AK Panpişler / Murat ARSLANTÜRK

AK Panpişler / Murat ARSLANTÜRK

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Tem 17, 2011 17:14

AK Panpişler

*Tekrar çalışmaktan, bir mevkiye hak ederek gelmek zorunda bırakılmaktan ve çıkarlarını kaybetmekten korkuyorlar.

Çünkü çalışmak, didinmek, alınteri dökmek, sabretmek, emek vermek ve kurallara riayet etmek OUT... Bir mülakata mı girilecek? KPSS, ÖSS, TUS, Denklik ya da ALES’te şifre mi lazım? Bir hizmet içi yükselme mi söz konusu? Bir atama-tayin sıkıntısı mı var? Vergi müfettişi çok mu ileri gitti? Trafik polisi ceza mı kesti? Gecekondu mu yıkılacak? Özürlü-Bakıma Muhtaçlık maaşı mı bağlanacak? Yeşilkart mı alınacak? Erzak-kömür yardımı mı lazım? Bomboz bırakılan tarla için Doğrudan Gelir Desteği altında haybeden para mı emilecek? Sübvansiyon kredisi diye çarçur edilecek destek hibeleri mi gerekli? Hastaneden, belediyeden, resmi kurumdan, TOKİ’den, oradan buradan ihale mi alınacak? İl Başkanının bir telefonu, cemaatin bir selamı, bürokratın bir kartviziti, belediyeden bir tanıdığın aracı olması kapıları sonuna kadar açıyor. Ter dökmek, didinmek, azmetmek ve hak etmek ve kul hakkı yememek OUT. ŞEREFSİZLİK İN…

* Tekrar okumak zorunda kalmaktan, bilgiden, kültürden, sanattan, estetikten ve tekrar yeryüzü üzerine kafa yormaktan korkuyorlar.

Çünkü okumak, öğrenmek, aydınlanmak ve anlamak: “Edebiyat yapma lan!”, bilgi-tarih-uygarlık-hukuk-sanat: “Felsefe yapma lan!”, sanat, müzik, edebiyat, sinema, tiyatro ve heykel “ Entel-dantel işler-putperestlik”, Estetik, Güzellik, Alım ve Naiflik: “…spuluk, kâfirlik” ve yeryüzünü düşünmek, toprağı korumak, dereyi, akarsuyu ve ağacı muhafaza etmek, çevreye ve hayvanların yaşam haklarına saygı duymaksa “HES, Nükleer Enerji, baraj ve yol” olarak telaffuz ediliyor. Okuyup kendi fikirlerini üretmek OUT, kendi beyni yerine üç tane gazetecinin kiralık beyniyle düşünmek İN… Resimde, müzikte, heykelde ve diğer güzel sanatlarda bir sonraki medeniyetler için ışık parçaları bırakmak OUT, acılı arabesk, pavyon şarkıcıları, yarı çıplak popçuler ve tezat olarak tespih-tekke ilahi kasetleri İN… Kadını doğuran, doyuran, koruyan ve kollayan olarak görüp önlerinde saygıyla eğilmek OUT, iki meme iki bacaktan ibaret sayıp kafasına örtüyü dolamak, evin içine hapsedip bırakmak, namus diyerek ağzını burnunu kırmak, töre diyerek beynini kurşunlamak, yarım saat önce mini etekliyi dikizledikten sonra eve gelip ‘ahlak ahkâmları’ kesmek İN… Bir çalılığı koru, bir koruyu orman yapmak, cılız bir dereyi genişletip akarsulara kavuşturmak, havayı gazdan, tozdan ve zehirden arındırıp tertemiz bulutlar yapmak, sahilleri kendi haline bırakıp denizi kıyıdan ayırmamak OUT, ormanları kesip biçip 5 yıldızlı otel dikmek, derelerin ırzına geçip HES’ler çakmak, denizlerin bütün bereketini trollerle katledip yamacına Nükleer Santraller dikmek ve zehir saçan fabrikaların atıklarını doğaya terk etmek İN…

* İtiraz etmekten, hesap sormaktan, yumruğunu masaya vurmaktan ve YETER diyebilmekten korkuyorlar.

Dünyanın en pahalı doğalgazını kullanıyor olmasına itiraz edeceğine, doğalgaz sayacına bal döküp çarkları yavaşlatmayı akıl eden birilerinden bahsediyorum. Dünyanın en kazık akaryakıtını kullanmasına baş kaldırıp hesap soracağına, kaçak mazot ya da 10 numara motor yağıyla yük çeken kamyocudan bahsediyorum. Cumhuriyet tarihinin en derin krizi kapıya yanaşmış ve memleket tepeden tırnağa satılıp kiralanarak değirmen zor döndürülürken, ‘İstikrar’ diyen hacizli esnaftan, fukara memurdan, köle işçiden ve çaresiz kadından bahsediyorum. Bir deprem olsa %68’inin yıkılacak olduğu bangır bangır söylendiği halde, İstanbul’u iğfal edecek Kanal İstanbul projesinin sittin sene sonraki rantını bugünden alkışlayan güruhtan bahsediyorum. Her gün en az iki şehit haberi izlemekten beyni sulanmış, midesi ekşimiş, ruhu zayıflamış, duyguları bitik ve kuyruğunu kıstırıp gıkı bile çıkmadan TV. Kanalını Acun’a çeviren ‘milli haysiyetsiz’ yüzbinlerden bahsediyorum. Artık utanmak, sıkılmak, başkaldırmak, hesap sormak ve yüksek sesle hak arayıp söke söke almak OUT, kulağı kesik bir köpek gibi köşesinde önüne atılmış kemiği yalayarak uyuklamak İN…

* Hak din İslamiyet’ten, Kur’an-ı Kerim’den ve Hz. Muhammed efendimizden korkuyorlar.

Kur’anı okumaktan, mealini cümle cümle anlamaktan, namaz sureleri dışında da bölümler ezberlemekten ve İslam’ın esaslarının yüreklerine tezahür etmesinden korkuyorlar. “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.”(Bakara-188) Bir ihale almak için rüşvet vermeyen müteaahhit tanıyor musunuz? Bir işe girmek için aracılar istemeyen veya başka türlü menfaatlerden söz etmeyen muktedir tanıyor musunuz? “Ey iman edenler! ALLAH’tan korkun ve doğrularla beraber olun.”(Tevbe-119)

Yalan söylemeyen, iftira atmayan, kıvırmayan, çıkarları peşinde olmayan, vefa ve sadakat sahibi, kendisinden ölümüne emin olduğunuz kaç kişi sayarsınız hayatınızda? ‘Elinizde dikmek üzere bir fidan varken Kıyamet kopmaya başlasa, fidanı yine de dikiniz.’ Peygamberimizin bu hadisi üzerine daha çevreci, yeşile daha saygılı ve canlılığa daha duyarlı bir tek kişi olabilir mi? Peki ümmet-i Muhammed ne halde? Ömründe bir fidan dikmeden ölüp gitmişlerden bahsediyorum. Ormanları cayır cayır ateşe verip villa arazisi açan gözü dönmüşlerden bahsediyorum. Koyun, keçi, tavuk, kaz, ördek, balık, inek, deve ne varsa parça parça kesip yemeyi bilirken, hayatında bir kedi yavrusu doyurmamış, üç tane serçe için ekmek ufalamamış, su kabı koymamışlardan bahsediyorum.

Ve münafıklığın, yobazlığın ve karanlığın dip noktasındakilere ne de güzel işaret etmiş Allah-u Teâlâ: “Üzerlerine gerekli kılmadığımız halde, Allah'ın rızasına erişmek için, ruhbaniyeti din adına icat edip ortaya çıkardılar."(Hadid–27) / "İyi bilin ki öz din yalnız ve yalnız Allah'ındır."(Zümer–3) / "Yoksa Allah'tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki; şefaat tümden Allah'ındır."(Zümer-43, 44) / "Kitlelerin malını, emeğini 'Sizi Allah'a götüreceğiz.' diyerek çeşitli oyunlarla yiyenler..."(Tevbe–34) / “Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.”(Enam–159)

Artık Mushaf’ı eline alıp adam gibi okumak OUT, zır cahil cemaat fetvalarıyla durumu kurtarmak İN... Artık sadece ve yalnızca Peygamber efendimizin sözlerine ve fiillerine kulak vermek OUT, bir cemaatin tesiri altında gittikçe kâfirleşmek, sefilleşmek ve yobazların oyuncağı olmak İN. Artık tertemiz Müslümanlara yer yok; ne idüğü belirsiz şıhların, hocaların, pislikleri suratlarından akan sahte hacıların, dolar yeşili seccadelere tapan cemaatlerin Müslümanlığı var. Allah’ın İslamiyeti OUT, İblis’in Okyanus öteleri İN...

*Sorumluluk almaktan, rahatını bozmaktan, bu ülke ve insanları için bir toplu iğnesini bile feda etmek zorunda kalmaktan korkuyorlar.

TEKEL İşçilerini aylarca dövdüler, biberlediler, süründürdüler, örgüt üyelikleri mi kalmadı, terörist muamelesi görmedikleri mi yetmedi ve bunları kahvehane köşelerinde çekirdek çıtlayarak melul melul izleyenlerden bahsediyorum. ‘Parasız Eğitim İstiyoruz’ pankartı açtıkları için 17 aydır tutuklu bekletilen 3 üniversiteliden hala haberdar bile olmayan onbinlerce keyfi yerinde paralı üniversite talebesinden bahsediyorum. Bu millete karşı hiçbir sorumluluk hissetmeyen, kendisine dokunamayan yılan bin yaşasın diyerek ‘Bal tutan parmağını yalar’ aklıyla hırsızlığı bile hoş gören yüzbinlerden bahsediyorum. Sokak ortasında kafalarından vurularak şehit edilmiş iki Mehmetçik için tıka basa dolmuş lazımlıktan farksız ağızlarından, hala ‘Sayın Öcalan’ın talimatıdır yahut değildir’ diyerek İmralı’nın çanağını yalayan onlarca yazardan bahsediyorum. Gerçeklerin suratına suratına çarpılacağını bilip yerle yeksan edilecek boyundan posundan tırsarak, bir kez bile ekranlara çıkıp muhalefetle göz göze gelemeyen bir adamın “balkonu” altına sığınmış milyonlarca ‘panpiş’ten bahsediyorum. Mertlik OUT, Namertlik İN... Artık milletvekilleri de yetmiyor, aymazlık Bakanlara kadar vardı. Bu ülkenin yürütme erkinde 4 bakan Yolsuzluk, Rüşvet ve Görevi Kötüye kullanma suçlarından şüpheli-sanıksa, adı Bakanlar Kurulu değil ÇAKALLAR KURULUDUR!

Siz 4 senedir tek bir lig maçında tribünleri doldurmuş onbinlerce taraftarın bir pankartla, bir sloganla, bir türküyle, bir amigo tezahüratıyla 30 saniye için ülkede senelerdir süren ‘Hukuksuzluğu’ protesto ettiklerini duydunuz mu? Bir tek Galatasaray taraftarının yeni stadyum açılışında yuh çekmesi örneği vardır ki; neredeyse stadyum ellerinden alınıp kulüp aforoz edilecek hale geldi... Hangi kulüp yöneticisi ya da Aziz Yıldırım bir kez, sadece bir kez bile: ‘Bu ülkede yargı bağımsız değildir, bazı sorunlar var ve biz camia olarak endişeliyiz’ dedi? Tüm hayatını iki top çevirip üç yayın ihalesi kapma peşinde koşturmaya vakfetmiş insanların ‘CUMHURİYETİ’, polisi kapıda buluncaya kadardır... Lafa gelince Fenerbahçe Cumhuriyeti ancak kendi öz Cumhuriyetlerini savunmaktan aciz bir çuval insan, şike, rüşvet, kaset, dinleme, görüntü ve tezek...

Adalet yavaş da olsa işler. Ancak adaletsizlik sırayla, sabırla ve korkunç tezgâhlarla ilerler. Dün ulusalcılar, sonra Kemalistler, arkasından aydınlar, sendikalar, yazarlar, işçiler, sivil toplum örgütleri, askerler, gazeteciler, üniversiteler ve futbolcular, kulüpler... Çünkü TEZEKTEN TERAZİNİN B.KTAN OLUR DİRHEMİ!

Dün kafasına atkısını sarıp tribünde Alex’in golleriyle şenlenen ve bu ülkede olup bitenler için ‘Pakize Suda soruları-cevapları’ zekâsından öteye zerre kadar fikri ve fiili olmayan panpişlerin, bugün tek laf edecek mecalleri yok. Dün olduğu gibi bugün de oturup izleyecekler.

Ben anlatacağım... Kalemimin döndüğü, sesimin gittiği, kalbimin çarptığı her yere ve kişiye tek tek anlatacağım. Bu memleket tembelleşip çalışmaktan korkar olmuş, cahilleşip bilgiden köşe bucak kaçar olmuş, sindirilip çaresizliğe itilmiş ve sürüden bir türlü ayrılamaz olmuş kâğıttan Müslümanlar ve bunlarla düşüp kalkan PKK’nın elinde ziyan edilemez...

Bu memleket ABD istedi, AB uygun gördü, İsrail onayladı ve içerdekilerin rahatı kaçmasın diye kanlı beşiklere terk edilemez.

Şimdi ‘Nasıl olsa çoğunluğuz’ kelimesinin sihirli dünyasında kendi kendilerine Ezop’tan Masallar dinleyen panpalar: Ya hala çoğunlukken omuz verirsiniz, ya da er geç çoğunluk olmaktan çıktığınız zaman sıranın size geleceğini bilerek, şimdilik gününüzü gün edersiniz.

Vakit susma vakti değil, anlatma vaktidir.

Hepimize düşen sadece bu.


Murat ARSLANTÜRK, 11 Temmuz 2011
msarslanturk@yahoo.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x