ALİ MİSİN SEN ?
1988 yılı sonu idi. Tunceli’de görevli ağabeyime uğramıș Ankara’ya dönmekte idim. Tunceliler tașımacılık firmasından bir otobüs akșam beș-altı gibi hareket etti. Munzur suyu kenarında yol alırken; kasetçelarda bir türkü;
“Ali Ali Ali, Ali misin sen?
Ali sevilmez mi deli misin sen?”
Kovancılar’dan Elazığa girdik; Ali Ali Ali, Ali misin sen? Gülüșkür köprsünden Malatya’ya; Ali sevilmez mi deli misin sen? Gürün, Darende, Pazarören’de çay molası; Ali Ali Ali, Ali misin sen? Kayseri, Kırșehir; Ali Sevilmez mi deli misin sen?
Ankara’da indim taksi söförüne sordum: Ali Ali Ali, Ali misin sen?
Yanıt gecikmedi: Ali sevilmez mi deli misin sen?
Türkiye seçime gidiyor diyorlar ya; seçim-meçim yok özünde. Recep Șaban Ramazan türküsü var. Akșam Recep Bey, gece Șaban Efendi, sabah itler çalıyı dolanırken Ramazan hazretleri.
Kendisi yetmezmiș gibi çocukları da televizyoncuların dilinde. Mailen ‘devlet’ olmuș mübarekler. Kızına ‘taciz’ değil de ‘satașma’ mı ne olmuș, ‘Kültür Bakanı’ devrede; Ali sevilmez mi deli misin sen? Yemeleri, içmeleri, yürümeleri, gezme ve konușmaları bir garip. Ali gibi değil de; Alikıran bașkesen gibiler. Cumhuriyet dedikleri de ‘Büyükanıt’ın Cumhurbașkanı’nın önadında kalmıș gibi. Demokrasileri demokrasi değil, hukukları hukuk değil. Ya da kendilerine göre; Fetullahî...
Șimdi seçim olacak ya, sonuçları belli; üçyüz milletvekili bize yetmez diyorlar. Oniki yıl daha kalacaklarmıș da 2023’de çocuklarına bırakacaklarmıș ülkeyi. Ya bunlar deli ya da ben?
Oniki ay bile fazla; oniki hafta içinde pıllarını pırtlarını toplayıp köșelerine çekilmez iseler Türkiye halkını toptan deli ederler bunlar. Türkü ile uyutmanın da bir sınırı olmalı değil mi ama?
Yüzelli televizyon, elli gazete, bilmem ne kadar imam ‘Ali sevilmez mi?’ diye sabah-akșam gözününüzün içine baka baka türkü söyler ise; siz de ‘Deli misin sen?’ diye yanıtlıyor olabilirsiniz. İmam dedim de aklıma geldi; bu televizyonlarda gördüğünüz konușmacılar ile gazetelerde yazanlar da birer kasetçalar imamdırlar. Çoğu İmam Hatip çıkıșlı. Geriye kalanı da ‘İmam ağabey’in denetimindeler. Birgün Türkiye’de yönetim değișirse tümü ‘İș ve İșçi Bulma Kurumu’na kayıt yaptıracaklardır. İșsizlik parası alacaklar ama ne konușup ne de yazacaklardır. Konușup yazmalarına da gerek yok aslında. Hiçbirinden bu ülkeye ‘zerre kadar yarar’ gelmez. Bunların 2023’te de yazıp konușabileceklerini tasarlayamıyorum bile...
Bunlar Oniki Eylül çocuklarıdır, rengarenk. Ve engerek gibiler. Çatal dillerinde ‘Ali sevilmez mi deli misin sen?’. Dișleri insanımızın beynine geçmiș, her gün zehir akıtmaktalar. Oniki Haziran’da uyansa bari halkımız. Çıldırmak için yeni ‘projelere’ gerek yok, çıldırabilecekler hergün çıldırıyorlar zaten.
Bașta ben...
Habip Hamza Erdem