

Muta, İslam öncesi bir gelenek olup, genelde kadına verilen bir para karşılığında yapılan geçici evliliktir. Para karşılığında olan bu evliliğin süresi en az bir gün olabilmektedir.
Genelde İslami birliklerin, diğer kavimler üzerinde İslam'ı yaymak için çıktıkları gazalarda, erkeklerin uzun süre kadınsız kalmalarına bir çözüm olarak uygulanmıştır. Gerek İslam öncesi, gerek İslam'ın yayılmaya başladığı dönemlerde, savaşlar sırasında ele geçirilen tutsak kadınlar, elde edilen ganimetin bir parçası sayılarak, erkeklerin cinsel arzularını tatmin etmek amacı ile kullanılırlardı. Mut'a nikahı, kadının bu şekilde kullanılmasını meşrulaştıran bir kılıf olarak kullanılmıştır.
Muta Nikahı ile evlenen kadının, herhangi bir miras hakkı yoktur. Kendisine ödenecek mehir başından verildiği için, Talak, yani boşanma durumunda kendisine ayrıca herhangi bir şekilde mehir ödenmez.
Günümüzde Muta Nikahı hala geçerliliğini korumakta ve bazı hocalar tarafından da uygulaması yapılmaktadır. Muta nikahı ile ilgili olarak Kuranda çok açık bir ifade olmamakla birlikte Nisa Suresi 24. ayet, kendisinden faydalanılacak kadınlara önceden kararlaştırılmış mehirlerinin verilmesi karşılığında Muta Nikahına onay verir niteliktedir. Bu mehirin verilmesi sırasında pazarlık yapılmasının bir mahsuru olmadığını da ayrıca belirtir.
Nisa 24. (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah'ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
1269 - Ebu Zer (radıyallahu anh) demiştir ki: "Haccda mut'a sadece Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'in ashabına hastır."
Müslim Hacc 189, (1224);
Ebu Dâvud, Menâsik 25, (1808);
Nesâî, Hacc 77, (5, 179-180);
İbnu Mâce, Hacc 42, (2984).
1271 - Ebü Cemre anlatıyor: "İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'a mut'à'dan sordum; bana onu yapmamı emretti.
Buharî, Hacc 102;
Müslim, Hacc 204, (1242).
Muta Nikahı ile ilgili olarak genel görüş, önceleri bu nikaha karşı onay verildiği sonraları ise yasaklandığı şeklindedir..
6567 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattab halife olunca halka hitap etti ve dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mut'a nikahını bize üç kere helal kılmıştı, sonra onu haram kıldı. Vallahi, mut'a nikahı yapan evli bir kimseyi duyarsam onu taşla recmederim. Böyle birisi, recm olmaktan kendini kurtarabilmek için, bana, Resulullah'ın, onu haram kıldıktan sonra tekrar helal kıldığına dair dört şahid getirmelidir."
5610 - Seleme İbnu'l-Ekvâ radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Evtas gazvesi yılında mut'aya ruhsat verdi, sonra da onu yasakladı."
Buhari, Nikâh 31 (tâ'lik olarak);
Müslim, Nikah 18, (1405).
5611 - İbnu Abbas radıyallahu anhümâ anlatıyor: "İslâm'ın evvelinde mut'a vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet miktarınca nikâh yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hal: "Onlar namuslarını korurlar. Ancak "hanımlarına" ve "câriyelerine" karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar" (Mü'minûn 6) meâlindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti. (Bu ayet gelince mut'a haram ilân edildi.) İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ der ki: "Bu ikisi dışındaki bütün fercler (cinsi tatmin yolları) haramdır."
Tirmizi, Nikâh 28, (1122).
5612 - Muhammed İbnu'l-Hanefiyye anlatıyor: "Hz. Ali, İbnu Abbas radıyallahu anhüm'e dedi ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hayber gazvesi günü, kadınlarla mut'ayı, ehlî eşek etlerinin yenmesini haram kıldı."
Buhari, Megazi 38, Nikâh 31, Zebâih 28, Hiyel 3;
Müslim, Nikâh 29, (1407);
Muvatta, Nikâh 41, (2, 542);
Tirmizi, Nikah 28, (1121);
Nesai, Nikah 71, (6, 125, 126).
Müt'a nikahını caiz görmeyenlerin dayandığı en açık ve güçlü delil, er- Rabî b. Sebra el-Cühenî'nin rivayet ettiği hadîstir. Râvî'nin babası Sebra, Mekke fethinde Rasûlullah (s.a.) ile beraber bulunmuş, müt'a nikahı ruhsatından istifade etmiş, böyle bir nikah içinde yaşarken Resûlullah'ın (s.a.) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Ey insanlar! Sizin, kadınlardan müt'a nikahı ile faydalanmanıza izin vermiştim. Biliniz ki Allah Teâlâ bunu, kıyâmet gününe kadar haram kılmıştır, kimin yanında böyle bir kadın varsa bıraksın, onlara verdiğiniz mehirlerden hiçbir kısmını da geri almayın." (Müslim, Nikah, 16/20 vd.)
Bazılarına göre ise Muta Nikahı'nın Ömer tarafından yasaklandığına dair iddialar da vardır. Aşağıdaki hadis bu iddiaları doğrular niteliktedir.
5613 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ve Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh zamanında bir avuç hurma ve un mukabilinde birkaç gün boyu devam eden mut'a nikahı yapardık. Bu hal, Hz. Ömer radıyallahu anh'ın Amr İbnu Hureys hâdisesi vesilesiyle mut'ayı yasaklamasına kadar devam etti."
Müslim, Nikah 16, (1405)
Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Eğer Ömer mutayı haram etmeseydi şaki (taş kalpli, eşkıya) insandan başkası zina etmezdi.
İran'ın mezhebi bozuk olunca böyle tuhaf durumları normal karşılamak gerekir. Ehl-i sünnet mezheplerinde böyle bir şey mümkün değil.İran'ın mezhebi olan Şi'a ise İslam'ı bozmak için Yahudi bir dönme tarafından kurulmuş batıl bir mezheptir bize göre.
Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular
Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk