Aydınını Teker Teker Saydığımın Türkiyesi

Genel & Güncel Konular

Aydınını Teker Teker Saydığımın Türkiyesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Mar 03, 2009 15:24

Aydınını Teker Teker Saydığımın Türkiyesi

Art televizyonuna polis baskını yapıldığı gün, diğer kanallara baktık da göbek atmaya devam ediyorlardı.

Art’de Lale Şıvgın ve diğer gazeteci arkadaşları Nuriye Atabey, Hulki Cevizoğlu, Mustafa Balbay vb… daha sonra bir araya geldiklerinde bunu da konuştular.
Lale Şıvgın dedi ki: “Eğer bizler de göbek atma veya koca bulma programları yapabilseydik, belki de kanalımızın başına bunlar gelmezdi!”

Art kanalında 15 saat süren arama bittikten sonra ellerinde bilgisayarlar ve dosyalarla dışarı çıkan bazı sivil polisler, dışarıda bekleyen seyirciler tarafından ıslıklandı ve “Yuuuh, Yuuuh!” sesleriyle uğurlandı.
İnsanlar artık polise bile Amerikan polisi gözüyle bakmaya başladı.

Bir gün Amerikan TARAFtarları da, Amerikan STARları da bu milletin tükürük yağmuru altında Amerikan Conileri’nin uçaklarına ve gemilerine binip tüyecekler.

Türkiye’ye karşı duydukları nefret yüzünden hepsi birer ruh hastası halinde yaşayan aydın müsvetteleri ve onların Yabancı vakıflarla beslenen gazetelerindeki köşe yazarları, Albay Abdülkerim Kırca’nın intiharı ile biraz olsun ferahladılar mı acaba?
Toplanıp bir kutlama partisi falan yaptılar mı, yürekleri biraz olsun soğudu mu, biraz rahatladı mı o nefret dolu kalpleri?

Acaba, 1960 darbesinde, babasına olan sevgi ve bağlılığı sebebiyle şok yaşadığı için o tarihten bu yana Türk ordusuna olan düşmanlığı hiç iyileşmeyen bir psikolojik hastalık haline gelmiş olan Nazlı Ilıcak, Albay Kırca’nın kızlarının kederini görünce biraz olsun ferahladı mı? Biraz olsun yüreğine su serpildi mi?

Uğur Dündar, Albay Kırca hakkında atıp tutan PKK itirafçısı insan müsvettesinin kim olduğu hakkında haberlerde bilgi verdi. Bu vatan haini yaratık, daha önceki eylemleri yetmezmiş gibi bin çeşit kanun dışı işe karışmış.
Reşit bile olmamış kendi kızını, zengin bir arkadaşına satmak istemiş, karşı taraf bu pazarlığı kabul etmeyince adamı vurup öldürmüş! (belki de kendi kızına tecavüz bile etmiştir!).
2001 yılında Burdur’da köylülerin hayvanlarını çalmış. Onu ve arkadaşlarını yakalayan 8 tane jandarma hakkında işkence iddiasıyla dilekçe yazmış.

Uğur Dündar, hayvanları çalınan köylüyü telefona bağladı.
Adamcağız diyor ki: “Bu PKK’lı, sonradan bizi aradı. Onu yakalayan 8 tane jandarma hakkında işkence şikayetinde bulunduğunu ve bu sebeple davanın uzayacağını söyledi. Eğer davanın çabuk sonuçlanmasını istiyorsak, bu işkence şikayetini geri çekebileceğini söyledi. Ama bunun karşılığında bizden 500milyar para istedi!”

İşte böylesine kirli, ilkesiz ve şerefsiz olan insanlıktan çıkmış yaratıklar, hangi gazetelerde ve tv kanallarında itibar görüp ağırlanıyorlar biliyorsunuz, görüyorsunuz.
Gelecekte üniversitelerde Basın-Yayın okuyacak ve Basın Tarihi araştırmaları üzerine tezler veya kitaplar yazacak olan nesillere birer ibret belgesi olarak kalıyor bu hainlikler.
Bazı köşe taşları da sahiplerine yaranabilmek için ucuzladıkça ucuzluyorlar. Neymiş efendim, içeri atılan birçok kişi niçin hastalanıyormuş, ne kadar da hastalıklı adamlarmış! Yok bir de sağlıklı olacaklardı!
65 yaşını, 75 yaşını aşmış olan insanların ilaçlarla yaşaması kadar doğal bir şey olamaz herhalde.

Bizi, bizim vatanımızı, bizim çocuklarımızı korurken memleketin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve Antalya’nın güvenlikli bir turizm merkezi olarak kalmasını sağlamaya çalışırken sakat kalmış olan bu şerefli subayımızın,
24 adlı Amerikan dizisindeki süper ajan Jack Bauer kadar bile kıymeti yok mu bu ar damarı çatlamış Amerikan yalakalarının gözünde?

Albay Kırca’nın intiharı, Şener Eruygur’un ölüm döşeğinde olması, Kuddusi Okkır gibi günahsız bir adamcağızın terör örgütünün para kasası (!) olarak suçlanıp da sonra hapiste ölmesi ve cenazesini kaldıracak kadar bile paranın bulunamaması, Hurşit Tolon’un 22 kilo verip hastanelik olması biraz olsun yüreklerinizi soğuttu mu, içinizi ferahlattı mı, söyleyin, çakma Amerikalılar?

Alman Yeşiller Partisinden milletvekili seçilen ve bir Alman Nazisinden kat be kat daha fazla Nazi kafalı olan kompleksli devşirme Cem Özdemir ne demişti: “Eğer idam cezası olsaydı, hepsi asılırdı!”
Sömürge komiseri Lahendick ne demişti: “Nihayet bazı büyük balıklara ulaşıldı!”
Üzülmesinler efendim, asmaya gerek kalmadı.
PKK itirafçısı -iftiracı azılı katiller gibi şerefsiz olmadıkları için bu onurlu insanlar gururdan dolayı ölüp ölüp gidiyorlar veya ölümün eşiğine geliyorlar.

Soğudu mu biraz o kin dolu yürekleriniz ey Avrupalı Yamyamlar ?
Albay Kırca’nın cenaze töreninde, bizim çocuklarımızı ve vatanımızı korumak uğruna sakat kalmış gencecik askerlerimizin Albay Kırca’nın eşi Meriç Kırca’ya sarılıp ağlamaları sizin içinizi biraz olsun ferahlattı mı?
PKK’lı bir sapık, sizin gözünüzde, demokrat bir insan hakları savunucusu!
Ama Albay Kırca azılı bir Katil öyle mi?
Kolları kopmuş, bacakları kopmuş ya da hem kolları hem bacakları kopmuş, gözlerini kaybetmiş o gencecik çocukların görüntüsü sizi biraz daha ferahlattı mı, söyleyin, Kanalizasyon ağızlı Bok çuvalları?

Öyle olmalı ki Albay Kırca’nın cenazesinin kalktığı gün bile onun ardından, yargısız infazların bedelini ödüyor(!), diye yayın yapabiliyordunuz.
PKK’lı kankanızla birlikte öpüşüp birbirinizi kutladınız mı bu zaferinizden dolayı?
Kendi çocuklarınızı veya torunlarınızı da, kutlama amacıyla, bir gece için o sapık PKK’lıya ikram ettiniz mi, gazeteci müsvetteleri!
Size de öylesi yakışır! İlkesiz, onursuz, satılık mahluklar!

Albay Abdülkerim Kırca gibi kahraman ve onurlu insanlar çok zor yetişiyor.
Ama ensest ilişki veya tecavüz sonucu dünyaya pırtlamış o PKK’lı pisliklerden bol miktarda var bu kirli dünyada.
Samsun’dan Antalya’ya, İzmir’den İstanbul’a, Giresun’dan Sakarya’ya kadar bütün ülkemize dağılmış ve bütün kentlerimizde güvenliğimizin, huzurumuzun içine etmiş bu yaratıklardan bol miktarda var.
İstanbul’da bir bardan kadın şarkıcıyı kaçırmak için polis üniformaları giyerek barı basan o sapıkların kökenini bir araştırın!
Kentlerimizde suç oranlarını arttıran, hırsızlığı, sapıklığı, gaspçılığı ayyuka çıkaran aile sevgisinden de, aile terbiyesinden de, insani vicdanda da yoksun bu yaratıkların, Kürdistan kurulsa bile, Allah’ın ittir ettiği o bölgelere gidip yaşayacaklarını mı sanıyorsunuz?

Doğal güzelliği olan ve insanları medeni olan bölgelerde tüm vahşilikleri ile korku ve pis koku salmaya devam etmek istiyorlar. O yüzden de federasyon federasyon demeye başladılar.

Bunların meclisteki temsilcileri de asit kuyuları asit kuyuları diye sayıklayıp duruyor.
Kendileri, CIA işbirliği ile çok sayıda kişiyi gömdüler herhalde ki bir süre sonra elleriyle koymuş gibi bulup çıkarırlar, kimlere ait olduğu bilinmeyen o kemikleri!

Belki de PKK ile savaşırken kaybolan ve cesetleri bile bulunamayan bazı Türk görevlilerin cesetleri de, Pkk tarafından zorla dağa kaçırılmış veya sonradan onlardan kaçmaya çalışan genç insanların cesetleri de oralardadır!
Korkut Eken, “Bazı evlatlarımızın cesetlerini bile bulamadık!” demişti yıllar önce.

Gazete sayfalarından teröristlik ve terör destekçiliği yapan Amerikan casusları, bir süre sonra şehit ailelerinin elinde kalacaklar. Üstelik bunların bazıları da dindar takılıyor!

Nasıl olsa dünyada savaş çıkacak, Türkiye’de de iç savaş çıkacak; işte o zaman silaha milaha ihtiyacımız yok bizim.
Albay Kırca sıkmamıştır ama biz sıkabiliriz, bize versinler o hainleri. Silaha falan da ihtiyacımız yok, ELLERİMİZLE, TIRNAKLARIMIZLA parçalayalım!
Sonra da İncirlik Üssü’nün önüne, sahiplerinin kapısına atalım!

Amerikalılar bunları Washington’daki veya Brüksel’deki şehitliklerine falan gömerler belki!
Ailelerine de ABD bayrağı ve üstün hizmet madalyası hediye ederler!
Ya da artık işe yaramadıkları için sallayıp çöpe atarlar cesetlerini!
Hizmet derecelerine göre neyi hak ediyorlarsa!

Türk Metal’in önüne giden biri anlattı. İki genç şöyle konuşuyormuş: “Amerikalı Yasemin’i de, Altan ibnelerini de, ABD dolarlarıyla geçinen tüm o..pu çocuklarını da çuvalların içine doldurup Irak’a götüreceksin. Orada Ebu Garip hapishanesinde veya Irak sokaklarında tecavüze uğramış, sakat kalmış yüzlerce kadınların, çocukların, adamların ortasına atacaksın. Diyeceksin ki,
‘ Alın size ilkesiz, şerefsiz, acımasız, ahlaksız, ruhsuz Amerikan casusları!
Bağırsaklarını sökseniz içinden ABD dolarları çıkar! Alın ne isterseniz yapın. Nasıl isterseniz öyle cezalandırın.’ Irak bize pek Irak gibi gözüküyor ama biz de üstü örtülü bir savaşın içindeyiz işte!”
Evet, hem de yıllardır savaşın içindeyiz.
Kaypak sıçan çakma Amerikanlar, burnumuzun dibinde yaşıyorlar ve bizlerle aynı havayı soluyorlar.

Ve gerçekten de o gençlerin söylediği gibiler: Şerefsiz, İlkesiz, Acımasız, Ahlaksız, Ruhsuz!”

Geçen sabah, Tuncer Kılınç gözaltına alındıktan sonra, gazeteci Gülay Göktürk, AKP yalakası tv kanallarından birinde, haber programında, canlı yayında telefonla konuşuyordu.
Hezeyanlarla dolu konuşmasını, Bülent Arınç’ın sözlerine atıfta bulunarak bitirdi: “Evet, çok doğru bir laf, Türkiye bağırsaklarını temizliyor!” diye sesi çatlarcasına bağırdı.

Geçmişin militan solcusu, şimdinin Amerikan beslemesi Gülay teyze hanım, artık bu işleri bıraksın da, yaşlılığının son günlerinde otursun çocuk pornosu seyrederek tatmin olsun!

Geçen yıl, Emine Şenlikoğlu teyze hanım, bir tv kanalında, “Laiklik, tüm insanlığın kanına girmiş bir zehirdir!” cümlesini tekrar edip durduğu konuşmasını, CHP’nin kapatılması gereken bir parti olduğunu vurgulayarak bitirmişti.

Biri, geçmiş yılların beceriksiz Marksist devrimci militanı ve yaşlılık günlerinde gazetedeki köşesinden, çocuk pornosunu insan hak ve özgürlüğü(!) gibi gösterecek kadar beyni sulanmış, zavallı bir eski solcu.
Diğeri, gençliğini ve yaşlılığını yobazlık çerçevesinde yaşamış aşırı bir dinci.
Bu iki ucube teyze hanımların, Cumhuriyete kastetme konusunda aynı noktada birleşmiş olmaları da kaderin bir cilvesi herhalde!

Kocası CIA mensubu olan Amerikan asıllı siyasi porno yıldızı Yasemin Çongar,
Çocuk pornosunu savunarak basın tarihine geçen dönek solcu Gülay Göktürk,
Tıpkı babaları gibi ilkesiz dönek solcu Altan Dalton kardeşler ( ki bunlardan birisi çocukların anne-babalarıyla, anne-babaların evlatlarıyla, kardeşlerin birbirleriyle cinsel ilişki kuramamasının bir çeşit tabu olduğunu, halbuki bunun bir sevgi(!) olduğunu savunan üstün medenilik(!) örneği bir yazı kaleme almıştı!),
Mutasyona uğramış görüntülü daima satılık ve daima aç obez Aköz çifti,
Amerikan imamı Fethullah amcanın tipik beslemeleri Önder ve Emrullah ( ki Tuncay Güney bile onların yanında daha şahsiyetli kalır!),
İlkesizliğin kitabını yazmış liboş Ali Bayramoğlu,
İşkembesi şiştikçe şişen ve adeta patlayacakmış gibi duran yarımdünya takkeli Bond Fehmi Koru ( Bu takkeli Bond’un kaleme aldığı, Uğur Mumcu’nun ve bir grup ünlü gazetecinin silah üzerine yemin ettiklerini ve gizli örgüt mensubu olduklarını iddia eden yazıları birer ibret belgesi olarak gazete arşivlerinde duruyor! ),
Aydın ve gazeteci müsvettesi mi ararsın…
say sayabildiğin kadar……


Bunların suratına işemeye kalksanız, sidik bile kendine olan saygısından yolunu değiştirir.
Albay Kırca’nın intiharı ve cenaze törenindeki terör kurbanı sakat askerlerimiz, bizim güvenliğimiz için ömrünü feda etmiş gencecik çocuklarımız bile onların dolara satılık boş yüreklerini ferahlatmaya yetmedi.

Asla ferahlamaz o kara yürekleriniz hainler!
Bu ülkeye olan kininiz cehennem ateşi gibi yanıp duruyor içinizde!

Türk Ordusu tamamen tasfiye edilmeden, Pakistan-Arabistan-Bangladeş tarzında
zerre kadar caydırıcılığı kalmamış bir sömürge ordusu haline getirilmeden, bütün Türk aydınları hapislerde çürütülmeden, Türk ordusunun komutanları çarmıha gerilmeden asla soğumayacak o kinci ve çürük yürekleriniz öyle değil mi?

Bunama zamanı gelmiş bir köşe taşı da, “AKP’den kurtulma yolununun ne olduğunu söyleyeyim, yeni bir parti kurmak!” diyerek her zamanki gibi milletin acılarıyla dalgasını geçiyordu.
Sanki bilmiyor:
Parti kuran da, Parti kurmaya çalışan da, Parti kurmaya niyeti olan da, hatta gelecekte Parti kurma ihtimali olan da, hepsi şu anda içeride!
Ya da tutuksuz yargılanıyor!

AKP, parti marti kurulmasını istemiyor. Çünkü CHP’nin ve MHP’nin beceriksiz muhalefetinden memnun.
Bu sebeple de, kitleleri peşinden sürükleyebilecek olan herkesi içeri tıkmakla meşgul!
Türkiye Gençlik Birliği gibi, halkı etkileyebilecek ve BOP’a rahatsızlık verecek her türlü kuruluşa baskın yapmakla, mensuplarını tutuklamakla, onları terör destekçisi olarak suçlamakla ve etkisizleştirmekle meşgul.

Hükümetin ihanetini görmek ve halka duyurmak yasak!
Ama hükümetin ülkeyi bölmesi ve devleti yıkması serbest!

Tayipgiller familyası, demokrasiyi araç olarak kullanıyor.
Amerika ve Avrupa da Tayyipgiller’i araç olarak kullanıyor!
Önemli olan tek şey, amaca ulaşmak!

Bu Ergenekon Destanı’nın çok uzun yıllar süren bir mücadeleden sonrasını anlatan Ergenekon’dan Çıkış diye bir bölümü de var!
Onu hatırlamak şimdilik kimsenin işine gelmiyor.

Aysun Hablemitoğlu.
Cenk Dara Babahan.


internetajans
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x