Barzani – PKK - Maliki Üçgeninde Çöken Türkiye'nin Politikası / Doç. Dr. Celalettin YAVUZ

Tartışma Alanı

Barzani – PKK - Maliki Üçgeninde Çöken Türkiye'nin Politikası / Doç. Dr. Celalettin YAVUZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Nis 01, 2012 20:39

Barzani – PKK - Maliki Üçgeninde Çöken Türkiye'nin Politikası

29 Mart 2010 tarihli Irak genel seçimleri Türkiye-Irak politikasında yeni bir yol ayrımı yarattığı geç de olsa anlaşıldı. 9.5 ay sonra tekrar kabineyi kuran Başbakan Nuri el-Maliki, hemen her kesimden bakan almışsa da, yeni yönetimde Şii hâkimiyeti mevcuttu. Arkasından da Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile bir başbakan yardımcılığı ve 6 bakanlık alan Irak Kürtleri geliyordu.

Türkiye – Irak İlişkilerinin Bozulmakta Olduğunu Göremeyen Türk Dış Politikası

Bu arada “Stratejik” düzeydeki Irak-Türkiye ilişkileri Irak genel seçimlerinden itibaren giderek bozuldu. Türk dış politikasının “üstün başarısı” gibi gösterilerek yere göğe sığdırılamayan Ortak kabine toplantıları artık yapılmadı, hatta unutuldu.

Derken Aralık 2011 ve Ocak 2012’de Irak’ta Maliki Hükümeti Türkiye’ye iki kez nota verdi. 1  Üstelik bu Irak, son 5 yılın en fazla sayıda bombalı saldırılarla sarsıldığı, içerde Şii ve Sünni Arapların neredeyse gırtlak gırtlağa sarılacağı bir dönemi yaşamaktadır. 2  Öte yandan, gelişmelere bakıldığında sanki Irak-Türkiye ilişkilerinin bozulduğunu göremeyen bir dış politika yönetiminin var olduğu izlenimi seçilmektedir. Oysa bu görünümün tersine gelişmeler de yaşanmaktadır. Zira son yıllarda Irak’ta büyükelçilik yapanlar “Başarılı” bulunmuş olacak ki, güvenlikle ilgili önemli bir birime müsteşar olarak atanabilmektedir!

Türkiye’nin Irak politikasının bozulduğunu göremeyenler hanesinde Dışişleri Bakanlığı’nın dışında başka kurumlar da bulunmaktadır. Neredeyse sadece Irak’la ilişkileri yakından izleyen, çalışmasının büyük bir kısmı Irak’a yönelik, Yakın Doğu ağırlıklı ve en azından projelerle de olsa devlete sırtını dayadığı bilinen düşünce kuruluşları da iki ülke arasındaki bu kötü gidişatı görememişlerdir.

Bu arada Türkiye’nin Irak’la ilgili tüm gelişmeleri hassasiyetle takip edebileceği ilave imkânlar da mevcuttur. Örneğin Türkmenelli Derneği başta olmak üzere, Ankara’da çok önemli ve elit bir Irak Türkleri (Türkmenleri) diasporası da mevcuttur. Yani Türkiye bir bakıma “Varlık içerisinde yokluk çeken!” bir konuma düşürülmüştür. Bu kadar imkânın var olduğu ve önemli ölçüde kaynağın seferber edildiği bir sahada Türkiye-Irak ilişkilerinin getirildiği bu olumsuz tabloyu sindirebilmek mümkün olmasa gerek!

Türkiye-Irak ilişkilerindeki bu kırılma noktasına nasıl gelindiğine bakılacak olursa, muhtemel sebepler şöyle olabilir:

a.
Ya Irak dış politikasından sorumlu Hariciye memurları olumsuz gelişmeleri görememiştir.
b. Ya da “En iyi ben bilirim” havasında olanlarca dikkate kötü gidişat alınmamıştır. Her ikisi de birbirinden vahimdir.

Keza Irak’ı yakından izleyen ve devletten şu ya da bu şekilde desteklenen düşünce kuruluşlarının da bu kırılmayı görememeleri mümkün değildir. O zaman bu kuruluşların da sus pus oluşlarının masaya yatırılması gereklidir. Irak’la ilişkilerin bozulmakta olduğu görülmüş ama bir şekilde kulak arkası edilmişse, ya uzmanlarının, ya da “kasıt”lı yanlışlık yapılmışsa kurum politikalarının sorgulanması ve ıslahı gerekebilir. Özellikle milletin vergilerinden ayrılan kaynaklarla ödenen bina, tesis, maaş, etkinlik ile yolluk-harcırah giderlerinin, beyhude yere sarf edilip edilmediğinin hesabının sorumlularca verilmesi beklenmektedir!

Irak’taki Maliki’nin merkezi hükümeti ile ilişkiler gerilirken, Irak Kuzey Yönetimi ile yani Barzani ile ilişkilerin düzelmekte olduğu havası verilmeye çalışıldı. Hatta Barzani’den PKK terörünü tasfiye için işbirliği ve destek de istendi. 3  Buna karşılık Barzani, Mart 2012’nin son haftalarında 2 kez “Bağımsızlık ilanı” için “müjde”nin yakın olduğunu duyurdu. 4  O halde Irak’la dış ilişkilerin bozulması yanında bir diğer yakın tehdit de olası yeni bir devletin ilan edilebileceği riskidir. Şu an için İran’la da ilişkilerin pek keyif verici olmadığı bilinmektedir.

ABD, İran’dan petrol alan firmalara Aralık 2011’de İran’dan petrol alımının durdurulması için yeni bir yaptırım uyarısı yaptığında, Enerji Bakanlığı’ndan Ocak 2012 ayı içerisinde cılız bir sesle de olsa “BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın ilave yaptırımlara uyulmayacağı” itirazı duyulmuştu. 5  Başbakan Erdoğan’ın Seul’de ABD Başkanı Obama ile görüşmesinden sonra sanki bu durum değişti. Zira İran’dan satın alınan petrol önce %20, ardından da daha fazla oranda kesileceği bildirildi. 6 

Suriye ile ilişkiler ise Ağustos 2011’de bizzat Türkiye tarafından kesildi. Mart 2012 sonlarına doğru Şam Büyükelçiliği’ne kilit bile vuruldu. Oysa İsrail’le ilişkilerin nerdeyse dip yaptığı Davos’taki “One Minute” olayı ve 31 Mayıs 2010 tarihli Mavi Marmara baskını sonrasında bile İsrail/Tel Aviv Büyükelçiliği kapatılmamıştı!

Türkiye’nin bulunduğu coğrafyaya bakıldığında görülen manzara şöyledir: Bir zamanlar “Irak’ın toprak bütünlüğü”nü savunan, yani olası bir Kürt devletinin yurt içinde ve bölgede istikrarı bozabileceği endişesiyle bu devletin kurulmasını önlemek için zımnen de olsa oluştuğu bilinen İran-Irak-Suriye-Türkiye cephesinin çöktüğü görülmektedir.

Oysa 2009 öncesinde İsrail dahi, Türkiye ile, bu iyi ilişkilerinin zarar görmemesi için bu yeni devlet konusunda beyandan kaçınıyor ve temkinli hareket ediyordu.

Sonuç

Devletten maaş alanların, siyasi iktidara göre değil, tayin edilmiş milli politikalar doğrultusunda hareket etmeleri esastır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri de böyle olmuştur. Anlaşılan o ki, İran-Irak-Suriye ve hatta İsrail’le ilişkilerde bu ilke ya unutulmuş, ya da uyutulmuştur! Üstelik bu uyuma ve unutmaya ne yazık ki milletimizin vergilerinin aktarıldığı düşünce kuruluşları da katılmış gibidir. Her iki halde de kaybeden devlet ve dolayısıyla millet olmuştur.

Öte yandan, Türk dış politikasında bir diğer “Kırmızı Çizgi” daha mı aşıldı diye soru işareti mevcuttur. Yani İsrail de dâhil, 4 komşu ülke ile ilişkiler böylesine derinden bozulmuş iken, Irak’ta olası yeni bir devlet ilanına karşı “B Planı” var mıdır, varsa nedir? Şayet yoksa TBMM’de bu konu tartışılmış mıdır?


 1  Irak’la bozulan ilişkilerin ayrıntıları için bkz: Celalettin Yavuz, “Türkiye - Irak Gerilimi ve Alarm Veren Türk Dış Politikası”, 18.01.2012, http://www.turksam.org/tr/a2580.html
 2  BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un ifadelerine göre Ocak 2012’de Irak’taki bombalı saldırılar sonucu 302 kişi ölmüş, 900’ü aşkın insan yaralanmıştı. Bkz: “UN: Jänner blutigster Monat seit fünf Jahren”, 29.03.2012, http://derstandard.at/1332324192444/UN-Jaenner-blutigster-Monat-seit-fuenf-Jahren
 3  2 Mart 2012’de Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Büyükelçi Murat Özçelik ve beraberindeki heyetin Irak kuzeyinde Mesud Barzani ile bir araya gelerek PKK terörüyle mücadelede Erbil’in daha etkin rol üstlenmesi istendi. Ayrıntılar için bkz: İnan Gedik, “Türkiye'nin muhatabı Barzani”, 2.03.2012, http://www.haberturk.com/dunya/haber/720948-turkiyenin-muhatabi-barzani
 4  Barzani’nin konuyla ilgili ilk duyurusu için bkz: Ferit Aslan, “Müjdeyi vermek için doğru günü bekliyoruz”, Milliyet, 22.03.2012. Barzani’nin 2. duyurusu için bkz: “Barzani'den çarpıcı açıklama”, 28.03.2012, http://www.cnnturk.com/2012/dunya/03/28/barzaniden.carpici.aciklama/655112.0/index.html
 5  Nevin Donat, “Petrol fiyatı artabilir”, Milliyet, 31.03.2012.
 6  “İran petrolünde muafiyet gözüktü!”, Milliyet, 31.03.2012.



TÜRKSAM Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Celalettin YAVUZ, 31 Mart 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x