Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Gökhan DEDE » Cmt Eyl 12, 2009 14:58

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]
Yaşar Nuri Öztürk
'Önsöz' ile 'Sonsöz'ü mutlaka okuyun!
08.09.2009 17:10:01

"ARAPÇILIĞA Karşı Akılcılığın Öncüsü İMAMI ÂZAM EBU HANÎFE (Esas Fikirleri Gölgelenen Önder)" adlı eserimiz, tarihimizin en mübarek günlerinden biri olan 30 Ağustos'ta vitrinlere çıktı ve yaratması beklenen sarsıntı birkaç gün içinde başladı.
Öncekilerden farklı olarak bu eserin yarattığı sarsıntı, daha çok üst düzey ilim ve kültür çevrelerinde görülüyor. Sarsıntının nasıl ifade edildiğini, boyutlarını ileriki günlerde bu köşede yakından izleyeceğiz. Ancak başlangıç olarak bir tanesini hemen aktarmayı anlamlı bulmaktayım.
5 Eylül günü yani kitabın vitrinlere çıkışından 6 gün sonra, devlet, siyaset ve kültür hayatımızın önemli simalarından İlhan Kesici aradı. Kitabı hiç kesintisiz okuyup bitirdiğini ve "gerçekten sarsıldığını" söyleyerek başlayan bir konuşmayla duygu ve düşüncelerini anlattı. Şimdilik birkaç cümlesini vereceğim:
"Eser işte böyle bir şey olmalı. Ben, kitapla eser arasındaki farkı şimdi gördüm. Bu eserde, ihtilal sayılacak tezler var. Bizi gerçekten sarstın, tarihi ve kendimizi yeniden düşünmeye ittin; Allah senden razı olsun! Umarım beklenen aydınlanma, silkinme ve yapılanma bu kez mümkün olur."
İmamı Âzam kitabı, öyle sıradan bir monografi değildir; İslam düşünce ve siyaset tarihinin üstü örtülmüş ama esası bakımından en hayati bölgelerinin gün ışığına çıkarıldığı devrim bir çalışmadır.
Hakka saygı ve bir vicdan borcu olarak söylemek zorundayım ki, bu eser, İslam ümmetine söylenmiş ve dinleştirilmiş yalanları deşifre eden ihtilal bir çalışmadır. Bir ilim ve fikir adamının geneliyle otuz yıllık, özel olarak da on yıllık gayretinin ortaya çıkardığı 550 sayfalık bir "dönüm noktası kitap"tır.
İmamı Âzam kitabı, halkımızın okumaya karşı ilgisinin zayıflığı da dikkate alınarak, biri ÖNSÖZ (tam adıyla, Önsöz veya Bu Kitabın Özeti), diğeri de SONSÖZ (tam adıyla, Sonsöz veya Bu Kitabın Gösterdikleri) başlığını taşıyan iki kısa bölümle özetlenmiştir. Toplamda otuz küsur sayfa tutan bu iki bölüm okunduğunda eserin mahiyeti ve misyonu ana hatlarıyla fark edilebilecektir.
Gerçeği arayan ve İslam tarihinin kırılma noktalarını merak eden herkese hiç değilse bu iki bölümü okumalarını, bir iman ve insanlık borcu olarak tavsiye etmek istiyorum.

YALANA TESLİM OLMA SÜRECİNİ BİTİRMELİYİZ

İlgilenenler, kitabın sadece ÖNSÖZ ve SONSÖZ bölümlerini okuduklarında bile şunu son derece açık şekilde göreceklerdir: "İmamı Âzam'ın gerçek şahsiyeti, dehası, düşünceleri ve mücadelesi ortaya konduğunda İslam tarihinin kırılma noktaları fark edileceği gibi, bugünkü Müslüman dünyanın bunalım ve perişanlığına yol açan problemlerin reçetelerine giden yol da fark edilecektir.
İmamı Âzam'ın, gölgelenen veya saklanan düşünceleri ve mücadelesi tanınmadıkça Müslümanların selametine çıkacak yolun keşfedilmesini mümkün görenlerden değiliz."
Eser okunduğunda görülecektir ki, İslam ümmeti (o arada Türk milleti) dehşet verici yalanlara teslim edilmiş, tarihi tersine okuması dinleştirilmiş, aklı ve idraki prangalanmış ve bütün bunları irdelemesi dindışılık olarak damgalanmış bir camiadır. Böyle bir camianın insanlık kervanında öne geçmesi, mutlu ve özgür olması söz konusu edilemez.
Böyle bir camianın, Kur'an müminlerine yaraşır biçimde "varolması" için bir ba'sü ba'del mevte (ölüm sonrası dirilişe) ihtiyacı vardır.
İmamı Âzam'ın, yalanlardan, baskılardan, hurafelerden oluşan prangaları kırabilmiş özgür çalışmalarla gerçekte olduğu gibi tanıtılması, kurtuluşa giden dirilişi yaratacak bir numaralı değerdir diye düşünmekteyim.
İmamı Âzam kitabında, tarihin ve insanlığın önüne konan üç hayati tez vardır. Bu üç tez, yarınki yazımızda ele alınacaktır.

Yaşar Nuri ÖZTÜRK

Not: Konu ile ilgili izlenceye aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
teke-tek-10-eylul-2009-yasar-nuri-ozturk-t22325.html
Paylaşımı için Türk-Kan'a teşekkürlerimi sunarım.
En son Gökhan DEDE tarafından Çrş Eyl 16, 2009 10:50 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Mustafa Recep » Cmt Eyl 12, 2009 15:57

eseri gerçekten merak ettim ilk fırsatta okuyacağım,

Yaşar Nuri'ye bizleri aydınlattığı için selamlar, saygılar...
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Gökhan DEDE » Pzr Eyl 13, 2009 2:07

Kitap ile ilgili açıklamaları bu başlık altından iletmeye devam edeceğim.
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Mustafa Recep » Pzr Eyl 13, 2009 12:21

İmamı Âzam kitabının ana tezeleri (1)

09.09.2009
"ARAPÇILIĞA Karşı Akılcılığın Öncüsü İMAMI ÂZAM" kitabının tarihe ve insanlık toplumuna hitap eden üç ana tezi vardır:
1. İmamı Âzam, gerçek fikirleri ve kişiliğiyle tanıtılmamış, esas fikirleri gölgelenmiştir.
2. Kurucu imamı İmamı Âzam sayılan Ehlisünnet mezhebinin inanç manifestosunun (akaidinin) önemli bir kısmı İmamı Âzam'ın, hayatı pahasına savunduğu fikirlere tamamen aykırıdır.
3. İmamı Âzam'ın İslam siyaset ve düşünce tarihinde ilk kez ifade ve temsil ettiği ama hayata geçiremediği birçok düşünce, ondan bin yüz küsur yıl sonra, Mustafa Kemal Atatürk tarafından hayata geçirilmiştir.
Bizim inancımız ve iddiamız odur ki, bu tezler, uzun yıllar süren çalışmalarımızla tarafımızdan belgeleri tek tek gösterilmek suretiyle ispatlanmıştır.
Tezlerin birer cümlelik ifadelerinden de anlaşılacağı gibi, İmamı Âzam adlı eser, genelde İslam dünyasına, özel olarak da Türkiye'ye uyanış ve aydınlanma mesajları vermekte, din eksenli kırılma noktalarını göstererek hayati önemde çıkış reçetelerinin ipuçlarına dikkat çekmektedir.
Bu tezleri biraz açalım:
İmamı Âzam gerçek fikirleri ve kişiliğiyle tanıtılmamıştır:
Geleneksel söylem, "İmamı Âzam"ın esas düşüncelerine ve özellikle tarih yaratmış eylemlerine tek kelimeyle temas etmemektedir. Bu söylemin öncüleri, İmamı Âzam konusunda tam bir karartma yapmaktadır. Onların anlattığı İmamı Âzam, doğup büyümüş, okuyup yetişmiş, çalışıp kazanmış, okutmuş, öğretmiş, kuşsütü kuru üzüm beslenerek eller üstünde yaşamış, çağdaşlarının övgülerini almış ve nihayet, her fani gibi ölüp gitmiş bir "fakih" portresi taşıyor. Oysaki durum hiç de öyle değildir.
Geleneksel yazarların bugüne kadar yazdıklarında İmamı Âzam'ın çilelerinden, hapishanelerde uğradığı işkencelerden, yıllarca kırbaç altında inletilmesinden, en yakın meslektaşları tarafından sırf iktidar sahiplerine yaranmak için zındık ve kâfir ilan edilmesinden, yetmiş yaşında olduğu bir zamanda zehirletilip şehit edilmesinden tek kelimeyle bahis açılmamaktadır.
İmamı Âzam; kanın, dehşetin, zulmün, acıların ve işkencelerin berzahları içinde yaşamış bir fikir ve devrim önderidir. Bir önderi, kanıyla ödediği bir faturanın arkasındaki fikir ve imana temas etmeden anlatmak mümkün müdür, mümkünse insani ve vicdani midir? Daha da önemlisi, inandırıcı mıdır?
İmamı Âzam'la ilgili gölgeleme ve karartma operasyonu yüzünden İmamı Âzam'ın çilesini çektiği idealler, tarihe bıraktığı ölümsüz mesajlar gün ışığına çıkamamakta, yok olup gitmektedir.
İmamı Âzam, İslam dünyasının Sokrates'idir.
Sokrates, Atina putperestlerinin içirdiği zehirle hayata veda etmişti; İmamı Âzam ise Arap-Abbasi saltanatının başındaki zorbaların içirdiği zehirle öldürüldü. Bu bakımdan iki anıt ismin kaderi aynıdır. Fark şurada:
Batı, Sokrates'i yaşatılması gerektiği şekilde yaşatıyor; Müslüman Doğu ise İmamı Âzam'ı yaşatılması gereken şekilde yaşatmıyor, yüceltme adı altında her gün öldürüyor.
Bizim çalışmamız; İmamı Âzam'ı şehit eden, sonra da onun esas fikirlerinin üstünü örten eski ve yeni saltanat dinciliklerinin tasallutlarını, hiç tevil etmeden insanlığa tanıtmaktadır.
Böyle bir görevi yerine getirmiş olmayı, Müslüman olmanın iman borcunu ödemek ve
insan olmanın onur burcuna yükselmek olarak görmekteyim.
İmamı Âzam kitabını, Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programının yarın akşamki yayınında ele alacağız.


HYP Genel Başkanı Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

İmamı Âzam kitabının ana tezleri - 2

İletigönderen Gökhan DEDE » Çrş Eyl 16, 2009 9:31

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]

Yaşar Nuri Öztürk
İmamı Âzam kitabının ana tezleri (2)
10.09.2009 17:25:39

TEZLERDEN ilkini dün anlatmıştık. İkinci ve üçüncüsünün küçük bir özetini de bugün verelim:
Kurucu imamı, İmamı Âzam sayılan Ehlisünnet mezhebinin inanç manifestosunun (akaidinin) büyük bir kısmı İmamı Âzam'ın, hayatı pahasına savunduğu fikirlere tamamen aykırıdır.
Bu tezle neyin ifade edilmek istendiğini, yarınki "İnanç Sayfası" yazımızda göreceksiniz.

Şimdi, üçüncü ana teze bakalım:
İmamı Âzam'ın İslam siyaset ve düşünce tarihinde ilk kez ifade ve temsil ettiği ama hayata geçiremediği birçok düşünce, ondan bin yüz küsur yıl sonra, Mustafa Kemal Atatürk tarafından hayata geçirilmiştir.
Cumhuriyet devrimini yaratan irade, yobazlığın, örtülü putçuluğun, din üzerinden hıyanetin, Allah ile aldatmanın müstahak olduğu muameleyi yerine getirirken, farkında olmadan yaratıcı mazlum dahi İmamı Âzam'ın (ve Kadı Abdülcebbâr, Debûsî, Tûfî ve benzerlerinin) hasretine cevap getirmiştir.
İmamı Âzam ve Cumhuriyeti kuran iradede temel düşman zulüm, imanın temel belirişi ve temel ibadet, zulümle mücadeledir. Zulüm ana başlığı altına şirkin her türünü (riyakârlık, insan putlaştırma, ecdatperestlik) sokmak zorundayız. İmamı Âzam ve Cumhuriyeti kuran irade (özellikle Atatürk) bu zulüm türlerinin tümüne karşı mücadele vermiştir.
İkisi de, ibadetleri imandan bir parça görmeyen anlayışlarını, zulme karşı mücadelede kırmaktalar. Zulme karşı mücadelesi olmayan bir imanı sağlam iman saymamaktalar. İkisi de "onur ve istiklal mücadelesi bitinceye kadar seccadeyi dürme"nin gerektiğine inanmaktadır.
Bu noktada, Türk Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet devrimlerinin öncüsü ve baş mimarı olan Atatürk'ün, İmamı Âzam'la adeta "iman ikizi" olduklarını görmekteyiz. Atatürk'ün, İmamı Âzam'dan âdeta miras gibi alıp benimsediği "zulme karşı mücadele" zihniyeti onu, Hz. Peygamber'in temel özelliğinin "esaret tanımama" ve temel mucizesinin de Bedir Savaşı olduğu fikrine götürmüştür.
Mustafa Kemal Atatürk, Hz. Muhammed'i bu Kur'ansal niteliğiyle anlayan ve onun davasını vukufla takip eden Müslüman liderlerden biridir. Hz. Muhammed'i "esaret tanımamanın sembolü" olarak gören Atatürk, o muazzez Peygamber'in en büyük mucizesinin "Bedir Savaşı" olduğunu söyleyerek de Hz. Muhammed'le ilgili eşi az görülmüş bir idrak ve anlayış ortaya koymuştur. İslam Peygamberi'yle ilgili tespitinde şöyle diyor Atatürk:
"Onun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, Bedir destanını okusunlar. Hz. Muhammed'in bir avuç imanlı Müslümanla kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fâni insanların kârı değildir. Hz. Muhammed'in peygamberliğinin en kuvvetli delili Bedir Savaşı'dır."
Mustafa Kemal'in bu din-iman ve Peygamber anlayışı tam bir İmamı Âzam idraki sergilemektedir.
Zulme karşı çıkışın Bedir Savaşı ile irtibatlandırılması da İmamı Âzam kaynaklıdır.
Hz. Ali evladından Zeyd bin Zeynelâbidîn, Hicrî 121 yılında, Emevî halifesi Hişam bin Abdülmelik'e karşı ayaklandığında, İmamı Âzam onun bu zalim yönetime isyanını Hz. Muhammed'in Bedir Savaşı'na benzetmiş ve o idrakle desteklemiştir.

Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

İmamı Âzam'a sonradan yamatılan fikirler

İletigönderen Gökhan DEDE » Çrş Eyl 16, 2009 13:01

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]

Yaşar Nuri Öztürk
İmamı Âzam'a sonradan yamatılan fikirler
11.09.2009 17:18:23

GÜNDEME oturan "İmamı Âzam" adlı eserimizin temel tezlerinden ikincisi şudur:
Kurucu imamı, İmamı Âzam sayılan Ehlisünnet mezhebinin inanç manifestosunun (akaidinin) önemli kabullerinin bir kısmı İmamı Âzam'ın, hayatı pahasına savunduğu fikirlere tamamen aykırıdır.
İmamı Âzam'a "Ehlisünnet'in inancı" diye sonradan yamatılan, esası bakımından ise İmamı Âzam'ın hayatı pahasına aksini savunduğu fikirlerin en önemlileri şunlardır:
1. Sahabenin tümünün udûl (günahsız ve yanılmaz) olduğu iddiası:
İslam'ın tevhit inancı, Peygamberler dışında hiçbir insana, "udûl" sözcüğünün taşıdığı anlamların hiçbirini yüklemez. Böyle bir iddia ve inancı şirk görür. Masumiyet anlamında bir udûllük ise, eğer Kur'an'dan bakarsak, peygamberler için bile söz konusu edilemez. Kur'an'ın peygamberler için öngördüğü udûllük, onların peygamberlik görevi açısından Allah'ın korumasında oldukları, insani açıdan ise sürçmelerinin Cenabı Hak tarafından vahiy aracılığıyla düzeltildiği merkezindedir.
İmamı Âzam'ın, sahabeyi, hem de tümünü udûl saydığı yolundaki iddia bu mazlum imama yapılabilecek iftiraların en büyüklerinden biridir. Bu iftira, Büyük İmam'a hem Şia'nın aşırı grupları tarafından hem de Ehlisünnet'in Emevicileri tarafından atılmıştır.
Sözün özü şu: Şiiler diyor ki: "Muaviye ve benzeri zalimleri udûl saymayın; bu çok hayırlı olur, ama bizim tensip ettiğimiz sahabilerin tümünü udûl sayın."
Ehlisünnet perdesi altında Emevicilik yapan zihniyet diyor ki: "Peygamber evladını katleden, hilafeti hanedan saltanatına çeviren, Hz. Ali'ye İslam mabedinden yıllarca lanet okutup cemaate amin dedirten Muaviye ve benzerleri de dahil bütün sahabeyi udûl yani masum sayın."
İmamı Âzam ise şöyle düşünüyor:
"Peygamber dışında hiç kimse udûl değildir. Hiç kimse eleştiri üstü olamaz. Sahabe içinde en büyük saygıyı duyduğum, hakları için canımı verdiğim Ali bile tartışma üstü tutulamaz, tutulursa bu şirk olur."
İşte bu noktada tel kopuyor ve Ehlibeyt için başını vermiş İmamı Âzam, Şii taassup tarafından insafsızca lanetleniyor. Ehlisünnet'in bazı Emevicileri ise İmamı Âzam'ı kendi yanlarında göstermek için onun eserine, ona ait olmayan fikirleri sokarak onu kendi zihniyetlerine âlet ediyorlar.
2. İlham ve keramet meselesi:
Bugünkü Ehlisünnet inancındaki keramet ve ilham anlayışı İmamı Âzam'ın inancına ve hayatı pahasına savunduğu düşüncelere tamamen aykırıdır. Ehlisünnet geleneğinin Kur'an'a aykırı bu keramet anlayışı, belli ki, "sonraki zamanların uyarlamaları" çerçevesinde İmamı Âzam'a yamatılmıştır.
Gerçek şu ki, keramet, İslam tarihi boyunca, vahyin ve aklın verilerini dışlamanın din maskesi giydirilmiş kavramı olarak kullanılmıştır. Bunu ilk fark edip eleştirenlerden biri de İmamı Âzam'dır.
İmamı Âzam, başkalarını bağlayan kanıt anlamında evliya kerameti diye bir değere inanmamaktadır. İmamı Âzam'a nispet edilen el-Fıkhu'l-Ekber'deki bunun aksini ifade eden cümlelerin esere sonradan yamatıldığı ispatlanmış bulunuyor. Bir kere, İmamı Âzam'ın bütün hayatı ve icraatı onun, keramet simsarlığına karşı çıkışına kanıttır. Keramet simsarlığının en çok istismar ettiği noktayı yıkarak suyu baştan kesen Ebu Hanife, kendisine nispetinde kuşku bulunmayan eseri el-Âlim ve'l-Müteallim'de, "kalp okuma kerameti"nden söz etmenin bir şirk olduğuna vurgu yapıyor ve bu iddianın Müslüman toplumlara verdiği zararı şöyle açıklıyor:
"İnsan için, kalplere yol bulmak mümkün değildir. Kalplerde dönüp duranları bir Allah bilir bir de kendisine vahiy gönderilen peygamber. Vahyin bildirmesi dışında bir yolla kalplerdekini bildiğini iddia eden, âlemlerin Rabbi olan Allah'ın ilmine sahip bulunduğunu iddia etmiş sayılır. Böyle bir iddiayla ortaya çıkan kişi için cehennem ve küfür ithamı vacip hale gelmiştir." (İmamı Âzam, el-Âlim ve'l-Müteallim, 30)
İmamı Âzam, Kur'an'ın atıf yaptığı ve mensuplarını gönderdiği temel adreslerin başında ilmin geldiğini sürekli duyurmuştur. Bu temel adrese gidilmesini engelleyecek bütün bahaneler, desiseler ve gerekçeler onun saldırısına uğramıştır. Onun dost olduğu değerler, akıl, ilim ve gayrettir. Bir yerde şöyle diyor:
"Eğer dünya ve âhirette Allah'ın velilerinden maksat bilginler değilse, Allah'ın velisi yok demektir." (Heytemî, el-Hayrâtü'l-Hisan, 114) Şu söz de onun:
"Öğrenmeye artık ihtiyacı kalmadığını sanan, kendi haline ağlasın!" (İbn Hallikân, Vefeyâtü'l-A'yân, 5/408)
3. Hilafete geliş sırasını üstünlük ölçüsü saymak:
Geleneksel Ehlisünnet anlayışı, Râşit Halifelerin işbaşına geliş sırasını onların manevi üstünlüklerinin de sırası kabul etmektedir. Bu anlayış da İmamı Âzam'ın fikriyatına tamamen aykırıdır. Bir kere, İmamı Âzam, sahabe arasında bir derecelendirme yapmamaktadır. Hz. Ali'yi, meziyetleri, ilmi, irfanı bakımından çok sevip saymakta, önder kabul etmektedir ama bu yaklaşımını bir din emri olarak öne çıkarmamaktadır. Yani onun Hz. Ali'ye sevgi ve saygısı Şia'nınki gibi bir iman ve itikat meselesi değildir; bir şahsi kanaat meselesidir. Oysaki, Şia fıkhındaki yaklaşım Hz. Ali lehine, geleneksel Ehlisünnet'teki üstünlük sıralaması ise Ebu Bekir, Osman ve Ömer lehine bir iman meselesi olarak ortaya konmuştur. Böyle bir yaklaşım Kur'an'ın ruhuna ve lafzına aykırıdır.
Ebu Hanife'nin diğer halifelere saygısı elbette ki tartışmasızdır, ama onların seçim sırasını manevi üstünlüklerinin de sırası saymak İmamı Âzam'ın hiçbir anlayışına, hiçbir ilkesine uymaz. Böyle bir yaklaşım, İmamı Âzam'ın İslam anlayışına uymaz. Daha doğrusu, böyle bir yaklaşım, Kur'an'ın tevhit anlayışına aykırı olduğu için İmamı Âzam gibi bir muvahhide mal edilemez.
4. Halifenin (devlet başkanının) zulüm ve ahlaksızlık yüzünden bile azledilemeyeceği inancı:
Geleneksel Ehlisünnet'in bu anlayışı, İmamı Âzam'ın bütün eserlerine, bütün mücadelesine, bütün söylemlerine aykırıdır. Böyle bir düşünceyi İmamı Âzam'a nispet etmek tarih kayıtlarına geçmiş en büyük yalanlardan biridir. Kur'an ve Muhammedi öğreti açısından ise tam bir bühtan ve iftiradır.
Bunun tam tersi doğrudur: İmamı Âzam'a göre, İslam'ın temel ibadeti ve imanın temel göstergesi zalim yönetimlere karşı çıkmak, onlarla mücadele etmektir. İmamı Âzam'a göre, "Bir gaza, elli hacdan daha kıymetlidir."
İmamı Âzam bu anlayışının bir gereği olarak Emevi ve Abbasi hilafetlerinin zulümlerine karşı fikren savaşmakla kalmamış, bu yönetimlere karşı verilen savaşların tümünü maddeten de desteklemiştir. Öldürülmesinin esas sebebi de budur.
5. Yezid'e ölümünden sonra lanet edilemeyeceği iddiası:
Geleneksel Ehlisünnet akaid kitaplarına sokulan ve bizatihi bir melunluk belgesi olan bu iddia, İmamı Âzam'a yapılabilecek iftiraların en namertidir. Muaviye oğlu Yezid şöyle dursun, İmamı Âzam, Halife Osman dışındaki Emevîlerin tümüne lanet etmiş, hayatı bu laneti amacına vardırmak için verilmiş mücadelelerle geçmiştir.
Şu gök kubbenin altında ve tarihin bütün zamanlarında, Yezid'den daha lanetlenesi bir mahlukun olabileceğini düşünmek bile Kur'an'ın getirdiği dine aykırıdır.
İmamı Âzam'a sonradan yamatılan fikirlere birkaç örnek verdik. Daha fazla bilgi ve ayrıntılar için, üzerinde konuşmakta olduğumuz "İMAMI ÂZAM" adlı eserimize bakılabilir.

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Aykut Gökoğuz » Çrş Eyl 16, 2009 14:22

Eseri şuan okuyorum ve dehşete kapılıyorum. Türkiye islam diye bir yığın hurafe ile yaşıyor dinini.
Kullanıcı küçük betizi
Aykut Gökoğuz
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Çrş Eyl 16, 2009 14:15

İmamı Âzam’ın fikirlerini gölgeleyenlerin tutarsızlığı ve za

İletigönderen Gökhan DEDE » Çrş Eyl 16, 2009 23:01

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]

Yaşar Nuri Öztürk
İmamı Âzam’ın fikirlerini gölgeleyenlerin tutarsızlığı ve zalimliği
13.09.2009 02:47:10
İMAMI Âzam meselesinde izlenen geleneksel “karartma ve üstünü örtme süreci”, Haçlı emperyalizmiyle Mustafa Kemal ve akılcılık aleyhine işbirliği yapan dincilere
büyük destek yarattı. Emevî Arapçılığının yeni takipçileri olan bugünkü dinciler, Cumhuriyet döneminin bir “zorbalık dönemi” olduğunu, bu dönemde devrimler adına
ulemaya baskılar uygulandığını, hatta bazılarının idam edildiğini avazları çıktığı kadar bağırarak propaganda etmektedirler. İngiliz gizli servisince belirlenen bu slogan ve iddia, İngilizlerle baştan beri kaynaşmış bulunan dincilerin “kutsal metin” gibi tekrarladıkları hezeyanlardan biridir.

Zerre kadar kuşkumuz yoktur ki, Batı- Haçlı güdümlü dincilerin söylediklerinin tümü yalan, iddialarının tümü haysiyet ve
hayadan uzaktır. Yaptıkları, sadece Haçlı emperyalizmine borazanlıktır. Bu borazanlığın ödülünü Batı onlara elbette ki fazlasıyla vermiştir, vermektedir.

Bu ikiyüzlü zihniyet, eğer zulme gerçekten karşı ise işe Emevî zorbalarının
İmamı Âzam ve benzerlerine yaptıklarını eleştirmekle başlamalıdır. Oysaki bu
zihniyet, bırakın İmamı Âzam’ı, Peygamber Ehlibeyti‘ne yapılan zulümleri bile eleştirmemekte, “Onlar içtihat farkından doğmuş hatalardır” diyerek akıl almaz bir “geçiştirme” yöntemi izlemektedir. Sonra da kalkıp Kurtuluş Savaşı‘na, o savaşı veren vatanperverlere, İngiliz işgalcileri hesabına hıyanet etmiş birtakım alçakların tepelenmesini bir tür “ulema katliamı” gibi tanıtmaktadır. Hakk’a saygısız adamlar! Emevîlerin katlettiği onca ulemadan, hatta sahabeden niçin hiç bahsetmiyorsunuz? Bunlar, eskinin Emevî hıyaneti ile yeninin Haçlı zulmüne ses çıkarmamayı, bu hıyanet ve zulümlere karşı çıkanlara ise savaş açmayı din haline getiren namert bir zümre oluşturdular. Bütün işleri ve uğraşları, Muhammed ve İslam düşmanı Haçlı kodamanlarla iş ve ağız birliği halinde Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun kurucusu Mustafa Kemal’e sövmektir.

Bunların, Hz. Muhammed’e deccal diyenlerle hiçbir kavgaları olmadı; bütün mücadeleleri, emperyalizmi tepeleyen Mustafa Kemal’i deccal ilan etmeye uyarlandı. Bu hayasızlık ve hıyanette öylesine ileri gittiler ki, AB Haçlılar birliğinin dayatmasıyla, Türk çocuklarının din dersi kitaplarından Kelime-i Şahâdet’teki “Muhammedün resulüllah” cümlesini, hutbelerden “Allah katında din İslam’dır“ ayetini çıkardılar.

Onlar, iman ve zihniyet dedeleri olan Emevîler’in, İmamı Âzam’a yaptıklarını, Büyük İmam’ın bu asırdaki antiemperyalist imandaşı Gazi Mustafa Kemal’e yaptılar. Sebepler aynı, bahaneler aynı, tavır ve tarz aynı. Ve işbirliği yaptıkları güçler ve odaklar aynı...

Onlar şunu elbette ki gördüler: Tarih önünde, İmamı Âzam ile Mustafa Kemal
Atatürk’ün savundukları ve uğrunda tavizsiz bir mücadele verdikleri değerler sadece
benzer değil, tamamen aynıdır. Bize göre, Atatürk, İmamı Âzam gibi mazlum dahilerin hem hasretlerine bir cevaptır hem de onların intikamının alınmasını
isteyen tarihin talebine bir cevaptır.

İmamı Âzam; Arapçılık, akıl ve bilim düşmanlığı, hurafecilik eliyle zulüm ve hakarete uğratılmıştı. Atatürk‘ün yıktığı ve canını yaktığı kötülükler de işte bunlardır.

Gerçek bu olduğu içindir ki, Atatürk’e düşman olanların, zihniyet ve kimlik yapıları bakımından İmamı Âzam’a düşman olanlarla aynı niteliklere sahip olduklarını görürüz. Ve gayet net olarak şunu da görürüz:

Atatürk’e düşmanlığın gerekçeleriyle İmamı Âzam’a düşmanlığın gerekçeleri büyük çoğunlukla değil, yüzde yüz aynıdır. İmamı Âzam adlı eseri okuyanlar bunu son derece açık bir şekilde göreceklerdir.

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Erkan Korkmaz » Pzt Eyl 21, 2009 13:26

Kitabı buradan parça parça yayınlarsanız çok sevinirim. Hem insanlar sindire sindire okuyarak daha iyi anlarlar. teşekkürler
Kullanıcı küçük betizi
Erkan Korkmaz
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 18:36

Saltanat dincilerinin İmamı Âzam'a zulümleri

İletigönderen Gökhan DEDE » Cum Eki 02, 2009 23:01

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]
Yaşar Nuri Öztürk
Saltanat dincilerinin İmamı Âzam'a zulümleri
29.09.2009 17:27:55

İMAMI Âzam kitabımız yayınlanalı bir ay bile olmadan, yoğun bir "İmamı Âzam tartışması" ekranlara oturdu. Mutlu olanlar çoğunlukta ama dinci ve inkârcı yobazların bazıları çok rahatsız. "Bu da nereden çıktı" diyorlar.
Okuyucularımız, bu konuyu biraz da bu köşede irdelememi istiyorlar. Bu yazı o isteklere bir cevaptır.
Günümüz dincileri, İmamı Âzam'a yapılan kötülükleri inkâr edemedikleri için onları, anlam kaydırmalarıyla saptırırlar. Şöyle derler: "Evet, İmamı Âzam'a çok çile çektirildi, ama bunu o günün yönetimi içtihat hataları yüzünden yaptı; din zümresinin, ulemanın bunda hiçbir günahı yoktur."
Bu söylem, tam bir yalan, tam bir saptırmadır. Günümüz dincileri, bu saptırmayla, bir yandan zihniyet ataları olan Emevi Firavunlarını aklamak, bir yandan da benzeri birçok suçun faili olan kendilerini temize çıkarmak kurnazlığını göstermektedirler.
Bir kere şunu itiraf edelim: İmamı Âzam'a yapılan zulümlerin tümünün onay makamı, hatta teşvik ve tahrikçisi saltanat yandaşı ulemadır.
Devrinin tasavvuf tarihçilerinden bazıları, İmamı Âzam'ı takva sahibi kişilere ayırdıkları listenin dışında tutmaktadır. Ünlü Hilyetü'l-Evliya yazarı Ebu Nuaym el-Isfahanî (ölm. 430/1038) bunların başında gelir. 10 ciltlik eserinde, tüm mezhep imamlarını veliler arasında gösterdiği halde İmamı Âzam'a yer vermez.
Büyük İmam'a saldıranlardan biri olan tarihçi Hatîb el-Bağdadî (ölm. 463/1070) ünlü eseri Tarîhu Bağdad'da İmamı Âzam'a ayırdığı yüz küsur sayfada ona ağır şekilde saldıranları göklere çıkarmış, onu övenleri ise "güvenilmez adam" ilan etmiştir. Büyük İmam'la ilgili kanaatini şöyle özetliyor:
"Onun hakkında, dinin hem esaslarına hem de fürûatına ilişkin şenaatleri (çok çirkin söz ve davranışları) yüzünden çok sözler söylenmiştir. Gerçek şu ki, Ebu Hanîfe, bütün ilmî kudretine rağmen, bizim bu eserimizde tanıttığımız ulema gibi örnek alınacak türden bir insan değildir." (Hatîb, s. 371-372)
Yönetimin başındaki zalimler, ulema ve din zümresi fetva verip yolu açmadan, değil İmamı Âzam'ın, herhangi bir semt imamının bile kılına dokunamazlardı.
Dinciliğin en ağır zulmüne uğrayıp sonra da dinciler tarafından putlaştırılan aydınların en tipik örneklerinden biri İmamı Âzam'dır.
İslam dünyasının en büyük mezhebinin kurucusu olan, bugünkü Türkiye'de de "dokunulmaz, tartışılmaz" kabul edilen İmamı Âzam (ölm. 150/767), yaşadığı yüzyılda, "dindışılık", "dini tahrip etmek", "peygamberin sözlerine ve sünnetine kafa tutmak", "Mürcie, Cehmiyye gibi sapık mezheplere mensup olmak"la, hatta Yahudilikle, deccallıkla suçlanmış, sonunda da "kâfir" ilan edilmiştir.
Saldırı sebeplerinin en önde gelenleri şu üç ithamdır:
1. İmamı Azam, İslam'da akılcı akımın en büyük öncülerinden biridir. Akılcılığı öne çıkarmak, her devirde saltanat dincileri tarafından "en büyük günah" olarak görülmüştür.
2. İmamı Âzam, Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişi, Kur'an dışında eleştirilmez kitap kabul etmiyordu.
3. Hadis diye nakledilen sözlerin akla ve Kur'an'a aykırı olanlarını Peygamberimizin sözü olarak kabul etmiyordu. Ona göre, bir söz, rivayetçiler zinciri ne kadar sağlam olursa olsun, eğer Kur'an ve akılla çelişiyorsa Peygamber'in sözü değil, sadece hezeyandır. Ünlü hadisçi Buharî'nin İmamı Âzam'ı "kâfir" ilan etmesinin baş sebebi de İmam'ın bu inancıdır.
Not: İmamı Âzam'ı, bu akşam Cem TV'de Erol Mütercimler'in programında ele alacağız.

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen alamancı » Cmt Eki 03, 2009 1:45

tuhaftir bu putperest lafi hep musevilik öncesi çok tanrili dinleri asagilamak için kullanilir. efendim sokrates putperestler yüzünden zehirlenmis. o zaman baska bir din yoktuki. sokrates dini kabul etmiyordu. sokrates tek yol gösterici olarak akli kabul ediyordu. akilda sinir tanimamak budur. imami azamin dinle bir sorunu yokki sonuçta kendisi bir din adami fikihla falan ugrasmis. onun derdi dinin saptirilip siyasete ve fitne fesata alet edilmesiyle. Kuranla aklin ve bilimin çelistigi noktalar varmidir varsa imami Azam bu noktalarda nasil davranmis önemli olan budur. Yasar hoca acaba bu konuda ne der merak ederim.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen Gökhan DEDE » Cmt Eki 03, 2009 9:59

alamancı yazdı:Kuranla aklin ve bilimin çelistigi noktalar varmidir varsa imami Azam bu noktalarda nasil davranmis önemli olan budur.


"Eğer Dünya ve Ahirette Allah'ın velilerinden maksat bilginler değilse, Allah'ın velisi yok demektir."

İmamı Azam
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

İmamı Âzam deist değildi

İletigönderen Gökhan DEDE » Cmt Eki 03, 2009 10:06

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]
Yaşar Nuri Öztürk
İmamı Âzam deist değildi
30.09.2009 17:19:06

İMAMI Âzam kitabıyla ilgili tartışmalar ekranlarda sürüp giderken işin "kitap okumak" yanıyla meşgul kültürlü çevrelerden ilginç değerlendirmeler ve eleştiriler de gelmeye başladı.
Beni derin hayretlere düşüren değerlendirmelerden biri, belki de birincisi, İmamı Âzam'ı deist olarak gören değerlendirme oldu. Bu hükme varanlar, İmamı Âzam'ın, "Bir insan, Allah'a imanını koruduğu sürece hiçbir ibadeti olmasa da mümindir. Ve biz ona mümin muamelesi yapmaya mecburuz" mealindeki söylemini, çok yüzeysel bir yaklaşımla deizm (Allah'ı kabul etmek ama dini günlük hayatın dışına çıkarmak) olarak değerlendirmekteler.
Kur'an kültüründen uzak entelektüellerimizin tipik yanılmalarından biridir bu...
İslam, Allah'ın birliğini inkâr etmeyenleri, hiçbir ibadetleri olmasa da iman dairesi dışına itmemektedir. İmamı Âzam'ın belirgin düşüncelerinden biri olan bu anlayış, bizzat onun diliyle şöyle ifade edilmiştir:
"Amel-ibadet imandan bir parça değildir."
"Amel-ibadet yoksa din de yoktur" şeklinde düşünenler, işte bu tespite takılarak İmamı Âzam'ı "bir tür deist" görmektedirler.


MELÂMETİ BİLMEDEN OLMAZ!

Hayır, İmamı Âzam deist değildi. Peki, neden ibadet hayatı mükemmel bir insan olmasına rağmen, böyle bir fikri savundu da kendi aleyhine itham kapısı açtı. Bu sorunun cevabını Kur'an'daki melâmet ahlakını bilmeden veremeyiz.
İmamı Âzam'ın tavrı, bir deizmin değil, bir melâmet zihniyet ve ahlakının kanıtıdır. Büyük İmam, Kur'an'daki melâmet ahlakına uygun hareket ediyordu. Fikirleri de o ahlakın hayata geçirilmesine yönelikti.
Büyük İmamı'ın, "hakkın savunucusu" olarak övdüğü Mürcie mezhebinin "alâmeti farika" sayılabilecek iki görüşünden birincisi, iman konusundaki bu görüşüdür.
Ebul Hasan el-Eş'arî (ölm. 324/935), mezhepler konusunda otorite sayılan eseri 'Maqaalâtü'l-İslamiyyîn' in Mürcie'ye ayırdığı bölümünde (İhtilâfu'l-Mürcie, s. 132-154) ve değişik vesilelerle Mürcie'ye değindiği yerlerde şu tespitleri yapıyor:
"Mürcie'nin, Ebu Hanîfe ve arkadaşlarının bağlı olduğu koluna göre, iman Allah'a iman ve bu imanı dil ile ikrar, Peygamber'e iman ve onun getirdiklerinin doğruluğunu kabul ve ifade olup bunların ayrıntıları, açılımları imanın içine dahil edilmez."
Eş'arî, şöyle bir anekdot da kaydediyor:
"Ebu Hanîfe ile Amr bin Osman eş-Şemîzî, Mekke'de karşılaşmışlardı. Amr, Ebu Hanîfe'ye şunu sordu: 'Söyle bakalım, bir adam Allah'ın domuz etini haram kıldığına inansa ama bunun gördüğümüz filan veya falan domuzun eti anlamına gelmediğini iddia etse bu adamın durumu nedir?' Ebu Hanîfe, 'Bu adam mümindir' diye cevap verdi. Amr devam etti: 'Bir adam hac emrini yerine getirmek için Kâbe'yi ziyaretin esas olduğuna iman etse ama bu Kâbe'den maksadın Mekke'deki mâbet olup olmadığını bilmediğini söylese bu adamın durumu ne olur?' Ebu Hanîfe cevap verdi: 'Bu adam da mümindir.' Amr bu kez şunu sordu: 'Bir adam, Allah'ın, Muhammed'i peygamber olarak gönderdiğine iman etse ama bu Muhammed'in Hz. Muhammed mi yoksa mesela bir zenci Muhammed mi olduğunu bilmediğini söylese bunun durumu ne olur?' Ebu Hanîfe bu soruya da aynı cevabı verdi: 'Bu adam da mümindir."
"Ebu Hanîfe, dinden olan herhangi bir şeyi bu şekilde algılamanın kişiyi imandan çıkaracağını kabul etmemektedir." (Eş'arî, anılan eser, 138-139)
İmamı Âzam'ın yapmak istediği, namazı-niyazı dışlamak değil, dindarlığı, ibadeti, insanlar arası ilişkilerde bir üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarmak suretiyle riyanın, dini ve toplumu kuşatmasına engel olmaktı. Kur'an ahlakının zirvesi olan melâmetin esası da budur. Yani, örtülü bir şirk olan riyaya bulaşmamak pahasına her türlü ithama, eksiğe, hatta günaha razı olmak.

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı
Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Re: Önsöz ile Sonsöz'ü Mutlaka Okuyun!

İletigönderen alamancı » Cmt Eki 03, 2009 11:40

tarih tekerrürden ibarettir demisler ne kadar dogru. Yasar hoca imami Azam dönemindeki saltanat dincilerini anlatirken bizim AKP zihniyetini tarif ediyor.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

Mustafa Kemal'in İmamı Âzam'la alakası ne?

İletigönderen Gökhan DEDE » Cmt Eki 03, 2009 17:34

[img]http://www.haberturk.com/images/HTYazarlar/Yasar-Nuri-Ozturk.gif[/img]
Yaşar Nuri Öztürk
Mustafa Kemal'in İmamı Âzam'la alakası ne?
01.10.2009 17:16:33

GÜNDEME oturan İmamı Âzam kitabının en hararetli tartışma noktalarından biri de şu: Mustafa Kemal ile İmamı Âzam arasında irtibatı nereden çıkarmışım?
"Elinin köründen" demek lazım.
Bu irtibat, İmamı Âzam'ın asker veya Mustafa Kemal'in fakih olması yüzünden değil elbette. Meseleye böyle bakmak, eğer bir iblislik ürünü değilse tam bir aptallıktır.
Tarihin diyalektiğinden birazcık olsun haberiniz varsa nereden çıktığını rahatlıkla anlarsınız.
Mesele şurada düğümleniyor: Hz. Muhammed, özgürlüklerin ve esaret tanımamanın sembolü müdür yoksa daha çok namaz kılmanın, daha görkemli sarık sarmanın sembolü mü? Kur'an, birinci şıkkı onaylıyor. Hz. Peygamber bu şıkka göre yaşadı ve onu miras bıraktı. Emevi, bu mirası yozlaştırıp "özgürlüklerin Peygamberi'ni 'daha çok namaz kılmanın, daha görkemli Arap sarığı sarmanın sembolü' haline getirdi".
Bu saptırma ve yozlaştırmaya ilk büyük isyan İmamı Âzam Ebu Hanîfe'den geldi. Arap fistanı ile Arap saltanatlarını dinleştirenler, İmamı Âzam'ı "namazsız ve isyancı bir din" kurmakla suçladılar. İmamı Âzam, Hz. Peygamber'i özgürlüklerin ve esaret tanımamanın sembolü olarak öne çıkarmanın faturasını başıyla ödedi. Ve Büyük İmam'ın ardından İslam tarihi asırlarca Emevi zihniyetiyle yürüdü.
Mustafa Kemal, İmamı Âzam'ın hedefine vardırılamamış isyanını hedefine vardırdı. Bu bir tarih diyalektiğidir; ne İmamı Âzam'ın asker ne de Mustafa Kemal'in fıkıhçı olmasını gerektirir. Ama aydın ve yazar olmayı, çok sevdiğim bir dostumun sözüyle, "Akşamdan evde yellenip yellenip sabah onları ipe dizerek gazetedeki köşesine koymayı yazarlık sananlar"dan biri olmak sayarsanız, bu dediklerimi anlamanız asla mümkün olmaz.
Benim dediklerimi anlamak için benim bildiklerimi bilmeniz lazım. Veya bana güvenmeniz lazım. Başka bir yol yok.
Mustafa Kemal, Hz. Muhammed'i, yeniden, "esaret tanımamanın sembolü" ilan etti. Tıpkı İmamı Âzam gibi, İslam'ın temel ibadetinin "zulme karşı çıkış" olduğunu dünyaya duyurdu. "Hz. Muhammed'in en büyük mucizesinin özgürlük savaşı Bedir Harbi" olduğunu da Müslümanlara duyurdu.
Ne yazık ki, sonraki zamanlarda Mustafa Kemal'in çevresini saran "çapsız dalkavuklar ekibi" ve onlara daha sonra çıkarları uğruna iltihak eden saltanat dincileri, Mustafa Kemal'in bu "asli mesaj"ının üstünü örttüler; onu, bu mesajın tam tersi bir anlayışın öncüsü gibi tanıttılar. Mustafa Kemal'in tepelediği Haçlı Batı da, önce dalkavuklara, sonra da dincilere bu yolda tüm desteğini verdi.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın öncülerini, özellikle Mustafa Kemal'i aynen İmamı Âzam gibi, isyancılık, kılıç taraftarlığı ve "namazsız bir din" dayatmakla suçlamışlardır. Ve bugün, emperyalizmle işbirliği zilletine tenezzül edenler de Mustafa Kemal'i aynı Haçlı lügati kullanarak suçlamaktadırlar. Benim, İmamı Âzam'la Atatürk arasında irtibat gören yaklaşımıma, "konjonktürel değerlendirme" diyen Haçlı yamağı çapsızların hareket noktaları da budur.
İmamı Âzam'la Mustafa Kemal, İslam tarihinin iki ucunda birbirinden habersiz iki önder olarak, Allah'ı öfkelendirmemek için zulme karşı çıkmış ve böylece, zalimleri ve emperyalizmi öfkelendirmişlerdir.
Hem Firavun'u hem Musa'yı memnun etmek olmaz. Büyük İmam'la Büyük Gazi, Firavunları öfkelendirme yolunu seçtiler ve bunun ıstırap faturasını ödediler. Emperyalizme uşaklık yolunu seçenlerse ıstırap faturası ödememek için namus ve haysiyet nasiplerini çöpe attılar.
Namuslarını çöpe atanlara köpeklik edenlere de bir sözüm var: Eğer ben konjonktürel davransaydım Haçlı işbirlikçilerinin keyfini okşamak üzere Mustafa Kemal'e sövüyor olurdum. Çünkü sayenizde konjonktür Atatürk'e sövmeye uyarlanmış bulunuyor.

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Seçenler ile seçilenlerin ortak ihaneti içindeyiz.
İyilerin, kötüler kadar cesur olmadığı bir toplumun sonundan şüphe edilir.
Gökhan Hasret DEDE
Kullanıcı küçük betizi
Gökhan DEDE
Üye
Üye
 
İletiler: 101
Kayıt: Çrş Ara 10, 2008 1:11
Konum: Türkiye,İstanbul,Tuzla

Sonraki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x