Gazze

BM Güvenlik Konseyi kararı ve sonrası

İletigönderen kgursu » Sal Oca 13, 2009 6:20

BM Güvenlik Konseyi kararı ve sonrası


Gözümüzün önünde bir insanlık trajedisi cereyan ediyor. İsrail saldırısı Gazze’de sivil halkı ayrım yapmadan acımasızca öldürüyor. Böyle bir katliam karşısında sessiz kalmak olanağı yok. Nasıl ki dünyanın dört bir yanında İsrail‘e karşı protestolar yükseliyor.
Bu insanlık dışı duruma son verilmesinin yolu, politik bir çözümden geçiyor. Ancak dış politikada, insancıl düşüncelerle reel politiğin gereklerinin birleştirilmesi kolay değil. BM Güvenlik Konseyi’nin cuma günü kabul ettiği 1860 sayılı karar bunun bir örneği.
Karar birkaç temel öğeyi içeriyor:
1. Derhal kalıcı bir ateşkes sağlanması çağrısı. Çağrı hem İsrail’e hem Hamas’a yapılıyor. Ancak bunun sağlanması öteki koşulların gerçekleşmesine bağlı.
2. Ateşkesin İsrail askerlerinin Gazze’den çekilmesine yol açması isteniyor. Bundan da anlaşılacağı gibi, İsrail’in Gazze’den çekilmesi için bir süre tanınıyor.
3. İnsancıl yardımın hiçbir engel olmadan yapılması, bu amaçla insancıl yardım koridorlarının açılması öngörülüyor.
4. Sivillere yönelik şiddet kullanılması yanında bütün terörist eylemler kınanıyor. Başka bir deyişle, hem İsrail, hem Hamas kınanıyor.
5. Gazze’ye uygulanan kuşatmanın kaldırılması ve geçiş noktalarının açılması isteniyor.
6. Yer altında açılan tünellerden Mısır’dan Gazze’ye silah sokulmasına son verilmesi öngörülüyor. Bu, İsrail’in üzerinde önemle durduğu bir konu.
Babacan’ın oyu
Karar, Türkiye’nin de dahil olduğu 14 devletin olumlu oyuyla kabul edildi. ABD çekimser kaldı. ABD’nin çekimser oy vermesi herkesi şaşırttı çünkü yazımı İngiltere tarafından yapılan ve Fransa’nın da desteklediği karar tasarısı üzerinde, Arap Ligi ile ABD arasında yapılan görüşmeler sonucu, iki tarafın da kabul edebileceği bir uzlaşı sağlanmıştı. Ona rağmen, ABD’nin çekimser oyu, ABD’deki İsrail lobisinin etkisiyle açıklanabilir.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın kullandığı olumlu oy ve kararın kabulünden sonra yaptığı konuşmadan, kararın Türkiye’nin görüşlerini karşıladığı anlaşılıyor.
Ancak 1860 sayılı karar, gerek İsrail, gerek Hamas tarafından reddedildi. O nedenle, ateşkesi sağlamakta etkili olamadı. Gazze’de çatışmalar hâlâ sürüyor, insanlar ölmeye devam ediyor.

Hamas’ta farklı görüşler
İsrail’in neden kabul etmediğini anlamak kolay. Amacına ulaşana kadar saldırıyı sürdürmek istiyor. Hamas’ın kabul etmemesini anlamak biraz daha güç. Hamas kararı reddetmekle, Gazze’deki Filistin halkına yardım edilmesini olanaksız kılıyor. Ayrıca, Hamas kararı kabul etse, İsrail uzlaşmayan tek taraf olacak, üzerindeki baskı yoğunlaşacak.
1860 sayılı kararın ortaya çıkardığı birkaç gerçek var. Bir kere, İslam ve Arap ülkeleri arasında Hamas konusunda bir görüş birliği yok. Suriye, İran, Katar, Libya gibi ülkeler Hamas’ı desteklerken, öteki Arap ülkeleri Hamas’ın darbe yemesinden fazla şikâyetçi gözükmüyorlar.
İkincisi, Filistin halkını kimin temsil edeceği sorununun çözümü, kalıcı bir çözümün önkoşulu.
Üçüncüsü, Mısır’dan Gazze’ye silah gönderilmesini önleyecek etkili bir denetim gerekiyor. Şimdiye kadar Mısır silah akışını önleyemedi. O zaman uluslararası bir denetim gerekiyor.

Türkiye’ye yeni roller
Dördüncüsü, görülüyor ki, Obama yönetimi ABD-İsrail ilişkilerinde köklü bir değişiklik yapıp İsrail’in her davranışının ABD’nin koşulsuz desteğine sahip olmadığını göstermedikçe, İsrail’in Güvenlik gerekçesiyle orantısız saldırılarda bulunmasını önlemek güç.
Gazze’de çatışma sürdüğüne göre, sorunun önümüzdeki günlerde yeniden Güvenlik Konseyi’ne gelmesi beklenmeli. Ancak bu kez, büyük bir olasılıkla, Güvenlik Konseyi sorunu BM yasasının 7. bölümü çerçevesinde ele alacak ve barışa yönelen tehdidi durdurmak için alınması gereken önlemleri görüşecek.
Uluslararası siyaset sahnesinde aktif bir rol üstlenmek isteyen Türkiye‘ye de yeni roller düşebilir.


Resim
Kullanıcı küçük betizi
kgursu
Üye
Üye
 
İletiler: 495
Kayıt: Çrş May 21, 2008 4:47

Gazze’nin kara gözlü çocukları...

İletigönderen kgursu » Cum Oca 16, 2009 7:45

Gazze’nin kara gözlü çocukları...

bcoskun@hurriyet.com.tr


DÜŞTÜKLERİNDE, ağlayarak koştukları büyükler okşamadıkça, acısı geçmez çocukların.

Gazze’nin kara gözlü çocukları şanssız.


O kocaman gözlerini daha da açarak, nereye koşacaklarını bilemeden, korku içinde, şaşkın...

Öyle bakıyorlar.

*

Önceki gün, Milli Eğitim Bakanı’nın emri ile Türkiye’deki 45 bin okulda "Filistin’de hayatını kaybedenler için" saygı duruşu yapıldı.

Biliyorsunuz Emine Hanım da zaten ağladı...

Ertesi gün Başbakan ağladı...

Cumhurbaşkanı; bugün-yarın ağlamak için uygun bir yer arıyordur, ben biliyorum...

(...........)

Türkiye, ABD ve İsrail ile Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ortağıdır.

Başbakan Tayyip Erdoğan, BOP’un "eşbaşkanı olduğunu" mutlulukla kaç kez söyledi.

İsrail’in Gazze’ye egemen olması ise BOP’un bir parçası...

(...........)

Ondan sonra sen otur ağla...

O proje sonucu İsrail bombaladıkça... Evleri insanların başına yıkıldıkça... Ve kara gözlü çocuklar öldükçe, ailece ağlama şovları düzenleyin siz...

Ve kel alaka 45 bin okulda saygı duruşu...

*

Çocukların canı yandığında büyüklere koşarlar...

Gazze’nin kara gözlü çocukları şanssız.

Çünkü onlara sahip çıkması gereken yetişkinleri, onlardan daha çaresiz... 200 milyonluk bir zengin coğrafya... Ama cehaletin, ilkelliğin, çağdışılığın altında ezik...

Sinmiş...

Mahkûm...

Korkak...

İkiyüzlü...

Kendisini adam etmek için, elin aklına gelen BOP gereği; evi başına yıkılan, çocukları öldürülen... Acz içinde, zavallıca durduğu yerde sadece zıplayıp bağıran, yakılan bez parçaları üzerinde tepinen...

Ya da sadece işte ağlayan...

(.........)

Şanssızdır Gazze’nin kara gözlü çocukları...

Koşacak kimse yok...


Resim
Kullanıcı küçük betizi
kgursu
Üye
Üye
 
İletiler: 495
Kayıt: Çrş May 21, 2008 4:47

Reddetme Cesareti

İletigönderen kgursu » Pzt Oca 19, 2009 3:37

Reddetme Cesareti

ercankarakas@birgun.net


İsrail’in hava saldırısından sonra 3 Ocak’ta Gazze’ye yönelik olarak başlattığı kara operasyonu bütün acımasızlığı ile sürüyor. İsrail ordusunun bugüne kadar öldürdüğü Filistinli sayısı 1.000’i geçti. Yaralı sayısının ise 5.000’e ulaştığı bildiriliyor.

Öldürülenlerin ise çoğu sivil ve çocuk. Yaralılar tedavi edilemiyor. Çünkü, tıbbi malzeme yok, elektrik yok. Ayrıca İsrail ordusu hastaneleri de vuruyor.

Uluslararası kamuoyu İsrail’in acımasız saldırısının, Hamas’ın roket fırlattığı yerleri yok etmekle sınırlı bir saldırı olmadığı konusunda görüş birliği içerisinde. O nedenle de, İsrail ordusunun bu orantısız güç kullanımı tüm dünyada protesto ediliyor. Ama ortada henüz bir ateşkes işareti yok. ABD’nin desteğini arkasına alan İsrail ordusu Gazze’deki kanlı saldırılarını sürdürüyor. Bu saldırılardan en büyük zararı her zaman olduğu gibi çocuklar, kadınlar, siviller görüyor. İsrail ordusunun BM okullarına sığınan Filistinlileri bile bombalaması sonucunda 40 kişinin ölmesi, BM yardım konvoyuna ateş açılması, fosfor bombası gibi yasaklanmış maddeler kullanılması, 12 ambulans görevlisinin öldürülmesi, hastane gibi sağlık kurumlarının da vurulması, askeri görevi olmayan çok sayıda polisin öldürülmesi uluslararası kuruluşlar tarafından da tepkiyle karşılanıyor.

Nitekim, BM yetkilileri ve uluslararası insan hakları örgütleri, İsrail hakkında “savaş suçu” soruşturması başlatılmasını talep etmekteler. AB Komisyonu’nun insani yardımlardan sorumlu üyesi Louis Michel de İsrail’in “sivillerin can güvenliğini sağlama yükümlülüğünü” yerine getirmediğini belirtiyor ve “sahada yerleşik uzmanların tespit ederek açığa çıkardığı tek gerçek, İsrail’in uluslararası insan hakları hukukuna itibar etmediğidir” diyor.Tüm bu saptamalara ve çağrılara rağmen BM Güvenlik Konseyi’nin kendi iç dengelerinden dolayı savaş suçlarını soruşturacak adımları atamaması BM’ye olan güveni de yok ediyor.

Bu umutsuz ortamda, İsrail’de “yedek askerlerin” bazılarının Gazze’de masum insanları öldürmeyi reddederek, hapis cezasını göze almaları sembolik de olsa barış için umut yaratan bir gelişme oldu. Aynı şekilde, Gazze’den dönen, acımasız savaşı yaşamış olan İsrailli askerlerin oluşturduğu “Courage to Refuse” (Reddetme Cesareti) örgütünün bir bildiri yayınlayarak, sivil halkın öldürülmesini “yasadışı ve ahlak dışı” olarak tanımlaması ve İsrail askerlerine sivil hedeflere yönelik saldırılara katılmama çağrısı yapması da geleceğin savaşsız bir dünyası için cesaretli bir çıkış olarak yorumlanıyor.

Ortadoğu’da barışın önkoşulunun Filistin sorununun çözümüne bağlı olduğu bilinen bir gerçek. Yeniden çözüm yoluna girilebilmesi için de yapılması gereken ilk şey İsrail’in kanlı saldırılarına hemen son vermesi ve geri çekilmesidir. Çünkü bu gibi saldırılar barışa ve bir arada yaşamaya değil, öfke ve nefretin kalıcı olmasına hizmet etmektedir.


Resim
Kullanıcı küçük betizi
kgursu
Üye
Üye
 
İletiler: 495
Kayıt: Çrş May 21, 2008 4:47

Önceki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x