İşte insan Atatürk

İşte insan Atatürk

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Kas 10, 2008 11:42


İşte insan Atatürk

LATİFE Hanım ile nikahını kıyacak imamı beklerken, Fevzi Çakmak’a “Ben böyle bir nikah hayal etmiyordum, kızı kaçırıp atla kırlara kaçayım isterdim” diyen...

Tayı ölünce ağlayan...
Köpeği ölünce ağlayan...
Köylü kadın peynir verince ağlayan...
Aslında her fırsatta ağlayan...
Bu yüzden “İyi ki çocuğum olmamış” diyen...
Kendisine asılan kadınlara “Çocuğum, kızım” diye hitap eden...

Harp Okulu’ndan beri içen, baş ağrısı çektiği ve sarsıldığı için üç dubleden fazla içmeyen, gündüzleri ağzına alkol almayan, Hasan Rıza (Soyak) başta olmak üzere herkese “Beynim 24 saat çalışıyor, beni uyutmuyor. Uyumam lazım” diyen, “Çevremi görüyorsunuz, ben içmeyeyim de kim içsin. Soframa geliyorlar, ama kimse rahat yanıt veremiyor ama alkol onları rahatlatıyor” diye yakınan...

1932 yılında Türk Tarih Kongresi’nde elinde İtalyanca bir kitapla yanına gelerek, “Paşam, bu kitapta size diktatör diyorlar, doğru mu?” diye soran öğretmene, “Çocuğum diktatör olsaydım, bana bu soruyu sorabilir miydin?” yanıtını veren...

Silahını temizlerken tabancasının ateş alması ve kız kardeşi Makbule Hanım’ı yüzünde bir sıyrık bırakarak yaralamasına çok üzülen ve doktorlara “iz bırakmasın” diye adeta yalvaran... Hazreti Muhammed’e ve Fatih Sultan Mehmet’e hayran olan...

1930 yılında kendisine gönderilen Hazreti Muhammed’le ilgili kitabı gerçekler kadar yanlışlarla dolu olduğu için beğenmeyerek, “Muhammed’i bana, sönük bir derviş gibi tanıtmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini anlayamamışlar” diyen, ve Uhud Savaşı’nın planını çizdikten sonra İnönü’ye dönerek şöyle devam eden: “Bir komutan olarak bak bakalım bundan daha mükemmel bir savaş yapabilir miydin?” İnsan Atatürk’ü anlayabilmek için önce insan olmak gerekir.

Ödül kazanabilmenin yolu

CAN Dündar’ın derin hayal kırıklığı yaratan “Mustafa” belgeselsinden hemen sonra Erol Mütercimler’in 25 yıllık emeğinin ürünü olan “Fikrimizin Rehberi: Gazi Mustafa Kemal” kitabı ilaç gibi geldi.

Mütercimler, dürüst bir aydının yapması gerekeni yaptı. Büyük Atatürk’e dört yandan saldırıldığı, 57 yıllık kısa ömrüne yüzyılları sığdıran o büyük dahinin ayık gezmeyen bir ayyaş gibi gösterilmek istendiği ve özellikle “İnsan Atatürk” arayışının maksatlı şekilde gündeme getirildiği şu dönemde, büyük kurtarıcının hayatına ilişkin kimi detayların tekrarlanması, samimi Atatürkçülerin yüreğine su serpti.

Mütercimler, kitabının piyasaya çıkması nedeniyle Vatan Gazetesi’nin sorularını cevaplandırırken, “Mustafa” belgeselinin yapımcısını da hak ettiği şekilde eleştiriyor:

“Can Dündar’ın para kazanabilmesi ve yurtdışında ödül kazanabilmesi için böyle bir belgesel yapması gerekirdi. Gerçek Atatürk’ü yapsaydı kimse ona ödül vermezdi.”


Reel Atatürk portresi mi?

ATATÜRK’ÜN, kendi parasıyla Türkçe Kuran-ı Kerim bastırıp, köy köy dağıttırdığı ve Hz. Muhammed’e hayran olduğu bilindiği halde, İngiliz The İndependent gazetesi, onu din karşıtı gösteren “Mustafa” belgeselinin yarattığı tartışmalara dikkat çektiği haberinde, “Mustafa filmi, ‘reel’ Atatürk portresiyle Türkiye’yi böldü” başlığını kullanmış.Türklerin, “Cumhuriyetin kurucusu ve 20. Yüzyıl’ın en başarılı sosyal modernizasyon programının mimarı” olarak Atatürk’e büyük bir saygı gösterdiği doğru...

Ama Can Dündar’ın “Mustafa” belgeselinin “reel (gerçek) Atatürk portresi” çizdiği iddiası temelden yanlış...

Atatürk’ü milletin beyninden, yüreğinden ve gönlünden silmeyi amaçlayan sözde bir belgesele mi inanacağız, yoksa Atatürk’ü yakından tanıyan yerli ve yabancıların anlattıklarına mı?



Sırrı Yüksel CEBECİ, 10 Kasım 2008
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Erol Mutercimler

İletigönderen Yusuf Batum » Pzt Kas 10, 2008 12:01

Evet, gozalti surecinden sonraki bir konusmasinda Erol Mutercimler, bu kitabin mujdesini vermisti.
Simdi sabirsizlik ile edinmeyi bekliyorum.
Ne yazik ki yurtdisinda olunca, yeni cikan eserleri hemen edinmek zor.
Ama beklemesi de bir baksa guzel.
Veni Vidi NoN Vici / Poet Valent, Poem Manent

Eskali Cizilmis Tutku: Memleket!

Avrupa'dan kaz gelmez, tavuklarinizi ziyan etmeyin...
Kullanıcı küçük betizi
Yusuf Batum
Üye
Üye
 
İletiler: 192
Kayıt: Çrş Şub 27, 2008 16:18

İletigönderen Ram » Pzt Kas 10, 2008 12:23

Sırrı Yüksel, gönlümüzde yükseldi. Çok güzel yazmış. İnsan ATATÜRK mü¿? İşte size insan ATATÜRK. İngiliz İndependent paçavrasına gelirsek; Kralları Edward, yattığı yerden bir tarafıyla gülmektedir, emin olsunlar.

- İğde ağacı kesilir göz yaşını tutamaz.
- Çınar ağacı köşke dayanır ve rahatsız eder. Kesilmesine izin vermez, köşkü raylarla yerinden kaydırır.
- Kulübe ister. Yapılması için söğüt ağaçlarının kesilmesi gerekir, izin vermez. Sökülüp dikildiğinde tutacağını öğrenir; kendi elleriyle yeteri kadar ağacı söker, diker, tutmasını bekler ve kulübeyi ondan sonra yaptırır.
- ATATÜRK, bir çiçeğin adıdır.
- Çöl-çorak, bir şey olmaz-ağaç tutmaz denilen araziyi, orman çiftliği haline dönüştürür,
- 25 Mayıs'ı (1933), dünyadan elli yıl evvel "Çevre Günü" ilân eder.

Yok canım, bunlar hikâyedir. Aslen;

- Karanlıktan kortuğu için olsa gerek gece uyuyamaz. Yoksa gece çalışılması daha rahat ve huzurlu olduğundan değildir.
- Esasen gecenin bir bölümü de içki sofrasında el çırpmakla geçer. Esas amaç fikir alış-verişi söylemleri resmî tarihin uydurmasıdır.
- Çocukken yediği tokatla, dini değiştirir, yok etmeye çalışır. Yoksa; taze ve genç Yunan cesetlerini görüp Yunanistan'la bir gün dost olabilineceğini düşünmesi tamamen palavradır.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Yuruyen Kosk

İletigönderen Yusuf Batum » Pzt Kas 10, 2008 12:35

Ram:
[b]- Çınar ağacı köşke dayanır ve rahatsız eder. Kesilmesine izin vermez, köşkü raylarla yerinden kaydırır.


Yalova daki yuruyen kosktur bu. Bu sekilde bir yapinin yurtulmesi dunyada belki ilk, ya da ikinci bir olaydir.
Istanbul dan ray getirtilir ve temelin altina yerlestirilerek kosk, birkac metre kaydirilir.

Iste o yurutulmenin fotograflari:

http://www.arastirma-yalova.gov.tr/yk55/ykr55.htm
Veni Vidi NoN Vici / Poet Valent, Poem Manent

Eskali Cizilmis Tutku: Memleket!

Avrupa'dan kaz gelmez, tavuklarinizi ziyan etmeyin...
Kullanıcı küçük betizi
Yusuf Batum
Üye
Üye
 
İletiler: 192
Kayıt: Çrş Şub 27, 2008 16:18

İletigönderen Ram » Pzt Kas 10, 2008 12:41

Yusuf Batum, resimleri paylaştığın için teşekkür ederim.

Hadi gelin 5 Mart 1996 ya gidelim yani günümüze yakın bir gün. “ATATÜRK ve Türk kadını” konulu tiyatrolu konferansımı 25 gençle sunuyorum. 25 gençle birlikte prova yaptık, yorulduk, oturduk, televizyonu açtık. ikinci haber olarak 6 dakika müddetle ve 5 kere görüntü zumlanmak üzere önemli bir haber verildi televizyonda. Haberi aynen aktarıyorum, diyordu ki “Amerika da eski bir ünlü bir müzikal hiç yıkılmadan dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemle raylar üzerinde iki metre kenara çekilerek yerine yeni bir binanın yapıldığı” haberiydi. Dünyada ilk kez lafı da beş kere edildi. gençlerden biri kalktı bana ne dedi biliyor musunuz? “Ya öğretmenim biz tarihe pek bir daldık. Bakın el alem neler yapıyor? Teknik, medeniyet biraz da onlara baksak” diyince arşivimde 1930’da ATATÜRK’ün bu işi yaparken çekilmiş resimleri, raylar üzerindeki çekilen resimleri gösterdim kendilerine ve dedim ki ”şu anda ne söyleyeceksiniz bana?”.

Bir genç kalktı ne dedi biliyor musunuz? “Ya öğretmenim suç bizde mi? Biz bu konuyu ilk defa sizden duyuyoruz, sizden görüyoruz bu resimleri”. Ama o haberi bugün milyonlarca Türk genci izledi ve oturdular 25 genç, bu haberi veren televizyona bir faks çektiler. Faksta aynen şu yazıyordu “İkinci haber olarak 6 dakika müddetle ama beş kez şu resimleri
göstermek suretiyle bu arada da mutlak suretle mesajı iletin dediler “Bu gün 1996, Amerika çekiyor raylar üzerinde iki metre, yerine yeni bir bina yapıyor, 1930 ATATÜRK çekiyor 4 metre 80 santim, bir ağaç kurtarmak için” bu mesajı da çok iyi verin dediler. Yıl 1996 idi. Yıl 2005 hiçbir televizyonda izlediniz mi? İzlemediniz.


Araştırmacı Yazar Prof.İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Ustten devam...

İletigönderen Yusuf Batum » Pzt Kas 10, 2008 12:49

Rica ederim RAM.
Veni Vidi NoN Vici / Poet Valent, Poem Manent

Eskali Cizilmis Tutku: Memleket!

Avrupa'dan kaz gelmez, tavuklarinizi ziyan etmeyin...
Kullanıcı küçük betizi
Yusuf Batum
Üye
Üye
 
İletiler: 192
Kayıt: Çrş Şub 27, 2008 16:18

övme yarisina girerek Atatürk'ü anlayamayiz

İletigönderen mustafat » Pzt Kas 10, 2008 12:54

Sayin arkadaslar

Onu övme yarisina girerek Atatürk'ü anlayamayiz.

Atatürk "ben size hiçbir dogma birakmiyorum, sadece bilimin isigini birakiyorum" demis bir insandir. Atatürk hiçbir konuda dogmatik veya kati ideolojik düsünemeyecek kadar kültürlü ve parlak zekali bir insandi. Atatürk'ün hiçbir sablona sigmayan parlak zekasini, hem pragmatik, hem de esnek ve gerçekçi düsünce tarzini en iyi Lord Kinnross, Armstrong ve Halide Edip anlatir. Bizim resmi tarihimiz ise bu konulara yeterince deginmez. En çok askerce düsünen kahraman bir komutan imaji akillara kazinir ki bu yanlistir.

Atatürk en az askerligi kadar iyi bir politikaciydi. Beni en çok etklileyen onun hazircevapligi ve ikna etme yetenegidir.

ise duygularimizi karistirirsak hep hosumuza giden siradan seyleri Atatürk'e yakistirir, onu, fikirlerini ve eserlerini gerçekçi bir sekilde anlayamayiz. Halbuki Atatürk siradan bir kisi degildi. O özgür fikirli radikal bir devrimciydi; Can Dündar'in da belirttigi gibi, yakin arkadaslarinin 10-15 adim, toplumun ise 80-100 adim önündeydi. Ayni zamanindaki Hayyam veya Yunus Emre gibi...

Fakat Atatürk ayni zamaninda kurt bir politikaciydi. Ona göre hedeflere ulasmak için her seyi söylemenin bir zamani vardi. O yüzden de din hakkindaki gerçek düsüncelerini ancak ölüme yaklastigi son yillarinda ifade edebilmisti. Halka saltanati ve hilafeti kaldiracagini söylemeyi de Kurtulus savasi sonrasina birakmisti. Halkin önemli bir bölümü saltanat ve ümmet ugruna savastigini zannediyordu. Kurtulus savasi için birinci öncelik birlik beraberlikti, Atatürk bunu çok iyi biliyordu. Fakat Kurtulus savasindan sonraki gelismelerden sonra bazi kesimlerin (öz. dinciler, saltanat ve hilafet yanlilari) kendilerini aldatilmis hissetmelerini de dogal karsilamak gerekir.

Gelelim Atatürk'ün dindarligi meselesine. Efendim Atatürk çok dindarmis. Bu, iyi niyetle bakilsa bile Atatürk'ü halka sevdirmek için uydurulmus bir yalandir. Halbuki gereksiz bir yalan; halk Atatürk'ü oldugu gibi sevmisti.

Ne diyor Gülhane parkinda Atatürk:

"Efendiler, bu elimde gördügünüz raki bardagidir. Bu illeti padisahlar ve halifeler saraylarinda hep gizli gizli içmislerdir. Ben ise sizin önünüzde serefinize içiyorum"

Ne diyor 1937'de son meclis konusmasinda Atatürk:

"... bu ülke gökten indigi sanilan kutsal kitaplara göre degil, aklin ve hayatin prensiplerine göre idare edilecektir"

Hz Muhammed'e hayran olmak baska, onun getirdigi bütün dini dogmalara inanmak baska. Vahsi bir kabile ortamindan etik degerlere ve sosyal dayanismaya dayali bir ümmet, hem de gelecegin büyük devletlerini kuracak bir ümmet yaratmasina dindar olmayan insanlar da hayran olabilir. Hz Muhammed sadece bir peygamber degil, iyi bir politikaci ve devlet adamidir. O dönemlerde din ve politika içiçeydi.

Dine saygili olmak, toplum için dinin gerekliligini anlamak için dindar olmak gerekmez, biraz toplum bilimden anlamak yeterlidir. Atatürk'ün Kuran'i Türkçelestirmesinin nedenlerini iyi anlamak gerekir. Atatürk Arap-Emevi emperyalizmin ürünü sekilci, karanlik ve yobaz Islam'in degil, Bektasi'nin Yunus Emre'nin yüzü aydinlik, akilci ve hümanist Islam'inin ön plana çikmasini istiyordu.
Sen içmiyorsan içenleri kınama bari;
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri;
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama,
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?

Ömer Hayyam
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

Re: övme yarisina girerek Atatürk'ü anlayamayiz

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Kas 10, 2008 13:09

mustafat yazdı:Gelelim Atatürk'ün dindarligi meselesine. Efendim Atatürk çok dindarmis. Bu, iyi niyetle bakilsa bile Atatürk'ü halka sevdirmek için uydurulmus bir yalandir. Halbuki gereksiz bir yalan; halk Atatürk'ü oldugu gibi sevmisti.

Nereden biliyorsunuz? Allah misiniz? Atatürk'ün dindarliginin ölcüsü sizden mi soruluyor? Veyahut, yaninda miydiniz? Kanit???

"... bu ülke gökten indigi sanilan kutsal kitaplara göre degil, aklin ve hayatin prensiplerine göre idare edilecektir"

Bu mevzuya Yasar Nuri hoca da aciklik getirmistir. Burada bahsedilen kitaplar Kuran-i Kerim degil, o tarihe kadar insanlarin zihinlerini karartan, ortalikta dolasan diger kitaplardir. Üstelik Mustafa Kemal'den önce en az elli Islam alimi benzer terimleri kullanmistir. Bu, onlarin dindar olmadigina mi örnektir?


mustafat: Din karsiti düsüncelerinizi yaymak, kendinize yandas bulmak icin yanlis platformdasiniz. Sakin, sansürden, tarafsizliktan dem vurmayiniz. Tarafsiz bir sitede de degilsiniz!
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Ustten devam...

İletigönderen Yusuf Batum » Pzt Kas 10, 2008 13:35

Turk-Kan Hanim,

Bu mevzuya Yasar Nuri hoca da aciklik getirmistir. Burada bahsedilen kitaplar Kuran-i Kerim degil, o tarihe kadar insanlarin zihinlerini karartan, ortalikta dolasan diger kitaplardir. Üstelik Mustafa Kemal'den önce en az elli Islam alimi benzer terimleri kullanmistir. Bu, onlarin dindar olmadigina mi örnektir?

Yasar Nuri Ozturk 'un bu yondeki aciklamasi yazili olarak mevcut mu. Yani buraya kolayca asabilmeniz mumkunse, asmanizi rica ediyorum.

Simdiden tesekkurler...
Veni Vidi NoN Vici / Poet Valent, Poem Manent

Eskali Cizilmis Tutku: Memleket!

Avrupa'dan kaz gelmez, tavuklarinizi ziyan etmeyin...
Kullanıcı küçük betizi
Yusuf Batum
Üye
Üye
 
İletiler: 192
Kayıt: Çrş Şub 27, 2008 16:18

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Kas 10, 2008 13:46

Yusuf Batum, yazili metni buldugum anda koyacagim. Bu konu, dün StarTV'de Yasar Nuri Öztürk'ün de konuk oldugu izlencede de islendi.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Ram » Pzt Kas 10, 2008 13:58

mustafat, şu an karşımda olsan sana şiddet uygulardım. Bu öfke hissinden değil yanlış anlama, fakat bir tokat bin nasihattan iyidir derler. Bu düşüncemi dile getirerek başlamak istedim.

1) Pek değerli Mustafat arkadaşım; burada kimse ATATÜRK'ü övme yarışına girmemektedir. Bunlar gerçektir. ATATÜRK'ün etiyle-kanıyla yaşarken de, yalnız rûhu yaşarken de, övgüye ihtiyacı yoktur. Bize övgünün kazandıracağı bir şey de yoktur bu saatten sonra. Lâkin, gerçekler ile övgü farklıdır. Gerçi sen daha, "inak" ile "yanlış saplantıları" ayırt edemezken, senden bu farkı anlamanı beklemek pek akla uygun değildir.

2) Ecnebi hayranlığınızı yine yeniden tekrarlıyorsunuz. Hâlâ anlamadınız herhalde; burası, ülkemizin içinde bulunduğu hâl ve şartlardan ötürü ecnebilere karşı tavır almış bir topluluk yeridir. "Lordlar götürsün seni emi" diyesim geliyor. Yâni hoş karşılanmıyorsunuz, hoş karşılanmayacaksınız da... Bu inak değildir, bu sizin inak diye tutturduğunuz inaksal düşünceciklerinizden başka bir şey değildir. Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün ideolojisi; bilime, akla dayanır. Sürekli gelişmeyi, büyümeyi, aydınlanmayı hedef alır. Her ideolojide olduğu gibi de, bunun da kendine (ülkemize) has temelleri ve millî olan kuralları vardır, fakat gelişmeye tamamen açıktır. Buna inak diyerek, insanları yalnızca kendinize güldürmüyor, "vah" çektiriyorsunuz.

3) Resmi tarihi sorgulamak sana mı kalmış¿? Bilinen çok büyük tarihçi olduğu varsayılan İlber ORTAYLI ve benzerleri dahi, kılı kırk yararak sorgulamaya çalıştıkları ve senin gibi densizce resmî tarih adı verdikleri tarihi verilerin aksini iddia edemiyor. Sormak lâzım gerek bay Mustafat'a; Mustafa Kemâl Paşa, kahraman bir asker değil midir¿? Varsa, eksiklik ile yanlışı ayırt edemiyor, bir tutuyorsun. Fakat senden bu farkı da anlamanı beklemeyeceğim.

4) Bugün 10 Kasım'dır. Ben 10 Kasım da, -ti sesi yerine Harbiye Marşı dinledim. Üzülmek yerine, gururlanmayı ve Gazi Paşa'yı bu şekilde yâd etmeyi tercih ettim. Üzülmek ve gururlanmak duygudur. Fakat üzülmek, insanı olumsuzlağa iterken, gururlanmak olumluluğa yöneltir. Bunu belirttikten sonra; sen, Gazi Paşa'nın, silâh arkadaşları ve milletiyle kahramanca verdiği askerî mücâdeleleri, heyecanla-sevinçle yaptığı hayatî devrimleri, bu devrimleri yaptıktan sonra "başardım" diyerek gururlanmasını ve yapamadıkları için hüzünlenmesini es geçerek; Gazi Paşa'yı duygusuz mu ilân ediyorsun¿? Neymiş efendim; nesnel bakalım, duygumuzu katmayalım... Robot da olalım mı Aşure Efendi¿? ATATARÜK'ü daha iyi anlarmışız. Bak çok duygu yüklü yazıyorum, nesnel bakamıyorum. Bu yüzden sana; "seni Can Dündarlar götürsün emi" demekten kendimi alamıyorum.

5)
Fakat Atatürk ayni zamaninda kurt bir politikaciydi. Ona göre hedeflere ulasmak için her seyi söylemenin bir zamani vardi. O yüzden de din hakkindaki gerçek düsüncelerini ancak ölüme yaklastigi son yillarinda ifade edebilmisti. Halka saltanati ve hilafeti kaldiracagini söylemeyi de Kurtulus savasi sonrasina birakmisti. Halkin önemli bir bölümü saltanat ve ümmet ugruna savastigini zannediyordu. Kurtulus savasi için birinci öncelik birlik beraberlikti, Atatürk bunu çok iyi biliyordu. Fakat Kurtulus savasindan sonraki gelismelerden sonra bazi kesimlerin (öz. dinciler, saltanat ve hilafet yanlilari) kendilerini aldatilmis hissetmelerini de dogal karsilamak gerekir.


E şimdi biz duygularımızı katmadan, nesnel nesnel yahut merül merül bakınca bunu anlıyoruz da; duygularımızı katarsak, bilemiyor ve anlayamıyoruz öyle mi¿? Yani ATATÜRK'ün çok büyük bir kurt olduğunu, duygu denilen sana göre inaklardan kurtulunca anlayabiliriz. Teşhis konuldu: Dogmafobi

Sanırım bu yeni hastalık için, -en azından şu an için- dünya nüfusunda bir görülür diyebiliriz.

6)
Gelelim Atatürk'ün dindarligi meselesine. Efendim Atatürk çok dindarmis. Bu, iyi niyetle bakilsa bile Atatürk'ü halka sevdirmek için uydurulmus bir yalandir. Halbuki gereksiz bir yalan; halk Atatürk'ü oldugu gibi sevmisti.


Allah ile kul arasına girmek, yalnızca dinci meczupların işi değilmiş anlaşılan. Yoksa bu yeni hastalık Dogmafobi de mi Âdemoğlunu meczup yapıyor... Haa, dur dogmalardan kurtulalım hemen: Âdemoğlu mu dedim ben az önce¿? HomoHabilisOğlu diyecektim.

7)
Ne diyor Gülhane parkinda Atatürk:

"Efendiler, bu elimde gördügünüz raki bardagidir. Bu illeti padisahlar ve halifeler saraylarinda hep gizli gizli içmislerdir. Ben ise sizin önünüzde serefinize içiyorum"


Eee¿? Ben de içerim rakımı, günâhı boynuma. Açık konuşayım, namaz kılan biri de değilim. Sana ne¿? Bunlar, benim için de, birçok kişi için de, inanç için kıstas değildir.

Ne diyor 1937'de son meclis konusmasinda Atatürk:

"... bu ülke gökten indigi sanilan kutsal kitaplara göre degil, aklin ve hayatin prensiplerine göre idare edilecektir"


"Sanılan" derken, bunun bir benzetme olduğunu ve hâlâ bu benzetmenin cahillerce gerçekmiş gibi kabûl edilmesini vurguluyor. Kutsal kitaplara göre değil derken de, dinin siyasete âlet edilmeyeceğini ve edilmemesi gerektiğini vurguluyor. E biz de aynı şekilde düşünyoruz. İslâm, bir devlet yönetme biçimi belirlemediği gibi, kendisini de belirleyici bir etken olarak sunmaz. Hadi benimle Allah arasına da gir lütfen...

8) Bütün bunların konuyla ne ilgisi vardır¿? Din fobin var, dogma fobin var anladık da, Gazi Paşa fobin nereden kaynaklanıyor Mustafa, açık konuş¿? Açık konuşmanı tavsiye ederim. Açık konuşmazsan, bir daha seninle vaktimi harcamayacağım.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen İlteriş » Pzt Kas 10, 2008 14:21

Mustafat yazmis;
Onu övme yarisina girerek Atatürkü anlayamayiz.

Bu sekilde onyargilarla hareket edersek, Ataturk soyle dursun birbirimizi de anlayamayiz. Ataturk'u anladigi icin sevenlerdeniz biz, sevdigi icin anladigini sananlardan degil! Dolayisiyla ona olan sevgimiz gercekleri arastirici yapimizdan ileri gelir, dogmalara baglanmis insanlar gercek Kemalistler icinden cikmaz, biz senin aktardigin gibi, Ataturkculugu bilimsel dusunce olarak ele aliriz.

Mustafat arkadasim, sizin elinde cevaplarla gezen, onlara karsilik gelebilecek yorumlar arayan ve elinde ezberlemis oldugu cevabi bu yorumlara ilistiren biri olarak gormeye basladim. Ustelik elinizdeki cevap sablonunu yapistirirken, nesnel yorumlar yapan insanlari da kolaylikla yaftalayabiliyor olmaniza sizin adiniza uzuldum, cunku daha durust bir tartisma yapacak donaniminiz olmadigina inaniyor olmalisiniz ki, insanlari kendilerinin yapmadigi yorumlarla itham ederek hakli cikmaya calisiyorsunuz. Bu kifayetsizlik degil de nedir?

Mustafat Yazmis;
Atatürkün hiçbir sablona sigmayan parlak zekasini, hem pragmatik, hem de esnek ve gerçekçi düsünce tarzini en iyi Lord Kinnross, Armstrong ve Halide Edip anlatir.

Sizin de burada Ataturku ovme yarisi yaptiginizi iddia edebilir miyiz? Yoksa "Yooo! Mustafat anlatiyorsa nesneldir!" mi demeliyiz?

Ram keske son mesajiniza boyle bir giris yapmasaydiniz, siddetin bir fikri platformda yeri olamaz, imasinin bile. Ote yandan laf aramizda sen de ben de turk-kanda ve diger tartismalarda mustafati yanitlayan arkadaslar da mustafatin bazi onyargilarinin farkindayiz, ve bazen o kadar hakliyiz ki, carpitmalar yapmasini sinir bozucu buluyoruz, ancak yine de birbirimize karsi daha sogukkanli hitap etmeliyiz.

Saygilarimla
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

taraf?

İletigönderen mustafat » Pzt Kas 10, 2008 14:42

Ram yazdı:mustafat, şu an karşımda olsan sana şiddet uygulardım. Bu öfke hissinden değil yanlış anlama, fakat bir tokat bin nasihattan iyidir derler. Bu düşüncemi dile getirerek başlamak istedim.


Ben de o tokadi aynen iade ederdim. Yanlis anlama, öfke degil mesru müdafa.

Bu forumdaki Gökalp isimli yorumcunun güzel bir ifadesine dikkatini çekerim:

Gökalp yazdı:Arkadaslar. Herkesi en ufak hatasinda ya da size uymayan görüsünde ipe cekerseniz marjinal sapiklar haline gelirsiniz.


Eger kendiniz gibi düsünmeyen herkese siddet ve baski uygulamaya meyilliyseniz siyasi islamcilardan ve tarikatçilerden bir farkiniz yok demektir. Kaldi ki burada siddet uygularim dediginiz kisi laik cumhuriyet taraftari bir Atatürkçüdür. Ama tipatip kendiniz gibi düsünmeyen bir Atatürkçü'ye bile tahammülünüz yok, bu nasil is?

Türk-Kan yazdı:mustafat: Din karsiti düsüncelerinizi yaymak, kendinize yandas bulmak icin yanlis platformdasiniz. Sakin, sansürden, tarafsizliktan dem vurmayiniz. Tarafsiz bir sitede de degilsiniz!


öyle mi? Ben de bu siteyi laik cumhuriyetin ve bölünmez üniter ulus devletinin taraftari sanmistim. Ankara'daki Cumhuriyet yürüyüsüne katilan binlerce kisiden biri olarak bu sitenin benim için dogru yer oldugunu zannetmistim.

Din konusunda sizinle ayni düsünmüyor, hosunuza gitmeyen bir iki laf ediyor diye demek ki din düsmani oluyorum. Yukaridaki sözümü tekrarlayacagim: Eger kendiniz gibi düsünmeyen herkese siddet ve baski uygulamaya meyilliyseniz siyasi islamcilardan ve tarikatçilerden -ki esas Atatürk düsmanlaridir- bir farkiniz yok demektir.

Söyleyin bakalim, siz neyin taraftarisiniz?

Farkli fikirlere bu tahammülsüzlügünüz ve siddet meyliniz nereden geliyor? Siz Türkes milliyetçileri misiniz? Yoksa sert Türk-Islamcilar misiniz?

Bu site tam olarak neyin tarafi, lütfen bir açiklayin da ben de eger yanlis yerdeysem bileyim.

Beni bosuna iki yüzlülükle, art niyetle falan damgalamaya ugrasmayin. Bütün mesajlarimda gayet açik ve net ne düsünüyorsam onu yaziyorum. Sorun da zaten bundan kaynaklaniyor, dogru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali.
Sen içmiyorsan içenleri kınama bari;
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri;
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama,
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?

Ömer Hayyam
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

Re: taraf?

İletigönderen Ram » Pzt Kas 10, 2008 15:31

mustafat yazdı:
Ram yazdı:mustafat, şu an karşımda olsan sana şiddet uygulardım. Bu öfke hissinden değil yanlış anlama, fakat bir tokat bin nasihattan iyidir derler. Bu düşüncemi dile getirerek başlamak istedim.


Ben de o tokadi aynen iade ederdim. Yanlis anlama, öfke degil mesru müdafa.


Aferin sana o zaman. Karşılıklı sürer giderdi.

Bu forumdaki Gökalp isimli yorumcunun güzel bir ifadesine dikkatini çekerim:

Gökalp yazdı:Arkadaslar. Herkesi en ufak hatasinda ya da size uymayan görüsünde ipe cekerseniz marjinal sapiklar haline gelirsiniz.


Eger kendiniz gibi düsünmeyen herkese siddet ve baski uygulamaya meyilliyseniz siyasi islamcilardan ve tarikatçilerden bir farkiniz yok demektir. Kaldi ki burada siddet uygularim dediginiz kisi laik cumhuriyet taraftari bir Atatürkçüdür. Ama tipatip kendiniz gibi düsünmeyen bir Atatürkçü'ye bile tahammülünüz yok, bu nasil is?


Vah Mustafat vah... Ben senin garip düşüncelerine karşı şiddet ve baskı uygulamıyorum. Sana karşı kaba olduğum doğrudur, şu cümlemden de yine anlayacaksın: Kıçından anlıyorsun

Ben tokat atardım derken, hislerimi katmadan düşüncelerimi söylediğimi belirtmiştim hâlbuki... Hatta senin eline bu tür bir koz vereceğimi, ağzına da sakız yapacağını bile bile. Ama kabalaşarak, çiğnemene izin vermeyeceğim. Ayrıca meczup olduğuna bir kanıt da, sanal ortamda sarfedilmiş şiddet düşüncesini gerçekten yaşamış gibi davranışlar sergilemendir. Eğer böyleyse, sana yüz tokat, beş yüz tekme attım, acısını hisset, yoksa ipe çekerim. Yok eğer böyle değilse, yani meczup değilsen, garip bir şekilde sana şiddet uyguladığımı imâ etme.

Seni ipe çekmedik daha dur. Çekmeye yeni başlıyorum. Neden mi¿? Garip, temelsiz ve ispatsız bazı düşüncelerinden ötürü değil. Bu düşünceleri kesin gerçeklermiş gibi sunman ve bunu ısrarla kabûl ettirmeye çalıştığın içindir. Akabinde ülkemizin yaşadığı sıkıntılara, yangın-körük denklemi kurduğunu da belirteyim. Ayrıca konulara hep aynı tartışmayı taşımaya çaba sarfediyorsun, ilgisiz olsa dahi. Bu da, kabaca tarif edersek, bünyende büyük bir kuyruk acısını taşıdığını gösterir.

Asıl senin siyasal dinci ve öteki dincilerden farklı olmadığını başka bir alıntıya verdiğim cevapta belirtmiştim. Diğer başka alıntılarda da başka başka cevaplar vermiştim. Lâkin her zamanki gibi, cevap vermek yerine duygu yüklü laf ebelikleri sunuyorsun.

Ne demek "Laik Cumhuriyet Taraftarı" olmak¿? Cumhuriyetimiz zaten Laiktir. Yoksa sen de dinci yobazlar gibi Laik olmayan bir Cumhuriyet'in varlığını mu kabûl ediyorsun¿? Dikkat et yazdığına. Her ne kadar bu sözü de dikkate almayacağını bilsem de...

Bizim, Gazi Paşa'yı anlayanlar olduğumuzu iddia ediyor, senin de daha çok yol katetmen gerektiğini düşünüyorum. Senin Atatürkçü tavırlarına değil, Atatürkçü olmayan tavırlarına hastayım Mustafa.

Türk-Kan yazdı:mustafat: Din karsiti düsüncelerinizi yaymak, kendinize yandas bulmak icin yanlis platformdasiniz. Sakin, sansürden, tarafsizliktan dem vurmayiniz. Tarafsiz bir sitede de degilsiniz!


öyle mi? Ben de bu siteyi laik cumhuriyetin ve bölünmez üniter ulus devletinin taraftari sanmistim. Ankara'daki Cumhuriyet yürüyüsüne katilan binlerce kisiden biri olarak bu sitenin benim için dogru yer oldugunu zannetmistim.


Her zamanki gibi yanlış zannetmişsin. Öyle kelime oyunlarıyla; "siz laik değilsiniz, siz ulus devlet yanlısı değilsiniz, siz üniter yapıyla ilgilenmiyorsunuz" mânâsına gelebilecek ifadeleri -görebilen gözler, algılayabilen zihinler için- kullanmak deli saçmasıdır. Adice iftiralar ancak ve ancak satılmışlara mahsus olabilir diyorum ben de.

Din konusunda sizinle ayni düsünmüyor, hosunuza gitmeyen bir iki laf ediyor diye demek ki din düsmani oluyorum. Yukaridaki sözümü tekrarlayacagim: Eger kendiniz gibi düsünmeyen herkese siddet ve baski uygulamaya meyilliyseniz siyasi islamcilardan ve tarikatçilerden -ki esas Atatürk düsmanlaridir- bir farkiniz yok demektir.


Papağansın. Atar-tutar tekrar edersin. Tekrar ettiğini de, yeniden tekrar edersin. O bahsi geçen vatan zararlılarıyla, ancak ve ancak sen örtüşüyorsun daha evvel belirttiğim gibi.

Söyleyin bakalim, siz neyin taraftarisiniz?


Türk Milleti'nin.

Farkli fikirlere bu tahammülsüzlügünüz ve siddet meyliniz nereden geliyor? Siz Türkes milliyetçileri misiniz? Yoksa sert Türk-Islamcilar misiniz?


Sapık mısın, meczup musun karar ver artık! İftiralarını kendine sakla, kinini başka yerde kus. Bizim nasıl düşündüğümüzü zihni açık herkes görüyor, izliyor, anlıyor meczup efendi.

Bu site tam olarak neyin tarafi, lütfen bir açiklayin da ben de eger yanlis yerdeysem bileyim.


Senin tarafında değiliz. Yanlış yerdesin.

Beni bosuna iki yüzlülükle, art niyetle falan damgalamaya ugrasmayin. Bütün mesajlarimda gayet açik ve net ne düsünüyorsam onu yaziyorum. Sorun da zaten bundan kaynaklaniyor, dogru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali.


Boşuna damgalamayız. Sen kendini damgalamışsın zira. Doğru söyleyeni kovmayız. Kendi doğrusu olduğunu iddia ettiği doğruları dayatanı kovarız. Kovmadan önce "ya sabır" çekeriz defalarca. Kendi inaksallığıya inak karşıtı ifadelede bulunanlara, sende yaşadığımız tecrübeler sonucunda gülüp geçeceğiz. Doğru söyleyeni biz kovmayız ama, senin gibi meczupu dokuz evren kovsa şaşmam.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

kötü forum idaresi

İletigönderen mustafat » Pzt Kas 10, 2008 16:29

Ram, belki yine öfkeleneceksin, çünkü bu forumun idare ekibi olarak elestiri kaldirmadiginiz anlasiliyor, ama sana ve arkadaslarina bir seyi açikça yazmakta yarar görüyorum. Birak simdi beni ve geçmisteki tartismalari, baska bir konuya deginecegim.

Biat ve dalkavukluk, agabey-kardes kültürü üzerine saglikli bir tartisma ortami kurulamaz. Kendiniz gibi düsünmeyen herkesin üzerine saldirirsaniz bir süre sonra burada sadece kendiniz gibilerinden olusan, kendin-söyle kendin-dinle tarzi bir ortam bulursunuz. Halbuki disaridan yeni fikirler, ezber bozan sorgulamalar gelmeli ki hem yaratici hem de ögretici bir tartisma ortami olusabilsin. Siddet, baski ve damgalama olmadigi sürece farkli fikirlerin çatismasi iyidir; hem isin içine biraz tartisma heyecani katar, hem de gerçekler daha iyi anlasilir.

Kendiniz gibi derken ne kastediyorum: Benim izlenimim açikça söylemek gerekirse su: Biraz dar kafali, hem Atatürk hem din konularina dogmatik ve sabloncu yaklasan, Türkes milliyetçilerine veya Türk-Islamcilara benzer, genelde az veya kötü okumuslarda görülen bir farkli fikirlere tahammülsüzlük durumu ve siddet egilimi... Ben bu forum kadar baskici bir tartisma ortami görmedim. üstelik bir de kendinize Atatürkçü diyorsunuz.

Bu sitenin hizmetlerinden, izlencelerinden, arsivinden vs. çok yararlaniyor ve takdir ediyorum. Ama forum tartisma idaresi çok kötü.

Hangi tarafi temsil ediyorsaniz adini koyun, deyin ki örnegin ortak paydamiz Atatürk'ün laik cumhuriyetine sahip çikmaktir. Veya her ne ise...

Forum kurallarinizi da net koyun, bastan deyin ki, su su mesajlar silinir. Herkes bu kurallari görsün bilsin. Sonra keyfiyete ve duygusalliga hiç yer vermeden bu kurallari aynen uygulayin. Ama her tartismaya dalmayin, forumla araniza biraz mesafe koyun. çünkü belli ki farkli fikirleri ve elestirileri kaldiramiyorsunuz.

Lütfen yine bir vakit gazetesi yazari gibi hemen saldirgan ve laf ebesi bir yanit dösenme. Hak ver veya verme, sadece yazdiklarimi bir düsün, belki hakli oldugum bir taraf bulursun. Yanit verme daha iyi, çünkü bu beni ikale almama sovu olur. Yanit verirsen beni kale almis olursun, seni kale almiyorum desen bile.
Sen içmiyorsan içenleri kınama bari;
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri;
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama,
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?

Ömer Hayyam
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

Sonraki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x