
Daha iktidar olmadan Amerika'ya Irak işgalinde seninle beraber olacağım sözünü vermiş.
Daha iktidar olmadan, başkaları adına savaşma içgüdüsü varmış.
Keşke başkaları adına savaşanların kaderini yazan bir kitap okusa da öyle bu işlere girseydi.
İktidara gelir gelmez, ille de ben Amerika ile birlikte savaşacağım diye tutturdu. Allahtan AKP'nin içinden 99 namuslu Milletvekili çıktı da, Bir Mart teskeresi ret edilmişti.
O zaman muhalefet de adam gibiydi. Şimdiki gibi, AKP kuyrukçuluğu yapmıyordu.
Bu kez Suriye için bir tezkere gelse, AKP ile birlikte, başta CHP de oy verir.
Libya meselesinde öyle olmadı mı?
Adam ille de savaşacağım diyor. Kimseyi bulamazsa, kendi ordusu ile savaşıyor. Çünkü büyük biraderi ille de savaşacaksın diyor ya...
Obama, Sarkozi ve Merkel ile görüşmüş. Türkiye'yi kullanarak, şu Esad'dan kurtulalım demiş.
Bizimkiler başladı, havan toplarını Suriye'ye doğrultmaya. Meğersem, Wikileaks Belgelerinde zaten yazıyormuş. Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımı, Suriye'yi İran'dan kopartmak için bir taktikmiş.
İşlemeyince, bizimkilere ha gayret demişler.
Yazının üslubu diplomatik teamüllere uymuyor ama ne yapayım, yaşadığımız olgularında, bir ilkesi bir namusu yok. Ülkeler arasında savaşa varacak sözler, sanki bakkal Mehmet ağanın ağzından çıkıyor gibi çıkıyor.
Amerika Irak'a girdiğinden beri PKK oradan vur kaç saldırılarını yapıyor. Bizimkinden Amerika'ya on senedir çıt çıkarmadı.
Amerika adına konuşuyor ya... Üslup da Amerikan üslubunun aynısı.
"Sende demokrasi yok". Diyor. Sanki Silivri ve Hasdal'da yatanlar için demokrasi ve hukuk vardı da...
Belki de ükemiz bu dertten bir savaş sayesinde kurtulacaktır.
Amerika, Fransa ve Almanya'nın yanında savaşırım sananların, Rusya ve Çin faktörünü göz önüne almadan çıkmaları halinde, Suriye Türkiye savaşının nasıl bir biçim alacağı ve nasıl sonuçlanacağının hesabını yapmalıdırlar. Hasdal'a attığın komutanlar ile nasıl savaş yapılır, bunun hesabını da yapmalıdırlar.
Cari açığı savaşla kapatan bir ülke sanırız yoktur.
Herhalde Ömer Hayyam söylemiş, bırak sarhoşu devrildiği yere kadar gitsin.
Bülent ESİNOĞLU, 7 Ağustos 2011
bulentesinoglu@gmail.com