
Emekli Oramiral Nusret Güner, “Bazıları televizyona çıkıp timsah gözyaşları döküyor. Bunu yapanların acıma duygusu yok. Güçlü Deniz Kuvvetlerimizi bitirdiler” dedi…
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Atilla Kezek ile Deniz Kuvvetleri’nin teknik işlerinden sorumlu olan ve bu alanda en etkin isimlerin başında gelen Tümamiral Sami Örgüç’ün istifalarına Başbakan’ın şaşırmasına, en çok komutanlar şaşırdı! Onlardan biri de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atanacakken, Deniz Kuvvetleri’nin içine düşürüldüğü duruma tepki gösterip Donanma Komutanlığı görevinden istifa eden emekli Oramiral Nusret Güner… Güner, “Başbakan istifaların nedenini çok iyi biliyor. Buna rağmen şaşırmış görünüyorsa yazıklar olsun” dedi. Güner, şunları söyledi:
İstifamı gizli tuttum
Donanma’dan ayrılmadan önce gerek Yüksek Askeri Şura toplantısında, gerekse Başbakan’la yaptığım görüşmemde Deniz Kuvvetleri’nin içine düşürüldüğü durumu ayrıntılı anlattım. Bunların düzeltilmesi için bir süre bekledim. ‘Balyoz Davası’nda 324 komutan hakkında verilen mahkumiyet kararından sonra değişen bir şey olmadığını görünce istifa ettim. İstifamdan kimsenin etkilenmemesi için bunları son ana kadar da gizli tuttum.
Deniz Kuvvetleri personeli için ‘darbe yapacak’, ‘casus’, ‘fuhuş yapacak’, bir yandan da ‘şantajcı’ diyorlar. Özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Suç işleyen olabilir ve bunlar cezalarını çektikten sonra yine bizim evlatlarımızdır.
Deniz Kuvvetleri’nin 140 askeri, hükümeti değiştirmek için darbe yapacakmış. Hükümet İstanbul’da değil, Ankara’da. Deniz Kuvvetleri’nin elindeki silah gücü 145 kilometre. Bu da Deniz Kuvvetleri’nin darbe yapamayacağının en büyük kanıtıdır.
Timsah gözyaşları…
Bazıları televizyona çıkıp timsah gözyaşları döküyor. Bunu yapanların, hiçbirisinde acıma duygusu yok. Dünyanın ilk 10’una giren Deniz Kuvvetlerimizi bitirdiler. Bir savaş halinde neredeyse Deniz Kuvvetlerimizi yok sayıp Amerika’dan donanma kiralayacaklar. Deniz Kuvvetlerimizi bu duruma düşüren sorumlular bunun hesabını bir gün kanun önünde mutlaka verecektir.
Bugün, Deniz Kuvvetlerimize vurulan darbenin sadece maddi boyutu 200 milyar dolardan daha fazladır. Çünkü nosyonlarımızı yitirdik, inandığımız değerleri kaybettik. Trilyonlarca lira harcasanız bile bunu kolay kolay yerine getiremezsiniz.
Arkadaşlarımız esir!
Şimdi yetkililerin ağzından ‘yargı süreci’ sözü eksik olmuyor. Peki yargı süreci diyorsunuz da siz niçin HSYK’nın yapısını değiştiriyor, askeri yargıyı etkisiz kılıyorsunuz? Hatalı kararları nedeniyle hakim ve savcıların tazminat ödemeye mahkum edilince ceplerinden ödeme yapması öngörülürken apar-topar yasal düzenleme yapıyorsunuz? Tüm bunlara rağmen hâlâ ‘yargı süreci’ demek Türk Milleti’ni gerizekalı yerine koymaktır. Ben 1949 Cenevre Hükümleri’ne göre Deniz Kuvvetleri mensuplarını harp esiri olarak görüyorum. Deniz Kuvvetleri’ne savaş açmışlar, arkadaşlarımız da şimdi esir.
Yandaş basın gizliyor
Son olarak iki arkadaşımızın istifa ettiği basında yer aldı. Kendileriyle konuşmadım. Ancak ben niçin istifa ettimse, onlar da aynı nedenlerden dolayı istifa etmişlerdir. Onlar da olanları görüyor, biliyor ve yaşıyorlar. Yapacak bir şeyleri kalmayınca tarihe karşı sorumluluklarını düşünüp istifa ettiklerini sanıyorum. Deniz Kuvvetleri’nin içine düşürüldüğü durumu yandaş basın vermiyor. Eğer, olaylar basında tarafsız ve bağımsız bir biçimde yer almış olsaydı halkımız olup bitenlere karşı tavrını koyardı.
Biz de şaşkınız!
Başbakanımıza, niçin istifa edeceğimi Askeri Şura toplantısında da, beni kabulünde de uzun uzun anlattım. Deniz Kuvvetlerimizin düşürüldüğü durumu ve ne yapılmak istendiğini izah ettim. Başbakan istifaların nedenini çok iyi biliyor. Buna rağmen şaşırmış görünüyorsa yazıklar olsun.
Deniz Kuvvetleri’nde istifaların nedenleri bazı değerlerin kaybolmasıdır. Bugün istifaların nedenleri çok iyi bilinmesine rağmen, bunlara şaşırılması da bizleri şaşırtıyor.
Saygı ÖZTÜRK, 17 Ekim 2013