Türkiye'de Halk fakirleşiyor, zenginler daha da zenginleşiyor:
Türkiye'de halk yıldan yıla fakirleşiyor ancak nasıl fakirleştiğini hâlâ anlayamadı.ancak enflasyonu hesaba katmadılar. Bir kısmı hâlâ anlamıyor, cebine dokunanlar ise fark etmeye başladı. Herkes fark edecektir ki markete girince her zaman aldıklarımızı alsak bile öncesine göre çok daha fazlasını ödüyoruz. Bu hayatın her parçasında var. Eskiden marketlerde küçük paralar çıkmayınca para üstünü zaman zaman sakızla verirlerdi şimdi bunu yapmak isteseler dahi yapamazlar. Çünkü artık sakız o minik paradan daha değerli.
Çeyrek Altın 630 TL

Üretmiyoruz, tüketiyoruz; tasarruf etmiyoruz, harcıyoruz; Ne anlama geliyor bunlar?
Yani ülkede ürettiğimizden fazlasını tüketiyorsak yurtdışına ödeme yapıyoruz demektir. Türk lirasıyla mı ödüyoruz? Hayır euro veya dolar ile ödeme yapıyoruz. Öyleyse elimizdeki euro ve dolar azalıyor bu da bu para birimlerinin değerlenmesine sebep oluyor. Az olan değerlidir kaidesince döviz Türkiye’de kıymetleniyor. Bu yüzden Euro ödeyerek Avrupa’dan aldığımız çikolatalar 50 cent iken Bizde 3 lira oluyor. Bunun için Türkiye’nin süregelen eğitim problemini çözmemiz lâzım. Kanunun gücü şahısların gücünden önde olması lâzım yoksa girişimciler için ortam oluşmaz. Millet olarak har vurup harman savuran modeldeyiz. Saraylar inşa etmek yardımcı olmuyor. Tasarruf etmemiz gerekiyor. Çünkü Türkiye ekonomisi üretim, eğitim, haklar ve özgürlüklere muhtaç olduğu gibi tasarruflara da muhtaç.
Bilinçli toplum olmanın ilk şartı, verdiğin verginin miktarını bilmek, hesabını sorabilmek ve sorabileceğin bir sistemi talep etmekle başlar...
“Krizde o ülke halka bunu vermiş, şu ülke bu kadar vermiş” diye imrendiğiniz hür dünyada öyle başladı, öyle devam ediyor... Nokta
"Kimse ödediği verginin farkında değil. Yurttaşa maaşını brüt verelim, iki hafta cebinde gezdirip yarısını Kendi eli ile vergi olarak geri yatırsın, bakalım israfa göz yumuyor mu."

Üretmeden, satarak savarak, borçlanarak en çok halk yığınlarını yoksullaştırdı. Halk borçlanarak yaşamaya alıştırıldı. Toplumda gerginlik, bunalım, kriz, ahlak çöküntüsü, adam öldürmeler, cinnet geçirmeler, intiharlar en yüksek düzeyine ulaştı.
Bir ülke düşünün ki, hiç bir şey üretmiyor ve tüm vatandaşları yatıp kalkıp geyik muhabbeti yapıyor ve ekonomik değeri olan hiç bir şey için çaba harcamıyor.- Üretmeyen Ülkeler Tükenmeye Mahkumdur.. Bunun tek sorumlusu büyüme modelidir. Üreterek değil tüketerek büyüme. Çalışıp kazanarak değil borçlanarak. Vatandaş borçlandı, şirketler borçlandı ve dahası ülke borçlandı.
kuzu-muzu-degil-kasap-bicagini-yalayan-danalar-gibisiniz-t48900.html