
Taraf Gazetesinin tartışma yaratan son manşeti, AKP ve Fethullah Gülenin işini bitirme planı olarak değerlendiriliyor.
Değerlendiriliyor diyorum, çünkü belgenin doğruluğu bilinmiyor.
Genelkurmay Askeri Savcılığı, Mevcut kanıtlara göre, bu belgenin Genelkurmayda hazırlanmadığını, belge aslının yargı yoluyla ilgili gazeteden istendiğini, kriminal inceleme yapılarak son noktanın konacağını açıkladı.
Genelkurmay Başkanlığı da, hemen ardından, Hukuka saygılı olduğunu ve böyle bir çalışma yapan varsa, cezalandırılacağını bildirdi.
HABERİN ÖZÜ
Şimdi bu haber doğru ise, neresi doğru?
Belgenin Genelkurmay Başkanının emri ile hazırlandığı mı?
Belgenin, Genelkurmay Başkanının bilgisi dışında, darbe yapmak isteyen içerdeki başka bir düşüncenin ürünü olduğu mu?
Belgenin, tam tersine, Genelkurmay içinde ama AKPye yakın ve yeni bir Ergenekon operasyonu için altyapı hazırlamak isteyenlerin, rakip gördükleri bazı komutanları tasfiye ettirmek için hazırladığı mı?
Yoksa, belge tümüyle yalan da; ilerde öğreneceğimiz başka bir hedefi vurmak için mi kamuoyu karıştırılıyor?
* * *
Eskiden haberlerde güven unsuru önemli idi. Özellikle, televizyonların yaygınlaşmasından sonra yazılı basının haberlerinde de işin özünden uzaklaşıldı. Yani, televizyon haberciliği gazete haberciliğini de bozdu.
Televizyonlarda görüyoruz. Haberi yerinden verecek olan haberci, Bilmiyorum, az sonra öğreneceğiz bekliyoruz, öğrenilemedi, açıklama yapılmadı ve benzeri sözler söylüyor.
Televizyonlara görsel malzeme gerektiği için ve uzun yayın sürelerinin doldurulması zor olduğundan bu uygulama yaygınlaştı. Gazeteceler de bu tür haberciliğin(aslında haber vermemenin) etkisine girdi.
Oysa, bizim gazeteciliğe başladığımız yıllarda, haberci tüm bunları kendi kendine söyler, sonuca ulaşır, onu doğrulatır ve okuyucuya net gerçeği söylerdi.
Neyse, bozulan haberciliği herhalde tek başımıza biz düzeltebilecek güçte değiliz.
DİLSİZ, BEDENSİZ VE İSİMSİZ
Ortada Dilsiz, bedensiz ve isimsiz bir olay var.
Ama herkes kendi hedefine varmak için, kendine göre dillendiriyor, bedenlendiriyor ve isim koyuyor!
Türkiyede uzun yıllardır bir umutsuzluk, karamsarlık ve çaresizlik örgütleniyor.
Türkiye, propagandistlerin oyuncağı oldu ve herkes seyrediyor. Çaresiz.
Kitleler ruhsuzlaştırılıyor.
Bu ruhsal acılar bir ülke için çok tehlikelidir. Bunu geçmişte çok yaşadı bu ülke.
GENELKURMAY BAŞKANI GÖREVDEN Mİ ALINACAK?
Dün, YeniŞafaktan Hakan Albayrak, bir eylem planı önerdi ve Genelkurmay Başkanının görevden alınması anlamında şunları yazdı:
AK Parti ve Gülen Hareketine komplo mahiyetindeki eylem planının 1 numaralı sorumlusu olan -ve zaten Harp Akademilerinde yaptığı konuşmada cemaatlerle savaş hazırlığı içinde olduğunu faş eden- Genelkurmay Başkanının istifası istenecek.
Hükümet bunu yapmalıdır diyor Albayrak.
Peki, bu olur mu? Olur.
Zaten AKP İktidarı, en başından beri, Özalı aşmak istiyordu. Özal ne yapmıştı? Genelkurmay Başkanı Necip Torumtayı istifa ettirmişti. Daha önce de, Necdet Öztorunun Genelkurmay Başkanlığını engellemiş ve Hükümet istemedi demişti. AKP, henüz bu noktada Özalı geçemedi. Bu istek uzun zamandır var gözüküyor.
Hep adım atıp, geri çekiliyor gibi yapılıyor.
Bu sefer olur mu, olur.
Peki Orgeneral İlker Başbuğ istifa ettirilir ya da görevden alınırsa, yerine kimi getirirler?
Bu uzun bir tartışma ama kısaca söyleyeyim.
Hilmi Özköke ne dersiniz?
Hilmi Özkökün Cumhurbaşkanlığı çok tartışılmıştı. Acaba şimdi, Cumhurbaşkanlığı olmadı, genelkurmay başkanlığı verelim düşüncesi mi gelişiyor?
Hulki CEVİZOĞLU, YENİÇAĞ