
Hiç kendimizi kandırmayalım, Türkiye NATO’ya gireli beri ABD mandasıdır ve 50 küsur senedir o şekilde yönetiliyor!
ABD yörüngesinden çıkıldığı an ise bildiğimiz şeyler yaşanmıştır!
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat müdahaleleri bunun göstergeleridir.
Menderes, SSCB ile stratejik ittifak anlaşması yapmak için Moskova seferine bile çıkamamış ve müdahaleye maruz kalmış; Demirel, Batı aleminden alamadığı demir-çelik teknolojisini Moskova’dan alması sebebiyle 12 Mart’ta derdest edilmiş; Ecevit’in de Kıbrıs’a asker çıkardığı için üstü çizilmiştir.
TSK’ya operasyonun perde arkası
Hayır ABD ve benzer emperyal ülkeler bunu sadece Türkiye’de değil, etki alanında olan her coğrafyada yapıyorlar. Hatırlayın Amerikancı olarak bilinen Pakistan Devlet Başkanı merhum Ziya-ül Hak bile Pakistan’a atom bombası kazandırdığı için bizatihi CIA’nın suikastına maruz kalmıştı.
Gelelim ABD’nin Türkiye bağlamında yeni hedef ya da projesine.
Soğuk savaşın bitmesi ile Washington dünyanın tek egemeni olarak önümüzdeki çeyrek yüzyılı dizayn etmek istiyor. Bunun için önceliği enerji merkezi Orta Doğu ve Kafkasya hinterlandını kontrol altında tutmaktır. Böyle bir şeyi yapabilmek için de bölgede güçlü ve sadık bir jandarmaya ihtiyacı var ki o Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Ancak 2003 Martındaki Irak’ı işgal olayında görüldüğü gibi TSK, soğuk savaş sürecinde olduğu gibi robot olmaktan çıkmış ve milli bir kimliğe oturmuştur. Nitekim bunun yansımaları Bağdat’ı işgal olayında görüldü ve TSK, ABD’ye örtülü tavır aldı.
İşte o fotoğrafı çeken ABD, o gün bugün TSK’yı psikolojik olarak çökertmek ve kendine ram etmek için seferberdir. Çuval geçirmeyle başlayan süreç, Ergenekon ile sürdürülüyor. Hedef TSK içinde vücut bulan milli silkinmeyi dumura uğratmaktır.
Üniter devlet askıya!
AKP bu noktada ABD’ye omuz vermektedir. Tayyip Bey’in beni deliğe süpürmeyin feryadı, TSK’yı seninle beraber yere sereceğim teminatıdır. Bu güne kadar gözlenen seyre bakarsanız verilen bu teminatın yerine geldiğini görürsünüz!
Peki TSK’nın kolu kanadı kırılır ve moral değerleri çiğnenirse ne mi olacak? Washington’un bölge planlamasına göre Türkiye, üniter anlayıştan çıkacak ve orta vadede federatif bir yapıya yönelecektir. ABD bu şekilde Türkiye’ye tıpkı Osmanlı yapısı misali yeni bir rol vererek etnik görüntüden çıkarılıp inanç eksenine oturtulacak. Buradan hareketle de Türkiye Orta Doğu’da yaşayan ve hatta bütün dünyadaki Müslümanların şemsiyesi yapılacak. Pakistan, Mısır ve Suudi Arabistan’a güvenemeyen Washington, Müslümanlar üzerindeki kendi çıkar planlamasını, iplerini elinde tutmak kaydıyla Türkiye üzerinden yapacak!
Tayyip Erdoğan’ın buradaki rolü ve önemine gelince...
ABD’nin bu hedefinin, değil devleti yöneten biri sıradan bir kişi tarafından bile görülmemesi mümkün değil. Dolayısı ile Erdoğan da bunu biliyor ve projeyi benimseyerek oyunun parçası oluyor.
Dinsel yapı!
Onun amacı ideolojik olarak hedef aldığı Cumhuriyetten rövanş ve de güya Osmanlı benzeri bir yapıyı yeniden ihyadır. Tabii bütün bunlara ilave olarak bu proje kapsamında iktidarını ABD desteği ile sürekli olarak devam ettirmek de temel hedefidir.
Ancak Tayyip Bey bir yerde fena halde yanılıyor!
ABD’nin üniter Cumhuriyet’in yerine stratejik çıkarları adına hedeflediği yeni dinci Tayyiban devletini kurduğu an yapacağı ilk iş, bu dönüşüme karşı oluşacak doğal tepkileri Erdoğan’a ciro edeceği ve onu ortadan kaldıracağıdır. Tayyip Bey’e; Şah Pehlevi’yi, Markos’u ve Ziya-Ül Hakkı’ı hatırlatırız... Emperyal devletlerin şahıslara vefası olmaz..
NOT: CHP Mersin Milletvekili Alirıza Öztürk iki gün önceki yazımızı kaynak gösterip işçilerin dolandırılması olayını yani işçilere sorulmadan maaşlarından kesinti yapılmasını TBMM’ye taşıdı...
ADIM...
Barış-kardeşlik değil, ayrıştırma projesi!
Diyarbakır’da çıkan olaylarla görülmüştür ki açılım olayı AKP ve Erdoğan’ın ifade ettiği gibi barış ve kardeşlik projesi değil, tersine o ambalajla husumet tesis etme yani ayrıştırma projesidir. Hayır öyle değil diyenler önce Bursa ve sonrasında Diyarbakır’da meydana gelen olayları açıklamalıdır. Bu açılım masalı ile insanlar durduk yerde birbirine hasım yapılmış ve olmayan husumetler yaratılmıştır. Tayyip Erdoğan bu açılım hikayesini ortaya atmasaydı ne Bursa’da ne de Diyarbakır’da o olaylar olacaktı. Sadece olaylar da değil, etki-tepki misali Bursa’da İstiklal Marşı okunduğu için Diyarbakır’da milli marşımız ıslıklanıp yuhalanmıştır. Bunun sorumlusu bu iklimi yaratanlardır. Ben bu olayları gerçekte Tayyiban devleti projesinin önemli bir adımı yani bilinçli ayrıştırma olarak görüyorum.
SIRALAMA...
Ergenekon’da gizli tanık olmanın olmazsa olmazları!
Ergenekon soruşturmasında istisnalar bir tarafa bırakıldığında gözlenen gizli tanık özellikleri şöyle sıralanıyor:
1) PKK itirafçısı olmak!
2) Korucu itirafçısı ve ihanet edeni olmak!
3) Uyuşturucu kaçakcısı olmak!
4) MİT’e çalıştığını iddia etmek ve haham olmak!
5) Kızkardeşini para karşılığı satmak ve bu suçtan hüküm giymek!
6) Katil olmak ve bunun için hüküm giymek!.
7) Hırsızlık yapmak ve bu suçtan hüküm giymek!
8 ) Dindar değil dinci yani siyasal İslamcı olmak!
9) Dinci grupların kontrolünde olmak!
Sabahattin ÖNKİBAR, 9 Mart 2010, YENİÇAĞ