Atatürk'ün Verdiği Hedefleri Doğru Anlamak / İsmet GÖRGÜLÜ

Atatürk'ün Verdiği Hedefleri Doğru Anlamak / İsmet GÖRGÜLÜ

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Eyl 26, 2013 10:53

Atatürk'ün Verdiği Hedefleri Doğru Anlamak

Atatürk’ün verdiği hedef denildiğinde, genelde “muasır medeniyet seviyesine çıkmak” anlaşılmaktadır. Bu bilgi doğru değildir, çok eksiktir. Her şeyden önce “seviyesine çıkmak” değil, “seviyesinin üstüne çıkmak” tır. Anayasamız bile, başlangıç bölümünde, bu hedefte tenzilat yapmış, “seviyesine çıkmak” olarak ifade etmiştir.

Atatürk’ün belirlediği hedefler, Türkiye’nin hedefleridir, bir sistemin, bir rejimin hedefleridir, yani Kemalizm ‘in hedefleridir ve bir tane değildir,

Dört büyük hedeftir:

- Tam bağımsızlık
- Ulusal egemenlik
- Ulusal bütünlük
- Dinamik ideal

Bu hedefler anlaşılmadığı, içselleştirilmediği içindir ki, Türkiye bu günleri yaşamaktadır. Karanlıkta fenersiz kalmaktadır.

Dikkat edilirse hedefler arasında “muasır medeniyet” ile ilgili bir hedef ifadesi yok. Peki yok mu?

Hayır, var. Var ama dinamik ideal ana hedefinin içinde var.

Konunun açıklanması için, Atatürk’ün veya Kemalizm’in hedeflerinin anlaşılması için, henüz tamamlayamadığım “Kemalizm” adlı kitap çalışmamdan Milli İrade Topluluğuna birkaç sayfa aktaracağım.

Atatürk, Millî Mücadeleye başlarken amacı belirlemiş, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında bunları gerçekleştirecek şekilde hedefler seçmiş, siyasetler oluşturmuş, stratejiler uygulamıştır.

Söz ve yazılarından ve uygulamalarından amaç olarak şunları belirlediği görülmektedir.

- Varlığımızın korunması;
- Ulusumuzun güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşaması;
- Ulusal emellerimizin gerçekleştirilmesi.

Varlığımızın korunması demek ulusal varlığın korunmasıdır. Ulusal varlık ise, ulusça ortak sahip olunan ve ortak üretilen maddi ve manevi unsurlardır. Bunlar; vatan, ulus, devlet, ekonomik kıymetler ve ulusal kültürdür.

Kemalizm’in hedefleri; varlığımızın korunması, ulusumuzun güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşaması ve ulusal emellerimizin gerçekleştirilmesi için neler yapılmalı, sorularına verilen cevaplardır.

Ulusal emellerimizin elde edilmesi, zaman ve duruma göre değişiklik göstermiştir. Örneğin Kurtuluş Savaşı’nda yeni bir Türk Devleti kurmak, vatanı kurtarmak vd. ulusal emel iken, bunlar sağlandıktan sonra 1926’ya kadar Musul ve 1938’e kadar Hatay ulusal emel olarak devam ettirilmiştir. Burada sürekliliği olan ulusal emeller üzerinde durulacaktır.

Atatürk amaçları gerçekleştirmek için dört büyük hedef belirlemiştir. Bunlar, Kemalizm’in hedefleridir:

Tam bağımsızlık; ulusal egemenlik; ulusal bütünlük; dinamik ideal (her alanda dünya birinciliğini tutmak).

Bu hedefler üç büyük amacın irdelenmesinden doğmuştur. Hedeflerin nasıl doğduğunu, Kemalizm’in amaçları ile ilişkisini, amaçları nasıl gerçekleştireceklerine yönelik Atatürk’ün irdelemelerini kısaca açıklayalım:

“Ulusal varlığın korunmasına” yönelik irdelemeleri:

“… Biz esasen ulusal varlığın temelini, ulusal bilinçte ve ulusal birlikte görmekteyiz”.

“Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında ulusal birlik, iyi geçinme…(dir) Ulus varlığını ve yurt erginliğini korumak için bütün yurttaşların canını ve her şeyini derhal ortaya koymaya karar vermiş olmak, bir ulusun en yenilmez silahı ve koruma vasıtasıdır”.

Atatürk, ulusal varlığın korunması için öncelikli hedefin iç cephe olduğunu, ulusal bütünlüğün sağlanması gerektiğini bir hedef olarak ortaya koyuyor. Bu hedef gerçekleştiğinde aynı zamanda dış cepheye de koruma sağlayacağını, caydırıcı bir güç meydana getireceğini belirtiyor. Varlığın korunması, yani devlet ve ulus için hayatın devam etmesi, yanı sıra refahın ve şerefin korunması ve sürdürülmesi için iki hedef belirtiyor:

“Bir devlet tam bağımsızlığına ve bir ulus kayıtsız, şartsız egemenliğine malik ve sahip bulunmadıkça, o devlet ve ulus için hayat, rahat ve şeref olamayacağı…”.

Varlığın korunması için tam bağımsız olmayı, ulusal egemenlik sisteminin sürdürülmesini, ulusun da egemenliğine sahip çıkmasını hedef olarak veriyor.

Varlığın korunması için ayrıca, varlığı koruyacak güce erişmeyi, uygarlıkta yükselmeyi de bir hedef olarak belirtiyor.

“Dünyada her ulusun varlığı,… sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle orantılıdır. Medeni eser meydana getirmek kabiliyetinden mahrum olan uluslar, hürriyet ve bağımsızlıklarından soyutlanmaya mahkûmdurlar. Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak, hayatın şartıdır”.

Sadece “varlığın korunması” amacını gerçekleştirmek için, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik, ulusal bütünlük ve ilerlemek-yükselmek olmak üzere dört hedef belirtmektedir.

“Ulusumuzun güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşaması amacına” yönelik irdelemeleri:

Varlığın korunması için ulusun güçlü olması, birlik ve dirlik içinde bir yaşam sürmesi, ortak varlığını ortak koruma ve savunma bilincinde olması gerekmektedir. Dolayısıyla varlığın korunmasını gerçekleştirecek hedefler aynı zamanda bu amacın gerçekleşmesi içinde geçerli olmaktadır.

Ayrıca ulusun mutlu ve istikrarlı yaşaması, millet onurunun korunmasına bağlı bir olgudur. Ulusal onur ayaklar altına alınınca mutluluktan, istikrardan eser kalmaz. Her şeyden önce ulus olma durumu ortadan kalkar. Bu nedenle bu çıkarın gerçekleşmesi için verdiği hedeflerden biri şöyledir:

“Temel ilke, Türk ulusunun haysiyetli ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.

Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.(…)

Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.”

Atatürk, güçlü, mutlu ve istikrarlı millet yaşamı için tam bağımsızlık hedefini veriyor. Aksi uşaklıktır diyor, uşakların mutlu ve istikrarlı yaşaması mümkün değildir, efendileri uşakları güçlü yapmaz, kılmaz diyor.

Güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşam için ulusal egemenlik sistemini de önemli bir hedef olarak belirtir.

“Ulusu refah ve mutluluğa götürecek alanlarda güvenle, başarıyla yürüyebilmek, yalnız bir şarta bağlıdır. Bu şart bulunmazsa, o alanlarda başarımız imkansızdır. Bu şart şudur: Ulusun, doğrudan doğruya kendi egemenliğine kendisinin sahip olmasıdır!”.

“Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması, ancak ve ancak, tam ve kesin anlamıyla ulusal egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, ulusal egemenliktir”.

Atatürk, hedef olarak belirlediği ve hayata geçirdiği ulusal egemenlik sistemi varsa ve egemenliğin sahibi millet buna sahip çıkıyorsa ve sahipliğin doğurduğu sorumluluğu yerine getiriyorsa, refahını arttırır, mutluluğunu sürdürür, hürriyeti, adaleti, eşitliği sağlar diyor. Yani güçlü, mutlu ve istikrarlı millet yaşamı oluşur diyor.

Güçlü, mutlu ve istikrarlı ulus yaşamı amacının gerçekleşmesi için gereken ulusal bütünlük hedefinin, ulus bütünlüğü boyutunun yanı sıra iki unsur daha söz konusudur. Vatan bütünlüğü ve devlet bütünlüğü, yani devletin üniterliği ve ulusallığı. Bunlardan birisi yara alırsa, çözülme oluşur diğerleri de zarar görür, diğerlerinde de çözülme başlar. Ana unsur ulustur, ulusal bilinçtir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dini ve kökeni ne olursa olsun “Biz” duygusu içinde ortak yaşama kararlarıdır. Bu duyguda ve kararda zayıflama; güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşam amacını zayıflatır, ileri dereceye geldiğinde bu amacı yok eder. Durum bununla kalmaz, diğer iki amaç, varlığın korunması ve ulusal emellerimizin sağlanması da zarar görür veya yok olur. Bu amacın yaşaması öncelikle ulusal bilince, biz duygusuna bağlıdır. Yani ulusal bütünlük hedefinin korunmasına bağlıdır.

“Ulusal emellerimizin gerçekleştirilmesi amacına” yönelik irdelemeleri:

Atatürk, savaş sırasında belirlediği ulusal emellerimizin sağlanmasına yönelik hedefleri gerçekleştirdikten sonra; uygarlık yolunda, Türk ulusunu yaşadığı Orta Çağ’dan yaşanılan çağa taşıma yolunda, kalkınma, sanayileşme yolunda hedefler belirler ve gerçekleştirmeye başlar. Ulusal emellerimiz için belirlediği hedefleri; 1925’te erişilemeyecek hedefler, bitmeyen, sonu gelmeyen hedefler olarak niteler:

“Büyük, kutsal hedefler ulaşılamayacak hedeflerdir. Dolayısıyla herhangi bir hedefe erişmekle yetinmeyeceğiz. Daima daha ilerisine varmak için çalışacağız”.

Atatürk, ulusal emellerimiz için ulaşılacak hedefi, 1925 yılında, genel ifade eder. Her devrim hareketini gerçekleştirirken yaptığı gibi bunda da toplumu hazırlayarak yürümüştür.

1930 yılında, kafasındaki hedefi biraz daha açarak ortaya koyduğu görülmektedir.

“Ey Türk milleti! Sen… fikirde ve medeniyette de insanlığın şerefisin. Tarih, kurduğun medeniyetlerin övgüleriyle doludur… On bin yıllık kültür mirası, ruhunda bakir ve tükenmez bir kudret halinde yaşıyor… Tarih, medeniyet safında layık olduğun yeri parmağıyla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu senin için hem bir hak, hem de bir vazifedir!”.

1932 yılında, Keriman Halis’in dünya güzeli seçilmesi üzerine verdiği demeçte, ulaşılacak hedefi tam açıklığıyla ifade eder:

“… Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, analarımızın ve atalarımızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır”.

Atatürk’ün belirlediği ve verdiği hedef “Dünya Birinciliğini Tutmak”tır. O, bilgide, hünerde, iyi ahlakta, yiğitlikte dünya birinciliğini tutmayı hedef olarak belirtiyor. Aynı yıl (1932), belirlediği bu hedefi bir başka şekilde tekrarlamaktadır.

“Bu gün milletçe hedefimiz, en medeni milletlerin gelişme seviyesine ulaşmak, hatta bu seviyeyi aşmaktır. Bu asla imkânsız değildir. Türk’ün zekâsı, Türk’ün doğuştan vasıfları buna müsaittir. Yeter ki Türk milleti hedefini iyice seçsin ve bu hedefe varmaya azmetsin!”.

1937’de bu hedefi daha kapsamlı, bilimsel ve TBMM’nde bir devlet hedefi olarak formüle ettiği görülmektedir.

“Büyük davamız, en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir.

Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde temelli bir inkılap yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir.

Bu ideali en kısa bir zamanda başarmak için, fikir ve hareketi, beraber yürütmek mecburiyetindeyiz.

Bu teşebbüste başarı, ancak, türeli bir planla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir” der ve konuşmasının devamında bunun gerçekleşmesi için öncelikli alt hedefleri sıralar.

Atatürk, varlığın yükseltilmesini, büyük davamız, Türk milletinin dinamik ideali olarak belirtmektedir. Dinamik ideal, dur noktası olmayan; ileri, ileri, daima ileri gidilmesini öngören bir hedef anlayışıdır. Dinamik ideal anlayışı için ne yükseltilecek diye bakıldığında, varlığın yükseltilmesi görülmektedir. Ulusal varlık unsurlarının nereye yükseltilmesini istiyor? En medeni, en müreffeh seviyeye. Yani “en” seviyesine, Türk ulusunun önünde Türk ulusundan daha uygar daha zengin ulus kalmayıncaya kadar yükselmeyi öngörüyor. Milli varlık unsurlarının her biri ile dünya birinciliğinin tutulmasını istiyor.

Ulusal emellerimizin sağlanmasında yayılmacı, emperyalist bir hedef anlayış ve uygulaması yoktur. Tam tersine antiemperyalisttir, yayılmacılığa karşıdır, iç ve dış barış taraftarıdır. Atatürk çok kez bunu vurgular, bir tanesi şöyledir.

“Dış siyasetimiz, daima milletler refahının yaratıcısı olan barış içinde, memleketin gelişmesini amaç edinmiştir.”

Atatürk, ulusal varlık unsurlarının ‘en’ seviyesine çıkartılarak dünya birinciliğini tutma hedefinin gerçekleşmesi için her bir ulusal varlık unsuruna da ayrı ayrı hedefler belirlemiştir.

Devlet için; “Türk ulusu…yeni bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı esaslar ‘tam bağımsızlık’ ve kayıtsız şartsız ‘ulusal egemenlik’ten ibarettir”.

Devletin hedefi, “Tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenlik ilkelerine dayanarak memleketi bayındırlaştırmak ve milleti zengin, varlıklı ve mutlu kılmaktır”.

Ulus için; ”Ulusumuzun hedefi, ulusumuzun mefkûresi bütün cihanda tam anlamıyla medeni bir toplum olmaktır” ve “onurlu, şerefli bir millet olarak yaşamaktır”.

Yurt için; “Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en medeni memleketleri seviyesine çıkar(mak)”.

Ekonomi için; “Ulusumuzu en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kıl(mak)”.

Ulusal Kültür için; “Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkar(mak)”.

Kemalizm’in hedefleri incelemesinin sonucu olarak karşımıza başlangıçta belirtilen dört hedef çıkmaktadır.

Varlığın korunması ve ulusun güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşaması amaçları için tam bağımsızlık, ulusal egemenlik, ulusal bütünlük; hem anılan amaçlar ile hem bu amaçların gerektirdiği hedeflerin ve de ulusal emellerin temini için dinamik ideal, Kemalizm’in hedefi olarak belirmektedir.

Sonuç olarak, Atatürk’ün belirlediği hedefler;

- Dişli sistemi gibidir;
- Türkiye’yi yarınlara taşıyacak hedeflerdir.

İsmet GÖRGÜLÜ, 21 Eylül 2013

Resim
http://www.milliiradebildirisi.org
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x