29 Mart gecesi seçim sonuçlarında neler oldu?

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

29 Mart gecesi seçim sonuçlarında neler oldu?

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Nis 16, 2009 15:02

Seçim Gecesi Neler Oldu?

Birol Başaran Bilişim uzmanı. Uzmanlık alanında master, doktora yapmış, TÜBİTAK'ta çalışmalar yapmış bir isim.
29 mart 2009 yerel seçim sonuçlarının alındığı o gece bilişim uzmanı olarak neler yaşandığı konusunda hayli bilgili ve iddialı savlar ileri sürüyor.
Odatv.com konuyla yakından ilgilenen ve o gece açıklamalarda bulunan CHP il başkanı Gürsel Tekin'in bu mektubu okumasına aracılık yapıyor.
Kuşkusuz bu mektup tüm siyasileri ilgilendiriyor.
İşte Birol Başaran'ın bilgi dolu mektubu:

"Evet, siyasilerin ve medyanın söylemi ile bir " demokrasi şölenini" daha arkada bıraktık. Türkiye yeni bir sabaha günaydın dedi. Bende 3-4 saat uyuduktan sonra filmi geri sarıp dün geceyi şöyle bir aklımdan geçiriyorum.
Aklımda kalan neydi? Aklımda kalan en büyük düşünce; "Şüphe".
Evet içim çok rahat değil, bir terslik vardı. Gelin sizle paylaşayım.
Gece 22.00 civarları. Türkiye’nin her yerinden seçim sonuçları geliyor. Kanalları gezerek sonuçlara bakıyoruz. Oldukça sürpriz sonuçlar geliyor. En büyük sürpriz İstanbul’da. Oyların neredeyse %30-40’ı gelmiş ve Kılıçdaroğlu ile Topbaş arasında sadece %2’lik bir fark var. %42 Topbaş, %40 Kemal Kılıçdaroğlu, CHP umutlu.
İlginç ve sürprizli bir seçim akşamı yaşıyoruz. Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş gibi CHP’nin oy deposu ilçeleri düşününce CHP’nin İstanbul’da seçimi alma olasılığını görüyoruz, konuşuyoruz. Heyecan sürüyor.
Fakat o da ne!


SİHİRLİ EL DEĞİYOR

Gece 22.00’den sonra sonuçlara sihirli bir el değiyor sanki.
Hani bir İtalya-Arjantin finalinde "Maradona" elle bir gol atmış ve sonra ona "Tanrı’nın eli" demişti ya. Aynen öyle.
Seçimlere birdenbire Tanrı’nın eli değiyor ve Türkiye’nin her yerinde ama her yerinde AKP oyları yükselmeye başlıyor. Başa baş gidiyorsa AKP öne geçiyor, AKP öndeyse fark açılmaya başlıyor.
Hem de "SİSTEMATİK" bir şekilde.
Örneğin İstanbul’da 42.6 ile 40.2 gibi bir sonuçtan sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyları 40.1, 40.0, 39.9, 39.8, 39.7 şeklinde kademeli olarak gerilemeye başlıyor. Hemen karşılığında da Kadir Topbaş’ın oyları da 42.6, 42.7, 42.8, 42.9, 43.0 gibi onda birlik dilimler şeklinde yükseliyor. Bu mekanizma gece 04.00’e kadar sürüyor. Sonuçta 36.9 Kılıçdaroğlu, 44.3 Topbaş’a kadar geliniyor.
Peki bu normal mi?
Yani oyların %30-40’ın da kafa kafaya giden iki aday oyların kalanında her bir adayın lehine artar mı? Bence artmaz. Ama diyelim ki tesadüfen öyle denk geldi. Hep AKP’nin İstanbul’da önde olduğu oylar maçın ikinci yarısında denk geldi. Ama başka bir resim bana bu imkansız dedirtiyor. Nedir o resim?


BİRDEN BİRE NE OLDU?

Türkiye’nin her yerinde ama her yerinde gecenin ilerleyen saatlerinde AKP oyları artıyor ama rakiplerinin oyları azalıyor. Biraz örnekleyelim;
- İzmir’de CHP %62 – AKP %23’lerde başladığı geceyi sabaha kadar %55 - %32 ile bitiriyor. CHP %7-8 oy kaybederken AKP %7-8 oy kazanıyor.
- Aynı şekilde Diyarbakır’da DTP %75’lerde başladığı geceyi %65’lerde bitiriyor. DTP %10 civarında oy kaybederken, aynı şekilde AKP %10 civarında oyunu arttırıyor ve geceyi %31-32’ler civarında bitiriyor.
- Trabzon’da da İstanbul benzeri bir sonuç. %2’lik bir fark (CHP %44 – AKP %46) gecenin sonunda CHP %40 – AKP %48 olacak şeklinde %7-8’lik bir farka çıkıyor.
- Antalya da geceye %10 farkla başlayan CHP ancak zar zor %5 farkla seçimi kazanıyor.
(%40 - %35)
- Beyoğlu’nda %10 farkla önde giden CHP, sabaha karşı Beyoğlu’nu AKP’ye kaptırıyor.
- Manisa, Balıkesir, Karabük gibi yerlerde MHP – AKP çekişirken aynı şekilde MHP oyları devamlı azalırken, AKP oyları devamlı artıyor.
- Ankara’da Murat Karayalçın TV’ye çıkıp 2 puan önde olduklarını söylüyor ama gece biterken %7 farkla kaybediyor (%38,5 - %31,5).
- Aynı şekilde İstanbul’da CHP İstanbul İl başkanı oyların %90’ı sayıldığında %41’e %40 önde olduklarını söylediği gece 7 puan farkla kaybediyor (%44.3 - %36.9)


ADİL GÜR AÇIKLAMASINA DİKKAT

Diyebilirsiniz ki bu arkadaşlar partili oldukları için objektif değiller ve yanıldılar.
Peki bu seçim sonuçlarını en yakın bilen A&G şirketi sahibi Adil Gür, İstanbul’da gece 23.00 civarlarında seçim tahmini %41 AKP, %40 CHP şeklinde yaptı. Buna ne dersiniz? O’da oyların yarısı gelmişken, sayılara bu kadar hakimken, bu kadar sapmayla yanılmış olabilir mi?
Bence hayır.
Hatta kocaman bir "HAYIR".
Ortada bir tuhaflık var. YSK’nın bilgisayar sisteminin çökmesinden, gece Ankara ve İstanbul’da birçok tuhaf elektrik kesilmelerinden bahsetmiyorum.
Sadece sonuçlara bakarak bunun akla ve bilime aykırı olduğunu söylüyorum.
Dedikleri kolayca test edilebilir. Herhangi bir kanalın örneğin Show TV, CNN Türk veya HaberTürk’ün gece 22.00 civarlarındaki kayıtlarını izleyip bütün illerde partilerin yüzdelerini yazalım. Sonra aynı kanalların gece 03.00 civarlarındaki kayıtlarını inceleyip yine başka bir tabloya bu saatteki sonuçları parti bazında ve il bazında yazalım.
Göreceksiniz ki Türkiye’nin hemen her yerinden ama istisnasız her yerinde 03.00’teki AKP oyları gece 22.00’deki AKP oy oranlarından daha fazla. Ve aynı şekilde AKP’nin tüm rakipleri de (CHP, MHP, DSP, DTP, SP) gece 22.00’daki oy oranlarına göre gece 03.00’da oy kaybetmişler.
Böyle bir istatistik olabilir mi? "İMKANSIZ".


BEN BUNU BİLEN BİRİYİM

Ben bunu ODTܒde master yaparken tezimde istatistik yöntemleri kullanmış biri olarak söylüyorum.
Ben bunu doktora yaparken Tübitak’tan "bilim adamı" bursu almış biri olarak söylüyorum.
Ben bunu 25 yıl bilgisayar sektöründe çalışmış biri olarak söylüyorum.
Ben bunu siyaseti çok iyi bilen biri olarak söylüyorum.
İddiam basit; "29 Mart 2009’da gece 22.00’deki sonuçlarla, 30 Mart 2009 saat 03.00’teki sonuçları karşılaştırıldığında, tüm sonuçların AKP lehine artması normal değildir".
Peki ne istiyorum? "Basit":
Bilgilerin tutulduğu database Oracle, DB2 veya SQL Server’dan biri olmalı. Büyük ihtimalle Oracle’dır. Bu database’ler kayıt yaparken sistemi "recovery" yapabilmek amacıyla online log’lar tutup daha sonra bunları "archieve log" olarak saklarlar. Ben bu saat aralığında Oracle database’inin online loglarını incelemek istiyorum. Acaba sistemde bu saat aralığında sadece "INSERT" kayıtları mı var yoksa "UPDATE" ve "DELETE" kayıtları da mevcut mu?
Sistem database’inde o aralıkta çalışan herhangi bir "TRIGGER" set edilmiş mi?
O anda sistemde hangi "USER"lar çalışmış ve "IP numaraları" nelerdir?

Kafamı kurcalayan başka bir şüphe, seçim sisteminin yoğunluktan dolayı tıkanması ve gece 22.00 civarlarında kapatılıp açılması.
Hayatımın önemli bir kısmı bu sistemleri "tune" etmekle geçtiği için ihtimalleri düşünüyorum.
Birinci ihtimal network’te bir sıkışma yaşanması. Ama sistem hardwere’lerinin yeterince kapasiteye sahip olduğunu, memory, i/o alt yapısı, gigabyte Ethernet kartları ile bir sıkışıklık ihtimalini çok az görüyorum. Büyük ihtimalle database’de bazı "deadlock"lar oluşmuş olmalı. Çünkü sadece data insert eden bir oracle sisteminin "şişmesi" neredeyse imkansızdır. En büyük ihtimal başka bir user’ın ya da programın o anda "read" ya da "update" ediyor olması lazım. O saatte seçim sisteminde kim olabilir? Kim datalara read veya update amaçlı erişmek ister?


YSK'DAN KOPYALAR, LOG'LARIYLA İSTENMELİDİR

Bu soruların kamu adına, teknik bir ekip tarafından inceleyip, kamuoyuna "temizdir" raporu vermesi lazım.
YSK böyle bir denetlemeyi şeffaflık adına yaptırmalıdır.
Eğer yaptırmazsa tıpkı 2007 seçimlerinde olduğu gibi 2009 seçimleri de benim gözümde "şaibeli" olarak kalacaktır. Bilgi Teknolojilerini iyi bilen ve neler yapabileceğini kavrayan biri olarak bunun "kısa sürede" yapılması lazımdır. Bu denetlemeyi 2 sene sonra yapmanın da bir anlamı yoktur. Çünkü araya zaman konursa, teknik bir denetlenmenin nasıl geçilebileceğini biliyorum.
YSK’nın kamuoyu adına bu denetlemeyi yaptırmasını arzuluyorum.
CHP, MHP, DTP, SP gibi partilerin oylarına sahip çıkması, bu kayıtların bir kopyasını YSK’dan log’ları ile birlikte alması ve il bazında "seçim simulasyonları" yapmasını öneriyorum. Eğer yapmazlarsa AKP’nin hep iktidar kalacağını, kendilerinin de hep muhalefette kalacaklarını düşünüyorum.

Son olarak, bu yazıyı ülkede "kaos ve kargaşa ortamı" yaratmak için yazmadım.
Bu yazıyı tam tersi Türkiye’de demokrasi’nin tam olarak oturması için yazdım.
Daha açık, daha şeffaf bir demokrasi özlemi içinde yazdım. Nedense ilgili şahıslara duyurma ihtiyacı duydum.
Daha güzel, daha demokratik, daha katılımcı bir Türkiye adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum."

Evet iddiaların hepsinin ayakları yere basıyor. Olgular inandırıcı gözüküyor.
CHP'li Gürsel o gece Adil Gür'ün rakamları telefonla bildirmesinden dolayı basın toplantısı yapmıştı.
Sonra neler oldu?
Gürsel Tekin acilen bilişim uzmanlarıyla toplantı yapıp bu iddiaları araştırmalıdır.”

Kaynak
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

İletigönderen Demo-X-Race-Y » Prş Nis 16, 2009 16:43

Sandık (konusu) açılmışken;

Mirim bu konu sanma ki tek bizim ülkemizin kafasını kurcalıyor. Üstelik çok kritik bir seçim zamanı olan (dünya için) 2007 genel seçimlerinin şansa bırakılma (!) ihtimali neydi? Önceki seçim sonuçları sabaha doğru belli olurken bu seçim 3 saatte tamamlanmış açıklanmıştı. İspat olarak da bir sandık başına 5 kişi konulması gösterilmişti. Dikkat isterim. Bu 5 kişi acaba seçimin doğru sonuçlar toplamasına mi yoksa tersi istikamette saptırılmasına mı yardımcıydı?!

İşin teknik kısmına gelecek olursak, ben Informatics (bilişim) dalında yurtdışında burslu eğitim alan ve bu konuya özellikle eğilmiş Iphone ve yeni 3G tabanlı telefonlara gerçek demokrasinin anlık uygulanabileceği bir yazım ve yazılım önermiş ve geçen dönem önerdiğim bu tez hiç desteklenmemiş olmakla beraber bu dönem ihtiyaç duyduğum kaynaklara yarım ağaz bahanelerle örneğin bilgisayarlar çalınır diye Apple labına tek sokulmamam gerektiği nedeniyle dönem sonunda bursum kesilerek geriye şutlandığım için bir iki sağlam referans gösterebileceğimi düşünüyorum. Bunlardan en önemlisi teorisi 'homomorphic encryption' olan ve uygulanabilirliği de Mart 2009 tarihi ile ispatlanmış bir yöntem olan e-voting, yani internet tabanlı oylama yöntemi bizim yerel seçimlerde son teknoloji iddiası göstererek yaptığımız oylamadan gayet farklı. Bir kere kişilere verilen şifreler ile kişi kimliğini ortaya çıkarmadan genel teyit yapmak ve bireylerin kendi şifreleriyle sonradan kendi oylarını teyit etmek hakkını veriyor bu yöntem. Şifrelemesi ise çok yorucu değil Java Virtual Machine gibi düşük performans'da çalışacak bir bilgisayar tarafından bile süper yapılabiliyor. Kaynakların açık olup olmadığının kontrolüne izin vermesi de cabası. Lakin, yine dikkat isterim, acaba bize teknoloji yutturması altında verilen oylamanın güvenilirliğinden çok kullanılabilirliğine mi hizmet ediyor? Yoksa neden sistemi değiştirmişken bilimin ve teknolojisinin en üst noktası olan bu şifreleme mantığına dayalı oylamayı değil de eski güvenilmez olanı tercih ediyoruz?

Vermek istediğim bir örnek daha belirteyim, şudur; RSA şifrelemeyi halkın kullanabileceği bir yazılıma çeviren yazılımcı 2000'li yıllarda 3 sene süren bir mahkemeye sanık olmuştu. Mahkemeyi açansa İnsan Hakları Mahkemesi! Araştıran bahanelerini okuyabilecektir. Bu şifrelemenin muazzam gücünü ve bilimsel kesinliğini aşşağılamak ve yerine daha çözülebilir yazılımlar geçirtmek ise bize yurtdışında Informatics (bilişim) diye yutturulan bilimin en hafızlatılan öğretisidir. Bugün RSA asal sayılara ve matematiğe dayalı şifreleme güçsüz ve yavaş adledilmekte yerine de bilmem kaç bitlik anında şifreleme yazılımları sunulmakta hatta standartlaştırılmaktadır. Aynı şeyi yada aynı yöntemi şifrelenmiş elektronik oylamaya yapma girişimlerinin, daha Mart 2009'da yapılan pratik bir araştırmayla önüne geçilmiştir. Tabi bu vazgeçecekleri anlamına gelmez.

Son olarak üzülerek eklemek istiyorum. Ben iyi bir okuldan güzel bir kafa ve eğitimle mezun oldum. En güzel maaşı bu işsizlikte bankalar vermektedir. Tabi girdikten bir süre sonra farkedersiniz ki aldığınız ilk ücretin 7 yıl sonra hiçbir farkı kalmamıştır hatta size diş bileyen başka müdürlüklerle aynı seviyeye getirilmiş olursunuz. Ben bankacılığın, okumuş insanları da bu şekilde piyasadan toplayan ve kendine sermaye yapıp da hiç işletmeyen bir kenarda çürümelerini bekleten bir sistem olarak geliştiğini düşünüyorum. Yani ülkemizde kendi çevremden ve okul arkadaşlarımdan gözlediğim bu. Gayet de netim bu konuda. Zaten bilinir ki piyasaya dünyadaki elmasların tümünü sürseniz elmasın değeri kalmaz. Dolayısıyla güçlü bankalar ve kuruluşlar bu kapitali inanılmaz ölçülerde, değer kaybetmesin diye bir yerlerde stoklamakta yada yakmaktadırlar! Aynı şey günümüzde bir başka kapital adledilen akıl sağduyu ve zeka için de geçerlidir. Banka'lara doldurduğunuz bu parlak beyinler zaman geçtikçe çevrelerinden ve plaza hayatının izoleliğinden kararmaktadırlar. Ben de yurtdışına gelerek aslında buradaki bilişim biliminin bir hafızlık okulu olduğunu görerek bir kere daha yıkıldım. İlk Atlantik aşırı kolonilerde üniversitelerde trigonometrik cetvel ezberletilirmiş, kafalı adamlar darbe devrim falan yapamasın diye. Ama bakıyoruz Thomas Jefferson gibi bir adam o baskıdan sağ çıkabiliyor. Atatürk gibi Fransız Devrim fikriyetini kavrayan bir lider çıkabiliyor. Ordudan Washington istihbarattan Putin'ler çıkabiliyor. Kapitalizm, bir şeye tek değer adledme ve onunla oynama, herşeye köşeli sözlük tanımı yapar şekilde yaklaşma ve o tanımı değer olarak pompalama şeklinde bizim uygarlık ve vicdan tanımımıza yaklaşamıyor ve yanılıyor. Kapitalizm kendini de böyle tanımlıyor ve tekrardan tanımlanmasına kesinkes karşı çıkıyor. İlgilenenler Japon'ların kapitalizmi zamanında çok yönlü yorumladıklarını ve ardından şişirme patlatma senaryosu ile ekonomilerinden olduklarını araştırabilir. Vicdan ise gün gelecek şeylere değerlerini şöyle biçecektir inanıyorum, "Bir şeyin değeri, onu kullanan insanda bıraktığı insanın kendini değerli hissetmesiyle ölçülür." Yani "Bir şey insana kendi vicdanını ne kadar değerli hissettirir ise; bu merhamet duygusu olabilir, ilim duygusu olabilir, bir kitap, bir makale, bir müzik olabilir, sevgi olabilir, onun değeri de işte o kadardır." Zannediyorum bu tanımı yapmamızı sağlayacak ortak bilinçten bugün yoksunuz. Bu ortak bilinci sağlayacak teknolojiden de yoksunuz ve yoksun bırakılıyoruz. Bir gün bu teknoloji açığa çıkarsa eminim kapitalizm tarafından kıstırılamayacak bir patlama halinde yayılacaktır. Çünkü buna gerçekten ihtiyacımız var. Vicdan bilimin aklın yol göstericisi olacaktır o gün, çünkü vicdan aslında en değerli sermayedir.
Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız.
K. Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Demo-X-Race-Y
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Nis 09, 2009 18:32


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x