kasabalarda Millî Şûralar örgütlendi. 5 Kasım 1918’de Kars’ta İslam Şûrası toplandı. 18 Ocak 1919’da Kars, Ardahan ve Batum’dan gelen delegelerin bir araya geldiği Kars Kongresi’nde, “Cenubî Garbî Kafkas Hükümeti Muvakkatei Milliyesi” (Güneybatı Kafkas Geçici Millî Hükümeti) adı altında bir hükümet kuruldu. 12 Nisan’da İngilizlerin saldırısına uğrayan Cihangiroğlu İbrahim hükümetinin üyeleri Malta’ya sürüldü. 7 Ocak 1919’da Ardahan, Ahıska, Kağızman, Oltu ve Akbaba delegelerinin katıldığı Ardahan Kongresi toplandı. Bölge, tek yönetim altında birleştirildi. 7 Mayıs’ta Oltu’da Şûra (Sovyet) Hükümeti kuruldu ve İngilizlerin saldırısıyla karşılaştı. İngilizlerin Kars’ı işgali üzerine teşkilatlanmanın merkezi Erzurum’a geçti.10 6 Mart 1919 günü Vilayeti Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti (VŞMHMC)‘nin Erzurum şubesi açıldı. Özetleyecek olursak, Doğu’da dayanak yaratmak için gerekli birikim, 1919 yılının ilk aylarında oluşmuştu.

Millî Hareketin önce Doğu’da geliştiğini, Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin ilk önderlerinden Cevat Dursunoğlu da saptar. Atatürk, durumu ve ilerisini görmüş ve “memleketin birçok yerlerinde başlayan millî hareketler arasında Erzurum’u seçerek” oradaki hareketin başına geçmiştir.11

Kemalist önderliğin Doğu’da bir dayanak yaratma çabalarını,yabancı devletler de görmüşlerdir. 30 Ekim 1919 tarihli bir Fransız raporunda “Kemalist kurmayın, Kürdistan sorununa Ermenistan ve İzmir’in işgalinden daha fazla önem verdiği” belirlenmektedir.12 Bu saptama, çok önemlidir. Türk ve Kürtlerin birliği, İzmir’i kurtarmanın koşulu olarak görülmüştür. Türkiye’nin millî devriminin Türk ve Kürt kitlesinin birbirine karıştığı bölgede başladığı, yabancı araştırmacıların da dikkatinden kaçmamıştır.13

ANADOLU’DA HÜKÜMET KURMA DOĞU’DAN BAŞLADI
Doğu Anadolu’da bir dayanak yaratılarak Türk ve Kürdü birleştirmenin kilit görev olduğunu, Mustafa Kemal ve arkadaşları saptamış, Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti de bu konuyu görüşmüş ve tutanakla belirlemiştir.14

Millî Mücadelenin Anadolu’da bir hükümet kurmaya yönelik ilk örgütlenmesi, Erzurum’da yapılan Şark Vilâyetleri Müdafaai Hukuk Cemiyeti (ŞVMHC) Kongresi’dir. Cemiyet, bu kongrede, Şarkî Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti (ŞAMHC) adını almıştır.

Kongre, kabul ettiği Nizamname’nin 4. maddesinde, Osmanlı hükümetinin büyük devletlerin baskısıyla Doğu’yu “terk ve ihmal zorunluluğunda” kalması halinde, Doğu Anadolu’da bir “geçici idare” oluşturulmasını kararlaştırmıştır. Bu geçici idare, “mülki ve askeri” bütün kamu kurumlarının yönetimini üstlenecek ve kanunları uygulayacaktır.15

Görüldüğü gibi, Doğu’da bir dayanak yaratma planı, belli koşullarda Doğu Vilâyetlerini kapsayan bir hükümet oluşturma kararına kadar varmıştır. Atatürk, Anadolu’da bir Millî Teşkilat yaratma ve hükümet oluşturma fikrini, daha Haziran ayında Amasya’da yapılan gizli Komutanlar Toplantısına getirmişti. Bu görüş hemen kabul görmese bile, hayat milletin bütün kaynaklarını seferber edecek devrimci bir iktidar yaratılmasını dayatmıştır. Bunun sonucu Erzurum Kongresi’nin seçtiği Heyeti Temsiliye, İstanbul hükümetine rakip bir hükümet işlevi yüklendi.

Sivas Kongresi, bu fiili duruma hukukilik kazandıracaktır. Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetleri’nin temsil edildiği, ulusal çaptaki Sivas Kongresi’nde Heyeti Temsiliye’ye Batı vilâyetlerinden altı kişi eklenir. Mustafa Kemal Paşa, 20 Eylül 1919 günü Kâzım Karabekir Paşa’ya çektiği telde, Heyeti Temsiliye’deki Doğu ağırlığını şöyle ifade eder:
“Bugün Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi geniş adını alan Heyeti Temsiliye, Erzurum Kongresi’nde seçilen Heyeti Temsiliye’den başka bir şey değildir. Batı Anadolu fedakârlık ederek, Doğu Anadolu’nun Heyeti Temsiliyesi’ne güvenini bildirmiş, Millî Hareket ona uymayı tam bir içtenlikle kabul eylemiştir. Yüksek mâlûmunuzdur ki Doğu Anadolu Heyeti Temsiliyesi’nin adedi on altı kişidir. Batı Anadolu delegeleri içinden altı kişi alınmıştır.”16

MUSTAFA KEMAL PAŞA ERZURUM NÜFUS KÜTÜĞÜNDE
Millî Mücadelenin uygulanan planı gereği, Mustafa Kemal Paşa’nın kendisi de, deyim yerindeyse Doğululaşmış ve Erzurum nüfusuna kaydolmuştur.17 Doğu İlleri Erzurum Kongresi’ne Erzurum delegesi olarak katılmıştır. İlerde Büyük Nutuk’ta Erzurum halkından “Bana kucak açan” diye söz edecektir.18 Yine Mustafa Kemal Paşa, Doğu İlleri Heyeti Temsiliyesi’ne seçilmiş ve başkan olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, ulusal düzlemdeki Sivas Kongresi’ne “Doğu Anadolu adına” katılmıştır. Nutuk’ta Sivas Kongresi’ni anlatırken, Kongre’nin başında “şöyle bir belge yazdım” der:
“Yukarda adları yazılı kişiler Doğu Anadolu adına Sivas Kongresi’nde bulunmak üzere Erzurum Kongresi’nce görevlendirilmişlerdir.” 19

Mustafa Kemal, Meclisi Mebusan’a da Erzurum Mebusu seçilmiştir. Ancak toplantılara katılmamıştır.20

Mustafa Kemal, Meclis’in İstanbul’da değil, Anadolu’da toplanmasında ısrar eder. Bu tutum da Anadolu’da oluşturulan dayanağı terk etmemek anlamını taşımaktadır ve stratejik plana uygundur. Nitekim Mustafa Kemal Paşa haklı çıkar. 16 Mart 1919 günü Meclisi Mebusan İngiliz işgalcilerinin müdahalesiyle kapatılır.

Daha önce 27 Aralık 1920 günü Mustafa Kemal, Ankara’ya gelmiştir. Batı‘dan gelen düşman saldırısına karşı, Doğu bu kez sağlam cephe gerisi işlevini üstlenir. Aradaki Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan Menşevik hükümetleri temizlenerek, Doğu’da Sovyet yönetimiyle Devrimci Türkiye arasındaki bağlantı kurulur. Arkasından Antep Urfa Maraş cephesindeki direniş ve Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması gelir. Böylece, Millî Hareket, birkaç cephede savaşma sorunundan kurtulur ve Doğu’yu tamamen sağlama alarak yüzünü Batı‘ya döner.21

“DERSİM DAĞLARI BİZİ SAKLAR MI”
İşte bu koşullarda, Yunan orduları gelip Polatlı‘ya dayandığı zaman, Meclis, Doğu’ya taşınmayı tartışacaktır. Mustafa Kemal ise, anlaşılan daha olumsuz gelişmeler olabileceğini de hesaba katarak, Dersim Mebusu Diyab Ağa’ya Dersim dağları ve mağaralarında mücadeleyi sürdürme şartları olup olmadığını soracaktır.22

Devrim, Batı’dan gelen saldırıya karşı, Doğu’yu gereğinde geri çekilecek bir alan olarak görmektedir.

30 Ağustos 1922 zaferi ve arkasından 9 Eylül günü İzmir’e giren Millî Ordu, Kurtuluş Savaşı‘nın başında saptanan, Doğu’da bir dayanak yaratarak bütün vatanı ve İzmir’i kurtarma planının gerçekçi olduğunu kanıtlamıştır.

BİZ TOPRAK İÇİN DEĞİL KAYALAR UĞRUNA ŞEHİT OLDUK
Biz Kemaliyeliler, Sakarya savaşı öncesinde Mustafa Kemal Paşa’ya çektiğimiz telgrafla övünürüz: “Dayanın 500 atlıyla geliyoruz.”

Gazi Paşa, Eğinlilere bu kararlı tutumları nedeniyle 1922 yılında bir Hükümet Kararnamesiyle kendi adını vermişti. Atatürk’ün adını taşırız.

Kemaliyeli yerdeşlerime şunu söylemişimdir: “Herkes toprak için şehit düşer. Biz kayalar için.”

Bizim Kemaliye’de toprak pek bulunmaz; kayalar üzerine yapılan sekilere avuç avuç toprak emekle serilmiştir. Her taraf dağ ve taştır. Ama o taşların üzerine köylerimizde 40 odalı konaklar yapmışızdır.

Biz bunları konuşurken, hiç unutmam Sırakonak Köyü Muhtarı Mehmet Karagöz söz aldı ve şunları söyledi:
“Perinçek haklı. Kayalar uğruna savaşanlar, toprak uğruna savaşanlardan daha fedakâr oluyor. Bizim Sırakonak köyünden 93 Harbi’ne 54 delikanlı gitmiş, ancak sekizi geri dönebilmiştir.” Tek bir köyümüzün 93 Harbi’ndeki (1877 Rus Savaşı) şehit sayısı 46’dır. Köyün genç ve orta yaşlı nüfusunun neredeyse tamamına yakınıdır. Diğer köylerimiz de öyledir. Ama bunların sözü edilmez, ayıptır. Birinci Dünya Savaşı sonuna gelindiği zaman, köylerde neredeyse erkek kalmamıştır. Kayalar için şehit olmak gerekirse, yine de 500 atlıyla yola çıkmaya hazırdır o fedakâr insanlar.

Özdemir İnce dostumuzun Hürriyet’te yayımladığı Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi şehitleri listesine bakıyorum, Erzincan 40 şehit.

Peki bunun Doğu cephesi, Güney cephesi, Birinci Cihan Savaşı, 93 Harbi şehitleri? Daha önemlisi, neyi ispatlamaya çalışıyoruz?

Doğuluların bu vatan için daha az fedakârlık yaptıklarını mı?

Doğuluyu hor görerek hangi “zafere” koşuyorlar?

Birliğimizi bu anlayışla mı pekiştireceğiz?

Hem gerçek değil, hem de günün ihtiyacına uygun değil.

Mustafa Kemal Paşa, 16 Haziran 1919 günü ne diyor:
“Doğu vilâyetleri halkı, birlik ve fedakârlık lüzumunu en önce takdir ettikleri iftiharla görülmektedir.”

Savaşan ve birleştiren devrimci önderliğin tutumu budur!

(1) Sadi Borak, Atatürk’ün Özel Mektupları, s.181; BTTD, sayı 72, s.5.
(2) Silvan Günlüğü, 7 Kasım-24 Aralık 1916’dan aktaran Şevket Beysanoğlu, Atatürk ve Diyarbakır, Diyarbakır, 1981, s.86.
(3) Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, I, s.55.
(4) Atatürk’ün Anıları, s.205.
(5) Atatürk’ün Bütün Eserleri, II, s.390 vd.
(6) Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, s.69. Doğan Avcıoğlu da, bu planın haklı çıktığını saptar.
(7) Nutuk/Söylev, III, s.1232. Belge 26; I, s.42.
(8) Aynı eser, I, s.56 vd.
(9) Doğu’da Kuvayı Milliye hareketi konusunda bilgi için bkz. Abdulhalûk M. Çay-Yaşar Kalafat, s.20 vd.
(10) Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası Savunma, Kaynak Yayınları, 4. basım, İstanbul, Mart 1992, s.158 vd.
(11) Dursunoğlu, s.7 vd.
(12) Fransız Dışişleri Bakanlığı Arşivi, E-Levant La Turquie, vol.187, s.181’den aktaran Hasan Yıldız, XX. Yüzyıl, s.63.
(13) Robert Olson, The Emergence, s.36.
(14) BTTD, sayı 61, s.11.
(15) Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, s.188.
(16) Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, I, s.290.
(17) Atütürk Haftası Armağanı, No: 6, s.113, 117, 121.
(18) Gazi M. Kemal, Nutuk/Söylev, c.II, s.646.
(19) Nutuk/Söylev, c.I, s.113.
(20) Türk Parlamento Tarihi 1919-1923, III, s.87; Atatürk Haftası Armağanı, s.117.
(21) Nutuk/Söylev, I, s.446 vd.
(22) Diyab Ağa’dan aktaran Nuri Dersimi, Kürdistan, s.164. Bu anlatım, Atatürk’ün görüş ve tutumuna uyuyor. Çünkü birincisi, bir hattın değil, fakat vatan sathının (düzeyinin) savunulması gerektiğini savaş ilkesi olarak kabul etmişti. İkincisi, Kurtuluş Savaşı sırasında, 29 Mayıs 1919 günü Kolordu komutanlarına yazdığı yazıda olsun, 3 Temmuz 1920 günü Meclis’in gizli oturumunda yaptığı konuşmada olsun, silahlı halkı küçük birlikler halinde örgütleyerek “gerilla tarzı savunmaya”, “Harbi Sagir”e, yani düzensiz küçük birliklerle savaşa yöneltme olanakları üzerinde durmuştu (Atatürk’ün Bütün Eserleri, 2, s.338, Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, I, s.72; Atatürk, Gizli Oturumlardaki Konuşmalar, s.74; Selahattin Tansel, III, s.175 vd).

http://www.doguperincek.info
http://www.doguperincek.com.tr
http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.as ... haber=2016
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen avrasya » Cmt Eyl 26, 2009 21:54

Kemalist54 yazdı:Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğu bölgemize ve Doğu halkımıza dayanmak üzerine kurulmuştu.
26 Eylül 2009

Son zamanlarda, Doğu halkının, özellikle Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’na katılmadığı yargısını ispatlama gayretlerine rastlanıyor. Bu görüşü öne sürenler arasında değerli yazarlarımız ve siyasetçilerimiz de var. Oysa halkın katılmasının da ötesinde, Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğu bölgemize ve Doğu halkımıza dayanmak üzerine kurulmuştu.


İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek'in bu yazısı yine çok önemli ve yakıcı bir soruna parmak basmış.

Gündemde dolaşan ve malesef Milli -Ulusalcı unsurlar içinde taraftar da bulan, "Kürtler Kurtuluş savaşına katılmadı" görüşü çok tehlikeli bir görüştür. Ayrımcılığı bir de Ulusalcı- Milli cepheden körüklemektedir.
Dolayısıyla bölünmeye ve bölücü cepheye hizmet etmektedir. Bilerek veya bilmeyerek .

"Kürtler kurtuluş savaşına katılmadı " tezi, etnik Kürt milliyetçiliğinin, ayrımcılığın karşısında bir tez değil, bizzat etnik ayrımcılığı körükleyen bir durum oluşturmaktadır.

Emperyalizmin bölme senaryosunda varmak istediği hedefe, yani iç kapışmaya yol açacak, emperyalizme karşı birleşecek unsurları etnik temelde saf tutmaya zorlayacak
bir sonuca varabilecek kadar tehlikelidir.

Ayrıca Sayın Doğu Perinçek bu görüşün nasıl dayanaksız ve temelsiz olduğunu yine belgelerle kanıtlamaktadır.
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Ram » Pzr Eyl 27, 2009 9:47

Bir yazı yazıldı. Yazı, "bu memleketin iki kurucusu var: Türkler ve Kürtler" savına karşı yazıldı. Bu yazıda, Çanakkale ve İstiklâl harplerinde doğu illerinden verilen ve diğer illerde verilen şehitlerin sayıları verildi. Bu veriler daha önce dolaşıyorduysa da, buradan birçok yazar alıntı yaptı. Osman Pamukoğlu da bunlara değindi. Kürtçülerin(Kürtlerin değil, Kürt budunculuğu yapanların) yalan söylediğini öne sürerek, bölge bölge şehit yüzdesini haritalandırılmış haliyle gösterdi.

Yani ortada dönen mesele şudur: Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği devletlerinin, demokrasi-özgürlük-çok seslilik adı altında, dünyayı denetlemek, dönüştürmek ve kendilerine köle yapmak için kurdurttuğu kurum ve kuruluşlardan para alan, ilgili devletlerin istihbarat teşkilâtlarından beslenen, yönlendirilen sivi! Kürtçü-dinci takımının "bu devletin iki kurucusu vardır, Türkler ve Kürtler", "Kürtlere haksızlık yapılmıştır, ikinci resmî dil isteriz", "federasyondan Mustafa Kemâl de bahsetmişti, biz beraber savaştık, oysa o bunu unuttu" gibi kara çalmalarına, evirip çevirmelerine bir yanıt sunmaktır.

Öyleyse soralım:

Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğu bölgemize ve Doğu halkımıza dayanmak üzerine kurulmuştu.


  1. Yukarıdaki satırda bir karşı çıkma mı var¿? Evet.
  2. Kime karşı çıkılıyor¿? Anlaşılıyor ki, yukarıda bahsi geçen verileri sıralayanlara.
  3. Yukarıda bahsi geçen verileri sıralayanlar; Kürtçülere karşı doğu illerindeki şehit sayısından örnek verip 'yalan söylüyorsunuz' mu diyor, yoksa Kürtlere karşı 'siz savaşımıza hiç katılmadınız' diyerek onları mı dışlıyor¿? Elbette ilk şık.
  4. Peki bu şartlarda, Perinçek neden yukarıdaki gibi bir cümle kurdu¿? Acaba Perinçek bütün doğuyu Kürt mü sayıyor, yoksa biz mi ikinci sorduğumuz sorunun yanıtını yanlış verdik¿?


Doğu halkının mücadeleye daha hazır olduğu, Türk ve Kürdü birleştirme zorunluluğu, Doğu vilâyetlerindeki örgütlenme durumu, İstanbul’un işgal altında bulunması, bütün bu gerçekler; Millî Mücadele için öncelikle Doğu’da bir dayanak oluşturulmasını gerekli kılıyordu.


Yine soralım; bütün Doğu'yu Kürt müdür Dr. Perinçek¿?

Kemalist önderliğin Doğu’da bir dayanak yaratma çabalarını,yabancı devletler de görmüşlerdir. 30 Ekim 1919 tarihli bir Fransız raporunda “Kemalist kurmayın, Kürdistan sorununa Ermenistan ve İzmir’in işgalinden daha fazla önem verdiği” belirlenmektedir.12 Bu saptama, çok önemlidir. Türk ve Kürtlerin birliği, İzmir’i kurtarmanın koşulu olarak görülmüştür. Türkiye’nin millî devriminin Türk ve Kürt kitlesinin birbirine karıştığı bölgede başladığı, yabancı araştırmacıların da dikkatinden kaçmamıştır.13


İşgâlci Fransız doğu illerinden bahsetmiyor, 'Kürdistan' diyor. Öyleyse yine soralım; bütün Doğu Kürt müdür Dr. Perinçek¿?

Ayrıca:

Türk-Kürt birliği nedir¿?
Türk-Kürt birliği denilen, nasıl oluyor da İzmir'in kurtuluşu için bir koşuldur¿? Yoksa "doğudaki örgütlenme, tüm yurdun kurtuluşu için olmazsa olmazdı" mı demek istiyorsun¿? Böyleyse tamam da:

Yine soralım; bütün Doğu'yu Kürt müdür Dr. Perinçek¿? Yanıt 'evet' ise, ne diye "Türk budunsalıyla, Kürt budunsalının karıştığı bölge" tanımlaması yapıyorsun¿? Yanıt 'hayır' ise, -karışanın birliğe ihtiyacı yoktur- mantığını ileri sürerek, Türk-Kürt birliği nedir, nereden çıktı¿?

Doğu Anadolu’da bir dayanak yaratılarak Türk ve Kürdü birleştirmenin kilit görev olduğunu, Mustafa Kemal ve arkadaşları saptamış, Erzurum Müdafaai Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti de bu konuyu görüşmüş ve tutanakla belirlemiştir.14


Mustafa Kemâl Paşa, doğudaki halkı Millî Mücadeleye sokmak için mi uğraşıyor, yoksa -özel olarak Kürtler için- yani "Türkler zaten savaşıyor, bir de Kürtleri yanımıza aldık mı bu iş tamam" mı diyerek yola çıkıyor¿?

İlk şık doğruysa, soralım; bütün Doğu'yu Kürt müdür Dr. Perinçek¿? Yok değilse, şu sonuç şu çıkabilir: Mustafa Kemâl Paşa, -günümüzdeki sivil örümcek Kürtçülerin iddia ettiği gibi- "Kürtleri savaşırken kullandı, devleti kurarken kullandı, sonra da -amiyane tabirle- 'Türk Ulusu ayağına' Kürtleri başından attı, hakları olan paylarını vermedi"...

Son çıkarım, zaten en başından beri Mustafa Kemâl Paşa'nın "ulus düşüncesine" aykı gözükmektedir. Aksi halde, "Mustafa Kemâl kendiyle çelişti" sonucu çıkar.

Devrim, Batı’dan gelen saldırıya karşı, Doğu’yu gereğinde geri çekilecek bir alan olarak görmektedir.


Yineleyelim; bütün doğu Kürt müdür Dr. Perinçek¿?

Meselâ Diyab Ağa, önemli bir Kürt olabilir. Öyleyse;

"Diyab Ağa'nın desteği, Kürt olmayan ağaların, eşrafın, aydının, şuyun-buyun Millî Mücadeleye desteği ile aynı türdedir" mi demek gerekir, yoksa Diyab Ağa Kürt olduğu için, onun desteğini farklı ya da özel bir tür olarak mı görmek gerekir¿?

Aslında buradaki sorularım, özel olarak Perinçek'e ya da özel olarak bu yazıya yöneltilmemiştir. Tüm "Türk-Kürt kardeştir" söyleminde olanlara karşı sorulmuştur.

Yeni Sorular:

Türk ve Kürt ne diye kardeş olsun¿? Hani Türk bir budunsal kökenden öte bir şemsiyeydi¿? Yok, Türk yalnızca bir budunsal kökense; "Türk Ulusu" kavramı nerede kalıyor¿? Ya da şunları soramaz mıyız:

Türk-Çerkes kardeş değil midir¿?
Türk-Arnavut kardeş değil midir¿?
Türk-Laz kardeş değil midir¿?

Türklük, aynı zamanda yurttaşlık ise:

Türk-Rum kardeş değil midir¿?
Türk-Ermeni kardeş değil midir¿?

"Türk-Kürt kardeşliği" söyleminde ısrar edenlere şunu da soralım: Bilmem ne emperyalizmi olmadan, Kürtler kendi isteğiyle bir devlet kurmak isterse, ayrılmak isterse, özerklik-federasyon isterse Türk-Kürt kardeşliğini savunabilecek misiniz¿? Savunamazsanız, en başta Kürtler demez mi, hani biz kardeştik¿? Savunursanız "nerede kaldı sizin Türk Ulus devletiniz" demezler mi¿?

Bir budun, kendi kültürünü(dil, oyun, yemek gibi) ulusal kültürden ayrılmadan yaşamalıdır. Amaç, Mustafa Kemâl Paşa'nın başardığı gibi, en azından ecnebi sorduğunda "biz Türküz" diyebilecek bir Türk Ulusu'nu yeniden oluşturmak olmalıdır. Bunun için de, söylemlerimizi -iyi niyetli olsa dahi- dikkatli seçmek gerekir.

Sorular ise yanıtlanmak içindir.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Eyl 27, 2009 10:36

Osman Pasa'nin "Canakkale'de Kürtler yoktu" söylemine güzel bir cevap: :arrow: canakkale-de-kurtler-var-miydi-t22370.html

Ayrica bu sözün, bölücülere karsi söylenmis olsa bile istemeden bölücülüge hizmet ettigini düsünyorum. Kürtcülükle savasmanin yolu bu olmamali, zira Pamukoglu hayranlari arasinda git gide daha fazla irkci söylemlere rastlaniyor.

Kürtcülerin "devletin iki kurucusu vardir" söylemi de yeni degildir ve tüm amaclari bu tezin anayasamiza yansimasidir. Oysa buradaki tehlikeye bakin ne zaman dikkat cekilmis:

BM İkiz Sözleşmeleri'nin yürürlüğe girme süreci nasıl yaşandı? 15 Ağustos 2000 tarihinde sözleşmelerin New York'ta imzalanması için en büyük çabayı MHP Lideri Devlet Bahçeli göstermişti. 4 Haziran 2003'te AKP ve CHP oylarıyla yasalar Meclis'ten geçmişti. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, sözleşmelerin Türkiye'nin parçalanmasına neden olacağını belirterek dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den yasayı veto etmesini istemiş ve Sezer'le 16 Haziran 2003'te görüşmüştü. Ancak Sezer, yasayı 18 Haziran 2003'te onaylamıştı. AKP Hükümeti'nin Dışişleri ise Genelkurmay Başkanlığı'nın talebine rağmen Türkiye'yi koruma altına alacak bir parafı sözleşmelere eklememişti. İşte süreç... devami: :arrow: akp-apo-bm-ikiz-yasalari-t21839.html

Ne der bu ikiz yasalar:

1 - Etnik azınlık grubu mensuplarının kültürlerinden faydalanma, dinine inanma ve bunu öğretme ve dilini kullanma hakkı gibi hak ve özgürlüklerdir.

2 - Halkların self-determinasyon (halkların kendi kaderlerini belirlemesi) hakkı ile kendi doğal zenginlik ve kaynaklarından özgürce yararlanma hakkı.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Ram » Pzr Eyl 27, 2009 11:14

Olabilir; ırkçı bir söylem olsun ya da iyi niyetle söylenmiş olsun. Sorun, insanların bunlar gibilerini söyleme derecesine getirilmesidir. Ondan sonra her taraftan linç etmeler başlar.

Başlar da, "Türkler ve Kürtler" ya da "Türk-Kürt kardeştir" söylemleri(bunlar da yeni söylemler değildir) neyin nesidir¿?

Pamukoğlu'nu veya benzeri söylemlerde bulunanları iyi niyetli fakat istemeden bölücü bulalım veya kötü niyetli ve ırkçı bulalım.

Bulalım da önce kendimize bakalım. Biz de çok söylemiştik Türk-Kürt kardeştir diye. İyi de neden kardeş¿? Biz aynı zamanda Kürt'e, Çerkes'e, Laz'a, bilmem kime de Türk demiyor muyuz zaten¿?

Tayyip gibi alt-üst kimliğe mi gireceğiz, yoksa "Ne mutlu Türküm diyene" sözünden mi hareket edeceğiz¿?

Türk ulus olacaksa tek yol, Adalet adlı kadının gözündeki bağdan geçer.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Eyl 27, 2009 13:35

Ram yazdı:Başlar da, "Türkler ve Kürtler" ya da "Türk-Kürt kardeştir" söylemleri (bunlar da yeni söylemler değildir) neyin nesidir¿?

Kesinlikle haklisin. Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" tanimini bugün savunanlar, keske gecmiste de bunu hatirlasalar ve "Yasasin Türk ve Kürt halklarinin kardesligi" diye insanlarimizi bölmeselerdi.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Mustafa Recep » Cmt Eki 03, 2009 20:53

Sevgili Ram senin gibi birinin bu türden sorular sorması şaşırtıcı, sanki Kürt Meselesi yeni birşeymiş gibi soruyorsun ilginç.
Osmanlı döneminde dahi kürtler koparılmağa çalışılmıştır, İstiklal Harbi sırasında barzan aşireti taraftarı kürtler mevcuttur ve bunlar isyancıdır. Senin Türk-Kürt kardeştir söylemine karşı çıkmanı anlayabiliyorum diyorsun ki neden Kürtleri ayırıyoruz.
Bakınız Lozan'da azınlıklar konusunda biz direndik yine de zorla azınlık kabul ettirdiler kimleri gayri müslimleri. Bence Mustafa Kemal Paşa onları bile azınlık saymıyordu yani tümüyle cumhuriyet ilan edildiği sırada yeni devlete tabii olan herkes Türk sayılıyordu. Felsefe buydu yeni bir millet Türk Milleti bu adı biz vermedik tarih verdi. O halde neden kürt diyerek ayırıyoruz diyorsun bende diyorum ki senin adın ahmet benim adım mehmet olursa biz kardeş olamaz mıyız illa ki ikimizin adı da ahmet mi olmalı. Nasıl Türk ismini tarih verdiyse Kürt (laz,çerkez... diye gider) isminide tarih vermiştir Bunu yok sayarak biryere varılamaz asıl mesele bu milleti birlikte tutacak söymei bulmaktır bence Doğu Perinçek'in bu söylemi yanlış değildir.
Bütün Doğu Kürt müdür demişsin, ben sana yine o döneme bak derim nedir o dönemde ermeniler koparılmak istenmektedir ve yine kürtler koparılmak istenmektedir. Hatta Enver Paşa Hükümeti ermenilerle görüşmeler yapmıştır bizden yana olun diye ama ermeniler kararlarını çoktan vermişlerdir. Peki ya kürtler onlar her türlü komplo ya rağmen kopmadılar ve kararlarını birlikten yana verdiler hem cihan harbi öncesi hemde istiklal harbi öncesi. Bütün Doğu kürt değildir evet ama doğuda koparılmak istenen kürtlerdir o zaman bütün doğuyu kürt sayacaksın hatta bütün Türkiye'yi kürt sayacaksın ki tek millet olduğun belli olsun, İzmir'in değeri neyse Hakkari'nin değeri de odur. Bu iradeyi ortaya koymak sorunu çözer gelin görin ki bu iradeyi eylemde ortaya koyamayan fakat ağızından sakız misali düşürmeyen iktidarlarca yönetiliyoruz. Ve ekliyoruz, ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.

Peki, Türk-Kürt neden kardeştir, işte cevabı:

"YÜCE TÜRK MİLLETİ ÖNÜNDE..."

Bir ay kadar önceydi. Genç bir polis yolumu kesti:
- Ben Kürdüm. Ama Kürt olduğum için hiçbir yerde farklı muamele görmedim. Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Lütfen daha yüksek sesle söyleyin ki; bu bir Kürt sorunu değil, Güneydoğu sorunudur... Türkiye'deki Kürtlerin büyük çoğunluğunun benim gibi düşündüğüne eminim. Bizi ne HEP temsil ediyor, ne de PKK!...
"Siyasal Düşünceler" dersinde Güneydoğu sorununu tartışıyorduk. Tartışmalara hemen hiçbir zaman katılmayan bir kız öğrencim parmağın kaldırdı:
- Ben Kürdüm. Ama olaya bir "Kürt Sorunu" olarak yaklaşılmasından rahatsız oluyorum. Sorunu böyle sunmak, en azından benim gibi milyonlarca Kürde büyük haksızlık. Sadece şiddete değil, o şiddeti haklı göstermek için kullanılan gerekçelerin çoğuna da katılmıyorum.
Genç polisi; beni hararetle kutlamaya iten yazımdaki ana düşünce açıktı: Nasıl ki Dev Sol Türkiye'deki sol hareketi temsil edemez ise, PKK da milyonlarca Kürt kökenli yurttaş adına konuşamazdı!
PKK'yı Türkiye Kürtlerinin sözcüsü saymak, o kitlenin büyük çoğunluğuna, belki de en büyük kötülüğü yapmak demekti.
* * *
Anayasadaki "Yüce Türk milleti önünde ant içerim ki ..." diye başlayan milletvekili andı üzerinde tartışmalar oluyor. Hükümet ortakları bile, "oradaki Türk sözcüğünü kaldıralım mı, kaldırmayalım mı" kavgası içindeler.
Kafatasçılığın sonu yok.
Onu değiştirip "Yüce millet önünde..." deseniz, bu kez de sıraya, "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım..." da değişmeli tartışması gelecek.
Kimdir Türk?
Kırgızistan'daki, Özbekistan'daki, Tataristan'daki ya da burnumuzun dibinde Azerbaycan'daki insan mı?
Amerika'da Türk ana-babadan doğmuş, iki cümle Türkçe bilmeyen çocuk mu?
Turgut Reis'in Tunus'ta yaşayan uzak torunu Abdülbekir Dargut mu?
Cezayir Dışişleri'ndeki Demirci soyadlı genel müdür mü?
Çepni, Kınık, Bayındır, Afşar, Alaçeri, Çoğandur, Alpagut ve Cihangirli gibi "Kürtçe" konuşan Türkmen boyları mı?
Eğer ölçüt konuşulan dil ise, Talabani aşiretinin "Türkçe" konuşan bir kolunu nereye koyacağız?
Oğuz Han'ın 24 torunundan birisinin adı Kürt. Şimdi bu "Kürt", Türk mü yoksa Kürt mü? ("Türk" ve "Kürt" sözcüklerinin çarpıcı benzerliği bir rastlantı mı?)
Alman profesör De Groot, Orhun Anıtları'nda kullanılıp bugün Anadolu Türkçesi'nde kullanılmayan, ama Kürtçe'de kullanılan tam 532 sözcük saptamış.
Kürtçe TV ve eğitim isteyenler, bu "casus" ya da "hain" 532 sözcüğü ne yapmayı düşünüyorlar?
Yenisey Anıtları'nda, Uygur hakanının "Ey Kürt Beyleri" diye bir seslenişi var. Türk ile Kürdü duyarlı terazinin iki kefesine paylaştırmak merakındakilerin başına alın bir bela daha!...
* * *
Evet, kimdir Türk?
Türk olmanın ölçütü nedir?
11. yy. ile 13. yy. arasında Anadolu'ya gelen Türklerin sayısı 800 bin ile 1 milyon 300 bin arasında. Ama o sırada Anadolu'da yaşayan insanlar bunun tam on katı.
Türkler o insanlarla yalnız kan olarak değil, kültür olarak da karışmışlar. "Türk ulusu" dediğimiz şey de, ırkın değil, o ortak kültürün bir araya getirdiği toplumun adıdır.
Ege Tıp Fakültesi'nin altı yıl sürdürdüğü araştırmanın, "Anadolu Türk tipi" diye bir şeyin olmadığı sonucunu vermesinin hayret edecek ne yanı var?
Kırgız da, Kazak da, Azeri de "soydaş" tır, ama bu ulusun bir parçası değildir.
Tıpkı Cezayirli ile 'Iraklı'nın soydaş olmalarına karşın, aynı ulustan olmamaları gibi... Tıpkı Tuareg ve Berberi'lerin de, Arap olmalarına karşın, Magrip uluslarının bir parçası olmaları gibi...
İnsanları ne olduklarından çok, kendilerini ne hissettikleri önemlidir.
Özbek mi daha "biz"dendir, yoksa Güneydoğu'nun Türkçe bile bilmeyen köylü kadını mı? İstanbullu bir Ermeni'ye, Anadolu insanı mı daha yakındır, Ermenistan'daki soydaşı mı?
Tekirdağlı Yahudi, Amerika'da Türk ana-babadan doğan çocuktan daha "Türk" değil midir?
Buyurun! "Kürt milliyetçileri"ne yanıtlamaları için bir dizi soru...

Kaynak : A.Taner KIŞLALI - Cumhuriyet, 18 Ekim 1992 ( Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği )


http://www.tekadamdevrimi.com/tekadamde ... atk_62.htm
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen İlteriş » Cmt Eki 03, 2009 21:45

Kemalist54 yazdı:Bütün Doğu kürt değildir evet ama doğuda koparılmak istenen kürtlerdir o zaman bütün doğuyu kürt sayacaksın hatta bütün Türkiye'yi kürt sayacaksın ki tek millet olduğun belli olsun


Yani diyorsun ki, yeter ki bir olalim, hep beraber Kurtluge intisap edelim gerekirse. Kusura bakma arkadasim, nasil bir Kemalistsin bilmiyorum ama, Turklukten vazgecmek gibi bir dusunce Ataturk'un yolunda gidenlerde beliremez.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Ram » Cmt Eki 03, 2009 22:06

Kemalist54 yazdı:Sevgili Ram senin gibi birinin bu türden sorular sorması şaşırtıcı, sanki Kürt Meselesi yeni birşeymiş gibi soruyorsun ilginç.

Şaşırtıcı görünse de değil. Fakat İşçi Partisi ile "millî duruş" dışında bir bağım olsaydı, şaşırtıcı olabilirdi.

"Kürt Meselesi*" denilen yeni değil de, bugünkü sorun "Kürt Meselesi" değil, ondan çok ötedir.

Anlatmak istediğimi baştan yazayım: "Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkın bayramı", "halkların" değil. (Konusu ilgisiz örnekteki vurgulamaya, uluslar arası söylem olarak değil de, ulus içi söylem olarak bakmalısın)

Osmanlı döneminde dahi kürtler koparılmağa çalışılmıştır, İstiklal Harbi sırasında barzan aşireti taraftarı kürtler mevcuttur ve bunlar isyancıdır. Senin Türk-Kürt kardeştir söylemine karşı çıkmanı anlayabiliyorum diyorsun ki neden Kürtleri ayırıyoruz.

Evet. Sadece Kürtler değil, Ermeni ve Çerkes kitleler de koparılmaya çalışılmıştır. Öyleyse soralım, Türk-Çerkes kardeş midir¿? Yoksa alıntı yaptığın yazıdaki gibi bir ulusun bir ferdi olarak Türk müdür¿?

Bakınız Lozan'da azınlıklar konusunda biz direndik yine de zorla azınlık kabul ettirdiler kimleri gayri müslimleri. Bence Mustafa Kemal Paşa onları bile azınlık saymıyordu yani tümüyle cumhuriyet ilan edildiği sırada yeni devlete tabii olan herkes Türk sayılıyordu. Felsefe buydu yeni bir millet Türk Milleti bu adı biz vermedik tarih verdi. O halde neden kürt diyerek ayırıyoruz diyorsun


bende diyorum ki senin adın ahmet benim adım mehmet olursa biz kardeş olamaz mıyız illa ki ikimizin adı da ahmet mi olmalı.

Nasıl Türk ismini tarih verdiyse Kürt (laz,çerkez... diye gider) isminide tarih vermiştir Bunu yok sayarak biryere varılamaz asıl mesele bu milleti birlikte tutacak söymei bulmaktır

Aynı anne-babanın çocuğuysak oluruz. Fakat Türk-Kürt kardeştir demek, üvey kardeşliği temsil eder. Anne ve babası çocuklarına siz kardeşsiniz demez, birileri de kalkıp o çocuklara siz kardeşsiniz demez. Anne-babanın adı Türk Ulusu ise, içindeki herkes Türk'tür. Kültürel etkinlik ise bunun dışındadır. Çünkü kültür, yani gelenek-görenek, sanat, düşünce, lehçe şu-bu yalnızca ırktan ırka değişmiyor ki bunları yok sayalım. Bölgeden bölgeye, şehirden şehire, köyden köye, kümeden kümeye değişebiliyor. Irkı temel alırsak, kim şunu öne sürebilir ki: "Karaim Türkleri'nin, Anadolu Türkleri'nin ve Orta Asya Türkleri'nin geleneği, lehçesi, sanatı, düşüncesi, yemekleri, oyunları aynıdır."

Görüldüğü gibi, bir soyun içinde dahi her şey aynı değil. O zaman ne yapmak gerekir¿? Farklılıkları değil, aynılıkları alarak bir bütün olmak ya da bunun için çalışmak gerekir.

Türkiye'de görünürde ulus devlet yok olmaya başlamıştır(işte bu yeni). Bu dönemde, Türk-Kürt kardeştir demek bunu bir ölçüde körüklemektedir. Yarın öbür gün de Türk-Çerkes kardeştir söylemi türer, uzar gider.

Ben herhangi bir budunun, kümenin, şuyun-buyun ismine kafayı takmış değilim. Ben 93-98 arasını Diyarbakır'da, ora halkının yanında geçirdim. Bugün durum farklılaşmıştır. Açılım-maçılım oyunları, ana oyunun değişkenlik gösteren yönteminin yeni parçasıdır; yazık ki bu devlet eliyle olduğu için bölünme başlamıştır. Böldürmemek için ise tek çözüm, görünürde yıkılıyor olan ulusluk anlayışını aşılamaktır. Bu da Türk-Kürt kardeştir diyerek olmaz. "Kürt de Türktür, Laz da Türk'tür, Çerkes de Türktür" demeye bile gerek yoktur. "Biz yekpare bir ulusuz, Türküz" diyerek, şu anki durumu görmezden gelir gibi buna inanmak gerekir.

bence Doğu Perinçek'in bu söylemi yanlış değildir.

Yanlıştır.

Bütün Doğu Kürt müdür demişsin, ben sana yine o döneme bak derim nedir o dönemde ermeniler koparılmak istenmektedir ve yine kürtler koparılmak istenmektedir.

Hatta Enver Paşa Hükümeti ermenilerle görüşmeler yapmıştır bizden yana olun diye ama ermeniler kararlarını çoktan vermişlerdir. Peki ya kürtler onlar her türlü komplo ya rağmen kopmadılar ve kararlarını birlikten yana verdiler hem cihan harbi öncesi hemde istiklal harbi öncesi.

Şimdi Mustafa Recep kardeşim, tekrar yapmış olmuyor musun¿? Bir de Çerkesleri ekle o yazdıklarına.

Bütün Doğu kürt değildir evet ama doğuda koparılmak istenen kürtlerdir

Bu benim Perinçek'e yönelttiğim sorulara yanıt değil. Perinçek Doğu Halkı diyor ve ardından -yanlızca Kürtlerin diyarıymış gibi- Türkler'in doğu bölgesine gidip Kürtleri savaşa katmasından bahsediyor, bu yanlış.


o zaman bütün doğuyu kürt sayacaksın hatta bütün Türkiye'yi kürt sayacaksın ki tek millet olduğun belli olsun,

Ah sevgili kardeşim Mustafa Recep:

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.guncelmeydan.com/pano/young-civilians-dan-bir-kurtce-konser-daha-t18891.html

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.derindusunce.org/2008/05/19/biraz-da-biz-kurtleselim/

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.gencsiviller.net/haber.php?haber_id=48


İzmir'in değeri neyse Hakkari'nin değeri de odur. Bu iradeyi ortaya koymak sorunu çözer gelin görin ki bu iradeyi eylemde ortaya koyamayan fakat ağızından sakız misali düşürmeyen iktidarlarca yönetiliyoruz. Ve ekliyoruz, ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.

Bak bunda haklısın. Fakat bağladığın yerdeki söylemin yanlış.

Peki, Türk-Kürt neden kardeştir, işte cevabı:

İlgili yazı bana yanıt değil, bölücülere yanıttır.

*"Mesele" sorun demektir. Alıntıladığın yazıda rahmetli Taner KIŞLALI buna karşı çıkmıştır.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen 1919 » Pzr Eki 04, 2009 2:51

Bugün imralidaki serefsize sayin diyenler var, Türk ve Atatürkcü olmak suc sayilir artik kimse bunlara birsey demiyor! Osman Pasa dogrulari söyledi hemen dokundu, Türk bölücüsü denildi!

Terör örgütün meclisteki siyasi kanadi ne diyor? Canakkalede ve Kurtulus Savasinda Türkler ve kürtler yan yana savasdi Cumhuriyeti birlikte kurduk, sanki Cumhuriyetin iki kurucusu varmis gibi! Osman Pasa cikti dogrulari söyledi, niye dokundu? Bunlar Sevrde kürdistanla, ermenistanla karsimiza ciktilar, hadi bakalim cikin bunlari da anlatin millete! Herkes hak, esitlik ve dogrular pesinde, herkese bir acilim yapildi ben de isterim! Ben bir Türküm ve bana da acilim yapilsin o zaman. Bütün vatandaslar esit olmali, ayirim yapilmamali, insanlarin dini, etnik kökeni ayri olabilir ama hep tek tarafli olmaz. Onlar herseyi söyleyebilir eyvallah, Osman Pasa cikar dogrulari söyler vay efendim Türk bölücüsü! Herkese acilim eyvallah ya bize? Ben de Türküm, bu devlet benim! Bizim hic mi hakkimiz yok? Sonra cikmis herkes kendi yorumunu yapiyor, niye dogu niye o niye bu, sanki doguda sadece kürtler var. Sanki sadece sizler biliyorsunuz bir tek Osman Pamukoglu bilmiyor?

Osman Pasa ne diyor dikkatle izleyin, dikkatle dinleyin sonra yorum yapin, sonra elestirin. Bizim kürt vatandaslarimizla sorunumuz yok, sorun bölücülerde. Bunlar agizdan dolma, bilmeden yalanlar üretiyorlar, gercekmis gibi göstermek istiyorlar. Osman Pasa haritayi eline aldi, cikti dogrulari anlatti ne var bunda yoksa yalan mi diyeceksiniz? Elindeki harita Türkiye Cumhuriyeti haritasi, dogusu batisi hepsi Türklerin, millet bunlari bilecek! Osman Pasayi sorgulayana kadar önce Dogu Perinceke sormak lazim, bir zamanlar "aponun" yaninda ne isi varmis? Teröristin israil, abd, sevr ve körfez savasi hakkindaki fikirleri ve görüsleri cok önemli ya dayanamayip köpegin yanina gitmis, adam yerine koyup röportaj yapmis!
Kullanıcı küçük betizi
1919
Üye
Üye
 
İletiler: 19
Kayıt: Pzt Eyl 28, 2009 1:45

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen ulusalcı » Pzr Eki 04, 2009 8:11

Dogu Perincek'in bu yazisini bir talihsizlik olarak degerlendiriyorum. Metin tarihi gerceklerden de uzak.

1.) Perincek ne demis: "ANADOLU’DA HÜKÜMET KURMA DOĞU’DAN BAŞLADI"

Bu tez yanlis. Sivas bir ic anadolu ilidir ve Erzurum ili ile öz be öz Türk yurdurur. O zamanlarda hükümet kurma faaliyetleri o illerde basladi, cünkü ortada kaldiklari icin stratejik ve etniksel acidan bu iller daha güvenceli idi. Diger iller ve bölgeler ise isgal altindaydi veya güvenceli degildi.

2.) Dogu Perincek'e saygim var amaaaaa.....Güzel konusmakla, tarihi carpitmaya gerek yok.
Canakkale'de olsun, Kurtulus savasinda olsun, kürtlerin payi sifirlardadir = 0%
Sehitlerin illere göre kayitlari belgelidir. Hadi ilk zamanda ayirim olmasin diye, sonra birileri daga cikmasin ve gücenmesin diye, onyilarca bundan bahsetmedik. Sonucta ne oldu? Terörü, kürt hareketini önledik mi?
Simdi ise adamlar bize Tv'lerden "tasfiye olacaksiniz, "tasfiye olacaksiniz" diye bagiriyorlar.

1921'de Giresunlu gönüllüler, dogudan ilerleyen, yünan ordusuna yardima kosan, kürt birliklerini durdurmasaydi, belki bugün Türkiye olmazdi.

3.) Türklügün bekaasi, kimligi, ve tarihi, tehlikeye girmis iken, böyle kardeslik hikayelerle kürt hareketi durdurulamaz.
Birileri de islam vurgusu yapiyor-du, fakat tüm ortadoguda ilerleyen kürt hareketi, islam ve Türklük-Atatürkcülük pesinde degil, O kendine öz bir kürt milli meselesidir. Tekonolji-medya cagindayiz. Kimse bunlar kandirilmis demesin. Kabahati baskalarina atmasin. Sehitler, secimler, saldirilar, hersey ortada.
Böyle saf, hayalperest kürt-Türk ittifaki, "Barzaniyi de katalim" fantazilerle, Türk milletinin eli kolu tamamen baglanir. Irak'in durumu ortada. Hersey elimizden kayiyor.

4.) Bizim birligimiz ancak bir "Türk Birligi" olabilir. Azerbaycan dünden hazir. Ama güclü bir Türk Birligi'ni engellemek icin, dikkatimizi onyillarca baska ve zararli yerlere cekmeye calisiyorlar.
saygilar
Kullanıcı küçük betizi
ulusalcı
Üye
Üye
 
İletiler: 93
Kayıt: Cmt Oca 31, 2009 8:09

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Mustafa Recep » Pzt Eki 05, 2009 17:16

Ram yazdı:
Kemalist54 yazdı:Sevgili Ram senin gibi birinin bu türden sorular sorması şaşırtıcı, sanki Kürt Meselesi yeni birşeymiş gibi soruyorsun ilginç.

Şaşırtıcı görünse de değil. Fakat İşçi Partisi ile "millî duruş" dışında bir bağım olsaydı, şaşırtıcı olabilirdi.

"Kürt Meselesi*" denilen yeni değil de, bugünkü sorun "Kürt Meselesi" değil, ondan çok ötedir.

Anlatmak istediğimi baştan yazayım: "Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkın bayramı", "halkların" değil. (Konusu ilgisiz örnekteki vurgulamaya, uluslar arası söylem olarak değil de, ulus içi söylem olarak bakmalısın)

Osmanlı döneminde dahi kürtler koparılmağa çalışılmıştır, İstiklal Harbi sırasında barzan aşireti taraftarı kürtler mevcuttur ve bunlar isyancıdır. Senin Türk-Kürt kardeştir söylemine karşı çıkmanı anlayabiliyorum diyorsun ki neden Kürtleri ayırıyoruz.

Evet. Sadece Kürtler değil, Ermeni ve Çerkes kitleler de koparılmaya çalışılmıştır. Öyleyse soralım, Türk-Çerkes kardeş midir¿? Yoksa alıntı yaptığın yazıdaki gibi bir ulusun bir ferdi olarak Türk müdür¿?

Bakınız Lozan'da azınlıklar konusunda biz direndik yine de zorla azınlık kabul ettirdiler kimleri gayri müslimleri. Bence Mustafa Kemal Paşa onları bile azınlık saymıyordu yani tümüyle cumhuriyet ilan edildiği sırada yeni devlete tabii olan herkes Türk sayılıyordu. Felsefe buydu yeni bir millet Türk Milleti bu adı biz vermedik tarih verdi. O halde neden kürt diyerek ayırıyoruz diyorsun


bende diyorum ki senin adın ahmet benim adım mehmet olursa biz kardeş olamaz mıyız illa ki ikimizin adı da ahmet mi olmalı.

Nasıl Türk ismini tarih verdiyse Kürt (laz,çerkez... diye gider) isminide tarih vermiştir Bunu yok sayarak biryere varılamaz asıl mesele bu milleti birlikte tutacak söymei bulmaktır

Aynı anne-babanın çocuğuysak oluruz. Fakat Türk-Kürt kardeştir demek, üvey kardeşliği temsil eder. Anne ve babası çocuklarına siz kardeşsiniz demez, birileri de kalkıp o çocuklara siz kardeşsiniz demez. Anne-babanın adı Türk Ulusu ise, içindeki herkes Türk'tür. Kültürel etkinlik ise bunun dışındadır. Çünkü kültür, yani gelenek-görenek, sanat, düşünce, lehçe şu-bu yalnızca ırktan ırka değişmiyor ki bunları yok sayalım. Bölgeden bölgeye, şehirden şehire, köyden köye, kümeden kümeye değişebiliyor. Irkı temel alırsak, kim şunu öne sürebilir ki: "Karaim Türkleri'nin, Anadolu Türkleri'nin ve Orta Asya Türkleri'nin geleneği, lehçesi, sanatı, düşüncesi, yemekleri, oyunları aynıdır."

Görüldüğü gibi, bir soyun içinde dahi her şey aynı değil. O zaman ne yapmak gerekir¿? Farklılıkları değil, aynılıkları alarak bir bütün olmak ya da bunun için çalışmak gerekir.

Türkiye'de görünürde ulus devlet yok olmaya başlamıştır(işte bu yeni). Bu dönemde, Türk-Kürt kardeştir demek bunu bir ölçüde körüklemektedir. Yarın öbür gün de Türk-Çerkes kardeştir söylemi türer, uzar gider.

Ben herhangi bir budunun, kümenin, şuyun-buyun ismine kafayı takmış değilim. Ben 93-98 arasını Diyarbakır'da, ora halkının yanında geçirdim. Bugün durum farklılaşmıştır. Açılım-maçılım oyunları, ana oyunun değişkenlik gösteren yönteminin yeni parçasıdır; yazık ki bu devlet eliyle olduğu için bölünme başlamıştır. Böldürmemek için ise tek çözüm, görünürde yıkılıyor olan ulusluk anlayışını aşılamaktır. Bu da Türk-Kürt kardeştir diyerek olmaz. "Kürt de Türktür, Laz da Türk'tür, Çerkes de Türktür" demeye bile gerek yoktur. "Biz yekpare bir ulusuz, Türküz" diyerek, şu anki durumu görmezden gelir gibi buna inanmak gerekir.

bence Doğu Perinçek'in bu söylemi yanlış değildir.

Yanlıştır.

Bütün Doğu Kürt müdür demişsin, ben sana yine o döneme bak derim nedir o dönemde ermeniler koparılmak istenmektedir ve yine kürtler koparılmak istenmektedir.

Hatta Enver Paşa Hükümeti ermenilerle görüşmeler yapmıştır bizden yana olun diye ama ermeniler kararlarını çoktan vermişlerdir. Peki ya kürtler onlar her türlü komplo ya rağmen kopmadılar ve kararlarını birlikten yana verdiler hem cihan harbi öncesi hemde istiklal harbi öncesi.

Şimdi Mustafa Recep kardeşim, tekrar yapmış olmuyor musun¿? Bir de Çerkesleri ekle o yazdıklarına.

Bütün Doğu kürt değildir evet ama doğuda koparılmak istenen kürtlerdir

Bu benim Perinçek'e yönelttiğim sorulara yanıt değil. Perinçek Doğu Halkı diyor ve ardından -yanlızca Kürtlerin diyarıymış gibi- Türkler'in doğu bölgesine gidip Kürtleri savaşa katmasından bahsediyor, bu yanlış.


o zaman bütün doğuyu kürt sayacaksın hatta bütün Türkiye'yi kürt sayacaksın ki tek millet olduğun belli olsun,

Ah sevgili kardeşim Mustafa Recep:

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.guncelmeydan.com/pano/young-civilians-dan-bir-kurtce-konser-daha-t18891.html

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.derindusunce.org/2008/05/19/biraz-da-biz-kurtleselim/

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.gencsiviller.net/haber.php?haber_id=48


İzmir'in değeri neyse Hakkari'nin değeri de odur. Bu iradeyi ortaya koymak sorunu çözer gelin görin ki bu iradeyi eylemde ortaya koyamayan fakat ağızından sakız misali düşürmeyen iktidarlarca yönetiliyoruz. Ve ekliyoruz, ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.

Bak bunda haklısın. Fakat bağladığın yerdeki söylemin yanlış.

Peki, Türk-Kürt neden kardeştir, işte cevabı:

İlgili yazı bana yanıt değil, bölücülere yanıttır.

*"Mesele" sorun demektir. Alıntıladığın yazıda rahmetli Taner KIŞLALI buna karşı çıkmıştır.


Değerli Ram kardeşim tek tek cümleleri alıp yanıt vermek açıkça sataşma olmadığı zaman gerek görmediğim bir üsluptur. O yüzden aynı şekilde cevaplamayacağım :)

Yalnız yazı size cevap olarak verilmemiştir yazdıklarımı tamamlaması içindir. Ben sizin neden bu söyleme karşı çıktığınızı anlayabiliyorum ancak bende size şunu söylüyorum bu söylem tehlikeli bir söylem değildir. Ama elbette sizin kaygınız da yersiz değildir. Evet ben şunu demek istiyorum yarın derlerseki çerkezlere özerklik vs. o zamanda Türk-Çerkez kardeştir diyebiliriz bunda bir sakınca yoktur. Ama siz diyorsunuz ki bunu söylemeye gerek bile yoktur. Fakat bir noktayı gözden kaçırmayalım bugün Türk Milletini parça parça etmeye çalışan güruhlar önce kardeşliğimize kurşun sıktılar. Dağdaki teörist daha düne kadar senin kardeşindi unutma, nasıl dağa çıktı kim çıkardı onu sen zaten biliyorsun.
Kardeş olmak için aynı ana babadan olmak lazım gelirse Ahmet Taner Kışlalı da zaten onu yazmış.
--------------------
Bir arkadaşımız da benim herkesi kürt sayacaksın sözümü başka tarafa çekmiş aman kardeşim, sizin bu dar bakış açılarınızı ne zaman genişletebileceğiz.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Mustafa Recep » Pzt Eki 05, 2009 17:37

ulusalcı yazdı:Dogu Perincek'in bu yazisini bir talihsizlik olarak degerlendiriyorum. Metin tarihi gerceklerden de uzak.

1.) Perincek ne demis: "ANADOLU’DA HÜKÜMET KURMA DOĞU’DAN BAŞLADI"

Bu tez yanlis. Sivas bir ic anadolu ilidir ve Erzurum ili ile öz be öz Türk yurdurur. O zamanlarda hükümet kurma faaliyetleri o illerde basladi, cünkü ortada kaldiklari icin stratejik ve etniksel acidan bu iller daha güvenceli idi. Diger iller ve bölgeler ise isgal altindaydi veya güvenceli degildi.

2.) Dogu Perincek'e saygim var amaaaaa.....Güzel konusmakla, tarihi carpitmaya gerek yok.
Canakkale'de olsun, Kurtulus savasinda olsun, kürtlerin payi sifirlardadir = 0%
Sehitlerin illere göre kayitlari belgelidir. Hadi ilk zamanda ayirim olmasin diye, sonra birileri daga cikmasin ve gücenmesin diye, onyilarca bundan bahsetmedik. Sonucta ne oldu? Terörü, kürt hareketini önledik mi?
Simdi ise adamlar bize Tv'lerden "tasfiye olacaksiniz, "tasfiye olacaksiniz" diye bagiriyorlar.

1921'de Giresunlu gönüllüler, dogudan ilerleyen, yünan ordusuna yardima kosan, kürt birliklerini durdurmasaydi, belki bugün Türkiye olmazdi.

3.) Türklügün bekaasi, kimligi, ve tarihi, tehlikeye girmis iken, böyle kardeslik hikayelerle kürt hareketi durdurulamaz.
Birileri de islam vurgusu yapiyor-du, fakat tüm ortadoguda ilerleyen kürt hareketi, islam ve Türklük-Atatürkcülük pesinde degil, O kendine öz bir kürt milli meselesidir. Tekonolji-medya cagindayiz. Kimse bunlar kandirilmis demesin. Kabahati baskalarina atmasin. Sehitler, secimler, saldirilar, hersey ortada.
Böyle saf, hayalperest kürt-Türk ittifaki, "Barzaniyi de katalim" fantazilerle, Türk milletinin eli kolu tamamen baglanir. Irak'in durumu ortada. Hersey elimizden kayiyor.

4.) Bizim birligimiz ancak bir "Türk Birligi" olabilir. Azerbaycan dünden hazir. Ama güclü bir Türk Birligi'ni engellemek icin, dikkatimizi onyillarca baska ve zararli yerlere cekmeye calisiyorlar.
saygilar


Söylemleriniz temelsiz ve tehlikelidir. Bu söylemler ülkemizi bölüneye götürür zaten yapılmak istenen bu bakın Bursa Diyarbakır maçında atılan sloganlarla sizin burada yaptığınızın pek farkı yok, lütfen aklı başında insanlarız bu tür söylemlerin nereye gideceğini iyi düşünelim. Burada Ram arkadaşımız acaba Türk Kürt kardeştir söylemi dahi tehlikeli olabilir mi diye çok derin bir hassasiyetle konuya yaklaşırken sizin yazdığınız yazılar işi çığırından çıkarır.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen Mustafa Recep » Pzt Eki 05, 2009 17:48

1919 yazdı:Bugün imralidaki serefsize sayin diyenler var, Türk ve Atatürkcü olmak suc sayilir artik kimse bunlara birsey demiyor! Osman Pasa dogrulari söyledi hemen dokundu, Türk bölücüsü denildi!

Terör örgütün meclisteki siyasi kanadi ne diyor? Canakkalede ve Kurtulus Savasinda Türkler ve kürtler yan yana savasdi Cumhuriyeti birlikte kurduk, sanki Cumhuriyetin iki kurucusu varmis gibi! Osman Pasa cikti dogrulari söyledi, niye dokundu? Bunlar Sevrde kürdistanla, ermenistanla karsimiza ciktilar, hadi bakalim cikin bunlari da anlatin millete! Herkes hak, esitlik ve dogrular pesinde, herkese bir acilim yapildi ben de isterim! Ben bir Türküm ve bana da acilim yapilsin o zaman. Bütün vatandaslar esit olmali, ayirim yapilmamali, insanlarin dini, etnik kökeni ayri olabilir ama hep tek tarafli olmaz. Onlar herseyi söyleyebilir eyvallah, Osman Pasa cikar dogrulari söyler vay efendim Türk bölücüsü! Herkese acilim eyvallah ya bize? Ben de Türküm, bu devlet benim! Bizim hic mi hakkimiz yok? Sonra cikmis herkes kendi yorumunu yapiyor, niye dogu niye o niye bu, sanki doguda sadece kürtler var. Sanki sadece sizler biliyorsunuz bir tek Osman Pamukoglu bilmiyor?

Osman Pasa ne diyor dikkatle izleyin, dikkatle dinleyin sonra yorum yapin, sonra elestirin. Bizim kürt vatandaslarimizla sorunumuz yok, sorun bölücülerde. Bunlar agizdan dolma, bilmeden yalanlar üretiyorlar, gercekmis gibi göstermek istiyorlar. Osman Pasa haritayi eline aldi, cikti dogrulari anlatti ne var bunda yoksa yalan mi diyeceksiniz? Elindeki harita Türkiye Cumhuriyeti haritasi, dogusu batisi hepsi Türklerin, millet bunlari bilecek! Osman Pasayi sorgulayana kadar önce Dogu Perinceke sormak lazim, bir zamanlar "aponun" yaninda ne isi varmis? Teröristin israil, abd, sevr ve körfez savasi hakkindaki fikirleri ve görüsleri cok önemli ya dayanamayip köpegin yanina gitmis, adam yerine koyup röportaj yapmis!


Perinçek konuyla ilgili gerekli açıklamaları defalarca yapmıştır bunları bildiğiniz halde hala papağan misali aynı şeyleri tekrarlamaktan bıkmadınız, nedense Nazlı Ilıcak'ta aynı şeyi yapıyor, ilginçtir.
Perinçek'in ilgili kitabı aşağıdaki bağlantıdadır.
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default ... a=46370908

Ben değerli komutanımız Pamukoğlu'nun söylediklerini dinleyemedim ama partisi benim açımdan MHP'nin ile aynıdır.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Doğu Perinçek: Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğ

İletigönderen İlteriş » Pzt Eki 05, 2009 18:33

Kemalist54 yazdı:Bütün Doğu kürt değildir evet ama doğuda koparılmak istenen kürtlerdir o zaman bütün doğuyu kürt sayacaksın hatta bütün Türkiye'yi kürt sayacaksın ki tek millet olduğun belli olsun

Bir arkadaşımız yazdı:Yani diyorsun ki, yeter ki bir olalim, hep beraber Kurtluge intisap edelim gerekirse. Kusura bakma arkadasim, nasil bir Kemalistsin bilmiyorum ama, Turklukten vazgecmek gibi bir dusunce Ataturk'un yolunda gidenlerde beliremez.


Kemalist54 yazdı:Bir arkadaşımız da benim herkesi kürt sayacaksın sözümü başka tarafa (?) çekmiş aman kardeşim, sizin bu dar bakış açılarınızı ne zaman genişletebileceğiz.


Yanit: Hicbir zaman! Hicbir zaman vazgecmeyecegiz, Yaradılışımizdaki tek fevkaladelikten.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Sonraki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x