AB ile rekabet edemez hale geldik... / Ahmet TAKAN

AB ile rekabet edemez hale geldik... / Ahmet TAKAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Haz 26, 2017 14:19

AB ile rekabet edemez hale geldik...

İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşat Özer, tarım ve hayvancılıkta nereye doğru sürüklendiğimizi ise net ifadelerle anlattı;

"Türkiye'de 24 Ocak 1980'den bu yana uygulanan yanlış politikalar sonucu hayvancılık gerilemiş ve tükenme noktasına doğru gelmiştir. Son yıllarda giderek ağırlaşan olumsuz gelişmeler öncelikle hayvansal gıda ile beslenme ihtiyacı olan halkımızın, ülkemizde hayvancılıkla uğraşan kesimler ile bu sektörde profesyonel olarak çalışan meslek mensuplarının çalışma koşullarını, istihdam alanlarını ve iş güvenliği konularını da sıkıntılı bir noktaya getirmiştir. Bu şartlarda, özellikle kırmızı et ve süt alt sektörlerinde Avrupa Birliği'ne uyum sağlanabilmesi ve rekabet edebilmesi mümkün görülmemektedir.

Büyük düşüş

Tarımın GSMH içindeki payı 1980 yılında %26 iken 1997 yılında %14.5'e, 1999'da 13.8, 2010 yılında %8.9 ve 2013 yılında %7.4'e düşmüştür. Türkiye'nin 2014 yılında tarım ürünleri ihracatı 18 milyar 759 milyon dolar, ithalatı ise 18 milyar 58 milyon dolar oldu. Gıda ürünleri dış ticaretinde 2014 yılında 5.7 milyar dolar fazla veren Türkiye, aynı dönemde tarımsal hammaddelerde 5 milyar 94 milyon dolar açık verdi. 1980 yılında toplam ihracat değerinin %57'sini tarım sektörü oluştururken toplam ihracat içerisindeki pay 2010 yılında %8 olmuştur. Bu oran içerisindeki hayvansal ürünlerin payı son derece düşüktür. Halbuki 1983 yılı canlı hayvan ihracatımız 500 milyon dolarla tüm ihracatımızın %20'sine ulaşmıştır. Bu potansiyelin ve verimin artırılması için o günkü hükümetler damızlık ithalatına başlamış ve girdi maliyetlerini azaltmak için yem iadesi politikalarını devreye sokmuştur.

Tarımda çalışan nüfusun oranı Cumhuriyetin ilk yıllarında %80'lerde iken 2013 yılı itibarıyla %23.57 dolaylarındadır. Bu oran %5.3 ile Avrupa Birliği ortalamasının çok üzerindedir. Tarımsal üretim içerisinde hayvancılığın payı Avrupa'da %52 iken Türkiye'de %32 seviyelerindedir. İşletmeler küçük yapıda ve düşük verimli hayvanlardan oluşmaktadır.

Tarımsal üretim yapan nüfusun milli gelirdeki payı bir zamanlar %25 seviyesindeyken bugün %10'un altına gerilemiştir. Bu durum kırsal kesimden kente göçü teşvik etmektedir.

Tarımda yaşanan çok ağır yapısal sorunlar ister istemez hayvancılığı da önemli bir şekilde etkilemektedir. Ülkemizin henüz %18'inin kadastrosu dahi yapılmamıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde en küçük işletme arazisi 13 hektar iken bizde 6 hektardır."

--Bu içinde bulunduğumuz vahim manzaraya göre sorunlarımız neler?

"*Kaba yem üretimi yetersizdir. Mera alanları bilinçsizce yok edilmekte, mevcut olanlar ise yetersiz durumdadır. Türkiye'deki mera varlığı 1940 yılından 2013 yılına kadar %77 oranında azalmıştır. Hayvancılığı ileri ülkelerde ekilebilir tarım alanlarının %60'ı yem bitkilerine ayrılmıştır. Bizde bu oran yem bitkilerine yapılan teşviklere rağmen %6 dolayındadır. Kaba yem üretim miktarımız ancak 100 bin baş ineği doyurabilecek kadardır. Son yıllarda saman ithal eder hale gelmemiz bunun bir göstergesidir. Allah'tan hazırlanan yeni yasada mera alanlarının aynı zeytinliklerde olduğu gibi sanayiye açılması şimdilik ertelenmiştir.

*Kesif yem üretimi talebi aşmaktadır. Bunun sebebi hayvancılıkla uğraşan kesimin alım gücünün az olması, yem kalitesinin kuşkulu olması ve yüksek fiyatlı satılmasıdır. Yem fabrikalarının kapasite kullanımları %50'nin altındadır. 1 kg sütün alabileceği yem miktarı yıllara göre büyük düşüş göstermiştir. Bu nedenle süt sığırı besleyen üreticiler çareyi hayvanlarını kesime sevk etmekte bulmaktadırlar.

*Silaj yapımı ve kullanımı yeterince sağlanamadığından yem maliyeti yüksektir. Ayrıca şeker pancarı üretimi azaltılmıştır. Fabrikalar satılmakta, şeker kamışı ve mısırdan şeker üretimi teşvik edilmektedir. (Toplam şeker üretiminin %20'sine kadar mısırdan üretimine izin verilmiştir. - Şeker kanunu...-). Şeker pancarından şeker üretimi pahalı ancak hem insan sağlığı açısından çok yararlı hem de pancar posası, melas gibi yan ürünlerin hayvan beslenmesinde kullanılması nedeniyle yararlıdır.

*İşletmeler Avrupa ölçeğine göre oldukça küçük buna rağmen hayvancılığın tarım sektörü içerisindeki payı azdır.

*Çiftçinin örgütlenme sorunu olması nedeniyle maliyetler yüksektir."

(YARIN: Sorunların kalan kısmı ve çözüm önerileri)

Ahmet TAKAN, 26 Haziran 2017
ahttakan@gmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: AB ile rekabet edemez hale geldik... / Ahmet TAKAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Haz 27, 2017 17:42

"Et, süt" deyip geçmeyin!..

Bayram günü... Siyaset dışı kalalım, Türkiye'nin farklı fakat çok önemli bir sorununu gündeme getirelim istedik. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Kürşat Özer'e bir dokunduk bin ah işittik desek, herhalde abartı olmaz. Tarım ve hayvancılığın ülkemizdeki sorunlarını say say bitiremedi Kürşat Hoca;

" *Pazarları düzenleyici mekanizmalar yoktur veya çok zayıftır. Üreticilerin çıkarlarını sağlayacak güçlü örgütleri bulunmadığı için istikrarlı miktar ve kaliteli ürününü pazara sunma ve hak ettiği fiyatı alma konusunda sıkıntılar vardır. Perakende marjı yüksek buna mukabil çiftçinin kazancı düşüktür. Bir kaç yıldır çiğ süt üreticisi çiğ süt fiyatlarında ki spekülasyonu dile getirmeleri sonucunda Ulusal Süt Konseyi kurulmuştur. Fakat Ulusal Süt Konseyi'nin etkinliğinden, piyasayı düzene soktuğundan bahsetmek çok zor. Varlığı ancak kağıt üzerinde söz konusudur.

*Planlama yapılmaması ve fiyat istikrarsızlığı üreticiyi son derece olumsuz etkileyebilmektedir. Örneğin, et fiyatlarının ciddi yükseliş ve düşük faizli, uzun vadeli krediler nedeniyle yetiştiricilik konusunda bilgisi olmayan insanlar üretime soyunarak kaynak israfına neden olmaktadır.

*Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, Üretici Birlikleri, Damızlık, Sığır Yetiştiricileri Birlikleri yeterli hizmeti üreticiye sunamamaktadır. Örneğin üretilen sütün pazarlanmasında kooperatiflerin payı Avusturya'da %90, Almanya'da %52, Finlandiya'da %97, Hollanda 'da %83 ve İngiltere'de %67'dir.

*Veteriner Hekim sayısı fazla olmasına rağmen, tekniker ve teknisyen sayısının az olması nedeniyle ihtiyaca yanıt verecek uzman iş gücü, planlaması da bulunmamaktadır. Kaçak hayvan girişi engellenemediğinden komşu ülkelerden salgın hastalık tehdidi önlenememektedir.

*Mevcut hükümet 2006 yılında çıkarttığı 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 21. maddesinde her yıl GSMH'nın en az %1'inin tarımsal desteklenmelere ayrılacağını hükme bağlamasına rağmen, bu oran %0.5'i geçmemiştir.

*Çiftçi eğitimi amacıyla çeşitli uygulamalar yapılmış, ancak çoğunlukla uygulama eksikliği nedeniyle bu yararlı olmamıştır.

-- "Peki bu kadar sorun sıraladınız. Bunların çözüm yolu yok mu" diye sorduk Kürşat Hocaya. İşte yanıtları;

" *Kaba yem ihtiyacının giderilmesi amacıyla mera ıslahı yapılmalıdır. Özellikle GAP projesiyle sulu tarıma uygun hale gelen arazilerde yem bitkisi üretimi teşvik edilmelidir.

*Farklı hayvansal üretim biçimlerine uygun alanlar belirlenerek bu yönde teşvikler uygulanmalıdır.

*Üreticiye örgütlenmeleri ve kooperatifleşmeleri amacıyla önayak olunmalıdır. Böylelikle küçük işletmelerin sıkıntılarının azaltılması ve maliyetlerin düşürülmesi sağlanabilir. TBMM'de 3 Haziran 2010'da 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nda yapılan değişikliklerle kooperatiflerin tamamen siyasal iktidarın denetimine sokulması sağlanmıştır. Bu durum kooperatifleri üretici haklarını korumak yerine siyasi, kısır çekişmelerin odağı haline getirilebilecektir.

*Bütçeden ayrılan pay artırılmalıdır. Verilen destek ve teşviklerin hayvan başına değil, elde edilen ürüne göre verilmesi sağlanmalıdır.

*Hayvanların genetik özellikleri geliştirilmelidir. Böylelikle hayvan başına elde edilen ürün miktarı artacak ve üretim maliyeti azalacaktır.

*Fiyat istikrarsızlığı, pazarlama ve planlama sorunları giderilmelidir. Bu durum hem üreticinin mağduriyetini giderecek hem de tüketiciler tarım ürünlerini daha uygun fiyattan satın alabileceklerdir.

*Silaj kullanma teşvik edilmeli ve bu konuda yetiştirici bilinçlendirilmelidir. Silaj ile kesif yem maliyetinin %70 oranında azaltılması mümkündür.

*Et ve kasaplık hayvan ithalatı yerine, besi amaçlı hayvan ithali et fiyatları istikrara kavuşuncaya kadar tercih edilmelidir.

*Süt tüketimi teşvik edilmeli, süt tozu ithal edilmesine derhal son verilmelidir.. Örneğin okullarda, askeriyede vb. kurumlarda süt dağıtımı yapılarak veya süt ürünleri tüketimi sağlanmalıdır. Böylelikle hem gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesi sağlanacak hem de süt sığırlarının erkek buzağıları besi hayvanı gereksinimini karşılayacaktır. Süt fiyatları istikrara kavuşmadan et fiyatlarının düşmesi mümkün değildir. Et ithalinin önlenmesi ile ülkemize BSE gibi sığır hastalıklarının ülkemize girme olasılığı azalacaktır.

Kayıt dışılık önlenmelidir. UHT ve sokak sütleri arasındaki fiyat farklılığı kayıt dışılığı teşvik eden önemli bir faktördür.

*Tarım Bakanlığı teşkilatı yeniden yapılandırılmalı ve veteriner hekimler hayvan ıslahı ve hayvan hastalıklarının önlenmesinde efektif kullanılmalıdır.

*Ülkemizdeki hayvan varlığı kayıt altına alınmalı, hayvansal üretimin envanteri iyi belirlenerek gelecek planlaması yapılmalıdır."

Söyleşimize, Körfez krizinde zengin Katarlıların ilk gün karşı karşıya kaldığı açlık tehlikesi ile başlamıştık. Çok uzatmaya gerek yok!.. Tek cümle ile nokta koyacağım; Bizim yanı başımızda bir Türkiye var mı?..

Ahmet TAKAN, 27 Haziran 2017
ahttakan@gmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x