Olguları, fikirleri, duygu ve eylemleri üstünkörü gözden geçirmekle anlayamayız. Vakit ayırmak, üzerinde durmak incelemek, analiz etmek gerekir. Yazılar da öyle, örneğin Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi… Onu hep yekpare bir bütün olarak görür, okur geçeriz. Böyle yapınca da ne demek istediğini, nelere dikkatimizi çektiğini, ne yapmamız gerektiğini tam olarak anlayamayız.
En anlamlı, en işe yarar taraflarını fark edemeyiz. Çünkü bu hitabe de bir takım kendini oluşturucu ögelerden meydana geliyor. O ögeler arasında bir sıra ve bağlantılar var. Bunu ancak analiz yöntemine başvurunca fark ediyor ve anlıyoruz.
Değerli bir Atatürkçü, Sayın Nihat Yalçındağ (Facebook, 5.12.2017) böyle yapmış. Gençliğe Hitabe’yi analiz etmiş. Yaptığı analizi ve ulaştığı sonuçları yazıya dökmüş. Bu kısa ve değerli yazıyı duyurmayı görev bildim. Aşağıda sunuyorum, üç bölüm başlığını ben ekledim.
* * *
Kendisinin Atatürkçü, Kemalist, çağdaş, akılcı ve yurtsever olduğunu düşünen herkese sesleniyorum. Gençliğe Hitabe üç bölümden oluşur:
1) SAHİP OLDUĞUMUZ EN BÜYÜK DEĞER TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’DİR
Birinci bölümde devlet olmadıkça kişisel mal zenginliğin hiçbir anlam taşımadığı anlatılır: “Varlığının ve geleceğinin tek temeli Türkiye Cumhuriyeti Devletidir, bu temel senin en kıymetli hazinendir.”
Yorum: Bu bölümü kimse anlamak istemiyor veya işine gelmiyor. Herkes kendi mal ve para varlığını arttırmaya çalışıyor. Devlet olmadıkça bu çabanın boş olduğunu kanıtları ile görüyoruz. Herkesin mal varlığına bir gece ansızın el konulabiliyor.
2) EN BÜYÜK DEĞERİMİZ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE İÇTEN VE DIŞTAN SALDIRILAR YAPILMAKTADIR
İkinci bölümde en kıymetli varlık olan devlete her zaman saldıranların olacağı anlatılıyor. Hatta ülkeyi yönetenlerin kendi çıkarları için yabancılarla işbirliği yaparak devleti çökertebileceği belirtiliyor.
Yorum: Bu bölümü hepimiz çok seviyoruz ve çok dillendiriyoruz. Dedikodu yapar gibi hainleri tespit etmeyi ve eleştirmeyi çok seviyoruz. Bu eleştirileri yaparak çok zeki olduğumuzu ve çok yurtsever olduğumuzu ispat etmeye çalışıyoruz. Çünkü bu işler kolay: Sosyal medyada iki satır yazı yaz, eş dost sohbetlerinde en güzel tespitleri yap, en vatansever sen ol.
3) DEVLETİMİZE YAPILAN SALDIRILARA DERHAL VE MEVCUT KOŞULLAR NE OLURSA OLSUN KARŞI ÇIKMAK GÖREVİMİZDİR
Son ve üçüncü bölümde Mustafa Kemal diyor ki: “Ülke tamamen kaybedilmiş dahi olsa, halk yoksulluk ve çaresizlik içinde yıkılmış ve yanlış yollara sapmış dahi olsa, içinde bulunduğun koşullar ne olursa olsun senin görevin ülkeyi kurtarmaktır “ diyor.
Yorum: İşte bu bölüm hiçbirimizin işine gelmiyor. Mazeretler, süslü sözler, içinden çıkılmaz bilinçsiz kuramlar ortaya sürülüyor. Kemalistliğimiz, çağdaşlığımız, onurumuz, şerefimiz orada bitiyor.
* * *
SONUÇ: Çember daralıyor. Her şey elimizden kayıp gidiyor.
Yarım hoca dinden, yarım hekim candan eder, yarım yurtsever de yurttan eder.
Olacaksak ya tam yurtsever olalım, olmayacaksak yalanlarla birbirimizi kandırmayalım.
Tüm yurtseverlere saygıyla duyurulur.
* * *
Ben, Cihan Dura da diyorum ki, Yalçındağ bilimsel bir yol izleyerek Gençliğe Hitabe’yi en iyi şekilde anlamış, çok doğru sonuçlara ulaşmış.
Ne yazık ki, “Atatürkçüyüm” diyenler işin kolayına gidiyor, asıl görevlerini yerine getirmiyorlar. Çünkü Gençliğe Hitabe’yi anlamıyorlar. Atatürk ilkelerini de bilmiyorlar. Cesaretleri kıt...
Bütün yaptıkları; dönüp dönüp aynı şeyleri tekrarlamaktan, sürekli eleştirip karalamaktan, kusur bulmaktan, havanda su dövmekten ileri gitmiyor.
Prof. Dr. Cihan DURA, 9 Aralık 2017
News
Site map
SitemapIndex
RSS Feed