Le Monde ve Stern'de çıkan yazı

Genel & Güncel Konular

Le Monde ve Stern'de çıkan yazı

İletigönderen celalsungur » Çrş Mar 26, 2008 16:05

LE MONDE VE STERN' DE YAYINLANAN YAZI

'Üçüncü Dünya Savaşı Türkiye'den çıkabilir' başlıklı yazı, Le Monde ve Stern'de de yayımlandı.

Üçüncü Dünya Savaşı, Türkiye' den çıkabilir…
Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.
Bu ülke korkulduğu gibi ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı.
Daha Korkunç ve daha temel bir bölünmeyle sakatlandı.
Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme" artık iyice kesinleşti.
Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önüne çıkaran, kadınların başını örttüğü, erkeklerini sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yaşadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç karı koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde floresan lamba yakan, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var.
Diğer yanda ise kız lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda yada kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızların flörtüne izin verilmesine bile göz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldırmayan, kadınlarının başını örtmediği, şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, Bati standartlarına yakın bir grup var. Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk. Onları, Batıdaki sınıflar arasında ortak bir zevk yaratan kilise müziği, dini resimler, İncil'in sinemalara bile yansımış hikayeleri gibi birleştirecek kültürel bir zemin yok. Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden çok farklı. Hatta birbirine düşmanca.
Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmış, aşağılanmış, itilip kakılmış. Şimdi bu grup siyasal olarak örgütlendi. Kalabalıklar. Ve her seçimi kazanacak siyasi bir güçleri var artık. İkinci grup ise azınlıkta. Ve artık bir daha seçim kazanma ihtimalleri yok.
Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya çıkıyor.

Daha batılı olan "ikinci grup", Batı'nın siyasi değerlerini kabul ederse bir daha asla iktidarı ele geçiremeyeceğini bildiği için Batı'ya ve Batı'nın demokratik değerlerine düşman oluyor. Yaşam tarzı olarak Batı'ya düşman olan kesim ise iktidarı ancak Batı'nın kriterlerini kabul ederek ele geçirebileceğini bildiği için Batı'yla ilişkilerini geliştirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor.
Bu kültürel parçalanmada "ordu" önemli bir role sahip.
Eğer, birinci grubu desteklerse ve Batı'nın demokrasisi burada kabul görürse, ordu da iktidarını kaybedecek.
Aslında birinci grubun çocuklarından oluşan ordu, kendi iktidarını sürdürebilmek, için, kendisine benzemeyen ikinci grupla işbirliği yapıyor.
Bir anlamda kendi köklerine ihanet ediyorlar.
Bu iki grup siyasi iktidar için son kez çarpışmak üzere hareketlenmiş gözüküyorlar.
Birinci grup ekonomik olarak da güçlü artık, Anadolu'da üretim yapıyor, "devletle" arası iyi olmadığı için malıni dış dünyaya satıyor. Para kazanıyor. Siyasi örgütünü desteliyor.
İkinci grup parasal güç olarak da kuvvetli değil.
Dış dünyayla iş yapan, dışarı dan borçlanan büyük burjuvazi, Türkiye' nin ancak demokrasiyle normalleşebileceğine inanan entelektüel kesim, devletin yapısının değişmesi ve dünyayla bütünleşmesi gerektiğini düşünen bir grup bürokrat, birinci grubun destekçileri.
Yargı, ordu, bürokrasinin önemli bir kısmı ikinci grubun arkasında.
İkinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidarı elinde tutmasının mümkün olmadığını kavradığından şimdi siyaset ve demokrasi dışında bir çözümün peşinde.
Cumhurbaşkanı seçimi, kavganın kesinliğini ve iki tarafın niyetlerini açıkça ortaya koydu. Ordu destekli ikinci grup artık seçimde istemiyor. Ve darbe söylentileri gittikçe artıyor. Cuntalardan söz ediliyor.
Peki, darbe olursa ne olur?
Yaşam tarzı Batı'ya daha yakın olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Batı'nın desteğini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karşı çıkar. Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadoğu politikalarını desteklemesi karşılığında darbeyi kabullenebilir aslında. Ama Amerika'nın önünde ciddi bir engel var. "Demokrasi getireceğim" diye Irak'ı işgal eden bir ülke, dünyaya ve kendi kamuoyuna Türkiye'deki "darbeyi" niye desteklediğini açıklayamaz. Ve Irak faciasından sonra ikinci bir "zorlamayı" gerçekleştirecek gücü yok. İstese de istemese de darbeye karşı çıkacak. Silahını ve parasını Batı'dan alan bir ordu ve ülke, Batı'dan koptuğunda ne yapacak?
Sanırım uzun zamandır bunu düşünüyorlar ve korkarım bunun cevabını buldular.
Türkiye'de darbe olursa, tarihte bugüne kadar hiç gerçekleşmemiş yeni bir oluşumla karşılaşacak dünya. Türkiye, olası bir darbeden sonra, Rusya ve İran'la ortaklık kurmak isteyecek. Silahı, enerjiyi ve parayı bu iki ülkeden alacak. Rusya'yla İran'ın elindeki doğalgaz, petrol ve nükleer güç, Türkiye'yi bir süreliğine de olsa ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya, Türkiye, Iran bloku dünyanın bütün dengelerini değiştirir. Ortadoğu'nun kontrolünü tümüyle ele geçirir. Avrupa'yı küçük kıtasına hapseder. Kafkaslar'ı, Afganistan'ı, Pakistan'ı kendi gücüne katar. Müslüman dünyayla yakın bir ilişki kurar. Petrol kaynaklarına egemen olur. Çin'le işbirliği yapabilir. Bu gelişme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya'dan oluşan "Batı'nın" dünyadaki etkinliğini inanılmaz bir biçimde azaltır. Yeni blok asker, enerji ve para açısından çok güçlenir. Böylece, Türkiye'deki çatlama dünyada büyük bir çatlamaya yol açar. Eğer Üçüncü Dünya Savaşı çıkacaksa, sanırım, bu çatlamadan çıkar. " Asla böyle bir şey olmaz" diyebilirsiniz. Niye olmayacağına dair elinizde çok kuvvetli veriler varsa, söyleyin. Ama, ya olursa… Ki bana çok mümkün geliyor. O zaman ne yapacaksınız?
Bugün Türkiye'de kamplaşan ve bölünen insanların da… Türkiye'yi Avrupa dışına itmeye çalışan, eski bir imparatorluk olmanın bir yanıyla çok görkemli, bir yanıyla çok zayıf mirasına sahip olan bir ülkeye küstahça davranan, işbirliği yerine "başöğretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa'nın da…
Türkiye politikasında "ikili" oynayıp, kurnazlık ettiğini sanan Amerika'nın da…
Bu senaryoyu bir düşünmesini isterim doğrusu.

Türkiye'de yaklaştığı görülen kanlı bir çatışmanın bütün dünyayı yakması sandığınız kadar uzak bir ihtimal değil.
Hiç unutmayın ki ilk Dünya Savaşı tek bir tabancanın patlamasıyla başlamıştı…..
Kullanıcı küçük betizi
celalsungur
Üye
Üye
 
İletiler: 47
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 0:57

İletigönderen Nihan » Çrş Mar 26, 2008 16:43

Bu yazıyı yazanlar veya yazdıranlar bizi bizden iyi tanıyorlar. Biz ulusal kimlik meselemizle uğraşırken onlar değerlendirmelerini yapmışlar son aşamaya gelmişler. Çok doğru tesbitler bunlar. Aslında Türkiye'nin AKP'den sonraki gidişatı bu yolda olursa 21.yy gerçekten bir Türk çağı olur. Hep söylerim Türkiye komşularıyla ilişkilerini iyi tutarak geliştirmek zorundadır diye. Bu Türkiye'nin hem zorunluluğu hem de kaderidir. İstemese de bölgenin doğal lideridir. Küresel sermaye bu yüzden komşularımızla aramızı açmaya araya fitne sokmaya çalışır. Hiçbir bölge ülkesinin güçlü olmasını istemez. Ama yanlış hesap Bağdat'tan döner sahibini bulur. Türkiye 1993'te Körfez Krizi sırasında ABD'ye sağlam durabilseydi bugün Irak'ın işgali sözkonusu bile olamazdı. 36. paralel boyunca bölünmüş bir Irak ve kuzeyinde bir Kürt devletinden bahsedilemezdi.
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55

İletigönderen celalsungur » Çrş Mar 26, 2008 19:06

Hiç farkında olmadığımız konumumuzu ortaya koyması açısından çok önemli bir teşhis.
3.Dünya Savaşı senaryosu inandırıcı olmayabilir ama, Türkiyenin Dünyadaki yerini vurgulaması çok önemli ve çok değerli.
Kullanıcı küçük betizi
celalsungur
Üye
Üye
 
İletiler: 47
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 0:57

İletigönderen konya dev » Çrş Mar 26, 2008 23:07

Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme" artık iyice kesinleşti.
Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önüne çıkaran, kadınların başını örttüğü, erkeklerini sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yaşadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç karı koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde floresan lamba yakan, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var.
Diğer yanda ise kız lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda yada kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızların flörtüne izin verilmesine bile göz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldırmayan, kadınlarının başını örtmediği, şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, Bati standartlarına yakın bir grup var. Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk. Onları, Batıdaki sınıflar arasında ortak bir zevk yaratan kilise müziği, dini resimler, İncil'in sinemalara bile yansımış hikayeleri gibi birleştirecek kültürel bir zemin yok. Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden çok farklı. Hatta birbirine düşmanca

adamlar bizim örfümüz<ü adetimizi,kültürümüzü nasıl sallamış,nasaıl çarpıtmışlar,halkımıza küfr eden biyazıya,dalga geçen ,hor gören bi yazıya bu ANTİEMPERYALİST FORUMDA nasıl izin verilior anlamak mümkün değil..
___________SeL AkAr KuM oLuR gErİye KaLan--K________O_________N______Y____A_______
Kullanıcı küçük betizi
konya dev
Üye
Üye
 
İletiler: 39
Kayıt: Cum Mar 21, 2008 18:31

İletigönderen gokdeniz » Prş Mar 27, 2008 0:32

konya dev yazdı:
Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme" artık iyice kesinleşti.
Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önüne çıkaran, kadınların başını örttüğü, erkeklerini sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yaşadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç karı koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde floresan lamba yakan, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var.
Diğer yanda ise kız lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda yada kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızların flörtüne izin verilmesine bile göz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldırmayan, kadınlarının başını örtmediği, şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, Bati standartlarına yakın bir grup var. Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk. Onları, Batıdaki sınıflar arasında ortak bir zevk yaratan kilise müziği, dini resimler, İncil'in sinemalara bile yansımış hikayeleri gibi birleştirecek kültürel bir zemin yok. Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden çok farklı. Hatta birbirine düşmanca

adamlar bizim örfümüz<ü adetimizi,kültürümüzü nasıl sallamış,nasaıl çarpıtmışlar,halkımıza küfr eden biyazıya,dalga geçen ,hor gören bi yazıya bu ANTİEMPERYALİST FORUMDA nasıl izin verilior anlamak mümkün değil..



hasbinallah !
kardesim , aylardir yaziliyor ciziliyor ..tum turkiye basininda "iki turkiye , iki turkiye " diye ..adamlar bir sayfalik makale ile bunun ozetini cikarivermisler ..senden once yorumlayanlar gibi (nihan , celal sungur )dusunuyorum bende ..ancak bizden bir insan bu kadar iyi ozetleyebilirdi ..bizim gercegimiz bu. icimizi yaksa da , acitsa da , incitse de ..sen oyle gormeyebilirsin ..
biz anti-emperyalistiz ama kor degiliz ..yaziver neresi yanlis , aydinlanalim ...
Kullanıcı küçük betizi
gokdeniz
Üye
Üye
 
İletiler: 202
Kayıt: Pzt Kas 19, 2007 2:00

İletigönderen zfrtxt » Prş Mar 27, 2008 4:06

yazinin neresi dogru diyede sormak lazim gelir ve turkiyeyi kiyasladigi her anlamda ileri bati yazarina biraz sokaga cikmasini tavsiye edebilirim sonra hala ayni yazilari yazabilecekse ancak su soylenebilir kargaya yavrusu kuzgun gorunurmus . :lol:
Kullanıcı küçük betizi
zfrtxt
Üye
Üye
 
İletiler: 106
Kayıt: Pzt Eki 22, 2007 3:43

İletigönderen Ram » Prş Mar 27, 2008 5:13

Türkiye'nin kabuğunu çizmiş. İç bu kadar basit tanımlanamaz. Ayrıntı ister, araştırma ister, tarih ister. Görünüm böyle olsa da, öz böyle değildir. Kutuplaşma vardır, büyümüştür, lâkin bu bizim milletin saflığını-temizliğini götürecek kadar ayrışmamıştır daha. Fakat yine de, kabuk özü sıkıca sarmıştır. Kurtulmak için hem beyin, hem yürek ister...

"İnsanları öküz yapanlar ve öküzler" vs. "İnsanları koyun yapanlar vs. koyunlar" savaşmaktadır. Öküzler ve koyunlar, kendilerini bu hale getirenlerden çok, birbiriyle dalaşır. Onları bu hale getirenler ise, temelde aynı amaca hizmet ettiklerinden dolayı, birbirlerine ancak yalandan, etten-püften gerekçelerle ve mümkünse birbirlerine avantaj sağlayacak uydurma-yalan ithamlarla saldıran, gafları bilerek seçip de yapanlardır.

Bunlar aralarında çok bölmeye ayrılır. Yine kendi aralarında birbirine düşman grupçuklar çıkartanlardır.

Bu iki at toşturan, ayı oynatan takımlarına meyilli, iki ayrı grup daha vardır. Fakat, ne tam koyun, ne tam öküzlerdir. Kafası karışık olanlardır.

Hem koyun hem öküz olanlar, provakatör olanlardır. Sayısı azdır, gücü etkindir.

Koyun yahut öküz olmayıp da, herhangi birini devamlı destekleyenler, en az kral kadar kralcı olanlar da, çıkarcı ve çoğunlukla Avrupa Çiftliği'nde beslenen hayvanlardır.

Eskiden koyun yahut öküz olanlar vardır. Çoğunlukla insan olmayı başarmışlarıdır. Hatta kinleri, onları daha bir bilge yapar. Düşünürler, sorgularlar. Bunlar kanmışlardır, kinleri onları yönlendirir, güçlerini kinlerinden alırlar.

Böcekler vardır. Terörist yandaşı yahut bizzat teröristtirler. CIA hamamından türerler.

Gizli böcek yandaşları kara fatmalar vardır. Her şeye karşılardır. Böcekler hariç. Hiçbir şeye inanmazlar, böcekler hariç. Güzel koktuklarını iddia ederler, kendileri hariç... Her türlü melânet beklenebilir.

Ekmek peşinde koşanlar vardır. İnsandırlar, lâkin insan yerine koyulmazlar.

Papağan kuşları vardır. Kültür şarabından içtiklerini sanırlar. Kültürleri iki film, bir tiyatro, mümkünse bir operadan ve birkaç müzik sidisinden ibarettir. Ya çok egoisttirler, ya da çok ilgi gören fakat gerçekte ahmak olanlardır.

Hayatını yaşayan zebralar vardır. Konuşmaları ile adeta kusarlar, zebranın çizgileri gibi siyah ve beyazlardır.

Baykuşlar vardır. Her şeyi sessizce izlerler, karanlıkta ortaya çıkıp son sözü söylerler.

Aslanlar ve boğalar vardır. Birbirlerine pek aldırmazlar, teferruatta anlaşamazlar. Fakat avın birbirlerine yeteceği konusunda anlaşmışlardır. Uzun vadede dostturlar.

Ağaçkakanlar vardır. Dört dörtlüktürler. Az konuşur, öz konuşur, doğruyu söylemek için birçok yol denerler. Yanlışa karşı duruşları serttir.

Sevgi kelebekleri vardır. anlatılmaz, yaşanır, akabinde kaşınır.

Yukarıdakileri beğenmeyip kendini soyutlayanlar veyahut hiçbir yere ait olmadığını iddia eden bülbüller bile vardır.

Bir de Mustafa Kemâl vardır.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen sessiz sedasız » Cum Mar 28, 2008 15:31

Ram yazdı:Türkiye'nin kabuğunu çizmiş. İç bu kadar basit tanımlanamaz. Ayrıntı ister, araştırma ister, tarih ister. Görünüm böyle olsa da, öz böyle değildir. Kutuplaşma vardır, büyümüştür, lâkin bu bizim milletin saflığını-temizliğini götürecek kadar ayrışmamıştır daha. Fakat yine de, kabuk özü sıkıca sarmıştır. Kurtulmak için hem beyin, hem yürek ister...

dostum benim merak ettiğim bi şey var.milletin saflığı ahmaklık mertebesine ulaşmışsa,artık insanlara ulaşamıyorsan,gerçeklere gözlerini kapatmışlarsa inadına bilinçsiz bu kesimin siyasi iradelerini bu şekilde kullanmalarına daha ne kadar izin vermek doğrudur?bence çok fazla iyimsersin.çünkü gazatedeki yazıda 2.grubun(bizim) sahip olduklarından bahsederken,aslında kaybetmediğimiz, sahip olduğumuz son şeylerden bahsettiğini düşünüyorum.beyin var.yürekde var.sadece gerilim çıkmasın kutuplaşma olmasın, ortam yumuşasın diye tahammül edecek sabır bitti.zaten milletin saflığı yüzünden bu noktaya geldik ve bu durum derinleşerek devam edecektir.bana göre o senaryo akılcı bir senaryodur.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

İletigönderen konya dev » Cum Mar 28, 2008 16:18

bilinçsiz bu kesimin siyasi iradelerini bu şekilde kullanmalarına daha ne kadar izin vermek doğrudur?

bu ne demek ya,muz cumhuriyeti mi burası,yazık yazık;halka saygın olsunki ondan sevgi gör,klasik darbeci zihniyet.ee halk doğruyu göremiyor ,yanlışları belki gerektiği gibi idrak edemiyor da olabilir;iyi de be güzel kardeşim sunduğun alternatif in bir haklılığı yada gerçekliği veyahutta bi güzelliği varmı??niye insanlar gözlerini kapatıyor bide bu açıdan düşün,darbeci zihniyetten bıktığı için olabilir mesela :twisted:
___________SeL AkAr KuM oLuR gErİye KaLan--K________O_________N______Y____A_______
Kullanıcı küçük betizi
konya dev
Üye
Üye
 
İletiler: 39
Kayıt: Cum Mar 21, 2008 18:31

İletigönderen Nihan » Cum Mar 28, 2008 16:44

sessiz sedasız, konya dev bunların hepsi geçecek, az kaldı, sabredin ve orta yol üzerinde olun. Sıkıntı, fikir tartışmasıyla kalsın. Düzelmek için bozulmanın zirveye çıkması gerek. Eğer o zirvede itidalli olabilirsek ki öyle olacağına inanıyorum en az zararla atlatacağız bu badireyi. :D
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55

İletigönderen sessiz sedasız » Cum Mar 28, 2008 20:29

bak dostum.eğer benim cumhuriyetimin temel nitelikleri bağıra bağıra gelen bir tehlikenin karşısında kalmışsa,eğer benim borçlarım cumhuriyet tarihi boyunca olan borcun iki katına çıkmışsa,eğer benim temel değerlerim üç kuruşa belli bir amaç doğrultusunda ! satılmışsa, millet farkında olmadan bir çuval kömüre oyunu satıyorda düştüğü durumu ve bu duruma kim tarafından düşürüldüğünü sorgulayamayacak kadar uyuşturulduysa, bu durumu işgal istanbulunda ki mütareke basınının kopyası olan bir basın halka söylemiyorsa,halkın bişeyden haberi yoksa ve olmasının da şu şartlarda ihtimali yoksa en gülünç olanı da bir zamanlar düşünge özgürlüğü insan hakları deyimleriyle kendimizi korumaya anlatmaya çalışırken şimdi aynı deyimleri onlar tamamen karşı devrim aracı olarak kullanıyorsa artık bazı şeylerin yapılması gerekiyor demektir.çünkü biz halkın iradesi dedikçe onlar daha pervasızca saldırıyorlar.uyuşturulmuş bir halkın iradesi olmaz kardeşim.onlar karşı devrim yaparken sivil darbe yaparken ne güzel ama bizim yapmamız gereken zamanda benim safımda olan insanlar bile yapma milleti korkutacaksın diyor.bilmiyor heralde bu gidişle bir kaç yıl sonra milletin yerini ümmettin alacağını...
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

İletigönderen Ram » Cum Mar 28, 2008 21:28

sessiz sedasız, iyimser olsaydım, bu kadar kesim saymazdım. Ben gazetedeki gibi iki gruba ayırmadım. Gördüğün gibi birçok seçenek var, belkide atladıklarım vardır. Lâkin, gazetedeki iki gruptan mâlum olanının içindeyim diyorsan, şöyle bir geriye bakmanı sana tavsiye ederim. Zira bahsi geçen o grup, senin söylediğin gibi "diğer grubun birileri tarafından yönlendirilmesine ses çıkartmaktan daha farklı şeylere imza attı. Kutuplaşmayı arttırdı, bilerek yahut bilmeyerek / isteyerek yahut istemeyerek...

Misâl; ben Cumhuriyet mitinglerinin yapılmasını çok doğru buldum. Fakat amacına ulaşamadığı gibi, amacından da saptırıldı. Oradaki topluluğa koyunmuş gibi davrandılar, yanlış yönlendirdiler. Oraya gidenler, bir boşlukta oldukları için, haklı nedenlerle seslerini yükseltmek için gittiler. Ancak, kendilerini yönlendirenlerin davranışlarını-söylemlerini, iyi tahlil edemediler.

konya dev, bu siteden 6. veyahut 7. defa atılmadan, ikinci cumhuriyetçi-dinci-liboş ağızlarını bir daha kullanma.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen konya dev » Cum Mar 28, 2008 21:51

ya ram valla ben o dediğin ağızlar gibi konuşmuyorum,arkadaşın sunduğu alternatifin kötülüğünü,yanlışlığını göstermek istedim,yine azarladın,hep yanlış anlıyorsunuz,tamam ram konuşmayım ben
___________SeL AkAr KuM oLuR gErİye KaLan--K________O_________N______Y____A_______
Kullanıcı küçük betizi
konya dev
Üye
Üye
 
İletiler: 39
Kayıt: Cum Mar 21, 2008 18:31

İletigönderen sessiz sedasız » Cum Mar 28, 2008 23:43

ülkenin bu duruma gelmesinden sonra demokrasinin nimetlerinden faydalanıp her istediğini yapmaya kalkışan iktidara karşı çok fazla bir seçeneğimizin kalmadığı düşüncesi yüzünden toplumda ki kutuplaşmanın derinleşmesinin hareket sahası açısından bize faydası olabileceği kanaatindeydim ama son yazdığın cumhuriyet mitinglerindeki yönlendirme konusunda galiba haklısın.insanların hissettiği duygular ne kadar duru olursa olsun birileri tarafından bazen eksik bazen de yalnış yönlendirilebiliyorlar.bu arada kusura bakmayın arkadaşlar galiba bi tatsızlığa neden oldum.
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

İletigönderen Çetin Taş » Cmt Mar 29, 2008 10:03

Ben 1. gruba da,2.gruba da ait değilim.
Yazıyı yazan lavuktan ve ortalama Avrupalı'dan çok daha iyi şarap zevkim var ve Porto,Chateu Brien falan hikaye,Öküzgözü şahane.
Ayrıca benim entellektüel düzeyim de yine Shakespeare'i devlet başkanı,futbolun mucidi,Ortaçağda yaşamış halk kahramanı olarak bilen sıradan Avrupalı'dan daha yüksek.
Tüm Türk halkının Avrupalı her bireyden üstün olduğu temel konu ise DAMAK TADI.
Onların türlü soslarla tatlandırmaya çalıştıkları abidik kubidik yarı pişmiş et dolu yemekleri,bizim ninelerimizin mutfağına dahi giremezdi,ne ki sofralarımızı süslesin.
Yazıyı yazanın ırkçılığının da farkına vardınız umarım,adam hesapta Türkiye ve Türk halkı konusunda tespit yazısı yazıyor,KV'de ki Muro'nun ve şerefsizbaşı Öcalan'ın deyimiyle ÇÖZÜMLEME yapıyor ama bunu yaparken bile inceden inceden milletimizle dalga geçiyor,aşağılıyor.
Fakat halkımızın artık ne yazık ki temel konularda bölündüğü görüşü doğru.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x