
Başbakanın Davos çıkışının meyveleri dökülmeye başladı. Tabii onu havaalanında anlaşılmayan bir şekilde hazır pankart ve afişlerle karşılayan AKPli çığırtkan takımının yanı sıra tüm Türk halkı bedel ödeyecek. Evet, bu tezgâhın AKPye erozyona uğrayan kamuoyu desteğini yeniden kazandırma oyunu olduğu açık olmasına da benim aklım MHPnin ne yaptığını ve yapmak istediğini almıyor.
Şimdi diyeceksiniz ki MHP Genel Başkanı Bahçeli Davos konusunda Başbakanı eleştiriyor. Doğru da bazı icraatları var ki anlamak mümkün değil. Biliyorsunuz, Hamas olayı ABDnin Demokrat ve Cumhuriyetçi tüm yöneticilerinin tüylerini diken diken eder. Bu kez de öyle oldu. AKP, bu durumu kurtarmak için hem İsraile yanaştı, hem de ABDye heyetler yolladı.
Tabii doğrudan bir heyet yollasa yaptıkları oyun açıkça ortaya çıkacaktı. Ne yaptılar, bu kez Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Yönetim Kurulu üyeleri olarak Washingtona bir heyet yollandı. Bu heyette hem iktidar hem de muhalefetten milletvekilleri olurdu. Bu kez olayı ve amacı anlayan CHP her zamankinin aksine kimseyi yollamadı. Ama heyette bilin bakalım kim var? MHPli İstanbul Milletvekili Mithat Melen.
MHP sanki muhalefet değil de yavru iktidar partisi gibi hareket ediyor. Devlet Bahçeli her ne kadar esip köpürse de işin aslı AKPnin Washingtona yolladığı özür ekibine bir üyesini koyuyor. Daha önce de bu parti Abdullah Gülün Çankayaya çıkmasına destek vermişti.
Tayyip bey anlaşılan MHPnin bu çıkışına şükran duymuyor ve Devlet Bahçelinin üçlü koalisyonu bozup iki yıl önce erken seçime gitmesini miting meydanlarından bağıra bağıra söylemekten kaçınmıyor. Tabii bu arada kime şirin görünmek için MHP genel merkezi ülkücüleri de darıltmış durumda. O partiyi kanı, canı ve heyecanları ile bu duruma getiren gençleri küstürüp, partiden uzaklaştırmışlardı. Şimdilerde genel merkez onları da çağırmaya çalışıyormuş. Herhalde AKPye militan lazım.
Dönelim Washingtondaki heyete. Bu heyete eskiden Egemen Bağış başkanlık ederdi. Şimdilerde hem işadamı hem de bakan oldu, bu nedenle onun yerine bir başkası, AKP Çankırı Milletvekili Suat Kınıklıoğlu gelmiş. Kendisi 2005-2007 yılları arasında Alman Marshall Fonunun direktörlüğünü yapmış bir kişi ve ne hikmetse bu Marshall Fonu Türkiyenin aleyhine her taşın altından çıkan bir fon.
Bu grup milletvekilleri Washingtonda yeni seçilen Kongre ve Türk Amerikan Dostluk Grubu üyeleri ile görüşmüş ve anladığımız ve duyduğumuz kadarıyla nasihat almışlar. Nedeni bu dostluk grubundaki milletvekillerinin çoğu Musevi asıllı. Daha önceki Erdoğan hükümetinin Hamas çıkışı sırasında nasıl tepki gösterip ne söylediklerini ben kendi kulaklarımla duymuştum. Hatta Erdoğan, Washingtona yakın danışmanı ve kankası işadamı Cüneyd Zapsuyu yollamış, o da Cumhuriyetçilerin bir düşünce kuruluşunda konuşurken, Erdoğanı bir kalemde harcamamalarını, aksine kullanmalarını önermişti.
Bu yazdıklarımın üzerinden asırlar geçmedi, daha birkaç yıl oldu. Erdoğan hükümeti belediye seçimleri için bir dizi strateji belirledi. Bunlardan birincisi düşen popülariteyi tribünlere oynayarak kurtarmak. Davostaki tiyatroyla bunu başardılar. Şimdilerde Türkiyeden kaçan sermayenin yerini biraz da olsa doldurmak için ihtiyaçları olan taze parayı da IMFden sağlayacaklardı.
Diyorum, zira IMF bu parayı vermek için hükümete derhal seçim ekonomisi izlemeye son vermesini istedi. Ancak Erdoğan ve danışmanları bu işi Mart ayına kadar götürmek zorunda olduklarını bildikleri için görüşmeler kesildi ve anlaşmayı da Nisan ayından önce beklemeyin.
Evet, sevgili okurlarım, dünyaya bakıyorum da ekonomiden zarar gören milletler, işçiler, memurlar uygar bir şekilde mitingler düzenliyor, gösteriler yapıyorlar. Bizimse üzerimize ölü toprağı dökülmüş gibi. Vatanseverleri, Atatürkçüleri, sınırlarını koruyan subayları ortada bir iddianame yokken topluyorlar. Çıt yok. Herkesin telefonları yerli yersiz dinleniyor. Çıt yok. İşten atılıyor, işten çıkarılıyor. Çıt yok. Bu kadar mı bu milletin kanı dondu.
Savaş SÜZAL
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... ityaz=7056