AP: İmralı kapatılsın, Zana ile dayanışma içindeyiz

Genel & Güncel Konular

AP: İmralı kapatılsın, Zana ile dayanışma içindeyiz

İletigönderen Türk-Kan » Prş Oca 29, 2009 8:12

Yine Avrupa Parlamentosu, yine bölücüler

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Ahmet Türk: Kürt sorunu Filistin sorunundan daha büyüktür

İletigönderen Türk-Kan » Prş Oca 29, 2009 11:20

Resim

Ahmet Türk: Kürt sorunu Filistin sorunundan daha büyüktür

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Filistinde yaşananların herkesin vicdanını rahatsız ettiğini belirterek "Ama inanın ki Kürt sorunu bugün Filistin ve İsrail sorunundan daha büyük, daha kapsamlıdır" iddiasında bulundu.

Avrupa Parlamentosu'nda (AP) Avrupa Birleşik Sol/İskandinav Yeşil Sol konfederal grubunun ev sahipliğinde düzenlenen ''AB, Türkiye ve Kürtler'' konferansında konuşan Ahmet Türk, "Türkiye'de 20 milyon Kürt yaşadığını" kaydederek, bunların yüzde 90-95'inin AB üyeliğine destek verdiğini söyledi.

AK Parti'nin 2002 yılında iktidara geldiği dönemde "küçük de olsa AB yolunda yaptığı reformları önemsediklerini" anlatan Türk, "Statükoya karşı zafer kazanmış bir partinin AB'den başka hiçbir çaresi yoktu" diyerek söz konusu reformların "benimsenmeden, çaresizlik nedeniyle yapıldığını" bildirdi.

Türk, şöyle konuştu:

"Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'nin demokratikleşme şansı yok. Yine Kürt sorununun çözümsüzlüğü bugün militarist, bugün Türkiye'nin statükosunu belirleyen, 'cumhuriyetin sahibi biziz' diyenleri ayakta tutan bir güç olarak öne çıkıyor. Çünkü Türkiye'de evet siyasi partiler var, hükümetler var ama Türkiye'de bugüne kadar değişmeyen bir mantık var. Belli bir kesim, elit kesim, güçlü kesim, 'bu cumhuriyeti biz kurduk, siyasi partiler ve parlamento ancak belirlediğimiz sınırlar içinde siyaset yapacak' mesajını hep vermiştir, vermektedir. İşte bu elit kesimlerin gücü ve iktidarı yıkılmadığı müddetçe Türkiye'nin değişmesine imkan yok. Ama bu kesimler Kürt sorununun da çözülmesini istemiyor. Çünkü Kürt sorunu çözüldüğü zaman bu elit ve seçkin kişilerin bu ülkede yapabilecekleri fazla bir şey yok."

''Kürtlerin hiçbir zaman Türkiye'yi bölmek istemediklerini'' ileri süren Ahmet Türk, "Tam tersine Türkiye'nin bütünlüğü içinde, halkların kardeşliğini esas alarak, özgür ve eşit birlikteliğini savunan bir mantığa sahibiz. Hep bunu söyledik. Çünkü Ortadoğu'daki etnik milliyetçiliğin, mezhepsel çatışmaların bölgeye ne kadar zarar verdiğini bilen insanlarız" diye konuştu.

Projelerinin, siyasetlerinin halkların kardeşliği üzerine olduğunu söyleyen Türk şöyle devam etti:

"Projelerimiz de demokratik özerklik üzerinde şekillenmiştir. Kürtlerin kendi coğrafyasında kendilerini özgürce yönetebileceği sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel alanlarda kendilerini ifade edebileceği bir yönetim anlaşılıyor. Türkiye'nin bütünlüğü içinde kimliğinin anayasal güvence altına alınması, anadiliyle eğitim yapma hakkı, bunlar istenmektedir. Bugün günümüz dünyasında da bunlar çok basit, meşru ve makul taleplerdir. Şimdi bunların hiçbiri yerine getirilmezken sanki Kürt sorununun çözümsüzlüğünün kaynağı Kürtlerdenmiş gibi bir yaklaşım sergileniyor."

Konuşmasında Filistin-İsrail sorununa da değinen Türk, '' Bugün Filistin-İsrail sorununun dünyayı, hepimizi, vicdanlarımızı ne kadar rahatsız ettiğini görüyoruz. Ama inanın ki Kürt sorunu bugün Filistin ve İsrail sorunundan daha büyük, daha kapsamlı'' dedi.

Eski DEP milletvekili Leyla Zana da yaptığı konuşmada "Yalnızca 24 saat yayın yapan Kürtçe bir televizyon ile sorun çözülemez. Çözüme ulaşmakta ancak katkı sağlayabilir" ifadesini kullandı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de OECD üyeleri arasında gelir dağılımı en bozuk ülkenin Türkiye olduğunu söyleyerek, Kürtlerin yoğun yaşadığı 21 ilin kişi başına düşen gelirde AB ortalamasının yüzde 12'sine karşılık geldiği görüşünü savundu.


Kaynak
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen hirbo06 » Prş Oca 29, 2009 11:35

Daha cok konusmalilar, daha cok seslerini yukseltmelidirler. Soylediklerini Turk parlementosunda, Turk sehirlerinde, Turk meydanlarinda bagira bagira dile getirmelidirler ki, Turk milleti bunlarin boyle cesaretlendiren zihniyetin, bunlari azdirip basimiza saranlarin, yasalari ve askeri zayiflatarak mucadeleyi imkansiz hale getirenlerin AKP hukumeti ve onun destekcileri oldugunu anlasin, gorsun. Tayyip Erdogan Turk'um demekten gocunurken, BOP esbaskanimiyim diye ovunurken, Cumhurbaskani acilim adi altinda yok Ermenista'a yok Kuzey Irak'a sozde kardeslik turlari atip sitesindeki haritada Kuzey Kibris a dahi yer vermezken, bunlar bize az bile... Sac bas yolmaktan yoruldu artik bu vatanseverler, yaziklar olsun bu hukumete ve onlarin zihniyetine....
ONCE AHLAK,TERBIYE VE NEZAKET SONRA FIKIR ALISVERISI! Terbiyesiz (insan), yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler (Mevlana). Ahlak mukaddestir; çünkü aynı kıymette eşi yoktur... Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür…Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir(K.Ataturk)
Kullanıcı küçük betizi
hirbo06
Üye
Üye
 
İletiler: 156
Kayıt: Cmt Kas 10, 2007 18:48
Konum: ONCE AHLAK,TERBIYE VE NEZAKET SONRA FIKIR ALISVERISI! SAYGIMIZ; BILGI,DUSUNCE VE EMEGE, REP'E DEGIL!

İletigönderen maydonos » Prş Oca 29, 2009 12:49

baslik komik olmus... ap zaten bolucu bir orgut...ne zaman birlestirdiki :?: :kikirik: tarihine bakin tum yayinladigi kararlara 1 kez bile turkiye hakkinda guzel soz var mi :?:
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Oca 29, 2009 15:23

Bu bölücülere AKP cesaret vermedi mi? Leyla Zana'yı cumbaba kurtarmadı mı hapisten? Bir yandan AB'ye üyelik için başvuruyoruz diğer yandan bizim bölünmemiz için çalışma yapan da kendileri ne kadar tuhaf bir durum. Ülkeyi ciğercilere emanet edersek olacağı da bu. AKP, kapatılma sürecinde o parlamentoda AB'ye yalvarmadı mı? Şimdi aynısını PKK'lılar yapyor. Bunda şaşılacak bir şey yok. Daha ne kadar sabredeceğiz bilemiyorum. Gün gelecek bize bu rezaleti yaşatanlardan da buna sebep olanlardan da hesap soracağız, sormalıyız.
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

İletigönderen termO » Prş Oca 29, 2009 20:04

20 milyon kürtmü varmış bu ülkede? :) Aç tavuk kendini buğday ambarında görürmüş,bunlarınkisi de aynen bu hesap.Yıllardır bu ülkede yaşıyorsunuz,yıllardır bu ülkenin bu toprakların nimetlerinden faydalanıyorsunuz,bu ülkenin suyunu içiyorsunuz,yıllardır bu ülkenin okullarında okuyorsunuz,yıllardır bu ülke sayesinde para kazanıyorsunuz ve yıllardır da bu ülkeye ihanet ediyorsunuz :!: Köpek bile yemek yediği çanağı pislemezken,sizler bunu bile yapıyonuz.Size değil insan hakları,hayvan hakları bile fazla :!:
Kullanıcı küçük betizi
termO
Üye
Üye
 
İletiler: 12
Kayıt: Pzr Ara 28, 2008 21:32

İletigönderen Türk-Kan » Prş Oca 29, 2009 21:26

Kürt Konferansı sonuç bildirgesi: İmralı kapatılsın

Avrupa Parlamentosu'ndaki 5. Kürt Konferansı sonuç bildirgesi açıklandı. Türk ordusunun sınırötesi saldırılarını durdurması istenen bildirgede Abdullah Öcalan'ın tutulduğu İmralı Cezaevi'nin kapatılmasını istendi.

Kürt Konferansı'nın kapanışında kabul edilen sonuç bildirgesi hakkında bilgi verildikten sonra tartışıldı. Bildirge 9 sayfa halinde İngilizce olarak dağıtıldı. Sonuç bildirgesinde Avrupa Birliği, Türkiye, Güney Kürdistan ve PKK'ye çağrılar yapıldı.

Abdullah Öcalan'ın durumuna dikkat çekilen bildirgede İmralı Cezaevi'nin kapatılması istendi. Türkiye'nin sınırötesi operasyonlara son verilmesi çağrısının yapıldığı bildiride, Türkiye'nin çatışmalara şiddetsiz barışçıl bir çözüm araması istendi.

Güney Kürdistan'dan bombardımanlara karşı tepkisini ortaya koyması ve tansiyonun düşmesi, sorunun barışçıl çözümü için enerjisini kullanması çağrısı yapıldı.

Batılı ülkelerinin de sınırötesi operasyonlar karşısında sessizliğini bozması gerektiğinin vurgulandığı bildiride, AB ülkeleri ayrıca barış için çalışan Kürt kurumlarını hedef almaktan vazgeçmeye çağrıldı.

Bildiride, değişimden bahseden Avrupa'nın artık gerçek anlamda Kürt sorununda politika değişikliğine gitmesi gerektiği kaydedildi.

Bildirgede ayrıca PKK'ye herhangi bir ateşkes çağrısı yapılmadı ve daha önce yapılan ateşkesleri selamlandı.






AP Sol Grup Başkanı Wurtz:Zana ile dayanışma içindeyiz
(ingilizce)

Avrupa Parlamentosu Sol grup başkanı Françis Wurtz, eski DEP milletvekili Leyla Zana ile dayanışma içinde olduklarını söyledi.

AP Sol grup tarafından ABHaber'e gönderilen yazılı açıklama şöyle:

Statement by Francis Wurtz - President of the European United Left/Nordic Green Left Group in the European Parliament

A discussion took place at the Conference of Group Presidents of the European Parliament today, 29 January, following my intervention about the lawsuit against Ms Leyla Zana, winner of the Sakharov Prize. The unanimous decision by the Conference of Presidents is as follows:

* To invite Leyla Zana to a forthcoming meeting of the Conference of Presidents;

* To send an official European Parliament delegation to the attend the lawsuit against Leyla Zana at the Court of Appeal, on 31 March next in Ankara;

* To send a letter from the President of the European Parliament to the Commissioner in charge of membership negotiations with Turkey about this serious affair.

Reminder: Leyla Zana was condemned by the Court of the First Instance to 10 years in jail for having asserted her Kurdish identity in nine speeches, notably in the European Parliament and in the House of Lords. The public prosecutor appealed and has called for 5 years' imprisonment per speech, in other words 45 years!

I am delighted at the decision by the Conference of Presidents of the European Parliament which adopted as its own the idea that I expressed: "we must consider this lawsuit against Leyla Zana to be a lawsuit against the European Parliament."




Avrupa Parlamentosu'nda ki siyasi grupların biraraya geldiği Başkanlık Divanı toplantısında Leyla Zana ile ilgili ortak bir karar alarak Zana'ya tam destek kararı aldı.

Konferansın ikinci günündeki oturuma katılan AP Sol Grup Başkan Francis Wurtz, yaptığı açıklama AP tüm siyasi grup başkanlarının düzenledikleri bir toplantı ile Zana’ya tam destek kararı aldıklarını bildirdi.

AP Başkanlık Divanı toplantısında alınan kararlar şöyle:

- Leyla Zana’nın Avrupa Parlamentosu Başkanlar Konferansı’nın gelecek toplantısına davet edilmesi,

- Leyla Zana’nın 31 Mart’ta duruşması sırasında Ankara’ya Avrupa Parlamentosu’nun resmi bir delegasyon göndermesi,

- Türkiye ile müzakerelerden sorumlu Avrupa Komiseri Olli Rehn’e bu ağır davaya ilişkin mektup gönderilmesi.




Baydemir: Batıda fabrika, yol, bize gelince karakol

Avrupa Parlamentosu'nda (AP) düzenlenen 5. Kürt Konferansı'nda konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Cumhuriyet hükümetleri boyunca yapılan ayrımcılığın AKP Hükümeti döneminde daha da derinleştiğini belirterek, 'Batıya fabrika, yol, bize gelince jandarma, karakol' dedi. Konferansta konuşan Gazeteci Cengiz Çandar ise ,'Türkiye'nin demokratikleşmesi ile Kürt sorunu ikiz kardeş gibidir. Tek yumurta ikizi gibidir' dedi.

Baydemir, ağırlıklı olarak cumhuriyet tarihi boyunca bölgeye yapılan negatif ayrımcılığa dikkat çekti. Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarında Diyarbakır'ın sanayi istihdamı açısından Türkiye'nin İstanbul ve Bursa'dan sonra gelen üçüncü kenti olduğuna dikkat çeken Baydemir, Cumhuriyetin ilerleyen her döneminde Diyarbakır'ın sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinin gerilediğine işaret etti. OECD ülkeleri içinde bölgesel eşitsizlik açısından Türkiye'nin ilk sırada yer aldığını belirten Baydemir, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğin önemli koşullarından birinin bölgelerarası gelişmişlik farkının kabul edilebilir düzeye indirmek olduğunu hatırlattı. Baydemir, 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde kişi başına düşen GSMH, AB ortalamasının yüzde 12'si. Bu, aday üyeler arasında saptanan en düşük değer' dedi. Hükümetlerin bölgesel gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir çaba içinde olmadığını anlatan Baydemir, '1980'lerden 2000'lere bölgesel eşitsizliğin, güçlü bölgeler lehine, azgelişmiş bölgeler aleyhine değişti. 1987'den 2001'e Marmara Bölgesi'nin Türkiye milli gelirindeki payı yüzde 35'ten yüzde 38'e çıkarken Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin payı düştü. Yüzde 5 olarak kayıtlara geçen Güneydoğu milli gelirinin, yüzde 1,5'unun tek başına Gaziantep'e ait olduğu, bu ilin dışarıda tutulması halinde Güneydoğu'nun payının yüzde 3,5, Doğu Anadolu ile birlikte yüzde 6,5'ta kaldığı görülüyor' diye konuştu. Baydemir, Kürtlerin yoğun yaşadığı Bölge illerinin 1965'te Türkiye toplamında yüzde 10,5'e yakın pay sahibi iken, bu payın 10 yıl sonra önce 9,5'e, 1987'de yüzde 7,7'ye, 2001'de de yüzde 7,2'ye gerilediğinin altını çizdi.

21 ile verilen teşvik Bursa kadar bile değil

Baydemir, 2002-2007 yılları arasındaki AKP hükümeti döneminde de bölgeler arası gelişmişlik farkının ortadan kaldırmaya yönelik bir politika geliştirilmediğini, gelişmişlik endekslerine göre en iyi durumda olan Marmara'ya en büyük yatırımın yapıldığını söyledi. AKP hükümeti döneminde İç Anadolu ile Karadeniz bölgesine de yükselen bir trendle destek verildiğini anlatan Baydemir, Kürtlerin yoğun yaşadığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki 21 ilin istikrarlı bir şekilde kamu yatırımlarından mahrum bırakıldığını anlattı. Bölgeye aktarılan kaynağın da daha çok asker ve polise yapıldığını belirterek, halk arasındaki deyimle 'Batıya fabrika, yol, bize gelince jandarma, karakol' dedi.

'Elektrik batıya verildi'

Bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaya yönelik olarak sunulan GAP'a da eleştiri getiren Baydemir, projenin enerji üretmeye yönelik olduğunu ve enerji yatırımlarının yüzde 80'inin gerçekleştiğini, sulama yatırımlarının ise yüzde 6'sının bittiğini, yüzde 7'sinin ise inşa sürecinde olduğunu söyledi. 1976'dan bu yana GAP için yapılan yatırımların 18.9 milyar dolar olduğunu hatırlatan Baydemir, 'GAP'ta yapılan Hidro Elektrik Santralleri'nde 17.9 milyar dolarlık elektrik enerjisi üretildi. Bunun çok büyük bir bölümü gelişmiş ve sanayileşmiş Batı illerine aktarıldı. Dolayısıyla 2009'un sonuna kadar GAP yatırımlarında ve elde edilen enerji üretiminde alacaklı duruma geleceğiz' dedi.

'Fon propagandası'

Avrupa Birliği fonlarının bölgeler arası gelişmişlik farkının ortadan kaldırmaya yönelik bir formül olarak görülebileceğini ifade eden Baydemir, ancak bu konuda da merkezi hükümetin vesayetinin arttırıldığı eleştirisi yaptı. Avrupa fonlarından yararlandırılan iller arasında DTP'li bir belediyenin bulunmadığını belirten Baydemir, Avrupa fonlarından sadece Bölge belediyelerinin yararlandığı yönündeki propagandanın da gerçekleri yansıtmadığını belirtti.

Geçen yıl buna benzer düşüncelerini Avrupa Parlamentosu'nda ifade ettiği için hakkında soruşturma açıldığını da hatırlatan Baydemir, Kürt sorununun tartışıldığı bu konferansın gelecek yıl TBMM çatısı altında düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Cengiz Çandar: Anayasa toptan kaldırılmalı

Avrupa Parlamentosu'ndaki Kürt Konferansı'na katılan gazeteci yazar Cengiz Çandar ise yaptığı konuşmada konuşmasında Anayasal reformlar ile Türkiye'nin AB'ye katılımını değerlendirdi. Mevcut Türkiye anayasasının askeri darbe güdümlü olduğunu kaydeden Çandar, bu Anayasa'nın bugüne kadar üçte birinin değiştirildiğini ifade ederek, 'Ama ne kadar düzeltirseniz düzeltin değişmeyecektir, çünkü ruhu bozuktur'' dedi. Devleti bireye karşı korumak için hazırlanmış bir Anayasa olduğuna vurgu yapan Çandar, 'Anayasa toptan ortadan kalkmadıkça, sivil ve demokratik bir anayasaya kavuşmadıkça AB'ye katılım gerçekleşemez' vurgusunu yaptı.

Sivil ve demokratik bir anayasa olmadan da Kürt sorunu çözülemeyeceğini dile getiren Çandar, yeni Anayasa'nın çok kültürlülüğü gözeten bir içeriğe sahip olması gerektiğini belirtti. Yeni anayasa için önerilerde buluna Çandar, yasakçılığı içermemesi gerektiği, Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde anadillerinde eğitim görmelerine ve kamu hizmetinde bulunmalarına açık olması gerektiğini ifade etti. Yeni demokratik ve sivil Anayasa'da anti demokratik müdahalelere karşı koyacak mekanizmaların geliştirmesi gerektiğine de dikkat çeken Çandar, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği için Kopenhag Kriterleri'nin tam uygulanması gerektiğini söyledi. Çandar, 'Türkiye'nin demokratikleşmesi ile Kürt sorunu ikiz kardeş gibidir. Tek yumurta ikizi gibidir. Yumurta tavuk hikayesi gibi' benzetmesinde bulundu.

Türkiye'ye yönelik bazı ağır eleştirilere tepki gösteren Çandar, Türkiye'nin Zimbabwe ve Darfur değil, AB'ye katılım yolunda bir ülke olduğunu dile getirdi.

'Devlete serbest halka yasak olmaz'

Çandar, Ergenekon'un Fırat'ın doğusuna geçmemesinin mümkün olmadığını belirterek, tutuklanan general düzeyindeki sorumluların tümünün 'Türkiye'nin doğusunda' işlenen suçlarda parmağının olduğunu kaydetti. TRT 6'nın açılmasına da değinen Çandar, 'Özel kanallar da olmayacak mı?' diye sorarak bunun önüne geçmenin mümkün olmadığını belirtti. Kürtçe üzerindeki yasaklar konusunda ise 'Devlete serbest halka yasak olmaz. Bütün bunların kırılması gerekiyor' diyen Çandar, 'Devletin kanal açmasıyla Kürtçe masumiyetini kanıtladı (...) Kütçe'nin masumiyeti devlet tarafından iade edildi' iddiasında bulundu.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Türk-Kan » Prş Oca 29, 2009 21:45

Son olarak da Imrali'daki it'den inciler (14 Ocak tarihli): Toplayin, cikartin, carpin, bölün...

DTP oyları artmıştır

'Bölgede son yaşananlardan sonra DTP'nin oylarının artması lazım. Bence illeri alabilmeliler, iller önemlidir. Siyasette iki üç ay da önemlidir, uzun bir süredir. İyi çalışılırsa başarı sağlanabilir. İyi çalışılırsa alınabilir. Benim seçim konusundaki ilkelerim, düşüncelerim bellidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur; adaylar belirlendikten sonra öncekiler küsmemelidirler. Öncekilerin hepsi gelip hep beraber çalışabilirler. Önce nasıl çalıştıysalar yine aynı şekilde çalışmalarına devam edebilirler. Çatı Partisi'nin de ortaya çıkması önemlidir. Kürdistan'da ikinci Gazzelerin önüne geçmek için halklar arası demokratik kurumların oluşturulması önemlidir. Çatı Partisi Türkiye'nin siyasetine yön verebilir. Son olarak anlamlı barış çerçevesinde hizmet nasıl yapılır, bunun anlaşılması, tartışılması lazım. Ben bunun için çaba sarf ediyorum.'

Lozan güncelleştirilmeli

'Bana göre Misak-ı Milli güncelleştirilebilir. Lozan da güncelleştirilebilir. Misak-ı Milli güncelleştirilebilir derken Irak'taki ya da başka yerdeki toprakların Türkiye'ye katılmasını kastetmiyorum. Misak-ı Milli o zaman, şu an Irak'taki toprakların bir kısmını Süleymaniye'ye kadar kapsıyordu. Musul-Kerkük 1926'da İngilizlerin müdahalesiyle Irak'a bağlandı. Parmak kadar bir ada ülkesi olan İngiltere, tüm dünyayı parmağında oynatıyor. Bugün de İngiltere, dünya siyasetine egemendir. Sykes-Picot anlaşmasının da güncelleştirilmesi lazım. Kasr-ı Şirin anlaşmasının da güncelleştirilmesi lazım. Kasr-ı Şirin anlaşması o zamanki feodal egemenler tarafından yapılmıştır. Lozan anlaşmasının altında Kürt milletvekillerinin de imzası bulunmaktadır. Lozan, Kürtler açısından eksik kalmıştır, Misak-ı Milli, Kürtler bakımından eksik kalmıştır. Bugün bunların demokratik çözüm ve yöntemlerle tamamlanması, Kürtlerin haklarının tanınması gerekmektedir. Ortadoğu'da halklar arasında demokratik konfederal sistem inşa edilebilir. Halkları bir araya getiren kurumlar oluşturulabilir. Bunlar dernek tarzında da olabilir. Mesela Kerkük'te halkların demokratik ilişkisini sağlayan bir dernek kurulabilir. Erbil'de kurulabilir. Beyrut'ta kurulabilir. Bunların içinde Türkmenler, Süryaniler de olabilir. Bir başlangıç da olsa bunlar yapılabilir. Halklar arasındaki bu demokratik ilişkiler geliştirilirse Ortadoğu'daki ulus-devletler aşılabilir. Ben cumhuriyete karşı değilim, mevcut cumhuriyetler demokratikleştirilmelidir.'

M.Kemal Robespierre'dir

'Mustafa Kemal için de daha önce Napolyon benzetmesi yapmıştım. Artık bu benzetmeyi yapmıyorum. Mustafa Kemal ile Robespierre'i karşılaştırıyorum. Mustafa Kemal, Robespierre'cidir, Jakoben'dir. Jakobenler daha sonra kendi ilkeleriyle ters düştüler. Mustafa Kemal için de daha sonraları İzmir Suikasti ve diğer olaylar oldu. Mustafa Kemal'in etkili olduğu yıllar 1919-20-21 ve '22 yıllarıdır. Sahnede olduğu yıllar bu yıllardır. Daha sonra Mustafa Kemal'i teslim aldılar. Mustafa Kemal'in kendisini görüngü haline getirdiği yıl 1921'dir. Mustafa Kemal'in dışındaki bazıları Bonapartisttir. Bazıları İsmet İnönü onlar için de Jirondendirler diyorlar. Bu yıllardan sonra Türkiye katı ulus-devlete dönüştürüldü. Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılmasıdır bizim isteğimiz. Ortadoğu'da da ulus-devletlerin aşılması lazım.'

Konferans ilkeler

Kürt ulusal konferansı tezini bu hafta da işleyen Öcalan, konferansın içeriğine ilişkin şu hususlara dikkat çekti: 'Kürtlerin birliğine ve Kürt Sorununun demokratik çözümüne katkı amacıyla Kürt Konferansları düzenlenebilir. Bu konferanslar değişik ülke ve şehirlerde yapılabilir.

Birlik ilkesi: Türkiye'deki Kürtler, İran'daki Kürtler, Suriye ve Irak'taki Kürtler kendi aralarında bu durumu tartışabilirler. Bu birlik Kürtlerin kendi aralarındaki birliktir. Bulundukları devletin sınırlarına karşı değildir. Türkiye'deki Kürtler Türkiye'yle sorunlarını demokratik şekilde çözme yöntemini tartışırlar. İran'daki Kürtler İran'la kendi sorunlarının demokratik çözüm yöntemini tartışırlar. Ancak Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki Kürtler, kendi aralarındaki ilişkilerini ve birliklerini kurabilirler. Bu durum, o devletlere karşı değildir, Kürtlerin kendi demokratik konfederal sistemlerinin kurulmasıdır. Burada çözüm ulus-devlette değildir. Çünkü ulus-devlet çözümsüzlüktür. Büyük Kürdistan çözüm değil, kan gölüne dönüştürür. Küçük Kürdistan da çözüm değil. Çözüm, Demokratik Konfederalizm ilkeleri çerçevesinde örgütlenmektir.




Toplarken, Ergenekon Tertibi kapsaminda iceri alinan, karalanan, "öldürülen", pkk'ya karsi savasan askerlerimizi de unutmayin
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen maydonos » Prş Oca 29, 2009 22:28

turkler calissin bunlarda yasasin oh ne ala...yillardir onlara harcadigimiz paralarla bir dunya okul fabrika hastane kurardik once turk milletine yaptiklari zarari odesin dtp ondan sonra dusunuruz...ayrica tum sehit aileleri dtp ve akp ye dava acmalilar.. :!: :!: :!:
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen dervishizir » Cum Oca 30, 2009 3:30

Boş bakan Davosta roconu koymuş, gelince bunlarında icabına bakmassa israil bunların tetiğini düşürür, acil bunlarada rojon koyması lazım muhahahahah :) :twisted:
Kullanıcı küçük betizi
dervishizir
Üye
Üye
 
İletiler: 144
Kayıt: Sal Ağu 19, 2008 1:40

İletigönderen Türk-Kan » Cum Oca 30, 2009 10:54

Imrali'daki itle ayni dili konusan Tayyip'in saksakcilari sicak ic savas ciktigi zaman mi uyanacaklar gaflet uykusundan?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x