Aydın Doğan'ı korkutup bıktıracaklar ve medyasını Ülker'e sattıracaklar!Doğan Grubuna verilen vergi cezası 3.5 milyar dolar civarı paraya tekabül ediyor ki bu meblağ dünya ölçeğinde bile çok çok büyük bir servettir ve IMF bile pek çok ülkeye bu miktarlarda krediler vererek ekonomik programlar uyguluyor.
Tamam ceza kesinleşmiş değil, konunun yargıya gitmesi gibi boyutları var olmasına var da bu ceza bağlamında Doğan’ın imajının vurgun yiyeceği ve hacizlerle yüzyüze geleceği kesin gibidir.
Görüldüğü gibi hadise aleni bir operasyondur ve Aydın Doğan’ın açıktan tasfiyesini amaç edinmiştir.
Evet proje nettir.1934 doğumlu yani yaşlılık sınırında olan Aydın Doğan’ı bu şekilde korkutup sindirmek ve bunun devamında da bıktırarak medya’dan çekilmesini sağlamaktır.
Bu bağlamda Ankara’nın öbür yakasında spekülasyon kazanları kaynamaya başladı bile!
Buna göre aracılar devreye girip Aydın Doğan’a “Sıfırlanmadan medya sektöründen çık ve kurtul” teklifini götürecekler.
Başka bir anlatımla Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’ü Akın İpek’e devretmesi misali iflas ya da batış olmaksızın alternatif bir yol önerecekler.
Diyeceksiniz ki peki ya açılan vergi kaçakçılığı davaları?Medyayı alacak ya da aldıracak olanlar bu davaları da peşinen üstlenmiş olacaklar.
Peki koca Doğan’ı kim mi alabilir?Öyle ya kriz ortamında bu sefer devletin bankasından kredi de kolay değil!
Bu konuda yapılan spekülasyon şudur:Bunun için Ülker Grubu ikna edilmeye çalışılıyor.
Dahası, ona tıpkı Sabah’da olduğu gibi dış sermaye desteği sözü de veriliyor.
İddialı bir fantezi mi dediniz?
Emin olun değil!
Bazıları hâlâ farkında değil.
AKP gemileri yaktı ilerliyor.Amacı devleti topyekün ele geçirmektir.
Aldıkları mesafe ise ortada!
Dokunulamaz denilen TSK’yı iki yılda ne hale getirdiler görmüyor musunuz?
Cumhuriyet’in kutsallarını bir bir yere seriyorlar!Cumhuriyet burjuvazisinin sembolü olan Koç Gurubunun patronu Rahmi Bey’e ne yaptılar görmediniz mi?
Siz hâlâ Rahmi Koç’un 75 yaşından sonra keşif adına dünya turuna çıktığına mı inanıyorsunuz?
Rahmi Bey holdingini kurtarmak için kendini istemeyenleri ödüllendirerek işten elini çekti ve kendini turlara verdi. Oğulları da AKP paralelinde araziye uyuyor.
Aynı şekilde yine Cumhuriyet ideolojisinin medya’daki amirali Aydın Doğan da yine hesaplaşma ve fetih adına hedef alındı ve yere serilmeye çalışılıyor.
Bu şekilde son kaleler çökertilecek ve parti devleti modeli fiilen resmiyete dönüşecektir.
Gelelim tekrar Aydın Doğan’ın cezalarına ve neler yapabileceğine?Muhtemeldir ki Doğan başlangıçta Bekir Çoşkun benzeri birkaç kelle daha verip AKP’nin yaptığı bütün açılımlara demokrasi ve AB ambalajı ile destek yayınları yapıp vaziyeti kurtarmaya çalışacak ama zor, artık bu dikiş tutmaz zira macun tüpten çıktı yani taraflar arasında acaip bir güven bunalımı var .Dolayısı ile o iklimde ne barış ne de mutabakat olur. Ayrıca tanıdığım Tayyip Erdoğan da hasmını asla yaralı bırakmaz.
Son bir not: Bekir Çoşkun’un ayrılığını çok önceden haber veren Turktime’da Sevgili Talat Atila da yazdı, Doğan Gurubunda bundan böyle gözler artık şu isimler üzerindedir ve okurları ile kamuoyu Bekir Çoşkun’dan sonra onları artık tıpkı namusları misali sahiplenmek durumundadır. Sahiplenmezseler yuhlar olsun onlara. Peki kimler midir o isimler?
Uğur Dündar, Sedat Ergin, Melih Aşık, Yılmaz Özdil, Güngör Mengi, Necati Doğru, Ruhat Mengi, Yalçın Bayer ve Mustafa Mutlu...NASIL YANİ...PKK bilecek, Türk halkı bilmeyecek!Neymiş efendim AKP, TBMM’de Kürt açılımı bağlamında gizli oturum yapmayı düşünüyormuş.. Ne imiş efendim bu oturumda konuşulacaklar o kadar önemli ve devlet sırrı ki ahalinin bunları bilmemesi gerekiyormuş! İyi de bu önemli sırlar çok değil konuşulduktan birkaç dakika sonra oturuma katılan PKK’lı pardon DTP’li vekililer tarafından telefonlarla hemen Kandil’e bildirilecek. Durum kesin olarak bu ise sorarım size AKP yoksa Türk halkını Kandil’de bulunan PKK eşkıyasından daha mı tehlikeli buluyor ya da görüyor? Evet soruyorum PKK’lıların bilmesinde ve öğrenmesinde sakınca olmayan şeyleri Türk Milleti öğrense nasıl bir sakınca doğar?. Valla bu fotoğraftan benim okuduğum şudur: AKP bu mes’elede PKK’lılarla kol koladır ve Türk halkını bilgisiz bırakarak ve ona karatma uygulayarak hakikatı gizlemeye çalışıyor.
VESİLE OLDU...Ülkü devinin oğlu Çağrı Bey!Önceki gün İstanbul’dan bir telefon aldım. Telefon eden bir babaydı ve ondan önemlisi gerçek bir ülkü deviydi. 1970’li yıllarda Türk milliyetçiliği davasına büyük hizmetleri olan doktor Nail Erhan Bey, o müthiş çelebiliği ve beyefendiliği ile espri ile karışık olarak şu sözü etti; “Demek ki Çağrı’yı gerektiği gibi iyi yetiştirememişim” dedi. Kastettiği DP GİK üyesi olan ve adı genç yaşta DP liderliğine yakıştırılan oğlu Prof. Çağrı Erhan’la alakalı olarak yazdığım eleştirel yazı idi.. Laf aramızda bendeniz Çağrı’nın Nail Ağabeyimizin oğlu olduğunu bilmiyordum. İtiraf edeyim; Çağrı Erhan’ın Komando Mustafa gibi Ülkü Devleri ile Ankara’ya yaptıkları o tarihsel 9 Işık yürüyüşünün mimarlarından birinin yani Nail Ağabeyimizin oğlu olduğunu bilseydim o yazıyı yazmazdım. Nasıl olur demeyin, o da benim duygusal tarafım... Ama her şerde bir hayır varmış.. Bu vesileyle Çağrı ile tanıştık, telefonda konuştuk ve beraber iftar açmaya karar verdik.
BİRLİK GEREK...Şener ve Pamukoğlu tam gaz!Önce bir hakkı teslim edelim, Abdüllatif Şener parti örgütünü her ne kadar yaygınlaştıramadı ise de tek başına büyük işler yapıyor. Son günlerde TV’lerde yaptığı açıklamalar emin olun büyük etki yaratıyor ve adeta tek başına ordu gibi bir imaj oluşturuyor. Sayın Şener’in söyledikleri yankı buluyor çünkü, adamın imajı düzgün yani şaibesi yok ve üstelik iyi bir uzman. Özellikle ekonomi ile ilgili değerlendirmeleri alaka görüyor.. Keza PKK ile mücadelenin kahramanlarından Osman Pamukoğlu Paşa da çeşitli toplantı ve iftarlarda adeta eller üstünde. Sevenleri bize sürekli mailler gönderiyor. Bizim bu iki isme ve siyasi hareketlerine yaklaşımımız milli oldukları için olumludur lakin biz ayrılık AKP’ye yarar tezinden hareketle ısrarla birliği savunuyoruz. Biz bütün bu ırmaklar bir yerde toplansın istiyoruz...
Sabahattin ÖNKİBAR - 10 Eylül 2009, YENİÇAĞ