‘Oruç tutmadıkları için onları sel aldı!’
Önceki akşam televizyonda selden sonraki yağma görüntülerini izliyordum.
Sokakta, alışveriş merkezinde, otobüste, vapurda her an karşılaşabileceğimiz türden onlarca kişi, bir fabrikanın bahçesine üşüşmüş; kaptıkları kolileri taşımaya çalışıyordu.
Muhabir, mikrofonu onlardan birine uzattı ve “Selde onlarca vatandaşımız öldü, siz başkalarının malını alıyorsunuz... Neden” diye sordu.
Orta yaşlı, tıknaz, kirli sakallı adam işine (!) ara vermeden kameraya baktı ve “Oruç tutmadıkları için onları sel aldı” dedi!
Bu sözleri duyunca elim ayağım kesildi, yığılıp kaldım!
Tamam; yağmanın farkındaydım ve daha birkaç saat önce bu olayı kınayan bir yazıyı bırakıp çıkmıştım gazeteden...
Ama ilk kez bir “yağmacı”nın yaptığı iğrençliğe bulduğu “kılıf”la karşıya karşıyaydım.
Bu görüntüler defalarca yayınlandı.
Haber hep aynı sözle bitiyordu:
“Oruç tutmadıkları için onları sel aldı!”
***
Sonra haberin ikinci bölümü başladı.
Aynı adam, bu kez yine çamurların arasından bulduğu bir kadın cüzdanını karıştırıp duruyordu...
Dişe dokunur bir şey bulamayınca fırlatıp attı.
O cüzdanın daha birkaç saat öncesine kadar, sıkı sıkı korunduğunu aklına bile getirmedi.
Sahibi olan kadının ölmüş olabileceğine aldırış bile etmedi.
Duyguları yok olmuş, sinirleri alınmıştı adeta... Tek derdi, bu bataklıktan olabildiğince fazla ganimet kaldırmaktı!
***
Bu yazıyı yazdığım şu anda, hayalet gibiyim. Yaklaşık 10 yıl önce de yaşamıştım bu duyguyu...
Cüppeli Ahmet isimli tarikat şeyhi avaz avaz bağırıyordu; yitip giden on binlerce canın ardından:
“İmam hatiplerin kapatılmasının Resmi Gazete’de çıkan kararı ne gündü? 17 Ağustos 1998. 17 Ağustos 1999’da ne oluyor? Deprem! Günü de mi rastlantı? Merkez üssü de mi raslantı? Saati de mi rastlantı? Allah depreme emretti, şuraya dokun, şuraya dokunma. Türkiye’deki faizin yüzde 80’i Adapazarı’nda. Fuhuş sektörü Yalova, Çınarcık sahil boyları. Mevla, faiz ve zina yuvalarına vurdu!”
***
72 milyon nüfusa ulaştık; elbette aramızda dini, karanlık işlerine alet edenler de olacak, akıl hastaları da...
Ama ben yine de bu alçak yaratıklarla aynı havayı solumayı, aynı ülkenin vatandaşlığını paylaşmayı, aynı caddelerde yürüyüp, aynı dili konuşmayı hazmedemiyorum.
Tıpkı 10 yıl önce olduğu gibi... İki gündür “insan” olduğum için utanıyorum!
*****
ISLAH!
Bağcılar’a yağmur yağdı; onlarca kilometre mesafedeki Ataköy yine sular altında kaldı!
Çünkü; sözüm ona “ıslah edilen” Tavukçu Deresi taştı!
Görünen o ki dere ıslah olmuş ama... İflah olmamış!
Aksine; önündeki engeller kaldırılıp, temizlendiği için su daha bir iştahla akmaya başlamış.
Sorum, selden “vatandaşı ve doğayı sorumlu tutan” kent yöneticilerine:
Siz Tavukçu Deresi’ni, partinize oy çıkmayan Ataköy’ü sel alsın diye mi ıslah ettiniz?
Hiçbir işe yaramayan bu “ıslah” için, kaç para harcadınız?
*****
GÜNÜN SORUSU
Meteoroloji yetkilileri, bugün İstanbul’un Anadolu yakasıyla, Tekirdağ, Muğla, Aydın ve İzmir’de yeni bir kuvvetli yağış dalgasının beklendiğini açıklamış...
Bu haberi duyan acaba kaç yağmacı, çevre illerden bu bölgelere akın etti?
*****
Yağmacıları kim, neden koruyor?
Bütün televizyon kanalları, yağma olayına karışan yaratıkların görüntülerini yüzlerini kapatarak verdiler...
İyi de neden?
Neden koruyorsunuz o alçakları?
Tam tersine; iki gün sonra bizim başımıza gelebilecek benzer felaketlerde de aynı soysuzluğu yapamamaları için fotoğraflarını bütün meydanlara asarak teşhir etmemiz gerekmiyor mu?
***
Ya polise ne demeli?
Yağmacıların sadece 5’ini gözaltına almış...
Oysa ekranda benim gördüğüm talancıların sayısı bile yüzlerceydi!
Hatta bazıları, İstanbul’da sel olduğunu duyunca, “Bir şeyler toplarız” umuduyla arabalara doluşup 10 saatlik yoldan geldiklerini söylüyordu.
Polis, neden televizyon görüntülerini inceleyip, bunların yakasına yapışmıyor?
Yoksa bu ülkede suçluların hesap vermeleri için, ille de “Ergenekon”la ilişkilendirilmeleri mi gerekiyor?
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay ... =4&wid=102