
‘Eksik kalayım, 2016 kehâneti yazmayayım’ dedim ama, eli uzun usta işi ‘Hitler iyi de çevresi kötü’ye getirince dayanamadım.
-‘Ben Türkiye’nin muhtarı olarak…’ diyen zat, konuşmalarına ‘ben keyfinizin kâhyası başganınız olarak’ diye başlayacak. Devlet çizgisinden mafya çizgisine on adım daha kayılacak. Kâhya’nın işine yarayan her kesim ödüllendirilirken muhtarlar da yurtdışına diplomat olarak atanacak.
-Kâhya’nın seyahat edeceği uçaklara pilot alınırken şehit yakını olmamalarına dikkat edilir, şehit yakınları sakıncalı bulunurdu. Yeni dönemde pilotların Türk olmamasına özen gösterilecek.
-Anayasa değişikliğiyle “Egemenliğin AB ve ABD’ye devredildiği, çok ortaklı, ulusal kimliksiz, çok kimlikli bir yapı”ya geçilecek. Misâl; Endonezyalı, Malezyalı vs. azınlıklarımız olduğunu(..) öğrenip pek şaşıracağız.
-Bulgaristan’dan saman, Çin’den kadavra ithal eden akepe, Tanzanya’dan da albino zenci ithal ediyordu. İnsan ithali işini çok ileri götürecek. Şerefsiz basın “aslında şu kabile de Türk” haberi yaptıktan bi hafta sonra o etnik grubun Türkiye’ye ithal edildiğini göreceğiz. İthal diyorum, çünkü parası karşılığında…
-Türkiye’ye doğru ‘Müslüman Kavimler Göçü’ hızlanacak. Bi batında bi milyon mülteci aldığımız olacak. Türkiye’de bilim, sanat, kültür sekiz yaşındaki çocuğun zekâ seviyesine gerileyecek. Dangal-AK-lar ‘nation building lider oluyosun brother‘ tuzağının taa dibine çekilecek, beğenmedikleri Türk ulusu yerine müslüman ümmet yaratmaya devam edecek. Türk alfabesinden farklı alfabeler hayatımıza girecek hatta dayatılacak.
-AB ve ABD ‘oraya, şuraya, buraya mülteci kampı kuracaksın’ talimatı verecek. Bilahare ‘ordaki, şurdaki, burdaki mülteci kamplarında terörist eğitiyorsun’u bahane ederek askeri işgâli derinleştirecek.
-Tebliğci şalvarlı şeyhler yasal statü kazanacak. Bu kullar ticarette alıp yürüyecek. Dolandırıcılıktan yakalananları, mahkemede ya ‘Kürt olduğum için’ ya da ‘müslüman olduğum için suçlanıyorum’ deyip yırtacak.
-2016’nın moda rengi türk’üaz. Kırmızı zaten out’du yeni yılda yeşil de out. Her yer türk’üaz. Türkiye’de Türklerden başka herkes mağdur olmaya devam edecek. Mevcut mağdur grupların üzerine Suriyeliler, Nijeryalılar, Ahıskalılar, Myanmarlılar falan da eklenecek. Hepsi kendi mafyalarını kurup çeteleşecekler.
-Hani hukuk sistemi gümbür gümbür çökerken Bayburt’a düşmüş Paris Hilton misâli seyrediyorduk ya, şimdi fatura burnumuza dayanacak. Bu yıl da ‘security and survivability yılı’ olacak. Her an götü kollayıp, okka altına gittiğimizde ölmez sağ kalırsak tazminat kazanabiliriz umuduyla Survivor izleyeceğiz. Tazminat kazananlara bizim cebimizden ödeme yapıldığını bilip, inceden en hak etmeyen insanlara kinleneceğiz.
– Akepe, kullanılmayan ve geçersiz tüm oyların bilgisayar sisteminde akepe’ye yazıldığı en az bir seçim ya da referandum daha yapacak. 300 milyon kişinin akepe lehine oy kullandığı ama seçimde hile olmadığı(..) anlaşılacak.
-Türkiye’yi ayakta tutan eğitimli orta sınıf kendisini yenik ve başarısız algılayacak. İnsanlar kendilerini güvende hissetmeyecekler. Bi kısmı mücadeleye devam edecek bi kısmı vazgeçecek. Depresyon tavan yapacak. Güven azalıp hukuk da çökünce yerini orman kanunu alacak. Gruplaşma-gettolaşma artacak, güvenli gruplar ayrışacak. İnsanlar yetersizliklerini ifade edemeyince öfke patlamaları olacak. Yenik hissedenler (Türkler), hayâl kırıklığı ve yetersizlik duygularıyla ülkeyi terk etmekten intihara kadar çeşitli ‘vazgeçiş’ sendromları yaşayacak.
– Polisler, Gezi’cileri tarif ederken: “Kibirli, ahlâki açıdan sorunlu, bizden değil” demişti. Dağılma, parçalanma sürecinde polis Gezi’cilerin onlardan olduğunu anlayacak. Bazı gösterilerde Kürt ve islâmcı olmayanların üzerine de saldırmayacak, gaz sıkmayacak.
-Ağalı, konaklı, suça bulaşmışsa bile ‘ekmeğinin peşinde masum Kürt’ dizileri bitti. Bu yıl dizilerde şefkatli, adaletli mafya babalarına, silah kaçakçılarına üzülüp, meslek sahibi kadınlara kıyılan muta nikâhlarına sevineceğiz.
-Lâik-dinci çatışması derinleşirken, çocuğa kadına tecavüz patlayacak. Kadınlar sosyal hayatın birçok alanından dışlanacak. Diziler ve sadist üvey anne haberleriyle kadın şeytânileştirilmeye devam edilecek. Daşşağı altın kaplı dinciler, tesettürlü karılarının üstüne aldıkları sarışın metreslerinin üstüne bi de oğlan sevgili edinmeye başlayacaklar. Duyacağız.
-Eli uzun usta ve ailesi, deniz taşımacılığı, restorancılık, akaryakıt alım-satımı, pırlanta ithalâtı, gayrimenkul işlerinde ve özellikle enerji sektöründe asrın lideri olacak. Şirket kurdukları her ülkede, her adada bi otel odasında büyükelçilik açılacak. Büyükelçi olma yaşı 27’ye inecek.
-Hırsızlığı bi ahlâk sorunu değilde uyanıklık, kurnazlık kabul etmeye devam… Tarladaki mahsûl, ziraatçilerin toprağa ektiği kırmızı karınca yuvaları, 250 kiloluk savaş topu ve musalla taşı çalınmıştı. Bu yıl hırsızlıkta daha yaratıcı olunacak.
-Birinci Dünya geleceğin silahlarını 3D yazıcıları, droneları, robot savaşçıları geliştirirken biz imamlara hayatın her alanında yetki vermeye devam edeceğiz. Herkes, yaptığı her konuşmada, her yazıda dini hareket noktası almak zorunda kalacak. Bürokraside işini iyi ve objektif kriterlerle yapan birileri hâlâ kaldıysa görevine son verilecek. Devlette yetki karmaşası artacak.
-Siyasetçiler ticaret yapmaya devam edecek. Millletvekili maaşlarına, bu yıl en az yüzde 25 zam yapılacak ve Meclis kapatılacak. ‘Biat etmeyene ekmek yok, su yok. Her boka kaçaksaray karar verir’ yasallaşacak.
-Akepe’liler geçen yıl yangın dolabı, yalak, fayton, itfaiye aracı, ayakkabı boyacı sandığı açılışı yapmışlardı. Level atlayacaklar. Alaturka kenefe döndürülen her tuvalet, her abdesthane, her musalla taşı ve morg devlet erkânınca açılacak.
-Şehirlerde en olmadık yerlerde çaput bağlanan mezarlar bitecek. Pakistan’daki gibi herkes evinin önüne gömülebilir yasallaşacak.
-pkk’lı tüm teröristlere tazminat ödenecek, maaşa bağlanacaklar. Akepe, memur maaşlarını ödeyemez hâle düştüğünde bile IŞİD’cılarla pkk’ya maaşlarını ödemeye devam edecek.
-Ermeniler doğudaki birkaç vilayeti açıktan talep edecekler. Tapu tazminat davaları başlayacak.
-Türklerin acı çekmediği varsayılarak ameliyatlarda Türklere anestezi uygulanmayacak.
N’oldu çok mu uçtum! 19. yüzyılda Amerika’da zencilere anestezi kullanılmıyordu yahu. Bizim ne eksiğimiz var!
‘Worry is a misuse of imagination’ derler. Hayalgücümüzü yanlış kullanıyor da olabiliriz. Nihayetinde yaşam kalitesindeki düşüşten fena halde etkilenen ‘endişeli lâik’iz…
Ha bi de… Damat Berat Paşa’nın gaz-tesinde bi yalaka “Atatürk de sarayda oturduydu, n’olcak ki yani” yazmaya devam edecek.
Kıymet Nadir BİNDEBİR, 2 Ocak 2016