Bunları yazanların hepside bol keseden sallamış, palavra.
Ben Said Nurs-i'nin "Özgür bir kürdistan tohumu ekiyorum" sözünü söylediğine de inanmıyorum.
Medcezir kardeşim,kendine göre haklısın çünkü KARŞI DEVRİM'in eğitim tezgahından elinden tutan biri olmadan geçince Said-i Nursi'yi büyük bir din adamı,Adnan Menderes'i demokrasi savaşçısı,türbanı da dini kıyafet olarak bilmek son derece doğaldır.
Ama memleketin başına ne gelmişse bu Şeyhlerden,şıhlardan,dervişlerden gelmiştir.Bu da Atatürk Devrimi pratiği sırasında defalarca ispatlanmıştır.
Aşağıya onun yandaşlarının "Muhteşem eser"olarak niteledikleri ve kutsal bir kitap olarak gördükleri Risale-i Nur isimli >bazı bölümleri altlarında manaları ile birlikte veriyorum.
1 Üstadımın kendisi söylüyor ki: Ben, sekiz dokuz yaşındayken bütün nahiyemizde, ahali Nakşi tarikatında ve oraca meşhur Gavsi Hizan namıyla bir zattan istimdat ederken. Ben akrabama ve umum ahaliye muhalif olarak: Ya Gavsi Geylani derdim. Çocukluk itibarıyla elimden bir ceviz gibi ehemmiyetsiz birşey kaybolsa. Ya şeyh! Sana bir Fatiha. Sen benim bu şeyimi buldur. Acibdir ve yemin ve yemin ediyorum bin defa böyle. Hz. Şeyh himmet ve duasıyla imdadıma yetişmiştir. (Risalei Nur Kulliyatı-Sikkei Tasdikül Gaybi Kitabı- Sayfa: 118-Doğuş Ltd Şti Matbaası-Ankara- 1959 tarihli baskı.)
- Saidi Nursi, bu sözleriyle Gavsi Geylaninin Gavsi Hizana üstünlüğünü belirtmek için ondan istimdatta (yardım isteme) bulunduğunu dile getiriyor. Oysa ölülerden yardım istemek, onları yardımına çağırmak apaçık şirk amelidir.
2 Hz. Şeyhin vefatından sonra hayatta oldukları gibi tasarrufa ehli velayetçe kabul edilen üç evliyayı azimenin en büyüğü o hz. Gavsi Geylanidir.
.... Fırkasıyla badel memat (ölümden sonra) dua ve himmetiyle müridlerinin arkasında, önünde bulunmasıyla. Böyle bir harika kerameti acibe ile meşhur bir zat. Elbette böyle bir zamanda kıymettar bir hizmeti Kuraniyeyi bir müridinin vasıtasıyla olunacağını onun görmesi ve göstermesi onun şenindendir. (Adı Geçen Eser s: 119)
- Saidi Nursi, bu sözleriyle şeyhlerin vefatından sonra hayatta oldukları gibi tasarruf hakkına sahib olduğunu ifade etmek istemiştir. Şeyhlerin öldükten sonra müridlerinin önünde ve arkasında bulunduğu iddia ederek kendisinin Geylaninin bir müridi olduğunu belirtmek istemiştir.
3 Hz. Şeyhin himmet ve irşadıyla eski Said yeni Saide inkilab etmiştir. (Adı Geçen Eser s: 120
- Said Nursi bu sözleriyle kendisinden yüzyıllarca önce yaşamış bir kimsenin kendisine irşad edebildiğini dile getirmiştir. Bu sözleriyle hem şeyhten medet umması, hem de ölülerin dirilere fayda vereceği inancına sahib olduklarını ileri sürmüştür.
4 Ehli tarikat ve hakikatça tam bir iltifatla kabul edilmiş bir esas var ki... Tarikati Hakta suluk eden bir insan nefsi emaresinin enaniyetini ve serkeşliğini kırmak için lazım gelir ki, nazarını nefsinden kaldırıp, şeyhine nazar ede ede ta fenafişşeyh hükmüne gelir. Ben dediğinde şeyhinin hissiyatıyla konuşur ve hakeza ta fena firrasul, fenafillaha kadar gider. Mesela nasıl ki sıdık bir hizmetkar efendisinin hissiyatıyla kendi kendisinin efendisiymiş gibi konuşur ki ben böyle istiyorum der.
....Zatı Ahmediyenin (a.s)varisliğiyle hakikatı Muhammediyesinin de (a.s) kendisini gördüğü gibi fenayı mutlak ile Cenabı Hakkın tecelliyi zatisine mazhariyet noktasında kendisine o sözleri söylemiş. Onun gibi olmayan e o makama yetişmeyen onu söyleyemez, söylese mesuldür.
- Said Nursi herkesin nefsinden kurtulup şeyhine motamot uya uya şeyhte yokolmanın, rasule uya uya onda yok olmanın ve Allaha uya uya onda yok olup ben dediğinde Allahın emri gibi itaat edilmenin lazım geldiğini söylemek istiyor adeta... Daha açıkçası; ben dediğinde, o demiyor, (haşa) Allah (c.c) diyor... Bu ise vahdeti vücud akidesinin bir parçası olan fena (yokolma) akidesi yani; fena fi ihvan (ihvanda yok olma), fena fişşeyh (şeyhte yok olma), fenafirrasul (rasulde yok olma) ve fenafillah (-Haşa- Allahta yok olma) akidesidir.
Bu sapık akideye göre fenafirrasul olan Allah (c.c)ın rasulüdür. FenaFillah olan ise hakta yok olduğundan Allah (c.c)ın yeryüzündeki gölgesidir. Allah adına konuşur.
Onun gibi olmayan o sözü söyleyemez, söylese mesuldür diyerek, bir kimseyi (haşa) Allah (c.c) makamına çıkarıyor...
5 O futuluh gaybın tefeulunde en evvel şu fırka çıktı. (Adı Geçen Eser s: 110
- Nurcular bir kitabın rastgele açılıp yorumlanmasına tefeul diyorlar... Tıpkı fala bakmak gibi.
6 Bu hizmette yani ehli imanı dalaleti mutlakadan kurtarmaya lüzum olsa dünyevi hayatı gibi uhrevi hayatımı da feda etmeyi bir saadet bilirim. Binlerce dost ve kardeşlerim cennete gitmeleri için cehennemi kabul ederim. (Adı Geçen Eser s: 10)
- Said Nursi burada bir ehli imandan bahsediyor, fakat onları dalaleti mutlaka (mutlak sapık kimseler) olarak isimlendiriyor. Bu ne tezattır? Bir kimse hem ehli iman, hem dalaleti mutlaka nasıl olur? Üstelik Said Nursi onları kurtarmak için dünyasını ve ahiretini feda etmeyi göze alıyor. Üstelik cehenneme girme, cehenneme razı olma pahasına... Cehenneme razı olan bir kimsenin hiç, iman ehli olduğu söylenebilir mi? Buna göre madem Said Nursi kabul ediyor, nurcuların hepsi kurtulsa bile Said Nursi bu sözleriyle cehennemden kurtulmayacak, imanı olmayan bir kafirdir. Kafire tazim ve istiğfar da küfürdür.
7 Hatta o dava o derece tehlikeye düşmüş ki bir ehli keşfin müşahedesile, bir yerde ecel elinden terhis tezkeresini alan kırk adamdan bir adam kazanabilmiş, otuz dokuzu kaybetmiş. (Adı Geçen Eser s: 157)
- Saidi Nursinin burada ehli keşf diye kastettiği kimseler; kabirlere girerek ölünün müslüman mı kafir mi öldüğünü bildiğini söyleyen kimselerdir. Saidi Nursi bu sözleri söylemekle kendisinin ehli keşf olduğunu dile getirmek istiyor. Bu özelliği sebebiyle gaibten haber veren bir kimse vasfını kendinde görüyor.
8 1358de Karadağın başına çıkıyordum. İnsanların hususan müslümanların bu silsilece devam eden hakikatleri ne vakit başladı, ne vakte kadar sürecek hatıra geldi. Birden vel asr ayeti karşıma çıktı.
Haşiyesinde:
1500 yıllarında mücahedenin sonlarına gelineceği...
1506 yıllarında Galibane mücadelenin tarihine.
1545 yıllarında Mağlubane mücadele tarihine.
1561 yıllarında mücadelenin ne zamana kadar devamına işaret eder. (Adı Geçen Eser s: 46)
- Saidi Nursi Cebir hesabıyla kıyametin vaktini haber verecek vasıfta kendini görmüştür. Yani; kıyametin 1561de kopacağını söylemiştir.
9 Tam adaletini gördüğümüz mahkeme heyetine çok selam ve dualar ederiz. (Adı Geçen Eser s: 160
- Allah (c.c), Nisa: 60 ayetinde tağuta muhakeme olanların küfre girdiklerini haber vermiştir. Saidi Nursi ise tağuti bir mahkemeyi adalet mahkemesi olarak görüyor ve böylece Allah (c.c)ın gerçek adaletini inkar etmiş oluyor. Zira gerçek adalet, Allah ve rasulünün hükmüyle hükmetmektir. Saidi Nursi ise; Allah (c.c) ve rasulünün hükmüyle hükmetmeyen bir mahkemeyi adaletli olarak vasıflandırmıştır.
10 Risalei Nur sair telifat gibi ulum ve funun ve başka kitaplardan alınmamış. Telif olunduğu zaman hiçbir vakit kitab müellifin yanında bulunmuyordu. (Adı Geçen Eser s: 80)
- İşte bu ifade, insanları Risalei Nurun gaybi yazıldığına inandırmak için uydurulan bir safsatadır. Zira sanki müellefin yanında o anda hiçbir kitabın bulunmaması bu risalelerin gaybiliğini gösteriyor...
11 Müellefin pek az bir zamanda tahsilden tedrise geçmesi üç ayda bir kış içinde 15 senede medresece okunan 100 kitaptan daha fazla okuduğu kaydediliyor. (Adı Geçen Eser s: 65)
- Bu sözlerle Saidi Nursinin yüceltilmesi amacı güdülmüştür.
12 Ben kendi kanaatımı yazdım. Kanaata itiraz edilmez. (Adı Geçen Eser s: 76)
- Said Nursi, delilsiz olarak kendi kanaatlarını yazmış ve onun kanaatlarına kesinlikle itiraz edilemezmiş... Oysa itiraz kanaatlara olur..
13 O eser onun hüneri olamaz. O, doğrudan doğruya Kuranı Kerimin bu zamanda bir nevi mucizesi manevisi olarak Rahmeti ilahi tarafından ihsan edilmiştir. Bu eserlerin onun ilmi, fikri ve zekasının eseri olmadığına delil, Risalei Nurda öyle parçalar var ki bazı altı, bazı iki, bazı bir saatte, bazı on dadikada yazılan risaleler var. Ben yemin ederim eski Saidin kuvveti hafızasında beraber olmak şartıyla o on dakika işi on saatte fikrimle yapamıyorum. O bir saatlik Risalei fikrimle iki gün istidadımla yapamıyorum. Hakeza demek biz müfsil olduğumuz halde gayet zengin bir mücevherat dükkanının delalı hizmetçisi olmuşusuz. (Adı Geçen Eser s: 50
- Bu ifadelerden anlaşılan şu ki; Risalei Nur Said Nursinin hüneri değilmiş. O, Kuranın bu zamana bakan bir çeşit mucizesiymiş. Allah (c.c) tarafından ihsan edilmiştir. Çünkü bu eserler onun fikri ve zekasının eseri değilmiş. Aslında mantığında ve zekasında iflas etmişken zengin bir kuyumcu dükkanının güzel bir hizmetkarlığını yapıyormuş.
Medcezir kardeşim.Benim uzmanlık alanım olan konulardan biri olduğu için ve bir süredir de bu tartışmayı takip ettiğim için konuya bayağı bir hakimim(tevazuya gerek yok).Bak Said-i Kürdi ile ilgili toparlayabildiğim bazı alıntılar,yazılar,sözler aşağıdadır.
Alıntı 1:
"Bediüzzaman, çağında nadir görülen şahsiyet (veya benzeri olmayan Zat) anlamına geliyor. Yüzbinlerce Türkiyeliyi ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten kendisi zamanın bir harikası ve aynı zamanda dindar bir Kürt yurtseveridir.
..
Şafiî mezhebinden bir Kürttür
Kendisinin esas gayesi, bir Kürt devleti kurmaktı. Nitekim yaşamı boyunca bu amacını gerçekleştirmek için çeşitli etkinlik göstermiştir. Örneğin bağımsız bir Kürt devletinin kurulması amacıyla Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer aldığı iddia edilmektedir.
..
Zamanın Padişahına Said imzası altında yazdığı ve esası kürtçe öğretim yapacak olan okullar açmaya dayanan dilekçeyi sunmuştur.
Kaynak:Ümit Yazıcıoğlu'nun Yüksekova Haber(Kürtçü-PKK destekçisi web sitesi)'de ki 5 Mart 2006 tarihli yazısının bazı bölümleri.
Alıntı 2:
Ölmüş gitmiş, dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadisi Şerifin ihbariyle Kurana zararlı bir adam çıkacak demiştim. Sonra Mustafa Kemalin o adam olduğunu zaman gösterdi.
Kaynak:(Emirdağ Lahikası, I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reisi Cumhura ve bu makama gönderilen istida)-kendi kitabı-
Alıntı 3:
Sait, Kürt cemaatından, şafii mezhepli, nakşi tarikatlı, okur fakat yazmaz, imla bilmez, seksen sene içinde yaşadığı millet olan Türkün lisanına hakkıyla vakıf olamamış, felaketten felakete sürüklenmiş, bir hapishaneden diğerine sürülmüş ve bugün seksen yaşını geçmiş ihtiyar bir adamdır.
Sait, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbula gelmiş ve büyük bir cüretle Cuma selamlığında Padişaha cemiyetin Sait imzası altında yazdığı ve esası kürtçe tedrisat yapacak mektepler açmaya dayanan arizayı takdim etti. Memleketin ve milleti islamiyenin ittihadını bozmak gayesine matuf olan bu hareketi canianesinden dolayı haklı olarak tımarhaneyi boyladı.
Damarında bir damla Türk kanı olan her Müslümana, bu adamın Mason ve Komünist kadar tehlikeli olduğunu ehemmiyetle hatırlatırım.
Kaynak:Kürt Said'in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı,Mustafa Sabri(dönemin Osmanlı Şeyhülislamlarından)
Alıntı 4:
Burada pek çok sözünü parantezler içinde alıntıladığım Said-i Nursi >ni de yazarak belirteceğim.
Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i ilahiye ve Hakaik-i İslamiye dairesinde mahkemeler aзmazsa maddi ve manevi kıyametler başlarına kopacak, anarşistlere, yecüc mecüclere teslimi silah edilecektir. (Said-i Nursi Hutbe-i Şamiye)
Atatürk idaresi hadislerde gösterilmiş bulunan dehşetli ahirzamandır. Dinsizlik, kanunsuzluk, ifsat komitelerinin faaliyet yıllarıdır. (Said-i Nursi, Sözler,1957, Sayfa:143)
Türkiyenin siyasi rejimi Nur saadetini söndürmeye çalışmaktadır. Kemalistler seviyesiz, anarşist kimselerdir. (Said-i Nursi, Münazarat Sayfa: 17)
Müslümanlara Kuran dışında bir Anayasa lazım değildir. 1347(Hicri) tarihinde felsefenin tahakkümü ile bu dindar millet ehemmiyetli tahavvüllere düçar kılınmış ve anayasadan devletinin dininin İslam dini olduğu yolundaki hükmü kaldırılmıştır. Kuran, Cumhuriyet Anayasası gibi birkaç kişinin iradesi değil ilahi bir iradenin sonucudur. (Said-i Nursi, Zьlfikar-ı Mьcizat-ı İslamiye ve Kuraniye, Sayfa:191-193)
Kuran kadına üçte bir hisse vermektedir; medeniyetin kadına erkek kadar hisse vermesi ahlaksızlıktır. (Said-i Nursi, Zülfikar 1945, sayfa 38,39)
İslam Devleti için tek milliyet İslam milliyetidir. İslam devleti sonunda bütün dünyayı hakimiyeti altına alacak ve İslam yapacaktır. Bu dünya milleti hayatı maneviyeye dayanacaktır. Bu İslam Devleti de hamiyeti İslamiye ve milliye altında İttihad-ı Muhammedi davasında olan Şeyh-i Risalei Nur sayesinde kurulacaktır. (Said-i Nursi, Münazarat, Sayfa: 90-100)
Türkiye genel olarak ezan-ı Muhammedinin yasak edildiği, bidadların zorla topluma kabul ettirildiği bir dönem yaşamıştır. Devrim kanunları muvakkattır ve hıristiyan kanunlarıdır. (Said-i Nursi, Tiryak, Sayfa: 65)
İslam Dininde inkılap yapmak, şeriat aleyhtarlığı yapmak olduğu için, İslamiyetin Desatirine aykırı, devrimler de İslamiyete aykırıdır. (Said-i Nursi, Mektubat, Sayfa: 403)
Çok kadın ile evlenmek İslami olduğu iÇin caiz ve şarttır. (Said-i Nursi, Hanımlar Rehberi, Sayfa: 57).
Risale-i Nur öyle değerli bir kitaptır ki, Kuranın onda yansıyan nurlarına hizmet etmek, askerlikten ve kutsal savaştan bile üstündür. Benim elimde fırsat ve param olsa, Risale-i Nur hizmetinde olan değerli kardeşlerimi askerlikten kurtarmak için, bin lira karşılığında bile olsa bedeli öder ve kurtarırım onları
(Lem'alar Risalesi)
Alıntı 5:
"Saidi Kürdinin, Ey Asuriler ve Ciyaniler, cihangirlik zamanında peşidar kahraman kahraman askerleri olan Kürtler, beş yüz senedir yattınız, yeter artık uyanınız, sabahtır şeklindeki çağrısı, bugün Kürt halkı tarafından yerine getiriliyor. Ve onun tabiriyle, Kürt halkı artık gafletten uyanıyor.
Saidi Kürdi, Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün şeklindeki vasiyetini şimdilik şehitlerin kanında açan kırmızı bir gül destesini ithaf etmekle yerine getiriyor, o büyük ruhun hoşnut olmasını niyaz ediyoruz
Kaynak:Vural Savaş'ın Militan Demokrasi kitabı
Alıntı 6:
Yiğit Kürt halkı 70 yıldır faaliyet gцsteren Deccal rejimine karşı varını yoğunu ortaya koyarak mücadele ediyor. Bu uğurda İzzet Beyleri, Hacı Musaları, Şeyh Saidleri, Seyyid Rızaları, Said Nursileri şehit verdi. Ve bugün, Said Nursinin rüyasını gördüğü, uğrunda şehitler vererek, kan ve can vererek yılmadan mücadele ediyor. Birleşik İslam Devleti iзin Kьrdistanı kurmaya kararlı, inatçı, inançlı."
Kaynak:Ergün Poyraz'ın Fettullah'ın Gerçek Yüzü isimli kitabında Taraf dergisi(İBDA-C terör örgütü dergisi)'nden alıntıladıkları.
Alıntı 7:
"Müslüman Kürt halkının mücadelesi, Anadolu merkezli Bağımsız Birleşik İslam Devletinin yapı taşıdır.
Kumandan Mirzabeyoğlu dedi ki: Gayet açık olarak söylüyorum. Bugün İBDA, Said Nursi Hazretlerinin rüyasını gördüğü bir temsil planındadır
(Aktaran: Ergün Poyraz, Fethullahın Gerçek Yüzü)
Daha çok var.Devam ederiz.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.