Al Capone!Deniz Som-11 Ekim 2009
“ENTARİSİ ala benziyor” diye bir türkü vardır ya, Kemal Öncü, başka bir türküden söz ediyor ve “Yavuz hırsız ala benziyor” diyor:
“Başbakan ise türküyü ‘Aydın Doğan Al Capone’a benziyor’ diye söylemiş Wall Street Journal’daki söyleşide. Ve bu benzetmede bir hikmet arayıp da bulamayanların aklı şaşmaktaymış. Şaşar tabii! Al Capone bir suç örgütü lideri gangster, Aydın Doğan bir işadamı ve medya patronu. Al Capone yoksul bir aileden gelip bisiklet çalarak iş yaşamına(!) atılıyor, Aydın Doğan’ın ailesi ise bölgenin en köklü ailelerinden. Al Capone vergi kaçırmaktan hapse girmiş, Aydın Doğan ülkesinin vergi rekortmeni ve hakkındaki vergi kaçırma cezasının siyasal olduğu genel kanı.
Gerçi bir benzerlik var, var ama…
Örneğin; Al Capone yoksul bir aileden gelip ülkenin en zenginlerinden olmuş, yırtık pabuçla gezen Recep de öyle. Al Capone bir suç örgütünün lideri, Recep de Anayasa Mahkemesi’nce suçu sabit bir parti örgütünün lideri. Al Capone işlediği suçlardan ve bir cürüm örgütü oluşturmaktan ötürü bir türlü yakalanamamış, Recep de hakkındaki ‘sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’ suçundan dokunulmazlığı nedeniyle yargılanamıyor. Al Capone maddi gücü sayesinde siyasetçiler ve polis örgütü içindeki adamlarını kullanarak rakiplerini ortadan kaldırmış, Recep de muhaliflerini susturmak üzere gazetecileri, profesörleri, aydınları ucu açık bir dava ile derdest eden adamları, kamuoyu oluşturmada destek güç olarak yandaş medyada ve hatta Doğan Grubu içinde konuşlanmış köşe yazarları var. Bir benzerlik daha var ki, benzeyen kişiler değil yöntem. Al Capone’u işlediği suçlardan cezalandıramayacağını anlayan devlet onu yok etmek için vergi memurlarını görevlendirmiş, Aydın Doğan’ı iktidar olanaklarını kullanarak ve açıkça yaptığı ‘gazetelerini boykot edin’ çağrılarıyla sarssa da yıkamayacağını ve Doğan Medya Grubu’nu yandaşlarına peşkeş çekemeyeceğini gören Recep de vergi memurlarıyla aynı yöntemi denemekte. Ha, bir de bu yöntemi Al Capone’a uygulayan ABD, Recep’in ‘stratejik şey’i!
Evet, bir benzerlik var olmasına var da, Al Capone’a benzeyen Aydın Doğan değil gibime geliyor. Bilmem yanılıyor muyum?”
Recep ve sahte iyilik melekleri!
RECEP, halkın arasına girdiği zaman en küçük bir eleştiriye bile tahammül edemeyip sokaktaki insana “ananı da al git” diyor ama paranın büyük patronlarına da sokaktakilerin sesine kulak vermelerini nasihat ediyor. Çelişkinin böylesine daniskası üzerine Sıtkı Ergüney de şöyle diyor:
“Türkiye’nin Kemal Derviş tarafından tutsak edildiği ‘halk düşmanı’ IMF politikalarını yedi yıldır eksiksiz uygulamayı sürdüren Başbakan bu politikanın mağdurlarını kendisi dinlemeyip aynı politikanın mimarlarına dinletmek istiyor! Başbakan IMF’nin ve Dünya Bankası’nın emperyalist kapitalizmin soygun ve sömürü düzeninin sürdürülebilmesi için oluşturulmuş ‘sahte iyilik melekleri’ olduğunu bilmez mi? Bilir tabii ki! ABD’nin yönlendirdiği ekonomik ve siyasi politikaları uygulayan IMF ile Dünya Bankası’nın güdümüne giren hiçbir ulusal ekonomi güçlenmemiştir, güçlenemez. Ama siz sürekli olarak, ‘IMF istediklerimizi kabul etmezse anlaşmayız’ diyeceksiniz, buna karşın aylarca pazarlık yapmayı sürdüreceksiniz. Yılık toplantılarını Türkiye’de yapmalarını sağlayacaksınız. Ondan sonra da insanlarımızı bu duruma düşüren politikaları oluşturanların ‘sokağa kulak vermeleri’ni isteyerek toplumun moralini yükseltmeyi düşüneceksiniz. Siz bizi aptal mı sanıyorsunuz!”
Kimlik
Recep Nas: “Canım kardeşim, sen Kürtsün, etnik kimliğinle övün; emekçiymişsin, işsizmişsin unut bunları!
Kanka
Soner Önal: “Ergenekon savcı ve yargıçlarının polislerle iftarda buluşmasına niye şaşırıyorsunuz? Kankalar birlikte oruç açamaz mı!
Kriz
İlker Çamkır: “Recep’in talimatına rağmen teğet geçmeyen ve ülkeye üç yıl kaybettiren kriz, darbe girişiminden içeri alınmalıdır!”
Yağmur Deniz
Yargıya güven sarsıldı:
Çünkü adaletin gözleri fıldır fış!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
http://www.ilk-kursun.com/2009/10/al-capone-2/